“Kültürel Etkinlikler – Birlik, Dayanışma ve Türk Bayrağı”

Bir kulüpten fazlası

Törende konuşan İkinci Başkan Metin Öztürk: “Galatasaray bir kulüpten fazlasıdır. Galatasaray sadece bir spor kulübü değil, her zaman duyarlılığıyla, kültürüyle, yetiştirdiği devlet adamları ve iş insanlarıyla ülkemizin çehresini değiştiren bir oluşumdur. Bir liseden doğmuş ve Avrupa”da, dünyada bambaşka bir yere gelmiştir. Bunun bir örneğinin olduğunu da düşünmüyorum” dedi.

Source: Fotomaç


Türk bayrağı gönülden gönüle dalgalanıyor

Bir dış haberci olarak son yıllarda görmeye alıştığımız bir manzara var; bayrağımız dünyanın dört bir yanında karşımıza çıkıyor. Afrika”nın en ücra köşesinden Avrupa”nın merkezine kadar birçok noktada Türk bayrağını görmemiz mümkün. Ay yıldızlı bayrağımız ya bir mazlumun elinde teşekkür için yükseliyor ya da ezilenler için gerçekleştirilen gösterilerde umut bağlanan bir simge olarak sallanıyor. Yani Türk bayrağı gönülden gönüle taşınan, öpüp başa götürülen ve en önemlisi zalimlere karşı bir kalkan rolünde… Haberimizde Türk bayrağının son zamanlarda farklı coğrafyalarda objektiflere nasıl yansıdığını ele aldık. Detaylara geçmeden önce ise başımdan geçen küçük notları paylaşmak istiyorum. İşimiz gereği sık sık yurt dışına çıkıyoruz. Bu ziyaretlerde karşılaştığım bazı olaylar şunlar: “EN MERAK ETTİĞİM ÜLKE” ❙Kenya”nın başkenti Nairobi”de zor şartlar altında yaşayan genç bir kardeşimiz ile dakikalarca Fenerbahçe muhabbeti yapmıştık. Türk futbolu hakkındaki bilgileri beni şaşkına çevirmişti. Sonra “Sen Türkiye ile neden bu kadar ilgilisin?” dediğimde “Bizim gözümüz kulağımız Türkiye”de. Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın tüm sözlerini takip ediyoruz. One Minute çıkışı yaptığında araçlarla konvoy bile yapmıştık” dedi. ❙Birkaç yıl önce İtalya”nın başkenti Roma”da bir çanta dükkanını geziyorduk. Dükkanın sahibi Türk olduğumuzu anlayınca muhabbete başladık. “Ben ülkenize şaşırıyorum. İlerleyişinizi hayretle izliyorum. Nüfusunuz genç ama çok başarılısınız” dedi ve Türk Hava Yolları”nın nasıl bu kadar büyük bir marka haline geldiğini incelediğini anlattı. Sonra da oğlunun Türkçe öğrenmek için Sultanahmet”te bir tanıdıklarının restoranında çalışmaya başladığından bahsetti ve “En merak ettiğim ülke Türkiye” dedi. ❙Yunanistan”da tatil yapan bir Sırp gençle tanışmıştım. Rusya lideri Putin hayranıydı. “Sizin lideriniz Erdoğan”ı da destekliyorum, beğeniyorum” dedi. “Niye, Türkiye – Rusya ilişkileri yakın diye mi?” şeklinde bir soru yönelttiğimde “Hayır, Erdoğan kendi politikasını uyguluyor, Batı”nın dediklerini yapmıyor o yüzden saygı duyuyorum” cevabını verdi. NEDENLER FARKLI İLGİ ORTAK Son yıllarda Türkiye”ye yönelik ilginin bu denli artmasının arkasında birçok neden var. Batı medyası, akademisyenler ve dünya siyasetçileri de buna kafa yoruyor aslında. Şöyle bir gerçeklik var; Türkiye merakı ülkeden ülkeye göre bile değişkenlik gösteriyor. Yukarıda anlattığımız anılar da bu durumun özeti aslında. Bazı ülkelerde Türkiye”nin kendi politikasını uygulaması kabul görürken, bazı yerlerde bir umut ışığı olarak görülüyor. Ya da meraklılar ise Türkiye”nin savunma sanayiden sağlık sektörüne veya turizmden eğitim alanına kadar birçok alanda yaptığı atılımları inceliyor. Gelin haberimizin devamında bayrağımıza olan sevgiye ve Türkiye”ye dair yorumlara bakarak devam edelim… BAŞKA ÜLKE BAYRAĞI BÖYLE ÖPÜLMEZ! Geçtiğimiz günlerde bir görüntü ortaya çıktı. Yer Sudan”dı. Burası 21 aydır iç savaşın devam ettiği bir yer. Halihazırda dünyanın en büyük insani felaketi burada yaşanıyor. 20 bin kişi öldü, 12 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Türkiye, Sudan”daki kardeş kanını durdurmak için devreye girdi. Sudan ordusu Vad Medeni”de kontrolü sağlayınca sevinç gösterileri düzenlendi. Sudanlı bir gösterici ise Türk Büyükelçi”nin aracındaki bayrağı öperek kutlamalara katıldı. O gencin Türk bayrağını sevgiyle öpmesi aslında her şeyi özetliyor… Türkiye insanlara kaos, kan, gözyaşı değil, huzur, barış, refah vaat ediyor. “BU KADAR BAYRAK NEREDEN ÇIKTI ANLAMADIK” 5 Temmuz 1999… Yer Kosova… Mehmetçik 87 yıl sonra Prizren”e giriş yapmıştı. Görüntülerde neredeyse herkesin elinde Türk bayrakları görülüyor. O dönem bir Kosovalı”nın sözleri şöyleydi “Bu kadar Türk bayrağı nereden çıktı anlayamadık. Demek ki herkes evinde Türk bayrağını bugün için saklıyormuş.” Bayrağımıza dair bir haber hazırlarken bu duygu dolu anı atlamak olmazdı. FİLİSTİN”DE AHDE VEFA Batı Şeria, Doğu Kudüs, Ramallah ve Gazze Şeridi… Filistinliler yıllardır zalim İsrail rejimine karşı düzenledikleri gösterilerde Türkiye bayrağını ellerinden düşürmüyor. Türk bayrağı ile defnedilmek isteyen Filistinli şehitler bile oldu. Yıllar önce Filistinlilere bu durumu sormuştum. “Neden Türk bayrağını Filistin”de bu kadar sık görüyoruz?” demiştim. Cevap basitti: “Filistin halkı vefalıdır. Bizi ne olursa olsun destekleyen ülkeleri unutmayız.” 7 Ekim 2023″ten bu yana İsrail”in soykırımı altındaki Gazze Şeridi”nde de çöplerden topladıklarıyla hayata tutunmaya çalışan bir Filistinli çocuk el aranasına Türk bayrağını asmıştı. EMEVİ CAMİ SAFLARINDAN DÜNYAYA MESAJ Suriye”de 61 yıllık Baas rejiminin 8 Aralık”ta yıkılmasının ardından devrimin iki simgesel yeri vardı. Biri Halep Kalesi, diğeri Şam”daki Emevi Camisi. İşte ikisinde de hiç vakit kaybedilmeden Türk bayrakları ortaya çıktı. Halep Kalesi”ne Türk bayrağı asılırken, Emevi Camisi”nde Türk bayrağına sarılı şekilde namaz kılanlar da dünyaya yeni Suriye”nin mesajları vermiş oldu. BATI”NIN GÖREMEDİĞİ GERÇEKLER Dedik ya Batı medyasında sık sık Türkiye”nin birçok bölgede artan etkisi inceleniyor. Avrupalı siyasiler de her fırsatta özellikle Türkiye”nin Afrika”daki varlığını dillerine doluyor. Ancak Batı, artık Afrika gerçeğini göremiyor. Kara kıtadakiler artık yeni nesil sömürgeciliğin de farkında. Burkina Faso Cumhurbaşkanı Traore”nin, Fransa Cumhurbaşkanı Macron”un “Afrikalı liderlerin, Fransa”ya teşekkür etmeyi unuttukları” yönündeki ifadesine verdiği yanıt tam da bu gerçekliği özetliyor. Traore, “Macron tüm Afrikalıları aşağıladı. Asıl kendisi her sabah kalktığında Afrikalılara dua etsin. Çünkü bizim atalarımız sayesinde bugün Fransa var” dedi. İşte Afrika ülkelerinin Türkiye ile böyle bir karanlık geçmişleri yok. Ayrıca Türkiye 2002 yılından bu yana çok başarılı bir Afrika diplomasisi yürütüyor. Türkiye”nin kazan – kazan yaklaşımı Afrika”da fazlasıyla kabul gördü. TEBRİZ”DEN KERKÜK”E İran”ın Tebriz kenti sokaklarında geçtiğimiz günlerde çekilen görüntüler sosyal medyaya düşmüştü. İranlı bir siyasetçinin Türkiye ve Azerbaycan karşıtı sözlerinin ardından Tebriz”in dört bir yanına Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın posterleri asıldı. Irak”ın Kerkük kentindeki Türkmenler de kendilerini güvende hissetmedikleri dönemlerde duvarlara Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın “Bir gece ansızın gelebilir” sözlerini yazıyor. SÖMÜRGE KARŞITLARININ ELİNDE Sömürge devletlerinin bu aralar Afrika”da başı belada. Bu ülkelerden biri de Fransa. Günümüzde halen Afrika”dan her yıl 500 milyar dolarlık gelir elde eden Paris yönetimi, Mali, Nijer ve Burkina Faso gibi ülkelerden adeta kapı dışarı ediliyor. Fransa”nın askeri anlaşmaları ardı ardına sonlandırılıyor. Geçtiğimiz dönemlerde Nijer”deki sömürge karşıtı gösterilerde de Türk bayrakları ellerden düşmemişti. SİYASETEN DEĞİL TAMAMEN GÖNÜLDEN Türkiye”nin son yıllarda artan ve dünyanın dört bir yanında kabul gören etkisinin arkasındaki nedenlere bakalım. ❚ Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın “Dünya beşten büyüktür” söylemi gibi Batı hegemonyasına karşı duruşu tüm coğrafyalarda kabul gördü. ❚ Savunma sanayimizde geliştirilen ürünler zor durumdaki ülkelere umut oluyor. ❚ Ankara”nın arabuluculuktaki başarısı küresel barışın anahtarı haline döndü. ❚ Dünyayı ağ gibi saran Türk elçilikleri çok iyi çalışıyor. ❚ Devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının yardım eli her gönüle ulaşıyor. ❚ Türkiye iç karışıklık ya da dış müdahale altındaki ülkelere tereddütsüz destek sağlıyor. ❚ Türk Hava Yolları”nın kanatları dünyaya yayıldı. ❚ Ülkemizde okuyan gençler Türkiye sevdalısı olarak geri dönüyor. ❚ Bugün Türk dizileri her yerde popüler. ❚ Türkiye, Avrupa, ABD, Rusya ve Çin”e karşı mazlum coğrafyalarda alternatif bir model ortaya koyuyor. ❚ Türkiye sevgisinin nedenlerini saymakla bitiremeyiz ama şunu net söyleyebiliriz kurulan bağlar siyasi değil gönülden oluyor.

Source: Selçuk Eren


Hollywood dayanışması

Beyoncé, vakfı BeyGOOD aracılığıyla yangın mağdurları için 2.5 milyon dolar bağışta bulundu. Leonardo DiCaprio, 1 milyon doları yangından etkilenen ailelere yardım etmek için verdi. The Eagles grubu 2.5 milyon dolar, Jamie Lee Curtis 1 milyon dolar, iş insanı Rick J. Caruso ve eşi 5 milyon dolar bağışta bulundu. Jay Leno, 1941 model itfaiye aracını getirerek itfaiye çalışanlarına sıcak yemek servis etti. Jennifer Garner, şef José Andrés ile birlikte yangından etkilenenler için gönüllü çalıştı. Büyük stüdyolar ve yetenek ajansları evlerini kaybeden çalışanlarına ücretsiz veya indirimli konaklama imkânı sağladı.“FireAid” yardım konseriYangın mağdurları için yardım kampanyalarına ek olarak, “FireAid” adında büyük bir konser düzenleniyor. Billie Eilish, Joni Mitchell, Lady Gaga, Dave Matthews, John Mayer, Earth, Wind & Fire, Green Day, Gwen Stefani, Pink, Red Hot Chili Peppers ve Stevie Nicks gibi ünlü sanatçılar sahne alacak. Apple Music, Netflix ve Amazon Prime Video da etkinliğe destek olacağını açıkladı. “Bu büyük organizasyonla hem mağdurları desteklemek hem de dayanışma ruhunu göstermek istiyoruz” dedi sahneyi paylaşacak mega starlar.Hollywood’un yardımlaşma kraliçesi: Sharon StoneHollywood’da yardım ve sosyal sorumluluk projelerinin öncüsü Sharon Stone ile yangının ikinci günü konuştuk. “Bunun da üstesinden geleceğiz” dedi. “Evlerini kaybedenler ve etkilenenler için önce empati ve şefkat, sonra iş birliği” diye ekledi.Felaket turistleriLos Angeles’ın 90 mil kuzeyindeki Santa Barbara County’deki Montecito’da yaşıyor dük ve düşes. Cuma günü Pasadena Belediye Başkanı Victor Gordo ile birlikte afet bölgesini gezdiler.Bu görüntüler üzerine aktör Jason Bateman, “Meghan Markle ve Harry ambulans peşine takılanlar gibi. Yine ‘fotoğraf fırsatı’ yakaladılar. Ne iğrenç. Zarar alan yerleri mi geziyorlar? Politikacı mı oldu bunlar şimdi? Burada yaşamıyorlar; onlar turist. Felaket turistleri” dedi. Hiçbir polemiği karışmayan ağız dalaşına girmeyen Bateman’ı bile çileden çıkardı bu çift.Fotoğraflar Meghan Markle’ın yaşam tarzı programı “With Love” tarafından Meghan’ın yayınının ertelediğini duyurmadan bir gün önce servis edildi. Her hareketleri fırsatçılık içeriyor.Hollywood nasıl etkilenir?Hollywood’un felaketlerle dolu ajandasına pandemi, grevler ve yapay zekâ tartışmalarından sonra şimdi de orman yangınları eklendi.Yangınlarla birlikte sektörde büyük aksaklıklar yaşanıyor. Film ve televizyon galaları iptal edildi, yüzlerce çalışan hâlâ tahliye uyarısı altında.Umutsuzdum, yine işler duracak diyordum ancak gördüğüm dayanışma bu fikrimi değiştirdi. Kara dumanlar Los Angeles’ı kararttı ama dayanışma ruhunu yükseltti. Krizleri hikâyelere dönüştürmek de üzerine yoktur bu şehrin. Yangınlar yeni hikayeler için ilham kaynağı olmaya başlamıştır bile. Eminim yapımcılar, bu trajediden ne filmler, ne belgeseller çıkarırız diye düşünüyordur.

Source: Barbaros Tapan


Bern Büyükelçisi İncesu”dan, İsviçre”deki Türk toplumuna “birlik ve beraberliklerini koruma” çağrısı

14 Ocak’ta İsviçre Konfederasyonu Başkanı Karin Keller-Sutter”e güven mektubunu sunarak resmen görevine başlayan Büyükelçi İncesu, ilk röportajını Anadolu Ajansı”na (AA) verdi.

Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi olarak İsviçre”de görev yapacak olmaktan onur duyduğunu belirten İncesu, iki ülke arasındaki köklü ilişkilere vurgu yaptı.

İncesu, “Osmanlı İmparatorluğu tarafından ilk olarak 1898″de Cenevre”de bir konsolosluk açıldı. 1900″de Brüksel”deki Osmanlı elçisi İsviçre”ye de akredite edildi. 1915″ten itibaren Bern”de yerleşik bir elçi görevlendirilmeye başlandı. İsviçre”yi tarihimizde özel kılan hususların başında devletimizin kuruluş sürecindeki yeri geliyor.” diye konuştu.

Osmanlı İmparatorluğu”ndan Türkiye Cumhuriyeti”ne geçiş döneminde İsviçre ile ilişkilerin kopmadığını aktaran İncesu, Bern”deki büyükelçiliğin Cumhuriyet”in ilanından sonra da faaliyetine devam ettiğini kaydetti.

“İsviçre’nin Türkiye’de 8,6 milyar dolar yatırımı var”

İncesu, “Türkiye ile İsviçre arasında 19 Eylül 1925″te imzalanan Dostluk Anlaşması”nın bu yıl 100″üncü yıl dönümü. Bu anlamlı kilometre taşını ilişkilerimizin güçlendirilmesi için değerli bir fırsat olarak görüyoruz. 100 yıllık dostluğumuzu karşılıklı etkinliklerle kutlayarak pekiştirmeyi amaçlıyoruz. Ekonomik ve ticari işbirliğimiz önemli ve taşıdığı potansiyel itibariyle geliştirmeye en açık alanlardan biri. Ticaret hacmimiz, altın ticaretini hariç tutarsak 4-4,5 milyar dolar civarında seyrediyor. İsviçre”nin ülkemizde 8,6 milyar dolar tutarında yatırımı var. Ülkemizin İsviçre”deki yatırımları da 900 milyon doları aşmış durumda.” şeklinde konuştu.

Ticaret hacmi ve karşılıklı yatırımların arttırılması için her iki ülkenin sahip olduğu göreceli avantajları daha fazla öne çıkartabileceklerini söyleyen İncesu, İsviçre ile üçüncü ülkelerdeki işbirliği imkanlarının ortaklaşa geliştirilebileceğini anlattı.

İncesu, “Bilim, inovasyon ve teknoloji odaklanabileceğimiz diğer alanlar. Bu alanlardaki ilerlemeleri yakından takip eden ve uyguladığı politikalarla destekleyen ülkemiz ile AR-GE”de dünya çapında isme sahip İsviçre arasında yeni ve daha güçlü işbirliği kanalları açılabilir. Bu bağlamda gençlere öncelik vererek geleceğe yatırıma da katma değer sağlayabiliriz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye ve İsviçre vatandaşlarını Dostluk Antlaşmasının 100’ncü yıl dönümünde bir araya getirmek için planlamalar yaptıklarının da altını çizen İncesu, arşivler ve gençlerle ilgili projelerin yanı sıra ekonomik ve ticari alanlarda da bazı faaliyetler planlanabileceğini dile getirdi.

“İsviçre ile Türkiye arasındaki ilişki, 100 yıllık dostluğa işaret ediyor”

İncesu, 100. yıl etkinliklerinin hem Türkiye”de hem de İsviçre”de düzenleneceğini, sergi ve konser gibi bazı ortak etkinliklerin de yapılabileceğini belirtti.

İlişkilerin 100″üncü yılına dair ortak bir logonun da tasarlandığını bildiren İncesu, Dostluk Anlaşması”na görünürlük katmak ve iki ülke kamuoylarında olumlu algı oluşturmak için bu logodan yaralanmayı düşündüklerinin altını çizdi.

İncesu, “İsviçre ile Türkiye arasındaki ilişki 100 yıllık dostluğa işaret ediyor. Bunu geleceğe doğru pekiştirmenin arayışı içerisinde olacağız. İsviçreli muhataplarımla görüşmelerime ülkemizin öncelik verdiği konularla başlayacağız, ona göre randevularımızı planlayacağız.” dedi.

Görev süresince İsviçre”yi mümkün olduğunca gezmeyi planladığını işaret eden İncesu, diplomatlar için görev yaptıkları ülkeyi ve vatandaşlarını yakından tanımanın önemini vurguladı.

Türkiye ile kültürel ve sosyal bağlar bakımından İsviçre”deki Türk toplumunun büyük önem taşıdığının altını çizen İncesu, Büyükelçilik olarak Cenevre ve Zürih”teki başkonsolosluklarla birlikte İsviçre”deki Türk vatandaşlarına verilen hizmetin kalitesini hep daha iyiye doğru artırma gayretinde olduklarını kaydetti.

İncesu, “Vatandaşlarımızın İsviçre”nin siyasi ekonomik ve sosyal yaşamına etkin olarak katılmalarını desteklerken, aynı zamanda ana vatanlarıyla bağlarını da korumalarını hedefliyoruz.” diye konuştu.

Terörle mücadele ve güvenlik alanındaki işbirliğinin de iki ülke ilişkilerinin önemli bir alanını oluşturduğuna aktaran İncesu, bu konuda da İsviçre makamlarıyla iyi niyete, diyaloğa ve yapıcı işbirliğine yönelik çalışmalar yürütmek istediklerini belirtti.

İsviçre Türk toplumuna “Türkiye ile bağlarınızı sağlam tutun, köklerinizi unutmayın” çağrısı

İncesu, terörle mücadele ve güvenlik alanındaki işbirliği konusuna da değinerek, “Bu konuda da ben şahsen, İsviçreli muhataplarımızla açık, yapıcı ve şeffaf bir diyalog içinde olmayı planlıyorum. Bu çalışma prensibini diğer konularda da izlemeyi öngörüyorum.” şeklinde konuştu.

İsviçre”deki Türk toplumunun temsilcileri ve İsviçre makamlarıyla görüşmelere başladığını ifade eden İncesu, şunları kaydetti:

“Gerek Türkler gerekse de İsviçrelilerden duyduklarım beni çok mutlu ediyor. Buradaki Türk toplumunun son derece başarılı olduğunu görüyorum ve öğreniyorum. Bu mutluluk verici. Buradaki Türk toplumu için dileyebileceğim en önemli unsur, birlik ve beraberliklerini korumalarıdır. Onların, Türkiye ile bağlarını her zaman sağlam tutmalarını ve köklerini hiçbir zaman unutmamalarını diliyorum. Aileler, anne ve babalardan beklentim de çocuklarını hem Türk dili hem de Türk kültürüyle yetiştirmeleri. Elbette ev sahibi İsviçre”ye en iyi şekilde uyum sağlamaları için çaba göstermeleri de önemli.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Bolu”da örgü oyuncak kursunda buluşan kadınlar, üreterek sosyalleşiyor

Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesindeki Yedigöller Gençlik Merkezi”nde 2 ay önce kadınların sosyalleşmelerine katkı sağlamak amacıyla örgü oyuncak kursu açıldı.

Mahalle muhtarlıklarının yaptığı duyurular sonucu kurslara başlayan yaşları 31 ile 66 arasında değişen 20 kadın, amigurumi yapım teknikleri ve tariflerini öğrendi. Bazı kadınların çocuklarıyla geldiği eğitimlerde sosyalleşme imkanı da bulan kursiyerler, hem boş zamanlarını değerlendiriyor hem de yakınlarına ve tanıdıklarına hediyelik eşya üretiyor.

Merkezdeki resim ve amigurumi eğitmeni Dilek Köse Bayhan, AA muhabirine, kadınların sosyalleşmesi ve boş zamanlarını değerlendirmesi amacıyla kursu açtıklarını anlattı.

Bayhan, 2006-2007″de kursiyer olarak geldiği merkezde şimdi öğretici olarak görev yaptığını belirterek, 2 ay önce açtıkları amigurumi kursunda 20 kursiyerle çalıştıklarını, bunun yanı sıra 7-29 yaş arası çocuk ve gençlere yönelik resim kursu verdiğini söyledi.

Japon el işi sanatı amiguruminin, Türk kültüründe çok bilinen bir şey olmadığını ifade eden Bayhan, “Amigurumi, ilmek sayarak yapılan bir çalışma. Çoğu kadınımız yapmak istiyor ama tekniğini ve tarifini bilmedikleri için, aslında korktuklarından başlayamıyorlar. Amacımız tarifleri öğretmek, terimleri anlamalarına yardımcı olmak. Bu vesileyle ürün ortaya çıkarmalarını da sağlamak.” dedi.

Gençlik merkezlerinin normalde 7-29 yaş arası çocuk ve gençlere hizmet verdiğini anımsatan Bayhan, “Çok talep olduğu için muhtarlıklar duyuru yapmışlar. Kadınlarımızı hayata katması, sosyalleşmelerine yardımcı olmak ve bilgi dağarcıklarını geliştirmek adına bu şekilde projeye ihtiyaç olduğu söylendi. Biz de kurs açtık. Kursiyerlerimizle yaptığımız çalışmaları sosyal sorumluluk projesi kapsamında huzurevindeki vatandaşlarımıza hediye edeceğiz. Yaptığımız anahtarlıkları huzurevi sakinlerine hediye edeceğiz.” diye konuştu.

Kursa katılan 31 yaşındaki Elif Kim, diğer kursiyerlerle örgü örüp sohbet ettiklerini aktararak, “Birlikte vakit geçirirken bir yandan da öğrenmiş oluyoruz. Bir şeyler üretmiş oluyoruz. Ürettiğimiz oyuncakları da bir yerlere bağışlıyoruz. Ben 2016″dan bu yana oyuncak örüyordum ama buraya gelince daha profesyonel destek almış oldum.” sözlerini sarf etti.

“Buraya geleceğim günün geceleri hiç uyuyamıyorum”

Kursiyer 66 yaşındaki Bilge Akman, gençlik merkezine geldiği için çok mutlu olduğunu dile getirerek, “Burası bize gençlik kattı. Buraya geleceğim günün geceleri hiç uyuyamıyorum. Buraya geleceğim, arkadaşlarımla olacağım ve bir şeyler öğreneceğim diye çok seviniyorum.” ifadesini kullandı.

Hemşirelikten emekli olduğunu kaydeden Akman, “Çalıştığım için hiçbir şey bilmiyordum. Şimdi buraya geldim, el işi öğrendim. Burayı açanlara çok teşekkür ediyorum. Yaptığımız oyuncakları satmıyoruz. Torunlara veriyoruz. Başka kişilere hediye ediyoruz.” açıklamasında bulundu.

Amigurumi ve iletişim teknikleri kurslarına katılan 45 yaşındaki Emine Daldallı, 2 çocuğunun da burada açılan farklı kurslara devam ettiğini, gençlik merkezinin kendilerini kursiyer olarak kabul etmesinin avantaj olduğunu aktardı.

35 yaşındaki Fatma Şahin, muhtarlıktan yapılan duyuruyu görerek kursa katıldığını, kızının da merkezdeki İngilizce kursuna devam ettiğini anlatarak, “Burada hiçbir şekilde karşılık beklemiyorlar. Sadece kendi malzemelerimizi alıyoruz. Buraya gelip arkadaşlarımızla kaynaşıyoruz. Boş vaktimizi de değerlendirmiş oluyoruz.” dedi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Kayseri”nin alp kıyafetli renkli siması ilgi çekiyor

Kocasinan ilçesinde yaşayan 33 yaşındaki Gezer, yurt dışındaki bazı kişilerin farklı kıyafetler giyip kültürlerini tanıtmalarına ilişkin görüntüleri bir süre önce sosyal medyada gördü.

Videodan etkilenen Gezer, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait alp kıyafeti giymeye karar verdi.

Kentteki ustaya deriden özel zırh, börk (başlık), kaftan, kemer ile kolçak diktiren Gezer, giydiği kıyafeti çizme, yüzük, kılıç kınıyla tamamlıyor.

Haftanın belirli günleri alp kostümüyle kentin işlek cadde ve sokaklarında gezen Gezer, ilgi gösteren vatandaşlarla sohbet edip fotoğraf çektiriyor.

“Bu kostümü giyip gezmek gurur verici”

Kayseri”nin renkli siması Orhan Gezer, AA muhabirine, Türkiye”nin çok köklü ve şanlı bir geçmişe sahip olduğunu, ecdadı rahmet ve minnetle yad ettiğini söyledi.

Alp kıyafetinin geçmişten bir miras olduğunu ifade eden Gezer, alplerin geçmişte cesur ve korkusuz savaşçılar olduğuna dikkati çekti.

İnternette zaman geçirdiği sırada yurt dışında bazı kişilerin kendi tarihi değerlerini yansıtan kıyafetler giyerek sosyal medya hesaplarında paylaştıkları görüntülerin dikkatini çektiğini belirten Gezer, şöyle konuştu:

“İnternette gezerken Viking ve farklı geleneksel kıyafetlerle gezen, kendi örf ve adetlerini tanıtan insanlara denk geldim. “Biz bunu neden yapmıyoruz? Bizim çok büyük bir geçmişimiz var, ben de bu geçmişi bir şekilde tanıtmalıyım” dedim. Bu süreç bayağı meşakkatli oldu. Kostüm 8 ayda dikildi. Kafamda bir şeylerin canlanması gerekiyordu, canlandı. Bu kostümü giyip gezmek gurur verici bir şey ama tepkilerin ne olacağını bilmediğin için öz güveni kendime aşılamak da zaman aldı.”

“Vatandaşların gururlu ve şaşkın bakışları arasında sokaklarda geziyorum”

Kıyafetin büyük özenle hazırlandığını belirten Gezer, kostümle kentin çeşitli bölgelerinde dolaşırken birçok duyguyu bir arada yaşadığını söyledi.

Kent meydanı ve ana caddelerde gezerken insanların farklı tepkiler verdiğini ifade eden Gezer, “Genellikle gençler hoşuna giden ve ilgisini çeken karakterle özdeşleştiriyor. Gençlerin verdiği tepkiler beni farklı gururlandırıyor. “Çok güzel olmuş, çok gösterişli olmuş, kıyafeti güzel taşıyorsun” gibi cümleler duydum. Vatandaşların gururlu ve şaşkın bakışları arasında Kayseri sokaklarında geziyorum.” diye konuştu.

Kostümü giyince hem kendisinin hem de görenlerin geçmişe yolculuğa çıktığını anlatan Gezer, şunları kaydetti:

“Kostümün verdiği ağırlık zihnime de yansıyor. Gururla gezdiğim için kostümün verdiği ayrı bir gurur da var. Genel anlamda Kayseri”de kostümüme güzel bir yaklaşım var, bu çok hoşuma gidiyor. Bu işe 1 saat gezersem hem tanıtım yaparım hem sosyal medyada adımı duyururum hem de gençlere giydiğim kostümleri gösteririm düşüncesiyle yola çıktım. Bir saat gezerim dedim ama ilgi çok. Fotoğraf çektirmek ve muhabbet etmek isteyen insanlar çok olduğu için hoşuma gidiyor. Gezmek 4-5 saati buluyor. Üzüldüğüm sadece bir nokta var, sosyal medyada bazı kişiler yorum yapıyor ama ben boş insan değilim, işim var. Yüzme, atla gezme, ok atma bir sporsa veya hobiyse bu da aynı şekilde bir hobi. Buna saygı duyulması en çok istediğim şeylerden biri. Saygı duyulmasını istiyorum.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Amasra ve Safranbolu 2024″ü dolu dolu geçirdi

Helenistik, Roma, Bizans, Ceneviz, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda eserin bulunduğu Amasra, bakir koyları, temiz kumsalları, az dalgalı denizi ve doğayla bütünleşen güzellikleriyle her mevsim yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası oluyor.

Önemli turizm alanları arasında yer alan, Amasra Kalesi ile 2013″te UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi”ne dahil edilen ilçe, kilise ve bedestenin yanı sıra Amasra Müzesi”nde sergilenen binlerce yıllık mirası yansıtan eserlerle dikkati çekiyor.

Yaz ayları ve hafta sonlarının yanı sıra bayram tatillerinde konaklama talebinin karşılanmasında güçlük çekilen ilçede, 2013″te 600 bin olan ziyaretçi sayısı 2024″te 2,5 milyonu aştı.

Ziyaretçilerin 400 binini konaklamalı, 30 binini kruvaziyer gemileriyle gelenler, kalan kısmını da araç giriş çıkış verilerine göre belirlenen günübirlikçiler oluşturdu.

“Turistlerin Amasra”ya ilgisi her geçen gün artıyor”

Amasra Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Hüseyin Boran, AA muhabirine, ilçenin tarihi ve doğal güzellikleri, mutfak kültürüyle bölgenin en önemli turizm merkezlerinden olduğunu söyledi.

Karadeniz”in önemli turistik alanları arasında yer alan Amasra”da geçen yılın turizm açısından oldukça verimli geçtiğini belirten Boran, 6 bin olan ilçe nüfusunun özellikle yaz aylarında 60 bine çıktığını kaydetti.

Boran, Amasra”ya geçen yıl 2 milyon 500 bini aşkın turist geldiğini dile getirerek, “Amasra Limanı Projesi”nin tamamlanarak yat ve büyük yolcu gemilerine hizmet verilerek ilçeye denizden de turist gelmeye başlaması, bölge turizmine de katkı sunuyor. Kruvaziyer gemileriyle de yaklaşık 30 bin ziyaretçi ağırladık. Bu uluslararası turizm sayesinde hem Amasra hem bölgenin ziyaretçi sayısı ve kalitesi de artıyor. Tarihi eserlerinin yanı sıra yeşilin her tonunu denizin mavisiyle bütünleştiren doğasıyla Amasra”ya yerli ve yabancı turistlerin ilgisi her geçen gün artıyor.” diye konuştu.

Safranbolu ziyaretçilerini tarih yolculuğuna çıkardı

Turizm beldesi Safranbolu”yu 2024″te günübirlikçi ve konaklamalı yaklaşık 3 milyon yerli ve yabancı turist ziyaret etti.

Osmanlı mimarisini, şehir hayatını ve kültürünü yansıtması dolayısıyla “Osmanlı”nın parmak izi” olarak adlandırılan ilçe, her dönem yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

UNESCO Dünya Mirası Listesi”ndeki ilçe, Osmanlı döneminden bugüne aslını koruyarak gelen han, hamam, cami, çeşme ve köprülerin yanı sıra 18-20. yüzyıllarda inşa edilen konaklara ev sahipliği yapıyor.

“Açık hava müzesi” konumundaki ilçe, kültürel mirasıyla ziyaretçilerini adeta tarih yolculuğuna çıkardı.

“2025”te rakamların bunun üzerine çıkacağını umuyorum”

Safranbolu Turizm İşletmecileri Derneği Başkanı Şebnem Urgancıoğlu, ilçede geçen yıl, 2023″e göre toplam konaklayan ziyaretçi sayısının yüzde 20 arttığını söyledi.

Günübirlikçiler de dahil ziyaretçi sayısının geçen yıl 3 milyona yaklaştığını belirten Urgancıoğlu, şöyle devam etti:

“2025”te de rakamların bunun üzerine çıkacağını umuyorum. Özellikle dış pazarda rakamların yüksek olacağını umut ediyorum. Hedeflerimiz her sene ülkece artıyor. Safranbolu özelinde ülke hedeflerine paralel artış yaşamamız mutluluk verici. Turizmde hedefimiz sadece nicelik değil, niteliğin de artması. 2024, Safranbolu”da çok yoğun geçen ve rekorlar kırdığımız bayram tatillerinde bile sıkıntı olmadan atlatılmış bir yıl oldu. Aldığımız geri dönüşler, Safranbolu”dan memnuniyet şeklinde oldu. Bunlar bizi mutlu ediyor.”

Urgancıoğlu, Valilik, Kaymakamlık ve Safranbolu Kültür ve Turizm Vakfının önderliğinde Kalealtı İlkokulu”nun müzeye dönüştürüldüğünü dile getirerek, “Geçtiğimiz günlerde şehrimize müze müdürü atandı. 2025″te turizm çeşitliliğinin de artacağına inanıyoruz. Devlet ve belediye yetkililerimizle ele ele 2025″te turizm için güzel yatırımlarla ve projelerle daha iyi bir yıl geçireceğimize inanıyorum. Görmeyenleri de mutlaka Safranbolu”yu görmeye davet ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: