“Kültürel Etkinlikler Bülteni – Aydınlanma, Kitap ve Toplumsal Dayanışma”

Gazetemizin başyazarı İlhan Selçuk ve çizerimiz Turhan Selçuk’u yitirişimizin 15. yılı: Aydınlanma bilgeleri

Bedenen hayatta olsa 100 yaşına basacak olan İlhan Selçuk, ulu bir çınar gibi gölgesiyle bile güç vermeye devam ediyor. Anadolu Aydınlanması ve hümanizminin sembol isimlerinden Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk, 15 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı. Selçuk, bıraktığı eserlerle yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. 11 Mart 1925’te Aydın’da dünyaya gelen İlhan Selçuk, düzenli gazetecilik kariyerine 1961’de Akşam’da başladı. Aynı yıl Tanin’e, oradan Vatan’a geçti. Ertesi yıl Nadir Nadi’nin çağrısı üzerine Cumhuriyet gazetesinde yazmaya başladı. Yaşamını da yazın hayatını da Cumhuriyet’te tamamladı. Yaşamı boyunca emperyalizmin hem kendisiyle hem de yerel uzantılarıyla ödünsüz bir mücadele verdi. Bunun bedelini de her yaşta ve şartta ödedi. Buna karşın gerici odaklarla kavgasını net bir duruşla ancak yapıcı, kibar bir dille sürdürdü. 1971’de 12 Mart muhtırasından sonra “9 Mart cuntası” içerisinde yer almak savıyla tutuklanan ve Ziverbey Köşkü’nde işkence gören Selçuk, bundan yıllar sonra siyasi iktidar destekli FETÖ kumpası Ergenekon davasında hedef oldu. 21 Mart 2008’de sabaha karşı 04.30’da Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alındı ve iki gün sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Bu süreçten sonra sağlık durumu kötüleşen Selçuk, 21 Haziran 2010’da aramızdan ayrıldı. Selçuk, hem siyasal İslamcı tehdide hem etnik tehdide hem de sol görünümlü liberal tehdide ve bu üç unsurun Cumhuriyet karşıtlığı konusunda işbirliği potansiyeline ilişkin toplumu uyarmış, tarih Selçuk’u haklı çıkarmıştı. SAVCIYI UYARMIŞTI: “BİR YERE VARILAMAZ” Ergenekon kumpasında hedef olan Selçuk, dönemin güçlü ve “dokunulmaz” savcısı Zekeriya Öz için şu sözleri kullanmıştı: “İddianameye kendi eliyle kattığı belgeler bu savcımızın Atatürkçülüğe düşman olduğunu açık seçik sergiliyor… Ama bu savcımıza dokunmayın… Başbakan’a yakışıyor… Aydınlanmacı rektörler, profesörler, gazeteciler, yazarlar, televizyon patronlarını terör ve darbe suçlamasıyla hiçbir delil olmadan karalayan, Silivri’de koca bir hapishane kışlası oluşturan, F polisinin güdümünde icat edilen ‘ucu açık dava’ları birbirine ekleyen bu savcımıza sakın dokunmayın… Dokunursanız, olmayan yargı bağımsızlığına dokunmuş olursunuz… Peki, ne yapmanız gerekiyor?… Türkçesi bozuk, mantıktan yoksun, hukuktan nasipsiz, dünyada eşi emsali bulunmayan iddianameleri ve eklerini kaide yapıp üstüne de bu savcımızın heykelini dikin… Neden?… Eğer Türkiye bir gün hukuk devletine yakışır bir aşamaya ulaşırsa, yargıç, savcı ya da avukat olmak isteyen gençlere hukuksuzluğun abidesini göstermek için… Ama, bugün Türkiye öyle bir noktada ki bu savcıya dokunduğunuz zaman başbakana dokunmuş oluyorsunuz…” “Ne yazık ki Zekeriya Öz bu mantıkla ya da mantıksızlıkla hiçbir yere varamaz; savcımızın geleceği pek parlak görünmüyor… ÖDÜN VERMEYEN ONUR ABİDELERİ Yaşamdaki duruş ve eserleriyle Cumhuriyet değerlerinin savaşını veren karikatür ve yazın dünyasının iki bilgesinin yapıtları akıl, duygu ve kültürün kaynaşmasından doğan, damıtılmış engin bir dünya görüşünden ve gerçek düşünürlerin ışık saçan ürünleri olmasının yanı sıra bir yürek işidir aynı zamanda. Ve yüreklerin hafızasından hiçbir zaman silinmeyeceklerdir. Özgür düşüncenin getirdiği yaratıcılıkla Turhan fırçasıyla hayatı çizdi, İlhan kalemiyle hayatı yazdı. Yapıtları bir sosyoloji eseri gibi öğretici, daha güzel bir dünya için düşündürücü oldu. Yıllar önce çizdikleri ve yazdıkları tüm canlılığıyla güncelliğini koruyarak insanlığı aydınlatmaya devam ediyor. Onlar aramızda değiller ama hep yanı başımızdalar. Siyasal, toplumsal, ekonomik, kültürel tarihe ayna tutarken tüm bu olguları iç içe veren temaları çizgilerinde ve yazılarındaki muhteşem estetikle birleştirerek sözlere, çizgilere can ve ruh katarak zihinlerde yeni ufuklar açtılar. Yaşadıkları tüm güçlüklere ve bedellere rağmen ödün vermeyen birer onur abidesidir onlar. Selçuk kardeşleri sevgiyle, saygıyla, gönül dolusu çizgilerle ve yazılarla anıyorum. Ruhan Selçuk (Turhan Selçuk’un eşi) İLHAN SELÇUK”TAN GAZETESİNE SESLENİŞ: “ELİNİZDEKİ GAZETE” Selçuk, yalnızca kamuoyuna değil, çalışma arkadaşlarına da yol gösterdi. Gazetenin 85. kuruluş yıldönümünde köşesinden şu sözlerle seslendi: “Cumhuriyet gazetesinin tarihçesinde Ulusal Kurtuluş Savaşı direnişiyle Kemalist devrimin harcı karılmıştır… Bugün Cumhuriyet gazetesinde çalışanlar hangi tarihte ve hangi mekânda çalıştıklarını çok iyi biliyorlar… Bilmek yetmez… Bilginin bilincini hem beyinlerinde hem yüreklerinde taşıyorlar… Yunus Nadi Cumhuriyet gazetesini kurdu… Nadir Nadi bu kuruluşu binbir zahmet ve dirençle kurumlaştırdı… Bugünkü Cumhuriyet çalışanları bu tarihin mirasını üstlenmişlerdir… Cumhuriyet yalnız Türkiye’de değil, dünya ölçeğinde, bir eşi daha bulunamayacak bir tarihçeye sahiptir… Bizim yüzümüz bu tarihçede mayalanmış bir geleceğe dönük… Okuruyla, yazarıyla, çalışanıyla kurumlaşan Cumhuriyet, kendi varlığının Atatürk Cumhuriyetiyle özdeş olduğunu çok iyi biliyor… Atatürk Cumhuriyeti bittiği gün Cumhuriyet de biter… (…) Ancak biz, bugünkü koşullar ne olursa olsun, Atatürk Cumhuriyeti’nin yaşama gücünü koruduğuna ve varoluşunu savunduğuna inanıyoruz…”

Source: Cumhuriyet


Bakan Yardımcısı Mumcu: Gençlerimiz daha çok kitap okuyacak

Erzincan”da inşa edilen Ali Fahri, Gülseren Akkaya ile Galip Çevik isimlerini taşıyan kütüphanelerin açılışı gerçekleştirildi. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, bu tarz güzel projelerin hayata geçmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek şöyle konuştu:* İnsanların kendi şehirlerine, kendi memleketlerine bu tarz yardımları yapmaları, bu tarz hayırları yapmaları mutluluk verici. Her mahallemizde küçük küçük kütüphanelerimiz olacak. Erzincan”daki bu alışkanlığı ortaya çıkaracağız. Gençlerimiz daha çok kitap okuyacak, daha sosyalleşecek ve güzel imkanlar bulacak.Açılış töreninde konuşan Vali Hamza Aydoğdu ise şunları söyledi:* Kitaplar, insanlığın bilgi birikiminin en kıymetli hazineleridir. Her bir kitap, bir insanın, bir toplumun, hatta bir medeniyetin öyküsünü anlatır. Kütüphaneler ise bu hazinelerin saklandığı, korunduğu ve nesilden nesile aktarıldığı kutsal mekânlardır. Bugün, kütüphanelerin açılışıyla, Erzincan”ımıza yeni bir bilgi ve kültür merkezleri kazandırmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Source: Dünya Gazetesi


Çağatay Ulusoy'a ikinci vatandaşlık Bulgaristan'dan

“Kanal D” ekranlarında yayınlanan ve sezon boyunca geniş bir izleyici kitlesine ulaşan “Eşref Rüya” dizisinin başrol oyuncusu Çağatay Ulusoy, dizinin sezon finalinin ardından sürpriz bir adım attı. Başarılı oyuncu, Bulgaristan”a giderek çifte vatandaşlık başvurusunda bulundu.Vatandaşlık işlemleri sırasında çekilen bir fotoğraf, gelişmeyi kamuoyuna duyurdu. Evrak işlemleriyle ilgilenen bir görevli, Çağatay Ulusoy ile hatıra fotoğrafı çektirdi ve bu kareyi kişisel sosyal medya hesabından paylaştı. Kısa sürede yayılan kare, oyuncunun yeni kimliğiyle ilgili söylentileri doğruladı.İstanbul doğumlu olan Çağatay Ulusoy”un anne tarafından Boşnak, baba tarafından ise Bulgaristan göçmeni olduğu biliniyor. Oyuncunun vatandaşlık işlemlerini bu kökene dayalı olarak tamamladığı öğrenildi.

Source: Haberler


Denizli”de muhtardan örnek davranış: Muhtarlığı kütüphaneye çevirdi

Denizli”nin Zeytinköy Mahallesi Muhtar Serkan Kar”ın başlattığı kitap projesi hem gençleri hem de yaşlıları okuma etkinliklerinde buluşturmaya devam ediyor. Muhtarlık binasında oluşturulan kitaplık, mahalle sakinlerine ücretsiz kitap erişimi sağlıyor. Mahalle halkının desteğiyle hayata geçirilen projede, evlerinde okudukları kitapları bağışlayan vatandaşlar sayesinde kitaplık her geçen gün büyüyor. Kitap okumak isteyenler, diledikleri kitabı muhtarlıktaki kitaplıktan seçerek ister muhtarlığın bulunduğu parkta isterse evine götürerek okuyabiliyor. Kitabı beğenen vatandaşlar, dilerse kitabı kalıcı olarak da alabiliyor. Böylece hem okuma alışkanlığı destekleniyor hem de dayanışma duygusu güçleniyor. 3 BİNDEN FAZLA KİTAP TOPLANDI Yaklaşık 1 yıldır devam eden proje kapsamında bugüne kadar 3 binden fazla kitap toplandı. Kitaplığın mevcut koleksiyonunda ise yaklaşık 700 kitap bulunuyor. Projeyle yalnızca mahalle sakinleri değil, çevredeki okullar da destekleniyor. Kütüphane kurmak isteyen ve maddi imkanları sınırlı olan okullara muhtarlık aracılığıyla kitap yardımı yapılıyor.

Source:


İşaret diliyle sahnelenecek “Çingene Boksör” Ankara”da izleyiciyle buluşacak

İşaret Sanat topluluğu tarafından hazırlanan oyun, işitme engellilerin ana dillerinde tiyatro izleme hakkına dikkati çekmeyi amaçlıyor. Aynı zamanda işiten bireylerin farklı bir iletişim biçimiyle empati kurmasını da hedefliyor.

İşitme engelli bireyler, sağır ebeveynlerin çocukları ve işaret diline ilgi duyan gönüllülerden oluşan İşaret Sanat, işaret diliyle sanat üretimini yaygınlaştırmayı hedefleyen kapsayıcı bir topluluk olarak faaliyet gösteriyor.

“Hayalimizi gerçekleştirmek üzereyiz”

Başrol oyuncusu Cem Korkmaz, projeye dair süreci AA muhabirine anlattı.

Anne ve babasının sağır olması nedeniyle işaret dilinin hayatının doğal bir parçası olduğunu belirten Korkmaz, Güzel Sanatlar bölümünden mezun olduğunu, kısa filmden müzikale birçok alanda üretim yaptığını söyledi.

Korkmaz, işaret diliyle tiyatronun hayalini kurduğunu belirterek, böyle bir sahne performansının eksikliğini uzun süredir hissettiklerini belirtti.

İşaret diline uyarlanabilecek Türkçe ya da yabancı oyunları araştırırken soyut kavramların zorluk oluşturduğunu ifade eden Korkmaz, “Genelde sahne işleri, tiyatro metinleri de içeriğinde soyut kavramlar barındırdığı için bununla çok zaman kaybı yaşadık aslında. Fakat son bir yıldır bulmuş olduğumuz, ulaşmış olduğumuz oyun ve üzerinde yaptığımız çalışmalar sonucunda, hayalimizi gerçekleştirmek üzereyiz.” dedi.

“İşiten izleyiciler için de özel bir deneyim”

Cem Korkmaz, işaret diliyle tiyatro oyunu sahnelemenin çok özel bir duygu olduğunu aktararak, “Belki de büyük bir ateşin bir kıvılcımı olacak diye düşünüyorum. İnşallah da öyle olur ve öyle devam eder. İşitme engelli izleyiciler için uzun süreden sonra bir ilk olacak. Kendi dilleriyle bir tiyatro eseri izlemenin keyfi olacak.” diye konuştu.

Oyunun işitenlere de açık olduğunu belirten Korkmaz, şunları kaydetti:

“Çünkü bunu tasarlarken ben özellikle işaret dili bilmeyen, kullanmayan, işiten bireylerin de oyunu izlemesini istedim. 60 dakika boyunca kendini, bambaşka bir ortamda hissetmesi, bilmediği bir dille sahnede olan şeyi izlerken ne hissedeceği, işte empati kurup kuramayacağı, sıkılacak mı, bunalacak mı, ne hissedecek? Bunlar çok önemli duygular benim için. Oyun sonrasında da onlara sormayı düşünüyoruz bunu. Tabii onlar için de bizim için de bir sürpriz olacak ama kesinlikle şuna inanıyorum ki çok özel, işe yarar bir şey yaptık.”

“Görsel sanatlar sağır kültürüne çok uygun”

İşaret Sanat topluluğunun kurucusu Hasan Hüseyin Korkmaz da 25 yıldır işaret dili üzerinde çalıştığını belirterek, asıl isteğinin bir işaret dilini sanata uyarlamak olduğunu söyledi.

Korkmaz, uzun süredir üzerinde düşündükleri fikri, Mart ayında “İşaret Sanat” adıyla hayata geçirdiklerini ifade ederek, “Şu an topluluğumuzda 90 kişi var. İşitme engelli bireyler var. Benim gibi ebeveynleri işiten, ebeveynleri sağır veya dilsiz olan, kendisi işiten bireyler var. Bir de işaret diline merak duyan kişiler var. Kapsayıcı bir topluluk.” dedi.

Daha önce dans, tiyatro, kısa film, pandomim gibi gösteriler gerçekleştirdiklerini anlatan Korkmaz, şimdi de işaret diliyle “Çingene Boksör” oyunu üzerine çalıştıklarını anlattı.

Korkmaz, sadece Türkiye”de değil, bütün dünyada yaşayan sağırların görsel iletişime açık, görsel sanatlarda çok daha başarılı olduğunu ifade ederek, işitme engelli bireylerin baleden dansa, piyano çalmaya kadar farklı sanat dallarında yetkin olduklarını ve bu faaliyetlerin hem işaret diliyle hem de sağır kültürüyle uyumlu olduğunu vurguladı.

“Kendimize özgü sanat üretmeye karar verdik”

Korkmaz, mevcut sanat eserlerinin çoğunlukla konuşmaya veya yazıya dayalı olması nedeniyle erişim engeli oluşturduğunu belirterek, “Kendimiz ve grubumuzdaki kişiler için özgün bir sanat üretmeye karar verdik. Bu çalışma hem sosyalleşmelerini hem olası istihdamlarını hem de kişisel gelişimlerini sağlayan bir süreç oldu.” değerlendirmesinde bulundu.

Ankara”daki ilk gösterimin ardından oyunu Türkiye”nin farklı şehirlerinde de sahnelemeyi planladıklarını belirten Korkmaz, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne desteklerinden dolayı teşekkür etti.

Korkmaz, “Mutlaka bu fırsatı değerlendirsinler. Çünkü daha önce yapılmamış bir şey. Tabii, insanlar “Türkiye”de bir ilk” demeyi seviyorlar ama bu öyle bir durum değil. Bu gerçekten kendine has, orijinal bir durum. Hem işitenler için hem de işitme engelliler için. O yüzden herkesin katılmasını isteriz.” dedi

Çingene Boksör, yarın saat 19.30″da Devlet Tiyatroları 75. Yıl Sahnesi”nde ücretsiz izlenebilecek.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Ortadoğu’da haritaları kim çiziyor: Güç mü, mezhep mi? – Dış Politika Notları (3)

Analiz / Doç. Dr. Osman TEK

Ortadoğu, haritaların en çok değiştiği; ama anlamların en az değiştiği coğrafyadır.

Her sınır çizgisi bir savaşın izi, her anlaşma maddesi bir travmanın yankısıdır.

Bu topraklarda çizilen her harita, yalnızca coğrafyayı değil; kimin yaşayıp kimin öleceğini, kimin hükmedip kimin susacağını da tayin eder.

Ama asıl soru şudur: Bugün bu haritaları kim çiziyor?

Güç mü? Mezhep mi? Yoksa hâlâ inançlar mı?

I. Güç: Haritayı Çizen Elin Kalemi

Modern siyasal tarih gösteriyor ki, haritalar genellikle kazananlar tarafından çizilir.

1916’da Sykes–Picot haritası masada iken cetveli tutanlar Fransız ve İngiliz subaylardı.

O gün haritayı çizen güçtü.

Bugün de değişen çok bir şey yok. Haritalar hâlâ “barış masalarında” değil, üstü örtülü operasyon odalarında, hava üslerinde ya da diplomatik şantaj mekanizmalarında yeniden şekilleniyor.

ABD’nin Irak’ı işgaliyle başlayan süreçte, Irak haritası yalnız coğrafi değil, etnik ve mezhepsel eksende yeniden bölündü. Aynı şey Suriye için de geçerli: Harita artık bir devletin sınırlarını değil, kimyasal saldırılar, hava bombardımanları ve milislerin kontrol bölgelerini gösteriyor.

İsrail’in güvenlik haritaları ise savunmadan çok, saldırı pozisyonlarını içeriyor.

İran’ın etki alanı ile çakışan bölgeler, birer “önleyici vuruş” hedefi.

Demek ki güç hâlâ harita çiziyor. Ama bu kez cetveller, diplomasiyle değil, drone rotalarıyla ve füze menzilleriyle ölçülüyor.

II. Mezhep: Haritaları Renklendiren Kimlik Katmanı

Ortadoğu’da harita sadece coğrafi değil, mezhebi bir fenomendir.

Bir ülkenin iç savaş yaşayıp yaşamayacağı bazen sınırlarından değil, içindeki mezhep dağılımından okunabilir.

İran’ın Tahran’dan Beyrut’a uzanan “Şii Hilali” stratejisi, işte böyle bir mezhep haritasının kara eksende tahkim edilme çabasıdır.

Karşısında ise Suudi Arabistan, BAE gibi Sünni eksenli rejimlerin İsrail’le kurduğu “Rimland” (çevre kuşak) ittifakı yer alıyor.

Böylece Ortadoğu’da yeni bir harita daha oluşuyor:

“Şii Kuşak” vs. “Sünni Çember”

Bu eksenler artık fizikî sınırlardan çok, sadakat haritaları, milis ağları ve dijital propaganda alanlarıyla çiziliyor.

Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi ülkeler, kendi sınırlarına değil; içlerindeki mezhebi fay hatlarına bölünmüş durumda.

Artık bir bölgenin kime ait olduğu, kimliğinden çok mezhebi renkle kodlanıyor.

III. İnanç: Haritadan Silinmiş Bir Direniş mi, Yoksa Derin Altmetin mi?

Peki ya inanç?

Gerçekten hâlâ haritaları çizecek bir etkiye sahip mi?

Yoksa mezhebin, ideolojinin ve stratejinin ardında gölge gibi kalmış bir iç ses mi artık?

Birçokları için inanç, artık sadece siyasi söylemlerde kullanılan bir arka plan.

Ama gerçek şu ki, hâlâ birçok aktör için harita çizmenin gerekçesi inançtır.

İsrail’in Arz-ı Mev’ûd hayali—Nil’den Fırat’a uzanan kutsal (!) harita—salt güvenlik değil, teolojik bir tahayyüldür.

İran için ise Şiilik, yalnızca mezhebi bir kod değil; devrimin dinî meşruiyet zırhıdır.

Ve IŞİD gibi yapılar, haritayı toprağa değil, kıyamet tahayyülüne göre çizmeye çalıştı.

Bu açıdan bakıldığında inanç, bazen en tehlikeli mürekkep olabilir.

Çünkü bir kez “ilahi hak” olarak sunulan bir harita, diplomasiyle silinemez.

Müzakere değil, fedakârlık, kan ve şehadet ister.

Ve bu da haritanın değişmesini değil, sonsuz çatışmasını garantiler.

IV. Yeni Haritalar: Dijital, Milis Temelli ve Algı Odaklı

Bugünün Ortadoğu’sunda artık sadece kâğıt haritalar yok.

Algı haritaları, sadakat kartografileri, istihbarat destekli psikolojik haritalar var.

Twitter’da çizilen bir “duygu haritası”, bir cephedeki topografyadan daha etkili olabilir.

Milis ağları üzerinden kurulan “gölge devletçikler”, fiziki sınırlardan bağımsız “kontrol alanları” yaratmakta.

Bu, haritaların kurşunla değil, veriyle çizildiği yeni bir çağ.

Bu çağda “kim kazandı” sorusundan çok, “kim algıyı yönetti” sorusu haritayı şekillendiriyor.

Gelinen noktada: Harita Değil, Haritayı Çizen El Önemlidir

Ortadoğu’da harita hâlâ değişiyor.

Ancak artık bu haritayı tek bir el çizmekte değil; güç, mezhep ve inanç arasında gidip gelen kırılgan eller tutmaktadır.

• Güç, haritayı silah menziliyle çizer.

• Mezhep, haritaya renk verir ama ayrıştırır.

• İnanç, haritayı kutsallaştırır ama aynı zamanda onu değiştirilemez kılar.

Halk çoğu zaman, bu haritaların hiçbiriyle değil, toprakla bağ kurar.

Ama o toprak, onun olmaktan çıkar; çünkü biri onu “renklendirmiş”, biri “çit çekmiş”, biri de “kutsamıştır.”

Vekil Savaşlardan Devlet Merkezlerine Geçiş – Dış Politika Notları (1)

Ortadoğu’da yeni bir denklem: Mezhep, strateji ve çatışma – Dış politika notları (2)

Source: aktifhabercom


Erzincan”da buraya daha önce kimse ayak basmadı! Munzur”un gizemli sakinleri ilk defa görüntülendi

Erzincan’da Munzur Dağlarına güzellik katan yaban keçileri drone ile görüntülendi.Erzincan’ın Kemah ilçesinde, Görüntü Yönetmeni Süleyman Mermer tarafından kayda alınan yaban keçileri, doğal yaşamın güzelliklerini bir kez daha gözler önüne serdi.Mermer’in hem drone hem de kamera ile çektiği görüntüler, Erzincan’ın sahip olduğu ekosistemin ve yaban hayatının zenginliğini tüm Türkiye’ye gösterdi.Süleyman Mermer’in Kemah’ın sarp kayalıklarında, doğal ortamlarında çektiği yaban keçileri izleyenlerden tam not aldı.

Source: Gazetevatan.com


TYT puan ile alım yapan bölümler 2025! TYT puanıyla hangi bölümlere girilir?

Binlerce öğrenci, 21 Haziran 2025’te düzenlenecek TYT oturumuna katılarak hayallerindeki mesleğe bir adım daha yaklaşmayı hedefliyor. TYT puanıyla üniversite tercihi yapacak adaylar, bu puanla erişilebilen bölümleri inceleyerek tercihlerini şekillendirecek. Yerleştirmelerde adayların tercih sıralaması ve başarı sıralamaları önemli rol oynayacak. Öğrenciler, geçmiş yılların yerleştirme puanlarını dikkate alarak kararlarını verecek. TYT puanıyla sayısal, sözel ve eşit ağırlık alanlarında çeşitli bölümler tercih edilebiliyor. Son dönemde özellikle emlak yönetimi, eczane hizmetleri, fizyoterapi, grafik tasarımı ve halkla ilişkiler gibi bölümler büyük ilgi görüyor. İşte, TYT puanıyla öğrenci kabul eden bölümler…TYT PUANIYLA HANGİ BÖLÜMLER TERCİH EDİLEBİLİR?TYT puanı, sayısal, sözel ve eşit ağırlık alanlarında çeşitli 2 yıllık ön lisans programlarına yerleşmek için kullanılabiliyor.Ancak 4 yıllık lisans programları için AYT puanı şartı aranıyor. ÖSYM’nin yayımladığı takvime göre, YKS sonuçları 22 Temmuz 2025’te erişime açılacak. Sonrasında, üniversitelerin kontenjanları, özel şartları ve genel koşulları içeren tercih kılavuzu yayımlanacak ve tercih süreci başlayacak.Adaylar, tercihlerini osym.ais.gov.tr adresi üzerinden gerçekleştirecek. Tercih sıralamasında, adayların önceliklendirdiği üniversiteler ve bölümler belirleyici olacak.TYT puanıyla öğrenci kabul eden bölümlerin listesi şöyle: Acil Durum ve Afet Yönetimi Adalet Ağız ve Diş Sağlığı Alternatif Enerji Kaynakları Teknolojisi Ambalaj Tasarımı Ameliyathane Hizmetleri Anestezi Arıcılık Aşçılık Atçılık ve Antrenörlüğü Atık Yönetimi Avcılık ve Yaban Hayatı Ayakkabı Tasarım ve Üretimi Bağcılık Bahçe Tarımı Bankacılık ve Sigortacılık Basım ve Yayın Teknolojileri Basın ve Yayıncılık Bilgi Güvenliği Teknolojisi Bilgi Yönetimi Bilgisayar Destekli Tasarım ve Animasyon Bilgisayar Operatörlüğü Bilgisayar Operatörlüğü (Engelliler Entegre YO) Bilgisayar Programcılığı Bilgisayar Teknolojisi Bilişim Güvenliği Teknolojisi Bitki Koruma Biyokimya Biyomedikal Cihaz Teknolojisi Boya Teknolojisi Büro Yönetimi ve Yönetici AsistanlığıTahribatsız Muayene Tapu ve Kadastro Tarım Teknolojisi Tarım Makineleri Tarımsal İşletmecilik Tarla Bitkileri Tekstil Teknolojisi Tekstil ve Halı Makineleri Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Tıbbi Görüntüleme Teknikleri Tıbbi Laboratuvar Teknikleri Tıbbi Tanıtım ve Pazarlama Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Tohumculuk Teknolojisi Turist Rehberliği Turizm Animasyonu Turizm ve Otel İşletmeciliği Turizm ve Seyahat Hizmetleri Coğrafi Bilgi Sistemleri Ceza İnfaz ve Güvenlik Hizmetleri (2 Yıllık) Çağrı Merkezi Hizmetleri Çay Tarımı ve İşleme Teknolojisi Çevre Koruma ve Kontrol Çevre Sağlığı Çevre Temizliği ve Denetimi Çim Alan Tesisi ve Yönetimi Çini Sanatı ve Tasarımı Çocuk Gelişimi Çocuk Koruma ve Bakım Hizmetleri Çok Boyutlu Modelleme ve Animasyon Deniz Brokerliği Deniz Ulaştırma ve İşletme Deniz ve Liman İşletmeciliği Deri Konfeksiyon Deri Teknolojisi Dezenfeksiyon, Sterilizasyon ve Antisepsi Teknikerliği Dış Ticaret Dijital Fabrika Teknolojileri Diş Protez Teknolojisi Diyaliz Doğal Yapı Taşları Teknolojisi Doğalgaz ve Tesisatı Teknolojisi Döküm Eczane Hizmetleri Elektrik Elektrik Enerjisi Üretim, İletim ve Dağıtımı Elektrikli Cihaz Teknolojisi Elektronik Haberleşme Teknolojisi Elektronik Teknolojisi Elektronörofizyoloji Emlak Yönetimi Endüstri Ürünleri Tasarımı Endüstriyel Cam ve Seramik Endüstriyel Hammaddeler İşleme Teknolojisi Endüstriyel Kalıpçılık Enerji Tesisleri İşletmeciliği Engelli Bakımı ve Rehabilitasyon Eser Koruma Et ve Ürünleri Teknolojisi E-Ticaret ve Pazarlama Ev İdaresi Evde Hasta Bakımı Fındık Eksperliği Fidan Yetiştiriciliği Fizyoterapi Fotoğrafçılık ve Kameramanlık Geleneksel El Sanatları Gemi İnşaatı Gemi Makineleri İşletme Geoteknik Gıda Kalite Kontrolü ve Analizi Gıda Teknolojisi Giyim Üretim Teknolojisi Grafik Tasarımı Halıcılık ve Kilimcilik Halkla İlişkiler ve Tanıtım Harita ve Kadastro Hava Lojistiği Hibrid ve Elektrikli Taşıtlar Teknolojisi Hukuk Büro Yönetimi ve Sekreterliği İç Mekan Tasarımı İklimlendirme ve Soğutma Teknolojisi İkram Hizmetleri İlahiyat (Önlisans) İlk ve Acil Yardım İnsan Kaynakları Yönetimi İnsansız Hava Aracı Teknolojisi ve Operatörlüğü İnşaat Teknolojisi İnternet ve Ağ Teknolojileri İş Makineleri Operatörlüğü İş Sağlığı ve Güvenliği İş ve Uğraşı Terapisi İşletme Yönetimi Kaynak Teknolojisi Kimya Teknolojisi Kontrol ve Otomasyon Teknolojisi Kooperatifçilik Kozmetik Teknolojisi Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Kültürel Miras ve Turizm Kümes Hayvanları Yetiştiriciliği Laborant ve Veteriner Sağlık Laboratuvar Teknolojisi Lojistik Maden Teknolojisi Makine Makine, Resim ve Konstrüksiyon Maliye Mantarcılık Marina ve Yat İşletmeciliği Marka İletişimi Medya ve İletişim Mekatronik Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası Mermer Teknolojisi Metalurji Meyve ve Sebze İşleme Teknolojisi Mimari Dekoratif Sanatlar Mimari Restorasyon Mobil Teknolojileri Mobilya ve Dekorasyon Moda Tasarımı Moda Yönetimi Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Nüfus ve Vatandaşlık Nükleer Teknoloji ve Radyasyon Güvenliği Nükleer Tıp Teknikleri Odyometri Optisyenlik Organik Tarım Ormancılık ve Orman Ürünleri Ortopedik Protez ve Ortez Otobüs Kaptanlığı Otomotiv Gövde ve Yüzey İşlem Teknolojileri Otomotiv Teknolojisi Otopsi Yardımcılığı Özel Güvenlik ve Koruma Pastacılık ve Ekmekçilik Patoloji Laboratuvar Teknikleri Pazarlama Perakende Satış ve Mağaza Yönetimi Peyzaj ve Süs Bitkileri Yetiştiriciliği Podoloji Polimer Teknolojisi Posta Hizmetleri Radyo ve Televizyon Programcılığı Radyo ve Televizyon Teknolojisi Radyoterapi Rafineri ve Petro-Kimya Teknolojisi Raylı Sistemler Elektrik ve Elektronik Raylı Sistemler İşletmeciliği Raylı Sistemler Makine Teknolojisi Raylı Sistemler Makinistliği Raylı Sistemler Yol Teknolojisi Reklamcılık Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri Sağlık Bilgi Sistemleri Teknikerliği Sağlık Kurumları İşletmeciliği Sağlık Turizmi İşletmeciliği Sahne Işık ve Ses Teknolojileri Sahne ve Dekor Tasarımı Seracılık Seramik, Cam ve Çinicilik Silah Sanayi Teknikerliği Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği Sivil Savunma ve İtfaiyecilik Sondaj Teknolojisi Sosyal Güvenlik Sosyal Hizmetler Sosyal Medya Yöneticiliği Spor Yönetimi Su Altı Teknolojisi Su Ürünleri İşleme Teknolojisi Sulama Teknolojisi Süt ve Besi Hayvancılığı Süt ve Ürünleri Teknolojisi Şarap Üretim Teknolojisi Uçak Teknolojisi Uçuş Harekat Yöneticiliği Ulaştırma ve Trafik Hizmetleri Un ve Unlu Mamuller Teknolojisi (Değirmencilik) Uygulamalı İngilizce ve Çevirmenlik Uygulamalı İspanyolca ve Çevirmenlik Uygulamalı Rusça ve Çevirmenlik Üretimde Kalite Kontrol Web Tasarımı ve Kodlama Yağ Endüstrisi Yapı Denetimi Yapı Ressamlığı Yapı Tesisat Teknolojisi Yapı Yalıtım Teknolojisi Yaşlı Bakımı Yat Kaptanlığı Yeni Medya ve Gazetecilik Yerel Yönetimler Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi

Source: İbrahim Turna


Tatlısı bile var! Selçuklu saraylarına dayanıyor

Konya nın yöresel yemekleri arasında yer alan tirit, Büyükşehir Belediyesi nin Türk Patent ve Marka Kurumu na 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında 2020 yılında başvurusu üzerine 2022 yılında Konya Tiridi adıyla coğrafi işaretli olarak tescillendi.Kemikli kuzu eti, tandır ekmeği, mor soğan, süzme yoğurt, sarımsak, domates, yeşil biber ve et suyu dökülüp yapılan Konya Tiridi yemeğinin tarihi, Selçuklu İmparatorluğu dönemindeki saray mutfağına dayanıyor.Şef Ahmet Özbay, Konya nın lezzetli yemekleriyle gastronomide önemli bir yere sahip olduğunu belirtti.Coğrafi işaret tescilli olan Konya Tiridi yemeğinin etli ve patlıcanlı olarak iki çeşit yapıldığını ancak tatlısının bile olduğunu kaydetti. DAMAK ZEVKİNİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN KULLANDIKLARI BİR TATLI Özbay, Konya da en çok kullanılan tirit çeşitlerinden bir tanesi, kavurma etinden yapılan ya da bazı yerlerde köfteden yapılan tirit şeklidir. İçerisindeki bayat tandır ekmeği, kemik suyuyla lezzetlendirilip, soğan, domates, yoğurt koymuş olduğumuz etle birlikte sunulmaktadır. Tiridin bizim bölgemizde özellikle çok fazla örneği var. Mesela bunun tatlısı bile var. Kuru vişneleri bayat ekmeğin üzerine dökerek, yemekten sonra veya da önce insanlar damak zevkini değiştirebilmek için kullandıkları bir tatlıdır. Tiridin tarihi ise Selçuklu mutfaklarına kadar dayanıyor. Şu anda günümüzde Konya nın gastronomisi biraz daha ileri seviyelere gitmeye başladı ve birçok yemeklerimiz var. Şu anda biz burada tirit çeşitlerinden üç tanesini sunuyoruz diye konuştu.

Source: Habertürk


Tüyler ürperten anlar! Aslan küçük çocuğa saldırmaya çalıştı

Çin”de bir hayvanat bahçesinde kaydedilen görüntüler sosyal medyada gündem oldu. Dişi bir aslan, cam bölmenin arkasındaki küçük bir çocuğa aniden saldırmaya çalıştı. O anlar kameralara saniye saniye yansıdı.Olay, Çin”in Liaoning eyaletindeki Şenyang Hayvanat Bahçesi”nde meydana geldi. Görüntülerde, küçük bir çocuk yüzünde maskesiyle aslanların bulunduğu cam bölmeye doğru neşeyle yaklaşıyor. Hiç korkmadan camın önüne oturuyor ve içerdeki aslanlara merakla bakıyor. Bu sırada çocuğun annesi de o anları cep telefonuyla kaydediyor.Çocuk cama yaklaştığı anda, yerde yatmakta olan dişi aslan bir anda yerinden fırlayarak cam bölmeye doğru atlıyor. Kocaman açtığı ağzıyla çocuğu ısırmaya çalıştığı izlenimi veriyor. Neyse ki kalın cam bölme sayesinde herhangi bir zarar oluşmuyor. Çocuk ise şaşırtıcı şekilde hiçbir korku belirtisi göstermiyor ve sakinliğini koruyor.O anların paylaşıldığı video kısa sürede milyonlarca kez izlendi. Sosyal medya kullanıcıları ise olayla ilgili çok sayıda yorum yaptı. Kimileri, “Bu cam gerçekten sağlam olmalı,” derken, kimileri ise aslanın saldırı değil, sadece merakla yaklaştığını savundu.Bir kullanıcı, “O bir bebek olduğunu anladı. Belki de sadece yavrusu gibi taşımak istemiştir,” diye yazdı.Bazı izleyiciler ise annenin sadece video çekmekle yetinmesine tepki gösterdi.Olayla ilgili bir başka tartışma konusu ise aslanların tutulduğu alanın küçüklüğü oldu. Bir kullanıcı, “Bu kadar güçlü ve özgür dolaşması gereken hayvanlar, bu kadar dar alanlara hapsedilmemeli,” yorumunu yaptı.Benzer bir olay 2016 yılında ABD”nin Colorado eyaletindeki bir hayvanat bahçesinde yaşanmıştı. O görüntülerde de bir dişi aslan, camın diğer tarafında oturan bebeğe ulaşmak için cama patileriyle defalarca vurmuştu.

Source: Abdullah Teymur


Darphane Galatasaray 25. Şampiyonluk hatıra parası nereden satın alınır, kaç TL?

Darphane Galatasaray 25. Şampiyonluk hatıra parası yüksek koleksiyon değeri taşıyacak ve 2 bin 250 TL”den satışa sunulacak.Galatasaray hatıra parasının bir yüzünde kükreyen aslan figürü etrafında ise Galatasaray yazan parada 25. şampiyonluk vurgusu bulunuyor.Paranın öteki yüzünde 5 yıldızlı Galatasaray logosu bulunuyor.GALATASARAY HATIRA PARASI NEREDEN SATIN ALINIR?Darphane Dairesi Başkanı Şenol Yıldız, 5 bin adet paranın 2 yılda piyasaya sürüleceğini belirterek, “Hatıra parası, 5 bin adet olarak planlandı. Sertifikasına da öyle işlendi. Bu 5 bin adet ilk satışa çıktıktan sonra iki yıl içerisinde tamamlanıyor. İlk etapta 2 bine yakın para piyasaya sunulacak. Bunun da yüzde 30″luk bölümü elektronik mağaza üzerinden satılacak. Diğer kısmı da Beşiktaş”taki mağazamızdan satışa çıkacak.” dedi.Böylelikle Galatasaray 25. Şampiyonluk hatıra parasını Beşiktaş”ta bulunan Darphane mağazasında veya İnternette “https://emagaza.darphane.gov.tr/” adresinden satın alabileceksiniz.ŞAMPİYONLUK COŞKUSUNU HİSSEDEREK ÇALIŞTIGalatasaray 25. Şampiyonluk hatıra parasını tasarlayan sanatçı Birsen Kendirci, Galatasaray taraftarı olduğunu söyleyerek, şampiyonluk coşkusunu hissederek bu paranın hazırlığını üstlendiğini belirtti.Paranın tasarımsal özelliklerinden bahseden Kendirci, “Galatasaray”ımızın 25. şampiyonluğunu ön plana çıkarmak adına logodan ziyade aslan figürünü kullanmak istedik. Aslan, güçlüyü simgeler. Güçlü ve ihtişamlı durması adına aslan figürünü kullandık. İhtişamı arttırmak ve aslanın 25. şampiyonluğunu haykırması için çizgiler kullandık.” açıklamasında bulundu.

Source: İbrahim Turna


Avladığı yılanla kayalıklara tırmandı

Tunceli de sansarın, gündüz vakti avladığı yılanla kayalıklara tırmanma anı cep telefonu kamerasıyla görüntülendi. habericionecikanlar#100#left# Bu sırada doğayı gözlemleyen Tanış, ormanlık alanda sansarın avladığı siyah yılanı kayalıklara doğru sürüklediğini fark etti. Sansarı bir süre uzaktan izleyen Tanış, cep telefonuyla bu anları kayıt altına aldı.

Source: Habertürk