İstanbul’un hafızası kapatılıyor
İstanbul Demiryolu Müzesi’nin kurucu müdürü Ruhan Çelebi gazetemize açıklamalarda bulundu: “İstanbul Demiryolu Müzesi 23 Eylül 2005 tarihinde açıldı ve herkes müzeyi ücretsiz ziyaret edebiliyor. Müze, açıldığı günden bugüne yerli yabancı binlerce kişinin sevgisini kazandı. Butik bir müze her yıl yapılan bağışlarla çok değerli bir koleksiyona sahip oldu. Sirkeci (İstanbul) Garı’nın hatıralarını yaşatan bu müzede 19. yüzyıldan eserler de bulunuyor ve bu özelliği ile sınırı olmayan müzeler içinde yer alıyor. Bir Avrupa Birliği ve Erasmus projesi ile engelsiz müze özelliğini de kazandı” diyor ve ekliyor: “Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ait bir müzenin yine bakanlık tarafından kapatılmasını aklım almıyor. Birbirinden kıymetli demiryolcuların hatıraları bir depoya kaldırılacakmış. Bağışçılar kim bilir nasıl üzülecektir. Isı, ışık ve nem ayarları olmayan bir ambarda değerli kâğıtlar, fotoğraflar nasıl korunacak?” Çelebi, Silivri’de tutuklu bulunan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’ın bir konuşmasını hatırlatarak şunları söyledi: “Polat, ‘İstanbul‘un üstü kapalı halkın, ücretsiz faydalanacağı kamusal bir alanı yok’ demişti. İşte Sirkeci Garı tam da böyle bir yerdi. Daha da geliştirileceği yerde tüm anılarımızın yok edilmesi çok acı” diyor. KİRALAMA PROTOKOLÜ 29 YILLIK…Tarihi Sirkeci Gar binası, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yapılan protokolle Ağustos 2024’te Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredildi. Haydarpaşa Garı’nı da kapsayan kiralama protokolü, 29 yıllık süreyi kapsıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, tarihi yapılarda yapacağı onarım, restorasyon vb. projelerin maliyetini karşılayacak ve ayrıca kira ödemesi yapmayacak. Bakanlık, kiraladığı bu alanları alt kira sözleşmeleri ile tüzel kişiliklere ve ortaklık yapılarına kullandırabilecek. Konuyla ilgili bakanlıktan aldığımız bilgiye göre müzenin onarım için kapatılacağı ve sonrasında demiryolu ve göç müzesi olacağı, eserlerin ise bina içinde bir depoda tutulacağı yönünde oldu. Bakanlığın gazetemize verdiği açıklamayı değerlendiren Çelebi, “Eserlerin garın içinde bir alanda korunacağına asla inanmıyorum, öyle bir düşünceleri olsa eserler olduğu yerde özel kasalarda saklanabilirdi. 1800’lerden haritalar var şu anda bile kâğıtları dökülüyor, onarım için ödenek verilmedi. Onlar farklı ortamda iyice bozulacaktır. Sesli rehber var görme engellileri de kapsayan, binlerce lira da sokağa atılacak. Ben Sirkeci Garı’nın da Galata Port gibi rant merkezi olacağını düşünüyorum” diyor. 19. VE 20. YÜZYILA AİT 400 ESER…Romanlara ve filmlere konu olan ünlü Orient Ekspres’in 19-22 Mayıs 1977 tarihlerinde yapılan son seferinde yolcularına dağıtılan hatıra madalya ile bu trende kullanılan gümüş yemek takımlarının da yer aldığı müzede, 19. ve 20. yüzyıla ait yaklaşık 400 eser sergileniyor. Paris-İstanbul arasında seferler yapan ünlü Orient Ekspres’in son durağı olan Sirkeci Gar, 1890’da hizmete açıldı. Alman mimar ve mühendis August Jasmund’un eseri olan Gar, Oryantalist bir tasarıma sahip. Doğu ve Batı tarzlarını yansıtan gar binası, birçok ünlü ismi ağırlamış. Ünlü polisiye yazarı Agatha Christie de bunlardan biri. Christienin filmlere de konu olan ‘Doğu Ekspresinde Cinayet’, Sirkeci Gar’ının dünyaca tanınmasını sağladı. Ayrıca Türkiye’de 1955 yılında ilk elektrikli tren işletmeciliğine geçişin simgesi olan banliyö trenlerinden birinin makinist bölümü de müzede en ilgi çekici sergi materyallerinden biri.
Source: Öznur Oğraş Çolak
Türkan Şoray’ın yeri asla dolmaz
TÜRK sinemasının iki usta ismi Türkan Şoray ve Müjde Ar, Almanya’nın Münih şehrinde 36’ncısı düzenlenen Münih Türk Film Günleri’nin onur konuğu oldu. Şoray ve Ar festival kapsamında Münih Başkonsolosluğu’nun düzenlediği davete katıldı. Başkonsolos Süalp Erdoğan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen davette Türkan Şoray’ın başrolde olduğu “Selvi Boylum Al Yazmalım” filmi gösterildi. Gösterim sonundan Türk sinemasının ‘Sultan’ı Türkan Şoray’a Yaşam Boyu Başarı ve Onur Ödülü takdim edildi. KADINLAR GÜÇLERİNİN FARKINDA OLSUNTürkan Şoray gecede yaptığı teşekkür konuşmasında “Sinemayı çok seviyoruz çok sevdiğimiz için sinemanın yüzleri olarak adlandırılıyoruz. Bu benim için büyük bir mutluluk” dedi. Efsane sanatçı cinsiyet eşitliğiyle ilgili bir soruya; “Kadınların kendi güçlerinin ve kendi haklarının farkında olmaları gerektiğini düşünüyorum. Kadınlarımız eğitilmeli, ne bir adım önde ne bir adım arkada, omuz omuza yürümeliler” diye yanıt verdi. TÜRKAN ŞORAY 15 DAKİKA AYAKTA ALKIŞLANDIGeçen sene festivalde aynı ödülü alan Müjde Ar, yakın dostu Türkan Şoray’ı bu gece yalnız bırakmak istemediğini söyledi. Geceyle ilgili duygularını Magazinsortie.com’a paylaşan Ar, “O benim çok kıymetlim. Bence Türk sinemasının ve Türk kadınının sembolüdür Türkan Şoray. Yeri asla dolmaz. Cesareti, sinemaya olan sevgisi, güzelliği asla tartışılamaz. İnsanlığı, zarafeti, oyunculuğu ve yönetmenliğinin yanı sıra muhteşem bir anne o. Benim de çok kıymetlimdir” dedi. Müjde Ar yakın dostunu “Ben hayatımda hiç kimsede onda olduğu kadar başka birinde sinemaya bağlılık görmedim. Salona girdiği zaman 15 dakika insanlar ayakta alkışladılar. Çok duygulandım. Ona olan sevgi, hayranlık bambaşka bir şey” sözleriyle övdü. En keyifli Münih günümdüMüjde Ar, Türkan Şoray’la Münih seyahatlerinden aldıkları keyfi şu sözlerle dile getirdi: “Senelerdir ben Münih’e giderim. Geçen yıl aynı ödülü ben de aldım. Ama birlikte en keyifli günümdü Münih’te, beraber yedik içtik, sinema konuştuk. Biraz da alışveriş yaptık. O gerçek bir sinema insanı. Sinemadan bahsedilirken çok heyecanlanıyor. Münih yıkıldı diyebilirim.”
Source: Hurriyet.com.tr
Ruh ikizimle beraberiz
Dubai’deki Global Village’da düzenlenen özel gece öncesinde sanatçılar bir araya geldi. İkili birlikte objektif karşısına geçip renkli pozlar verdi.Assala Nasri bu kareleri sosyal medya hesabında şu notla yayınladı: “Bugün Dubai’de buluşuyoruz. Ve yanımda çok değerli bir dostum var; sesine hayran olduğum, sanatının benim sanatımla ruh ikizi olduğunu hissettiğim biri. Kendisiyle sadece sanatsal olarak değil, kişisel olarak da çok yakınız. Hazırlıklarım sırasında yanımda olmak istemesi beni çok mutlu etti. Kıymetli ziyaretiyle gönlümü onurlandıran, büyük Türk sanatçısı, eşsiz sesiyle sevdiğim canım Ebru Gündeş.” tüm dünya gibi sesine hayranımEbru Gündeş de aynı kareleri sayfasında Assala Nasri’ye övgüler yağdırarak paylaştı: “Bütün dünya gibi benim de sesine hayran olduğum canım Assala; davetin, misafirperverliğin ve dostluğun için sonsuz teşekkür ederim. Ve tabii ki senin gibi büyük bir yorumcudan böyle güzel cümleler duymak benim için çok kıymetli. İyi ki varsın, iyi ki seni tanıdım. Sen hep şarkı söyle ve biz hep seni dinleyelim” sözleriyle dile getirdi.
Source: Hurriyet.com.tr
New York’ta gala gecesi
Sunuculuğunu Tolga Garipoğlu’nun üstlendiği özel gece, 5 Nisan’da New York Athletic Club’da gerçekleştirildi. Gecede A Milli Takım oyuncusu Arda Güler ile Beşiktaş ve Galatasaraylı futbolcuların imzalı takım formaları açık artırmayla satışa sunuldu. Açık artırmanın ardından ünlü tiyatro oyuncusu Nilgün Belgün sahneye çıktı. Sanatçı, ilk tiyatro yıllarında ünlü isimlerle yaşadığı hatıralarını anlattı. Daha sonra ünlü sanatçı Nükhet Duru sahne aldı. Sanatçı söylediği şarkılarla davetlileri coşturdu. Nilgün Belgün, Nükhet Duru ile sahnede bir araya geldikleri anları sosyal medyasında “New York gecesinde final bölümünü Nükhet’le birlikte bitirdik. Herkesin coşkusu ve mutluluğu bize de bulaştı. Mutluluk da bulaşıcıdır.”
Source: Hurriyet.com.tr
Rami Kütüphanesi”nde ahşap restorasyonu konuşuldu
Etkinlik, TYEKB envanterindeki el yazması ve nadir matbu eserlerin onarımlarının yapıldığı Rami Kütüphanesi”ndeki Şifahane”de ahşap hat levhaların konservasyonuna başlanması dolayısıyla düzenlendi.
Yaklaşık 30 yıl İtalya”da taş, mozaik, fresk ve ahşap konusunda eğitim gören ve akademisyenlik yapan, daha sonra Türkiye”ye dönerek mesleğini sürdüren Cura, “Ahşap Hat Levhaların Korunması ve Boyalı Ahşaplarda Estetik Tamamlamalar” başlıklı söyleşide ahşap restorasyonunu anlattı.
Cura, Avrupa”da 19. yüzyılda canlanan koruma ilkelerinin temelinin Roma”ya uzandığını, Romalıların korumacılıkla ilgili yasalar çıkarttığını aktararak, “Osmanlı”da hatta Selçuklu”da da korumacılıkla ilgili belirli yasalar çıkarıldığını biliyoruz.” dedi.
Savaşların kültür varlıklarına çok büyük zararlar verdiğinin altını çizen Cura, “Avrupa”nın atlattığı büyük savaşlardan sonra, kültür varlıklarını koruma üzerine bir şeyler yapmak istenmiş ve Avrupa toplulukları bir araya gelmiş. Tabii Türkiye de hemen bunlara katılmış ve bazı anlaşmalara biz de imza atmışız. Edinilen tecrübelerden sonra tüzükler grubu oluşturuluyor ve bu tüzüklere biz de katılıyoruz.” diye konuştu.
Murat Cura, bu tüzüklere ilişkin eğitimler gerçekleştirildiğini, kendisinin de Roma”daki bazı kurslara katıldığını belirterek, “Nasıl bir restoratör olmak için belirli eğitimlerden geçiyorsak, yasaları tanıyabilmek veya uygulayabilmek için de bu kurslara katılıyoruz.” ifadesini kullandı.
Şifahane”de yapılan işlem ve uygulamalar ele alındı
Ahşap restorasyonu ve konservasyonunun önemini vurgulayan Cura, her şart altında ve mekanda ahşap restorasyonlarının yapılabildiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Kültür varlıklarını koruyacağız, bu kültür varlıklarının içinde mesela bir Osmanlı padişahının tahtı veya Selçuklu”dan kalma bir sanduka olabilir. Bunları Ankara Etnografya Müzesinde yeni restore ettik. Bizim bunları korumamız lazım. Kültür varlıkları su altından, su üstünden, dağdan veya toprağın altından gelebilir hiç önemli değil, bizim kültür varlıklarını korumamız lazım. Korumak için de uzmanlaşmamız lazım.”
Cura, bu konuda eğitim alan öğrencileri branşlaştırmaya çalıştıklarını, kendi öğrencilerini de çeşitli alanlarda uzmanlaşmaları için yönlendirdiğini dile getirdi.
Program kapsamında ayrıca, ahşap materyale sahip erken dönem İslam yazmaları ve ahşap kullanılmış Süryani kitaplarının da bulunduğu Şifahane”de yapılan işlemler ve uygulamalar ele alındı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
“Aramızdan ayrılalı 20 yıl oldu”
Türk pop müziğinin en önemli bestecilerinden biri olan Melih Kibar. 7 Nisan 2005 te 53 yaşındayken kansere yenik düşerek hayatını kaybetti. Melih Kibar ın imzasının yer aldığı İşte Öyle Bir Şey ve Hep Böyle Kal şarkılarını seslendiren Erol Evgin, merhum besteciyi, vefatının 20 nci yılında andı. ŞARKILARIN VE HATIRAN HEP TAPTAZE Melih Kibar ile yıllar önce çektirdiği fotoğraflarını sosyal medya hesabından yayımlayan Erol Evgin; Melihciğim, aramızdan ayrılalı 20 yıl oldu. Şarkıların ve hatıran hep taptaze… Mekânın cennet olsun, kardeşim ifadelerini kullandı. Fotoğraflar: AA, Instagram
Source: Habertürk
Bayram tatilinde 6 bin nüfuslu ilçeye 130 bin kişi geldi
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi”nde yer alan, Amasra Kalesi”nin yer aldığı, Batı Karadeniz”deki yaz turizminin önemli bölgesi olan Amasra ilçesinde Ramazan Bayramı tatilinde 5 bin yatak kapasiteli otellerin tamamı doldu. Bakir koyları, tarihi mekanları, doğayla bütünleşen güzelliklerinin yanı sıra balık ağırlıklı mutfak kültürüyle de tatilcilerin ilgisini çeken 6 bin 600 nüfuslu Amasra”yı günübirlik tatilcilerle birlikte Ramazan Bayramı tatili boyunca yaklaşık 130 bin kişi ziyaret etti. KURBAN BAYRAMINDA 300 BİN TATİLCİYİ AĞIRLAMIŞTI Amasra, geçen yıl 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinde 150 bin, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde ise 300 bin tatilciyi ağırlamıştı. Bartın Emniyet Müdürlüğü”nün kayıtlarına göre; ilçeye arife günü 2 bin 631, bayramın 1″inci günü 4 bin 614, bayramın 2″nci günü 5 bin 957 ve bayramın 3″üncü günü bin 398, bayram sonrası çarşamba günü 2 bin 830, perşembe günü 3 bin 7, cuma günü 3 bin 519, cumartesi günü 2 bin 801 ve pazar günü 2 bin 786 araç girişi oldu. İlçeye 9 günlük bayram tatili boyunca 33 bin 489 araç giriş yaptı. “DOLULUĞUN KURBAN BAYRAMI”NDA DA YAŞANMASINI BEKLİYORUZ” Amasra Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Hüseyin Boran, “9 günlük bayram tatili oldukça güzel geçti. Özellikle çevre iller ile İstanbul ve Ankara”dan yoğun şekilde ziyaretçi ilçemize geldi. Şirin ilçemize 33 bin araç girişi olurken, 5 bin yatak kapasiteli otel ve pansiyonlarımızın tamamı doldu. Ramazan Bayramı tatilini çok güzel geçirdik. Yaşadığımız, kalabalık yaz ayları için de umut oldu. Misafirlerimizi en iyi şekilde ağırladık. Bu doluluğun Kurban Bayramı”nda da yaşanmasını bekliyoruz. Kaymakamlık ve dernek olarak önümüzdeki yaz sezonu ve Kurban Bayramı için çalışmalarımıza başladık” diye konuştu.
Source: Erdem Aksoy
Önce rendeleniyor, sonra yoğuruluyor! Sabun sanatı kadınların ellerinde şekilleniyor
Elazığ Halk Eğitim Merkezi”ndeki Sabun Sanatı Kursu unutulmaya yüz tutmuş bir sanatı canlandırıyor. Kadın kursiyerler sabunları adeta sanata dönüştürüyor. Rendelenen ve gıda boyası ile renklendirilen sabunlar ardından kıvama gelene kadar yoğuruluyor. Kıvamını alan sabun ardından kadınların ellerinde meyve ve çiçek gibi birbirinden farklı ürünlere dönüşüyor. Kokulu dekoratif ürünler, ülke içi ve dışı birçok yere gönderiliyor. Sabun sanatı hakkında bilgi veren usta öğretici Özlem Ataş, Sabun sanatı Osmanlıdan kalan unutulmaya yüz tutmuş bir sanattır. Edirne”de de daha çok yaygındır. Daha çok meyve şeklinde yapıyorlar. Ben bunu daha çok çiçeğe dönüştürmek istedim. Halk Eğitim Merkezi”nde de kursunu açtık. Unutulmaya yüz tutmuş bir sanatı canlandırıyoruz. Sabunu rendeliyoruz, istediğimiz renkte gıda boyası kullanarak renklendiriyoruz. Hiçbir kalıbı olmadan kendi elimizle şekillendiriyoruz. Hayal gücümüzü kullanıyoruz. Yurt dışına kadar sipariş alabiliyoruz. Öğrencilerimiz de bunları gönderebiliyor. Yurt içine de sipariş olarak çalışıyoruz. Bu ürünleri evimizde aksesuar olarak kullanabiliyoruz. Kokusu çok güzel yayılıyor. Bu ürünleri her yerde kullanabiliriz dedi.
Source: Gazetevatan.com
11 yıl sonra barıştılar
Madonna ile Elton John geçmişe bir sünger çekti. Ünlü sanatçılar, Saturday Night Live da sahne arkasında birlikte poz vererek yıllardır süren küslüğü sonlandırdı. Madonna; Sonunda savaş baltalarını gömdük mesajıyla 10 yıllık küslüğün bittiğini sosyal medyadan ilan etti. Bu hafta sonu Elton John ın SNL deki performansını izlemeye gittim. Lisedeyken bir gece evden gizlice çıkıp Elton ın Detroit te canlı performansını izlediğimi hatırlıyorum. Müziğin dönüştürücü gücünü anlamama yardımcı olan unutulmaz bir performanstı diyen Madonna; Lise yıllarımda sahnede onu seyretmek, hayatımın gidişatını değiştirdi. Yıllarca hayran olduğum bir sanatçının beni onaylamadığını açıkça dile getirmesi, canımı yakmıştı. Daha sonra Elton John un SNL e konuk olduğunu duydum ve yanına gidip onunla yüzleşmeye karar verdim. Beni görür görmez ağzından çıkan ilk cümle, Beni affet oldu ifadesini kullandı. Madonna ayrıca; Böylece aramızdaki duvar yıkıldı. Birbirimize sarıldık. Sonra bana benim için bir şarkı yazdığını ve işbirliği yapmak istediğini söyledi mesajını yazdı. Barışma haberi paylaşımına Elton John da yorum yaptı. İngiliz müzisyen; Madonna, beni SNL de görmeye geldiğin için teşekkür ederim. Beni ve koca çenemi affettiğin için teşekkür ederim. Söylediklerimden gurur duymuyorum. Özellikle de bir sanatçı olarak yaptığın tüm çığır açıcı çalışmaları ve bir kadın sanatçı neslinin başarılı olması, kendilerine karşı dürüst olmaları için yolu açtığını düşündüğümde… şeklinde yorum yazdı. Elton John ayrıca kendi sosyal medya hesabında Madonna ile pozunu paylaşarak, İyileşme anı notunu düştü. 66 yaşındaki Madonna ile 78 yaşındaki Elton John, ilk kez 1995 te BRIT Ödülleri nde sahne arkasında birlikte görüntü vermişti. Aralarındaki küslük 2000 ler boyunca sürmüştü. Elton John, 2004 te Madonna nın sahne performansını hedef göstererek; Ne zamandan beri ağız oynatmak canlı müzik oluyor? şeklinde çıkış yapmış, Die Another Day şarkısını da yerden yere vurmuştu. Madonna nın sözcüsü, sahnede play-back iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, Elton John u yalanlamıştı.
Source: Habertürk
20 yıllık küslük bitti: Madonna ve Elton John barıştı!
Dünyaca ünlü müzik ikonları Madonna ve Elton John, yıllardır süren küslüklerini sonlandırdı. İkili, Saturday Night Live (SNL) programı sırasında sahne arkasında verdikleri samimi pozla barıştıklarını duyurdu. Madonna, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla barış haberini doğruladı: “Sonunda savaş baltalarını gömdük.”SAHNEDE ONU İZLEMEK HAYATIMI DEĞİŞTİRMİŞTİSosyal medya üzerinden duygusal bir mesaj paylaşan 66 yaşındaki Madonna, gençliğinde Elton John’a duyduğu hayranlığı dile getirerek şunları yazdı:“Bu hafta sonu Elton John’ın SNL’deki performansını izlemeye gittim. Lisedeyken bir gece evden gizlice çıkıp Detroit’teki konserine gitmiştim. Müziğin dönüştürücü gücünü anlamama yardımcı olan unutulmaz bir performanstı. Yıllar sonra onun beni onaylamadığını açıkça dile getirmesi canımı çok yakmıştı.”Madonna, Elton John’un SNLe konuk olduğunu duyunca onunla yüzleşmeye karar verdiğini belirtti. “Beni görür görmez ağzından çıkan ilk cümle ‘Beni affet’ oldu,” diyen Madonna, bu anın aralarındaki buzları erittiğini ve duvarların yıkıldığını ifade etti.BENİM İÇİN BİR ŞARKI YAZDIBarışma sonrası Elton John’un kendisine bir şarkı yazdığını ve birlikte çalışmak istediğini söylediğini de paylaşan Madonna, bu gelişmeyi “yeni bir başlangıç” olarak nitelendirdi.ELTON JOHN: “GURUR DUYMUYORUM”78 yaşındaki Elton John da Madonna’nın paylaşımına cevap verdi. İngiliz müzisyen, geçmişte söylediklerinden dolayı pişmanlık duyduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:“Beni SNLde görmeye geldiğin için teşekkür ederim. Beni ve koca çenemi affettiğin için de teşekkür ederim. Söylediklerimden gurur duymuyorum. Özellikle de senin çığır açan çalışmalarını ve kadın sanatçılara ilham verdiğini düşündüğümde…”Elton John, kendi sosyal medya hesabından Madonna ile birlikte verdiği pozu da “İyileşme anı” notuyla paylaştı.KÜSLÜK 20 YIL ÖNCESİNE DAYANIYORİkili, ilk kez 1995 yılında BRIT Ödülleri’nin sahne arkasında birlikte görüntülenmişti. Ancak 2000li yıllarda aralarındaki ilişki bozulmuştu. Elton John, 2004 yılında Madonna’nın performanslarını eleştirerek, “Ne zamandan beri ağız oynatmak canlı müzik oluyor?” şeklinde çıkış yapmış, özellikle ‘Die Another Day’ şarkısını sert sözlerle eleştirmişti.
Source: Haber Merkezi
1964’ten bu yana çözülemeyen bir fotoğrafın gizemi
Tarih 23 Mayıs 1964. Yer: İngiltere’nin kuzeybatısındaki kırsal Cumbria bölgesi. Jim Templeton adlı bir fotoğrafçı, 5 yaşındaki kızının fotoğrafını çekmek için ailesiyle birlikte Solway Firth bölgesine küçük bir pikniğe gider. Güneşli ve sıradan bir günde, kızının çiçeklerin arasında oturduğu anı ölümsüzleştirir. Ancak filmi bastırdığında, fotoğrafın arka planında hiçbir mantıklı açıklaması olmayan bir şey belirir: Beyaz giysili, miğferli bir uzay adamı silueti…FOTOĞRAFIN AYRINTILARIGörüntüdeki figür, küçük kızın hemen arkasında, başı gökyüzüne dönük şekilde beliriyor. Gözle görülmeyen bu figür, yalnızca fotoğrafın basılmasıyla ortaya çıkıyor. O gün orada kimseyi görmediğini söyleyen Templeton, durumu polise bildiriyor. Fotoğraf incelemeye alınıyor ve herhangi bir manipülasyon izine rastlanmıyor.KOMPLO TEORİLERİ BAŞLIYORBu gizemli figür kısa sürede medya tarafından “Solway Firth Spaceman” (Solway Uzay Adamı) olarak adlandırılıyor. O dönem, uzay yarışı ve UFO gözlemlerinin yoğun olduğu bir dönemdi. Bu da olayın daha büyük bir etki yaratmasına yol açtı. Kimileri bunun bir uzaylı ya da zaman yolcusu olduğunu iddia etti. Hatta olaydan birkaç gün sonra Templeton, kendilerini “devlet yetkilisi” olarak tanıtan iki adam tarafından sorgulandığını iddia etti.BİLİMSEL AÇIKLAMALAR NE DİYOR?Yıllar sonra bazı araştırmacılar, figürün aslında Templeton’un eşinden başkası olmadığını öne sürdü. Kadının fotoğraf çekilirken kızın arkasında durmuş olabileceği, beyaz kollu elbisesinin ışık nedeniyle astronot kıyafetine benzetilmiş olabileceği savunuldu. Ancak Templeton ailesi, o anda annenin kadrajda olmadığını ve başka hiç kimsenin bölgede bulunmadığını ısrarla vurguladı.HÂLÂ AÇIKLANAMADIFotoğraf, onlarca yıldır hem UFO meraklılarının hem de komplo teorisyenlerinin en çok konuştuğu konulardan biri olmaya devam ediyor. Photoshop’un ve dijital hilelerin olmadığı bir çağda, tek bir kare, hâlâ çözülememiş bir gizem olarak tarih sahnesinde yerini koruyor.
Source: Haber Merkezi
5. Esenler Öykü Günleri “Direniş” temasıyla başlıyor
Esenler Belediyesi, 11-13 Nisan tarihleri arasında bu yıl beşinci kez Esenler Öykü Günleri’ne ev sahipliği yapacak. 5. Esenler Öykü Günleri, Filistin direnişine dikkat çekmek ve bu önemli mücadeleyi edebiyat aracılığıyla gündeme taşımak amacıyla bu yıl “Direniş: Gazze” temasıyla düzenlenecek.Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek programın onur konukları ise yazarlar Yıldız Ramazanoğlu ve Cemal Şakar olacak.5. Esenler Öykü Günleri ayrıca “Şahitler” isimli tiyatro oyun ile “200 Metre” adlı filmi meraklılarıyla buluşturacak. Film, İsrail”de oturum izni olmayan babanın Batı Şeria”daki utanç duvarının diğer tarafına taşınan ailesiyle yeniden buluşma çabasını konu alıyor. Programın kapanışında ise 3 kıtada konser veren Bosnalı sanatçı Lejla Jusic sahne alarak kulakların pasını silecek.6 OTURUMDA DÜZENLENECEK3 gün boyunca devam edecek programda, “Dünden Bugüne Türk Öykücülüğünde Direniş”, “Bir Cesaret İşi: İşgale Öyküyle Direnmek”, “Gösteri Çağında Öykü Yazmak”, “Öyküde Anlamsallık Sorunu”, “Yıldız Ramazanoğlu Öykücülüğü” ve “Cemal Şakar Öykücülüğü” olmak üzere altı oturum düzenlenecek. 5. Esenler Öykü Günleri’ne yazarlar Necip Tosun, Abdullah Harmancı, Peren Birsaygılı Mut, Hüseyin Ahmet Çelik, Kadir Daniş, Mehmet Kahraman, Ali Güney, Murat Göçer, Merve Uygun, Emin Gürdamur, Yunus Emre Özsaray, M. Fatih Kutlubay, Ayşegül Genç, Gökhan Yılmaz, Alpay Doğan Yıldız, Ahmet Sarı, Ertan Örgen ve Ali Emre konuşmacı olarak katılacak.
Source: Kadriye Ebrar Etirli
Sekiz asırlık kalıntılarının üzerine yeniden inşa edilen camiden ezan sesi yükseliyor
Kent merkezine 55 kilometre uzaktaki ilçede hakim bir tepede kurulan Kemah Kalesi”nde Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü koordinesinde 2010 yılında başlatılan kazılarda sekiz asırlık olduğu tahmin edilen kalıntılarına rastlanan Bey Camisi”nin yeniden ayağa kaldırılması için çalışma başlatıldı.
Kemah Kaymakamlığının hazırladığı 2 milyon 700 bin lira maliyetli projeyle 2021″de yeniden yapımına başlanan tarihi cami, Kuzey Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı ile hayırsever iş insanlarının ve Kemah Belediyesinin desteğiyle tarihi kayıtlardan yola çıkılarak aslına uygun şekilde inşa edildi.
Anadolu”daki ilk Türk beyliklerinden Mengüceklilerin yerleşim merkezi olan Kemah Kalesi”ndeki Bey Camisi, ibadete açıldı. Merkezi sistemle ezan sesinin yankılandığı tarihi camiye yakın zamanda bir imam görevlendirilmesi bekleniyor.
Kemah Belediye Başkanı Cevdet Bayram, AA muhabirine, kayıtlardan yola çıkılarak aslına uygun şekilde yeniden inşa edilen Bey Camisi”nden yeniden ezan sesini duymanın tarif edilemez bir mutluluk olduğunu söyledi.
Kemah Kalesi ve içerisinde bulunan caminin ilçe turizmine de önemli katkı sağlayacağını ifade eden Bayram, şöyle konuştu:
“Belediyemiz öncülüğünde tamamlanan bu 800 yıllık tarihi camimizde ezan sesi dinlemek, bizim için müthiş bir şey ve çok güzel bir duygu. Şu anda kaymakamlık, müftülük ve biz belediye olarak buranın her türlü ihtiyacını giderdik. Burada eksik olan ezan sesimizdi, onu da Ramazan Bayramı münasebetiyle gerçekleştirdik ve vatandaşımızın yoğun ilgisiyle karşılaştık. Binlerce yıllık tarihi olan Kemah Kalesi”nde ezan sesini tekrar duymak güzeldi.”
Bayram, Evliya Çelebi”nin de Seyahatnamesi”nde Bey Camisi”nden bahsettiğini hatırlatarak, “Burada bir mahalle olduğundan, Kemah”ın eski yıllarında burada bir mahalle ve caminin bulunduğundan bahsediyor. Dolayısıyla bu durum bugün gerçek oldu. Bugün bu caminin ve mahallenin ortaya çıkmasıyla burada güzel bir şey oldu. İnşallah bu kazı çalışmaları devam eder. İnşallah kalemizi gün yüzüne tamamen çıkarıp turizme kazandırmış olacağız.” diye konuştu.
“Önemli sayıda ziyaretçi geleceğini tahmin ediyorum”
Kemah”ta birçok önemli tarihi ve kültürel eserin bulunduğunu dile getiren Bayram, “Erzincan”ın en tarihi ilçelerinden birisi Kemah”tır. Dolayısıyla biz burada dolu dolu tarihi yaşamışız. 1071″den bu tarafa Kemah bu şekilde gidiyor. İnşallah burayı kısa sürede turizme açacağız ve adına layık bir ilçe haline getireceğiz. Bizim iç turizmimiz öyle çok fazla da tanıtılmamış maalesef. İnşallah buradaki eksiklikler tamamlanırsa buraya mutlaka önemli sayıda ziyaretçi geleceğini tahmin ediyorum.” dedi.
Bayram, camiyi ibadete açtıklarını ve kısa süre içerisinde imam da görevlendirileceğini, vatandaşların buraya gelerek ibadetlerini yapabildiğini sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Türk alternatif rock müziğinin öncü grubu maNga 20. yılını kutluyor
Türkiye”yi 2010″da gerçekleşen Eurovision Şarkı Yarışması”nda temsil eden ve ikinci olan MTV ödüllü grup, 20. yıl turnesinin son, 2025″in ilk İstanbul konseri için Epifoni Organizasyonuyla 16 Mayıs”ta, KüçükÇiftlik Park”ta müzikseverlerle buluşacak.
“Bir Kadın Çizeceksin”, “Dursun Zaman”, “Beni Benimle Bırak” ve “Cevapsız Sorular”ın da arasında bulunduğu sevilen şarkıların yanında, bu yıl yayımlayacakları yeni albümlerinden de şarkılar seslendirecek olan maNga”nın, sahnede ağırlayacağı sürpriz konukları da olacak.
Yağmur Sarıgül, Cem Bahtiyar, Özgür Can Öney ve Ferman Akgül”den oluşan grup, 19 Nisan”da İzmir Hangout PSM”de, 20 Nisan”da ise Eskişehir Rock Festivali”nde sahne alacak.
“Eurovision”a katılmak, MTV ödülü almak, çok özel maceralardı”
Danimarka”da yaşamını sürdüren ve Yüzümle Mutluyum Derneği”nin iyi niyet elçisi olan Ferman Akgül, AA muhabirine yaptığı açıklamada geçen yıl başladıkları 20. yıl turnesinin birçok şehirde gerçekleşecek konserlerle devam edeceğini söyledi.
Yeni bir albüm hazırlığında olduklarını da aktaran Akgül, şarkıları yazarken seyahatlerin kendisini çok etkilediğini dile getirerek, “İl ve ülke değişiklikleri beni oldukça etkiliyor. Ankara”dan İstanbul”a taşınmak bizim için çok büyük bir maceraydı. Çok değişikti yani. İstiklal Caddesi”ni, boğazı göreceğiz diye çok heyecanlıydık. Bu heyecanın üzerine “Şehr-i Hüzün” albümünü kurguladık. Ondan sonra maNga sayesinde ilk kez yurt dışına çıktığımı hatırlıyorum. Belki de ilk kez uçağa binişim, Eurovision”a katılmak, MTV ödülü almak, çok özel maceralardı.” diye konuştu.
Ankara”da arkadaşlık ortamları içerisinde hep müzik etrafında kendilerini geliştirdiklerini aktaran Akgül, “Yani biz gece arkadaş gruplarıyla dışarı çıktığımız zaman mutlaka kendi bestesini yapan bir grubu canlı olarak dinlemeye giderdik. Yani bu bir kültür ve o barda çalmanın ya da bir üniversitede konser vermenin çok büyük değeri vardı hepimiz için. Mesela Eskişehir de öyleydi. Oradan gelen bir kültürü ben hala yaşatmaya çalıştığımızı düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Ferman Akgül, ilk kez paralı konserlerini de Eskişehir”de verdiklerini söyleyerek, o günlere dair şunları anlattı:
“İlk kez para kazanacağımız konser Eskişehir”deydi. Ben İstanbul”da aynı zamanda bir mimarlık bürosunda çalışıyordum. Konser akşam saat 22.00″da başladı. Bürodan çıktım, otobüs saati 00.00″da. 15 dakika önce oraya gittim. Orada da kural varmış ve bileti başka birine satabiliyorlarmış ve benim de biletim satılmıştı. Diğer otobüs de çok geçti. Konsere yetişemiyordum. Muavini ikna ettim, 6 saat içinde Eskişehir”e gittim. Koridorda yattığımı, yorgunluktan uyuduğumu hatırlıyorum. O bileti de hala saklıyorum, çerçeve yaptırdım hatta. Eskişehir”in bizim için yeri çok çok farklıdır.”
“Albüm yapmakta inat ediyoruz”
Yıllar içinde müzik sektöründe yaşadıkları değişimlere de değinen Akgül, şunları kaydetti:
“Teknolojiyle müziğin dinleniş, paylaşılma şekli çok büyük değişimlere uğradı. Biz eski halinden yeni hale geçiş dönemini yaşayan müzisyenleriz. Çok eskiden kullandığımız forumlar, dinleyici ve hayran kitlesi olan iletişimler çok değişti. Bunlara adapte olmak ilk başta bizim için kolay olmadı. Yani özellikle müzikle, sosyal medyaya birlikte götürmek kolay olmadı. Eskiden forumlarda konserlerimizi dinleyicilerimizle konuşurduk, tartışırdık. “Daha iyi ne yapabiliriz? Onlar ne düşünüyor?” diye… Tabii daha çok görünür olma fikri bize ilk başta biraz ters geldi. Çünkü biz ilk albümlerde de çok fazla görünmedik. Hayatımızdan çok fazla şey paylaşmadık. Ama sonra bu süreç bir bütün halde ilerlemeye başlayınca, buna adapte olmak zor oldu. Dijital çağ çok gelişti. Bizim gibi albüm yapmakta inat eden müzisyenler çok zorlandı ki, hala inat ediyoruz. Biz halen toplantı yapıp, “Albüm yapalım, içinde 8-9 parça olsun.” diyoruz.”
Akgül, dijitalleşmenin müzik sektörüne etkisiyle bağımsız yapımcıların çok fazla ortaya çıktığına işaret ederek, “Gençler artık çok majör plak şirketleriyle, yapımcılarla çalışmıyor yani kendi menajerliklerini yapıyor. Kendi stüdyoları var, kendileri yayınlıyor. Her şey onların kontrolünde. Dijital çağ buna çok olanak sağladı. Bu da genç müzisyenleri aslında hızlıca iş hayatına sokuyor. Bu onları aslında koruyan bir şey. Bunu daha sonra daha iyi anlayacaklar diye tahmin ediyorum.” değerlendirmesini yaptı.
“TRT ile Eurovision”dan bu yana çok sıcak bir bağım var”
TRT ortak yapımı “Aslan Hürkuş” film serisinin müziklerinde de maNga şarkılarıyla yer aldığını belirten Akgül, “Filmin yapımcıları ve filmin genel müziğini yapanlar, benim eskiden çok tanıdığım isimler. Murat Kaya çok eskiden tanıdığım bir arkadaşım, bir yapımcı. Bu filmin genel müziklerini yapan Ali Bakan”la da aslında ortak bir geçmişimiz var. İstanbul”da maNga bir yarışmadayken, o da aynı yarışmadaydı. Bu durumların filmde bizi bir araya getirmesi çok doğal, çok sıcak bir çalışma ortamı yarattı. Araya başka bir müzisyen arkadaşımızın yaptığı bir bölüm girdi. Sonra üç ve dörtte yine maNga parçasıyla devam ettik. Yani TRT”yle, Eurovision”dan bu yana çok sıcak bir bağım var. Hep programlar yaptım. Hep başka bir ilişkimiz oldu. Hiç kopmadık diyelim daha doğrusu.” dedi.
Başarılı müzisyen, “Aslan Hürkuş 4: Hürjet” filmi için seslendirdiği ve yazdığı “Zafer Bizim” parçasına da işaret ederek, şu bilgileri verdi:
“Bu parçanın orijinali maNga”nın “Işıkları Söndürseler Bile” albümünden “Hint Kumaşı” adlı parçası. Aslında, “Bir Kadın Çizeceksin” ve “Kandırma Kendini”, maNga parçalarında yaptığım gibi ana melodisini koruyarak, sözlerini filme uyarladım. Parçanın müziklerini maNga”dan Yağmur Sarıgül ile paylaşıyoruz. Senaryoyu okuduğumda aslında bizim çocukların şu anda hep kurcaladıkları dünyaya çok yakın olduğunu gördüm. Yani çocukların dünyasında hep bir portal açılıyor ya, ben onlara masal uydururken de araya bir portal yerleştiriyorum. O yüzden senaryoda onu görünce oradan oraya geçen dünyalar, benim de izlediğim bazı dizilerle uyuşunca, çok hızlı adapte oldum ve parçayı hızlı uyarladım. O yüzden de yine çok eğlenceli oldu.”
“Hint Kumaşı” şarkısının orijinalinde Metin Erksan”ın “Sevmek Zamanı” filminden bazı pasajların yer aldığını belirten Ferman Akgül, “Erksan”ın ailesi bize izin vermişti. Tekrar onlara selam olsun. Klipte de filmden görüntüler kullanmıştık. İçinde filmden bölümler yer alan bir parça ve şimdi çocuk filmine ses verdi. İki oğlum var. İkisi de bu parçayı çok seviyor. Konserlerde bekledikleri bir parça.” ifadelerini sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Kayalar oyularak yapıldı! Tam 300 metre yükseklikte: Kapalı odalar da açıldı
300 metre yükseklikteki etkileyici konumuyla dikkat çeken eşsiz yapı, 9 günlük bayram süresince tam 13 bin 826 kişiyi ağırladı.
Yenilenen yüzüyle turistlerin ilk durağı
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan manastır, tamamlanan restorasyon ve kaya ıslahı çalışmalarıyla birlikte yeniden ziyaretçilere açılan odaları sayesinde Trabzon’a gelen kültür ve doğa tutkunlarının ilk uğradığı haline geldi.
Doğa içinde tarihe yolculuk
Ziyaretçiler, Altındere Vadisi’ne ulaştıktan sonra minibüslerle başlayan manastır yolculuğunu, baharın tüm renklerini taşıyan ormanların içinden geçen yürüyüş parkuruyla tamamlıyor. Yürüyüşün ardından, ziyaretçileri tarihi atmosferiyle Sümela Manastırı karşılıyor.
Aya Varvara Kilisesi de ilgi gördü
Yol üzerinde yer alan Aya Varvara Kilisesi de manastır rotasının bir parçası olarak ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gördü. Fotoğraf tutkunlarının da uğrak noktası olan güzergah, doğa gezisi ve foto safari gibi farklı aktiviteleri bir arada sunuyor.
İlkbaharın büyüsüyle Sümela Manastırı
Altındere Vadisi’ndeki işletmecilerden Murat Yıldırım, sezon başlamamasına rağmen Sümela Manastırı’na yoğun ilgi olduğunu söyledi.
Yıldırım, turizm sezonunun da aynı şekilde geçmesini beklediklerini belirterek, “Ziyaretçilerimizin Sümela’nın dış görünüşü, doğal yapısı, manzarası ve tabiatı çok hoşlarına gidiyor. Böyle manzaralı bir yer yok. Cami Boğazı Yaylası, Çakırgöl ve yukarıda daha güzel yaylalarımız var. Herkesin buraları görmesini isteriz.” diye konuştu.
Yaklaşık 13 yıldır tur rehberliği yapan Oğuzhan Emre Kandemir de Ürgüp, Göreme ve Kayseri’den gelenlere Karadeniz’in güzelliklerini göstermeye çalıştığını ifade etti.
Kandemir, ziyaretçilerin Sümela Manastırı’nı çok beğendiklerini belirterek, “Son 3 yıldır manastırda yapılan düzenlemeler, çalışmalarla beraber özel araçların yukarıya çıkmaması, ring araçlarıyla taşıma işinin görülmesi hem turlarda bize zaman kazandırdı hem de gelen misafirlerin rahat bir şekilde Sümela Manastırı’nı ve çevreyi görmesine imkan sağladı.” diye konuştu.
İnsanların Sümela Manastırı ve çevresindeki manzaradan çok etkilendiklerini dile getiren Kandemir, “Doğadan çok etkileniyorlar. Karadeniz’i görmeyen misafirleri muhakkak Karadeniz’e bekliyoruz.” dedi.
Source: Ahmet Yavuz