“Kültürel Etkinlikler Bülteni – Sanat, Doğa ve Yeni Keşifler”

Arkadaşları da dâhil oldu

Habertürk ten Eren Gürel in haberine göre; Özge Özpirinçci – Burak Yamantürk çifti ve kızları Mercan Yamantürk, Bodrum da tatil yapıyor. Yalıkavak taki bir plajda görüntülenen ünlü çift, bir süre kumsalda spor yaptı. Özge Özpirinçci ile Burak Yamantürk, ellerine aldıkları raketlerle oyun oynadı. Çift, sıcaktan bunalınca da kendilerini Ege nin serin sularına bıraktı. Kalabalık bir gurupla oturan Özge Özpirinçci, Burak Yamantürk ikilisine Kıvanç Tatlıtuğ un eşi Başak Dizer de oğlu Kurt Efe Tatlıtuğ da eşlik etti. Başak Dizer, bir ara denediği siyah ve beyaz renklerden oluşan bikinisini arkadaşlarına gösterdi. O anlar objektiflere böyle yansıdı.

Source: Habertürk


Patara’nın kalbinde yeni keşif

Milattan önce 1. yüzyılın ortalarında 23 kentten oluşan Likya Birliği”nin başkenti olarak bilinen Patara, meclis binası, tarihi deniz feneri, antik tiyatrosu, İmparator Nero tarafından yaptırılan hamamı, yol kılavuz anıtı, kiliseleri, su kemerlerinin yanı sıra kent kapısı ile de dikkati çekiyor.

Antik kentin simge yapıları arasında 19 metre uzunluğa ve 10 metre yüksekliğe sahip kent kapısı büyüklüğüyle kentin ihtişamını da yansıtıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı”nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında bu yıl ilk defa kent kapısı çevresinde kazılar başlatıldı.

Kent kapısının ilk olarak batı bölümün gerçekleştirilen kazılarda stoa ve dükkanlar gün yüzüne çıkarılmaya başlandı. Kazılarda sikke, mermer kaplama levhaları gibi buluntular ele geçirildi.

Kazı çalışması kapsamında batı ve doğu bölümü ile kent kapısının arka bölümündeki stoa ve dükkanların tamamen gün yüzüne çıkarılması amaçlanıyor.

“Sıra halinde dükkanlar var”

Patara Antik Kenti Kazı Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Şevket Aktaş, restorasyonun ilk etap çalışmalarına başladıklarını belirtti.

Patara”nın antik dönemde denizden ve karadan olmak üzere iki girişinin bulunduğu bilgisini veren Aktaş, “Sıra halinde dükkanlar var. Stoa ve 1 dükkanı gün yüzüne çıkardık. Kısa sürede 7-8 dükkanı açığa çıkaracağız. Bu bizi çok heyecanlandırıyor. Bu kazılar Likya”nın hem tarihini hem de mimarisini ortaya çıkarıyor. Dükkanlardaki buluntularla insanların o dönem kullandıkları malzemeleri, insanların yaşayışlarına ilişkin bilgiler öğreneceğimizi düşünüyorum” dedi.

Kent kapısının anıtsal bir giriş olduğuna dikkati çeken Aktaş, “Yapı üç kemerli. Yapının en önemli özelliği üç geçişin üstünde iki tane nişte heykeller bulunuyor ve konsollarda kapıyı yaptıran Vali Mettius Modestus”un ailesinin büstlerinin yer aldığını bilmekteyiz. En üstte ise İmparator Traian”ın karısının heykelleri yer almakta” diye konuştu.

Aktaş, yapının kuzey ve güney cephe kornişleri üzerinde ise “Likya halkının metropolisi Patara halkı tarafından yaptırıldı” yazısının işlendiğini anlattı.

Kent Kapısının bir diğer işlevinin ise su yapısı olması olduğuna dikkati çeken Aktaş, şunları kaydetti:

“O dönem yaklaşık 22 kilometre mesafeden getirilen su, kapının üzerine kurşun borularla çıkarıldıktan sonra bir yarıktan su perdesi oluşturacak şekilde ortadaki kemerin üzerindeki bir havuza akıtılıyor. Havuzdaki su da ardından kente taşınıyor. Bu çalışmalarla kent kapısından suyu yüzyıllar sonra yeniden akıtmayı amaçlıyoruz. Roma İmparatorluğu”nun propaganda yapısı olan bu kapı yüzyıllar önce olduğu gibi aynı ihtişamıyla ziyaretçilerini karşılayacak.”

Source:


Eşiyle aynı filmde

2018 de Buğra Toplusoy ile evlendikten sonra ABD ye yerleşen Ceyda Ateş, oyunculuğa bir süre ara verdi. Ateş, evlendikten sonraki 7 yıl içinde üçüncü kez kameranın karşısına geçti. Ateş in rol aldığı Kuki: Eyvah Oyuncağım Konuştu filmi kendisi için bir hayli özel bir çalışma olacak. Çünkü eşi Buğra Toplusoy da kendisine eşlik ediyor. Üstelik Toplusoy, filmde kocasını canlandırıyor. Ceyda Ateş ile Buğra Toplusoy, filmi hem ailelerine hem de kızları Talia ya özel bir anı bırakmak amacıyla kabul ettiklerini belirtti. Çift; Birlikte yaptığımız birçok aktiviteye bu da eklendiği için çok mutluyuz dedi. Ceyda Ateş, 2018 de Buğra Toplusoy ile evlenmiş, 2020 de de anne olmuştu. Yapım şirketinden teklif geldiklerinde önce bunun bir şaka olduğunu sandıklarını ifade eden ikili, işin ciddiyetini anlayınca ön çalışmalara başladıklarını söyledi. Ceyda Ateş, eşini sete hazırlamak için çalıştırdığını ve bu süreçte çok eğlendiklerini şu sözlerle anlattı: Gülmekten çalışmamızı tamamlayamadık. En sonunda; Ezberini yap, bekle ve kendini yönetmen Özgür Özberk’e teslim et dedim. YouTube içerikleri sayesinde kamera karşısına ısınan Buğra Toplusoy ise bu deneyimi şöyle anlattı: Eşim çalışmalarımız sırasında bana çok güldü ama bana katkısı da büyük oldu. Bu bir çocuk ve aile filmi. Hayatta deneyime açık olmak lâzım. Oyunculuk bambaşka bir disiplin ve buradaki kazanımlarımın hayattaki diğer temaslarıma da katkı yapacağını düşünüyorum.

Source: Habertürk


3″te 3

Derya Uluğ, 3 günde 3 konser verdi. 3 gün üst üste Antalya da sahne alan Uluğ, farklı renk ve tarzlarda kıyafet giydi. Pembe, gri ve mor renkli kostümler giyen Derya Uluğ, sevenleriyle bir araya geldi.

Source: Habertürk


"Anadolu'nun Gizli Sandığı" Turizme Açılıyor: İskilip Yeni Bir Döneme Giriyor

Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA), İskilip Kaymakamlığı ve İskilip Belediyesi öncülüğünde yürütülen projeyle İskilip”in bir turizm destinasyonu olarak yeniden konumlandırılması hedefleniyor. Çalıştaya İskilip Kaymakamı Ramazan Polat, Belediye Başkanı İsmail Çizikçi, OKA Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Tuğba Purtul Kılıç ve OKA Uzmanı Dursun Demir ev sahipliği yaptı.Kurumsal ve Akademik Katkılarla Güçlenen ProjeKatılımcılar arasında Gastronomi Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, Kültür Rotaları Uzmanı Ali Öztüfekci, Yemek Kültürü Uzmanı Filiz Hösükoğlu, Müze Bilimci Mine Küçük, Dijital Müze Uzmanı Gençay Akbaydar, Bilişim Uzmanı Mustafa Onur Yurdal, Turizm Destinasyon Uzmanı Turgay Yeni Dünya ve Yerel Kalkınma Medya Danışmanı Hilal Dağ gibi birçok alandan uzman yer aldı. Ayrıca yerel esnaf, kadın üreticiler, STK”lar ve kanaat önderleri de çalıştaya aktif katkı sağladı.”Gizli Kalmış Bir Hazine”Çalıştayda konuşan Gastronomi Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, İskilip”in büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayarak, “Burası bir cennet, gizli kalmış bir hazine. Bu değerlerin ulusal ve uluslararası platformlarda hak ettiği yeri alması için çalışacağız. Gördüğüm misafirperverlik, ikramlar ve güler yüz gerçekten etkileyiciydi,” dedi.Kaymakam Polat: “İskilip”e Hizmet Etmekten Onur Duyuyorum”İskilip Kaymakamı Ramazan Polat ise yaptığı konuşmada ilçeye duyduğu sevgiyi şu sözlerle ifade etti:”İskilip; tarihiyle, kültürüyle ve eşsiz doğasıyla nadide bir yer. Bu kıymetli ilçeye hizmet etmekten onur duyuyorum. Projenin oluşmasında emeği geçen tüm ekibime teşekkür ediyorum. Hedefimiz; İskilip”i sadece bugünün değil, yarının da parlayan yıldızı haline getirmektir.”Başkan Çizikçi: “Geçmişin Değerlerini Yarınlara Taşıyoruz”Belediye Başkanı İsmail Çizikçi ise konuşmasında kültürel mirasın korunmasının ve gelecek nesillere aktarılmasının önemine değindi:”İskilip”in doğasını, yaşanmışlıklarını ve kültürünü geleceğe taşıyacak bir yapı kurmak için yoğun emek veriyoruz. Bu yolda bizlere gönülden destek veren herkese şükranlarımı sunuyorum. 50 yıl önce yaşanan güzelliklerin, bugün evlatlarımızca bir kısmı yaşanıyor. Ama biz istiyoruz ki, yarının çocukları daha fazlasını yaşasın. Bunun için çalışıyoruz.”

Source: Betül Cirit


Ünlü sanat galerisi Türkiye”de ilk sergisini açacak

Geçtiğimiz yıllarda Artsa Consultancy iş birliği ile KÖNIG Galerie, Perrotin ve Thaddaeus Ropac gibi dünyaca ünlü galeriye ev sahipliği yapan Bodrum Loft, bu yaz Paris, Brüksel, Londra, New York, Monako ve Şanghay’da galerileri bulunan Almine Rech’in Türkiye’de sergileyeceği ilk sergisi olan ‘I Was Here’ sergisini ağırlıyor. ‘I Was Here’ sergisi, insanın bıraktığı izleri ve var olma halini hatırlatmayı amaçlayarak bizden sonra da varlığını sürdüren ve arkasında izler bırakan an’lara odaklanıyor. I WAS HERE (BURADAYDIM) Artsa Danışmanlık kurucusu Selcan Atılgan’ın kuratörlüğünde hazırlanan “I Was Here” sergisi, 5 sanatçı 5 eser ile 9 Temmuz – 31 Ağustos 2025 tarihleri arasında Türkiye’deki ilk sergisini gerçekleştirecek. Birbirinden değerli César Baldaccini, Agustín Cárdenas, Ryan Schneider, Tia-Thuy Nguyen, Alejandro Cardenas gibi sanatçıları bir araya getirecek olan ‘I Was Here’ sergisi, bizden sonra da varlığını sürdüren ve arkasında izler bırakan an’lara odaklanıyor. Bir nefes, bir dokunuş, anda kalan bir varoluş üzerinden şekillenen sergi, dokunulan yüzeyde kalan bir parmak izi ya da bir kalpte bırakılan bir hatıra gibi ‘Ben Buradaydım, Unutma’ cümlesiyle hiçbir şey talep etmeden yalnızca fark edilme üzerinden kendini tanımlıyor. SANATÇILAR HAKKINDA Gündelik nesneleri büyük ölçekli heykellere dönüştürmesiyle tanınan César Baldaccini, sergide ikonik Pouce eseriyle yer alıyor. Kendi başparmağının dev bir heykel versiyonu olan bu eser, sıradan bir hareketi hem kişisel hem de etkileyici bir forma dönüştürüyor. Nouveau Réalisme akımının önde gelen sanatçılarından César’ın eserleri hem hatıralarımızı temsil ediyor hem de hafızalarımızda bir yer edinmeyi amaçlıyor. Agustín Cárdenas, Havana’da başladığı sanat eğitimini, figüratif ve akademik geleneğe başkaldıran 11’ler Grubu’na katılarak tamamladı. Ahşap, bronz ve mermerle geliştirdiği heykel dili; akıcı soyutlamayı, sembolik figürlerle buluşturuyor. Kabukları, totemleri veya geçitleri andıran formları; sezgisel, duyusal ve adeta masalsı bir anı çağrıştırıyor. Cárdenas’ın eserlerinde varoluş, sanki zamanın kıyısında duruyor: yarı siluet, yarı ruhla şekilleniyor. Alejandro Cardenas, insanı andıran figürlerle insanın ötesinde bir varoluş hali kuruyor. Tasarım ve sanat geçmişi, işlerine büyülü gerçekçilik, sürrealizm ve sade bir grafik dil katıyor. Desenli ve meçhul figürleri, beden dilleriyle duygu aktarıyor; soğuk görünen mekânlarda bile izleyicide derin bir düşünce alanı açıyor. Her bir figür, mekânda kaldığı izlenimi veren daha büyük bir varlığın parçasını andırıyor. Tia-Thuy Nguyen’in eserleri, ölü bir meşe ağaçları kumaşla kaplayarak onlara yeni bir hayat ve anlam kazandırıyor. Sanatçının üretiminde Budist felsefe, Enerjinin Korunumu Yasası ve pürüzsüz şefkatli bir dönüşüm arzusu öne çıkıyor. Koruma ve yeniden üretme yoluyla, annelik ve manevi emek de sanatının bir parçası haline geliyor. Nguyen’in eseri, yaşamla ölüm arasında asılı kalmış bir nefes gibidir; kaybolanla kalanı birleştirir. Ryan Schneider’in figürleri, güçlü duruşlarıyla hem içsel bir sorgulamayı hem de bir varlık ifadesini temsil ediyor. Bu heykeller, canlı çizgileriyle efsaneyi andıran bir atmosfer kuruyor ve duyguları görünür kılıyor. Kültürel ritüelleri hatırlatan Yükselen Tanrılar, geçmişe ait bir kalıntı olarak değil, yaşayan ve bedene bürünmüş bir varlık olarak karşımıza çıkıyor. Hikâye anlatmak yerine, hikâyeyi bizzat taşıyor.

Source: Habertürk


“Berlin Panteri”: Turgay Şeren

Turgay Şeren, 15 Mayıs 1932″de Ankara Keçiören”de, Mustafa Kemal Atatürk”ün özel kalem müdür muavinlerinden Sabit Şevki Şeren ile öğretmenlik yapan Münevver Şeren”in ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Atatürk tarafından Türkay ismi verilen Şeren, Galatasaray Lisesi”nde öğretmenleri ve arkadaşlarının ismini Turgay diye telaffuz etmesinin ardından bu adı kullanmaya başladı.

Lise eğitiminin ardından İstanbul Futbol Ligi”nde mücadele eden Galatasaray”da futbolculuk kariyerine başlayan Turgay Şeren, A takım formasıyla ilk kez 30 Ekim 1949″da Vefa ile oynadıkları ve 1-0 kazandıkları maça çıktı.

Futbolculuk kariyerini Galatasaray”da geçirdi

Turgay Şeren, 18 yıllık futbolculuk kariyerinin tamamında Galatasaray”da forma giydi.

Efsane kaleci, sarı-kırmızılı forma altında 369 lig, 18″er kupa ve Avrupa kupası maçı olmak üzere toplam 405 karşılaşmada görev yaptı.

Şeren, Galatasaray”da 3 İstanbul Profesyonel Lig, 2 Süper Lig ve 3 Türkiye Kupası şampiyonluğu yaşadı.

Galatasaray”ın Avrupa arenasına ilk kez çıktığı 1956-1957 sezonunda, Şampiyon Kulüpler Kupası”nda Romanya”nın Dinamo Bükreş ekibiyle 26 Ağustos 1956″da oynadığı maçta kaleyi koruyan isim Turgay Şeren oldu.

Şeren, futbolculuk yaşantısındaki ilk ve tek kırmızı kartı 1962 yılında Beşiktaş ile oynadıkları ve 1-1 berabere biten derbi maçta gördü.

Kariyerindeki son resmi maçta, 11 Haziran 1967″de Karşıyaka ile oynanan müsabakada kaleyi koruyan Turgay Şeren, 2 Temmuz 1967″de ligde forma giyen oyuncuların oluşturulduğu karma bir takım ile Galatasaray arasında yapılan jübile maçıyla futbolculuğa veda etti.

Turgay Şeren, sarı-kırmızılı forma altında 55 maçta Fenerbahçe”ye karşı görev yaparak, derbi tarihinde en çok maça çıkan oyuncu oldu.

River Plate transferi gerçekleşemedi

Turgay Şeren, 1959 yılında Arjantin”in River Plate takımı ile anlaşmasına rağmen Galatasaray”ın yüksek bonservis bedeli istemesi nedeniyle bu transfer gerçekleşemedi.

River Plate forması altında üç hazırlık maçına çıkan ve Güney Amerika”da futbol oynayan ilk Türk oyuncu olan Şeren, Galatasaray”ın bonservisini vermemesi üzerine İstanbul”a döndü.

Milli takımla gelen “Berlin Panteri” lakabı

Turgay Şeren, geniş kitlelerce tanınmasını ve sevilmesini sağlayan “Berlin Panteri” lakabını milli takım forması altında aldı.

A Milli Takım kalesini ilk kez 28 Mayıs 1950″de İran ile oynanan ve Türkiye”nin 6-1 kazandığı hazırlık maçında koruyan Şeren”e, 17 Haziran 1951″de deplasmanda Batı Almanya ile oynanan ve ay-yıldızlıların 2-1 üstünlüğüyle sona eren hazırlık maçında yaptığı kurtarışlar sonrasında “Berlin Panteri” lakabı takıldı.

Türkiye”nin ilk kez katıldığı 1954 FIFA Dünya Kupası”nda kaleyi koruyan Turgay Şeren, 5 kez 21 yaş altı, 46 kez de A takım olmak üzere toplam 51 milli maça çıktı.

Teknik direktörlük kariyeri

Turgay Şeren, 1968 yılında Mersin İdmanyurdu ile teknik direktörlük kariyerine başladı.

Mersin İdmanyurdu”nun yanı sıra Vefa, Samsunspor ve Galatasaray”ı da çalıştıran Şeren, futbolculuk kariyerindeki başarılara teknik direktör olarak ulaşamadı.

Futbol hayatının ardından çeşitli gazetelerde spor yazarlığı, televizyonlarda da yorumculuk yapan Turgay Şeren”in üç evliliğinden 4 çocuğu oldu.

84 yaşında vefat etti​​​​​​

Turgay Şeren, 7 Temmuz 2016″da 84 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Efsane kalecinin naaşı, Zincirlikuyu Mezarlığı”nda toprağa verildi.

Türkiye Futbol Federasyonunun aldığı kararla Süper Lig”de 2016-2017 sezonu Turgay Şeren”in ismiyle oynandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


GALATASARAY HABERLERİ – Gabriel Sara”dan flaş transfer itirafı!

Galatasaray”ın Brezilyalı orta sahası Gabriel Sara, kariyeri, Galatasaray”a transferi, milli takım hayali ve birçok konuda ESPN Brezilya”ya özel açıklamalarda bulundu. Avrupa”da defansif oyununun çok geliştiğini söyleyen Brezilyalı oyuncu, “Avrupa”da defansif oyunumun çok geliştiğini düşünüyorum. Burada biraz daha ofansif bir pozisyonda oynuyorum. İngiltere”de ise biraz daha geriye çekilip orta saha oyuncusu gibi oynadım. Defansif olarak çok geliştiğimi düşünüyorum. Fiziksel olarak da biraz daha kas kütlesi kazandım. Yani fiziksel oyunumun çok geliştiğini söyleyebilirim ama psikolojik oyunumun da çok geliştiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. “AİLEMİN YENİ BİR HAYAT UMUDUYDUM” Brezilya”daki birçok futbolcu gibi ailesinin umudu olduğunu dile getiren Sara, “Sanırım Brezilya”daki futbolcuların %95″i gibi ben de ailemin yeni bir hayat umuduydum. Yani kafamda şu düşünce vardı: “Haydi bunu başarmalıyım.” İkinci, üçüncü lige kiralanacak bir oyuncu olmak istemiyorum. İşler yolunda gitmiyor, anlıyor musun ?” diye konuştu. “PREMİER LİG”DEN DE BAZI TEKLİFLER ALDIM AMA HİÇBİRİ GALATASARAY”IN GÖSTERDİĞİ İLGİYİ GÖSTERMEDİ” Eşinin hamile olduğu dönemde Türkiye”ye gelmek istemediğini belirten 26 yaşındaki oyuncu, “Galatasaray beni transfer etmek için en çok çaba gösteren takımdı. Premier Lig”den de bazı teklifler aldım ama bence hiçbiri Galatasaray”ın gösterdiği ilgiyi göstermedi. İlk başta Türkiye”ye gitmek istemiyordum. Bunu hep söylüyorum çünkü eşim hamileydi, doğum zamanı çok yakındı. Bu yüzden çok büyük bir değişiklik olacaktı ama Şampiyonlar Ligi veya Avrupa Ligi”nde oynama fırsatı daha ağır bastı. Premier Lig”de oynama fırsatım olmasaydı onun kadar iyi bir ligde oynamak isterdim. Büyük kulüplerin olduğu rekabetçi bir ligde farklı şeyler deneyimlemek isterdim. Sanırım bu yüzden Galatasaray”ı seçtim ve dürüst olmak gerekirse bu harika bir seçimdi” şeklinde konuştu. “KENDİMİ GİZLEMEK ZORUNDA KALDIĞIM ANLAR OLDU” Zaman zaman kılık değiştirerek İstanbul”da dolaştığını söyleyen Sara, “Futbolcu olduğum için sokakta insanlar bana bedava şeyler verdi. Kendimi gizlemek zorunda kaldığım anlar oldu çünkü tarihi bir şehirdeyiz. Ben turistik yerleri, bazı şeyleri görmeyi seviyorum ama eşimle öyle gidemeyiz. Sonra bir an geldi ki şapka, gözlük takmak zorunda kaldım” dedi. “GALATASARAY”A TRANSFERİM BREZİLYA MİLLİ TAKIMI”NI DÜŞÜNEREK OLDU” Sarı-kırmızılı ekibe transfer olurken bir yandan Brezilya Milli Takımı”nı düşündüğünü sözlerine ekleyen Gabriel Sara, şöyle konuştu: “En önemlisi Brezilya Milli Takımı. O kadar ki Galatasaray”a transferim Brezilya Milli Takımı”nı düşünerek oldu. Sanırım sahada attığım her adımda sarı Brezilya formasını hayal ediyorum.” “ALEX”İ GÖRDÜĞÜMDE KALBİM KÜT KÜT ATTI” Fenerbahçe”nin efsanevi isimlerinden Alex de Souza”ya hayranlığını dile getiren Gabriel Sara, “Alex”in her zaman büyük bir hayranıydım ve biz onlara karşı oynadık. O Antalya”da çalışıyordu. Soyunma odasında selamlaştık ve ben maça odaklanmıştım, ta ki onu görene kadar. Onu gördüğümde kalbim küt küt attı. Onu selamladım, ne diyeceğimi bilemedim çünkü o diğer tarafın temsilcisi. O an midemde bir ürperti hissettim. Dostum bu Alex. Sonra Instagram”da birbirimizi takip ettik. Hatta bana mesaj bile attı, biraz sohbet ettik. Sanırım şimdi biraz daha sakinim ama o an gerçeküstüydü” şeklinde konuştu. Efsanevi Fransız futbolcu Zinedine Zidane”nın izlemesi keyifli bir isim olduğunu söyleyen Sara, şu ifadeleri kullandı: “Her zaman hayranı olduğum bir adam vardı, o da Zidane”dı. Saha içindeki davranışları, topu iki ayağıyla her iki tarafa da sürmesi… İnanılmaz bir zarafet, topu kontrolü gerçeküstüydü, top asla ayağından kaçmazdı. Yani onu izlemeyi seviyordum. Zarif ve izlemesi keyifli bir futbolcu söylemek gerekirse Zidane olurdu.” Brezilyalı futbolcu, “Karşılaştığın en sinir bozucu taraftar grubu hangisi” sorusuna ise tek kelime ile “Fenerbahçe” yanıtını verdi.

Source: Fotomaç


Sivaslı esnaf dükkanın önünde çizdi: Yoldan geçenlerin çocukluk hatıraları canlandı

Sivas”ta bir esnafın iş yerinin önündeki kaldırıma çizdiği seksek oyunu, gencinden yaşlısına birçok kişiyi çocukluğuna götürdü.Yoldan geçen çocuklar seksek oyununu oynayarak keyifli anlar yaşarken, yetişkinler ise çocukluk yıllarını hatırlayarak oyuna katılmayı ihmal etmedi. İşletmenin önünden geçen çocuk, genç, yaşlı birçok kişinin seksek oynaması güvenlik kamerasına yansıdı. Teknolojik cihazlara bağımlı büyüyen çocuklara nostaljik bir mutluluk yaşatmak için iş yerinin önüne seksek oyunu çizdiğini ifade eden Yazıcı”nın başlattığı bu etkinlik, çevre esnaftan da destek gördü. İLGİLİ HABER Denizin dibini temizlemek için daldı: Antalya”da karşılaştığı manzarayı polise haber verdi Çocuklar mutlu olsun diye yaptımİş yerinin önüne çizdiği seksek oyunuyla hem çocukları hem de mahalle sakinlerini sevindiren Mesut Yazıcı, Çocuklar mutlu olsun diye yaptım. Çocuklar da zıplayıp oynayarak mutlu oluyorlar ve bu durum hoşumuza gidiyor. Şu an ki çocuklar, hep tablet ve telefonla uğraştıkları için biz de değişiklik olsun diye karar aldık. Esnaf ve komşularımızla beraber seksek oyununu yaptık. İnsanlar mutlu oluyorlar, onlar mutlu olunca biz de mutlu oluyoruz. Çocukluğumuz da top, saklambaç ve değişik oyunlar vardı. Şu anki çocukların monoton bir yaşamı var. Biz de farklılık olsun diye böyle bir şeye karar verdik yaptık. Çocuklar ve insanlar mutlu ise biz de mutluyuz şeklinde konuştu.Asık yüzleri bir anda gülümsemeye dönüşüyorİnsanların artık sokaklarda asık suratlı gezdiğini söyleyen Komşu esnaf İbrahim Yıldırım, Arkadaşlarımızın yaptığı seksek oyunu fikrini esnaf olarak destekliyoruz. Çocukların buradaki seksek oyununu oynayarak sevinmesi ve güler yüzlü olması bizi mutlu ediyor. İnsanların ekonomik durum ve diğer psikolojik olaylardan dolayı yüzleri çok asık oluyor. Seksek oyunu oynadıktan sonra asık yüzleri bir anda gülümsemeye dönüşüyor. Biz de bunları gördüğümüz zaman esnaf olarak mutlu oluyoruz diye konuştu.Gözümün önünde çocukluğum canlandıSeksek oyununu görünce duygulanan Muhammed Berat Şimşek ise, Seksek oyunu çocukluğumu hatırlattı. Küçükken tebeşirden yapıyorduk. Renkli ve çocukları şenlendirmek amacıyla yapılmış olması beni mutlu etti. Gözümün önünde çocukluğum canlandı dedi.

Source: Gazetevatan.com