“Kültürel Etkinlikler Bülteni: Sanat, Edebiyat ve Sporun Buluşma Noktası”

Real Madrid’den MarIo Vargas Llosa’ya saygı duruşu

İspanya’nın Madrid kentindeki Santiago Bernabeu Stadyumu’nun atmosferi müthiş. Tıklım tıklım dolu statta maç öncesi saygı duruşu yapılacağı anons ediliyor.Takımın eski oyuncularından ya da yöneticilerinden biri hayatını kaybetti, onun için böyle bir anma yapılıyor diye düşündüm.Tahmin ettiğim gibi Real Madrid’i 1986 – 1989 yılları arasında ve 1992’de çalıştıran eski Hollandalı teknik direktör Leo Beenhakker 10 Nisan’da 82 yaşında ölmüş. Birden skorbordda Nobel ödülü sahibi Perulu yazar Mario Vargas Llosa’nın da fotoğrafı beliriyor. 13 Nisan’da 89 yaşında hayatını kaybeden Latin Amerika edebiyatının önde gelen yazarını anmak için de bütün stat ayağa kalkıyor.Peru ve İspanya’da yaşayan Llosa, Madrid Üniversitesi’nde doktorasını yapmış, bir dönem okulun yöneticiliğini de üstlenmişti.İspanyol taraftarlar dillerinin bu büyük ustasını, yazarını unutmamışlardı.Aslında yaptıkları onun nezdinde İspanyol diline, edebiyatına, kültürüne bir saygı duruşuydu.Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Türkçem benim ses bayrağım” dizesi aklıma geldi. Türkçeyi kendilerine ses bayrağı yapmış nice edebiyatçımız var.Onlar da böylesine bir anmayı hak etmiyorlar mı?Mesela Yaşar Kemal, Fenerbahçe taraftarıydı. Vefat ettiğinde böyle bir saygı duruşu yapılsa fena mı olurdu?İKİ GÜNLÜK KISA FİLM MARATONUAYRI bir tür olmasının dışında geleceğin sinemacılarını da müjdeleyen kısa filmlere büyük bir ilgi var ülkemizde. Pek çok festival yapılıyor bu alanda. Uluslararası niteliği ile öne çıkan TAYF Kısa Film Festivali de bunlardan biri.Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile İstanbul Topkapı Üniversitesi’nin katkılarıyla bu yıl dördüncüsü düzenlenen TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali, 24-26 Nisan tarihlerinde Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yeşilçam Sineması’nda gerçekleştirilecek. Festival, finalist film gösterimleri, yönetmen söyleşileri, paneller ve gala gecesiyle üç gün boyunca sinema sanatının farklı yüzlerini izleyicilerle buluşturacak.Festival finalistleri olarak 6 ayrı kategoride toplam 33 filmin seyirciyle buluşacağı 24 ve 25 Nisan’da, gösterimlerin ardından her film grubu için yönetmenlerle söyleşiler gerçekleştirilecek. Festival kapsamında aynı zamanda alanında uzman isimlerin katılımıyla paneller ve atölye çalışmaları da gerçekleştirilecek.24 Nisan saat 12.00’de İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektörü ve Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin’in, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Murat Kırık’ın moderatörlüğünde gerçekleşecek “Özgür İradeden Yapay Zekaya Yolculukta Sinemanın Yeri” başlıklı panelinin ardından aynı gün saat 14.00’te yönetmen Hilal Saral, Ramazan Bilge moderatörlüğünde “Yönetmenlik Üzerine” bir söyleşi gerçekleştirecek.Festivalin kapanışı, 26 Nisan Cumartesi gecesi düzenlenecek olan gala ve ödül töreni ile gerçekleştirilecek. Direktörlüğünü Doç. Dr. Nagihan Çakar’ın yaptığı festivalin bu yılki jüri üyelerinin arasında ben de vardım. Nebil Özgentürk başkanlığında Caner Cindoruk, Barış Saydam, Nazan Kesal, Ahmet Utlu, Mukaddes Kaya ve Arda Ekşigil’den oluşan jüri üyeleri olarak çok güzel filmler izledik. Yalnızca en iyi filmi değil, yönetmen, kadın ve erkek oyuncu, görüntü, kurgu ve senaryo dallarında da ödüller verilecek. Bu festivali kaçırmayın derim.DANSIN 30 YILIUZUN yıllar çeşitli gazete ve dergilerde çalışan foto muhabiri Ali Öz, bale ve dans fotoğraflarından oluşan bir sergi açtı. Son 30 yılda İstanbul’da çektiği yaklaşık 60 adet fotoğrafını bir araya getirdiği ‘Fotoğrafın Dansı / Dansın Fotoğrafı’ başlıklı sergi Üsküdar Belediyesi Nevmekan Sahil Galeri’de 14 Mayıs tarihine kadar görülebilir.Sergide, Moskova Klasik Devlet Balesi, Bejart Ballet Laussanne, Bolşoy Tiyatrosu Bale Grubu, Moskova Klasik Balesi, St. Petersburg Bale Topluluğu, Çin Ulusal Devlet Balesi, Kiev Balesi gibi yaklaşık 50 ülkenin bale gruplarından seçilen örneklerin yanı sıra İstanbul Devlet Opera Balesi ile modern dans toplulukları Zeynep Tanbay ve Beyhan Murphy’den de örnekler yer alıyor.Ali Öz, “Bir yanda sıcak olayları, haberleri takip ederken diğer yanda estetik yanı ağır basan dans, bale fotoğrafı çekmek ruhumu daima dinlendiren bir uğraş oldu” diyor.Fotoğraflara bakarken siz de aynı hisse kapılacaksınız.

Source: İhsan Yılmaz


Nuri Pakdil’in mektuplaşmaları

Bu türün seçkin bir kitabı yayımlandı:Necip Evlice’nin hazırladığı kitabın adı şöyle:“Koca Adam Merhaba! Nuri Pakdil’e Mektuplar”Kitabın içeriği üzerine Necip Evlice’nin Sunusu var:Adı nereden geliyor:“Fethi Gemuhluoğlu, 28 Mart 1961’de İstanbul’dan Maraş’a gönderdiği mektubunda Nuri Pakdil’e “Koca adam, merhaba!” diye yazmış.Nuri Pakdil: “Ben, mektup almayı, mektup yazmayı çok seven bir yazarım. Hepinizden bana mektup yazmanızı bekliyorum. Mektuplarınızı mutlaka cevaplandırırım” derdi, yaşadığı sürece yaptığı konuşmalarda. Sıklıkla da mektubun öneminden bahseder.Mektubu, mektuplaşmayı çok sevdiğindendir ki kütüphanesindeki kitapların önemli bir kısmını da önemli insanların; yani yazarların, şairlerin, sanatçıların, mütefekkirlerin, biliminsanlarının, devrimcilerin, gerillaların, direnişçilerin, liderlerin, siyasetçilerin, devlet adamlarının gerek tek yönlü gerekse karşılıklı mektuplaşmalarının yer aldığı kitaplar oluşturur. Nuri Pakdil, mektupların yanında anı, günlük ve biyografileri okumayı da çok severdi. Mektup, anı, günlük ve biyografiler belge niteliğindedirler ve gerçek bilgilerden oluşurlar. Kurmaca değildirler ve her biri edebiyat birikimi içinde başlı başına önemli edebi türlerdir. Nuri Pakdil de mektup, anı, günlük ve biyografi türlerinde gerçekten önemseyerek eserler vermiştir. Yazarlık hayatının başlangıcından itibaren günlükler yazıp yayımlamaya başlamış ve yabancı yazarlardan günlükler çevirip, onları kitap olarak da yayımlamıştır.Nuri Pakdil’in yazdığı mektupları topladığımız yıllarda (2004-2014) gerek Hüseyin Su ile gerek diğer arkadaşlarla aslında bu mektupların karşılıklı olarak ayrı kitaplar halinde yayımlanmaları sağlanabilse diye sık sık konuştuğumuz olmuştur. Nuri Pakdil’den mektup alan hemen herkes cevap yazmıştır ve Nuri Pakdil’e mektup yazan herkes de ondan bir cevap almıştır çünkü. Buradan hareketle bu mektupların bir arada okunması, o dönemi ve ilişkilerin boyutlarını görmek bakımından son derece önemlidir.*Bu kitaptaki mektupların büyük bölümü o kolilerde muhafaza edilen, 1954 yılından bu yana büyük bir özenle saklanan mektuplardan oluşmaktadır. Nuri Pakdil’in bu mektupları saklamasının amacı bir gün kitap olarak yayımlanmasını düşünmekten başka bir şey olamazdı.*15 Aralık 1954 yılında Nurullah Ataç’ın yazdığı mektupla başlayan kitabımız, tam 50 yıl sonra Ahmet Edip Başaran’ın 28 Kasım 2004 yılında Bursa’dan yazdığı mektupla bitiyor. Bu yönüyle bu kitaba “elli yılın mektupları” dense yeridir.Kitapta her yaştan, her meslekten, her görüşten, her meşrepten kişilerin mektubu bulunuyor. Bu kitabı oluşturan mektuplar, Nurullah Ataç’tan Aziz Nesin’e, Mehmet Şevket Eygi’den Talat Sait Halman’a, Selim İleri’den Rasim Özdenören’e, Cahit Zarifoğlu’ndan Erdem Beyazıt’a, Enis Batur’dan Samim Kocagöz’e, Nedim Gürsel’den Behçet Necatigil’e, Sezai Karakoç’tan Fethi Gemuhluoğlu’na, Akif İnan’dan Necati Cumalı’ya uzanan geniş bir yelpazede 120 farklı kişiden, 450 şehirden ve başka başka ülkelerden gelmiş. Uzun, kısa, zengin, eğlenceli, anlamlı, esprili, sıcak, samimi 600 sayfalık bir kronolojik mektup destanı âdeta.*Bu kitap Nuri Pakdil’in yazarlık serüveninin başladığı 1950’li yıllardan başlayıp on üç yıllık suskunluk döneminin ardından Şubat 1997’de yeniden kitap yayınına başladığı tarihe kadar bir biçimde Nuri Pakdil’le yolları kesişmiş, onu şahsen ya da gıyaben tanımış, ondan mektup almış insanların mektuplarından oluşuyor bir bakıma.” (Ketebe Yayınları)

Source: Doğan Hizlan


“Belki altın günü yaparız”

Habertürk ten Onur Aydın ın haberine göre; Dilan Çiçek Deniz, Arnavutköy deki bir mekândan çıkarken objektiflere yansıdı. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Deniz, Ramazan Bayramı nda Mardin e gittiğini, oradan da Kapadokya ya geçerek aile ziyaretinde bulunduğunu söyledi. ANNEANNEMİN ALTIN GÜNÜNE DENK GELDİM Dilan Çiçek Deniz; Her yeri gezdim. Bayıldım, âşık oldum. Oradan da Kapadokya ya gittim. Anneannemi görmeye gittim. Anneannemin altın gününe denk geldim. Anneannemin 30 yıllık arkadaşları aramış Dilan gelmiyorsa biz de gelmiyoruz diye takılmışlar. Bugün de arkadaşlarımla buluştum biraz sohbet hasret giderdik. Belki biz de kızlarla altın günü yaparız diyerek güldü. Ekranlarda yer almayı özlediğini söyleyen oyuncu, bir süredir birlikte olduğu Sinan Çetin in oğlu Rafael Cemo Çetin ile birlikteliği hakkında Güzel gidiyor demekle yetindi. Dilan Çiçek Deniz, gazetecilerin pantolonuna asılı olan anahtarı sorması üzerine ise Evimin anahtarı diyerek karşılık verdi.

Source: Habertürk


Orda bir köy var uzakta… Her yıl binlerce turist ziyaret ediyor

Erzincan”ın Kemaliye (Eğin) ilçesine bağlı olan Apçağa köyünde yer alan Ahmet Kutsi Tecer Kültür Evi”ni her yıl yerli ve yabancı binlerce turist ziyaret ediyor. Köy meydanının girişinde konumlanan Kültür Evi”ne Ahmet Kutsi Tecer isminin ise yerel halk tarafından verildiği aktarıldı. 2006″da temeli atılan Kültür Evi”nin 2014″te faaliyete geçtiği belirtildi. Kültür Evi”nde Ahmet Kutsi Tecer”in ailesi tarafından bağışlanan eşyalar, kitaplar, çeşitli belgeler, soy kütüğü ve Ahmet Kutsi Tecer”in mektubu yer alıyor.
Ahmet Kutsi Tecer Kültür Evi ile kırsal kültür mirasının özgün haliyle korunması, köy arşivinin kurulması, köy kütüğüne bağlı önemli bilim ve devlet insanlarının eser ve eşyalarının sergilenmesi amaçlanıyor. Anadolu”da köy müzelerinin ilk örneklerinden Anadolu”da köy müzelerinin ilk örneklerinden biri olan Ahmet Kutsi Tecer Kültür Evi, Apçağa Köyü”nün kültürel değişim sürecini ve kırsal kültür mirasını geleceğe taşıması açısından önemli bir rol üstleniyor.
Ahmet Kutsi Tecer Kültür Evi”nde görev yapan Azra Nur Aydınlık, yapının Ahmet Kutsi Tecer”in kendi evi olmadığını belirtti. İHA”ya konuşan Aydınlık, “Kültür Evi Ahmet Kutsi Tecer”in anısına 10 yıl önce sıfırdan yapılmıştır. Burada Ahmet Kutsi Tecer”in kullandığı eşyalar ve köy halkının bağışladığı yöresel kıyafetler, yöresel eşyalar bulunmakta. Ahmet Kutsi Tecer “Orda Bir Köy Var Uzakta” şiirini de Apçağa Köyü için öğretmenlik yaptığı dönemde ele almış. O meşhur şiir Erzincan”ın Kemaliye İlçesi Apçağa köyüne ait.” dedi. Öte yandan Kültür Evi”nin ziyaretçi sayısının her yıl daha da arttığı, özellikle Kültür Evi”nin gezi turlarının uğrak noktası olduğu kaydedildi.
Hemen herkesin bildiği şiir Halk şiirine modern bir soluk getiren ve Türk şiirinde unutulmaz bir edinen Ahmet Kutsi Tecer”in Türkiye”de hemen herkesin bildiği “Orda Bir Köy Var Uzakta” şiiri şöyle: Orda bir köy var, uzakta,O köy bizim köyümüzdür.Gezmesek de, tozmasak daO köy bizim köyümüzdür. Orda bir ev var, uzakta,O ev bizim evimizdir.Yatmasak da, kalkmasak daO ev bizim evimizdir. Orda bir ses var, uzakta,O ses bizim sesimizdir.Duymasak da, tınmasak daO ses bizim sesimizdir. Orda bir dağ var, uzakta,O dağ bizim dağımızdır.İnmesek de, çıkmasak daO dağ bizim dağımızdır. Orda bir yol var, uzakta,O yol bizim yolumuzdur.Dönmesek de, varmasak daO yol bizim yolumuzdur.

Source: Dünya Gazetesi


Gezginlerin uğrak noktası! Bu köy “Orada bir köy var uzakta” diyenleri ağırlıyor

İlçe merkezine 5 kilometre mesafede bulunan ve Çağlayan Su olarak da bilinen Apçağa köyü, bünyesinde barındırdığı 200-300 yıllık ahşap evlerin restore edilmesiyle özgün kimliğini korumaya devam ederken, Doğu Anadolu”nun da turist çeken önemli yerleşim yerlerinden biri oldu.Ahmet Kutsi Tecer”in Orda Bir Köy Var Uzakta isimli şiirini ithaf ettiği Apçağa köyünde bulunan Ahmet Kutsi Tecer Kültür Evi ziyaretçilerini adeta nostaljik bir yolculuğa çıkarıyor.Erzincan”ın Kemaliye (Eğin) ilçesine bağlı olan Apçağa köyünde yer alan Ahmet Kutsi Tecer Kültür Evi”ni her yıl yerli ve yabancı binlerce turist ziyaret ediyor. Köy meydanının girişinde konumlanan Kültür Evi”ne Ahmet Kutsi Tecer isminin ise yerel halk tarafından verildiği aktarıldı. 2006 yılında temeli atılan Kültür Evi”nin 2014 yılında faaliyete geçtiği belirtildi.Kültür Evi”nde Ahmet Kutsi Tecer”in ailesi tarafından bağışlanan eşyalar, kitaplar, çeşitli belgeler, soy kütüğü ve Ahmet Kutsi Tecer”in mektubu yer alıyor. Ahmet Kutsi Tecer Kültür Evi ile kırsal kültür mirasının özgün haliyle korunması, köy arşivinin kurulması, köy kütüğüne bağlı önemli bilim ve devlet insanlarının eser ve eşyalarının sergilenmesi amaçlanıyor.Anadolu”da köy müzelerinin ilk örneklerinden biri olan Ahmet Kutsi Tecer Kültür Evi, Apçağa Köyü”nün kültürel değişim sürecini ve kırsal kültür mirasını geleceğe taşıması açısından önemli bir rol üstleniyor.Ahmet Kutsi Tecer Kültür Evi”nde görev yapan Azra Nur Aydınlık Kültür Evi”nin Ahmet Kutsi Tecer”in kendi evi olmadığını belirtti.Aydınlık, Kültür Evi Ahmet Kutsi Tecer”in anısına 10 yıl önce sıfırdan yapılmıştır. Burada Ahmet Kutsi Tecer”in kullandığı eşyalar ve köylü halkın bağışladığı yöresel kıyafetler, yöresel eşyalar bulunmakta. Ahmet Kutsi Tecer Orda Bir Köy Var Uzakta şiirini de Apçağa Köyü için öğretmenlik yaptığı dönemde ele almış. O meşhur şiir Erzincan”ın Kemaliye İlçesi Apçağa köyüne ait. dedi.Öte yandan Kültür Evi”nin ziyaretçi sayısının her yıl daha da arttığı, özellikle Kültür Evi”nin gezi turlarının uğrak noktası olduğu kaydedildi.

Source: Gazetevatan.com


Lir göktaşı yağmuru, görsel şölen sunacak! Türkiye”den bu yöntemle izleyebilirsiniz

Her yıl nisan ayında gerçekleşen Lir göktaşı yağmuruna günler kaldı… Göktaşı yağmuru sadece gökbilimcileri değil, görenleri de etkiliyor. NEDEN LİR GÖKTAŞI YAĞMURU DENİLİYOR? Halk arasında ” yıldız kayması ” olarak bilinen göktaşı yağmuru, adını da arka planlarındaki takımyıldızlardan alıyor. Lir göktaşı yağmuru, Lyra takımyıldızı hizasında olduğundan bu isimle anılıyor ve gece yarısından önce görünmeye başlıyor ve en iyi gözlem güneş doğmadan 2-3 saat önce yapılıyor. 22-25 NİSAN TARİHLERİNDE GÖZLEMLENEBİLECEK Kraliyet Astronomi Derneği”nden edinilen bilgiye göre yağmur bu sene 22 Nisan”dan 25 Nisan”a kadar gözlemlenebilecek. Türkiye’den de çıplak gözle bu yağmur izlenebilecek. Özellikle şafak öncesi saatlerde, 03.00 ile 05.00 arasında saatte ortalama 15 yıldız kaymasına şahit olunabilir. Öte yandan bu doğa olayını görebilmek için teleskopa gerek olmayacak. Şehirden ve ışıktan uzak ortamlarda gözlem yapılabilir. LİR GÖKTAŞI YAĞMURU NASIL İZLENİR? Bu muhteşem doğa olayına şahit olmak için kuzeydoğu yönüne dönmeli ve Lir takımyıldızındaki Vega yıldızını bulmalısınız.

Source: Gözde Nur Bayar