‘Bir Babıâli Zirvesi’
Geçtiğimiz hafta, Beyoğlu’nda artık parmakla gösterilen tarihi binalarından biri olan Metro Han’da, Cumhuriyet gazetesi yazarı Zeynep Oral üstüne yapılmış olan Bir Babıâli Zirvesi belgeselini izledik. Belgeselin fikir babası ve yapımcısı gazeteci Nazım Alpman’ın yanı sıra; Habitat TV ve belgeselin yönetmeni Murat Toy, ekip arkadaşları ve de sevgili Zeynep’le o akıcı röportajı yapan Merve Küçüksarp Babıâli zirvesini bizlerle paylaşan isimler. GENÇLİK YILLARI Güzel bir aile, güzel bir çocukluk, İzmir-İstanbul arasında yaşanan hareketli, neşeli yılların İzmir Amerikan Kız Koleji’nden sonra Fransa’ya kadar uzanışı… Paris Yüksek Gazetecilik Okulu’nu bitiren Zeynep tiyatroya meraklıdır ama ailesi bu fikre sıcak bakmadığı için tiyatronun kuram yönüne ağırlık verir; Sorbonne Üniversitesi Tiyatro Bölümü’ne devam eder. Bir süre sonra dönmesi gerekir İstanbul’a… Bu arada, öğrencilik yıllarında Cumhuriyet’e yolladığı “Paris Mektupları” basılır. Gazeteciliğin ilk adımlarıdır bunlar… Mimar Ahmet Oral’la tanışmalarını ve yapılan aşk evliliğini keyifle anlatır Zeynep Oral söz konusu belgeselde. Her anlamda güzel bir insandır Ahmet Oral da… Pırıl pırıl iki erkek evlat ve bugün Zeynep’i adeta arkadaşları, sırdaşları olarak kucaklayan 7 torun… BAŞARILAR, BAŞARILAR 1968-2001 Milliyet gazetesinde eleştirmen, köşe yazarı olarak çalıştığı yıllardır Zeynep Oral’ın… Milliyet Sanat dergisinin kurucuları arasında yer almış ve yöneticiliğini de yapmıştır bu derginin. Bir gazete ve dergiyle 30 küsur yıl zevkle, sevdayla öğür olmak, kendini bu yayın organlarının bir parçası addetmek insanı zenginleştiren bir duygudur. Ne var ki 2001’de yaşanan yönetim değişikliği sonucu 12 gazeteciyle birlikte işten çıkarılır Oral… Elbette ki sarsılacaktır. Sarsılır da… Yaşadığı depremi 2006’da yazdığı Meslek Yarası adlı kitabında anlatır… Şu noktada gerek yok sözünü etmeye o günlerin. Zaten Zeynep de etmiyor… O olaya dair en güzel anı İlhan Selçuk’un derhal kendisini arayarak Cumhuriyet gazetesinde yazmasını teklif etmesidir. Ve ne güzel ki o günden bugüne “Esintiler” köşesinden haftada üç gün sesleniyor okurlarına Zeynep Oral… BİR GÜÇLÜ İNSAN VE KALEM Hintli bir bilge; “İnsana şans bazen yardım eder” demiş. “Çalışmak ise her zaman.” Evet, çalışmak, okumak, öğrenmek, öğretmek sevgili Zeynep Oral’ın hayatının mottosu… Nasıl mı? Eleştiriler, anılar, söyleşiler, tartışmalar, sorgulamalar…Toplumsal, ekonomik, politik sorunların sanatla, sanatçıyla ayrı düşünülemeyeceğini vurgulayan duyarlı bir kalemdir. Atatürk’ün yolunda giden bir Cumhuriyet aydınıdır Zeynep… Melih Cevdet Anday’dan Yaşar Kemal’e, Aziz Nesin’den Genco Erkal’a, Joan Baez’e, Tuncel Kurtiz’e o kadar çok isim var ki hayatında yer etmiş… Nâzım Hikmet Vakfı, KA-DER, Türkiye-Yunanistan Dostluk Derneği, Türkiye Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, Winpeace, PEN Türkiye Yazarları Derneği gibi birçok sivil toplum örgütünün kuruluş ve yönetiminde yer alan ve haliyle bu çalışmaları nedeniyle yurtiçinde ve dışında ödüllendirilen bir isimdir. KİTAPLARI ARASINDA DOLAŞIRKEN 1992 yılında yazdığı Tutkunun Romanı: Leyla Gencer İngilizce, Fransızca ve İtalyancadan sonra bu yıl da Rusçaya çevrildi… Ulusal ve uluslararası sanat çevrelerinin öncü isimleriyle yaptığı buluşmalar, söyleşiler sanat dünyamız için ayrı bir zenginlik kaynağı. Örneğin; Yeryüzü Yurdum Benim kitabında Tibet’ten Küba’ya uzanırken Bu Cennet Bu Cehennem’de “Fırat’ın bir o yanındayım, bir bu yanında” diyor… Esintiler 90’lı Yıllar’da şiddetle, kadın sorunlarıyla, şeriatla hesaplaşıyor… Bu sorunlar bugün de giderek tırmanıyor ve dolanıyor yazarın kalemine dün olduğu gibi… O Güzel İnsanlar ve O Büyülü İnsanlar’ı 2025’te O Çılgın İnsanlar takip ediyor… Bu insanların hepsi de Zeynep Oral’ın tanımıyla yaratıcılıklarını daha güzel, daha doğru, daha aydınlık, daha adil, daha insanca bir dünya yaratmanın hizmetine vermiş kültür ve sanat insanları… Evet, daha söyleyecek sözüm çok ama yerim yok… Başarılı çalışmalarının devamını diliyorum değerli dostum Zeynep Oral…
Source: Dikmen Gürün
Müzede bir gece
Hatay’daki Kültür ve Turizm Bakanlığı Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi’ne ilk girdiğinizde önce ne kadar sıra dışı bir mekânda olduğunuzu fark etmiyorsunuz. En azından ben anlamadım! Giriş salonunda arkeolojik kalıntıların buluntularını, mozaik örneklerini gördükten sonra küçük bir koridorla asma köprüye çıkıldığında aşağıya mı, yukarıya mı, sağa mı, sola mı bakacağınızı şaşırıyorsunuz. Hemen altınızda 5 farklı katmanda 13 farklı medeniyetin kalıntıları var. Başınızı biraz yukarıya kaldırdığınızda havada çelik kolonlar üzerine inşa edilmiş bir otelin odalarını görüyorsunuz. Köprü bitimindeki otelin kafesinde oturanlar, kalıntıları izleyerek kahvelerini İçiyor. Müzeyi gezimiz sırasında bize rehberlik yapan Müze Otel’in satış sorumlusu Görkem Doğan, “Asfur Arapça kuş demek ve her şeyin başlangıcı da bir kuş mozaiği” diye başlıyor anlatımına ve şöyle devam ediyor: “2009 yılında 400 odalı, 5 yıldızlı betonarme bir otel yapmak üzere inşaata başlanıyor. İlk kazıda bir kuş mozaiği bulunuyor. Etrafı kazıldıkça 17 bin metrekarelik arkeolojik bir alan çıkıyor. Bunun üzerine oteli havaya yapma kararı alınıyor. Müze üstüne otel yapmak üzere özel izin alınıyor. İş makinası vb. kullanılmıyor. Mimari projesi Emre Arolat’a ait olan otelin yapımı 10 yıl sürüyor. Sayısı 200’e düşürülen odalar, 66 çelik kolon üstüne havaya inşa ediliyor. Müze’nin duvarı da belki bir gün kazıya devam edilirirse kolayca kaldırılsın düşüncesiyle seyyar yapılıyor. Asfuroğlu ailesi burası insanlığa miras kalsın istiyor. ” 30 BİN BULUNTU Yapımı tamamlandıktan sonra Müze, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devrediliyor. Kalıntılardan yaklaşık 30 bin buluntu çıkarılıyor, hepsi kayıt altına alınıyor. Bunların çoğu da müzede sergileniyor. Müzede, ortası levhalarla kaplanmış dört tarafı yapılarla çevrelenmiş kompleks bir yapı (muhtemelen forum), iki evreli bir yapı, 5. yüzyıl sonlarına ait bir ev, tabanı dörtgen taş levhalarla kaplı birbirini dik kesen iki cadde, caddenin kuzey ve doğu kenarına bitişik sıralı mekânlar, 5. yüzyıla ait hamam kompleksi, 5. yüzyıl sonlarına ait mozaik kaplamaları ortaya çıkaran odalar, Helenistik duvarlar, 2. yüzyıla ait bir evin ziyafet salonu, sondaj çukurları bulunuyor. “DALGALI MOZAİK” Görkem Doğan’ın verdiği bilgilere göre, müzede bulunan dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği 1050 metrekare büyüklüğünde ve üstünde 9 geometrik şekil var. “Bu mozaik kabaca bir tabirle halı” diyen Doğan, mozaiğin üzerinde doğal afetler nedeniyle dalgalanmalar olduğu için “dalgalı mozaik” dediklerini söylüyor. Bir Roma evinin ziyafet salonunun önündeyiz. Taban mozaiğinde su perileri Pegasus’u bir düğüne hazırlıyor. Atın bir karış üstünde “Bunu Euporos yaptı” yazıyor . Yani eserin üstünde sanatçının imzası var. Doğan, “Buradan anlıyoruz ki MS 2. yüzyılda yaşayan Antakyalı bir arkeoloji sanatçısı varmış. Zamanında büyük bir köşkün yemek odasının mozaiğini yapmış” diyor. ŞOK ODALI HAMAM MS 5. yüzyıla tarihlenen Roma Hamamı, dört bölmeden oluşuyor. Altta yakılan odunlarla sıcak sular, kilden borularla bu odalardan üçüne sıcak su taşıyor. Dördüncü oda ise şimdinin “şok odası”. Yani ılık ya da soğuk suyla yıkanılan bölüm. Biraz ötede bulunan çarşının duvarsız umumi tuvaletine bakıp “Romalılar burada acaba nasıl sosyalleşiyordu?” diye düşünürken Doğan, dikkatimizi üzerinde yürüdüğümüz asma köprünün döşemesine çekiyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor: “Yürünen yer siyah. Otel gri. Neden bu kadar karanlık? diye düşünebilirsiniz. Bulunduğumuz cadde, dünyanın ilk sokak lambalarının kullanıldığı caddedir. Bu cadde Anadolu’nun ilk camisi olan Habibi Neccar Camisi ile başlar ve dünyanın ilk kilisesi olan St. Pierre ile biter. Caddenin kaldırım taşları eskiden şu an üzerinde yürüdüğümüzle birebir aynıydı. Böyle döşeme sebebimiz bu.” DEPREMDE İSTİNAT DUVARI YIKILDI Müze Otel, depremde hiç hasar görmemiş ama bu eşsiz kalıntıların bir duvarı yıkılmış. Müzede, “6 Şubat depreminin izleri” başlığı altında şu bilgi veriliyor: “Antik kaynaklarda Antiokheia’da M.S. 526 yılında büyük bir deprem yaşandığından bahsedilir. Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Forum yapısına ait mozaiklerde, MS 526 yılında yaşanan depremin etkileri günümüze kadar ulaşabilmiştir. Yol kenarında bulunan dükkân ve işlikleri çevreleyen istinat duvarı ise 6 Şubat 2023 depreminde yıkılmıştır. Duvar, deprem anısı olarak olduğu gibi korunmuştur.” BOMBOŞ BİR DUA ODASI Otelin bir de “Dua Odası” var. İçinde hiçbir dini sembol yok. Burası mescit değil, sinagog değil, kilise değil. Görkem Doğan, “İçinde sizden ve inancınızdan başka hiçbir şey yok” diyor. Elbette örneğin bir Müslüman namaz kılmak isterse seccadesini, tespihini yanında götürüyor ama sonrasında oda gene bomboş kalıyor.
Source: Figen Atalay/cumhuriyet
Japonya izlenimleri
Uzun süredir Japonya ile ilgili haberleri ilgiyle izliyor ve bu ülkeye gitmeyi planlıyorduk. Nihayet bu düşüncemizi hayata geçirdik. Japon toplumunu oldukça farklı bulduk. Kendilerine has özgün yanları olan ilginç bir kültür dokuları var. Biz daha önce Japonya’ya hiç gitmemiştik. Bu nedenle de bu ilginç ülkeyi ve toplumu doğrusu oldukça merak ediyorduk. Bu gezide Tokyo, Kyoto, Osaka ve Hiroşima gibi önemli kentleri görme olanağımız oldu. KURALLAR ÜLKESİ Öncelikle bizde kalan derin izler; toplumsal disiplin, etkili kurallar ve temizliğe, düzenliliğe verilen önem oldu. Öyle ki Japonya’yı iki sözcükle tanımlayın deseler, vereceğimiz yanıt “kurallar ülkesi” olur. Gerçekten de Japon halkı temizliğe ve düzenliliğe büyük önem veriyor. Bu durum en çok trafikte ve kent yaşamında hissediliyor. İnsan bunca yoğun nüfusa sahip bir ülkede ve büyük kentlerde, bu düzenliliğin ve temizliğin nasıl sağlanabildiğine şaşırıyor. Ama Japonların daha çocukluktan itibaren aile içinde ve okul hayatında edindikleri yaşam disiplinini gözlemleyince bu durum daha iyi anlaşılıyor. Bir de tabii toplumsal yaşamı düzenleyen yerleşmiş kurallar var. Büyük çoğunluk bu kuralları günlük yaşamında içselleştirmiş. HAYAT DİJİTALLEŞİYOR Hele yaygın bir selamlama ritüelleri var ki insanda gerçekten sempati oluşturuyor. Pek çok insan bunu günlük yaşamlarında yüksünmeden ve kendiliğinden yapıyor. Yere çöp atılmaması, kapalı ve açık ortamlarda sigara içilmemesi, trafikte yayalara öncelik verilmesi, seyreden araçlara mesafe bırakılması ve korna çalınmaması gibi basit alışkanlıklar, doğrusu bize ilginç geliyor. Japonya’da dikkatimizi çeken bir başka önemli konu, hayatın oldukça yaygın biçimde dijitalleşmesi oldu. Öyle ki pek çok işlem ve okuma, artık dijital aygıtlarla ve QR koduyla yapılıyor. Seyahat ettiğimiz Tokyo metrosunda, Kyoto ve Osaka hızlı trenlerinde, herkes telefonuyla meşguldü. Ellerindeki elektronik aygıtlardan gelişmeleri takip ediyorlardı. EMEK ROBOTLAŞIYOR Japonya ile ilgili önbilgilerimizden teknolojik yenilikler konusunda öncü olduklarını biliyorduk. Tehlikeli deprem kuşağında yaşayan Japon toplumu, başta yapılaşma olmak üzere birçok alanda oldukça gelişmiş teknolojik gelişmelere sahip. Artık yapay zekâ ve robotlaşma gibi yenilikler günlük hayata girmiş. Üretimin ardından hizmet sektöründe de robotların giderek insan emeğinin yerini aldığına tanık olduk. Örneğin turizm alanında birçok hizmetin robotlar tarafından yapıldığını öğrendik. Gelişmiş toplumlardaki bu değişimler ve yenilikler, ekonomi-politik açıdan daha kapsamlı ve derinlikli yeni değerlendirmelerin yapılmasını zorunlu hale getiriyor. EXPO 2025 OSAKA’DA Tokyo’ya göre Kyoto ve Osaka kentlerini de oldukça canlı bulduk. Bu kentlerde teknolojik gelişmeleri, yenilikleri her an her yerde gözlemleyebiliyorsunuz. Çevre protokolüne adını veren Kyato ile Osaka kentleri oldukça güçlü yeşil dokuya sahip. Bunda sık ve yoğun yağışların büyük payı var. Öyle ki Japonlar günlük yaşamlarında şemsiye ve yağmurlukla adeta bütünleşmişler. “Geleceğin Toplumunu Tasarlamak” temasıyla 13 Nisan-13 Kasım 2025 tarihleri arasında Osaka’da yapılan Expo 2025 ile karşılaşınca; usumuza geçmişte İzmir’de yapılan Expo çalışmaları düşüyor. İzmir Fuarı’nın genel müdürlüğünü yaptığımız dönemde, Expo çalışmalarının yönlendirme kurulunda görev almıştık. Burada da Expo ile karşılaşmak doğrusu bize ilginç geldi. BARIŞ PARKI VE MÜZESİ Japonya gezimizin en ilginç bölümlerinden birisi, İkinci Dünya Savaşı’nda atom bombasının atıldığı Hiroşima kentiydi. Hiroşima’da savaşın izlerini ve barış parkını, büyük şairimiz Nâzım Hikmet ’in “Büyümez Ölü Çocuklar” şiirini yüreğimizden okuyarak dolaştık. Bu anlamlı yerde, savaşın ve atom bombasının kurbanlarını andık. Japon çocuğu anıtında, orayı ziyarete gelmiş Japon öğrencilerle birlikte saygı duruşunda bulunduk. Emperyalist saldırganlıkların arttığı, coğrafyamızda savaş çığlıklarının yükseldiği bugünlerde; Hiroşima’daki barış parkı ve müzesi doğrusu bizi çok etkiledi. Özellikle müzede tanık olduğumuz acıların unutulmamasını ve bir daha yaşanmamasını diliyoruz. Bu dileklerle Hiroşima’da barış çanını çaldık ve barış talebimizi yükselttik.
Source: Mehmet Şakir Örs
Türkiye ve dünya gündemi
1- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi” için Hollanda”nın Lahey kentine gidecek.
(Lahey) (Fotoğraflı-Görüntülü)
2- CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısı”nda konuşacak.
(TBMM/13.30) (Fotoğraflı-Görüntülü)
YASAMA YÜRÜTME SİYASET
1- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Emlak Konut Anahtar Fikirler Zirvesi”ne katılacak.
(İstanbul/12.00) (Fotoğraflı-Görüntülü)
2- TBMM”den
– MHP ve DEM Parti grup toplantıları yapılacak.
– Genel Kurul, gündemindeki konuları görüşmek üzere toplanacak.
(TBMM/10.45/12.45/15.00) (Fotoğraflı-Görüntülü)
EKONOMİ FİNANS
1- Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “HİSER Kümelenme Konferansı”na katılacak.
(İstanbul/10.00) (Fotoğraflı-Görüntülü)
2- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, haziran ayına ilişkin iktisadi yönelim istatistikleri ve reel kesim güven endeksini, imalat sanayi kapasite kullanım oranını ve nisan ayına ilişkin finansal kesim dışındaki firmaların döviz varlık ve yükümlülüklerini açıklayacak.
(İstanbul/10.00/14.30)
3- Türkiye İstatistik Kurumu, 2024 yılına ilişkin uluslararası göç istatistiklerini ve haziran ayına ilişkin hizmet, perakende ticaret ve inşaat güven endekslerini yayımlayacak.
(Ankara/10.00)
DÜNYA DİPLOMASİ
1- NATO zirvesi Hollanda”da başlayacak.
(Lahey) (Fotoğraflı-Görüntülü)
2- ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail ve İran arasında ateşkes sağlandığını duyurmasının ardından taraflar arasındaki çatışmalar ve diplomatik gelişmeler takip ediliyor.
(Tahran/Washington/Kudüs) (Fotoğraflı-Görüntülü)
3- İsrail”in ateşkesi bozarak kalıcı işgal hedefiyle Gazze Şeridi”ne düzenlediği şiddetli saldırıların yansımaları ve yardımların girişini engellemesi sonucu yaşanan insani krize ilişkin gelişmeler izleniyor.
(Gazze/Kudüs) (Fotoğraflı-Görüntülü)
KÜLTÜR SANAT
1- Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Yozgat Valiliğini ziyaret edecek, Kayseri İl Halk Kütüphanesi açılışına katılacak, Kayseri Valiliği ve Büyükşehir Belediyesine ziyarette bulunacak.
(Yozgat/14.00/Kayseri/16.30/17.30/18.00) (Fotoğraflı-Görüntülü)
1- FIBA Kadınlar Avrupa Basketbol Şampiyonası”nda çeyrek final maçları Yunanistan”da başlayacak. Çeyrek finalde Fransa-Litvanya ve İtalya-Türkiye müsabakaları oynanacak.
(Pire/17.30/20.30) (Fotoğraflı)
2- FIFA Kulüpler Dünya Kupası”na ABD”de devam edilecek. C Grubu”nda Auckland City-Boca Juniors ve Benfica-Bayern Münih maçları yapılacak.
(Nashville/Charlotte/22.00) (Fotoğraflı-Görüntülü)
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Can Yaman yeni sevgilisini kırmızı halıda kucağına oturtup poz verdi
Erkenci Kuş” dizisiyle yıldızı parlayan Can Yaman 2020 yılında radikal bir karar alıp yurt dışına gitmişti.
Kariyerine bir süredir İtalya”da devam eden Yaman, önceki gün Global Series Festival 2025″e katıldı.
Yeni “Sandokan” dizisinin tanıtım çalışmalarına katılmak üzere festivalde boy gösteren ünlü oyuncu kırmızı halıda, yeni sevgilisi DJ Sara Bluma ile el ele yürüdü.
Yaman bir ara sevgilisini kırmızı halıdaki koltukta kucağına oturtup poz verdi.
Source: Haber Merkezi
Çıtır çıtır ev yapımı Selanik gevreği tarifi
Selanik gevreği, adını Rumeli mutfağının incisi Selanik’ten alan, iki kez pişirilen, sert dokulu ve dayanıklı bir bisküvidir. Osmanlı döneminden bu yana bilinen bu tarif, uzun süre bayatlamadan saklanabilmesi sayesinde özellikle göç yollarında, uzun yolculuklarda ve kış hazırlıklarında çok tercih edilmiştir. MALZEMELER 3 adet yumurta 1 su bardağı toz şeker 1 çay bardağı sıvı yağ 1 çay bardağı süt 1 paket kabartma tozu 1 paket vanilin 2 su bardağı un (kontrollü eklenmeli) 1 su bardağı fındık veya badem (iri kıyılmış) 1 çay kaşığı tarçın (isteğe bağlı) YAPILIŞI Yumurta ve şekeri derin bir kapta beyazlaşana kadar çırpın. Sıvı yağ, süt, vanilin ve kabartma tozunu ekleyin. Unu yavaş yavaş ekleyerek ele yapışmayan, ama çok sert olmayan bir hamur elde edin. Fındık veya bademleri ekleyin, hamura eşit şekilde dağılmasını sağlayın. Hamuru ikiye bölüp uzun rulo şekli verin ve yağlı kağıt serili tepsiye alın. Önceden ısıtılmış 170 derece fırında yaklaşık 25-30 dakika pişirin. Fırından çıkardıktan sonra ılıtın, keskin bir bıçakla verev şekilde dilimleyin. Dilimleri tekrar tepsiye dizin ve 150 derece fırında yaklaşık 10-15 dakika daha pişirin. Bu işlem gevrekliği sağlar.
Source: Haber Merkezi
Jeff Bezos’a timsahlı protesto! Halktan öyle korktu ki, düğün yerini değiştirmek zorunda kaldı
Amazon’un kurucusu Jeff Bezos ve nişanlısı Lauren Sanchez, Venedik’te gerçekleştirecekleri üç günlük düğün kutlamalarının bir bölümünü yerel halkın protesto tehditleri üzerine planlanan mekândan daha güvenli bir yere taşımak zorunda kaldı. ŞİŞME TİMSAHLARLA KANAL ABLUKASI PLANI İFŞA OLDU Bezos’un düğün partisi için hazırlıklar sürerken, Venedikli protestocular, şehrin kanallarını şişme timsahlarla doldurarak konukların gelmesini engellemeyi planladıklarını açıkladı. Aktivistler, düğünün Venedik’in ruhunu turizme sattığını ve kentte yaşanan konut sıkıntısı ile yerel hizmetlerin aksamasına yol açtığını ileri sürmüştü. DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN GELEN ÜNLÜ AKIN EDİYOR Düğün için Los Angeles, Londra, Budapeşte, Tanzanya gibi çeşitli ülkelerden onlarca özel jetle Hollywood yıldızları ve teknoloji dünyasından önemli isimlerin Venedik’e geleceği bildirildi. Aralarında Kim Kardashian, Oprah Winfrey, Bill Gates, Lady Gaga ve Elton John gibi ünlülerin bulunduğu çok sayıda konuk katılacak. VENEDİK”TE ÇATIŞAN İKİ CEPHE Şehirdeki “Yes Venice Can” adlı grup, Bezos’u ve konuklarını memnuniyetle karşılayacaklarını ve şehrin dünyaya açılan kapısı olmaya devam edeceğini savunuyor. Ancak Greenpeace ve “Everyone Hates Elon” gibi çevreci ve aktivist gruplar, düğün için şehrin kapatılmasını eleştirerek milyarderlerin vergi ödemesi gerektiğini belirtiyor. Venedik caddesinde bir afişte, “Jeff Bezos”un düğününe cevabımızı düzenleyelim! Herkese şunu söyleme şansı vermek için ortak direniş günlerini hazırlıyoruz: Bezos için yer yok!” yazıldı. AKTİVİSTLERDEN SERT TEPKİLER Greenpeace kampanyacısı Clara Thompson, “Venedik iklim krizinin altında ezilirken milyarderler mega yatlarında eğleniyor. Bu, sorumluluktan kaçan bozuk sistemin sonucu” dedi. “Everyone Hates Elon” sözcüsü ise Bezos’un düğün için şehrin yarısını kapatmasına tepki göstererek, milyarderlerin servet vergisi ödemesi gerektiğini vurguladı. BEZOS”UN YATINDA KÖPÜK PARTİSİ Bezos ve Sanchez, düğün öncesi Hırvatistan açıklarındaki süperyat Koru’da coşkulu bir köpük partisi düzenledi. Yaklaşık 500 milyon dolarlık mega yat, helikopter pisti bulunan destek gemisi Abeona eşliğinde Venedik lagününe doğru yola çıktı. MİLYARDERLERİN LÜKS YAŞAMINA TEPKİ BÜYÜYOR Aktivistler, milyarderlerin zenginliklerini sergilediği bu tür etkinliklerin kamu kaynakları üzerindeki baskıyı artırdığını aktardı. Düğün, milyonlarca avro gelir getirmesine rağmen sosyal adalet ve çevre kaygıları nedeniyle eleştirilerin odağında yer alıyor.
Source: Muzeyyen Bıyık
Avrupalı ünlülerin Ege keyfi
Hollandalı Lilly Becker, Ukraynalı Jana Azizi, Hollandalı Sylvie Mesis, İsviçreli Irina Cerutti, Alman Soraya Eckes, geçtiğimiz günlerde Türkiye ye gelerek, Ege de kız kıza tatil yaptı. Didim den başladıkları Ege turunda; Bodrum, Çeşme, Marmaris ve Datça yı gezdiler. 5 Avrupalı ünlü, gönüllerince tatil yaparken her fırsatta denizin ve güneşin keyfini çıkardı. resim#1269383# ♦ Afgan kökenli Ukraynalı Model ve Sunucu Jana Azizi… 1992 de ailesiyle Almanya ya taşındı. Birçok TV programı hazırlayıp sundu. TV yapımcısı ve sunucusu olarak çalışmaya devam ediyor. ♦ Hollandalı Model Sylvie Mesis… 2003 te Hollanda nın en seksi kadını seçildi. Hollandalı ünlü futbolcu Rafael van der Vaart ile 2005 – 2013 arasında evli kadı. Kariyerini, TV programlarının yapımcısı ve sunucusu olarak sürdürüyor. ♦ İsviçreli Fenomen Irina Cerutti… Gazetecilik ve sosyal medya fenomeni olarak gezi yazıları üzerine içerikler üretiyor. ♦ Alman Model Soraya Eckes… Modelliğinin yanı sıra sosyal medya fenomeni olarak yaşamını ülkesinde sürdürüyor.
Source: Habertürk
Can Yaman ve yeni sevgilisi DJ Sara Bluma”dan kırmızı halıda samimi pozlar
Erkenci Kuş” dizisiyle yıldızı parlayan ve 2020 yılında radikal bir karar alarak yurt dışına yerleşen Can Yaman, kariyerine bir süredir İtalya’da devam ediyor. Ünlü oyuncu, önceki gün düzenlenen Global Series Festival 2025’e katıldı. Festivalde yeni dizisi “Sandokan”ın tanıtım çalışmalarını sürdüren Yaman, kırmızı halıda ilgi odağı oldu. Can Yaman’a kırmızı halıda, yeni sevgilisi DJ Sara Bluma eşlik etti. Çift, el ele yürüyerek poz verdi. Yaman, bir ara sevgilisini kırmızı halı üzerindeki koltuğa oturttuktan sonra kucağına alarak objektiflere romantik pozlar verdi. Yeni dizisiyle ekranlara dönmeye hazırlanan oyuncunun kırmızı halıdaki samimi halleri sosyal medyada da gündem oldu.
Source: Haber Merkezi
Savaşları başlatan yüzük Sivas”ta üretiliyor! Elçi padişahın huzuruna gelince ilk önce yüzüğe bakar
Türk okçuluğunun kültürel miras ögelerinden biri olan Zihgir Yüzüğü, yüzyıllardır başparmak çekimi yapan Türk savaşçılarının kullandığı özel bir ekipman olarak biliniyor. Zihgir; kaşık, dil ve eşik adı verilen üç bölümden oluşuyor. Kirişin parmakla temasını keserek atışın daha güçlü ve isabetli olmasını sağlayan bu yüzük, günümüzde hem fonksiyonel hem de kültürel bir değer taşıyor. Zihgir ustası ve geleneksel Türk okçuluğu ile ilgilenen Ahmet Samet Günaydın, zihgir yapımında genellikle manda boynuzu gibi dayanıklı ve işlenebilir malzemeler kullandığını söylüyor. Günaydın, Zihgir yüzüğü ağaç, kemik, boynuz gibi doğal malzemelerin yanı sıra sentetik malzemelerden de üretilebiliyor. Genel olarak okçular kullanıyor ama aksesuar olarak tercih edenler de var dedi. Zihgirin ağaç, kemik ve boynuz türevleri gibi bir çok malzemeden yapılabileceğini söyleyen Ahmet Samet Günaydın, Zihgir Yüzüğü, Türklerin ok ve yay kullanımında kullandığı, kirişle parmağı ile temasını kesmek amacıyla kullandığı bir yüzük cinsidir. Zihgir, 3 parçadan oluşur. Üst kısmına gelen kısım kaşık, deri kısmı dil ve kirişe temas eden kısmına da eşik ismi verilir. Tarih, Türkler var olduğu sürece hep başparmak çekimi yaptığı için zihgirin tarihçesi milattan öncesine kadar dayanıyor. Manda boynuzu, dayanıklı ve işlemesi kolay bir malzemedir. O dönemdeki şartları ele alırsak, işlemesinin kolay olması ve sağlamlığından dolayı manda boynuzu kullanılmış. Zihgir Yüzüğü her türlü malzemeden yapılabilecek bir ürün. Ağaç türevleri, kemik türevleri, boynuz türevleri ve sentetik ürünlerden üretimini yapmaktayız. Genel olarak okçulardan bir talebimiz oluyor. Aksesuar olarak kullanmak isteyenlerde müracaat ediyor diye konuştu. Zihgir Yüzüğü”nün tarih boyunca diplomatik anlamlar taşıdığını belirten Günaydın, Kemal Keş Mustafa Efendi”nin Süleymaniye Kütüphanesi”ndeki Lala İsmail Bölümü Kavsnamesi El Yazmasında zihgirlerin pirinin Hazreti Ali (Radıyallahü anh)olduğundan bahseder. Bu rivayette bir gün Hazreti Hasan ve Hüseyin(Radıyallahü anha) ok atma antrenmanı yaptığı esnada, parmaklarının yaralandığı ve Hazreti Ali Efendi”mizin onlara Zihgir Yüzüğü yaptığı rivayet edilir. Aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet bir zihgir ustasıdır. Zihgir Yüzüğü ile diplomatik mesajlar verildiği zamanlar olmuştur. Zihgir, atış dışındayken yukarıya doğru bakar. Atış esnasında aşağı doğru bakar. Elçi görüşmek için geldiğinde ilk olarak padişahın başparmağına bakar. Zihgir eğer yukarı doğru bakıyorsa konuşma yapılabilir ve barış imzalanabilir. Yüzük şayet aşağı doğru bakıyorsa, elçi hiçbir şey söylemeden geri çıkar. Çünkü konuşulacak bir şeyin kalmadığı ve savaşılacağı anlamına gelir. Türklerin diğer kavimlerden daha iyi okçular yetiştirmesinin sebebi aslında atış tarzıdır. Diğer kavimler 3 parmak çekişi yaparken biz Türkler, mandallama tekniği dediğimiz 5 başparmak atışını yapıyoruz. Bu okun, atın üstünde daha rahat çekilip atılmasını hem de yayda sabit durmasını sağlıyor. Daha teknolojik hale gelmiş oluyor. Zihgir, savaşın ince zarif halkası olup isabet oranını arttırıyor dedi.
Source: Gazetevatan.com
Şırnaklı 5 kadın usta öğretici “şal şapik” kumaşını yaşatmak için tezgahın başında
Kentte daha önce Halk Eğitimi Merkezi bünyesinde 4 yıl usta öğretici olarak çalışan 5 usta öğretici kadın, kursları kapanınca bir yıl önce erkek kıyafeti yapımında kullanılan şal şapik kumaşını üretmek için atölye kurmaya karar verdi.
Şırnak Üniversitesi yerleşkesinde 500 metrelik alanda yapılan yer tahsisiyle 5 kadın, geçmişte evlerdeki tezgahlarda dokunan ancak ham madde sıkıntısıyla bölgede zamanla yapımı azalan şal şapik kumaşının üretimini gerçekleştiriyor.
Doğal tiftikten üretilip kök boyayla renklendirilen ve tezgahlarda dokunan kumaşın, kışın sıcak, yazın serin tutma özelliği bulunuyor.
“Yapımı meşakkatli olan kumaşımız 15 aşamadan geçiyor”
Usta öğreticilerden Esma Arikan, AA muhabirine, 4 yıllık usta öğretici olarak görevinin ardından kurslarının kapanmasıyla 5 arkadaş atölye açmaya karar verdiklerini söyledi.
“Yaptığımız kumaşları hem yurt içinde hem yurt dışında siparişe göre yapıyoruz. Sosyal mecralarla bize ulaşan ve sipariş verenler oluyor. Irak, Almanya, Hollanda ve Belçika”ya sipariş alıp kargoyla gönderdik.” diyen Arikan, kumaştan yapılan kıyafetleri erkeklerin düğünlerde ve özel günlerde giydiğini belirtti.
Arikan, şunları kaydetti:
“Yapımı meşakkatli olan kumaşımız 15 aşamadan geçiyor. Siyah, mavi, gri ve yeşilin aralarında bulunduğu yaklaşık 10 renkte kumaş üretebiliyoruz. Unutulmaya yüz tutmuş, kültürel mirası yaşatmaya çalışıyoruz. İnşallah atölyemizi daha iyi seviyeye ulaştıracağız. Bir kumaşın yapımı yaklaşık bir ay sürüyor. Buradaki gelirle aile ekonomisine katkı sağlıyoruz.”
“Kültürel mirasımız olan şal şapik kumaşını ayakta tutmaya çalışıyoruz”
Usta öğretici Meryem Yural da 4 yıl kursiyer, 4 yıl usta öğretici olmak üzere 8 yıldır bu işle uğraştığını, birçok kursiyere de bu mesleği öğrettiğini dile getirdi.
Mesleklerinin dışarıdan basit göründüğünü ama çok zorluklarla yapıldığını anlatan Yural, “Bu sanatı gerçekten severek yapıyoruz. Mesleğimizi çok sevdiğimiz için bu atölyeyi açtık, kültürel mirasımızı ayakta tutmaya çalışıyoruz. Unutulmaya yüz tutmuş bu sanatı yaşatmaya devam edeceğiz ve unutulmasına izin vermeyeceğiz. Genellikle siparişleri erkek ceketleri ve şal şapik takımı olarak çıkarıyoruz. Bu kumaşın özelliği yazın serin, kışın sıcak tutması ve yıllarca dayanmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Halise Batar ise bu işten kazandığı gelirle üniversitede okuduğunu belirterek, “Hem çalıştım hem okul okudum. Bu meslek artık işimiz, aşımız oldu. Bu geleneği sürdürmeye kararlıyız.” dedi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
DJ Sara Bluma kimdir, kaç yaşında? Can Yaman'ın yeni sevgilisi DJ Sara Bluma aslen nereli?
Başarılı oyuncu Can Yaman, katıldığı Global Series Festivali”nde tüm dikkatleri üzerine çekti. Etkinlik sırasında sosyal medyaya yansıyan kareler, gündemi kısa sürede hareketlendirdi. Özellikle festivale el ele katıldığı isim olan DJ Sara Bluma, takipçilerin ilgisini çekti. Peki, DJ Sara Bluma hakkında neler biliniyor? Can Yaman”ın yeni sevgilisi DJ Sara Bluma kaç yaşında, nereli ve ne iş yapıyor? İşte gündem olan o isme dair merak edilen ayrıntılar…SARA BLUMA KİMDİR?1996 doğumlu olan Sara Bluma, 2025 yılı itibarıyla 29 yaşındadır. Cezayir kökenli bir ailede dünyaya gelmiş, ancak çocukluk ve gençlik yıllarını büyük ölçüde Avrupa”da geçirmiştir. Çok kültürlü geçmişi, hem müziğine hem de sahne duruşuna yansımaktadır.Sara Bluma”nın profesyonel müzik kariyeri, elektronik müziğin kalbi olarak kabul edilen İspanya”nın Ibiza Adası”nda başladı. Genç yaşta kulüplerde sahne alarak dikkat çeken Bluma, kısa sürede önemli bir dinleyici kitlesi edindi. Başarılı performansları sayesinde, The Sanctuary Eco Retreat gibi prestijli mekanlarda resident DJ (kadrolu DJ) olarak görev aldı.2022 yılında çıkardığı ilk stüdyo albümü “Teenage Dream”, onun uluslararası müzik çevrelerinde tanınmasını sağladı. Albüm, sadece bir DJ değil, aynı zamanda yetkin bir müzik prodüktörü olduğunu da ortaya koydu. Eleştirmenlerden olumlu yorumlar alan bu proje, Sara Bluma”yı global elektronik müzik arenasında öne çıkardı.Sara Bluma”yı farklı kılan özelliklerden biri de sahne şovlarına getirdiği sanatsal dokunuş. “Boudoir” adını verdiği sahne konsepti, elektronik müzik ile burlesk ve kabare unsurlarını bir araya getirerek izleyicilere çok yönlü bir deneyim sunuyor.
Source: Haberler