Bodrum’da rüya gibi düğün
Şubat ayında, İstanbul’daki Mandarin Oriental’da gerçekleşen bir nişanla evlilik yolunda ilk adımı atan Aslıgül Orman ve Aytek Gucetil, göz kamaştıracak bir düğün için gün sayıyor.Cemiyet hayatının merakla takip ettiği düğün, Fikret Orman’ın ortağı olduğu Bodrum Gündoğan’daki Cape Hotel’de 3 gün sürecek görkemli bir organizasyonla kutlanacak. 19, 20 ve 21 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek bu özel davette iş, spor ve cemiyet dünyasından pek çok tanınmış isim bir araya gelecek.Aşklarını çocukluk arkadaşlığından bugüne taşıyan çiftin düğünü, bu yaz Bodrum’un en çok konuşulacak davetlerinden biri olmaya aday.Ben de genç çifte şimdiden mutluluklar diliyorum…Göz kamaştıran sahne!Ünlü şarkıcı Lerzan Mutlu, hafta sonu Kıbrıs Limak Otel’de sahne aldı. Gecede güzelliği ve ışıltılı yeşil elbisesiyle göz kamaştıran Mutlu, sahne performansıyla dinleyicilerine unutulmaz bir gece yaşattı. Sevilen şarkılarını hayranlarıyla birlikte seslendiren Mutlu, adeta müzik şöleni sundu. Sanatçı, ışıklar altında parlayan sahne tarzı ve zarafetiyle yine tüm dikkatleri üzerine çekti.‘YouTuber’ oldularCemiyet hayatının tanınmış isimleri Alara Koçibey ve Tuvana Büyükçınar, YouTube dünyasına iddialı bir giriş yaptı. ‘Life Couture’ adıyla yayın hayatına başlayan sohbet serisi, kısa sürede ilgi topladı.Programda yalnızca ünlü simalar değil, cemiyet dünyasının öne çıkan isimleri de ağırlanıyor. İç mimarlık alanında Emine Kütük’le ortak yürüttükleri projelerle de tanınan Koçibey ve Büyükçınar, ‘Life Couture’ ile moda, yaşam ve yaratıcılığı bir araya getiren özgün bir içerik sunuyor.Semtin yeni gözdesiKaraköy Hacımimi’de kapılarını açan CafeLU’s, modern mimarisi, üçüncü nesil kahveleri ve artizan lezzetleriyle kısa sürede dikkatleri üzerine çekti. Resident Chef Ali Efe Varol’un mevsimsel malzemelerle hazırladığı yaratıcı tabakları ve Pastry Chef Eda Bektaş’ın Fransız dokunuşlu tatlılarıyla öne çıkan mekân, Hacımimi semtine modern bir soluk getiriyor.
Source: Mehmet Üstündağ
‘Ayasofya çökebilir!’
Ayasofya, Ayasofya olalı o kadar çok tartışmaya konu oldu ki! Önce katedralkilise, sonra cami, ardından müze ve en son yine cami olduğunda da birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Ayasofya yeryüzünün en büyük, en eski mabetlerinden biri. Bugün ise tartışılan konu bizleri tarihin en tozlu sayfalarına geri götürüyor. “Ayasofya korunmalı, restore edilmeli ve kimse girmemeli” diyen İlber Ortaylı’dan asıl konunun, Ayasofya’nın aynı yaşlı bir insan gibi bünyesinin gösterdiği sorunların sürekli farklı uzmanların gözetiminde olması gerektiğini savunan Nezih Başgelen’e, “Uygarlık tarihi adına Fatih’in Ayasofya’ya yaklaşımı ve davranışına da mı bakmadı kimse? Her dinden insana açık olmalı kapılar” diyen Gürol Sözen’den ve her gün Ayasofya’ya onlarca turist götüren adını ise haklı gerekçelerle vermek istemeyen rehberin, “Bir ibadethaneye girmeden önce size, Müslüman mısınız, Hıristiyan mı, diye bir soru sorulmamalı. Burası laik bir ülke, kimseye dinini soramazsınız, anayasa da maddesi var” sözleri tarihin sayfalarında yerini alacak. Uzun sözün kısası Ayasofya sadece bizim değil ve Ayasofya, “kutsal bilgelik” anlamına geliyor. “NAMAZ KILACAKSAN SULTANAHMET CAMİSİ”NE DE GİDEBİLİRSİN? İLBER ORTAYLI (Tarihçi, yazar) Ayasofya’ya hiç kimse girmemeli. 1500 yıllık bu tarihi yapı bu gidişle çökecek. Neden mi? Altı boş, dehlizler var ve ciddi bir restorasyon gerekiyor. Belki sadece bu haliyle uzmanlar girebilir, muayyen günlerde din adamları girebilir ya da önemli kişilerle namaz kılınır. Böyle giderse ve bina ciddi bir hasar alırsa hatta taban çökerse ülkemiz ciddi bir mesuliyet altında kalabilir. Senede 2 milyon kişi ziyaret ediyor. 16. asırdan yani Mimar Sinan’dan bugüne statik olarak ciddi bir restorasyon yapılmadı. Mimar Sinan destekleri koyarak güçlendirdi zamanında o kadar. Müslümanı da ne Hıristiyanı da kimse kullanmamalı bu yapıyı. Namaz mı kılmak istiyorsun o zaman Sultanahmet Camisi’nde ya da Süleymaniye Camisi’nde kıl namazını. Mimar Sinan’ın ekol camileri dururken neden Ayasofya? Geç Roma devrinden 1500 yıllık çok hassas bir bina burası. Önceden yapılan restarosyonların temeli doğru ayarda değildir, üstüne titrenecek bir yer burası. “FATİH”İN AYASOFYA”YA YAKLAŞIMI VE DAVRANIŞINA DA MI BAKMADI KİMSE? GÜROL SÖZEL (Sanat tarihçisi-ressam ) Haberinizi ya da sözünü ettiğiniz olguyu nasıl yanıtlamalıyım bilmiyorum. Öncem ve sonram için kuşkuluyum! Düşünüyorum da ben bu toprakların ev sahibi mi yoksa kiracısı mıyım? Üstelik kirasını bile ödemeyen. Aynadaki ben miyim, tanıyamıyorum kendimi! Sığınacağım limanı dönüp dolaşıp hep doğa ve geçmiş uygarlıklarda ararım, işin içinden sıyrılmak için. Söyleyeceklerimi kaçıncı kez tekrar ediyorum bilmiyorum. İki örnek: Biri 13. yüzyıldan İzzeddin Keykavus, Selçuklu sultanı. Diyor ki: “Biz bu cihanı terk edip gittik/ Zahmet ve rahatını nakşedip gittik./Bundan sonra nöbet sizdedir./Biz kendi nöbetimizi tuttuk gittik.” Diğeri Mevlana: “Gene gel gene./Ne olursan ol,/ister kâfir ol, ister ateşe tap, ister puta,/ister yüz kere tövbe etmiş ol,/ister yüz kere bozmuş ol tövbeni./Umutsuzluk kapısı değil bu kapı, nasılsan öyle gel…” Hadi, binlerce yıl öncesinden örnekler vermeyeyim de 700 yıl öncesindekilerden mi hiçbir şey öğrenemedik? Sahi, biz kendimizi nerede görmek istiyoruz? Hadi, günümüzün kaba gözlüğü ile örnekleyeyim; yazar kasa Ayasofya’ya hangi gözle bakıyoruz? Yeryüzündeki her uygarlık, hepimiz için ortak miras değil mi? Biz ve bizden sonraki çağlarda nasıl anılmak istiyoruz? 12 bin yıllık Anadolu coğrafyası; çok tanrılı ve tek tanrılı dönemlerin görkemli mirasını bize altın bir tepsi içinde bize bırakmışlarsa ayıp mı etmişler? İzzeddin Keykavus’un yüzlerce yıl önceden sözünü ettiği uygarlıkların nöbetini kim, kimler tutuyor bugün? Ya da Mevlana’nın deyişi de mi işe yaramıyor?” Uygarlık tarihi adına Fatih’in Ayasofya’ya yaklaşımı ve davranışına da mı bakmadı kimse? Çağımız yapay zekâyla uğraşadururken, bizlerin gümrük memuru gibi uygarlıkların turnike kapısında mı nöbet tutmamız makbul? Aslında, her biri onur kaynağımız olan Anadolu uygarlıklarında (üstelik, yalnızca Ayasofya ve mozaiklerinin yeryüzü coğrafyasında örneği yok iken) bilim ve sanat adına o denli çok araştıracak olgu ve üstelik bu topraklara ödenmemiş çok borcumuz varken, her gün kâbus ile uyanmak! Evet, kimden, kimlerden özür dilemeliyim bu görkemli coğrafya adına? Uzun sözün kısası, kutsallığın ve uygarlıkların zeytin ağacı gibi kültürel miras da özen ve bilgi ister, “NEREDE SİZİN KAİK ANLAYIŞINIZ” REHBER Ayasofya’nın cami bölümüne Müslüman olmayan kişiler alınmıyor. Bu, yanlış olmasın ama dünyada sadece Fas’ta uygulanan bir yöntem. Bir ibadethaneye girmeden önce size Müslüman mısınız, Hıristiyan mı diye bir soru sorulmamalı. Burası laik bir ülke, kimseye dinini soramazsınız, anayasada maddesi var. Ama Ayasofya’yı siyaseten kullandıkları için kim nasıl isterse öyle bir sistem uygulanıyor. Biz rehberler, içeride yüksek sesle Kuran okunduğu için zaten anlatım yapamıyoruz. Buraya giren turistler 25 Avro vererek buraya giriyor ama aslında hiçbir bilgiyi alamadan ve kubbeyi tam olarak göremeden buradan çıkıyorlar. Ayasofya’ya girdiğinizde ilk olarak görmeniz gereken yer kubbedir. Ama kubbeyi tam olarak görmek içinde aşağıdan yani bugün Müslüman olmayanların alınmadığı camiden bakmak gerekiyor. Size yakın zamanda şahit olduğum bir olayı anlatayım. Yunan asıllı Alman bir turist, cami kısmına girmek istedi. Kapıda dini soruldu şaşkınlık içinde kaldı ve sonra şu cevabı verdi görevlilere: “Sizler bizim ülkemize geldiğinizde ve Köln Katedrali’ni (Dom) gezmek istediğinizde biz size dininizi soruyor muyuz? Burası Türkiye değil mi? Nerede sizin laik anlayışınız?” diye cevap verdi. Bizlerin yüzü kızardı. Çok yakın zamanda turist bir grup ‘Burada neden tuvalet yok?’ diye sorguladı. Eksikler çok, yaptırımlar ise çağ dışı. BİNA ONARILMALI! Öte yandan, biz binaya deyim yerindeyse kelle koltukta giriyoruz. Bakın Ayasofya’nın sağ tarafında yer alan sütunların hepsi yamuk durur. En üst katına çıktığınızda ise binanın restorasyona ihtiyacı olduğunu açıkça görürsünüz. Zemin ise paramparça durumda. En son 6.5 büyüklüğünde olan depremde oradaydım ve hızlıca kapıları kapattılar kimseyi almadılar çünkü herkes binanın ciddi bir onarımdan geçmesi gerektiğini biliyor. PAHALILIK… Ayrıca, müze girişlerinin çok pahalı olması da turistleri etkilemeye başladı, gelen yabancılar bundan rahatsız ve bir daha gelmeyeceklerini söylüyorlar. Çünkü dünyanın en ünlü müzelerine bakın Türkiye şu an listenin en üst sırasını zorluyor. “FATİH”İN AYASOFYA”YA YAKLAŞIMI VE DAVRANIŞINA DA MI BAKMADI KİMSE?” NEZİH BAŞGLEN (KÜLTÜREL VE DOĞA MİRAS İZLEME PLATFORMU YÖNETİCİSİ-ARKEOLOG) Ayasofya, dünya mimarlık tarihinin en önemli yapılarından birisidir. Yapılış özellikleri açısından uzun bir süre “dünyada tek” (singulariter in mundo) olarak tanımlanmış görkemli bir anıt. Ayasofya tüm özellikleriyle “üstün evrensel değer taşıyan kültür varlıkları” açısından benzersiz bir örnek. Bu açıdan Unesco Dünya Mirası Listesi’ne alınması sırasında belirlenen kriterlere uyumu bundan sonra da dikkatlice korunmalı. Ayasofya’nın tüm özelliklerinin daha etkin bir şekilde korunabilmesi açısından yeni yönetim modelinin rasyonel bir çerçevede uygulanması daha da önem kazanmakta. Yeniden ziyarete açılan galeriler bölümündeki ortaçağ resim sanatının şaheseri ve Rönesans’ın habercisi sayılan Deesis mozaiği başta olmak üzere diğer sanatsal değerlerin çok yönlü korunması önemli. Ayasofya’nın her türlü dış etkenlere karşı korunması, yapıyı bugüne kadar getiren taşıyıcı sistemlerinin güvenliği için içte ve dışta her yerinin 7/24 sürekli (yapı içinde, İstanbul Emniyet’inde, itfaiyede ve Ankara’da) izlenebileceği daha yetkin bir sistemin olması önemli. Ayasofya’nın aynı yaşlı bir insan gibi bünyesinin gösterdiği sorunların sürekli farklı uzmanların gözetiminde olması ve hassas bakımının sağlanması da hayati önemde. Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yapı ile ilgili alınan karar süreçlerinin şeffaf olması ve uygulamaların denetlenebilir olması ise her açıdan önem taşımakta.
Source: Öznur Oğraş Çolak
Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi geceleri de ziyaretçilerini ağırlayacak
Sultan II. Bayezid tarafından 1488″de yaptırılan, tıbbiye, şifahane ve imarethane olarak kullanılan külliye, günümüzde Trakya Üniversitesi (TÜ) bünyesinde “Sağlık Müzesi” ve “İmaret Müzesi” olarak hizmet veriyor.
Müze, Kültür ve Turizm Bakanlığının başlattığı “gece müzeciliği” uygulaması kapsamında yaz boyunca perşembe, cuma ve cumartesi geceleri 22.30″a kadar ziyarete açık olacak.
Osmanlı”nın tıp eğitimi ve hastalara uygulanan tedavi yöntemlerinin anlatıldığı müze, yarından itibaren haftanın 3 günü geceleri de ziyaretçilerini ağırlayacak.
TÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Hatipler, yaptığı açıklamada, Sağlık Müzesi”nin Edirne”nin en önemli tarihi ve kültürel değerlerinden biri olduğunu belirtti.
Müzedeki aydınlatma çalışmalarının tamamlandığını ve gece ziyaretlerine hazır hale getirildiğini aktaran Rektör Hatipler, “Müzemiz yalnızca gündüzleri değil, geceleri de farklı bir atmosfer sunuyor. Şehrimize gelen misafirleri ve Edirne halkını bu özel atmosferi yaşamaya davet ediyoruz. Üniversitemiz Edirne”nin kültürel mirasına verdiği önemi arttırarak sürdürecektir.” ifadelerini kullandı.
Sultan II. Bayezid Külliyesi
Sultan II. Bayezid’in Akkirman seferine çıkarken 1484’te temelini attığı külliye, 1488’de tamamlandı.
Osmanlı döneminde tıbbiye, şifahane ve imarethane görevleri üstlenen külliyede, 1800’lü yıllardan sonra sadece akıl ve ruh sağlığına yönelik tedaviler gerçekleştirildi.
Osmanlının son dönemlerinde Balkan savaşlarından sonra faaliyeti sonlandırılan ve zarar gören külliye, 1978’de Trakya Üniversitesinin yapıyı bünyesine almasıyla 1986’da restorasyon süreciyle ayağa kaldırıldı.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ndeki külliyede yer alan ve Avrupa En İyi Müze Ödülü ve En İyi Sunum Ödülü sahibi Sağlık Müzesi”ne dünyanın pek çok yerinden ziyaretçi geliyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
25 Haziran Hangi Burç Oluyor? 25 Haziran Ne Burcu, Yükseleni Hangisi?
25 Haziran Hangi Burç Oluyor?” sorusunun yanıtı astroloji severlerin gündeminde yer almaya devam ediyor. Her burç bir ayı ve tarih aralığını temsil ettiğinden ötürü hangi burcun hangi güne denk geldiği merak ediliyor. Öte yandan art arda gelen burçlarda tarih aralığının da iyi hesaplanması gerektiği konu ile ilgili uzmanlar tarafından belirtiliyor. Peki; 25 Haziran Hangi Burç Oluyor? İşte 25 Haziran Burcu Özellikleri, Yükseleni ve Yorumu 25 HAZİRAN HANGİ BURÇ OLUYOR? 25 Haziran”da dünyaya gelenler Yengeç burcu olmaktadır. Yengeç burcu 22 Haziran – 23 Temmuz tarihleri aralığını kapsamaktadır. YENGEÇ BURCU GENEL ÖZELLİKLERİ Grup: Su, negatif,dişi Yönetici Gezegen: Ay Renk: Gümüş, gri, eflatun Uğurlu Taş: İnci Şanslı Sayı: 2 Şanslı Gün: Pazartesi Karşıt Burç: Oğlak Şehirler: İstanbul, Amsterdam, Milano, Manchester, Stockholm Metal: Gümüş Çiçekler: Nilüfer, beyaz gül, zambak Ağaçlar: Defne, köknar KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ: Yaşamlarındaki her konuda aşırı bir şekilde hassas, alıngan ve kuruntulu olan Yengeç”leri tanımlayan sözcük “Hissederim” dir. Sorumluluk duyguları çok gelişmiştir. Her işte olağanüstü olan ayrıntıcılıkları, işlerinde mükemmeliyetçiliği getirir. Ayni sorumlulukları karşılarındakilerden de beklerler. Yengeç”ler duygusallıkları ve duyarlılıkları ile tanınırlar. Çevresindeki her insandan da ayni hassasiyeti bekledikleri için, kolay geçinilir tipler değildir. İyi günlerinde neşeli, iyi kalpli, yardımsever, düşünceli ve anlayışlıdırlar. Fakat herhangi belirgin bir neden olmadan somurtkan ve alıngan olabilirler. Yakınlarını ve arkadaşlarını çok sevmelerine karşın, bunu pek belli etmezler. Kendilerini herhangi bir şekilde inciten kişileri zor bağışlarlar ve yapılan hareketi asla unutmazlar. Yengeç”ler müziğe ve dinsel konulara karşı ilgilidirler. Sabırlı olan Yengeç”ler tartışmalardan kesinlikle hoşlanmazlar. Duygularını sessiz bir şekilde saklarlar. FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ: Gerçek Yengeç Burcu insanı fiziksel olarak; soluk, beyaz tenli, orta ve kısa boylu, yuvarlak yüzlüdür. Gözleri genelde gri veya mavi gözlüdür. Saçları mat ve kahverengi olur. Yengeç kadınları tartışmasız çok güzeldirler. Ay gezegenini simgeleyen güzel yüzleri vardır. Vücut yapıları gençliklerinde güzeldirler. Yaşları ilerledikçe, dikkat etmezlerse kilolu tombul bir vücutları olur . 25 HAZİRAN YENGEÇ BURCU YÜKSELENİ NEDİR? Yükselen burç kişinin doğduğu saate, dakikaya ve doğum yerine göre değişiklik göstermektedir. Bu sebeple aynı günde doğan herkesin yükseleni farklıdır. 25 Haziran tarihli burcun yükselenini hesaplamak için kişinin doğum saatini bilmesi gerekmektedir.
Source: Sabah
28 Haziran Hangi Burç Oluyor? 28 Haziran Ne Burcu, Yükseleni Hangisi?
28 Haziran Hangi Burç Oluyor?” sorusunun yanıtı astroloji severlerin gündeminde yer almaya devam ediyor. Her burç bir ayı ve tarih aralığını temsil ettiğinden ötürü hangi burcun hangi güne denk geldiği merak ediliyor. Öte yandan art arda gelen burçlarda tarih aralığının da iyi hesaplanması gerektiği konu ile ilgili uzmanlar tarafından belirtiliyor. Peki; 28 Haziran Hangi Burç Oluyor? İşte 28 Haziran Burcu Özellikleri, Yükseleni ve Yorumu 28 HAZİRAN HANGİ BURÇ OLUYOR? 28 Haziran”da dünyaya gelenler Yengeç burcu olmaktadır. Yengeç burcu 22 Haziran – 23 Temmuz tarihleri aralığını kapsamaktadır. YENGEÇ BURCU GENEL ÖZELLİKLERİ Grup: Su, negatif,dişi Yönetici Gezegen: Ay Renk: Gümüş, gri, eflatun Uğurlu Taş: İnci Şanslı Sayı: 2 Şanslı Gün: Pazartesi Karşıt Burç: Oğlak Şehirler: İstanbul, Amsterdam, Milano, Manchester, Stockholm Metal: Gümüş Çiçekler: Nilüfer, beyaz gül, zambak Ağaçlar: Defne, köknar KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ: Yaşamlarındaki her konuda aşırı bir şekilde hassas, alıngan ve kuruntulu olan Yengeç”leri tanımlayan sözcük “Hissederim” dir. Sorumluluk duyguları çok gelişmiştir. Her işte olağanüstü olan ayrıntıcılıkları, işlerinde mükemmeliyetçiliği getirir. Ayni sorumlulukları karşılarındakilerden de beklerler. Yengeç”ler duygusallıkları ve duyarlılıkları ile tanınırlar. Çevresindeki her insandan da ayni hassasiyeti bekledikleri için, kolay geçinilir tipler değildir. İyi günlerinde neşeli, iyi kalpli, yardımsever, düşünceli ve anlayışlıdırlar. Fakat herhangi belirgin bir neden olmadan somurtkan ve alıngan olabilirler. Yakınlarını ve arkadaşlarını çok sevmelerine karşın, bunu pek belli etmezler. Kendilerini herhangi bir şekilde inciten kişileri zor bağışlarlar ve yapılan hareketi asla unutmazlar. Yengeç”ler müziğe ve dinsel konulara karşı ilgilidirler. Sabırlı olan Yengeç”ler tartışmalardan kesinlikle hoşlanmazlar. Duygularını sessiz bir şekilde saklarlar. FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ: Gerçek Yengeç Burcu insanı fiziksel olarak; soluk, beyaz tenli, orta ve kısa boylu, yuvarlak yüzlüdür. Gözleri genelde gri veya mavi gözlüdür. Saçları mat ve kahverengi olur. Yengeç kadınları tartışmasız çok güzeldirler. Ay gezegenini simgeleyen güzel yüzleri vardır. Vücut yapıları gençliklerinde güzeldirler. Yaşları ilerledikçe, dikkat etmezlerse kilolu tombul bir vücutları olur . 28 HAZİRAN YENGEÇ BURCU YÜKSELENİ NEDİR? Yükselen burç kişinin doğduğu saate, dakikaya ve doğum yerine göre değişiklik göstermektedir. Bu sebeple aynı günde doğan herkesin yükseleni farklıdır. 28 Haziran tarihli burcun yükselenini hesaplamak için kişinin doğum saatini bilmesi gerekmektedir.
Source: Sabah
26 Haziran Hangi Burç Oluyor? 26 Haziran Ne Burcu, Yükseleni Hangisi?
26 Haziran Hangi Burç Oluyor?” sorusunun yanıtı astroloji severlerin gündeminde yer almaya devam ediyor. Her burç bir ayı ve tarih aralığını temsil ettiğinden ötürü hangi burcun hangi güne denk geldiği merak ediliyor. Öte yandan art arda gelen burçlarda tarih aralığının da iyi hesaplanması gerektiği konu ile ilgili uzmanlar tarafından belirtiliyor. Peki; 26 Haziran Hangi Burç Oluyor? İşte 26 Haziran Burcu Özellikleri, Yükseleni ve Yorumu 26 HAZİRAN HANGİ BURÇ OLUYOR? 26 Haziran”da dünyaya gelenler Yengeç burcu olmaktadır. Yengeç burcu 22 Haziran – 23 Temmuz tarihleri aralığını kapsamaktadır. YENGEÇ BURCU GENEL ÖZELLİKLERİ Grup: Su, negatif,dişi Yönetici Gezegen: Ay Renk: Gümüş, gri, eflatun Uğurlu Taş: İnci Şanslı Sayı: 2 Şanslı Gün: Pazartesi Karşıt Burç: Oğlak Şehirler: İstanbul, Amsterdam, Milano, Manchester, Stockholm Metal: Gümüş Çiçekler: Nilüfer, beyaz gül, zambak Ağaçlar: Defne, köknar KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ: Yaşamlarındaki her konuda aşırı bir şekilde hassas, alıngan ve kuruntulu olan Yengeç”leri tanımlayan sözcük “Hissederim” dir. Sorumluluk duyguları çok gelişmiştir. Her işte olağanüstü olan ayrıntıcılıkları, işlerinde mükemmeliyetçiliği getirir. Ayni sorumlulukları karşılarındakilerden de beklerler. Yengeç”ler duygusallıkları ve duyarlılıkları ile tanınırlar. Çevresindeki her insandan da ayni hassasiyeti bekledikleri için, kolay geçinilir tipler değildir. İyi günlerinde neşeli, iyi kalpli, yardımsever, düşünceli ve anlayışlıdırlar. Fakat herhangi belirgin bir neden olmadan somurtkan ve alıngan olabilirler. Yakınlarını ve arkadaşlarını çok sevmelerine karşın, bunu pek belli etmezler. Kendilerini herhangi bir şekilde inciten kişileri zor bağışlarlar ve yapılan hareketi asla unutmazlar. Yengeç”ler müziğe ve dinsel konulara karşı ilgilidirler. Sabırlı olan Yengeç”ler tartışmalardan kesinlikle hoşlanmazlar. Duygularını sessiz bir şekilde saklarlar. FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ: Gerçek Yengeç Burcu insanı fiziksel olarak; soluk, beyaz tenli, orta ve kısa boylu, yuvarlak yüzlüdür. Gözleri genelde gri veya mavi gözlüdür. Saçları mat ve kahverengi olur. Yengeç kadınları tartışmasız çok güzeldirler. Ay gezegenini simgeleyen güzel yüzleri vardır. Vücut yapıları gençliklerinde güzeldirler. Yaşları ilerledikçe, dikkat etmezlerse kilolu tombul bir vücutları olur . 26 HAZİRAN YENGEÇ BURCU YÜKSELENİ NEDİR? Yükselen burç kişinin doğduğu saate, dakikaya ve doğum yerine göre değişiklik göstermektedir. Bu sebeple aynı günde doğan herkesin yükseleni farklıdır. 26 Haziran tarihli burcun yükselenini hesaplamak için kişinin doğum saatini bilmesi gerekmektedir.
Source: Sabah
Berk Cankant kimdir, kaç yaşında, nereli? Berk Cankant dizi ve filmleri…
Uzak Şehir dizisiyle yıldızı parlayan oyuncu Sinem Ünsal sevgilisi Berk Cankat ile Bodrum”da görüntülendi. Peki, Berk Cankant kimdir, kaç yaşında, nereli? Berk Cankant dizi ve filmleri. .. BERK CANKAT KİMDİR? Berk Cankat, 9 Mayıs 1984 tarihinde Ankara”da doğdu. Çocukluğu, mimar olan ve müteahhitlik yapan babasının mesleği sebebiyle; Ankara, Eskişehir ve Hatay gibi şehirlerde geçti. Bu sebeple; ilkokul”u Hatay”da, ortaokul ve lise”yi ise Ankara”da okudu. Ortaokul ve lise döneminde, okul tiyatrosunda yer aldı. Amatör olarak ilk tiyatro deneyimini de, 1999 senesinde Haldun Taner”in yazdığı Ayışığında Şamata oyununda aldığı rol ile kazandı. Lise eğitimini tamamladıktan sonra Ankara Bilkent Üniversitesi – Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi – Grafik Tasarım Bölümü”nden mezun oldu. Üniversite yıllarında hiç oyunculukla ilgilenmedi. Üniversiteden mezun olduktan sonra çok yakın arkadaşı ile birlikte grafiker mesleğini yapmak için İstanbul’a geldi. İstanbul”a geldikten sonra oyuncu olmaya karar verdi. Akademi 35 Buçuk Sanat Evi”nde oyunculuk eğitimi aldı ve artık profesyonel olarak tiyatro hayatına başladı. 2011 yılında Anton Chekhov”un yazdığı Martı ve Dejan Dukovski”nin yazdığı Barut Fıçısı oyunlarında, 2012 yılında ise Muzaffer İzgü”nün yazmış olduğu Merhaba Efendim adlı tiyatro oyununda rol aldı. Ayrıca tiyatro hayatında Kızıl Ötesi Aydınlık adlı oyunda, Civan Canova’nın, Otobüs adlı oyunda ise Vahide Perçin”in asistanlığını üstlenmiştir. İlk televizyon dizisi tecrübesini ise, 2013-2014 yılları arasında FOX”ta yayınlanan, Sana Bir Sır Vereceğim dizisi ile kazandı. Bu dizide, fantastik güçlere sahip olan ve bakışlarıyla zihinleri kontrol eden Savaş karakterini canlandırdı. Bu dizi ile adını duyurduktan sonra, 2014 yılında Medcezir dizisine konuk oyuncu olarak katıldı ve dizide Cem karakterine hayat verdi. Ekranlara iyice ısınan oyuncu, 2014 yaz sezonunda Star TV ekranlarında yayın hayatına başlayan ve 2015 yılında sona eren Güzel Köylü dizisinde Cemal karakterini canlandırdı. Berk Cankat dizide; Gizem Karaca, Mehmet Ali Nuroğlu ve Ahmet Mümtaz Taylan gibi isimlerle birlikte yer aldı. Ancak bu dizi, 17 Haziran 2015 tarihinde sona erdi. 12 Kasım 2015 tarihinde Star TV”de yayınlanmaya başlayan Tims Productions”ın yapımını üstlendiği Muhteşem Yüzyıl Kösem dizisinde Yeniçeri acemisi olan İskender(Alex) karakterini canlandırdı. Berk Cankat, Ocak 2016 tarihinde ELLE dergisi tarafından düzenlenen ELLE Style Awards – Yılın Erkek Oyuncusu ödülüne layık görülmüştür. 2017 yılında yayınlanmaya başlayan Yıldızlar Şahidim adlı dizide Özge Gürel ile birlikte başrolde oynamıştır. BERK CANKAT DİZİ VE FİLMLER Sana Bir Sır Vereceğim Medcezir Güzel Köylü Muhteşem Yüzyıl Kösem Yıldızlar Şahidim Gülizar Bir Deli Rüzgar Sıfırıncı Gün Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi
Source: Haber Merkezi
Türkiye”nin gururları
Klasik müzikte Türkiye’nin gurur kaynağı olarak uluslararası arenada büyük başarılara imza atan Ferhan Önder ile Ferzan Önder; Ankara’da başladıkları müzik eğitimlerini Viyana’da sürdürdü. Henüz 14 yaşındayken İtalya’daki Casagrande yarışmasında Jüri Özel Ödülü nü kazanan Önder kardeşler, 2001 de yayınladıkları Vivaldi Reflections albümüyle Almanya nın en büyük klasik müzik ödülü olan 2002 ECHO Klassik Ödülü nü kazandı. Salzburg, Viyana ve Beethoven festivalleri gibi prestijli etkinliklerde sahne alan Ferhan Önder ile Ferzan Önder; Bach, Vivaldi, Mozart, Bartók, Stravinsky ve Fazıl Say gibi büyük bestecilerin eserlerine getirdikleri yorumlarla dünya çapında büyük beğeni topladı. Sayısız uluslararası konser veren Önder kardeşler, önemli orkestralarla birlikte çalışarak klasik müziğin evrensel dilini geniş kitlelere ulaştırdı. 2003 te UNICEF tarafından İyi Niyet Elçisi seçilen Ferhan Önder ile Ferzan Önder, müzikle dokundukları her kalpte iz bırakmaya devam ediyor. Ferhan Önder ile Ferzan Önder, Anda Barut Collection da sahneye çıkarak klasik eserlerden oluşan repertuvarlarıyla seyircilere büyülü bir gece sundu. Seçkin Pirim’in Gate of Sun adlı eseri önünde verdikleri konser sonrasında Önder kardeşler, dakikalarca ayakta alkışlandı. Anda Barut Collection’ın sanatla dolu özel hafta sonunun bir diğer ilham verici etkinliği ise Art Talks by Seçkin Pirim oldu. Sanatseverler, Pirim’in yaratıcı dünyasına yakından tanıklık etme fırsatı bulduğu ve moderatörlüğünü sunucu Julide Ateş’in gerçekleştirdiği etkinlikte sanatçı Anda Barut Collection’da yer alan Gate of Sun adlı eserin yaratım sürecini ve sanata dair sohbet gerçekleştirdi. Pirim; Eselerimin yaratım süreci aslında içsel geçiş sürecim ile başladı. Soyut alanı daha geniş, uçsuz, bucaksız ve ilhan çekici olarak görüyorum. Bu anlamda içinden geçilebilen heykeller yapmak istiyordum. Gate serisi de ruhumu sıfırlamam gerektiği bir zamanda oraya çıktı. Gate of Sun da bunun sonucu olarak, Anda Barut Collection’ın doğasına uygun olarak ortaya çıktı dedi. Hafta sonu etkinliği kapsamında misafirler, doğanın dinginliğinde, sanatın ve müziğin iç içe geçtiği atmosferde Pernod Ricard Türkiye iş birliğiyle düzenlenen workshop’ta keyifli anları paylaştılar.
Source: Habertürk
Mansur Yavaş”tan “Kazım Koyuncu” paylaşımı
Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Mansur Yavaş , müzisyen ve söz yazarı Kazım Koyuncu “nun 20″nci ölüm yıl dönümü dolayısıyla sosyal medya hesabından paylaşım yaptı. O KISACIK ÖMRÜYLE KOCA BİR İZ BIRAKTI Yavaş, paylaşımında şunları kaydetti: Türküleriyle direnç, sesiyle hep umut oldu. Doğaya, insana, hayata adanmış o kısacık ömrüyle koca bir iz bıraktı. Şair ceketli çocuğu, Kazım Koyuncu’yu ve bıraktığı koca yüreği saygı, özlem ve sevgiyle anıyorum. Türküleriyle direnç, sesiyle hep umut oldu. Doğaya, insana, hayata adanmış o kısacık ömrüyle koca bir iz bıraktı. Şair ceketli çocuğu, Kazım Koyuncu’yu ve bıraktığı koca yüreği saygı, özlem ve sevgiyle anıyorum. pic.twitter.com/lKwZwbJZRl — Mansur Yavaş (@mansuryavas06) June 25, 2025
Source: Haber Merkezi
Trabzon rekor kırdı: ilk 6 ayda yüz binler akın etti
Atatürk Köşkü’ne 112 bin ziyaretçi
Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğundaki Atatürk Köşkü başta olmak üzere Kızlar Manastırı, Çal Mağarası ve Şehir Müzesi, yoğun ilgi görürken sadece Atatürk Köşkü’nü 6 ayda 112 binden fazla kişi ziyaret etti.
Müzeler ve tarihi yapılar, 2025 yılının ilk yarısında ziyaretçi rekorları kırdı. Atatürk Köşkü, Kızlar Manastırı, Çal Mağarası ve Şehir Müzesi gibi kültürel destinasyonlar, hem yerli hem yabancı turistlerin uğrak noktası haline geldi.
Atatürk Köşkü, 2024’ün ilk yarısında 77 bin 555 kişiyi ağırlarken, 2025’in aynı döneminde yüzde 47’lik artışla 112 b. in 831 ziyaretçiye ulaştı. Yine Büyükşehir bünyesindeki Kızlar Manastırı 9 bin 119, Çal Mağarası 37 bin 200, Trabzon Şehir Müzesi ise 9 bin 969 ziyaretçiyi konuk etti.
Source: Ahmet Yavuz
Renkli su altı dünyasının merkezi: Kaş
Kaş, 2. Dünya Savaşı”nda Meis Adası”ndaki İngiliz üslerini bombalarken düşürülen İtalyan yapımı savaş uçağı, 3 bin 300 yıllık olduğu belirtilen Uluburun Batığı”nın replikası, geçen yıl Türk Hava Kuvvetlerinin bağışıyla ilçeye getirilerek batırılan D-47 kargo uçağı ve 2 yıl önce batırılan 45 tonluk “emekli tank”, antik kalıntılar, doğal güzellikler ve yüzlerce objeye ev sahipliği yapıyor.
Anadolu Ajansı (AA) foto muhabiri Mahmut Serdar Alakuş, temiz ve berrak denize sahip Kaş ilçesinin su altı zenginliklerini görüntüledi.
Dalış turizmi için batırılan uçak, gemi gibi batıklara dalış yapan yerli ve yabancı turistler, farklı türlerdeki deniz canlılarını da görerek su altı dünyasının güzelliklerini keşfetme imkanına sahip oluyor.
“Dalış turizmi tüm dünyada yükselen bir değer”
Dalış eğitmeni Erhan Onat, AA muhabirine, Kaş”ın dalış turizminde Türkiye”nin en cazip noktalarından biri olduğunu söyledi.
İlçede 30″dan fazla dalış noktasının mevcut olduğunu belirten Onat, en büyük avantajlarının dalış noktalarının merkeze yakın olması olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Sadece Türkiye değil, yurt dışından gelen dalıcılar için de çok cazip bölge. Kaş bölgesinde birden çok batık mevcut ve bunlardan bazıları tank, uçak, gemi ve su altı sanat parkı. Ayrıca dünyada ilk 10″a girebilecek kanyona ve orijinal batıklara sahibiz. Dalış turizmi tüm dünyada yükselen bir değer ve bunun farkına varan ülkeler doğru yatırımlarla bu işten çok büyük gelir elde edebiliyor.”
Dalış için gelen turistin bölgeye bıraktığı gelirin normal turistin iki katı olduğunu vurgulayan Onat, “Kaş”ta ortalama 20″ye yakın tekne var. Tahmini 100 bin dalışsever geliyor. Bunların yüzde 70″lik bölümü sertifikalı dalışçı. Bu oran, dünya genelinde ciddi bir oran.” diye konuştu.
Son dönemde Akdeniz ve Ege”de sıklıkla mavi sularda görülen köpek balıklarının tehlikeli olmadığını anlatan Onat, bunların insanların olduğu yere de gelmediğini ifade etti.
“Batan bir geminin camından denizi seyretmek bambaşka duygu”
Bölgede dalış yapan ampute dalış rekortmeni ve eğitmen Ufuk Koçak ise dalışın kendileri için aynı zamanda terapi ve meditasyon olduğunu söyledi.
Ülkenin her tarafının ayrı güzelliklere sahip olduğunu belirten Koçak, “Denizin altında batan bir geminin camından denizi seyretmek bambaşka duygu. O geminin kenarında oturup balıkları ve dalgıçları izlemek çok keyifli. Mavinin her tonunu burada görebiliyorsunuz. Burası öyle bir yer ki denize dalıp gökyüzünden çıkabiliyorsunuz.” şeklinde konuştu.
Koçak, dalış turizminin merkezi konumundaki Kaş”ın aynı zamanda Türkiye”nin en fazla donanımlı dalış eğitmenine sahip ilçe olduğunu sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Ayasofya”ya girmeyin çökecek! İlber Ortaylı namaz için Sultanahmet Camii”ne gidin dedi
Tarihçi İlber Ortaylı, Gürol Sözen, Nezih Başgelen ve rehberler, Ayasofya ile ilgili dikkat çeken bir uyarıda bulundu. Ayasofya”nın durumunun kritik olduğunu belirten uzmanlar, tarihi yapıyla ilgili önlem alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Ayasofya”ya kimse girmemeliÜnlü tarihçi İlber Ortaylı”dan gelen Ayasofya uyarısı da çarpıcı oldu. Ortaylı şunları söyledi: -Ayasofya’ya hiç kimse girmemeli. 1500 yıllık bu tarihi yapı bu gidişle çökecek. Neden mi? Altı boş, dehlizler var ve ciddi bir restorasyon gerekiyor. -Belki sadece bu haliyle uzmanlar girebilir, muayyen günlerde din adamları girebilir ya da önemli kişilerle namaz kılınır. Böyle giderse ve bina ciddi bir hasar alırsa hatta taban çökerse ülkemiz ciddi bir mesuliyet altında kalabilir.” Her yıl 2 milyon kişi giriyor -“Senede 2 milyon kişi ziyaret ediyor. 16. asırdan yani Mimar Sinan’dan bugüne statik olarak ciddi bir restorasyon yapılmadı. Mimar Sinan destekleri koyarak güçlendirdi zamanında o kadar. -Müslümanı da Hıristiyanı da kimse kullanmamalı bu yapıyı. – “Namaz mı kılmak istiyorsun o zaman Sultanahmet Camisi’nde ya da Süleymaniye Camisi’nde kıl namazını. Mimar Sinan’ın ekol camileri dururken neden Ayasofya? Ayasofya çok hassas bir yapı -Geç Roma devrinden 1500 yıllık çok hassas bir bina burası. Önceden yapılan restorasyonların temeli doğru ayarda değildir, üstüne titrenecek bir yer burası.”
Source: Internet Haber
Sultan”a yeni kitap
Aralarında; Küçük Hanımefendi Belgin Doruk: Acı Dolu Yıllar , Dört Yapraklı Yonca: Onların Sihri Neydi? ve Aslında Bütün Senler Ben in de bulunduğu 8 kitabın yazarı Bircan Usallı Silan ın yeni kitabı Türkan ve Hayat ı yayımladı. Türkan Şoray ın kariyerini ve hayatını kaleme aldığı Türkan ve Hayat için ünlüler, kitabın arka kapağında Türk sinemasının Sultanı için duygu ve görüşlerini dile getirdi. Zülfü Livaneli… Türk sinemasının kalbinde taht kurmuş bir isim: Türkan Şoray. O, sadece rol aldığı 222 filmle değil; zarafeti, duruluğu ve duyarlılığıyla da kuşaklar boyunca hafızalarda yer eden bir efsane. Türkan ve Hayat , işte bu eşsiz ismin sadece oyunculuğuna değil, insan yanına, kalbinin derinliklerine doğru yapılan içten ve samimi bir yolculuk. Gazeteci-yazar Bircan Usallı Silan’ın kaleminden çıkan bu nehir söyleşi, Türkan Şoray ile geçirilen 25 yıllık bir dostluğun, yoldaşlığın ve sırdaşlığın ürünü. Kitap; sinema tarihimize iz bırakmış filmlerden, perde arkasındaki hikâyelere; zaman zaman hüzünlü, zaman zaman neşeli anılardan Şoray’ın hayata bakışına, ülke meselelerine, sevgiye ve insana dair görüşlerine kadar pek çok katmanı içeriyor. Yaşanmışlıkların içtenliği, satır aralarında yükselen nostalji ve samimi sohbet havasıyla Türkan ve Hayat , yalnızca bir yıldızın hikâyesi değil; aynı zamanda Türkiye’nin kültürel belleğine tutulmuş bir ayna. Yüz akımız, varlığı ve sanatıyla, yüreklerimize dokunan ortak noktamız… Cihan Ünal… Mütevazı, hassas, çekingen, zarif, başarılı, güçlü, sabırlı bir kişiliğe sahip, yüreği sevgi ve şefkat dolu güzel insan, mükemmel anne… Ediz Hun…. Seni neredeyse 60 yıldır tanıyorum ve aynı zarafeti, güzelliği, iyi insan olabilmeyi, insanlara sevgi ve saygıyı göstermeni hayranlıkla izliyorum… Filiz Aygündüz… İki dost sohbeti olarak akan kitap sırasında bilmediğiniz bir Türkan Şoray görecek, düşüncelerine ve duruşuna hayran kalacak, bir kadının tek başına kurduğu güçlü varoluştan kişisel arşivinize çok kıymetli bilgiler ekleyeceksiniz. Kamera dendiği anda bu defa Şoray’ın hem kendisinin hem kelimelerinin devleştiği, daha önce hiç izlemediğiniz bir film, bu kitap.
Source: Habertürk
Erzincan”da benzeri olmayan projeyi hayata geçirdi, turistlerin gözdesi haline geldi
Göz alıcı manzarasıyla adeta bir açık hava stüdyosunu andıran lavanta bahçesi, özellikle sosyal medya içerik üreticileri, fotoğrafçılar ve doğaseverler tarafından büyük ilgi görüyor. Rengârenk görüntüsü ve ferahlatıcı kokusuyla dikkat çeken lavanta bahçesi, emekli öğretmen Adnan Doğan tarafından tamamen ziyaretçilerin beğenisine sunulmak amacıyla oluşturuldu. Emekliliğinin ardından lavantalara ilgi duymaya başlayan Doğan, Erzincan”da benzeri olmayan bu projeyi hayata geçirme sürecini anlatarak Erzincan”da böyle bir bahçe yoktu. 8 bin kök lavanta ektim. 3 yılda güzel bir bahçe çıktı. İnsanların burada gezmesi beni de mutlu ediyor. Ayrıca morali bozuk insanlar dahi buraya gelince mutlu oluyorlar dedi. Bahçede ailesiyle birlikte fotoğraf çektiren Neslihan Eren, Şu an mor bahçedeyiz. Buranın fotoğraf görselini çok beğeniyoruz. Her yıl geliyoruz ve fotoğraf çekiliyoruz. Çocuklarım ve ben burada çok mutluyuz diye konuştu. Öte yandan Almanya”dan gelen bir diğer ziyaretçi Gülriz Doğan Yıldız ise lavantaların sadece kokusu ve görüntüsüyle değil, dekoratif kullanımıyla da ilgisini çektiğini kaydetti. Gülriz Doğan Yıldız, Her taraf lavanta dolu, çok güzel kokuyor. Misafirler burada fotoğraf çekiliyor. Lavantaların kokusu çok hoş ve çok güzel bir görseli var. Bu lavantaları ben düğünümde kurutulmuş olarak kavanozlara koyup dekorasyon amaçlı kullanmıştım. Çok da güzel oluyor ifadelerine yer verdi.
Source: Gazetevatan.com
“Selfie” çekilmek istedi: 300 yıllık tabloyu yırttı!
İtalya’nın tarihi Floransa kentinde bulunan Uffizi Galerisi’nde 300 yıllık bir tablo, bir ziyaretçinin fotoğraf çektirmek isterken düşmesi sonucu zarar gördü. Uffizi yetkililerinden yapılan açıklamaya göre, zarar gören eser, 1712 yılında ressam Anton Domenico Gabbiani tarafından yapılan Toskana Prensi Ferdinando de’ Medici portresiydi. Güvenlik kamerası görüntülerine göre ziyaretçi, tablo önünde selfie çekmek isterken geriye doğru düştü ve tabloya çarparak tuvalin yırtılmasına neden oldu. Müze, olayın ardından tablonun onarıma alındığını ve Goya, Tiepolo, Canaletto gibi sanatçıların eserlerinin de yer aldığı yaklaşık 150 başyapıtın bulunduğu serginin 2 Temmuz’a kadar kapatıldığını duyurdu. ZİYARETÇİ TESPİT EDİLDİ, YARGIYA BİLDİRİLDİ Uffizi Galerisi yetkilileri, tabloya zarar veren kişinin kimliğinin tespit edilerek polis tarafından yargı mercilerine bildirildiğini açıkladı. “ZİYARETÇİLER MÜZEYE SELFIE İÇİN GELİYOR” Uffizi Galerisi Müdürü Simone Verde, sosyal medya uğruna yapılan dikkatsiz davranışların kültürel mirası tehdit ettiğini vurguladı. Verde, “Ziyaretçilerin sosyal medya için meme ya da selfie yapmak amacıyla müzelere gelme sorunu giderek artıyor. Kurumsal ciddiyetimize ve kültürel mirasa saygıyla bağdaşmayan davranışları engellemek için çok net sınırlar belirleyeceğiz” dedi. BENZER BİR OLAY DAHA YAŞANDI Bu ayın başlarında benzer bir olay Verona’daki Palazzo Maffei Müzesi’nde de yaşandı. Ziyaretçilerin dikkatsizliği sonucu zarar gören eserler, müzelerdeki güvenlik ve ziyaretçi politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini bir kez daha gündeme taşıdı.
Source: Haber Merkezi
Kerem Aktürkoğlu”ndan dikkat çeken açıklama! “Çok sallamak istemiyorum ama…”
Kerem Aktürkoğlu”nun formasını giydiği Benfica, Kulüpler Dünya Kupası”nda Bayern Münih”i 1-0 mağlup etti. Milli futbolcunun maç sonrası yaptığı açıklamalar gündeme oturdu.KEREM AKTÜRKOĞLU”NDAN SERZENİŞZemin ve hava şartları hakkında serzenişte bulunan Kerem Aktürkoğlu, “Çok sallamak istemiyorum ama buradaki zeminler ve maç oynadığımız saatler Avrupa”dan epey farklı. Sıcak havada oynamak zor ama elimizden geleni yapıyoruz. Umarım diğer maçlar daha geç olur biz de daha rahat daha güzel bir vakit oynayabiliriz” ifadelerini kullandı.Kerem Aktürkoğlu”nun bu sözleri ülke basınında ve Portekiz”de büyük yankı uyandırdı.Türk taraftarlara mesaj da gönderen Kerem Aktürkoğlu, “Biliyorum onlar için geç saatlerde oluyor ama biz de elimizden geldiğince ülkemizi Arda olsun, Kenan olsun, Hakan ağabey olsun, Deniz olsun… Biz de Orkun”la güzel bir şekilde temsil etmeye çalışıyoruz ülkemizi. İnşallah güzel bir şekilde temsil ederiz. Onlar da bizden desteklerini esirgemezler inşallah” dedi.
Source: Www.star.com.tr