Yeni vaka yükleniyor
Gerekli mi, değil!Ama konuşuyorlar işte.Aleyna Dalveren isimli fenomeni TikTok’ta görmüştüm bir ara. Araba kullanıyordu bir elinde de silah vardı hatta. O dönem çok tepki çekmişti. Neyse.Düğününde kilolarca altın takılmış ve bunu da sosyal medyada gözümüze gözümüze sokmuşlar. Hatta düğün sonrası “boynum yara oldu her yerim altınlara yüzünden çizildi” diye de açıklama yapmış kendisi. Güldüm vallahi yalan yok.Bence ‘yeni Dilan Polat loading…’Bu kadar abartılı paylaşımlar yapılmamalı. Çünkü sempati yerine nefret kazanıyorsun böyle yapınca. Düşman ediniyorsun paranı göze sokunca. Ortalık zaten yangın yeri, altının gramı almış başını gidiyor. Amaç ne anlamıyorum ki…Millet ‘CV’sini, yeteneklerini, işini gücünü konuşturur bizimkiler parasını…Hay Allah’ım.Neredeydiniz bugüne kadar!Ben kimsenin haksız yere cezaevinde yatmasını istemem. İsteyen vicdansızdır zaten.Menajer Ayşe Barım bir süredir tutuklu.Umarım en kısa sürede suçsuzsa eğer bu ispat edilir, temennim budur. Ama aylardır suskun olan, o suya sabuna dokunmayan oyuncuların bazıları hafta sonu yangın yerine çevirmek istedi ortalığı.Çıkan yalan bir haberi yani ‘Ayşe Barım’ın durumunun kötü olduğu ve hastaneye kaldırıldığı’ haberini paylaştılar. Hemen bir açıklama yapılıp böyle bir şey olmadığı doğrulandı.Bu ve benzeri konular çok hassastır. Teyit edilmeden yapılan açıklamalar insanları kızıştırır, sinirlendirir özetle galeyana getirebilir.Hem siz aylardır neden susuyorsunuz ki?Madem bu kadar değer veriyorsunuz, neden eğlenmeye, gezip tozmaya devam ediyorsunuz?Neden tek bir kez bile ‘karşıyım olana bitene’ açıklaması yapmadınız? Her tarafınızdan samimiyetsizlik akınca ben de susamıyorum işte böyle!Bu konu çok karışıkDemet Akalın sahneye çıktığı yerde sigara içenlere “içmeyin ben gidince içersiniz” diye çıkışmış.Bıçak sırtı bir durum bu.Keşke içilmese, keşke böyle mekânlar dumansız hava sahası olsa. Ama neredeeee… Oraya gelen müşteri, “Ben o kadar para veriyorum. Kimse karışamaz sigarama” diyor.Hatta daha ileriye gideyim…“Sigara içilmeyecekse gitmem o mekâna” bile diyenler var. O yüzden böyle mekânlara gidenlerin ve dumandan rahatsız olanların çilesi bu durum. Top işletmecilerde aslında.Müşteri kaybetme riskini göze alacak ve ‘içirmiyorum kardeşim’ diyecekler. Yurtdışında çoğu mekân uyguluyor bunu artık. İçirmiyorlar resmen.“Çık dışarıya, çık terasa ya da balkona orada iç, sonra gel masana otur” diyorlar. Ya bu sisteme geçeceğiz ya da öksüre, aksıra, tıksıra eğlenmeye, yemek yemeye devam edeceğiz….Bunları hiçbir teknoloji engellemezTarkan annesini kaybetti geçen hafta… Büyük acı. Allah rahmet eylesin. Peki gördünüz mü caminin önündeki kalabalığı? Ünlü, eş dost kalabalığından bahsetmiyorum. Yine çıkmış sahneye cenaze telefoncuları. Asla tanımıyorlar aileyi ama birikmişler cami önüne, ellerinde telefonlarla video ve fotoğraf çekme yarışındalar. Eminim bir gün önce evde konuşup ‘yarın Tarkan’ın cenazesi var gidelim de birkaç ünlü görelim’ demişlerdir. Mesela böyle tipler çoluk çocuk yetiştiriyor bu ülkeye, bir hayal etsenize? Bunun önüne geçilemez.Hiçbir teknoloji bu ‘kan emicileri’ engelleyemez bunu bir tek ‘muasır medeniyet’ seviyesine gelmemiz engeller. Ona da daha çok var sanırım.Ne mutlu bize!Ne mutlu bize ki Atatürk tüm dünya çocukları için 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı armağan etmiş.Ne mutlu bize ki doyasıya kutluyoruz bu bayramı her yıl…Bu sene de bir sürü etkinlik var bayramda. Alın çocuklarınızı ve çıkın dışarıya, yaşatın bu bayramı onlara.Mesela Anadolu Yakası’ndakiler için Anatolium Marmara AVM’de ‘Egemenlik Çocuklarda’ temalı etkinlikler düzenlenecek gün boyu. O etkinlik kapsamında 6-9 yaş arasındaki çocuklar danışma noktalarından mağazalara, güvenlik alanlarından alışveriş merkezinin tüm noktalarında görev yapacak.Yani sizleri gençler karşılayacak.Onlar için bir de Atatürk’le fotoğraf çektirme alanı kurulacak…
Source: Orkun Ün
Takma kafana tokadan başka
Ünlüler ve takıntılı hayranlarıBu işin dünyadaki zirvesi, takıntılı bir hayranı tarafından sokak ortasında öldürülen John Lennon’dı. Beatles grubunun kurucusu öldürülmeden birkaç saat önce bu hayranına bilmeden imza da vermişti. Takıntılı hayran meselesi bizde de çok. Serenay Sarıkaya’nın arabasını tekmeleyen mi ararsın, Teoman’ın soyadını bile alıp “Cumartesi evde ol, geleceğim” diye mesaj atan mı… En son Sibel Can’a bıçak gönderen biri ortaya çıktı. Can’ın evine gönderilen bıçaklı kolide kendisi için paçalı don, kızı için elbise ve lokum bile varmış. Düşünsenize, takıntılı bir adam var ve kızınızın lokum sevdiğine kadar biliyor. Mektubunda “Lütfen çocuklarıma iyi bak karıcığım. Az kaldı, geleceğim. Melisa lokumu çok seviyor diye ona lokum aldım” falan diyor.Verebileceği huzursuzluğu düşünsenize. Bir başka örnek de 6 yıldır takıntılı hayranıyla uğraşan Tan Taşçı. En son yine bir ay uzaklaştırma kararı aldırmak zorunda kaldı.Teoman haklı, bunlara “takıntılı hayran” dememek lazım. Bildiğimiz “sapık” işte. Zaten ruhsal sorunları var, TV’de birini görüyor, kafayı ona takıyor. Ünlüler bu anlamda “manyak mıknatısı” gibi çalışıyor.Ünlüler ve kendi takıntılarıHayranları takıntılı da, ünlüler sütten çıkmış ak kaşık mı? Angelina Jolie’nin bıçak takıntısı var mesela. Her tür bıçağın koleksiyonunu yapıyor. Brad Pitt kuzu, civciv her türlü hayvandan aşırı korkuyor. Bülent Ersoy tek sayılı gişelerden geçemiyor. Özge Özpirinçci evde açık dolap kapısı varsa uyku uyuyamıyor. Son olarak bir oyuncunun şuradan buradan bir şeyler aşırma takıntısı olduğunu öğrendik. “Kuruluş Osman” dizisinin oyuncularından olan Ümit Gündeş, önce bir mağazanın önündeki valizi yürütürken, sonra da bir markette cebine doldurduğu ürünlerin parasını ödemeden kaçarken kameralara yakalandı. Aynı kişi daha önce de zeytinyağı çalmıştı. Belli ki oyuncu bu hırsızlıkları ihtiyacı olduğu için yapmıyor. Kleptomani hastası. İyi de kleptomani birdenbire ortaya çıkan bir şey değil ki. Zaten daha önce de yakalanmış, neden tedavi olmuyor? Belki tedavi oldu ama sonuç alamıyor. Neyse ki mağaza sahipleri durumu anlamış; şikâyetçi olmamış.Böylece yine yırtmış Ümit Gündeş.Ama çekirge bir sıçrar, iki sıçrar…Üçüncüde birinin şikâyetçi olacağı tutar.Festival bu kez ota doydu◊ 14. Alaçatı Ot Festivali coşkulu bir kortejle cuma günü başladı. İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerden, Manisa, Aydın gibi komşu illerden o kadar çok katılımcı gelmişti ki…Karınca yuvası gibi: Duvarlarda bile insan vardı! Festival için Çeşme’ye gelenler hem konserleri dinledi; hem panel, söyleşi gibi diğer etkinliklere katıldı hem de alışveriş yaptı. ◊ Festival galası, The Stay Warehouse’un dillere destan havuzlu bahçesinde yapıldı. Buranın barbekü partileri meşhur. Ama bu kez davetlileri ağırlamak için imece usulü, Alaçatı’daki her mekândan yiyecek gelmişti. Kimi dolma, kimi pide yollamıştı. Düğün evi gibi, bence çok şirin bir davranış. ◊ Festivale şimdiye kadar yapılan en büyük eleştiri, ot festivalinde yeterince ot olmamasıydı. Bu sene durum değişti. Çeşme Belediye Başkanı Lâl Denizli’nin de konuşmasında söylediği gibi, incik boncuk tezgâhlarından daha çok, çevre köylerden çiftçilerin satış yaptığı ot ve sebze tezgâhları kurulmuştu festival pazarında.◊ Bir ara kalabalıktan öyle bunaldım ki kendimi Köyiçi’nde bir vaha gibi olan Viento Otel’in restoranı Sota’ya attım.Burası gurmelerin takıldığı bir yer. Zaten Michelin rehberine de girmiş. Bir masada gastronomi yazarı Ebru Erke’yi gördüm. Bal üzerine bir sunum yapmak için gelmişti festivale. Herkesin merak ettiği soruyu ona da sordum:“Gerçek balla, sahte balı nasıl ayırt ederiz Ebru” Cevap, tam bir hayal kırıklığı: Laboratuvar ortamı dışında bunu tadından, kokusundan, renginden falan tespit etmek imkânsız. Bu yüzden de uzun süredir raflarda olan, daha önce defaatle kontrolden geçmiş markaları tercih etmeliymişiz. ◊ Bir başka masada Ankara’nın en meşhur balıkçısı Trilye’nin sahibi Süreyya Üzmez’i gördüm. Bugüne kadar tattığı en lezzetli ıstakozu burada yediğini söyleyip denizlerimizi ne kadar hor kullandığımızdan dert yanıyordu.◊ Beach’ler ve giriş fiyatları bu sezon da Alaçatı’nın en önemli tartışma konularından biri olacak gibi. Şu anda kişi başı 1200 lira civarında olan fiyatların sezonda kaç lira olacağına dair hararetli tartışmalar sürüyor. ◊ Ilıca plajının da ücretli olması gündemdeymiş. Ücret derken, 5-10 lira sembolik bir para. Temizlik, tuvalet gibi hijyenik hizmetler için. Böyle makul fiyatlarda olduğu sürece aklıma yatıyor giriş ücreti. Zaten bana kalırsa bütün Çeşme’nin en güzel plajı Ilıca Halk Plajı. Niye taşlık-kayalık yerlere gidip o kadar giriş parası verirler, anlamak mümkün değil. ◊ Alaçatı’da herkesin dilinde olan bir tabak var: Ortaya Restoran’ın sahibi Burakhan Akçe’nin tavuklu risotto’su. Bildiğimiz tavuklu pilav, ne özelliği olabilir ki dedim, haklılarmış. Anlatılmaz, tadılır. Sırrını galiba çözdüm: Bence farkı, içine kattığı peynirden geliyor.
Source: Savaş Özbey
Vatikan Papa’nın ölüm nedenini ve vasiyetini açıkladı
Vatikan, Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis’in ölüm nedeninin inme, koma ve geri döndürülemez kalp yetmezliği olduğunu bildirdi.
Vatikan’dan yayınlanan rapora göre Papa dün sabah yerel saatle 07:35’te Vatikan’daki Santa Marta Konukevi’ndeki dairesinde vefat etti.
Akut solunum yetmezliği, polimikrobik çift taraflı zatürre, yüksek tansiyon ve diyabet gibi rahatsızlıklarının inme, koma ve kalp yetmezliğine eşlik ettiği söylendi.
Papa Francis, vasiyetinde defin yerini belirtti
Vatikan’nın bir başka açıklamasındaysa Francis’in vasiyeti paylaşıldı.
Her dış seyahati öncesi ve sonrasında gidip özel olarak dua ettiği Roma’daki Santa Maria Maggiore Bazilikası’nda defnedilmek istediği belirtildi.
Mezarının toprakta, sade ve özel bir süsleme bulunmadan ve üzerinde sadece ‘Franciscus’ yazacak şekilde olmasını istediği kaydedildi.
Papa, 2023’teki bir söyleşide de Santa Maria Maggiore bazilikasına gömülmek istediğini, ‘buranın en sevdiği’ ve ‘en sık ziyaret ettiği’ kilise olduğunu söylemişti.
Eğer geleneğin dışına çıkılır ve din adamı bu kiliseye gömülürse Francis bir asır sonra Vatikan dışına defnedilen ilk papa olacak.
Bu arada Vatikan’ın Aziz Petrus Meydanı’nda akşam saatlerinde Papa Francis’in anısına dua edildi. Meydanda toplananların, Papa Francis’i alkışladığı görüldü.
İtalya’da Papa’yı anmak için Roma’nın simge yapısı Kolezyum’un ışıklarını kapatıldı.
İspanya ve Lübnan’da üç gün, Arjantin ve Brezilya da yedi gün yas ilan edildi.
ABD’de Beyaz Saray’da ve tüm federal kurumlarda bayraklar yarıya indirildi. ABD Başkanı Donald Trump, eşiyle birlikte Papa’nın cenaze törenine katılacaklarını bildirdi.
Source: aktifhabercom
İYİ HİSSETTİREN FİLMLER
Sinema, en stresli zamanlarda, hayatımda terapi görevini üstleniyor. Festival bugün bitiyor ama “daha sonra fırsatını bulunca izleyin” dediğim filmlerden bazıları şunlar:∆ “Penguen Dersleri”-Peter Cattaneo∆ “Bando”-Emmanuel Courcol∆ “Bir Dilek Tut”-Péter Kerekes∆ “Çocuklar”- Dan Johan HaugerudJapon MitolojisiKronik Kitap, mitoloji serisinin yeni kitabı “Japon Mitolojisi” yayımlandı. Bu da tıpkı “Yunan Mitolojisi” gibi, 180’den fazla görseliyle okuru mitolojik dünyaların büyüleyici atmosferine davet ediyor. Antik çağlardan günümüze ulaşan bu zamansız hikayelerde, tanrıların ve kahramanların inanılmaz serüvenlerine tanıklık ediyoruz. Japon mitolojisinin en çarpıcı anlarını adım adım keşfediyoruz. Ayrıntılı açıklamalar, sürükleyici bir anlatım ve etkileyici görselleriyle bu kitap, mitolojinin zamansız büyüsünü keşfetmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Geçmişten günümüze taşınan bu öyküler, hem antik dünyanın derinliklerini anlamanızı sağlıyor hem de hayal gücünüzü ateşliyor.YENİ TİYATRO, YENİ SİNEMA TAM GAZ!Gösteri sanatlarını başta tiyatro olmak üzere yazılı olarak 19 yıldır ele alan Yeni Tiyatro dergisi, Yeni Sinema ile geçen ayki sayılarında buluşmuşlardı, dergi raflardaki yerini aldı.Sinema dünyasının usta kalemlerini okurla buluşturan derginin nisan sayısında birbirinden ilginç konular var. Gaziantep Belediyesi Şehir Tiyatrosu özel dosyası ile açılan derginin ilerleyen sayfalarında Arzu Haksun ‘Savaşım Şarkıları’ adlı yazısı ile merak uyandırıyor. Nilgün Karataş ise Kubrick başyapıtı “Eyes Wide Shut”ı hakkında bol sürprizli tespitler yapmış.Mutlu anlarımız daha çok olsun!Ruhun Şifa Rehberi, hayatın başka türlü de yaşanabileceğini anlatan, zamanın öteki fotoğraflarını da gösteren bir kılavuz aslında. Taner Şanlıoğlu, sancıların, hastalıkların, depresyonların, bilinçaltı kodlamaların insanı esir eden yönlerine itiraz ediyor. Dürüst olmanın risk barındırdığını; ancak insanın kendi ışığına tutunarak aydınlığa kavuşabileceğine işaret ediyor.Ne Yediysem Oyum!Fransa’da doğmuş, Ankara’da büyümüş, ömrünü gastronomi merakının peşinden ülke ülke gezerek geçirmiş Oğul Türkkan’ın kaleme aldığı “Ne Yediysem Oyum”, Mundi etiketiyle mayıs ayında raflarda. Türkkan, “Ne Yediysem Oyum”da, kendi bilgi dünyasından damıttıklarıyla bizi hem yerel mutfaklarımız hem de dünya mutfakları arasında bir tura çıkaracak ve sadece bildiklerini anlatmakla kalmayacak, yemek üstüne düşünmemizi sağlayacak birçok soruyu da aklımıza düşürecek.Çiçekli sokakların romanıBige Güven Kızılay’ın İnkılâp Kitabevi etiketiyle yayımlanan yeni romanı “Kırk Yama”, dostluk temasını merkezine alarak okurlarla buluştu. Roman, 1970’lerden 1990’lara uzanan süreçte yaşanan toplumsal ve siyasal değişimleri derinlikli bir şekilde aktarırken, geçmişe özlem duyan okurları nostaljik bir yolculuğa çıkarıyor. Bahçeli evlerin, çiçekli sokakların ve komşuluk ilişkilerinin ön planda olduğu bu mahalle hikâyesinde; sevgi, birliktelik ve zorluklara karşı direnç anlatılıyor.Richard Wagner’in büyüleyici eseriVBKY’nin sanat kitaplığı, Alman besteci Richard Wagner tarafından kaleme alınan “Nibelung Yüzüğü II: Walküre” kitabıyla genişlemeye devam ediyor. Yunan ve İskandinav mitolojilerinden ilham alan bu eser, Wagner’in felsefi eğilimlerini, Schopenhauer etkisini ve dramatik yenilikleri bir araya getirerek opera sanatına yepyeni bir soluk kazandırıyor.Walküre, kaderin kaçınılmazlığı, aile bağlarının trajedisi ve aşkın kurtarıcı gücü üzerine yoğunlaşan güçlü temalarıyla serinin en dokunaklı ve çarpıcı bölümlerinden biri.Kim ne okuyor? ◊ Müslüm Tamer, Ernest Hemingway’in “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” adlı eserini okuyor. ◊ Hümay Güldağ, Çağan Irmak’ın “Ayrılış” adlı eserini okuyor. ◊ Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Steen Eiler Rasmussen’in “Şehirler ve Yapılar” adlı eserini okuyor.◊ Bilgehan Aras, Ferhan Şensoy’un “İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You” adlı eserini okuyor.
Source: Sayım Çınar
Perihan Savaş meslektaşlarını eleştirdi: Yeşilçam kadınları estetiksiz güzeldi!
Usta oyuncu Perihan Savaş, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen “İş’te Kadın” başlıklı söyleşiye konuşmacı olarak katıldı. Sanatçı, “Sinema ve tiyatroda kadınlar üzerinde kurulan güzellik baskısı hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Yeşilçam’da hakikaten çok güzel kadınlar vardı. Arkasından gelen nesil de güzeldi. Onun için estetik yaptırma gibi kaygıları yoktu. Hiçbirimizin olmadı. Ama şimdi birbirine benzeme modası var. Halbuki gencecik, pırıl pırıllar, hiç gerek yok. Bu baskıyı kimse yapmıyor, onlar kendileri yapıyorlar. Mesela estetik yaptıran birisine ‘Aa ne kadar güzel olmuş’ denilince, öteki de yaptırıyor. Çok kötü bir burnu vardır, onu anlarım. Ama daha 25 yaşında, algılayamıyorum. Senin o mimiklerin ne olacak sonra? Olmayacak. Olmadığı zaman nasıl oyunculuk yapacaksın? Sadece güzelliğinle değil, gözündeki bakışınla, ışığınla oyunculuğunu ilerletebilir ve insanlara aktarabilirsin.” FİLİZ’İN CHEESECAKE’İNİN TADI HÂLÂ DAMAĞIMDASavaş, söyleşide geçen mart ayında yaşamını yitiren usta oyuncu Filiz Akın hakkında da konuştu: “Filiz Akın’la bir çalışmam olmadı ama tabii ki tanıştık, zaman geçirdik. Bodrum’a yerleştikten sonra hep çağırırdı ‘Gelin şu yemeği yapacağım’ diye. Kibar, güzel, çok özel bir kadındı. Çaya gitmiştik, limonlu cheesecake yapmıştı. Hâlâ tadı damağımdadır. Hatta tarifini aldım, evde duruyor. Hep yaptığım zaman onu hatırlarım.” ERKEK EGEMENLİĞİNİN İÇİNDE VAR OLMAYA ÇALIŞIYORUZPerihan Savaş, dizi ve sinema dünyasındaki erkek egemenliğini de eleştirdi: “Yeşilçam’dan bugüne bir erkek egemenliği söz konusu. Yönetmen erkek, kameraman erkek, yapımcı erkek. Set ekibi erkek, ışık ekibi erkek, ses düzeni erkek. O erkek egemenliğinin içinde aslında bizler var olmaya çalışıyoruz. Bilge Olgaç yakından tanıdığım, çok değerli bir yönetmendir ve gerçekten onlarla mücadele edip çekmek istediği filmleri çekmiştir. Ama bir yere kadar gelebiliyordu, bir yerden sonra önü kesiliyordu. Neden? Çünkü kadın. ‘O daha duygusal bakıyor’ vs. Bırakın kadın yapmak istediğini yapsın. Bu şimdi de devam ediyor. Maalesef kadınlar ikinci planda tutuluyor.”ADOŞUMU ÇOK ERKEN KAYBETTİKPerihan Savaş söyleşi sırasında Yeşilçam’ın unutulmaz ismi Adile Naşit’ten bahsetti. Ünlü sanatçı, “Ben ona Adoşum derdim. Üç film çektik beraber. Çok iyi, çok güzel, dünya iyisi bir kadındı. Çok iyi bir oyuncuydu, çok da neşeliydi. Çok erken kaybettik, keşke yaşasaydı, burada olsaydı. Acılar da yaşamış bir kadındı. Oğlunu küçük yaşta kaybetti, bunun acısını yaşadı” ifadelerini kullandı. FATMA GİRİK’İN ABLALIĞINI UNUTAMAMYeşilçam”ın usta isimlerinden Fatma Girik’in hayatında çok özel bir yeri olduğunu da dile getiren Perihan Savaş, şöyle konuştu: “Bir filmim var Fatma ile. İlk filmlerimden biri, 70’lerin başı. Ben çok acemiydim daha. ‘Namus’ filminde oynadık. Kardeşini oynayacaktım onun. Köylü kadınını oynuyoruz ikimiz de. Beni kendi terzisine götürdü, köylü kıyafetleri diktirdi. Saçımı, makyajımı yaptı, eşarbımı bağladı. Bana çocuk gibi o kadar güzel baktı ki o sette, o kadar güzel eğitti ki, onun o ablalığını hiçbir zaman unutamam.”
Source: Hurriyet.com.tr
En güzel 23 Nisan şiirleri
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun! Türkiye Cumhuriyeti nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ün TBMM nin açılış günü olan 23 Nisan ı çocuklara armağan ettiği bugünü şiirlerle ve en güzel mesajlarla kutlamak isteyenler için 2,3,4 kıtalık şiirler haberimizde yer alıyor. İşte sevdiklerinizle paylaşabileceğiniz en güzel 23 Nisan şiir seçenekeleri2-3-4 KITALIK 23 NİSAN ŞİİRLERİ DÜNYA ÇOCUK YILINDA -1- (BEHÇET NECATİGİL) Bütün çocuklarYokluk bilmesinlerEt, şeker, süt bulsunlarGiyimli, tok ve rahatGitsinler okullaraSınıflarını geçsinler. Büyükler biraz daha yorulsunOnlar da büyüsünlerOnlar da mesut olsunlarGeçti, kaç savaş ezikliğiÇocukları düşünsünlerÇocuklar iyi gün görsünler. ÇOCUKLAR (GÜLTEN AKIN) ÇocuklarOnlar artık konuklardırHerkes kendince ağırlar konuklarınıKimi şakıya şakıyaKimi susarak, yumuşakYaşadıkça eskir, ağırlaşırArtar boşlukGün ayrı galaksilerUzaklaşır kaç bin ışık yılıSevgilerin, özlemlerinMiadı dolmuşsaZorla zorla zorlaNereye kadarOnlar hoşça gitsinlerKalmalı bir eyyam dahaUtana sıkılaÇOCUKLARIMA (AZİZ NESİN) Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsunÖyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğumDüşlerini som somut görüp şaşsınlarBöyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğumDerlerse ki bu işler bişeye yaramazDe ki bütün işe yarayanlarİşe yaramaz sanılanlardan çıkar DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA (NAZIM HİKMET RAN) Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüneallı pullu bir balon gibi verelim oynasınlaroynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasındadünyayı çocuklara verelimkocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibihiç değilse bir günlüğüne doysunlardünyayı çocuklara verelimbir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığıçocuklar dünyayı alacak elimizdenölümsüz ağaçlar dikeceklerGECE VE ANNE (OYA UYSAL) Anlamını bulmaktan korkup hayra zorlarken rüyayıiçini çekip sokuldu yine geceye içimdeki çocuk… Çıkıp yürüsem şimdi elinden kurtulup geceninbitecek sanki yeryüzü,ansızın uçurum. Ey! durgun saçları karıştıran hayal.Affetmeye yatkın ruhumun bağışlamadığı gölge,terket beni, beni terket ve karış geçmişe. Ve artık istemem saçlarımda gezinse de ellerinsoruları karışmış yanıtlar gibiyiz, yanlış,geceden doğmalıydım ben, geceden,kendime anne olmuşum meğersokakları kovalarken çocuklar. Durup düşündüm de bende gülümseyen bir resmi yokiçini çekip sokuldu yine geceye içimdeki çocuk… ÇOCUK VE HÜZÜN (SUNAY AKIN) Ne zaman bir çocuk ölsegözü evlerindeannesinin kavurduğuhelvadakalır Yoksul bir çocuk görsemyağmur altında üşüyenköprü olmak geçerhiç değilseiçimdenBÜYÜMÜŞ ÇOCUK ŞİİRİ (DİDEM MADAK) Artık büyüdü diyorlar banaEkmeğini salatanın suyuna banmaBen artık büyüyüm FüsunZengin evlerinde Harry Potter oldum bu yaştan sonraİstanbul un kargaları İstanbul kadar kocamanBağırmak denen bir adam saltanatını kurmuş buradaBirçok şarkının ortasında yürürken İstiklal CaddesiTomtom Mahallesi ne taşıyor beniBen yürümüyorum Füsun cadde yürüyorBir cadı olduğumu burdan anlıyorumHiçbir takım tutmuyorum, yıldızların takımından başkaBilirsin işte erkekler büyükayı, kadınlar küçük cezveBugün bir harf girdi atmosferime, tutuştu ve yandıSiyah bir gelinliğe benzeyecek bu şiirUzun kuyruklusundanİmgelerle yer değiştiriyorum FüsunŞiirin bir odasına üç yüz milyon vereceğimDurmadan mazmunlara sürgün gidiyorum olmuyor böyle.Cümle kapıların önünde kelimelerle beş taş oynuyorum.Karanlık sokaklardan biraz korkuyorumAma korkmuyorum da esasında.Pardon diyorum ayağıma bastığında dünyasaçlarımın ucundan başlıyor artık kırılmaKelimelerin tadına bakıyorumZehrinden korktuğum acı kelimeler yutuyorum yanlışlıkla.kahverengi bir delik açıyor sayfanın ortasındaElimde tuttuğum sigaraUcu olmayan dize yakışıyor şiire BİR ÇOCUĞUN RÜYASI İÇİN ŞİİR (ATAOL BEHRAMOĞLU) Kaybolmuş bir sevgi her zamanKaybolmuş bir bilyaya benzerAnımsanır ışıltısıBelli belirsiz gözyaşlarıyla Bir çocuğun rüyasında bazenBulunur kaybolmuş bir bilyaKiraz ağaçları sallanırGüvercinler uçuşur havadaANNELER VE ÇOCUKLAR (SEZAİ KARAKOÇ) Anne ölünce çocukBahçenin en yalnız köşesindeElinde bir siyah çubukAğzında küçük bir leke Çocuk öldü mü güneşSimsiyah görünür gözüneElinde bir ip nereyeBilmez bağlayacağını anne Kaçar herkestenDurmaz bir yerdeAnne ölünce çocukÇocuk ölünce anne
Source: Habertürk
Papa Francis”in ölümü sonrası 900 yıllık kehanet yeniden gündemde
Hristiyan aleminin 266. lideri Papa Francis, 88 yaşında hayatını kaybetti. Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan”ın Devlet Başkanı Papa Francis”in ölümü, Hristiyan dünyasını yasa boğdu. Papa”nın vefatının ardından 900 yıllık olduğu iddia edilen bir kehanet de yeniden gündeme geldi. Kehanete göre, 112. Papa”nın (Papa Francis) vefatından sonra “yedi tepeli şehir” yıkılacak ve 2027″de dünyanın sonu gelecek. METİNDE 112 KISA VE GİZEMLİ CÜMLE YER ALIYOR Mart ayında Papa”nın ciddi bir rahatsızlığa yakalanmasıyla kehanet yeniden gündeme gelmişti. Papa”nın ölümünden sonrasını konu edinen bu kitap, yeniden tüm dikkatleri üzerine çekti. Söz konusu 900 yıllık kehanet, 1139″da Roma”yı ziyareti sırasında bir vizyon gördüğü iddia edilen İrlandalı başpiskopos St. Malachy”e atfediliyor. “Papaların Kehaneti” isimli bu metinde 112 kısa ve gizemli cümle yer alıyor. Bu kitabın 1595 yılında Vatikan”ın gizli arşivlerinde bulunduğu iddia ediliyor.Kitabın kehanetlerine geçmeden önce, bütün bunların birer iddia olduğunu ve yazılanların yalandan ibaret olduğunu düşünenlerin de olduğunu belirtelim. Yazıldığı güne göre, gelecekteki 109 papanın isimlerini ve özelliklerini anlatan bu kehanet kitabı, gelecek yıllarda nelerin yaşanacağını söylüyor. 1143″te Celestine II ile başlayan kitap, 2027″de “Romalı Peter” ile son buluyor. Papa Francis”in yerine geçmesi için düşünülen dokuz adaydan üçünün adının ise Peter olduğu görülüyor. Son Papa”nın, büyük bir kargaşa döneminde Kilise”ye başkanlık edeceği söyleniyor. Bu kehanet, kitapta şu cümlerle aktarılıyor: “Kutsal Roma Kilisesi”nin son zulmünde, birçok sıkıntının ortasında sürüsünü besleyecek olan Romalı Petrus hüküm sürecek, ardından yedi tepeli şehir yok edilecek ve korkunç Yargıç insanları yargılayacaktır. Son.” 7 TEPELİ ŞEHİR UNVANI SADECE İSTANBUL”A AİT DEĞİLDİR 900 yıllık kehanette geçen “yedi tepeli şehir yok edilecek” sözleri, aslında birden çok şehre atıfta bulunuyor olabilir. Bu şehirlerin başında tarihi bir değeri olan İstanbul gelir. İstanbul”un “Sarayburnu, Çemberlitaş, Beyazıt, Fatih, Yavuzselim, Edirnekapı ve Kocamustafapaşa” olmak üzere 7 tepesi vardır. Fakat 7 tepeli şehir unvanı sadece İstanbul”a ait değildir. Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok farklı noktasında yedi tepeli şehirler bulunur. Bu şehirlerden bazıları: Atena, Roma, Nevada, Mumbai, Tahran, Amman, Mekke, Prag, Barselona, Madrid. BAZI AKADEMİSYENLER “UYDURMA” OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR Kehanetin son bölümünde, yalnızca yedi tepeli şehirden bahsedilmiyor. Birçok Hristiyan, 2027 yılında İsa”nın yaşayanları ve ölüleri yargılamak üzere dünyaya döneceği an olan “Mesih”in İkinci Gelişi”nin yaşanacağını düşünüyor. Dolayısıyla Kıyamet Günü”nün de 2027 yılında geleceğine inanılıyor! Söz konusu iddiaların, Malachy”nin Roma”yı ziyareti sırasında gördüğü bir vizyon sonrasında yazdığı iddia ediliyor. Fakat bazı akademisyenler, bu metinlerin “uydurmaca” olduğunu düşünüyor. Papalar hakkında verilen detaylı bilgilerin bir başkası tarafından yazıldığı iddia ediliyor. Öyle ki US Catholic dergisi, 1590″daki papalık seçiminin Kardinal Girolamo Simoncelli lehine etkilemek için yazıldığını belirtiyor. Zira mevcut kehanetlerde o dönemki yeni papa için Simoncelli”ye işaret eden nitelemeler yer aldığı görülüyor.
Source: Haberler
Ticaret Bakanı Bolat”ın Japonya ziyareti yeni işbirliği kapıları açacak
AA muhabirinin Bakanlıktan edindiği bilgiye göre Bolat, yarın ve perşembe günü resmi ve özel sektör karma heyetle Japonya”da temaslarda bulunacak.
Ziyaret, Türkiye ile Japonya arasındaki köklü dostluğu ekonomik ve ticari alanda daha ileri boyuta taşımayı hedefliyor.
Bakan Bolat, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 101″inci yıl dönümüne denk gelen ziyaret kapsamında yarın EXPO 2025 Osaka için oluşturulan Türkiye pavilyonunun resmi açılış törenine katılacak ve uluslararası kamuoyuna Türkiye”nin kültürel ve teknolojik vizyonunu tanıtacak.
Aynı gün, EXPO yönetimi ile temasta bulunacak Bolat, diğer ülke pavilyonlarını da ziyaret edecek.
Türkiye, EXPO 2025 Osaka”ya “Medeniyetlerin Altın Çağı” temasıyla katılırken, 900 metrekarelik ulusal pavilyon Anadolu”nun kültürel mirasını ve ülkenin geleceğe dönük vizyonunu bir araya getiriyor.
Bolat, ziyaretin ikinci gününde Tokyo”da, ekonomik işbirliğini güçlendirecek temaslar kapsamında, Japonya Ticaret, Ulaştırma ve Altyapı, Tarım bakanlarıyla ayrı ayrı ikili görüşmeler gerçekleştirecek.
Türk ve Japon iş dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getiren Türkiye-Japonya CEO Yuvarlak Masa Toplantısı”na katılacak Bolat, ayrıca Jetro (Japonya Ticareti Geliştirme Kurumu) Başkanı ile de görüşme gerçekleştirecek.
Stratejik yatırımlar için çağrı
İki ülke arasındaki ticaret hacmi geçen yıl itibarıyla 5,4 milyar dolara ulaşırken Japonya, Türkiye”nin Asya”daki 4″üncü büyük ticaret ortağı konumunda yer alıyor.
Türkiye”nin ihracatı 718 milyon dolar, ithalatı ise 4,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu durum taraflar arasında yapısal dengesizliğe işaret ediyor.
Bu dengesizliğin giderilmesi ve daha adil ekonomik yapı inşa edilmesi amacıyla 2014 yılında başlatılan Ekonomik Ortaklık Anlaşması (EPA) müzakerelerine ivme kazandırılması ortak gündemde öncelik taşıyor.
Türkiye”de faaliyet gösteren 275″ten fazla Japon firmasının toplam yatırımı 3,1 milyar doları aşıyor. Türkiye, kıtalararası stratejik konumu, genç ve dinamik iş gücü, gelişmiş altyapısı ve yatırımcı dostu reformlarıyla Japon sermayesi için önemli fırsatlar sunuyor.
Bakan Bolat da ziyaret kapsamında, Japon iş çevrelerine, imalat sanayisi, yeşil enerji, elektrikli araçlar, dijital ekonomi, akıllı şehirler, finansal teknolojiler ile sağlık ve tarım teknolojileri gibi öncelikli sektörlerde stratejik yatırımlar için çağrıda bulunacak.
Ziyaret işbirliğini güçlendirecek
Ayrıca, Japonya ile üçüncü ülkelerde ortak müteahhitlik projeleri alanında kurulu işbirliğinin, özellikle Ukrayna”nın yeniden inşası, Afrika ve Orta Doğu bölgelerinde daha da genişletilmesi hedefleniyor.
Bolat”ın Japonya ziyaretinin, Türkiye-Japonya ilişkilerinin ikinci yüzyılına girerken iki ülke arasında karşılıklı güven, anlayış ve ortak çıkar temelinde yükselen işbirliğine önemli katkı sunması bekleniyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
23 Nisan Hangi Burç? 23 Nisan Ne Burcu, Yükseleni Hangisi?
Bir senede 12 ay bulunduğu gibi astrolojide de 12 burç bulunmaktadır. Her burcun kendine özel özellikleri bulunurken burçların renkleri, taşları, şanslı günleri ve sayıları gibi durumlar da mevcuttur. Astrolojiye ilgi duyan kişiler tarafından sıklıkla araştırılan bu konular geniş kapsamlı olmakla birlikte aynı zamanda hangi burcun hangi aya ve güne denk geldiğini de merak edilen konu başlıkları arasında yer alıyor. Hal böyle olunca; “23 Nisan Hangi Burç Oluyor?” sorusuna yanıt aranıyor. Peki; 23 Nisan Hangi Burç Oluyor? İşte 23 Nisan Burcu Özellikleri, Yükseleni ve Yorumu 23 NİSAN HANGİ BURÇ OLUYOR? 23 Nisan”da dünyaya gelenler Boğa burcu olmaktadır. Boğa burcu 21 Nisan – 21 Mayıs tarihleri aralığını kapsamaktadır. BOĞA BURCU GENEL ÖZELLİKLERİ Grup: Toprak/dişi/sabit/negatif Yönetici Gezegen: Venüs Renk: Ateş pembe, açık mavi, eflatun Uğurlu Taş: Elmas Şanslı Sayı: 6 Şanslı Gün: Cuma Karşıt Burç: Akrep Şehirler: Newyork, Dublin, Leipzig, Rodos Metal: Bakır Çiçekler: Pembe gül, pembe karanfil, şebboy, menekşe Ağaçlar: selvi, dişbudak, asma incir, elma, armut, kayısı badem, eğreltiotu KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ: Boğa”lar hedefleri doğrultusunda ilerlerken, tüm dikkatlerini toplayabilme yeteneklerinin yanında maddecilikleri ile tanınırlar. SAHİP olma onların yaşam gerçekleridir. Bireysel ilişkiler konusunda son derece güvenilir olan Boğa”lar, insanlara yardım etmekten hoşlanırlar. Yaşamları boyunca güven ararlar ve bu yüzden kendilerini riske atmazlar. Amaçladıkları işler konusunda gösterdikleri sabır, bazen diğer kişileri çatlatacak boyutlarda olabilir. Bütün bunlara rağmen çevresi tarafından aranılan, sıcakkanlı insanlardır. Sürekli somut konularla uğraşmayı severler, doğada bulunan olaylardan örneklemelerle işlerini başarılı bir şekilde yürütürler. Bu yüzden ruhsal olarak da doyumlu kişilerdir. Olayları organize ederlerken rahatlıklarını gözetirler ve kendilerinin zevklerine uygun olmasına önem verirler. Yaşamdaki isteklerini elde ettikleri zaman, hiçbir koşul onları başka yönlere çekemez. Parayı rahata ulaşmak için bir araç olarak görürler. Mal ve mülk edinme konusunda beceriklidirler. Finans ve yatırım konuları ilgilerini çeker. FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ: Kısa boylu, sağlam bir boyun yapısına sahiptirler. Kısa bir boyun ve mahmur bakışlıdırlar. Esmer tenli olup, koyu ve sıcak bakışlı kişilerdir. Saçlar gür ve kıvırcık olabilir. Özellikle boğa kadınları genç yaşlarda çok güzel olmalarına karşın, ileri yaşlarda aşırı nişastalı yiyecekler tükettikleri için, yüz hatları hantallaşır ve kalın bir bedene sahip olurlar. 23 NİSAN BOĞA BURCU YÜKSELENİ NEDİR? Yükselen burç kişinin doğduğu saate, dakikaya ve doğum yerine göre değişiklik göstermektedir. Bu sebeple aynı günde doğan herkesin yükseleni farklıdır. 23 Nisan tarihli burcun yükselenini hesaplamak için kişinin doğum saatini bilmesi gerekmektedir.
Source: Sabah
Kahramanmaraş gezi rehberi: Tarih, kültür ve doğanın buluşma noktası
Kahramanmaraş, Akdeniz Bölgesi’nin doğusunda, Toros Dağları’nın eteklerinde köklü tarihi, doğal güzellikleri ve zengin kültürüyle öne çıkan bir şehir.
Tarihten günümüze bir yolculuk
Kahramanmaraş, Hititlerden günümüze uzanan tarihi boyunca Anadolu’nun kalbi olmayı başarmış şehirlerden biri. Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği destansı direnişle “Kahraman” unvanını alan şehir, yalnızca bu yönüyle değil, kendine has mutfağı, el sanatları ve meşhur Maraş dondurması ile de Türkiye’nin kültürel mirasında özel bir yere sahip.
Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan bu kadim kent, köklü tarihinin yanı sıra doğasıyla da ziyaretçilerini kendine çekiyor. Doğa, tarih ve kültürün buluştuğu Kahramanmaraş’ta görülmesi gereken rotalar:
Eshab-ı Kehf Külliyesi ve Mağarası
Afşin ilçesinin 7 kilometre kuzeybatısında yer alan Eshab-ı Kehf Külliyesi, Antik Çağ’dan bu yana kutsal kabul edilen bir mağaranın çevresine inşa ediliyor. Külliye, hem Bizans hem de İslam dönemlerinde önemli bir ziyaret noktası oluyor. Yapı sadece dini değil, aynı zamanda kültürel ve ilmi bir merkez olarak da hizmet veriyor.
Hristiyanlar ve Müslümanlar tarafından ortak bir inanç mekânı olarak kabul edilen bu yer, inanç turizmi açısından da büyük öneme sahip.
Doğanın kalbinde: Başkonuş Yaylası
Kahramanmaraş’ın doğa turizminde parlayan yıldızlarından biri olan Başkonuş Yaylası, dört mevsim ziyaretçilerine huzur sunmakta. Köknar, sedir, meşe ve ardıç ağaçları arasında yapılan yürüyüşler, kamplar hem bedensel hem de zihinsel rahatlama sağlıyor.
Ayrıca, 78 farklı endemik bitki türüyle de dikkat çeken yayla, ilk olarak 1987 yılında geyik üretme istasyonu olarak kuruluyor. Ziyaretiniz sırasında geyikleri görebilir, ayrıca ata binebilir ve ATV turu da yapabilirsiniz.
Ali Kayası Cam Teras ve Menzelet Baraj Gölü
Ali Kayası Cam Terası, şehir merkezine yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Bu eşsiz yer, Kahramanmaraş’ın eşsiz doğasını kuş bakışı görmek isteyenler için benzersiz bir durak. Hem Menzelet Barajı’na hakim konumu hem de sessiz manzarası ile ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Ayrıca, cam teras çevresinde yer alan yürüyüş yolları, restoran ve çocuk oyun alanları sayesinde her yaştan ziyaretçi için keyifli vakit geçirme imkanı sunuluyor.
Germanicia Mozaikleri
MÖ 334’te Büyük İskender tarafından fethedilen Maraş, onun ölümünden sonra Selevkos Krallığı yönetimine geçer. MÖ 2. yüzyıldan itibaren Roma ile mücadele eden bölge, MS 1. yüzyılda Roma topraklarına katılıyor. Sonrasında bölge, İmparator Kaligula’nın onuruna “Germanicia” adı verilerek yeniden inşa ediliyor.
2009 yılında başlatılan kazı çalışmalarında 300 m² mozaik tabakası ortaya çıkarılıyor. Ayrıca, 2018 yılında ören yeri olarak turizme açılan bölgenin, Geç Roma & Erken Bizans dönemlerine ait olduğu bilinmekte.
Source: Özge Çelikbaşlı
Leonardo DiCaprio’dan Papa Francis’e veda: “Hayatımda derin iz bıraktı”
Ünlü Hollywood yıldızı Leonardo DiCaprio, Papa Francis ile dokuz yıl önce gerçekleştirdiği buluşmayı sosyal medya hesaplarından yaptığı duygusal bir paylaşımla andı. 50 yaşındaki oyuncu, Papa ile çekilmiş bazı fotoğraflarını paylaşarak, çevre duyarlılığıyla da bilinen Papa Francis’e övgülerde bulundu.Papa Francis, sadece Katolik Kilisesi için değil, çevre reformu ve aktivizmi açısından da dönüştürücü bir liderdi. 2015 yılında yayımladığı çığır açıcı Laudato Si adlı çevreci bildirisi, onun doğaya olan derin ve sarsılmaz bağlılığının güçlü bir göstergesiydi, ifadelerini kullanan DiCaprio, Papa ile tanıştığı anı her zaman mutlulukla hatırladığını belirtti.DiCaprio, 2016 yılında yayımlanan Before the Flood belgeselinin çekimleri sırasında Papa Francis ile birebir görüşme fırsatı yakaladığını ve bu anın hayatında derin bir iz bıraktığını söyledi. Paylaşımında, Papa Francis, çağımızın en olağanüstü ruhani liderlerinden biriydi. Onun mirası, dünya genelindeki çevreciler için ilham kaynağı olmaya devam edecek. Huzur içinde yatsın, sözleriyle Papa’ya veda etti.Ünlü oyuncunun Instagram paylaşımı kısa sürede 500 binin üzerinde beğeni aldı.Çevreye duyarlılığıyla bilinen Leonardo DiCaprio, 24 yaşındayken kurduğu Leonardo DiCaprio Vakfı ile doğanın korunması ve iklim değişikliğiyle mücadele konularında önemli projelere destek veriyor.DiCaprio’nun uzun yıllardır birlikte çalıştığı usta yönetmen Martin Scorsese de Variety’e yaptığı açıklamada, Papa Francis’i “olağanüstü bir insan” olarak tanımladı. Scorsese, Papa’nın cehaleti insanlık için bir bela olarak gördüğünü ve bu nedenle öğrenmekten ve başkalarını aydınlatmaktan asla vazgeçmediğini belirtti.
Source: Haber Merkezi
Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu: 1965 yılından 2025 yılına bisikletin 60 yıllık tutkusu
Zorluklara rağmen yılmayan bir serüven: Ekonomik sıkıntıların özel sektör desteğiyle aşılması, Ödünç bisikletlerle kazanılan zaferler, savaşlar nedeniyle gelen erteleme talepleri…Ve değişmemek üzere parkurun dondurulması önerileri…Hepsi, dönemin gazetelerinde yer buldu.Tüm bu tarihsel gelişmeler yaşanırken pedallar tutkuyla yolculuğuna devam etti. Sadece zorlu yolları aşmadı,nesilden nesile aktarılan bir tutkuyu, bisiklet sevgisini ilmek ilmek ülke insanın kalbine aşıladı.1963″ten bu yana… TUR serüveni Türkiye”nin sanayi ve altyapı hamlelerine, krizlere, afetlere, jeopolitik gelişmelere tanıklık etti. Pandemi dışında yolculuğuna kesintisiz devam etti,Cumhurbaşkanlığı makamının ve spor camiasının desteğiyle büyüdü. Bisiklet Kültürünün gelişmesi, gençlere ilham vermesi, turizm tanıtım misyonu ve dev medya yansıması ile yıllar boyunca Türk bisikletinin lokomotifi oldu. 2010 yılında Turkuaz renkli lider Mayosu ile yeni bir döneme yelken açtı. Ege”nin eşsiz sularından ilham alan Turkuaz forma; yıllar içinde gün geldi bir Olimpiyat şampiyonunun üstünde parladı, gün geldi genç yetenekler bu forma ile bisiklet dünyasında yıldızlaştı. Türkiye”nin en üst kategori uluslararası bisiklet yarışının Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turunun Lider mayoları ustadan çırağa aktarılan gururun simgesi birer yadigâr olarak Türkiye yollarında yolculuğunu sürdürdü.Ve o unutulmaz isimler…İki kez genel klasman galibiyetine ulaşan: Rıfat Çalışkan, Ali Hüryılmaz, Erdinç Doğan, Ghader Mizbani, Mert Mutlu…12 kez start alan Türk bisikletinin efsanesi: Rıfat Çalışkan…11 etap zaferiyle tarih yazanlar: Mark Cavendish ve André Greipel…ve yüzlerce bisikletçi TUR tarihine önemli katkılar sundu.Türkiye”yi dünya bisikletinin gündemine taşıdı.60 yıldır hız kesmeden devam eden TUR…Sadece bir yarış değil…Bir kültür, bir gelenek, bir tutku!Türkiye”nin doğal ve kültürel zenginliklerini dünyaya tanıtan, sporun gücüyle gençlere ilham veren bir buluşma…Teknolojiyle sporun buluştuğu, yüzlerce teknik ekibin görev aldığı, üst düzey prodüksiyonla 190″dan fazla ülkeye ulaşan dev bir organizasyon!Ve şimdi…60. YILINDA…BU TUTKUYA ORTAK OLMAYA HAZIR MISINIZ?CUMHURBAŞKANLIĞI TÜRKİYE BİSİKLET TURU… BİSİKLETİN 60 YILLIK TUTKUSU1963 yılında Marmara Turu adıyla düzenlenmeye başlayan ve ilk kez 1965 yılında uluslararası statüde düzenlenen “Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu” Cumhurbaşkanlığı makamı himayesine alındığı yıldan bu yana adına yakışır bir ilerleme kaydetmiş ve bugün dünyanın merakla beklediği, önemli yarışlar arasında yerini almıştır. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu (TUR, Tour of Türkiye) dünyaca ünlü bisiklet takımlarını ve elit erkekler kategorisinde dünyaca ünlü bisikletçileri Türkiye”nin doğal ve tarihi güzellikleri içinde ağırlamaktadır. Türk bisikletinin gelişimine değer katan ve dünya bisikletinde önemli bir yeri ve marka değeri olan Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, 60. yılında 27 Nisan-7 Mayıs tarihleri arasında 8 gün, 8 etapta; ülkemizin gözde turizm odakları, doğal ve tarihi zenginliklerle çevrili güzergâhı boyunca dünyaca ünlü pedalların mücadelesine sahne olurken, TUR 2025, Antalya-Antalya etabı ile 27 Nisan”da start alarak, 4 Mayıs”ta Çeşme-İzmir etabı ile sona erecek. CUMHURBAŞKANLIĞI TÜRKİYE BİSİKLET TURU TARİHİCumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, 1963 yılında dönemin Bisiklet Federasyonu Başkanı Talap Tunçalp”ın vizyonu ile planlanarak “Marmara Turu” adıyla start alır. 1965 yılında ilk kez uluslararası kimlik kazanır ve bu özelliğinden dolayı sonraki yıllarda Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu”nun başlangıç yılı kabul edilir. Aynı yıl, Bisiklet Federasyonu ve Beden Terbiyesi yetkilileri Devlet Başkanı Cemal Gürsel”i ziyaret eder ve TUR”un Cumhurbaşkanlığı himayesine alınması gündeme gelir. 1966 yılında çalışmalar sonuç vermiş ve TUR, ilk kez Cumhurbaşkanlığı himayesine alınmıştır. 1973 yılında Türkiye Cumhuriyeti”nin kuruluşunun 50.yılı anısına TUR”un adı “50.yıl Cumhurbaşkanlığı Uluslararası Türkiye Bisiklet Turu” olarak kullanılır. 1977 yılında TUR”u kazanan yabancı ekiplere verilmesini önlemek için Kupanın TUR”un en başarılı Türk ekibine verilmesi kararlaştırılır ve bu karar 1977-1978 arasında iki yıl uygulanır. 1979-1982 yılları arasında TUR “Devlet Başkanlığı Bisiklet Turu” olarak düzenlenir. 1981 yılında Atatürk”ün doğumunun 100.yılı anısına TUR, “100.yıl Devlet Başkanlığı Bisiklet Turu” adıyla koşulur.UCI TAKVİMİNE GİRİŞ, PROFESYONEL TAKIMLARIN KATILIMI2004 yılında Türkiye Bisiklet Federasyonu Başkanı olan Emin Müftüoğlu”nun Yönetim Kurulu ile birlikte federasyonun yeni vizyonu ile Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu”nun Uluslararası Bisiklet Birliği-UCI takvimine girmesi ve bu süreçte T.C. Cumhurbaşkanlığı”nın değerli himayeleri ve T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı”nın destekleri TUR”da yeni bir dönemi başlatmıştır. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, 2006 yılında ilk kez 2.2 kategorisinde Uluslararası Bisiklet Birliği-UCI takviminde yer alır. TUR, 2008 yılında 2.1 kategorisine yükselirken Profesyonel Takımlar katılmaya başlar, TRT ve Eurosport ile önemli spor kanallarında ilk kez canlı olarak yayınlanır. 2010 yılında ise UCI takviminde 2.HC kategorisine yükselir. 2011 yılında lider mayosu daha önce sarı iken, 2011 yılından itibaren genel klasman lideri “Turkuaz” renkli lider forması ile ödüllendirilir. Yine 2011 yılında ilk kez Türkiye UCI Kıta Takımları (Manisaspor ve Konya Şeker Spor-Vivelo) ile TUR”a katılır. 2012 yılında TUR”a kraliçe etap olarak anılan zorlu tırmanış etapları eklenmeye başlanır ve Elmalı Göğübeli tırmanışı eklenir. TUR, 2013 yılında “Turkuaz Rekabet” sloganıyla düzenlenir. Katılan 25 takımdan 9″unun World Tour takımı olması dikkat çeker. 1965 yılında uluslararası düzeyde birincisi organize edilen TUR, 2024 yılında 50.yılını kutlar ve “Yüzyılın ikinci yarısı için start alıyoruz” sloganıyla düzenlenir. Hatıra pulu basılır. 2017 yılında TUR ilk kez World Tour kategorisinde düzenlenir. 2022 yılında yapımı tanımlanan 1915 Çanakkale Köprüsü TUR rotasına dahil edilir. Avrasya Tüneli, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü geçişleri ile birlikte 3 kez Asya-Avrupa geçişi gerçekleşir. TUR kupası ilk kez NFT formatında hazırlanır. 2023 yılında 6 Şubat 2023 günü yaşanan Asrın Depremi nedeniyle TUR Nisan ayından, aynı yılın 8-15 Ekim tarihlerine ertelenir ve 2.1 kategorisinde düzenlenir. Dünya Bisiklet tarihinin en zorlu etaplarından kabul edilen Fethiye-Babadağ Tırmanışı ilk kez TUR rotasına eklenir. Uluslararası ses getirir. TUR 2024, bir yıl aradan sonra ProSeries kategorisinde yerini korur. CUMHURBAŞKANLIĞI TÜRKİYE BİSİKLET TURU”NDA TÜRK BİSİKLETİ Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu”nun tarihine baktığımızda, 1963″te başlayan bu prestijli yarışta, Türk sporcuların etap zaferleri ve genel klasman birincilikleri dikkat çekicidir. GENEL KLASMAN BİRİNCİLİKLERİ:* Rıfat Çalışkan: 1963 ve 1965 yıllarında genel klasman birincisi olmuştur.* Hasan Kılıç: 1964 yılında genel klasmanı kazanmıştır. * Ali Hüryılmaz: 1973 ve 1975 yıllarında genel klasman birinciliğini elde etmiştir.* Seyit Kırmızı: 1974 yılında genel klasman şampiyonu olmuştur. * Erdinç Doğan: 1998 ve 1999 yıllarında genel klasmanı kazanmıştır.* Mert Mutlu: 2001 ve 2003 yıllarında genel klasman birincisi olmuştur.KİLOMETRE TAŞLARICumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu”nun isim serüveni, kategorisi ve yaşanan gelişmeler bakımından öne çıkan bazı yıllar aşağıda listelenmiştir: 1963: “Marmara Turu” adıyla start alır.1965: “1. Uluslararası Marmara Turu” adıyla ilk kez uluslararası kimlik kazanır ve bu özelliğinden dolayı sonraki yıllarda ismi değişen Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu”nun başlangıç yılı kabul edilir.1965: Bisiklet Federasyonu ve Beden Terbiyesi yetkilileri Devlet Başkanı Cemal Gürsel”i ziyaret eder ve TUR”un Cumhurbaşkanlığı himayesine alınması gündeme gelir. 1966: Çalışmalar sonuç vermiş ve TUR ilk kez Cumhurbaşkanlığı himayesine alınmıştır. TUR bu yıl “2. Cumhurbaşkanlığı Uluslararası Marmara Bisiklet Turu” adını almıştır. 1968: Yarışma adından “Marmara” ifadesi kaldırılarak Türkiye vurgusu yapılır ve uluslararası düzeyde dördüncü yılında yarışmanın adı artık “Cumhurbaşkanlığı Uluslararası Türkiye Turu” olarak kullanılmaya başlanır. 1971: Dönemin gazetelerinde “4.Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu” haberi yer alır. Hâlbuki başlangıcı Marmara Turu olarak düşünüldüğünde TUR”un dokuzuncu yılı, ilk kez Uluslararası katılımın gerçekleştiği yıl olan 1965 senesi göz önüne alınırsa da yedinci yılıdır.1972: O yıl aynı gazetelerde TUR”un adı “8.Cumhurbaşkanlığı Uluslararası Türkiye Bisiklet Turu” olarak yer alır ve sonraki yıllarda bu sıralama izlenir. 1973: Türkiye Cumhuriyeti”nin kuruluşunun 50.yılı anısına adı “50.yıl Cumhurbaşkanlığı Uluslararası Türkiye Bisiklet Turu” olarak kullanılır.1977: Cumhurbaşkanlığı Kupası”nın TUR”u kazanan yabancı ekiplere verilmesini önlemek için Kupanın TUR”un en başarılı Türk ekibine verilmesi kararlaştırılır ve bu karar 1977-1978 arasında iki yıl uygulanır.1979:1979-1982 yılları arasında TUR “Devlet Başkanlığı Bisiklet Turu” olarak düzenlenir.1981: Atatürk”ün doğumunun 100.yılı anısına “100.yıl Devlet Başkanlığı Bisiklet Turu” adıyla koşulur.2006: 2.2 kategorisinde UCI takviminde yer alır. 2008: “Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu” adıyla UCI takviminde 2.1. kategorisinde düzenlenir. TRT ve Eurosport ile önemli spor kanallarında ilk kez canlı yayınlanır. 2010: UCI takviminde 2.HC kategorisine yükselir. İstanbul zamana karşı etabıyla başlar. Tüm etapları HD kalitesinde yayınlanan ilk TUR unvanını kazanır. 2011: TUR lider mayosu daha önce sarı iken, 2011 yılından itibaren genel klasman lideri “Turkuaz” renkli lider forması ile ödüllendirilir. 2011 yılında ilk kez Türkiye UCI Kıta Takımları (Manisaspor ve Konya Şeker Spor-Vivelo) ile TUR”a katılır. 2012: TUR”a kraliçe etap olarak anılan zorlu tırmanış etapları eklenmeye başlanır. 2012 yılında Elmalı Göğübeli tırmanışı eklenir. 2013: “Turkuaz Rekabet” sloganıyla düzenlenir. Katılan 25 takımdan 9″unun World Tour takımı olması dikkat çeker.2014: 1965 yılında uluslararası düzeyde birincisi organize edilen TUR 50.yılını kutlar ve “Yüzyılın ikinci yarısı için start alıyoruz” sloganıyla düzenlenir. Hatıra pulu basılır. 2016: UCI 2.HC kategorisinde gerçekleştirilir.2017: TUR ilk kez World Tour kategorisinde düzenlenir. 2020: Dünya genelinde yaşanan Covid-19 pandemisi nedeniyle yapılamamıştır.2021: İlk kez Kapadokya”dan başlayacak iken ilk etap kar nedeniyle iptal edilir. Konya-Kuşadası güzergahında düzenlenir.2022:2022 yılında yapımı tanımlanan 1915 Çanakkale Köprüsü TUR rotasına dahil edilir. Avrasya Tüneli, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü geçişleri ile 3 kez Asya-Avrupa geçişi gerçekleşir. Güney Ege”de önceki yıl yaşanan orman yangınları nedeniyle TUR Bodrum-İstanbul arasında düzenlenir. Tekirdağ etabı ile Trakya rotaya dahil edilir. Yağış nedeniyle son etap nötralize edilir. TUR kupası ilk kez NFT formatında hazırlanır.2023:6 Şubat 2023 günü yaşanan Asrın Depremi nedeniyle TUR Nisan ayından, aynı yılın 8-15 Ekim tarihlerine ertelenir ve 2.1 kategorisinde düzenlenir. Dünya Bisiklet tarihinin en zorlu etaplarından kabul edilen Fethiye-Babadağ Tırmanışı ilk kez TUR rotasına eklenir. Dünya çapında ses getirir. 2024: TUR, bir yıl aradan sonra ProSeries kategorisinde yerini korur. CUMHURBAŞKANLIĞI TÜRKİYE BİSİKLET TURU KAZANANLAR LİSTESİ1963 RİFAT ÇALIŞKAN TUR1964 HASAN KILIÇ TUR1965 RİFAT ÇALIŞKAN TUR1966 IVAN BOBEKOV BUL1967 DIMITAR KOTEV BUL1968 ALEKSANDR KULIBIN RUS1969 SAIDI HUJIN RUS1970 SLAVCHO NIKOLOV BUL1971 CIOCAN CONSTANTIN ROM1972 ANDRZEJ KARBOWIAK POL1973 ALI HÜRYILMAZ TUR1974 SEYIT KIRMIZI TUR1975 ALI HÜRYILMAZ TUR1976 VLADIMIR OSOKIN RUS1977 VLADIMIR SHAPOVALOV RUS1978 VLASTIBOR KONECNY CZE1979 AAVO PIKKUUS RUS1980 YOURI KACHIRIN RUS1981 GROZYO KALCHEV BUL1982 ZBIGNIEW SZCZEPKOWSKI POL1983 MIRCEA ROMASCANU ROM1984 NENCHO STAIKOV BUL1985 MIECZYSLAW POREBA POL1986 JERZY SWINOGA POL1987 ALEXANDER KRASNOV RUS1988 IGOR NECHAYEV BUL1989 KANELLOS KANELLOPOULOS GRE1990 TOLKATCHEV VITALI RUS1991 Róbert Glajza SL1992 STIENWEG STEFAN GER1993 IVAN STANCHEV BUL1994 ZAYDET KRYSTIAN POL1995 Andrei Kivilev KAZ1996 DIMITAR DIMITROV BUL1997 EL SAET KHLAFI EGT1998 ERDİNÇ DOĞAN TUR1999 ERDİNÇ DOĞAN TUR2000 SERGEI LAVRENENKO KAZ2001 MERT MUTLU TUR2002 GHADER MIZBANI IRANAGH IRI2003 MERT MUTLU TUR2004 AHAD KAZEMI IRI2005 SVETOSLAV TCHANLIEV KIRILOV BUL2006 GHADER MIZBANI IRI2007 IVAILO GABROVSKI BUL2008 DAVID GARCIADAPENA ESP2009 DARYL IMPEY RSA2010 GIOVANNI VISCONTI ITA2011 ALEXANDER EFIMKIN RUS2012 ALEXSANDR DYACHENKO KAZ2013 NATNAEL BERHANE ERI2014 ADAM YATES GBR2015 KRISTIJAN DURASEK CRO2016 JOSÉ GONÇALVES POR2017 DIEGO ULISSI ITA2018 SAM BENNETT IRL2019 CALEB EWAN AUS2020 — –2021 DIAZ GALLEGO JOSE MANUE ESP2022 BEVIN PATRICK NZL2023 LUTSENKO ALEXEY AST2024 FRANK VAN DEN BROEK NLCUMHURBAŞKANLIĞI TÜRKİYE BİSİKLET TURU İSTATİSTİKLERİ* En çok kazanan ülkeler:o Türkiye (TUR): 8 kezo Bulgaristan (BUL): 8 kezo Rusya (RUS, SSCB dönemi dahil): 9 kezo Polonya (POL): 4 kezo İran (IRI): 3 kezo İspanya (ESP): 2 kezo İtalya (ITA): 2 kezo Kazakistan (KAZ): 2 kezo Romanya (ROM): 2 kezo Diğer ülkeler: 1″er kez* Türkiye”den en çok kazanan bisikletçiler:o Rifat Çalışkan (1963, 1965)o Ali Hüryılmaz (1973, 1975)o Erdinç Doğan (1998, 1999)o Mert Mutlu (2001, 2003)* Son 10 yılın kazananları:o 2014: Adam Yates (GBR)o 2015: Kristijan Durasek (CRO)o 2016: José Gonçalves (POR)o 2017: Diego Ulissi (ITA)o 2018: Sam Bennett (IRL)o 2019: Caleb Ewan (AUS)o 2020: Yarış yapılmadıo 2021: Jose Manuel Diaz Gallego (ESP)o 2022: Patrick Bevin (NZL)o 2023: Alexey Lutsenko (AST)o 2024: Frank van den Broek (NED)* Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu”nda En Fazla Etap Galibiyeti Bulunan Sporcuların Listesi1. CAVENDISH Mark 112. GREIPEL André 113. BENNETT Sam 94. PHILIPSEN Jasper 75. KIRILOV TCHANLIEV Svetoslav 66. MIZBANI Ghader 57. KIRAL Nevzat 58. EWAN Caleb 49. MODOLO Sacha 410. RICHEZE Maximiliano 3Özellikle Mark Cavendish ve André Greipel, 11″er etap zaferiyle TUR tarihinin en başarılı sprinterleri arasında yer almaktadır. İrlandalı pedal Sam Bennett”in Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu”nda 9 etap zaferi bulunuyor. 2017 yılında ilk kez katıldığı TUR”da kazandığı 4 etabın kariyerini değiştirdiğini dile getiren yıldız bisikletçi Sam Bennett, bisikletinde nazar boncuğu taşıyor. Belçikalı bisikletçi Jasper Philipsen ise son yıllarda gösterdiği performansla dikkat çekmiş, 2023 yılında 4 etap zaferi kazanarak toplamda 7 etap galibiyetine ulaşmıştır.* 2017″de UCI Dünya Turu Seviyesine Çıkan Turun Sonraki Yıllarda Hangi Düzeyde Organize Edildiğine Dair Bilgi Notuo 2018 (2.UWT)o 2019 (2.UWT)o 2020 Pandemio 2021 (2.Pro)o 2022 (2.Pro)o 2023 (2.1)o 2024 (ProSeries)* 2008 Yılından itibaren Kürsüye Çıkanlar: İlk Üç Sporcu(TUR”a Profesyonel Takımlar 2008 yılında katılmaya başladı)Yıl 1. 2. 3. 2024 VAN DEN BROEK Frank KUDUS Merhawi Double PAUL 2023 LUTSENKO Alexey ZWIEHOFF Ben TEJADA Harold2022 BEVIN Patrick VINE Jay SEPÚLVEDA Eduardo2021 DÍAZ José Manuel VINE Jay SEPÚLVEDA Eduardo2020 PANDEMİ NEDENİ İLE YAPILMADI2019 GROßSCHARTNER Felix CONTI Valerio KUDUS Merhawi2018 PRADES Eduard LUTSENKO Alexey HAAS Nathan2017 ULISSI Diego HANSEN Jesper MASNADA Fausto2016 GONÇALVES José ARROYO David STALNOV Nikita2015 ĐURASEK Kristijan SEPÚLVEDA Eduardo MCCARTHY Jay2014 YATES Adam TAARAMÄE Rein HARDY Romain2013 BERHANE Natnael BAGOT Yoann MÉDEREL Maxime2012 DYACHENKO Alexandr PETROV Danail Andonov PALOMARES Adrián2011 EFIMKIN Alexander ZEITS Andrey PINOT Thibaut2010 VISCONTI Giovanni VAN GARDEREN Tejay MONCOUTIÉ David2009 IMPEY Daryl MALACARNE Davide GARCÍA DAPENA David2008 GARCÍA DAPENA David BENÍTEZ José Alberto JACOBS Pieter* Zaman Farkı En Az Olan Şampiyonluklar2018 0:00 PRADES Eduard LUTSENKO Alexey2021 0:01 DÍAZ José Manuel VINE Jay2009 0:01 IMPEY Daryl MALACARNE Davide2014 0:05 YATES Adam TAARAMÄE Rein2017 0:12 ULISSI Diego HANSEN Jesper2016 0:18 GONÇALVES José ARROYO David2008 0:18 GARCÍA DAPENA David BENÍTEZ José Alberto2019 0:19 GROßSCHARTNER Felix CONTI Valerio2022 0:20 BEVIN Patrick VINE Jay2023 0:26 LUTSENKO Alexey ZWIEHOFF Ben2010 0:29 VISCONTI Giovanni VAN GARDEREN Tejay2015 0:32 ĐURASEK Kristijan SEPÚLVEDA Eduardo* En Genç Şampiyonlar1. YATES Adam 21y + 270d 20142. BERHANE Natnael 22y + 113d 20133. IMPEY Daryl 24y + 134d 20094. GROßSCHARTNER Felix 25y + 119d 20195. DÍAZ José Manuel 26y + 90d 20216. GONÇALVES José 27y + 78d 20167. VISCONTI Giovanni 27y + 95d 20108. ĐURASEK Kristijan 27y + 281d 2015* En Yaşlı Şampiyonlar1. PRADES Eduard 31y + 66d 20182. BEVIN Patrick 31y + 61d 20223. LUTSENKO Alexey 31y + 38d 20234. GARCÍA DAPENA David 30y + 203d 20085. EFIMKIN Alexander 29y + 150d 20116. DYACHENKO Alexandr 28y + 195d 20127. ULISSI Diego 28y + 92d 2017* Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu”na Katıldıktan Sonra Yıldızları Parlayan Genç Bisikletçiler Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, genç yeteneklerin uluslararası sahnede kendilerini göstermeleri için önemli bir platform olmuştur. Aşağıda, bu turda parlayan ve kariyerlerinde önemli adımlar atan bazı genç bisikletçiler bulunmaktadır:* Jasper Philipsen: Belçikalı sprinter Jasper Philipsen, 2021 ve 2022 yıllarında Türkiye Bisiklet Turu”nda üç etap zaferi kazanmış ve iki kez yeşil mayo sahibi olmuştur. 2023 Tour de France”ta yeşil mayo kazanarak dünya sıralamasında 8. sıraya yükselmiştir. * Jay Vine: Avustralyalı bisikletçi Jay Vine, sanal bisikletteki başarılarıyla keşfedilmiş ve Alpecin-Deceuninck takımıyla profesyonel seviyeye ulaşmıştır. Türkiye Bisiklet Turu”nun son iki yılında genel klasmanı ikincilikle tamamlamış ve 2023 yılında UAE Team Emirates”e transfer olmuştur. * Frank van den Broek: Hollandalı genç bisikletçi Frank van den Broek, 2024 yılında Dsm-Firmenich PostNL takımıyla 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu”nu genel klasman lideri olarak tamamlamış ve “Turkuaz Mayo”nun sahibi olmuştur. Bu bisikletçiler, Türkiye Bisiklet Turu”nda sergiledikleri performanslarla dikkat çekmiş ve kariyerlerinde önemli başarılar elde etmişlerdir.
Source: Www.star.com.tr
Bir Filistinlinin çığlığı: Vatanım için tuttuğum yasın bedelini tüm kalbimle ödedim
Abuzaher, “Vatanım için tuttuğum yasın bedelini tüm kalbimle ödedim” sözleriyle başladığı yazısında, 1,5 yılı aşkın süredir devam eden İsrail katliamları altında hayatta kalma mücadelesi veren Filistinlilerin yaşadığı drama dikkat çekti. Abuzaher, modern dünyanın çelişkilerini Gazze üzerinden anlatırken, “İnsan haklarını dilinden düşürmeyenlerin, insanlığın yanışını izlerken sessiz kaldığı bir dünya bu” ifadesiyle uluslararası toplumun ikiyüzlülüğünü eleştirdi.Yazısında El-Şati mülteci kampında bayram günü yaşanan katliamları ve Eş-Şucaiye bölgesinde tahliye tehditleri altında yaşayan Gazzelilerin hikayelerine yer veren Abuzaher, “Ölümün şok edici etkisi bize bir gerçeği hatırlatıyor: Ölüm sokaklarımızda ne kadar sık görülürse görülsün, hiçbir zaman bize normal gelmeyecek!” diyor.İşte Waad Abuzaher”in vicdanları titreten o yazısı;Vatanım için tuttuğum yasın bedelini tüm kalbimle ödedim. -Waad Abuzaher, Gazze İnsanların dürüstlükten korkup, nezaket adına yalan söylediği bir çağın tanığıyım. Sınıfta heyecanla elimi kaldırdığımda bana “Fazla ukalalık etme” derlerdi.Böylece suskunluğun bildiğini ifade etmekten daha güvenli olduğunu öğrendim. Önce insanları yürekten severiz ve bize söyledikleri sözlere kutsal yeminlermiş gibi inanırız. Daha sonra duyguların sadakatle değil, çıkarlarla ölçüldüğünü fark ederiz.Bize hep “Sevgi istenmez, verilir” dediler… Ama onu daha fazla hak edene değil, zaten ona daha fazla sahip olana verdiler.”Korkma, yanındayız” dediler. Ama ben en zayıf anlarımda ayakta durmaya çalışırken, yapayalnızdım.Ne garip bir dünya bu, herkes her şeyi yalnızca kendi penceresinden görüyor, asla daha geniş bir perspektiften değil.Bu bir çeşit ikiyüzlülük sayılmaz mı? Mesela; tepeden tırnağa silahlanırken bir yandan barış hayalleri kuruyoruz.Hukuk adına yükselen sesleri sustururken bir yandan özgürlük adına haykırıyoruz.Allah’a inandığımızı söylüyoruz ama hiç hesap vermeyecek gibi yaşıyoruz.Tüm bu çelişkilere şahit olurken bir yandan yaşamaya devam ediyoruz.Oysa ki çelişkiler gelip geçici durumlar değildir! Asla iyileşmeyen açık yaralardır. İz bırakırlar.Çelişki kavramını Gazze’de yaşananlarla nasıl ele alabiliriz?Yaşadığımız dünya çelişkilerle dolu!İnsan haklarını dilinden düşürmeyenlerin, insanlığın yanışını izlerken sessiz kaldığı bir dünya bu.Çocukların çığlıklarının duyulduğu ancak kimsenin çığlıklara kulak vermediği bir dünya bu.Toprağı savunmanın terörizm, evleri bombalamanın nefsi müdafaa olarak tanımlandığı bir dünya bu.Her hayatın kutsal olduğu iddia edildiği halde bazı hayatların diğerlerinden daha kutsal olduğuna şahit olunan bir dünya bu.Barış hakkında konuşur, savaş aygıtlarını finanse ederler.Adalet vaazları verir, adaletsizlik yüzleşemeyecek kadar rahatsız edici bir hal aldığında arkalarını dönüp giderler.Gazze’de çelişki artık yalnızca ahlaki bir mesele değil, gözle görünür bir gerçeklik:Okulların ve hastanelerin enkazında,titreyen elleriyle çocuklarını toprağa veren annelerin yüzlerinde,her şeyi gördüğünü iddia edip yine de başka yöne bakan bu dünyanın orta yerinde..Gazze sadece kuşatma altında bir yer olmanın ötesinde, sözde medeni dünyanın en derin çelişkilerini yüzümüze vuran bir aynadır.Bu bağlamda, Gazzeli bir avukat ve gençlik hakları savunucusu olan Mekdad Al-Mekdad, Ramazan Bayramı’nın ikinci günüde Gazze’deki El-Şati mülteci kampında yaşadığı olayı şu şekilde kaleme aldı:“Bu fotoğraf yüreğimizi acıtan tüm çelişkileri gözler önüne seriyor. Gerçek bir sahne… Yanmış balkonumdan, sokakta görülen savaşın izleri:-Bayram günü oynayan çocuklar.-Oyuncak satan küçük bir tezgâh.-Çöp yığınları.-Bombardımandan geriye kalan yıkım ve enkazlar.-Bir şehidin cenaze töreni.Ölümün şok edici etkisi bize bir gerçeği hatırlatıyor: Ölüm sokaklarımızda ne kadar sık görülürse görülsün, hiçbir zaman bize normal gelmeyecek!Bu bir savaş değil, soykırımdır ve bu sahne her yaşandığında aynı dehşeti hissettiriyor.Dün Gazze’nin kuzeyinde El-Şati Kampı’ndaki evlerinin yakınında bir grup insan bombalandıktan sonra, beş sivil öldürüldü. Bu fotoğrafta görülen şehitlerden birinin cenaze törenidir.”Geçtiğimiz günlerde İsrail ordusu Eş-Şucaiye bölgesinde (Gazze’nin doğu kısmı) yaşayan insanlardan çadırlarını ve evlerin enkazlarını boşaltmalarını istedi. İnsanların çoğu gidecek güvenli bir yer olmadığı için ayrılmayı reddetti. Artık insanlar öyle bir noktaya geldi ki hiçbir şeyi umursamıyorlar sadece birazcık huzur istiyorlar.O gece Eş-Şucaiye’den bir Gazzeli olan Mahmud Facebook sayfasında şunları yazdı:“Hasta annemi Eş-Şucaiye’yi boşaltmaya ve burayı terk etmeye ikna etmeye çalıştım ama şiddetle karşı çıktı. Burada birlikte öleceğiz.”Bir buçuk yılı aşkın bir süredir devam eden soykırımın ardından insanların tutkusunu, sonra umudunu ve zaman zaman her şeye dair inancını kaybetmeye başlaması anlaşılabilir.Gazze’li bir insanın ruhu köklü bir inanca ve imana sahiptir. Bu lafta kalan bir inanç değildir, inanmayı bir ilke bilen, inatla onurlu duran ve düşmana boyun eğmeyi reddeden bir inançtır.Ancak en cesur ve güçlü kalpler bile yorgun düşebilir.Zulme ve haksızlığa uğramak, çaresiz kalmak bazen en dayanıklı ruhları bile aciz düşürebilir.Ve yorgunluğun sessizliğinde, insanın aklına birbirini kovalayan bir sürü soru gelir:Neden büyümek zorunda kaldım?Neden bir çocuk olarak kalamadım? – hayatın yüklerinden uzak, onun acımasız sorumluluklarından habersiz?Bu acı neden benim kaderime yazıldı?Neden ben? Neden biz? Neden hep Filistinliler?Bu sorular şekilden şekile girerek, her defasında aynı ağırlığı taşıyarak kendini tekrarlıyor.Her şeye rağmen Gazzeliler ayakta kalmaya devam ediyorlar. Kolay olduğu için değil, başka seçenekleri olmadığı için.Çünkü Gazzelilerin içlerinde bir yerde yol karanlığa gömüldüğünde bile titrek bir ışık, asla kırılmayan bir pusula vardır.Bu koşullar altında tüm zorluklara rağmen görevini sürdüren yeni mezun bir Gazzeli doktor şu satırları yazdı:İsrail”in öldürdüğü beş yaşındaki kız Hind;“BİZ NE ZAMAN BÜYÜDÜK?Adımlarımız ne zaman bu kadar ağır, bu kadar kararlı hale geldi? Tüm çıkış yolları kapandı ve artık nereye gittiğimizi bilmiyoruz.Kendim için yas tutuyorum: Sabrıma, hiç gerçekleşmeyen umutlarıma, olup bitenlere dayanma gücüme..Görünen o ki artık tüm yaptığımız bizi asla temsil etmeyecek koşullarla savaşmak.İşte bu, bu insanın ruhuna sinsice sızan bir yorgunluk. Öyle derin bir yorgunluğun içine düştüm ki sığınacak bir vatanım yok, avutacak bir dostum yok.Hayat mı? Artık eskisi gibi değil ya da en azından hayal ettiğim gibi değil.Bütün bu kaygıların ardından teselli neye benzeyecek ki? Huzur nasıl bir şey olacak? Hala benim istediğim bir şey mi olacak bu huzur? Ya da ben artık ben huzur istiyor olacak mıyım?Bu benim en büyük korkum.Yaşama sevincimin bu yorgunlukla lekelenmesini nasıl açıklayabilirim. Yollardan, insanlardan, günlerden, tereddütlerden, çözümsüzlüklerden ve her şeyin yükünden taşan bir yorgunluk bu. Yarın daha gelmeden yarından yoruldum. Dünden yoruldum. Verilen sözlerden ve öfkeden yoruldum.Kimse benim kaybettiklerimi, benim korkularımı, bitmeyen kafa karışıklığımı, zihnimde dönüp duran bu sesleri ve asla bana rahat vermeyen düşünceleri fark etmiyor.Sadece bir kez olsun zoru başarmak, gerçek bir lütfa erişip kazanmak, bir kez olsun bazı şeylerin tam da kalbimize göre şekilleneceğine ve nasıl olursa olsun bizimle kalacağına inanmak isterdim.”Tüm ruhlar aynı değildir. Bazıları güçlüdür; her zorluğu aşabileceği inancıyla ayakta kalır. Bazılarıysa daha çabuk pes eder. Zorluklara karşı dirençli olmak, içsel bir güç ve bakış açısı meselesidir. Neredeyse iki yıldır çadırda yaşayan birini pes etmek istediği için yargılayabilir miyiz? Asla! Kuşatma altında yaşamak; sadece temel ihtiyaçlara ulaşamamaktan ibaret değildir. Kuşatma altında yaşamak aynı zamanda kimsenin korkunuzu ve acınızı hissetmemesidir, kimsenin yanınızda olmamasıdır.Bir Filistinlinin kanıyla diğer insanların kanı arasında nasıl bir fark var? Filistinlilerin kanı bu kadar değersiz mi? Psikoloji eğitimi alan Gazzeli genç bir aktivist olan Ahmed Murtaca X hesabında şunu yazdı: “Belki de kaçıp durduğumuz ölüm aslında bize böylesi bir hayattan daha şefkatlidir.” Ahmed’i suçlayabilir miyiz? Ya da ondan direnmesini ve direniş sembolü olmasını isteyebilir miyiz? Ahmet yaklaşık iki yıldır orada, bedeni hala hayatta ama ruhu binlerce kez öldürüldü. Evini terk etmeye zorlandığında, evi bombalandığında öldürüldü. Başka? Başka ne olsun? Ekmek almak için kuyrukta bekleyen en yakın arkadaşlarını kaybettiğinde öldürüldü Ahmet. İsrail-Amerikan yapımı füzeler içeride ekmek yapan fırıncıdan çok daha hızlıydı. Sonra henüz on dokuz yaşında olan kardeşi bir ayağını sonsuza dek kaybetti. Ahmet bir kez daha öldü. Bu, Ahmed Murtaca’nın hikâyesinin sadece küçük bir parçası, Gazze’de acı çeken kimsenin bilmediği kaç Ahmed var?Filistinlilerin hayatı değerlidir.Filistinliler sadece bir sayıdan ibaret değildir.Her insan gibi ‘yaşamayı’ hakkederler.
Source: Ramazan Yıldız
Tam 11 kilometre tırmandılar: Tek bir şey için! 10 gün sonra yok olacak
Doğa severler, sadece bu mevsimde açan ünlü “Mavi Yıldız” çiçeklerini görmek için 11 kilometrelik zorlu ama etkileyici bir doğa yürüyüşü gerçekleştirildi.
11 kilometrelik zorlu parkuru aştılar
Gümüşhane Dağcılık, Doğa Sporları ve Gençlik Derneği (GÜDAK) üyesi 39 doğasever, denizden bin 300 metre yükseklikte bulunan ve her yıl nisan ayında Mavi Yıldız çiçeklerine ev sahipliği yapan Kadıralak Yaylasına doğa yürüyüşü düzenledi.
Araçlarla ilk olarak Düzköy ilçesine bağlı Doğankaya (Şahinkaya) mevkiine ulaşan sporcular, burada etkileyici doğa manzaraları eşliğinde yürüyüşe başladı. Parkurun ilk bölümünde Şahinkaya zirvesi ve tırmanış parkurunda incelemelerde bulunan ekip, sonrasında zaman zaman karla kaplı zeminde ilerleyerek 11 km’lik parkur sonrasında Kadıralak Yaylası’na ulaştı.
Kadıralak Yaylası’na ulaşıldığında sporcuları, mavi zakkum olarak da bilinen “Mavi Yıldız” çiçeklerinin oluşturduğu görsel şölen karşıladı. Yaylada fotoğraf ve video çeken katılımcılar, rengarenk doğanın tadını çıkararak baharın tüm güzelliklerini objektiflerine yansıttı.
”Mavi yıldız” çiçekleri açtı
Dönüş yolunda Barak Gölü ve Canikdere Şelalesi’ne de uğrayarak programı sonlandırdıklarını kaydeden etkinlik sorumlusu Ahmet Yıldız, “Parkurumuzda Doğankaya’da bulunan tırmanış bahçesini gördük. Oradaki yarıktan arkadaşlarımızla birlikte itinalı şekilde geçtikten sonra yaylada açmış olan sarı menekşeleri gördükten sonra Kadıralak’a indik. Kadıralak’ta bu mevsimde mavi yıldız çiçekleri yer yer ve çok güzel bir şekilde açmıştı. 39 kişiydik. Bütün arkadaşlarımızın tamamı faaliyeti çok güzel bir şekilde tamamladı. Katılımcıların hepsine teşekkür ediyorum” dedi.
Etkinliğe katılan sporculardan Demek Bayraktar ise “Bugün yine çok güzel bir etkinlik vardı. Arkadaşlarımızla güzel bir parkur yürüdük. Sarı menekşeleri gördük. Sonrasında da Kadıralak Yaylası’ndaki mavi yıldız çiçeklerine ulaştık. Gerçekten çok güzel bir etkinlikti. Tam da mevsiminde yakaladık. Kar kalkınca harika oldu. Güzel bir gün oldu bizim için” ifadelerini kullandı.
Source: Ahmet Yavuz
Genç müezzinden mest eden performans
Kadıköy Osmanağa Camii”nde görevli İmam Mustafa Özdemir”in sosyal medya hesabından paylaştığı bir video, kısa sürede ilgi odağı oldu. Paylaşımda, genç müezzin Hafız İsmail Ağcakaya”nın Uşşak makamında okuduğu kamet yer aldı. Genç hafızın sesi, makam bilgisi ve nağmeleriyle sergilediği etkileyici okuma tarzı, dinleyenlerden tam not aldı. Özellikle klasik Türk musikisiyle iç içe geçmiş olan Uşşak makamının ruhani atmosferini başarıyla yansıtan kamet, sosyal medya kullanıcıları tarafından “Ruha dokunan bir icra” olarak yorumlandı.
Source: Haberler
797 yıllık kalp motifinde ahiret mesajı ortaya çıktı
Anadolu Selçuklu Devleti”ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde 1228 yılında Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah ile eşi Melike Turan Melek tarafından yaptırılan ve 9 yıllık kapsamlı bir restorasyon sürecinin sona ermesiyle geçen yıl yeniden ibadete ve ziyarete açılan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, mimari özellikleriyle hayran bırakıyor. Başta kapılar ve sütunları ile külliyenin birçok yerinde olan, Ahlatlı ve Tiflisli ustaların ellerinden çıkan, taş işçiliğinin en nadide ve ince örneklerini yansıtan motifler ilgi çekiyor.
İslam dünyası tarihinde eşi benzeri olmayan bu külliyenin taç kapılarının mimarı ve heykeltıraşı olan Ahlatlı Hürrem Şah, motif dünyasına getirdiği yenilikler, mimari tasarım dehası özelliği ve özellikle kıble kapısındaki cennet kapısı tasarımı ile 12-13″üncü yüzyılda İslam sufizmi sanat alanının temsilcilerinden biri olarak gösteriliyor.
ANADOLU”NUN EL HAMRASI
1985 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından, Dünya Kültür Mirası Listesi”ne alınan eser, uzaktan bakıldığında simetrik olduğu düşünülen fakat özünde asimetrik olan bezemelerde yer alan on binlerce motifin hiçbirinin bir daha kendini tekrar etmemesi özelliğini taşıyor.
Bu özellik, kainattaki farklı varlıkların ahenk ve denge içinde olduklarının taşa nakşedilmesi anlamına geliyor. Mimari üslubu, süsleme ve örtü sistemlerinin denge ve uyumlu tasarımıyla önem kazanan yapı, dünyada görülmeye değer eserler listesinde de yer alıyor.
Evliya Çelebi”nin de ziyaret ettiği ve “Methinde diller kısır, kalem kırıktır” ifadelerini kullandığı eser, “Anadolu”nun El Hamrası” olarak nitelendiriliyor.
HALA SIRLARI TAM OLARAK ÇÖZÜLEMEDİ
Her motifi, deseni ile hala sırları tam olarak çözülemeyen Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası”nda bir de kabir odası bulunuyor. Darüşşifa bölümünde yer alan kabir odasında eseri yaptıran Ahmet Şah, babası Süleyman Şah, annesi Fatıma Hatun ve Ahmet Şah”ın eşi Turan Melek Hanım ve diğer aile fertleri olmak üzere toplamda 15 kabir yer alıyor.
Kabir odasının giriş kapısının üzerinde ise her bir detayı farklı şekilde anlamlandırılmış kalplerden oluşan bir terazi simgesi yer alıyor. Bu simge ahiret hayatına yönelik anlamlar içeriyor.
“SIRASI GELEN BURAYA DEFNEDİLSİN”
Divriği Ulu Camii müezzini ve eserin mihmandarı Nail Ayan, kalp şeklindeki terazinin derin bir anlam taşıdığını belirterek, “Kabir odası, cami ile darüşşifanın yapımıyla bırakılmış bir kabir odasıdır. Camiyi yaptıran Ahmet Şah baş mimara diyor ki “Şifahanenin içerisine bir oda bırakın, bu oda kabir odası olsun” diyor. “Ahirete gittiğimiz zaman, sırası gelen buraya defnedilsin” denmiş. Öyle de olmuştur. İçeride 15 tane kabir bulunmaktadır. Bunlardan 4 tanesini bilmekteyiz. Camiyi yaptıran Ahmet Şah, babası Süleyman Şah, annesi Fatıma Hatun ve Ahmet Şah”ın eşi Turan Melek Hanım ve diğer aile fertlerinin kabirleri burada bulunmaktadır” dedi.
“KALBİNİZ HER DAİM ALLAH”A YÖNELİK OLSUN”
Kabir odası giriş kapısının üzerine sade ama çok şey anlatan bir simge yapıldığını anlatan Ayan, “Burayı kabir odası olarak bırakan Baş Mimar Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah, kapı üzerine çok basitmiş gibi gözüken ama maneviyat yüklü bir motif yapmıştır. Bu motifi iki şekilde ele alıyoruz. Üst tarafı tabutun üst kapağıdır. Bunun komplesini bir terazi olarak görünür.
Terazinin kefelerinde kalpler tartılmaktadır. Terazilerin orta denge çubuğunda da bir kalp vardır ve o da ters oturtulmuştur, yukarı bakmaktadır. Buradaki tasavvufi mesaj şudur. İçeride yatan merhum ve merhumelerin dili ile “Biz bu dünyadan göçüp ve gittik. Sizler de göçüp gideceksiniz. Ama bu dünyada yaptıklarımızın karşılığını görebileceğimiz bir yer var.
Bu yer ahiret alemi, oraya götüreceğimiz şeyler dünyadaki paramız, malımız, mülkümüz değil, kalplerimiz ve kalplerimizin içerisindekilerdir” anlamı budur. “İnsan dünyadayken neler yapar? İyilik, kötülük, doğru yanlış, sevap günah gibi hallerde teraziyi bir hal üzerine tutun, kalbiniz her daim Allah”a yönelik olsun. O zaman ölmekten korkmayın, girin kabre” mesajı verilmiştir” diye konuştu.
Source:
Sivas”taki tarihi yapıda anlamlı desen! “Sırası gelen buraya defnedilsin”
Anadolu Selçuklu Devleti”ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde 1228 yılında Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah ile eşi Melike Turan Melek tarafından yaptırılan ve 9 yıllık kapsamlı bir restorasyon sürecinin sona ermesiyle geçen yıl yeniden ibadete ve ziyarete açılan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, mimari özellikleriyle hayran bırakıyor. Başta kapılar ve sütunları ile külliyenin birçok yerinde olan, Ahlatlı ve Tiflisli ustaların ellerinden çıkan, taş işçiliğinin en nadide ve ince örneklerini yansıtan motifler ilgi çekiyor. İslam dünyası tarihinde eşi benzeri olmayan bu külliyenin taç kapılarının mimarı ve heykeltıraşı olan Ahlatlı Hürrem Şah, motif dünyasına getirdiği yenilikler, mimari tasarım dehası özelliği ve özellikle kıble kapısındaki cennet kapısı tasarımı ile 12-13″üncü yüzyılda İslam sufizmi sanat alanının temsilcilerinden biri olarak gösteriliyor. 1985 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından, Dünya Kültür Mirası Listesi”ne alınan eser, uzaktan bakıldığında simetrik olduğu düşünülen fakat özünde asimetrik olan bezemelerde yer alan on binlerce motifin hiçbirinin bir daha kendini tekrar etmemesi özelliğini taşıyor. Bu özellik, kainattaki farklı varlıkların ahenk ve denge içinde olduklarının taşa nakşedilmesi anlamına geliyor. Mimari üslubu, süsleme ve örtü sistemlerinin denge ve uyumlu tasarımıyla önem kazanan yapı, dünyada görülmeye değer eserler listesinde de yer alıyor. Evliya Çelebi”nin de ziyaret ettiği ve “Methinde diller kısır, kalem kırıktır” ifadelerini kullandığı eser, “Anadolu”nun El Hamrası” olarak nitelendiriliyor. Her motifi, deseni ile hala sırları tam olarak çözülemeyen Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası”nda bir de kabir odası bulunuyor. Darüşşifa bölümünde yer alan kabir odasında eseri yaptıran Ahmet Şah, babası Süleyman Şah, annesi Fatıma Hatun ve Ahmet Şah”ın eşi Turan Melek Hanım ve diğer aile fertleri olmak üzere toplamda 15 kabir yer alıyor. Kabir odasının giriş kapısının üzerinde ise her bir detayı farklı şekilde anlamlandırılmış kalplerden oluşan bir terazi simgesi yer alıyor. Bu simge ahiret hayatına yönelik anlamlar içeriyor. Divriği Ulu Camii müezzini ve eserin mihmandarı Nail Ayan, kalp şeklindeki terazinin derin bir anlam taşıdığını belirterek, Kabir odası, cami ile darüşşifanın yapımıyla bırakılmış bir kabir odasıdır. Camiyi yaptıran Ahmet Şah baş mimara diyor ki “Şifahanenin içerisine bir oda bırakın, bu oda kabir odası olsun” diyor. “Ahirete gittiğimiz zaman, sırası gelen buraya defnedilsin” denmiş. Öyle de olmuştur. İçeride 15 tane kabir bulunmaktadır. Bunlardan 4 tanesini bilmekteyiz. Camiyi yaptıran Ahmet Şah, babası Süleyman Şah, annesi Fatıma Hatun ve Ahmet Şah”ın eşi Turan Melek Hanım ve diğer aile fertlerinin kabirleri burada bulunmaktadır dedi. Kabir odası giriş kapısının üzerine sade ama çok şey anlatan bir simge yapıldığını anlatan Ayan, Burayı kabir odası olarak bırakan Baş Mimar Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah, kapı üzerine çok basitmiş gibi gözüken ama maneviyat yüklü bir motif yapmıştır. Bu motifi iki şekilde ele alıyoruz. Üst tarafı tabutun üst kapağıdır. Bunun komplesini bir terazi olarak görünür. Terazinin kefelerinde kalpler tartılmaktadır. Terazilerin orta denge çubuğunda da bir kalp vardır ve o da ters oturtulmuştur, yukarı bakmaktadır. Buradaki tasavvufi mesaj şudur. İçeride yatan merhum ve merhumelerin dili ile “Biz bu dünyadan göçüp ve gittik. Sizler de göçüp gideceksiniz. Ama bu dünyada yaptıklarımızın karşılığını görebileceğimiz bir yer var. Bu yer ahiret alemi, oraya götüreceğimiz şeyler dünyadaki paramız, malımız, mülkümüz değil, kalplerimiz ve kalplerimizin içerisindekilerdir” anlamı budur. “İnsan dünyadayken neler yapar? İyilik, kötülük, doğru yanlış, sevap günah gibi hallerde teraziyi bir hal üzerine tutun, kalbiniz her daim Allah”a yönelik olsun. O zaman ölmekten korkmayın, girin kabre” mesajı verilmiştir diye konuştu.
Source: Gazetevatan.com
23 Nisan 2025: En güzel 23 Nisan bayram mesajları kısa uzun resimli Atatürk görselli | Ulusal Egemenlik sözleri
Mustafa Kemal Atatürk”ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”nı kutluyoruz. Tüm çocuklarımızın hayatları boyunca mutlu, sağlıklı ve başarılı olmalarını diliyorum. 📌 Türkiye Büyük Millet Meclisi”nin açılmasıyla birlikte milletin kendi kaderini tayin ettiği bu anlamlı gün, Atatürk tarafından geleceğimizin teminatı olan çocuklara armağan edilmiştir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun.📌 Bir milletin onuru, bağımsızlığına ve geleceğine sahip çıkmasıyla mümkündür. Bu kutlu günde tüm milletimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”nı gönülden kutluyorum.📌 Özgürlük, adalet ve eşitlik… Hepsi ulusal egemenliğin gölgesinde hayat bulur. 23 Nisan hepimize kutlu olsun! 23 Nisan, Türkiye”nin bağımsızlık mücadelesinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu özel günde, çocuklarımıza vatanseverlik, hoşgörü, barış ve kardeşlik gibi değerleri öğretmek için fırsat bulalım. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun! 23 Nisan, çocukların en temel hakları olan sağlık, eğitim, barınma ve beslenme gibi konulara dikkat çekmek için de bir fırsattır. Bu özel günde, tüm çocuklarımızın bu temel haklara sahip olmaları için çalışmaya devam edeceğimizi belirtmek istiyorum. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun! 📌 Çocuk kalabilmek büyük cesaret ister. Renklerimden, umutlarımdan, içimdeki çocuktan vazgeçmem. Tüm çocuklara ve çocuk kalabilenlere kutlu olsun bu güzel gün!📌 Çocukların yalnızca bedenlerini değil, ruhlarını da doyurmalıyız. Onlara umut olmalı, ilham vermeliyiz. 23 Nisan kutlu olsun.📌 Dünyanın her yerinde barışın, kardeşliğin ve umudun simgesi çocuklardır. 23 Nisan, tüm dünya çocuklarına kutlu olsun. Türkiye”nin aydınlık geleceği olan çocuklarımızın günü olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun! Tüm çocuklarımızın hayallerine ulaşmaları için gereken desteği vermeye devam edeceğiz. 📌 23 Nisan, hem egemenliğimizin hem çocuklara verdiğimiz değerin bir simgesi. Dünyada eşi benzeri olmayan bu anlamlı bayram hepimize kutlu olsun.📌 Dünyada yalnızca çocuklara ithaf edilen tek bayram… Ne mutlu bize, ne güzel gün 23 Nisan! 📌 Çocuklar bu ülkenin temeli, yarının umududur. Onlara göstereceğimiz sevgi, geleceğe yapılmış en değerli yatırımdır. 23 Nisan bayramınız kutlu olsun! 23 Nisan, çocukların sevinç, neşe ve coşku dolu bir gün geçirmeleri için mükemmel bir fırsattır. Bu özel günde, tüm çocuklarımızın hayatları boyunca mutlu ve başarılı olmalarını diliyorum. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun! 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Mustafa Kemal Atatürk”ün Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözünün çocuklara armağan edildiği bir gündür. Bu özel günde, çocuklarımızın geleceğimiz olduğunu hatırlayalım ve onların haklarını koruyalım. 23 Nisan kutlu olsun! 23 Nisan, Türkiye”nin geleceğine ışık tutacak çocukların günüdür. Bu özel günde, çocuklarımıza dürüstlük, çalışkanlık ve azim gibi değerleri öğretmek için fırsat bulalım. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun! Türkiye”nin en önemli bayramlarından biri olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”nı kutluyoruz. Tüm çocuklarımızın sevinçli ve mutlu bir gün geçirmesi dileğiyle! 23 Nisan, Türkiye”nin kurtuluş mücadelesinde önemli bir dönüm noktasını temsil eder. Bu bayram, ülkemizin bağımsızlığını ve egemenliğini kazandığı günü kutlamak için bir fırsattır. Tüm çocuklarımızın gururla bayramlarını kutlamalarını diliyorum. 📌 Bu topraklarda yükselen millet iradesi, 23 Nisan 1920″de dünyaya haykırıldı. Egemenlik milletindir, sonsuza dek! Bayramımız kutlu olsun! 📌 Çocukların yönettiği bir dünya belki oyuncak bir dünya olurdu ama hayal etmekten asla vazgeçmemeliyiz. 23 Nisan kutlu olsun! 📌 23 Nisan, millet iradesinin yönetime geçtiği, özgürlük ışığının yandığı gündür. Tüm Türkiye”ye kutlu olsun! 📌 Çocuklarımızı yarına bugünden hazırlayalım ki, yarınlarımız ışıl ışıl olsun. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun! 📌 Milletimizin verdiği büyük mücadele, bugünümüzün ve geleceğimizin ilham kaynağıdır. Egemenliğimizin sembolü olan bu özel gün kutlu olsun! Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz” Mustafa Kemal Atatürk.
Source: Gazetevatan.com