“Kültürel Etkinlikler: Tiyatrodan Bayram Coşkusuna, İstanbul Rüzgarına!”

“Oyun, bir Cumhuriyet nefesi”

Her yıl olduğu gibi dün 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde bazı tiyatrolar perdelerini ücretsiz açtı. Ülkemizde son yaşanan olayların etkisi tiyatroyu da etkiledi ama bir çok oyuncunun dediği gibi tiyatro iyi gelir insana, umudu yeşertir, ayna tutar bizlere. Tiyatro sanatçıları dün sahnede kutladıkları Dünya Tiyatro Günü için gazetemize açıklamalarda bulundu. ‘SANAT HER ZAMAN UMUT VERİR’ NEDİM SABAN 27 Mart tabii bizim bir bayram coşkumuz ve yıllarca perdelerimizin ücretsiz açıldığı günlerdi. Daha sonra belediyelerin desteğiyle perdeler ücretsiz açıldı. Çünkü aslında şöyle düşünülüyor yani tiyatroya gidemeyen seyirci de o gün Tiyatrolar Günü’nde ücretsiz olarak tiyatrolardan yararlanabilsin. Fakat bu yıl hem bayram nedeniyle hem de tabii yaşanan son kaygı verici olaylar nedeniyle bir sürü festivalin iptal edildiğini 27 Mart oyunlarının ertelendiğini duyuyoruz. Sanat tabii her zaman umut verdiği için perdesini açık tutmalı. Tiyatro her zaman umut aşılar, her zaman birliktelik aşılar ve dünyanın en güzel şeyi, bir salonda aynı duyguları başkalarıyla yaşayabilmektir. Maalesef son dönemlerdeki bu global kapitalizmle beraber insanlar aynı duyguları yaşayamıyorlar aynı zamanlarda. Onun için bu cep telefonu kullanımı çok yoğun tiyatroda. Çünkü başka dünyalara yolculuk etmek istiyorlar. Aynı dünyada kalmak ve ne bileyim 200 kişiyle 300 kişiyle aynı duyguyu yaşamak istemiyorlar. Ama bu da bence iyi oyunlarla geçecek. Ben üretimin, oyun sayısıyla ölçülmediği yani bu yıl 500 oyun çıktı, çok üretildi değil, üretimin kaliteli işlerle, moral veren moralle yapılmış, kotarılmış, emek harcamış işlerle ayakta durabileceğine, hızlanacağına inanmak istiyorum. Bu 27 Mart’la ilgili evet, çok buruk bir bayram. Perdelerin belki yüzde 90’ı açılamayacak. Açılanlar da ücretsiz açılamayacak. Kamu desteği azaldığı için. Ancak bugünleri hep beraber aşacağız diye düşünüyorum. Bir de en önemlisi biz bu sene turnelerde de şunu yaşadık. Ekonomik kriz nedeniyle her şeyin çok pahalanması, otellerin, yatacak yerlerin pahalanması nedeniyle Anadolu turneleri de sekteye uğruyor. En önemlisi Anadolu’da da bu bayram var ve meslektaşlarımızı da cesaretle Anadolu’ya gitmeye de yönlendireceğiz. Umarım bu son benzin zamları, ki o da bayramdan bir gün önce devreye girecek, onlar da bizim çok belimizi bükmez ve biz sezonumuzu en iyi şekilde kapatırız. Nedense bu mart ayları son dönemlerde hep seçimler, referandumların olduğu aylar oldu. Dünya Tiyatro Günü’müz kutlu olsun. KARANLIK AYDINLANIR! AYŞEGÜL İŞSEVER Tiyatro, bir milletin aynaya bakma cesaretidir. Her sahne, toplumun nabzını tutan bir kalp gibi atar. Biz oyuncular, her perdede insan ruhuna dokunmayı görev biliriz. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Sanat, toplum için bir ihtiyaçtır” sözüyle büyüdük. O yüzden her oyun, bir Cumhuriyet nefesidir bizim için. İstanbul Şehir Tiyatroları, bu mirası gururla taşır. Sahne ışıkları yandığında, karanlık biraz daha aydınlanır. Emek veren tüm sanatçıların, kalbini açan tüm seyircilerin 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nü kutluyorum. DÜNYAYA AYNA TUTMAKBAHTİYAR ENGİNTiyatro bir sanat dalı olmakla beraber, aynı zamanda toplumun sorunlarını herkesin eşitlendiği bir ortamda ele alıp tartışabilme yöntemidir. Estetik, özgün ve özgür olma koşuluyla her konuyu işleyebilmelidir. O nedenle hem politik hem de bir düşünme ve çözüm üretme ortamıdır. W. Shakespeare der ki: “Doğduğu gün de bugün de tiyatronun asıl amacı nedir? Dünyaya bir ayna tutmaktır. İyilerin iyiliklerini, kötülerin kötülüklerini gösterip çağımızın ne olup ne olmadığını ortaya koymaktır.”

Source: Öznur Oğraş Çolak


Darülaceze’de bayram heyecanı

Ramazan Bayramı”na sayılı günler kala, Darülaceze”de bayram heyecanı yaşanıyor. Bayram, burada yaşayan büyüklerimiz için sadece bir gelenek değil, aynı zamanda büyük bir neşe ve dayanışma kaynağı. Darülaceze”nin Okmeydanı Yerleşkesi”ndeki Rehabilitasyon Merkezi”nde üretilen el sanatlarının bayramda sergilenecek olması burada kalanların heyecanını daha da artırıyor. SABAH gazetesi olarak Darülaceze”yi ziyaret ederek büyüklerimizle bayram öncesi keyifli sohbetler gerçekleştirdik ve bu sevinçlerine ortak olduk. Sivas Divriğili Emine Nigar Çelik (81): “Buraya 4 yıl önce yerleştim, çok güzel bakılıyoruz, yataklarımız tertemiz, bembeyaz ve mis. Hemşirelerimiz ve personelimiz melek gibiler. Kıyafetlerimizle ilgili ne ihtiyacımız varsa söylüyoruz, veriyorlar. Atölyelerde ise çok şey öğrendim, lifler yaptım, kâğıt iplerle çantalar yaptım. Ramazanda ise iftarlar sosyalleşme ortamı sunuyor. Bayramda ziyaretimize gelinmesi hoşumuza gidiyor. Gençler geliyor, imkânına göre hediyeler, çikolatalar veriyorlar. Düzenli müdavimler de var. Yeğenim de geliyor. Bayramda gözümüz yollarda, gelsinler… Sivas Suşehirli olan Basri Değer (82): “6.5 yıldır buradayım. Burası cennetten bir köşe. Ramazanda da yemeklerimiz çok güzel çıkar. 7/24 sıcak suyumuz var. Çamaşırlarımız yıkanır, ütülenir. Her şey gıcır gıcırdır. Ramazan Bayramı”nı dolu dolu yaşarım, İstanbul”u gezerim. Bu bayram ziyaretçileri bekliyoruz; çoğu öğrenci oluyor, sohbet ediyoruz. Onları evladım gibi görüyorum.” Artvin Borçkalı Kamil Bora Uçarer: “2 yıldır buradayım. Kızım, kız kardeşim, yeğenim uzak şehirdeler. İstanbul”a geldiklerinde ziyaretime gelirler. Benim ziyaretçim herkesten daha fazladır ama burada kalan diğer arkadaşlarıma ziyaretçi gelince de çok memnun oluyorum. Onların sayesinde ben de mutlu oluyorum. Bayramlarda ise bayağı kalabalık oluyor. Yeni kıyafetlerimi giyiyorum, temiz tıraş oluyorum. Ben ziyaretçilerden neşeli, güler yüz, tatlı söz ve muhabbet bekliyorum. ” Rize Çayelili Naime Birol (78): “Üç yıl oldu geleli. Burası bulunmaz bir nimet, cennet gibi bahçemiz var. Başkanlarımız da iyi. Ortam çok güzel ve arkadaşlıklar var. Atölyede sepetler, yumurta kolileri, vazolar yapıyorum. Ramazanda bayramlar süper geçiyor. Bayram için giyinip süsleniyorum. Yaptığımız işler de sergileniyor, satış oluyor ve gelirleri bize geliyor. Bayramlarda sinema gösterimi, eğlenceler ve konserler oluyor. Gençlerle muhabbet etmek bizi daha bir motive ediyor. O nedenle bayramlarda ziyarete gelen gençleri evladımız gibi görüyorum.” Beş kuşak İstanbullu Turan Sezmezer (68): “8 yıldır Darülaceze”deyim. Kardeşlerim ile görüşüyorum. Rehabilitasyon Merkezi”nde gazlı yara bezleri ve resim yapıyorum. Bundan mutluyum. Ramazanlar ise Darülaceze”de güzel geçiyor. Ramazan bayramları bir başka.

Source: Fatma Damla Kayayerli̇


‘Sürdürülebilir bir geleceğe davet’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın eşi, BM Sıfır Atık Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Danışma Kurulu Başkanı Emine Erdoğan, BM”nin “30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü Özel” etkinliğinde konuşma yapmak üzere gittiği New York”ta, BM Genel Merkezi”nde açılan “Sıfır Atık Enstalasyon Sergisi”ni ziyaret etti. BM binasının bahçesinde “Sıfır Atık Vakfı”, BM Habitat ve BM Çevre Programı (UNEP) işbirliği ile düzenlenen sergiyi gezen Emine Erdoğan, sergideki detaylar hakkında bilgi aldı. “Moda ve Tekstilde Sıfır Atık”ı baz alan sergi, Sıfır Atık Günü kapsamında farkındalık sağlamayı amaçlıyor. Emine Erdoğan, sergiye ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden bir paylaşımda bulundu. Erdoğan, “BM Genel Merkezi”nde “Yeterince Var!” mesajıyla ziyarete açılan Sıfır Atık enstalasyon sergisi, bir çözüm çağrısı. Doğayla uyumlu yaşama, sorgulamaya, teknolojinin sunduğu yeni çözümleri keşfetmeye ve birlikte daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmeye davet. Çünkü biliyoruz ki; değişimi gerçekleştirmek için yeterince insan, yeterince imkân var. Sergiyi, BM”nin değerli temsilcileriyle beraber deneyimleme fırsatı bulduk. Tüm doğa dostlarının bu farkındalık yolculuğunda yerini almasını temenni ediyorum” dedi.

Source: Ankara


Çevre için çözüm çağrısı: Yeterince var

Erdoğan, ziyaretine ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada özetle, “Bu sene ‘Moda ve Tekstilde Sıfır Atığa Doğru’ temasıyla kutladığımız 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü kapsamında, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde ‘Yeterince Var!’ mesajıyla ziyarete açılan Sıfır Atık Enstalasyon Sergisi bir çözüm çağrısı. Doğayla uyumlu yaşama, sorgulamaya, teknolojinin sunduğu yeni çözümleri keşfetmeye ve birlikte daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmeye davet. Çünkü biliyoruz ki değişim gerçekleştirmek için yeterince insan, yeterince imkân var. Sergiyi, BM’in değerli temsilcileri ve BM Sıfır Atık Danışma Kurulu üyelerimizle deneyimleme fırsatı bulduk. Atık krizini, tekstilin bu döngüdeki yerini ve yeşil bir gelecek için atılabilecek adımları anlatan sergi bir ay süresince ziyarete açık olacak. Tüm doğa dostlarının bu farkındalık yolculuğunda yerini almasını temenni ediyorum” dedi.BU YIL TEMA ‘MODA VE TEKSTİL’Emine Erdoğan himayesinde başlatılan Sıfır Atık Hareketi, ‘30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’ etkinlikleriyle 81 ilde ve yurtdışı temsilciliklerde kutlanacak. Bu yıl tema ‘Moda ve Tekstilde Sıfır Atığa Doğru’ olarak belirlendi. 27-29 Mart tarihleri arasında düzenlenecek programlarda, başta çocuklar ve gençler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin sıfır atık konusunda bilinçlendirilmesi hedefleniyor. Etkinlik kapsamında geri dönüştürülmüş giysilerin sergilendiği alanlar oluşturulacak, defileler düzenlenecek. ‘Dolabında kullanmadığın kıyafetleri getir, değerlendir’ kampanyası yapılacak.

Source: Hurriyet.com.tr


Özcan Ünlü”nün kaleminden: Benim Kayıp Şairlerim

Şair Özcan Ünlü, öğrencilik yıllarında şiire beraber başladığı ancak zamanla yol ayrımına giden dostlarını Benim Kayıp Şairlerim kitabıyla yeniden şiire çağırıyor. Bir dönem şiir yazıp sonrasında farklı alanlarda kalem oynatan Beşir Ayvazoğlu, Mustafa Kutlu, Mustafa Çelik, Alim Kahraman, Ahmet Tezcan gibi isimleri birer şiiriyle okura hatırlatan Özcan Ünlü kayıp şairlerinin biyografileriyle de hafıza tazeliyor.Kitabın arka kapak yazısı şöyle:Hayatlarının belli bir döneminde yolu şiirden geçen ustalara, yazmaya şiirle başlayan dostlara bir saygı duruşudur bu kitap…Dergilerde veya kitaplarda kalmış şiirlerinden tadımlık da olsa örnekler sunmaya çalıştım.Bu isimlerden bir kısmına “kayıp şair” demek doğru olmaya- bilir. Şiir yazmıyor ama yaşıyor olabilirler; bu da anlamlı bir şeydir.Fakat biz okurları olarak onları yeniden şiire davet ediyoruz. Buna hakkımız var…

Source: İbrahim Can


En güzel Arefe Günü mesajları!

Ramazan Bayramı nın müjdeleyicisi Arefe Gününün anlam ve önemini anlatmak isteyen vatandaşlar için en güzel dini, en güzel, resimli, anlamlı dualı, ayetli, hadisli, kısa ve uzun Arefe (Arife) Günü mesajları vatandaşlar tarafından araştırılıyor. İşte, en güzel Arefe Günü mesajları AREFE GÜNÜ MESAJLARI 2025 Dostluğu, sevgiyi ve geleceği… Aşımızı, ekmeğimizi, soframızı… Hüznümüzü, acımızı, yalnızlığımızı paylaştığımız; birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik ve dostluğumuzu en sıcak şekilde hissedeceğimiz günler olsun. Arefe gününüz kutlu olsun. Sevdiklerinizle birlikte unutulmaz bir bayram yaşamanız dileklerimle. Arefe gününüzü ve şimdiden bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım. Heyecanla bayramı gözlediğimiz bugünde son orucunuz kabul, bekleyişleriniz hayırlara vesile olsun, arefe gününüz kutlu olsun. Sizlere en güzel ve coşkulu olan bayramları müjdeleyen bugünde en güzel bayramlara erişebilmeniz duasıyla. Arefe gününüz kutlu olsun. Bir avuç dua, sıcak bir mesaj, bir kucak sevgi, kapatır mesafeleri birleştirir gönülleri kalbiniz nur, haneniz huzur dolsun. Arefe Gününüz Kutlu Olsun. Sevdiklerin hep yanında olsun, yüzün ve gülün hiç solmasın. Yüreğine damla damla umut, günlerine bin tatlı mutluluk dolsun. Arefe gününüz kutlu olsun. Hayır kapılarının sonuna kadar açık, kaza ve belaların bertaraf olduğu günde yaşadığınız tüm sorunları alıp götürmesi dileğiyle. Arefe gününüz kutlu olsun. Her gününüzün bayramı muştuşayan arefe günü gibi olması dileğiyle. RESİMLİ AREFE GÜNÜ MESAJLARI VE SÖZLERİ Bayramları müjdeleyen arefe günleri ne kutlu zaman dilimleridir. Hayırlı olsun. Duanın hayırlısı arefe günü yapılan duadır. Bayrama kavuşmanızı dileyin. Duanın faziletlisi arefe günü yapılandır. Dualarınız kabul, arefe gününüz kutlu olsun. Arefemiz mübarek olsun, Rabbim bayrama kavuşmayı nasip etsin inşallah. Bugün arefe! Mükâfatından mahrum kalmayalım. Hayırlısı ile bayrama kavuşmak dileğiyle. Allah hiçbir günde, arefe günündeki kadar bir kulu ateşten çok azat etmez. Arefe günümüz mübarek olsun. Arefe gününüzü kutlar sevdiklerinizle birlikte nice güzel günlere erişmenizi Allahtan niyaz ederiz. Hayatınızdaki tüm bekleyişlerin arefe günü bayramı beklediğiniz gibi olması dileklerimle. Arefe gününüzün en güzel bayramları sizlere ulaştırması duasıyla. Gününüz mübarek olsun. Şeytan arefe gününden başka bir günde daha zelil , rezil, hakir ve kinli görünmez. Arefe gününüz mübarek olsun. Rabbim arefe gününü ihya eden halis kullarından olabilmemiz dileğiyle. Mübarek olsun.

Source: Habertürk


Tekirdağ Bölge Tiyatrosu”ndan görkemli müzikal

Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi”nde, Senem Çavuşoğlu”nun yönetmenliğinde sahnelenen “Tiyatro Müzikleri Müzikali”, 40 kişilik dev kadrosuyla Süleymanpaşa”da sanatseverlerle buluştu. Gösteride, Türk tiyatrosunun en sevilen müzikallerinden Hisseli Harikalar Kumpanyası, Kantocu ve Lüküs Hayat gibi klasik eserlerden bölümler sahnelendi. Ayrıca, Shakespeare”in unutulmaz dizeleri ve Hüseyin Rahmi Gürpınar”ın eserlerinden uyarlamalar da geceye ayrı bir renk kattı.
Dans, müzik ve tiyatronun iç içe geçtiği bu özel gösteri, geçmişten günümüze uzanan zengin tiyatro mirasını seyirciyle buluşturdu. Etkileyici performanslar, nostaljik atmosfer ve coşkulu koreografilerle sahnelenen müzikal, izleyicilerden büyük alkış aldı.
Tekirdağ Bölge Tiyatrosu”nun sanata ve tiyatroya verdiği önem, bir kez daha sahnede hayat buldu. Dünya Tiyatro Günü”ne özel bu görkemli gösteri, tiyatronun birleştirici gücünü ve sanatın evrenselliğini bir kez daha kanıtladı.Bu içerik Doğukan Akbayır tarafından yayına alınmıştır

Source: Doğukan Akbayır


İlçede tüm tesisler doldu! 9 günlük bayram tatilinde herkes oraya koşuyor: Ucuz tatilin adresi oldu

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi”nde yer alan Amasra Kalesi’nin yer aldığı, Batı Karadeniz’deki yaz turizminin önemli bölgesi olan Amasra ilçesinde Ramazan Bayramı tatili öncesi 5 bin yatak kapasiteli otellerde rezervasyonlar yüzde 90’a ulaştı. Bakir koyları, tarihi mekanları, doğayla bütünleşen güzelliklerinin yanı sıra balık ağırlıklı mutfak kültürüyle de tatilcilerin ilgisini çeken 6 bin 600 nüfuslu Amasra, geçen yıl 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinde 150 bin, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde ise 300 bin tatilciyi ağırlamıştı. Esnaf Melih Sağlam, Amasra esnafı olarak Ramazan Bayramı tatili için 4 gün olarak çalışma yapmıştık. Bizim için 9 günlük bayram tatili sürpriz oldu. Şu anda bütün hazırlıklarımızı yaptık. Misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlamak için bütün tedbirlerimizi aldık “dedi. Amasra Kültür ve Turizm Derneği Başkan Yardımcısı Mete Ayyıldız ise 9 günlük bayram tatili açıklandıktan sonra Amasra”ya yoğun bir ilgi olduğunu belirterek, “Bütün hazırlıklarımızı tamamladık. Konaklama tesislerimizdeki doluluk oranımızda yüzde 90″lara ulaştı. Amasra”ya gelecek misafirlerimiz için tüm önlemleri aldık. Şirin ilçemize gelen misafirlerimiz 9 günlük bayram tatili boyunca havaların iyi gitmesiyle birlikte tarihi ve turistik mekanları gezebilir, tekne turu yapabilirler. İlçemizin meşhur Amasra salatası ve balığını tadabilirler. Doğal güzellikleri görmeleri için trekking yapabilirler, en nihayetinde gelen misafirlerimizin rahat ve sorunsuz bir tatil geçirmeleri için bütün önlemleri aldık. Herkesi Amasra”ya bekliyoruz.” (DHA)

Source: Gazetevatan.com


“Diş sıkma” isteği uyandırıyor! Sözlüğe girdi

Oxford İngilizce Sözlüğü ne (OED), bir şeyin, aşırı sevimli olduğunda uyandırdığı yoğun his anlamında Filipinler de kullanılan Tagalog dilindeki gigil kelimesi eklendi. OED den yapılan açıklamada, Tagalog dilindeki gigil kelimesinin sözlüğe eklendiği, Filipinler İngilizcesi nde de duyulan bu kelimenin hem isim hem de sıfat olarak kullanılabileceği belirtildi. AŞIRI SEVİMLİ BİR ŞEYİN VERDİĞİ HİS… Açıklamada, gigil kelimesinin, Yavru kedi ya da bebek gibi aşırı sevimli bir kişi, hayvan ya da bir nesne gördüğünüzde yumruğunuzu sıkma ya da dişinizi gıcırdatma ya da sevimli bulduğunuz şeyi sıkma, sıkıştırma, çimdikleme isteği uyandıran yoğun his anlamına geldiği ifade edildi. Gigilin yanı sıra Singapur ve Malezya da kullanılan alamak kelimesinin de sözlüğe dahil olduğuna işaret edilen açıklamada, bu kelimenin, şaşkınlığı ya da öfkeyi ifade etmek için nida olarak kullanıldığı aktarıldı. Açıklamada, kelimenin kökeninin belirsiz olduğu, Arapça ya da Portekizce den türetilmiş olabileceği vurgulandı. İngilizce nin yanı sıra farklı diller konuşan kişilerin, çevirisi olmayan kelimeleri diğer dillerden ödünç aldığı na dikkati çekilen açıklamada, bunun sık yapılması halinde bu kelimelerin sözcük dağarcığına girdiği değerlendirmesine yer verildi.

Source: Habertürk


Ramazan Bayramı”nda en çok bu tatlı yeniyor! Ev hanımları arefe gününden başlıyor

Ülke genelinde olduğu gibi Kahramanmaraş”ta da Ramazan Bayramı öncesinde tatlı telaş başladı. Yöre halkı, bayram sofralarını süsleyecek geleneksel lezzetleri hazırlamak için mutfaklara girdi. Kadınlar, özellikle bayramlarda misafirlere ikram edilen Kıvrım ya da diğer adıyla Büzme” olarak bilinen tatlıyı yaparak geleneklerini sürdürmeye çalışıyor. Şehrin köklü mutfak kültürünü unutturmayan yöre halkı bayrama tatlı bir başlangıç yapmaya hazırlanıyor. Kıvrım tatlısının Maraş mutfağındaki önemine değinen ev hanımı Aliye Karageçen, Annelerimiz çok yapardı. Ailece toplanır, birlikte açarlardı. Biz de onlardan öğrendik, şimdi biz yapıyoruz dedi.Tatlı yapımının detaylarını anlatan Karageçen, Hamuruna yumurta, süt, sıvı yağ ve tereyağı ekleyerek yoğuruyoruz. Dinlendirdikten sonra küçük bezelere ayırıp incecik açıyoruz. Ardından oklavaya sarıp kıvırarak şekil veriyoruz. İçine ceviz koyup üzerine de tereyağı ya da zeytinyağı gezdiriyoruz. Piştikten sonra şerbetini döküp fıstık tozuyla süslüyoruz. Her bayram yapıyoruz. Misafirlerimize, çocuklarımıza ikram ediyoruz. Allah sağlıkla yemeyi nasip etsin diye konuştu.

Source: Gazetevatan.com


İslamiyet sonrası Türk destanları

Türk destanlarında, kahramanlar yalnızca savaş alanlarında değil, adaletin sağlanmasında, halkı korumada ve toplumsal düzenin korunmasında da roller üstlenirler. Bunun yanında, vatan sevgisi ve özgürlük mücadelesi de sıkça işlenen konulardandır. Destanlarda, halkın birliği, direnci ve özgürlük için verdiği savaşlar öne çıkar. Ahlaki ve dini değerler de Türk destanlarının bir parçasıdır; kahramanlar, sadece fiziksel güçleriyle değil, erdemli davranışlarıyla da örnek olurlar. Türk destanları, halkın ideallerini, yaşadığı mücadeleleri ve insanlık adına ulaşmak istediği yüksek değerleri anlatarak, hem tarihsel bir bellek hem de kültürel bir miras olarak önem taşır. İSLAMİYETTEN SONRAKİ TÜRK DESTANLARI İslamiyet in kabulü, Türklerin kültürel, toplumsal ve edebi yapılarında bir dönüşüm yaratmıştır. Eski Türk destanları, göçebe yaşam tarzını ve eski Türk inançlarını yansıtırken, İslamiyet in kabulüyle birlikte hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük değişiklikler meydana gelmiştir. İslamiyet, Türklerin sanatını, edebiyatını ve toplumsal normlarını da şekillendirmiştir. Bu etkileşim, yeni bir destan anlayışının doğmasına yol açmış ve eski Türk destan geleneği, İslam ın öğretileriyle harmanlanarak farklı bir boyut kazanmıştır. Türk edebiyatında bu döneme ait destanlar, hem eski Türk kahramanlık anlayışını hem de İslam ın değerlerini birleştirerek, kahramanlık, adalet, erdem, ahlaki sorumluluk gibi temaları ön plana çıkarmıştır. İslam sonrası Türk destanlarının en bilinen örneklerinden biri Battalname’dir. Bu destan, Arap ve Türk kültürlerinin birleşimiyle ortaya çıkmış bir yapıt olarak, İslam ın kahramanlık, adalet ve erdem anlayışını işler. Battalname, özellikle Batı Türkleri ve Azerbaycan Türkleri arasında yaygın olarak bilinen bir destandır ve İslam’ın kahramanlık anlayışını Türk kültürüne adapte etmiştir. Destanda, Battal Gazi’nin savaşları, kahramanlıkları ve Allah’a olan bağlılığı ön plana çıkar. Battal Gazi, adaletin simgesi olarak, zalimlere karşı halkını savunur, zulmü engeller ve İslam ın erdemli değerlerine göre hareket eder. Battalname’de, kahramanın yalnızca fiziksel gücü değil, manevi gücü de vurgulanır. Bu destan, Türklerin İslam la tanışmalarının ardından toplumsal ve bireysel yaşamda yeri olan adalet, dürüstlük ve ahlaki değerlere olan bağlılıklarını gösteren örneklerle doludur. Bir diğer İslam sonrası Türk destanı ise Dede Korkut Hikayeleri’dir. Bu destan, Türk halkının İslamiyet’i kabulünden sonra geleneksel kahramanlık anlayışını, İslam’ın öğretileriyle birleştirerek şekillendirdiği bir yapıt olarak öne çıkar. Dede Korkut Hikayeleri, Oğuz Türklerinin kültürünü ve yaşam tarzını, dini ve toplumsal değerleri içeren bir destanlar derlemesidir. Burada da kahramanlık, cesaret, vatan sevgisi ve insanlık değerleri işlenirken, İslam ın öğretilerinden izler görmek mümkündür. Bu destanlarda, kahramanların fiziksel yetenekleriyle değil, Allah a olan inançları, ahlaki sorumlulukları ve insanlıklarına dair yüce bir duruşları da bir tema olarak karşımıza çıkar. Dede Korkut, toplumun bir lider figürü olarak, halkı doğru yola yönlendiren bir bilge olarak tasvir edilir. Bu figür, Türk halkının İslam ı kabullenişiyle birlikte dini ve kültürel kimliklerini koruyarak, eski değerlerle yeni öğretileri birleştiren bir model olarak öne çıkar. Alp Er Tunga destanı, İslamiyet’in kabulünden önceki dönemin en önemli destanlarından biridir, ancak İslam sonrası Türk destanlarında da yerini almış ve bir dönüşüm geçirmiştir. Alp Er Tunga, eski Türklerin kahramanlık anlayışının en belirgin örneklerinden biridir ve bu destanda, Alp Er Tunga’nın cesareti, adaleti, liderlik vasıfları ve halkına olan bağlılığı ön plana çıkar. Alp Er Tunga, Türklerin eski geleneklerinde bir kahraman olarak kabul edilirken, İslamiyet sonrası bu figür, İslam’ın öğretilerine uygun şekilde bir adil lider olarak yeniden şekillendirilmiştir. Bu, Türklerin dini dönüşüm süreçlerinde kahramanlık anlayışlarını yeniden yorumlama çabalarını yansıtan bir örnektir. İslamiyet sonrası Türk destanları, kahramanlık temasını bireysel cesaretle değil, toplumsal adalet, erdem ve sorumlulukla da ilişkilendirmeye başlamıştır. Kahramanlar artık manevi değerleriyle de örnek alınacak figürler haline gelmiştir. Bu dönemdeki destanlarda, toplumsal yapının yeniden şekillenmesi ve İslam ın toplumda birleştirici bir güç olarak işlev görmesi vurgulanır. Türkler, İslamiyet i kabul ettikten sonra, eski şamanist inançlarını ve geleneklerini büyük ölçüde terk etmiş olsalar da, bu inançların izlerini destanlarında görmek mümkündür. İslam’ın vaaz ettiği ahlaki değerler, kahramanların savaş alanındaki başarılarıyla değil, halklarına karşı duydukları sevgi, adalet ve merhametle de ölçülmeye başlanmıştır. Bunun yanında, Kerem ile Aslı ve Ferhat ile Şirin gibi halk hikayeleri de İslam sonrası Türk edebiyatında yer edinmiş ve bu destanlarda aşk, sadakat, kahramanlık ve erdem gibi temalar işlenmiştir. Bu hikayelerde, kahramanlar, toplumsal düzeni sağlamakla kalmaz, aşk gibi insanı yücelten, kutsal değerlere sahip bir içsel yolculuğa çıkarlar. Bu durum, İslam’ın insanın içsel dünyasını da yüceltme anlayışına uygun olarak şekillenir. Her birinde kahramanlık, adalet, ahlak ve insanlık gibi evrensel değerler öne çıkarken, aynı zamanda Türk milletinin İslam’a geçiş sürecinde yaşadığı toplumsal dönüşüm ve kimlik arayışı da yansıtılmıştır. Bu destanlar, yalnızca birer edebi metin olmanın ötesinde, Türklerin kültürel ve dini kimliklerini nasıl şekillendirdiğini anlamamız açısından büyük bir öneme sahiptir.

Source: Habertürk


Karagöz ve Hacivat “Dev Gölgeler” oyunuyla yeniden hayat buldu

Bosna Hersek”te 2015″te düzenlenen Banja Luka Uluslararası Çocuk Tiyatro Festivali”nden onur ödülü alan geleneksel Türk gölge oyunu projesi “Dev Gölgeler”, bugüne kadar Türkiye”nin yanı sıra birçok ülkede de sahnelendi.

İki kat büyütülmüş bir sahnede dev tasvirlerle oynanan gölge oyunu, farklı karakterleri ve zengin hikaye anlatımlarıyla dikkati çekiyor.

Ramazan boyunca Başakşehir Belediyesi tarafından Kent Meydanı”nda düzenlenen ramazan etkinliklerinde oyunu izleyicilerin beğenisine sunan Veral, AA muhabirine sanatına ve “Dev Gölgeler” oyununa ilişkin açıklamalarda bulundu.

“Bu sanatı gerçekten aşkla ve şevkle seviyorum”

Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçısı olarak 45 yıldır Karagöz-Hacivat oyunu sahnelediğini belirten Veral, mesleği icazet düsturuyla öğrendiğini söyledi. Veral, “Ağabeyim Tevfik Veral, onun da ustası Ayhan Büyükdoğan”dı. Dolayısıyla bu sanatın içerisinde uzun yıllardır varım. Çünkü bu sanatı gerçekten aşkla ve şevkle seviyorum.” dedi.

Bu sanatın içerisinde en mutlu olduğu şeyin deriden, el emeğiyle yapılan, özgün eserler ve çalışmalar ortaya koymak olduğuna dile getiren Veral, “İnsanlar Karagöz ve Hacivat”ı çok seviyorlar. Kendilerine ait olan bir kültürün yansıyan bir perdede ışığının olması onları mutlu ediyor. Hacivat ve Karagöz”ün söylediği her cümleden istifade edilmesi, bizim için de gerçekten çok mutluluk verici.” diye konuştu.

“Karagöz ve Hacivat, bir ulusu, bir milleti, bir toplumu, bir kültürü temsil ediyor”

Veral, geçmişte de orta oyunu, meddah, İbiş (el kuklası) ve Karagöz gösterileriyle insanların meydanlara toplanarak eğlendiklerini hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Sanatımıza yenilikler katmaya başladık. Önceden bir buçuk metrelik perdelerimiz vardı, klasik manada çok güzeldi ama kitlesel olarak belki 100-120 kişiye hitap ediyordu. Bugün koca koca kültür merkezleri, salonlar var. Bir gün böyle bir düşüncenin içerisinde zanaat tarafında aşkla çalışırken, “alanlar geniş, kitle geniş, kocaman bir ülkenin kocaman bir toplumun değerleri de çok kocaman olmalı.” diye düşündüm ve bir hedef belirledim. Perdemizi büyüttük, üç metrelik perde oldu ve arkasından küçük olan tasvirleri de büyülterek bir metre yaptık. Şu anda 750-1000 kişiye rahatlıkla oynatabiliyoruz. 2011 yılı Dünya Tiyatro Günü”nde “Dev Gölgeler” projesi hayata geçti.”

Gölge oyununun çok önemli bir sanat olduğunun altını çizen Veral, “Dev Gölgeler, yurt dışına da gitti, festivallere katıldı onur ödülü aldı. Karagöz ve Hacivat dememek gerekiyor sadece. Bir ulusu, bir milleti, bir toplumu, bir kültürü temsil ediyor. Bence bu çok değerli ve çok önemli.” ifadelerini kullandı.

“Karagöz küllerinden tekrar doğdu”

Veral, tasvirlerin deriden yapıldığını, kök boyayla boyanarak iğne oyası gibi tek tek işlendiğine dikkati çekerek, “Karagöz de küllerinden tekrar doğdu. Bu yüzyılda herkesin anlayabileceği bir Karagöz”den bahsetmiş oluyoruz. Dolayısıyla iyi ki bu “Dev Gölgeler” hayata geçti. İyi ki bu sanatı yapıyoruz. İyi ki ulusumuzu, milletimizi, toplumumuzu en iyi yerlerde temsil ediyoruz.” görüşünü paylaştı.

Bu sanatı icra etmekten onur duyduğunu, huzur ve mutluluk hissettiğini söyleyen Veral, “Çünkü bizi izleyen çocukların mutluluğu aileye yansıyor. Anneler, babalar çocuklarıyla bizi izlemeye geliyor ve evlerine huzurlu bir şekilde dönüyorlar. Bu bizi çok çok mutlu ediyor. Demek ki biz doğru bir çizgideyiz. Demek ki doğruları yapıyoruz.” dedi.

“Çocuklarla buluştuğumuz sürece çok mutlu oluyorum”

“Dev Gölgeler” projesinde yer alan hayali Merve İlken ise geleneksel Türk gölge oyunu sanatında Türkiye”nin ilk kadın Karagöz sanatçısı olarak 18 yıldır profesyonel anlamda bu sanatın içinde yer aldığını anlattı.

İlken, Dev Gölgeler”in çok önemli bir proje olduğunu ve ramazan boyunca birçok farklı noktada sahnelendiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Çocuklar Dev Gölgeler”i çok seviyorlar. Çünkü birer metrelik tasvirler onların arkadaşı gibi oluyor. Çocuklar, meydanlarda onlarla buluşunca çok güzel şenlik havası oluyor. Çocuklar mutlu olunca toplum mutlu oluyor. Dolayısıyla geleneksel sanatlarımız, toplumun huzuru ve mutluluğu için de çok önemli.”

Türkiye”nin ilk kadın Karagöz sanatçısı olarak hem Türkiye”nin hem de dünyanın birçok yerinde özellikle kız çocuklarına sanatla örnek olmaya çalıştığını vurgulayan İlken, Dev Gölgeler oyunu aracılığıyla minik izleyicilerle bir bağ kurduklarını belirtti.

İlken, oyunda çok güzel tepkiler aldıklarından bahsederek, şunları kaydetti:

“Karagöz çok seviliyor. Aslında Karagöz”ün kendine ait bir tılsımı var. Dünyanın neresinde olursa olsun, dil aynı olmasa bile Karagöz”ün dünyası çocukları kendine çekiyor. Çocuklar çok güzel tepkiler veriyor, oyun içinde çok güzel tepkiler alıyoruz, Karagöz”le konuşuyorlar, Karagöz onlarla konuşuyor. Karagöz, çok interaktif bir sanat aynı zamanda. Tabii burada ustalarına da çok büyük bir pay düşüyor; bu sanatı geliştirmek ve icra etmek.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Paris”in kalbinde İstanbul rüzgarı

Kültür ve Turizm Bakanlığı Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği Hizmet Binası’nın dış cephesi, 300 metrekarelik alanı kaplayan İstanbul temalı afişle kaplandı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul’un Paris’in kalbinde tanıtıldığını sosyal medya üzerinden duyurdu. Ersoy, paylaşımında şunları kaydetti: Paris’in kalbinde İstanbul var! Dünyaca ünlü Champs-Élysées’de yer alan Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği binamız, 300 m²’lik İstanbul görseliyle kaplandı. Katı reklam kurallarına rağmen alınan özel izinle, kültürel mirasımızı dünyanın en ikonik caddelerinden birine taşıdık. Haziran’a kadar Paris’teyiz! İstanbul görselinin binaya uygulanması için ilk olarak apartman yönetimiyle anlaşma sağlandı. Ardından, Champs-Élysées Belediye Başkanı Jeanne d’Hauteserre ve Paris Belediyesi yetkilileriyle yürütülen görüşmeler neticesinde 12 Mart’ta resmi izin alındı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da onayı ile uygulama, 27 Mart’ta tamamlandı. Baskı ve montaj süreci, dış mekan reklam firması JC Decaux tarafından yürütüldü. PARİS TE BİR İLK Yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği, günde yaklaşık 300 bin kişinin geçtiği Champs-Élysées Caddesi’nde Türk kültürünü yansıtan uygulama, dev tanıtım afişlerinin neredeyse tamamen yasak olduğu bir dönemde hayata geçirildi. Çalışma ile hem Türkiye hem de Paris açısından bir ilke imza atıldı. HAZİRAN AYINA KADAR SERGİLENECEK Paris’in kültürel dokusu içerisinde İstanbul’un siluetini taşıyan görsel, hava koşullarına bağlı olarak değişmekle birlikte ayda 6 ila 14 milyon kişi tarafından görülebilecek. İstanbul görseli, haziran ayına kadar Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği Binası’nda sergilenmeye devam edecek.

Source: Habertürk


Eminönü”nde bayram alışverişi heyecanı arttı: Vatandaş çikolata ve şekere yoğun talep gösterdi

Eminönü”ndeki esnaflar bayram öncesi artan yoğunluktan memnun olduklarını belirtirken özellikle Şeker ve çikolataya talebin daha fazla olduğunu ifade ettiler. Eminönü”nde şeker ve çikolata satan esnaf Muhittin Tan, “”Bayram heyecanımız başladı. Tezgahlara şeker ve çikolataları getirdik. Bayramlarda misafirlere ikram etmek için şeker ve çikolata tercih ediliyor. Bu gelenekten dolayı talep bayram öncesinde artıyor. Geçen sene şeker, çikolata fiyatları 280 liraydı, bu yıl 250 liradan satıyoruz. Son 2-3 gündür satışlarımızda artış var”” dedi. Alışveriş için Eminönü”ne gelen vatandaşlar Eminönünün Ramazan ayının simgesi gibi. Manevi bir havasının olduğunu belirterek tüm ihtiyaçlarını giderip her çeşit ürünü bulabildiklerini kaydettiler.

Source: Mustafa Kaya


Bakan Yumaklı, çocuk müzikali gala gösterimini izledi

Yumaklı, Orman Genel Müdürlüğü Konferans Salonu”nda gerçekleştirilen müzikal öncesi yaptığı konuşmada, Bakanlık görevinin en güzel, en keyifli sabahının olduğunu ve daha önce böylesine güzel cıvıl cıvıl bir program yapmadıklarını söyledi.

Çocukların tıpkı birer fidan gibi olduğunu dile getiren Yumaklı, “Onları diktiğinizde, suladığınızda koskocaman birer ağaç olduklarında, çocuklar hem bizim yeşil vatanımız, hem de gölgesinde bizleri ve diğer canlıları barındıran çok önemli örtü, konak oluyor.” dedi.

Yumaklı, 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü”nün önemine işaret ederek, salondaki çocuklardan fidan dikme sözü vermelerini istedi.

İklim değişikliğine vurgu yapan Yumaklı, sıcaklıkların çok fazla arttığını ve su tasarrufunun önemine dikkati çekti.

“Ülkemizin bütün zenginliklerini koruyacağız, kollayacağız”

Yumaklı, Dünya Tiyatrolar Günü”nü de kutlayarak, “Bugün size bu gösteriyi hazırlayan, emeğini sahneye yansıtan, bu mesajları sizlere vermek için gayret sarf eden abileriniz, ablalarınız var. Onların da Dünya Tiyatrolar Günü”nü kutluyorum. Ormanlarla alakalı her türlü faaliyetimizde bizlere destek olan ve işbirliği yapan TRT”ye de teşekkür ediyorum. Sizlerle buraya gelen ailelerinizin, annelerinizin, babalarınızın ve öğretmenlerinizin duyarlılığı için teşekkür ediyorum. Sizlerle beraber ülkemizin bütün zenginliklerini koruyacağız, kollayacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey de ormanları korumaya ve geliştirmeye çalıştıklarını ifade etti.

Konuşmaların ardından, Akıllı Tavşan Momo ve Orman Dostları Çocuk Müzikali Gala Gösterimi başladı.

Gösteriyi izleyen Bakan Yumaklı, sahneye davet ettiği çocuklara fidan hediye edip, yakalarına “Orman Dostu Rozeti” taktı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Dünyanın en iyi 7 kütüphanesi arasına giren Burdur Halk Kütüphanesi yenilikçi çalışmalarını sürdürecek

Kültür ve Turizm Bakanlığı Burdur İl Halk Kütüphanesi, sürdürülebilirlik ve yenilikçi uygulamalarıyla dünya çapında büyük bir başarıya imza atarak IFLA Çevre, Sürdürülebilir ve Kütüphaneler Grubunca düzenlenen 10. IFLA Yeşil Kütüphane Ödülleri 2025 kapsamında Büyük Ölçekli Projeler kategorisinde dünyanın en iyi 7 kütüphanesi arasına girdi.

81 bin kaynağın yer aldığı kütüphanede, 27 bin üye bulunurken bir yılda 135 bin kişi ziyaret etti.

Sadece kitap ödünç alma veya ders çalışma alanı olarak kullanılmayan kütüphane, vatandaşların ve çocukların sosyal hayatına etki edecek faaliyetler de gerçekleştirerek günlük hayatın vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.

Kütüphanede gönüllüler ve kütüphaneciler tarafından düzenlenen “Yaşayan Kütüphane” konsepti kapsamındaki atölyeler ise büyük ilgi görüyor.

Burdur İl Halk Kütüphanesi Müdürü Mehmet Küçük, AA muhabirine, kütüphaneleri yalnızca bir okuma alanı olarak değil, insanların zaman geçirilebileceği mekan olarak değerlendirdiklerini ve bu doğrultuda farklı çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Okuldan, evden sonra kütüphaneleri “üçüncü mekan” olarak nitelendirdiklerini belirten Küçük, “Etkinlikleri düzenlemekteki en büyük amacımız kütüphane farkındalığını oluşturmak. Bu farkındalıkla toplumda farklı bir yerde olmayı hedefliyoruz ve bu kapsamda da kütüphaneye ilgi çekmeye çalışıyoruz.” dedi.

Gönüllüler ve kütüphaneciler tarafından “Yaşayan Kütüphane” kapsamında düzenlenen atölyelerin büyük ilgi gördüğünü vurgulayan Küçük, kütüphanenin sadece fiziki altyapısıyla değil, toplumu bilinçlendiren çevreci etkinlikleriyle de fark oluşturduğunu ifade etti.

Kütüphanede kurulan birden fazla atölyenin bulunduğuna dikkati çeken Küçük, “Bunlardan biri 2022 yılında kurduğumuz sanal gerçeklik atölyesi. Ayrıca, maker ahşap tasarım, bilim atölyelerimiz var. Bakanlığa bağlı kütüphanelerin içinde tek olan gezegen evi (planetaryum) atölyemiz var. Geçen sene kazandırdığımız robot ve lazer yazıcı atölyemizde misafirlerimizi ağırlıyoruz.” diye konuştu.

“Toplumda eksik olan yerlere değinmek için de çalışmalar yürütüyoruz”

Sanat alanında da çalışmalarının olduğunu ifade eden Küçük, “Drama etkinliklerimiz var, masal saatlerimiz var. Tabii ki farkındalık oluşturmak için sadece atölyeler düzenlemek değil toplumda eksik olan yerlere değinmek için de çalışmalar yürütüyoruz. Bir kütüphane farkındalığı yaratmak için 21 Aralık ‘Dünya Roman Kahramanları Günü’ne özel çektiğimiz bir kısa filmimiz var ve bu da toplumdan büyük ilgi gördü.” diye konuştu.

Yeşil Kütüphane Ödülleri”nde ilk 7″ye girme süreçlerinden bahseden Küçük, “Köy okullarına Gezici Kütüphane ile giderek kütüphaneye gelemeyen çocuklarda eğitimdeki fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırıyoruz, geri dönüşüm atölyeleri yapıyoruz. Bu şekilde aktivitelerle sürdürülebilirliği destekliyoruz.” ifadelerini kullandı.​​​​​​​

Küçük, sürdürebilirlik çalışmalarına devam ettiklerini ve yoğun bir şekilde çalıştıklarını kaydetti.

Küçük, 2025 Aile Yılı kapsamında ailelerle birlikte çevre atölyeleri düzenlemek istediklerini anlatarak, aile ve çocuklar için kütüphane dışında çalışma yapacaklarını dile getirdi.

Mehmet Küçük, hedeflerinin, Uluslararası Kütüphane Dernekleri ve Kurumları Federasyonu (IFLA) Çevre, Sürdürülebilir ve Kütüphaneler Grubunca düzenlenen Yeşil Kütüphane Ödülleri”nde ilk 3″e girmek olduğunu ifade etti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Paris”in kalbinde İstanbul rüzgarı!

Kültür ve Turizm Bakanlığı Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği Hizmet Binası’nın dış cephesi, 300 metrekarelik alanı kaplayan İstanbul temalı afişle kaplandı.Proje, Paris Belediyesinin sıkı reklam yasaklarına rağmen alınan özel izinle gerçekleştirildi.Dünyaca Ünlü Caddeye İstanbul DokunuşuBakan Ersoy, İstanbul”un Paris”in kalbinde tanıtıldığını sosyal medya üzerinden duyurdu.Ersoy, paylaşımında şunları kaydetti:Paris’in kalbinde İstanbul var! Dünyaca ünlü Champs-Élysées’de yer alan Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği binamız, 300 m²’lik İstanbul görseliyle kaplandı. Katı reklam kurallarına rağmen alınan özel izinle, kültürel mirasımızı dünyanın en ikonik caddelerinden birine taşıdık. Haziran’a kadar Paris’teyiz!Paris Belediyesi’nden Özel İzin, Bakan Ersoy’dan Tam Destekİstanbul görselinin binaya uygulanması için ilk olarak apartman yönetimiyle anlaşma sağlandı.Ardından, Champs-Élysées Belediye Başkanı Jeanne d’Hauteserre ve Paris Belediyesi yetkilileriyle yürütülen görüşmeler neticesinde 12 Mart’ta resmi izin alındı.Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da onayı ile uygulama, 27 Mart”ta tamamlandı.Baskı ve montaj süreci, dünyaca ünlü dış mekan reklam firması JC Decaux tarafından yürütüldü.PARİS’TE BİR İLK: TÜRKİYE’Yİ TANITAN DEV AFİŞYerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği, günde yaklaşık 300 bin kişinin geçtiği Champs-Élysées Caddesi’nde Türk kültürünü yansıtan bu özel uygulama, dev tanıtım afişlerinin neredeyse tamamen yasak olduğu bir dönemde hayata geçirildi.Hem Türkiye hem de Paris açısından bir ilke imza atılırken bu çalışma Paris Belediyesinin katı reklam kurallarını esnettiği nadir örneklerden biri oldu.Bakan Ersoy”un talimatıyla dünyaca ünlü caddeye yapılan bu dokunuş, önümüzdeki yıllarda da benzer uygulamalara ilham kaynağı olacak.HAZİRAN’A KADAR SERGİLENECEKParis’in kültürel dokusu içerisinde İstanbul’un siluetini taşıyan bu etkileyici görsel, hava koşullarına bağlı olarak değişmekle birlikte ayda 6 ila 14 milyon kişi tarafından görülebilecek.İstanbul görseli, haziran ayına kadar Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği Binası’nda sergilenmeye devam edecek.

Source: Gazetevatan.com


Bayram namazı nasıl kılınır? Ramazan Bayramı namazı kaç rekat? Diyanete göre adım adım bayram namazının kılınışı…

Bayramın yaklaşmasıyla birlikte camileri dolduran müslümanlar Kurban ve Ramazan Bayramı olmak üzere yılda iki kez kılınan bayram namazının nasıl eda edildiğini merak ediyor. Peki bayram namazına nasıl kılınır? Nasıl niyet edilir, hangi tekbirler alınır, kaç rekattır ve kimlere vaciptir? İşte bayram namazına dair bilmeniz gerekenler…
Ramazan Bayramı”nda nasıl niyet edilir?
Hangi bayramda namaz kılınıyorsa, niyet de o bayrama göre yapılır. Örneğin Ramazan Bayramı Namazı için şu şekilde niyet edilir:

“Niyet ettim Allah’ım senin rızan için Ramazan Bayramı namazı kılmaya, uydum hazır olan imama”
Bayram Namazı kaç rekattır ve nasıl kılınır?
Bayram namazı toplamda iki rekattır ve cemaatle birlikte kılınır. Kılınışı, diğer namazlara göre farklılık gösterir. İşte adım adım bayram namazının kılınışı:
1- İmam yüksek sesle, cemaat ise sessizce “Allahu Ekber” diyerek iftitah tekbiri alır, eller göbek hizasında bağlanır.

2- Ardından gizlice “Sübhaneke” okunur.
3- Sonrasında üç ilave tekbir (zâit tekbir) alınır. Her birinde eller kulak hizasına kaldırılır ve yana salınır. Üçüncü tekbirden sonra eller bağlanır.
4- İmam, açıktan Fatiha ve bir sure okur. Cemaat sessizce dinler.

5- İmam tekbir aldığında rükuya varılarak 3 defa “sübhâne rabbiye’l-azîm” denir. “Semiallahü limen hamideh” diyerek ruküdan kalkılır. Ardından iki kez peş peşe secdeye varılır ve 3 defa “sübhâne rabbiye’l-â’lâ” denir ve ikinci rekata geçilir.
1- İmam, Fatiha ve bir sureyi açıktan okur, cemaat yine sessizdir.
2- Rükûya gitmeden önce dört tekbir alınır. İlk üçünde eller kulak hizasına kaldırılır ve yana salınır, dördüncüde doğrudan rükûya gidilir.
3- Rükû ve secdeler tamamlandıktan sonra oturularak Tahiyyat, Salli-Barik ve Rabbenâ duaları okunur.
4- Sağ ve sol tarafa selam verilerek namaz tamamlanır.
Namazın ardından cemaatle birlikte üç defa tekbir getirilir: “Allāhüekber Allāhüekber lâ ilâhe illallāhü vallāhü ekber Allāhüekber ve lillâhi’l-hamd”. Sonrasında imam-hatip bayram hutbesi okumak üzere minbere çıkar. Hutbe sona erince dua edilir ve bayram namazı sona ermiş olur.
Bayram Namazı ne zaman kılınır?
Bayram namazı, bayramın birinci günü sabah namazından sonra, güneş doğduktan sonraki vakitte kılınır. Güneşin doğuşunun ardından yaklaşık 15–20 dakika geçmesi beklenir.
BAYRAM NAMAZI SAAT KAÇTA? Diyanet açıkladı: İstanbul, Ankara, İzmir… İşte il il bayram namazı saatleriGündem
Bayram Namazı kimlere vaciptir?
Hanefî mezhebine göre, bayram namazı; akıllı, ergenliğe ulaşmış, sağlıklı, hür ve yolcu olmayan erkeklere vaciptir. Kadınlar ise camilerde kendilerine ayrılan bölümde bayram namazını kılabilirler.
Namazı kaçıran ne yapmalı?
Hanefî mezhebine göre, bayram namazı cemaatle kılınmalıdır. Bir kişi, mazereti sebebiyle bayram namazını cemaatle kılamamışsa bu namazı kaza etmesi gerekmez. Yalnız başına kılması da şart değildir.

Source: Dünya Gazetesi


Paris”in kalbinde İstanbul rüzgarı esiyor! Dev görsel büyüledi

Kültür ve Turizm Bakanlığı Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği Hizmet Binası’nın dış cephesi, 300 metrekarelik alanı kaplayan İstanbul temalı afişle kaplandı.Proje, Paris Belediyesinin sıkı reklam yasaklarına rağmen alınan özel izinle gerçekleştirildi.DÜNYACA ÜNLÜ CADDEYE İSTANBUL DOKUNUŞUBakan Ersoy, İstanbul”un Paris”in kalbinde tanıtıldığını sosyal medya üzerinden duyurdu. Ersoy, paylaşımında şunları kaydetti:”Paris’in kalbinde İstanbul var!Dünyaca ünlü Champs-Élysées’de yer alan Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği binamız, 300 m²’lik İstanbul görseliyle kaplandı.Katı reklam kurallarına rağmen alınan özel izinle, kültürel mirasımızı dünyanın en ikonik caddelerinden birine taşıdık.Haziran’a kadar Paris’teyiz!”Paris’in kalbinde #İstanbul var!Dünyaca ünlü Champs-Élysées’de yer alan Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği binamız, 300 m²’lik İstanbul görseliyle kaplandı.Katı reklam kurallarına rağmen alınan özel izinle, kültürel mirasımızı dünyanın en ikonik caddelerinden birine… pic.twitter.com/iccSqQGrVt— Mehmet Nuri Ersoy (@MehmetNuriErsoy) March 28, 2025Paris Belediyesi’nden Özel İzin, Bakan Ersoy’dan Tam Destekİstanbul görselinin binaya uygulanması için ilk olarak apartman yönetimiyle anlaşma sağlandı. Ardından, Champs-Élysées Belediye Başkanı Jeanne d’Hauteserre ve Paris Belediyesi yetkilileriyle yürütülen görüşmeler neticesinde 12 Mart’ta resmi izin alındı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da onayı ile uygulama, 27 Mart”ta tamamlandı. Baskı ve montaj süreci, dünyaca ünlü dış mekan reklam firması JC Decaux tarafından yürütüldü.PARİS”TE BİR İLKYerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği, günde yaklaşık 300 bin kişinin geçtiği Champs-Élysées Caddesi’nde Türk kültürünü yansıtan bu özel uygulama, dev tanıtım afişlerinin neredeyse tamamen yasak olduğu bir dönemde hayata geçirildi. Hem Türkiye hem de Paris açısından bir ilke imza atılırken bu çalışma Paris Belediyesinin katı reklam kurallarını esnettiği nadir örneklerden biri oldu. Bakan Ersoy”un talimatıyla dünyaca ünlü caddeye yapılan bu dokunuş, önümüzdeki yıllarda da benzer uygulamalara ilham kaynağı olacak.Haziran’a Kadar SergilenecekParis’in kültürel dokusu içerisinde İstanbul’un siluetini taşıyan bu etkileyici görsel, hava koşullarına bağlı olarak değişmekle birlikte ayda 6 ila 14 milyon kişi tarafından görülebilecek. İstanbul görseli, haziran ayına kadar Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği Binası’nda sergilenmeye devam edecek.

Source: Kadriye Ebrar Etirli


Bayram öncesi tatlı telaşı: Sahte baklavaya dikkat!

Ramazan Bayramı”nın yaklaşmasıyla birlikte sofraların vazgeçilmezi baklava, tezgahlardaki yerini almaya başladı. Ancak baklavaya artan taleple birlikte, ne yazık ki sahte ve düşük kaliteli baklavaların sayısı da artmaya başladı. Peki, gerçek baklavayı sahtesinden nasıl ayırt edebiliriz? İşte bayram öncesi gerçek baklavayı sahtesinden ayırt etmeniz için dikkat etmeniz gereken püf noktaları

Source:


Dünyaca ünlü grup, Galata Köprüsü”nde şarkı söyledi

2001″de kurulan İngiliz pop grubu Blue, Lee Ryan, Duncan James, Simon Webbe ve Antony Costa”dan oluşuyor.

“All Rise”, “Fly By” ve “Breathe Easy” gibi şarkılarla tanınan Grup, 5 ve 6 Mart”ta İstanbul”da konser vererek sevenleriyle buluşmuştu.

Blue grubunun üyeleri konserden günler sonra İstanbul”dan paylaşım yaptı.

Grup, Galata Köprüsü”nde şarkı söyledikleri anları Instagram”da takipçileriyle paylaştı.

Source: Haber Merkezi


Kötü alışkanlıklara karşı balıkçılık eğitimi veriyorlar

İzmir in Selçuk ilçesinde 25 yıldır olta balıkçılığı yapan Mehmet Aytaş (49), çocukları ve gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için kendisi gibi olta balıkçılığı yapan arkadaşlarıyla gönüllü balıkçılık eğitimi için bir araya geldi. Aytaş, 2 kişi ile başladıkları etkinlikte katılımcı sayısının 158 e çıktığını belirtti.Aytaş ve olta balıkçılığı yapan arkadaşları, ilk olarak ilçedeki çocuklara ve gençlere bu alanda eğitim vermeye başladı.Çektikleri videoları sosyal medyada paylaşan ve gönüllü olarak verdikleri eğitimleri duyuran oluşuma, farklı şehirlerde yaşayan çocuklar ve gençlerin yanı sıra her yaştan vatandaş da katılım gösterdi.İki kişi ile başladığı bu etkinlikte katılımcı sayısının 158 e çıktığını belirten Aytaş, Bu işi yapan bir grup arkadaşımın desteğiyle 2 yıl önce ile kurduğumuz Pamucak Surf Casting ile gençlere gönüllük esasına dayalı çağrıda bunduk. Çocukları ve gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutmanın yanı sıra hobi edinmelerini de amaçladık. Daha sonra sadece çocuklar ve gençler değil aileler, kadın, erkek ya da küçük büyük demeden heves eden herkes gelmeye başladı dedi.Mehmet Aytaş, Zaman zaman yarışmalar düzenliyoruz. Herkes müsaitlik durumuna göre gelip katılıyor. Olta balıkçılığa dair eğitimler veriyoruz. Amacımız sadece balık tutmayı öğretmek değil, doğa sevgisini de aşılamak. Sadece İzmir den değil şehir dışında da ziyaretçilerimiz gelmeye başladı. Günübirlik eğitimlerimize katılıyorlar. Bazı katılımcılar bizimle kamp yapıyor. Çocuklar geleceğimiz özellikle onlara destek vermeye çalışıyoruz diye konuştu.İlkokuldan itibaren olta balıkçılığı ile ilgilendiğini ifade eden gönüllülerden İsmail Altan (41), Ağabeyimle okul çıkışı balık tutmaya giderdik ve saz kamışını keserek olta yapıp balık tutardık. Dolasıyla bu mesleğe çocukluğumdan beri devam ediyorum. Balık tutmaya dair bilgileri ve videoları sosyal medya hesaplarından paylaşıyorum ve 91 bin aboneye ulaştım. Bu mecralardan balık tutmanın yollarını göstermeye çalışıyorum. Gençlerimizin, uyuşturucudan telefona kadar tüm bağımlılıklardan ve birçok kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için bir şeyler yapmak istedik. Bu şekilde başladığımız projemiz aslında sosyal medyada ve diğer mecralarda duyuldu. Çocukları ya da eşleri için gelen aileler var. Biz aileleri, gençleri, kadınları teşvik etmek adına bu etkinliklere başladık ve sosyal medyada duyurduk. Bu aktivitenin en güzel yanı ise yaş ve cinsiyet sınırının olmaması şeklinde konuştu.Olta balıkçılığı yapan gönüllülerden Tayfun Buldan (28) ise Profesyonel olarak olta balıkçılığıyla ilgileniyorum. Balık tutma yarışmalarına katılıyorum. Çeşitli yarışmalarda birinciliklerim var. Bu oluşumda gönüllülük esasıyla bir araya geldik. Gençlerimizin kafelerde vakit geçirmesi yerine hobi edinmelerini istedik. Zaman zaman yarışmalar da düzenliyoruz. 11 Mayıs ta düzenleyeceğimiz balık tutma yarışmasından elde edeceğimiz gelirle Selçuk ilçesinde yaşayan SMA hastası çocuklarımıza destek olacağız dedi.Bursa da yaşayan ve olta balıkçılık eğitimine katılmak için İzmir in Selçuk ilçesine gelen Serdar Kızılkurt (47), İsmail Altan ın videolarını izlerken heveslenerek ailecek bu oluşumun içine girdik. Zaman zaman kampa gelip katılıyoruz. 15 yaşındaki kızım Elif ve 5 yaşındaki oğlum Abdulkadir i de internet ve telefon bağımlılığından uzak tutmak istiyorum. Bu nedenle sık sık gelmeye çalışıyoruz diye konuştu.Gülhan Kızılkurt (40) da ailecek, bu oluşumda yer aldıklarını ve çocuklarının yanı sıra kendisinin de balık tutmaya dair birçok şey öğrendiğini söyledi.

Source: Habertürk


Paris”in ünlü caddesinde dev İstanbul afişi asıldı

Dünyaca ünlü Champs-Elysees”te yer alan Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği binası, 300 metrekrelik İstanbul görseliyle kaplandı. İstanbul görselinin binaya uygulanması için ilk olarak apartman yönetimiyle anlaşma sağlandı. Ardından, Champs-Elysees Belediye Başkanı Jeanne d”Hauteserre ve Paris Belediyesi yetkilileriyle yürütülen görüşmeler neticesinde 12 Mart”ta resmi izin alındı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy”un da onayı ile uygulama, 27 Mart”ta tamamlandı. Yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği, günde yaklaşık 300 bin kişinin geçtiği Champs-Elysees”te Türk kültürünü yansıtan özel uygulama, dev tanıtım afişlerinin neredeyse tamamen yasak olduğu bir dönemde hayata geçirildi.

Hem Türkiye hem de Paris açısından bir ilke imza atılırken bu çalışma Paris Belediyesi”nin katı reklam kurallarını esnettiği nadir örneklerden biri oldu. Paris”in kültürel dokusu içerisinde İstanbul”un silüetini taşıyan bu etkileyici görsel, hava koşullarına bağlı olarak değişmekle birlikte ayda 6 ila 14 milyon kişi tarafından görülebilecek. İstanbul görseli, haziran ayına kadar Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği Binası”nda sergilenmeye devam edecek.

“PARİS”İN KALBİNDE İSTANBUL VAR”

Bakan Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Paris”in kalbinde İstanbul var. Dünyaca ünlü Champs-Elysees”de yer alan Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği binamız, 300 metrekrelik İstanbul görseliyle kaplandı. Katı reklam kurallarına rağmen alınan özel izinle, kültürel mirasımızı dünyanın en ikonik caddelerinden birine taşıdık. Haziran”a kadar Paris”teyiz” ifadelerini kullandı.

Source:


Champs-Élysées”de bir ilk! Bakan Ersoy: İstanbul”u dünyanın en ikonik caddesine taşıdık

Paris”in ünlü Champs-Élysées Caddesi”nde bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığı Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği Hizmet Binası”na İstanbul görselinin uygulanması için ilk olarak apartman yönetimiyle anlaşma sağlandı. Ardından, Champs-Élysées Belediye Başkanı Jeanne d”Hauteserre ve Paris Belediyesi yetkilileriyle yürütülen görüşmeler neticesinde 12 Mart”ta resmi izin alındı.27 MART”TA TAMAMLANDIKültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy”un da onayı ile uygulama, 27 Mart”ta tamamlandı. Baskı ve montaj süreci, dünyaca ünlü dış mekân reklam firması JC Decaux tarafından yürütüldü.GÜNDE 300 BİN KİŞİNİN GEÇTİĞİ CADDEYerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği, günde yaklaşık 300 bin kişinin geçtiği Champs-Élysées Caddesi”nde Türk kültürünü yansıtan bu özel uygulama, dev tanıtım afişlerinin neredeyse tamamen yasak olduğu bir dönemde hayata geçirildi.HEM TÜRKİYE HEM DE PARİS İÇİN BİR İLKHem Türkiye hem de Paris açısından bir ilke imza atılırken, bu çalışma Paris Belediyesi”nin katı reklam kurallarını esnettiği nadir örneklerden biri oldu. Bakan Ersoy”un talimatıyla dünyaca ünlü caddeye yapılan bu dokunuş, önümüzdeki yıllarda da benzer uygulamalara ilham kaynağı olacak.HAZİRANA KADAR SERGİLENECEKParis”in kültürel dokusu içerisinde İstanbul”un siluetini taşıyan bu etkileyici görsel, hava koşullarına bağlı olarak değişmekle birlikte ayda 6 ila 14 milyon kişi tarafından görülebilecek. İstanbul görseli, haziran ayına kadar Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği Binası”nda sergilenmeye devam edecek.BAKAN ERSOY SOSYAL MEDYADAN DUYURDUKültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul”un Paris”in kalbinde yapılan tanıtımı sosyal medya üzerinden duyurdu.ÖZEL İZİN ALINDIPaylaşımında, “Dünyaca ünlü Champs-Élysées”de yer alan Paris Kültür ve Tanıtma Müşavirliği binamız, 300 m²”lik İstanbul görseliyle kaplandı” diyen Bakan Ersoy, “Katı reklam kurallarına rağmen alınan özel izinle, kültürel mirasımızı dünyanın en ikonik caddelerinden birine taşıdık” ifadelerini kullandı.

Source: Www.star.com.tr


Şehit Gökhan Topçu Anadolu Lisesi”nde Abdürrahim Karakoç şiirleri yankılandı

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programda Usta Şair Abdürrahim Karakoç”un hayatı ve eserleri sinevizyon gösterimi şeklinde izleyicilere aktarılırken okul öğrencileri de şairin bir birinden güzel şiirlerini seslendirdiler. Şairin meşhur şiiri “Unutursun Mihriban” saz eşliğinde türkü olarak seslendirildi.ÖĞRENCİLERDEN DUYGUSAL YORUMLAREtkinlikte, öğrenciler Abdürrahim Karakoç”un unutulmaz şiirleri Sen Varsın, Girdapta Bir Can, Mihriban, İncitme, Dönüş, Omzumda Sevda Yükü, Anadolu Sevgisi, Gençliğe Mesaj gibi şiirlerini seslendirdi. Öğrencilerin duygusal yorumları, dinleyicilere unutulmaz anlar yaşattı. Karakoç”un şiirlerindeki memleket sevgisi, aşk ve özlem temaları, salondaki herkesi derinden etkiledi.KEREM AKPINAR, ABDÜRRAHİM KARAKOÇ”U ANLATTIEtkinlikte bir konuşma yapan İlim Yayma Cemiyeti Gaziosmanpaşa Şube Başkanı Kerem Akpınar, Abdürrahim Karakoç”un Türk edebiyatındaki önemine değindi. Karakoç”un şiirlerinin vatan sevgisi, insan ilişkileri ve toplumsal konuları derin bir duyarlılıkla işlediğini vurgulayan Akpınar, şairin özellikle milli duygularla yazdığı şiirlerin önemine değindi.Akpınar “Bu programları Milli Eğitim Müdürlüğümüzle beraber koordineli bir şekilde hazırlıyoruz. Bugün de sizin okulunuza geldik. Geçmişimizi hatırlatmak, kültürümüzle bağımızı koparmamak adına bu şekilde programlar yapıyoruz. Bu hafta sizinle beraber Şehit Gökhan Topçu Anadolu Lisesi öğrencileriyle beraberiz. Ben aslında buraya gelirken bu kadar başarılı program beklemiyordum. Şöyle bir baktığın zaman Şehit Gökhan Topçu Anadolu Lisesi bir kenarda kalmış gibi görülüyor ama Gaziosmanpaşalılar bu başarıyı görsünler, bu sizin çalışmanızı görsünler, herkes çocuklarını buraya vermek isteyecek.Lütfen, lütfen kendinizi bir alkışlayın lütfen. Abdürrahim Karakoç”un dediği gibi “Yiğidim aslanım ha gayret eyle / Gaflet üstümüzde kalmasın böyle / İmanla yatıp-kalk ihlasla söyle/ Kutlu mesaj verilmeyi bekliyor / Ölü dünya dirilmeyi bekliyor” Abdürrahim Karakoç bunu babasına ve annesine verdiği söz gereği söylüyor. “Canım sağ oldukça rahmetli babam / Susarsam, hakkını helâl etmesin! / Ak sütün emziren ihtiyar anam, /Susarsam, hakkını helâl etmesin!” diyor.Devamı var öğrenciler bunun inşallah. Sizlere çok teşekkür ediyorum. Biz bu programları İlim Yayma Cemiyeti olarak organize ediyoruz, ama esas işi sizler yapıyorsunuz. Bunun haricinde de bazı yarışmalar yapıyoruz. O yarışmalara da katılımınızı bekliyoruz” dedi.EDEBİYAT VE VATAN SEVGİSİ BİR ARADAŞehit Gökhan Topçu Anadolu Lisesi”nin düzenlediği bu anlamlı etkinlik, edebiyat ve vatan sevgisini bir araya getirdi. Okul yönetimi, adını taşıdığı şehidin anısını yaşatırken, öğrencilerin edebiyatla bağ kurmasını ve vatan sevgisi temasını işlenmesini amaçladıklarını belirtti.İLİM YAYMA CEMİYETİ”NDEN ANLAMLI KATKIİlim Yayma Cemiyeti Gaziosmanpaşa Şubesi”nin katkılarıyla gerçekleşen etkinlik, cemiyetin eğitim ve kültür faaliyetlerine verdiği önemi bir kez daha gözler önüne serdi. 1951″den bu yana faaliyet gösteren cemiyet, bu tür etkinliklerle gençlerin edebiyata olan ilgisini artırmayı hedefliyor.Şehit Gökhan Topçu Anadolu Lisesi”nin ev sahipliğinde gerçekleşen Şiir Dinletisi, öğrenciler için de değişik bir faaliyet oldu. Etkinlik sonunda, katılımcılara İlim Yayma Cemiyeti Gaziosmanpaşa Şubesinin hazırladığı hediye paketi verildi.Programa Gaziosmanpaşa Milli Eğitim Müdürü Mustafa Fatih Topsakal, Şube Müdürü Ali Çibuk, BBP İlçe Başkanı Fedai Karakol, Giresun Medya Platformu Başkanı İbrahim Balcıoğlu, öğretmenler, öğrenciler ve davetliler katıldı.

Source: İbrahim Can


Mahallelinin yolunu gözlediği leylek “Leyla” ile “Mecnun” Tekirdağ”daki yuvasına döndü

Trakya Elektrik Dağıtım AŞ (TREDAŞ) ekiplerince mahalle meydanında kurulan platform her sene leyleklere yuva oluyor.

Leyleklerin yuvasına gelişini ise mahalle sakinleri sevinçle karşılıyor.

Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğünce kurulan kamera sayesinde vatandaşlar leyleğin yuvasını izleyebiliyor.

Mahalle sakinlerinden Selver Gök, gazetecilere, leyleklerin her yıl mahalleye gelerek kendilerini sevindirdiğini söyledi.

Her yıl heyecanla leyleklerin gelişini beklediklerini aktaran Gök, “Herkes leyleklerin gelmesini bekliyordu. Leyleklerin gelişi hepimizi sevindirdi, güzel bir bağ oluştu. Onları, gidene kadar heyecanla takip edeceğiz.” dedi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Son Dakika: Bahçeli”den son dakika Terörsüz Türkiye mesajı!

SON DAKİKA HABERİ: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “19 Mart 2025 ile 23 Mart 2025 tarihleri arasında Türkiye’yi sokaklara sıkıştırmak ve nefes alamaz hale getirmek amacıyla dışarıdan tazyikli faşizan bir kalkışma yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde üstün olan hukuktur.” ifadelerini kullandı.MHP lideri Devlet Bahçeli”nin açıklamaları şu şekilde:Mübarek Ramazan ayını müteakiben müşerref ve müyesser olduğumuz bayram günlerine ulaşmanın bir yanda bahtiyarlığını diğer yanda burukluğunu yaşıyoruz.Burukluğunu yaşıyoruz çünkü; başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluş olan on bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayını geride bırakıyoruz. Allah’tan niyazım tekrarına eriştirmesidir.Ramazan Bayramı, oruç ibaretinin, daha yerinde bir anlatımla Şehr-i Ramazan’ın maddi ve manevi mükâfatıdır. Bu mükâfata layık ve müstahak olmak hakikatli ve halisane temennimdir.Bayram(lar), barış ve kardeşlik hissiyatının kuvveden fiile geçtiği, kucaklaşma ve kaynaşma ihtiyacının kuvvetlenip filiz filiz gerçekleştiği muazzez dönemlerdir.Dargın gönüllerin, küskün kimselerin, kırık ve kırgın kalplerin tamir ve telif vakti elbette bayram(lar)dır ve böyle de olmalıdır. Bayram; müessir birlik, mütemadi dirlik, muhtevalı iyilik fırsatıdır.Bu fırsatın heba ve heder olması ne Allah indinde ne de millet nezdinde müsamaha ve müsaade görmeyecektir. Barış ve huzur gerek insan, gerek toplum, gerekse de millet nam ve hesabına kalıcı bayram mahiyetindedir.Milli hedefimiz ülkemizi kalıcı olarak bayram yerine dönüştürmek, bu suretle sıkılı yumrukları açarak, önyargıları aşarak, vehimleri atarak muhabbet ve musafaha ortamını işlenmeyi bekleyen bir cevher gibi ortaya çıkarmaktır.Bu mühim ve mümtaz hedef doğası gereğince sabır, samimiyet, güven, dürüstlük, empati, hoşgörü, dikkat ve teenni gerektirmektedir.“Terörsüz Türkiye” olarak somutlaşan ve daha önemlisi büyük Türk milletinde makes bulan söz konusu hedefe inşallah ulaşılacaktır.Yasa dışı kanlı silahların gömülüp demokratik siyasetin görüş menzilini tayin ve tarif ettiği bir Türkiye’nin hızına ve yükseliş hırsına muadil ve muhatap hiçbir ülke yetişemeyecektir.Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp’in ifadesiyle, ümitsizlik baykuşu hiçbir insanımızın gönlüne yuva yapamayacaktır.Bayram günlerinin mehabet, merhamet ve memnuniyet iklimiyle terörsüz Türkiye mefhumunun mehtabı, membaı, sosyal ve psikolojik mekanizması inşallah terekküp edecektir.Niyetimiz halis olduğundan nihai kısmetimiz de hayır olacaktır. Hiçbir tuzak, hiçbir kumpas, hiçbir komplo, hiçbir kumandalı tertip kararlılığımızı sekteye uğratamayacaktır.Elbette terörsüz Türkiye gaye ve gayretinden ürken, korkulu rüyalar gören iç ve dış mihraklar vardır ve bu mayası lekeli güruh son günlerde iyice ayyuka çıkmıştır.Barış, demokrasi ve kardeşlik azmimizi hazmedemeyen, bununla da kalmayıp tarihsel nitelikli gelişmeleri baltalamak ve budamak maksadıyla organize eylem halinde bulunanlar pisliğe konan sinekler gibi ortalığa üşüşmüşlerdir.Terörsüz Türkiye amaç ve arzusunu bulandırmak, hatta belini kırmak için beşinci kol faaliyeti dış bağlantılı şekilde devrededir.Nitekim Rusya ile Ukrayna arasında barış umutlarının yeşerdiği, Suriye Arap Cumhuriyeti’nde tecelli eden pozitif gündem ile siyasi istikrar özlemlerine etap etap erişildiği, aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel ve küresel alanda sözü geçen, saygınlığı ve caydırıcılığı yükselen üst bir seviyeye geldiği bir dönemde hukuki bir mesele sokak ve boykot girdabına çekilmiş, iç asayiş ve huzur atmosferi zehirlenmek istenmiştir.Cumhuriyet Halk Partisi maalesef Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı şer ve şiddet cephesi açmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası adeta yağma malına çevrilmiştir.Dış aleminde sade, iç aleminde zengin; aynı şekilde mütedeyyin, muhterem, milli ve manevi hassasiyetleri minare gibi dimdik yükselen her vatandaşımız ülkemize yapılan saldırı ve sabotajları görmüş, melanet oyunları okumuştur.Hukuki bir davayı çarpıtarak sandıkla kutuplaştırmak aymazlıktan öte art niyetliliktir.İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde tuz kokmuş; yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık iddiaları şüyu vukuundan beter sözünü akıllara düşürmüştür.19 Mart 2025 ile 23 Mart 2025 tarihleri arasında Türkiye’yi sokaklara sıkıştırmak ve nefes alamaz hale getirmek amacıyla dışarıdan tazyikli faşizan bir kalkışma yaşanmıştır.İstanbul Büyükşehir Belediyesi; yan kesicilerin, yol kesenlerin, haram yiyenlerin, şehremini vazifesini cebini ve banka hesaplarını doldurmak suretiyle çiğneyenlerin eline ve siyasi emellerine hapsolmuştur.Bu skandal ve kanun dışı yolsuzluk bataklığının kurutulması, fail ve mücrimlerden hesap sorulması hukuk devletinin ikamesi ve ihmali olamayacak bir sorumluluğudur. Türkiye Cumhuriyeti’nde üstün olan hukuktur.Demokrasi ile hukuku çatıştırmak, ihanetle milli iradeyi örtmeye çalışmak, seçilmiş bahanesiyle çok ciddi suçlamaların odağında yer alan şahısları haksızca aklamaya ve arkalamaya çabalamak anarşiye ve asayişsizliğe kati hizmettir.Böylesi bir mesnet ve mezuniyet hiç kimseye verilmemiş, üstelik de verilemeyecektir.İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve yolsuzluk iddialarının merkezinde bulunan 50’ye yakın kişi tutuklanmıştır.Soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin seri şekilde ikmali yapılarak; kim suçlu, kim suçsuz tefrik ve temin edilmelidir.Hukuk herkese lazımdır.Hukuka karşı çıkmak, hukuk insanlarını aşağılamak, adalet terazisini tartışmaya açmak devletin egemenlik haklarına, milletin varoluş haysiyetine örtülü operasyondur.Bu menfur operasyonun ezcümle muhassalası Türkiye’yi ateşe atmaktır.CHP Genel Başkanı ve kaos sever yandaşlarının günlerce Saraçhane’de tepişmeleri, yaygın ve yoğun kriz sarmalı oluşturarak toplumsal bünyeye teşmil gayretleri hiçbir demokratik ve medeni ülkede görülmemiş ilkesiz ve iffetsiz bir zorbalıktır.Türkiye’de hak arayışlarının yolu bellidir ve herkese açıktır.Sözde de olsa demokrasi, hukuk ve özgürlük müdafaası yaptıklarını ileri süren, nefret ve öfkelerine rehin düşen, aynı zamanda sokaklara dökülerek devletin güvenlik güçlerine asit, taş, balta, molotof kokteyli, sapan, havai fişekle saldıran müfrit ve müfsit yığının esas derdi başkadır ve bu husus netleşmiştir.Şehzadebaşı Camii ile birlikte haziresine yapılan edepsiz muameleler, hakaret ve küfürlerle sağa sola sataşmalar Saraçhane’de oynanan oyunların hangi amaçlara matuf olduğunun açık karinesi değilse, acaba nedir?CHP Genel Başkanı’nın sokak daveti, boykot çağrısı, yıkın geçin mesajları kalabalığın gazına gelen bir siyasetçinin pespaye ve pejmürde halinden ziyade bilinçli, sistemli ve milletin sinir uçlarını zedeleyici anti demokratik kalkışma denemesi ve testidir.Bilhassa yerli ve milli firmalarla bazı medya kuruluşlarının boykot edilmesiyle ilgili telkin ve telaffuzu Özgür Özel’in zıvanadan çıktığının aleni işaretidir.CHP’nin başını çektiği karanlık protestolar demokratik nitelikten daha çok despotik, değersiz, dengesiz ve son derece tehdit içeriklidir.Tıpkı Gezi Parkı olaylarında olduğu ve yaşandığı üzere, Türkiye ekonomisi hedef alınmıştır.12 farklı örgüt CHP’nin kanatları altına sığınarak sokak aralarında zehir ve zillet saçmıştır.Maskeli şehir eşkıyaları sahneye çıkmıştır.Hırsızlık ve yolsuzluğun araştırılıp gerçeklerin gün yüzüne çıkarılmasına destek ve yardım gerekiyorken düşmanca tavır ve tutumlar demokratik gösteri kamuflajıyla Türkiye’mizi meşgul etmiş, milletimizi endişelendirmiştir.Ülkemizin itibarı, demokrasi ve hukuk güvenliği hedef yapılmıştır.Üniversiteler karıştırılmak istenmiştir.Boykot ile işgalin aynı uçuruma açıldığı bilinen bir gerçektir.Kaldı ki, Merhum İsmet İnönü’nün, “boykot da bir işgal de bir” sözü milli hafızalardadır.CHP’nin gizil ve gizli hesabı iktidarı sokakla devirmek, 15 Temmuz’a benzer şekilde işgal girişimlerinin fitilini tutuşturmaktır.CHP’lilerin birbirini sattığı, birbirinin kuyusunu kazdığı, altı ok suretli itirafçıların parti içinde rakip gördüğü kimselerin kirli çamaşırlarını döktüğü biliniyorken, bir hukuki meseleyi saptırmak, asıl anlam dairesinden koparmak masum ve makul bir tercih olarak değerlendirilemeyecektir.Hiziplerin savaşından yolsuzluk damarının patladığı ortadadır.CHP’nin sorunu yine CHP’dir.CHP Genel Başkanı’nın yabancı ülkelere Türkiye’yi şikayet etmesi, ekonomi yönetimini kötülemesi, terk edilmişlik nevrozuyla İngiltere’den aman dileyecek karanlık bir çukura düşmesi manda ve himaye anlayışının hala canlı bir hücre olarak varlığını göstermiştir.Öyle ki, testide olan ne varsa dışarı sızdırmıştır.Özgür Özel’in nasıl bir çürümüşlüğün pençesine düştüğü berrak olarak anlaşılmıştır.İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kapsayan adli süreç turnusol kağıdı gibi CHP yönetiminin gerçek yüzünü, kemiksiz ve kifayetsiz duruşunu deşifre etmiştir.Aziz Atatürk’ün onurlu çizgisini karalayarak küresel emperyalizme bağlantı tüneli kazan, el avuç açan CHP zihniyeti tarihi ve siyasi miadını çok kötü bir sonla doldurmuştur.Mandacı CHP teklemiş, tökezlemiş, tükenmiş; dahası müflisliği, müsrifliği ve müstemleke siyaseti birbiri ardına teşekkül eden rezaletler seremonisinin ışıkları altında belgelenmiştir.DEM Eşgenelbaşkanı Tuncer Bakırhan’ın sağduyu ve soğukkanlı açıklamaları, “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz” sözleri değerli ve takdire şayandır.CHP’nin suyu bulandırma teşebbüsleri başarısız kalmaya mahkum olup yırtıklarını yamamaya yetmeyecektir.Cumhur İttifakı, Türk ve Türkiye Yüzyılı ülküsüne sahip çıkacak; milli onuru, millet varlığını, istiklal ve istikbal vakarını sonuna kadar müdafaa edecektir.Şuurlu hürriyetperver, uyanık vatansever her vatandaşımız kaos tacirlerinin karşısındadır.Türk gençliğini sokağa dökmek için fırsat kollayanlara, Türk gençliğinin arkasına saklanıp ülkemiz ve milletimiz üzerinde ucuz ve uçuk hesap yapanlara elbette fırsat verilmeyecek, buna en başta geleceğimizin güvenceleri göz yummayacaktır.CHP’nin mandacı azınlığın fiili kayyumuyla daha fazla yol alması mümkün değildir.Türk milleti varlığını, birliğini ve ortak kaderini namusu bilecek, gölge düşürmeyecektir.Cumhur İttifakı, Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp’in dile getirdiği şu sözü aynısıyla yüreğinde taşıyacak ve kahramanca temsil edecektir:“Mevdu’dur bugün bize namusu milletin.”Bu duygu ve düşüncelerle doğudan batıya, kuzeyden güneye hayatın çilesini omuzlarına almış vatan ve millet evlatlarını; etnik kökeni, mezhebi, yöresi ve anasının dili ne olursa olsun her kardeşimi, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı selamların en güzeliyle selamlıyor Ramazan Bayramlarını tebrik ediyorum.Gönül ve kültür coğrafyalarında yaşayan soydaşlarımıza, din kardeşlerimize hayırlı bayramlar diliyorum.Ramazan ayı boyunca tutulan oruçların, yapılan dua ve ibadetlerin kabulünü Rabbim’den niyaz ediyorum.Dokuz günlük bayram tatili boyunca yola çıkacak ve sıla-i rahim hasretini giderecek olan tüm vatandaşlarımızın trafik kurallarına harfiyen uymalarını, sevenlerini, sevdiklerini ve bekleyenlerini derinden yaralamamaları adına hayat memat konusu olarak addediyorum.Mensubiyetinden iftihar ettiğim büyük Türk milletiyle ebedi saadet ve selamet dileklerimi paylaşıyorum.Mübarek Ramazan Bayramımız kutlu olsun diyorum.

Source: Ömer Faruk Aktaş


MHP Lideri Bahçeli: İBB yankesicilerin eline, siyasi emellerine hapsolmuştur

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Ramazan Bayramı” münasebetiyle bir mesaj yayınladı. MHP Lideri Devlet Bahçeli”nin Ramazan Bayramı mesajı: Mübarek Ramazan ayını müteakiben müşerref ve müyesser olduğumuz bayram günlerine ulaşmanın bir yanda bahtiyarlığını diğer yanda burukluğunu yaşıyoruz. Burukluğunu yaşıyoruz çünkü; başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluş olan on bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayını geride bırakıyoruz. Allah”tan niyazım tekrarına eriştirmesidir. Ramazan Bayramı, oruç ibaretinin, daha yerinde bir anlatımla Şehr-i Ramazan”ın maddi ve manevi mükâfatıdır. Bu mükâfata layık ve müstahak olmak hakikatli ve halisane temennimdir. Bayram(lar), barış ve kardeşlik hissiyatının kuvveden fiile geçtiği, kucaklaşma ve kaynaşma ihtiyacının kuvvetlenip filiz filiz gerçekleştiği muazzez dönemlerdir. Dargın gönüllerin, küskün kimselerin, kırık ve kırgın kalplerin tamir ve telif vakti elbette bayram(lar)dır ve böyle de olmalıdır. Bayram; müessir birlik, mütemadi dirlik, muhtevalı iyilik fırsatıdır. Bu fırsatın heba ve heder olması ne Allah indinde ne de millet nezdinde müsamaha ve müsaade görmeyecektir. Barış ve huzur gerek insan, gerek toplum, gerekse de millet nam ve hesabına kalıcı bayram mahiyetindedir. Milli hedefimiz ülkemizi kalıcı olarak bayram yerine dönüştürmek, bu suretle sıkılı yumrukları açarak, önyargıları aşarak, vehimleri atarak muhabbet ve musafaha ortamını işlenmeyi bekleyen bir cevher gibi ortaya çıkarmaktır. Bu mühim ve mümtaz hedef doğası gereğince sabır, samimiyet, güven, dürüstlük, empati, hoşgörü, dikkat ve teenni gerektirmektedir. “Terörsüz Türkiye” olarak somutlaşan ve daha önemlisi büyük Türk milletinde makes bulan söz konusu hedefe inşallah ulaşılacaktır. Yasa dışı kanlı silahların gömülüp demokratik siyasetin görüş menzilini tayin ve tarif ettiği bir Türkiye”nin hızına ve yükseliş hırsına muadil ve muhatap hiçbir ülke yetişemeyecektir. Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp”in ifadesiyle, ümitsizlik baykuşu hiçbir insanımızın gönlüne yuva yapamayacaktır. Bayram günlerinin mehabet, merhamet ve memnuniyet iklimiyle terörsüz Türkiye mefhumunun mehtabı, membaı, sosyal ve psikolojik mekanizması inşallah terekküp edecektir. Niyetimiz halis olduğundan nihai kısmetimiz de hayır olacaktır. Hiçbir tuzak, hiçbir kumpas, hiçbir komplo, hiçbir kumandalı tertip kararlılığımızı sekteye uğratamayacaktır. Elbette terörsüz Türkiye gaye ve gayretinden ürken, korkulu rüyalar gören iç ve dış mihraklar vardır ve bu mayası lekeli güruh son günlerde iyice ayyuka çıkmıştır. Barış, demokrasi ve kardeşlik azmimizi hazmedemeyen, bununla da kalmayıp tarihsel nitelikli gelişmeleri baltalamak ve budamak maksadıyla organize eylem halinde bulunanlar pisliğe konan sinekler gibi ortalığa üşüşmüşlerdir. Terörsüz Türkiye amaç ve arzusunu bulandırmak, hatta belini kırmak için beşinci kol faaliyeti dış bağlantılı şekilde devrededir. Nitekim Rusya ile Ukrayna arasında barış umutlarının yeşerdiği, Suriye Arap Cumhuriyeti”nde tecelli eden pozitif gündem ile siyasi istikrar özlemlerine etap etap erişildiği, aynı zamanda Türkiye”nin bölgesel ve küresel alanda sözü geçen, saygınlığı ve caydırıcılığı yükselen üst bir seviyeye geldiği bir dönemde hukuki bir mesele sokak ve boykot girdabına çekilmiş, iç asayiş ve huzur atmosferi zehirlenmek istenmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi maalesef Türkiye Cumhuriyeti”ne karşı şer ve şiddet cephesi açmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk”ün mirası adeta yağma malına çevrilmiştir. Dış aleminde sade, iç aleminde zengin; aynı şekilde mütedeyyin, muhterem, milli ve manevi hassasiyetleri minare gibi dimdik yükselen her vatandaşımız ülkemize yapılan saldırı ve sabotajları görmüş, melanet oyunları okumuştur. HUKUKİ DAVAYI ÇARPITMAK ART NİYETLİLİKTİR Hukuki bir davayı çarpıtarak sandıkla kutuplaştırmak aymazlıktan öte art niyetliliktir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi”nde tuz kokmuş; yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık iddiaları şüyu vukuundan beter sözünü akıllara düşürmüştür. 19 Mart 2025 ile 23 Mart 2025 tarihleri arasında Türkiye”yi sokaklara sıkıştırmak ve nefes alamaz hale getirmek amacıyla dışarıdan tazyikli faşizan bir kalkışma yaşanmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi; yan kesicilerin, yol kesenlerin, haram yiyenlerin, şehremini vazifesini cebini ve banka hesaplarını doldurmak suretiyle çiğneyenlerin eline ve siyasi emellerine hapsolmuştur. Bu skandal ve kanun dışı yolsuzluk bataklığının kurutulması, fail ve mücrimlerden hesap sorulması hukuk devletinin ikamesi ve ihmali olamayacak bir sorumluluğudur. Türkiye Cumhuriyeti”nde üstün olan hukuktur. Demokrasi ile hukuku çatıştırmak, ihanetle milli iradeyi örtmeye çalışmak, seçilmiş bahanesiyle çok ciddi suçlamaların odağında yer alan şahısları haksızca aklamaya ve arkalamaya çabalamak anarşiye ve asayişsizliğe kati hizmettir. Böylesi bir mesnet ve mezuniyet hiç kimseye verilmemiş, üstelik de verilemeyecektir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve yolsuzluk iddialarının merkezinde bulunan 50″ye yakın kişi tutuklanmıştır. Soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin seri şekilde ikmali yapılarak; kim suçlu, kim suçsuz tefrik ve temin edilmelidir. Hukuk herkese lazımdır. Hukuka karşı çıkmak, hukuk insanlarını aşağılamak, adalet terazisini tartışmaya açmak devletin egemenlik haklarına, milletin varoluş haysiyetine örtülü operasyondur. Bu menfur operasyonun ezcümle muhassalası Türkiye”yi ateşe atmaktır. CHP Genel Başkanı ve kaos sever yandaşlarının günlerce Saraçhane”de tepişmeleri, yaygın ve yoğun kriz sarmalı oluşturarak toplumsal bünyeye teşmil gayretleri hiçbir demokratik ve medeni ülkede görülmemiş ilkesiz ve iffetsiz bir zorbalıktır. Türkiye”de hak arayışlarının yolu bellidir ve herkese açıktır. Sözde de olsa demokrasi, hukuk ve özgürlük müdafaası yaptıklarını ileri süren, nefret ve öfkelerine rehin düşen, aynı zamanda sokaklara dökülerek devletin güvenlik güçlerine asit, taş, balta, molotof kokteyli, sapan, havai fişekle saldıran müfrit ve müfsit yığının esas derdi başkadır ve bu husus netleşmiştir. Şehzadebaşı Camii ile birlikte haziresine yapılan edepsiz muameleler, hakaret ve küfürlerle sağa sola sataşmalar Saraçhane”de oynanan oyunların hangi amaçlara matuf olduğunun açık karinesi değilse, acaba nedir? CHP Genel Başkanı”nın sokak daveti, boykot çağrısı, yıkın geçin mesajları kalabalığın gazına gelen bir siyasetçinin pespaye ve pejmürde halinden ziyade bilinçli, sistemli ve milletin sinir uçlarını zedeleyici anti demokratik kalkışma denemesi ve testidir. Bilhassa yerli ve milli firmalarla bazı medya kuruluşlarının boykot edilmesiyle ilgili telkin ve telaffuzu Özgür Özel”in zıvanadan çıktığının aleni işaretidir. CHP”nin başını çektiği karanlık protestolar demokratik nitelikten daha çok despotik, değersiz, dengesiz ve son derece tehdit içeriklidir. Tıpkı Gezi Parkı olaylarında olduğu ve yaşandığı üzere, Türkiye ekonomisi hedef alınmıştır. 12 farklı örgüt CHP”nin kanatları altına sığınarak sokak aralarında zehir ve zillet saçmıştır. Maskeli şehir eşkıyaları sahneye çıkmıştır. Hırsızlık ve yolsuzluğun araştırılıp gerçeklerin gün yüzüne çıkarılmasına destek ve yardım gerekiyorken düşmanca tavır ve tutumlar demokratik gösteri kamuflajıyla Türkiye”mizi meşgul etmiş, milletimizi endişelendirmiştir. Ülkemizin itibarı, demokrasi ve hukuk güvenliği hedef yapılmıştır. Üniversiteler karıştırılmak istenmiştir. Boykot ile işgalin aynı uçuruma açıldığı bilinen bir gerçektir. Kaldı ki, Merhum İsmet İnönü”nün, “boykot da bir işgal de bir” sözü milli hafızalardadır. CHP”nin gizil ve gizli hesabı iktidarı sokakla devirmek, 15 Temmuz”a benzer şekilde işgal girişimlerinin fitilini tutuşturmaktır. CHP”lilerin birbirini sattığı, birbirinin kuyusunu kazdığı, altı ok suretli itirafçıların parti içinde rakip gördüğü kimselerin kirli çamaşırlarını döktüğü biliniyorken, bir hukuki meseleyi saptırmak, asıl anlam dairesinden koparmak masum ve makul bir tercih olarak değerlendirilemeyecektir. Hiziplerin savaşından yolsuzluk damarının patladığı ortadadır. CHP”nin sorunu yine CHP”dir. CHP Genel Başkanı”nın yabancı ülkelere Türkiye”yi şikayet etmesi, ekonomi yönetimini kötülemesi, terk edilmişlik nevrozuyla İngiltere”den aman dileyecek karanlık bir çukura düşmesi manda ve himaye anlayışının hala canlı bir hücre olarak varlığını göstermiştir. Öyle ki, testide olan ne varsa dışarı sızdırmıştır. Özgür Özel”in nasıl bir çürümüşlüğün pençesine düştüğü berrak olarak anlaşılmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi”ni kapsayan adli süreç turnusol kağıdı gibi CHP yönetiminin gerçek yüzünü, kemiksiz ve kifayetsiz duruşunu deşifre etmiştir. Aziz Atatürk”ün onurlu çizgisini karalayarak küresel emperyalizme bağlantı tüneli kazan, el avuç açan CHP zihniyeti tarihi ve siyasi miadını çok kötü bir sonla doldurmuştur. Mandacı CHP teklemiş, tökezlemiş, tükenmiş; dahası müflisliği, müsrifliği ve müstemleke siyaseti birbiri ardına teşekkül eden rezaletler seremonisinin ışıkları altında belgelenmiştir. DEM Eşgenelbaşkanı Tuncer Bakırhan”ın sağduyu ve soğukkanlı açıklamaları, “Biz CHP”nin eylemci kitlesi değiliz” sözleri değerli ve takdire şayandır. CHP”nin suyu bulandırma teşebbüsleri başarısız kalmaya mahkum olup yırtıklarını yamamaya yetmeyecektir. Cumhur İttifakı, Türk ve Türkiye Yüzyılı ülküsüne sahip çıkacak; milli onuru, millet varlığını, istiklal ve istikbal vakarını sonuna kadar müdafaa edecektir. Şuurlu hürriyetperver, uyanık vatansever her vatandaşımız kaos tacirlerinin karşısındadır. Türk gençliğini sokağa dökmek için fırsat kollayanlara, Türk gençliğinin arkasına saklanıp ülkemiz ve milletimiz üzerinde ucuz ve uçuk hesap yapanlara elbette fırsat verilmeyecek, buna en başta geleceğimizin güvenceleri göz yummayacaktır. CHP”nin mandacı azınlığın fiili kayyumuyla daha fazla yol alması mümkün değildir. Türk milleti varlığını, birliğini ve ortak kaderini namusu bilecek, gölge düşürmeyecektir. Cumhur İttifakı, Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp”in dile getirdiği şu sözü aynısıyla yüreğinde taşıyacak ve kahramanca temsil edecektir: “Mevdu”dur bugün bize namusu milletin.” Bu duygu ve düşüncelerle doğudan batıya, kuzeyden güneye hayatın çilesini omuzlarına almış vatan ve millet evlatlarını; etnik kökeni, mezhebi, yöresi ve anasının dili ne olursa olsun her kardeşimi, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı selamların en güzeliyle selamlıyor Ramazan Bayramlarını tebrik ediyorum. Gönül ve kültür coğrafyalarında yaşayan soydaşlarımıza, din kardeşlerimize hayırlı bayramlar diliyorum. Ramazan ayı boyunca tutulan oruçların, yapılan dua ve ibadetlerin kabulünü Rabbim”den niyaz ediyorum. Dokuz günlük bayram tatili boyunca yola çıkacak ve sıla-i rahim hasretini giderecek olan tüm vatandaşlarımızın trafik kurallarına harfiyen uymalarını, sevenlerini, sevdiklerini ve bekleyenlerini derinden yaralamamaları adına hayat memat konusu olarak addediyorum. Mensubiyetinden iftihar ettiğim büyük Türk milletiyle ebedi saadet ve selamet dileklerimi paylaşıyorum. Mübarek Ramazan Bayramımız kutlu olsun diyorum.

Source: Sabah