“Kültürel Gündem – Mourinho’nun Avrupa’daki Etkisi ve Tuna Nehri’nin Büyüsü”

Jose Mourinho”nun tavrı Avrupa”da gündem oldu! “Yine ortalığı karıştırdı”

Fenerbahçe”de koltuğu sallantıda olan Jose Mourinho”nun, 4-1″lik Başakşehir zaferinden sonra yaptığı ilginç açıklamalar büyük ses getirdi. 31 kez farklı ilk 11″le başlamasıyla ilgili soruya, “25 adet bozuk param var. Bunları havaya atıyorum. Masanın üstünde kalan bozuk paradaki oyuncuları ilk 11″e alıyorum. Yere düşen paradaki oyuncular ise yedek kulübesinde oluyor. Sonra da İstanbul”daki gece kulüplerinde geziyorum” diye cevap veren Mourinho, kalmasıyla ilgili yöneltilen soruları da geçiştirdi. Dış basında ise yaşananlarla ilgili çarpıcı değerlendirmeler yapıldı. Avrupa basınından yaşananlarla ilgili öne çıkan haberler şöyle; AS: “Gittiği her yerde viral olacak bir olay bırakıyor. Verdiği cevapla ortalığı karıştırdı. Çalıştığı her alanda yanıt verirken yine lafını sakınmadı.” Abola: “Portekizli teknik adam kazandığı maçtan sonra alaycı bir tavır sergiledi. İlk 11 seçimlerini bir maden parayla yaptığını söyledi. Bunları söylerken gülümsemeden yaptı. Directvsports: “Gazetecilerle tartıştı. Sıra dışı bir tavır. Gazetecilere karşı daha da ileri giderek gece kulüplerinde gezdiğini söyledi.” Noticiasaominuto: “Küçümseyici tavırla soruları cevapladı, herkesi şaşırttı.

Source: Www.star.com.tr


Tuna Nehri ve Kahlenberg Tepesi

Zemherinin ortasına düşmüş bir yetim çığlığı gibi duruyor bazen ayrılık.

“Bir zamanlar buralara…” diye başlayan dost tesellileri ve ilim tahsil etmenin manevi değeri genç yaşta memleket hasretine hüküm giymiş insanların gözlerindeki parıltıları çoğaltsa da yüreklerdeki yangını azaltmaya yetmiyor.

Elbette, bir zamanlar buralara Kanuni Sultan Süleyman’ın gölgesi vurmuş.

Bu sebeple olacak ki Tuna epeyce tanıdık geliyor insana.

Ama ya anneler!

Daha çocuk yaştaki yavrularından ayrı olmak annelerin yüreklerini burkmuyor mu?
Onların gözyaşları ta Türkiye’den, İstanbul’dan buraları sırılsıklam etmeye, ıslatmaya yetmiyor mu?

Yetiyor elbet.

Kahlenberg’in tepesinden baktığımda fark ettim, Tuna bir sülüne ne çok benziyormuş meğer!

Elini uzatıp dokunası geliyor insanın.

Bir dost kadar sıcak.

Bir arkadaş kadar samimi.

Bir yoldaş kadar yakın.

Bir sevgili kadar candan bakıyor Tuna ve fakat bir o kadar da mahzun, sessiz ve sitemkâr.

Tuna’ya baktıkça bir yerleri sızlıyor insanın,
O sitemli ve yürek yakan mazlumca akışını görmezseniz Tuna Viyana’ya, Viyana da Tuna’ya yakışıyor doğrusu. Tıpkı Boğaz’ın İstanbul’a, İstanbul’un da Boğaz’a yakışması gibi.

O da ortadan bölmüş Viyana’yı.

Ne var ki şehri, Tuna’nın coşkun zamanlarının öfkesinden korumak, taştığında etrafına zarar vermesini önlemek için, ikiye bölmüşler.

Nehrin akışına paralel olmak üzere ortasında bir kara parçası bırakarak hemen yanına, yeni bir nehir yatağı daha oluşturmuşlar ve Tuna’nın bir kısmının oradan akmasını sağlamışlar.

Tuna’nın Viyana’ya girişinden çıkışına kadar Tuna’yı ikiye ayırarak onun coşkunluğundan Viyana’yı korumuşlar.

Yeni yatak eskiye göre daha dar ama oldukça suni ve yapmacık bir görüntü veriyor.
O sebeple ben, daha çok, geniş yataklı eski Tuna’yı sülüne benzettim; yavaş yavaş süzülen bir sülüne.

Viyana’da sadece Tuna mı sülüne benziyor.

Elbette, hayır.

Burada, Anadolu’nun ve Trakya’nın birçok bölgesinden gelen gencecik kızların her biri de annelerinin ve babalarının sülün kızları.

Giyimleri, kuşamları, davranışları ve konuşmaları ile eminim onlar da Viyana’nın cadde ve sokaklarında süzüldükçe kendilerine hayran bırakıyorlardır Avrupalıları.

Daha gencecik hatta çocuksu yaşlarında; vatanlarından, ailelerinden, akraba ve akranlarından ayrılmak onlar için son derece zor olsa gerek.

Fakat, kendilerinin ifadelerine göre, bütün bunlardan daha zoru, “öz yurtlarında garip, öz vatanlarında parya” durumuna düşmeleri.

Başörtü takamamalarından dolayı kendi doğup büyüdükleri yurtlarında, daha büyük acı ve ıstırap yaşıyorlar.

Bu kızlar başörtü taktığı için Türkiye bu kızları hiçbir okulunda okutmuyor.

Ya başörtü ya eğitim diyor laik Türkiye.

Ama burada ikisine de müsaade ediyor Avusturya.

Acı ama gerçek.

Gene de şen şakrak ve mutlu görünmeye, okullarında başarılı olmaya çalışıyorlar.
Viyana’ya gittiğimizin üçüncü akşamı, otuz kırk kadar genç kız, bahçesi olan nezih bir pastaneyi bizim için ayarlamışlar.

Geç saatlere kadar Türkiye’den, sanattan, edebiyattan bahsederek sohbet ettik.
Bu gençlerin her biri bir pırlanta gibi.

Umut veriyorlar insana.

Son derece başarılılar okullarında.

Sosyal yanları Türkiye’deki yaşıtlarına göre daha ileri düzeyde, kendilerine güvenleri çok daha fazla.

Büyük bir bölümü iki, üç yabancı dil biliyor.

Şu durumda Avusturya bu gençlere kucak açtı ama bu ne kadar sürer. Avusturya bu başarılı Müslüman çocukları ileride ne kadar kabullenir… Bundan çok emin değilim açıkçası.

Tuna’dan bir de mini Körfez yapmış Avusturyalılar, buna küçük bir göl de diyebilirsiniz.
Viyana’dan İstanbul’a dönmeden bir gün önce, Tuna’dan bozma bu küçücük sevimli gölün kıyısında, kalabalık bir grup Üniversiteli erkek öğrenci ile piknik yaptık.
Gün akşama evrilirken beyaz kuğuların nazlı nazlı su danslarını izlerken; memleketten, Mehmet Akif’ten, Bediüzzaman’dan, Fethi Gemuhluoğlu’ndan, Üstad Necip Fazıl’dan, Sezai Karakoç’tan, Nuri Pakdil’den, Cemil Meriç’den, Cahit Ağabey’den, Erdem Bayazıt’tan, Akif İnan’dan…konuştuk.

Bu kıyıdan, olağanüstü büyüleyici grubu seyrederken bir yandan da inceden inceye yağan yağmurla birlikte ıslanmaya başladık. Gençlerden bazıları hesap yaptılar; bu yağmur aynı tempoda yağmayı sürdürürse bizi birkaç gün içinde ancak ıslatabilir dediler ve karanlık iyice bastırıncaya kadar kuğuların yanında kaldık.

Bu sırada akşam ezanı okundu ve hep birlikte orada büyük bir bataklığın üzerine, bataklığın da kurutularak değerlendirilmesi karşılığında Suûdîlere yaptırılan bir camide cemaatle namaz kıldık.

Viyana’dan ayrılırken, aklım hâlâ o tepede kaldı; hani, ikinci Viyana kuşatmasında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın Osmanlı Otağ-ı Hümayunu’nu kurduğu, Viyana’yı kuş bakışı seyrettiğimiz Kahlenberg tepesinde…

Ferman Karaçam / Haber7
YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com

Source: Ferman Kara