“Kültürel Rüzgarlar – Brüksel ve İstanbul’un Sesleri, Kapadokya’nın Lezzetleri ve Emojilerin Derin Anlamları”

Brüksel ve İstanbul”un sesleri

Kentlerin de sesi olduğunu şiirimizde çok somut bir şekilde kanıtlayan Orhan Veli, “İstanbul’u Dinliyorum” şiirini bugün yazsa sözleri yine aynı olur muydu? “İstanbul’u dinliyorum gözlerim gözaltında, Önce hafiften bir demokrasi rüzgârı esiyor; Yavaş yavaş hareketleniyor; İnsanlar/ TOMAl’ar, meydanlarda” diye başlardı şiir belki de! Fazıl Say, şiiri şimdi bestelese İstanbul’daki hak hukuk adalet ve demokrasi sesleri sızmaz mıydı notalara?BRÜKSEL’İN SESİPrestijli festivalde bu yılın en güzel sürprizi kesinlikle “Brüksel’in Sesi Orkestrası”. Fabrizio Cassol ve Adele Viret’in rehberliğinde, farklı kökenlerden sekiz müzisyen, Belçika başkentinin eşsiz sesini birlikte arama yolculuğuna çıktı. Eğer bugün Brüksel’de bir orkestra oluşturulsaydı nasıl görünürdü? Avrupa’nın en kozmopolit kenti kulağa nasıl geliyor? Bu sorular, Brüksel’in Sesi Orkestrası’nın temelini oluşturdu.Sekiz Brükselli müzisyen, ocak ayında bir araya gelip bir hafta boyunca müzik geleneklerinin, pratiklerinin ve vizyonlarının aşırı çeşitliliğe sahip Brüksel’in fonunda ses çıkarmasını ve çarpışmasını sağladılar. Orkestranın hangi repertuvarı çalacağına ve nasıl organize edileceğine müzisyenler kendileri karar veriyor. Yenilikçi ve özgün kolektif, yıllar sürecek olan Brüksel’in sesi arayışının ilk örneklerini 22 Mart’ta şenlikli bir başlangıçla sundu.Klara Festivali, bu yıl “We are now” (Biz şimdiyiz) sloganı altında klasik müziğin çalkantılı bir dünyada hâlâ nasıl güncel kaldığı sorusuna yanıt vermeyi deniyor. Festival, dünya çapında ses getiren sanatçıları ve müziği Brüksel’in Bozar, Flagey ve Kaaitheater gibi ikonik kültür sanat mekânlarıyla buluşturuyor.Bu yıldönümü etkinliği sırasında Klara Festivali sanatçısı, Moldovalı keman virtüözü ve besteci Patricia Kopatchinskaja, festival temasını eşi benzeri olmayan bir şekilde somutlaştırıyor. Programda her birinde kendi besteleri de olan üç konser sunuyor. Bunlardan birini de dünya çapındaki piyanistimiz Fazıl Say ile önceki akşam Brüksel’in prestijli sanat mekânlarından Kraliyet Güzel Sanatlar Sarayı BOZAR’da gerçekleştirdi. Nelson Goerner, Wynton Marsalis, Alexander Malofeev, Bertrand Chamayou ile Gürzenich- Orchester Köln, Danimarka Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ve Marin Alsop yönetimindeki Ulusal Polonya Radyo Senfoni Orkestrası gibi etkileyici bir dizi uluslararası isim de festival programında yer alıyor.FAZIL SAY VE PATRİCİA KOPATCHİNSKAJABrüksel’de önceki akşam izlediğimiz Kopatchinskaja- Say ikilisinin sunduğu konserin dünya prömiyeri, 14 Mart’ta İstanbul’da gerçekleşmişti. Fazıl Say, Kopatchinskaja ile 20 yıldır birlikte çalışıyor. Biri piyanoyla diğeri kemanla dans ediyor ve sadece iki enstrümanla sanki koca bir orkestrayı sahneye taşıyorlar. İkili, geceyi Polonyalı besteci Szymanowski’nin “Mitleri” ile açtı. Yolculuk Beethoven’ın keman ve piyano için bir başyapıt olan ünlü “Kreutzersonate”siyle devam etti. İki virtüöz, festival için özel olarak kendi bestelerini de Brüksel’e getirdiler. Say’ın Kayıp Çığlıklar Sonatı, çağdaş sanatçıların karşılaştığı krizleri ve kaygıları ifade etmeyi amaçlıyor. Bu, içsel çığlıklar gibi duyulan ham melodilerle aktarılıyor. Say’ın müziğinin ritmik itici gücünde ve çarpıcı karşıtlıklarında, Kopatchinskaja’nın onda çok beğendiği enerjik, fiziksel performans stilini fark ediyorsunuz.Fazıl Say, yeni eseri keman ve piyano için “Kaybolan Çığlıklar Sonatı”nı Aralık 2024’te Patricia’ya ithafen bestelemiş. Ritmik bir müzik dinliyorsunuz. Aralarda kontrast olarak çeşitli Türk enstrümanlarını duyuyorsunuz. Mesela kemanda ney, piyanoda kanun gibi seslerin olduğu nostaljik de “flashback”leri olan bir eser.İSTANBUL’UN ORKESTRASI…Konseri beklerken bir müzikseverin elinde gördüğümüz “İmamoğlu’nu serbest bırakın” yazan pankart, İstanbul’un sesinin ya da çığlığının Brüksel’de de duyulduğunun işaretiydi. Bugün de CHP Belçika Birliği’nin Brüksel’in eylem meydanı Place du Luxembourg’ta düzenlediği protesto ve İmamoğlu ile dayanışma sandığında yankılanacak İstabul’un sesi. İstanbul’un Sesi Orkestrası, Brüksel’inki gibi sekiz müzisyenden değil Türkiye ve dünyadaki milyonlarca insandan oluşuyor.

Source: Erdinç Utku


Bu yemeklerin geçmişi 4 bin yıla dayanıyor! Hepsi günümüze ulaştı

Kapadokya”nın yerel mutfağını yansıtan Uzundere Kapadokya Mutfağı, Hititler”den Osmanlı”ya kadar uzanan bir tarihi zenginliği bir arada sunuyor. Sirkencübin Şerbeti, Tarihi Kültepe Kurabiyesi, Kapadokya mutfağında ayrı bir yeri olan ekşi mayalı ekmekler, baharatlı tandır etleri, meyvelerle tatlandırılmış et yemekleri ve şerbetler gibi gelenekler, binlerce yıllık tarih ve kültürle şekillenir gibi eski tatlar tekrar gün yüzüne çıktı. Kapadokya’nın 4 bin yıllık mutfak geleneğini günümüze taşıyan dünyaca ünlü şef Ulaş Tekerkaya, üç yıl boyunca Kapadokya başta olmak üzere Anadolu’nun yemek kültürünü araştırdı ve kaleme aldı. Kapadokya ve Anadolu’nun 4 Bin yıllık mutfak kültürünü inceleyen Tekerkaya Hititler, Frigler, Roma İmparatorluğu, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetlerin izlerini taşıyan yemekleri tekrar gün yüzüne çıkarttı. Nevşehir’in merkeze bağlı Göreme beldesinde bulunan ve bölgenin tek Helal Sertifikalı otelinde unutulmaya yüz tutmuş tatları tekrar gün yüzüne çıkaran Şef Ulaş Tekerkaya; Kapadokya bölgesindeki 4 bin yıllık mutfak kültürünü günümüze taşıdık. Tamamen bu bölgede yaşayan insanların ve medeniyetlerin bu bölgede neler tükettiğiyle alakalı bütün kaynaklara eriştik ve günümüze uyarladık. Yemeklerin yanında yemeğin tarihi kaynaklarını gösterebileceğimiz QR kodları oluşturduk dedi. Tarihi yemeklerin hiç birisinde domates salatalık biber salça gibi ürünler kullanmadıklarını söyleyen Tekerkaya; Tamamen bu bölgede yetişen üzüm kabak, kuru meyveler kabak çekirdeği ve o dönemki yapılmış olan buğday arpa tahıl çeşitliliği ile beraber orijinal bir menü çıkardık. Menümüzün içerisinde de tamamen doğal olan yiyecekler mevcut. Tatlılarımızın çoğunluğunda şeker un gibi faktörler yok. ifadelerini kullandı. Ünlü Şef Ulaş Tekerkaya misafirlerine en sonda giderken diş kirası adı altında bir hediye sunduklarını söyledi. Tekerkaya; O diş kirasını yabancılara ve yerli misafirlere ne kadar önem teşkil ettiğini ve mütevaziliğin Kapadokya başta olmak üzere Osmanlı, Selçuklu, Anadolu ve Türk tarihindeki önemini anlatıyoruz diye konuştu. Geçmişi 4 bin yıl öncesine kadar dayanan 53 çeşit yemek ve içecek oluşturduklarını söyleyen Terkaya; Çorbalarımızın içerisinde insan oğlunun ilk çağlardan bu tarafa tüketmiş olduğu, Hz. Adem (A.S.) söylemlerin de ve kayıtlarında geçen baba çorbası dediğimiz buğday çorbası ile başlıyoruz. Günümüzdeki göçebe mutfağındaki tarhana çorbasına kadar hepsini oluşturduk. Tatlılarda da Göremeye ait olan ve Roma döneminde yapılmış bir Korama Roma tatlısı var. Tamamen geçmişin izlerini taşıyan ve hacı Bektaş velinin dergahından pirpir lokması içerisinde herhangi bir şeker yağ un olmayan bir tatlı. Bu lezzetler ve tatlıları insanlığa kazandırmış olduk. Tatlılarımızda ve yiyeceklerimizin çoğunluğun da Hititlerden, Firiklerden, Roma imparatorluğundan, İslam mutfağından, Selçuklu’dan Mevlevilikten, Osmanlı’dan ve Hacı Bektaş’tan izler var. Çünkü Hacı Bektaş Veli’nin söylemiyle ‘Bir lokmayı iki kişi bölüşürse dostluk pekişir’ sözüyle o yoldan devam ettik. Tatlılarımızın ve şerbetlerimizin içerisindeki ürünlerin hepsinde de bölgedeki yetişen ürünlerden oluşturduk dedi. Gelen misafirlerine İslamiyet’teki sofra adabının da anlatıldığını söyleyen Tekerkaya; Menümüzü ilk başta sofraya başlama ve en sonda sofraya bitirme olarak nitelendirdik. İslamiyet‘te ve diğer dinlerde insanların sofradaki saygı, sevgi ve adabı Mevlevilik ve Bektaşilik kültüründeki sofra adabının nasıl devam ettiğini anlatabilmek için menüye kısa bir not yazdık. Gelen misafirlere ilk başta besmeleyle başlayıp, yemek duasıyla bitirdiğimiz bir İslami konsept oluşturduk. İşletmemiz Kapadokya bölgesinde helal belgesine sahip tek işletme dedi.

Source: Gazetevatan.com


O emojiyi yanlış kullanıyorsunuz!

Günlük mesajlaşmaların vazgeçilmezi olan emojiler, sandığınızdan çok daha farklı anlamlar taşıyor. Yanlış kullandığınız o semboller aslında ne anlatıyor? Kültürel kökenleri ve gizli anlamlarıyla emojiler, dijital sohbetlerimizi bambaşka bir boyuta taşıyor! YANLIŞ ANLAŞILAN ÖPÜCÜK EMOJİSİ ASLINDA ISLIK ÇALIYOR İlk bakışta birçok kişi tarafından öpücük atan bir yüz ifadesi olarak yorumlanan bu emoji, sanılanın aksine bir öpücüğü değil, ıslık çalan bir kişiyi temsil ediyor. Ancak bu emojiye bir de kalp eklendiğinde anlamı tamamen değişiyor ve o zaman romantik bir öpücük göndermek için kullanılan bir emoji haline geliyor. Bu nedenle kullanırken küçük bir detay tüm anlamı değiştirebilir. ÇAK BİR BEŞLİK EMOJİSİNİN SANILANIN AKSİNE GERÇEK ANLAMI Pek çok sosyal medya kullanıcısı ve mesajlaşma uygulaması üzerinden iletişim kuran kişi, iki avuç içinin birbirine temas ettiği bu emojiyi dua eden bir kişiyi temsil ettiğini sanıyor. Ancak bu çok bilinen bir yanlış yorumdur. Aslında bu emoji, çak bir beşlik veya yüksekten beşlik anlamına gelir ve iki kişi arasında gerçekleşen dostane bir selamlaşmayı ya da tebrikleşmeyi simgeler. Bazı durumlarda ise saygılı bir selamlaşma anlamında da kullanılabilir. PARMAKLA GÖSTERMEKLE SINIRLI OLMAYAN EMOJİ Pek çok kişi tarafından sadece bir yönü işaret etmek amacıyla kullanıldığı düşünülen parmakla gösterme emojisi, aslında çok daha derin bir anlam taşıyor. Bu emoji, işaret etmek dışında kişinin moralsiz, keyifsiz ya da kendisini kötü hissettiği durumları sembolize etmek için de kullanılabilir. Yani sadece bir yeri ya da nesneyi göstermekten ibaret değildir. GÖRÜNÜŞÜ KORKUTUCU OLSA DA ANLAMI OLUMLU BİR EMOJİ İlk bakışta kötü bir şeyi temsil ediyormuş gibi görünen bu emoji, aslında Japon kültüründen esinlenerek tasarlanmıştır ve oldukça ilginç bir hikâyesi vardır. Emoji, kötü ruhları uzaklaştıran Japon halk geleneğine ait bir figür olan Namahage karakterinden ilham alınarak oluşturulmuştur. Bu nedenle anlamı düşündüğünüz kadar korkutucu ya da olumsuz değildir, aksine kötü enerjileri kovma amacı taşır. ANLAMI BİRÇOK KİŞİ TARAFINDAN YANLIŞ BİLİNEN EMOJİ Anlamı en az bilinen emojilerden biri olan bu ifade, dünyanın farklı bölgelerinde ve çeşitli kültürlerde oldukça değişik şekillerde yorumlanmıştır. Bazı ülkelerde No Girl yani Kız Yok anlamına geldiği sanılırken, bazı kullanıcılar ise bu emojiyi anlamsız bir kısaltma sanmıştır. Oysa ki bu emojinin gerçek anlamı Not Good yani İyi Değil dir. Kısacası bu emoji, genellikle olumsuz bir düşünce ya da kötü bir ruh hali belirtmek amacıyla kullanılır. JAPON MİTOLOJİSİNİN GÜÇLÜ SEMBOLÜ: TENGU MASKESİ EMOJİSİ Japon mitolojisinden esinlenen bu güçlü emoji, efsanevi bir yaratık olan Tengu nun maskesini temsil eder. Tengu olmak Japon kültüründe kibirli, zalim ya da yaramaz davranışlar sergilemek anlamına gelir. Sohbetleriniz sırasında birine bu emojiyi gönderdiğinizde, aslında ona sınırı aşmak üzere olduğunu ya da biraz fazla ileri gittiğini belirtiyorsunuz demektir. KIRMIZI ÇARPI EMOJİSİNİN FARKLI ANLAMLARI OLABİLİR Genel olarak bakıldığında kırmızı çarpı işareti emojisi, çoğu kişi tarafından yasak , yanlış veya olmaz anlamında kullanılır. Ancak bu emojinin bilinmeyen başka bir anlamı daha vardır. Özellikle İngilizce sohbetlerde kırmızı çarpı bazen bir öpücüğü temsil etmek için de kullanılabilir. Bu detay, emojinin kullanım amacına göre anlamının nasıl değişebileceğini gösteren güzel bir örnektir. BAM! EFEKTİ: ÇİZGİ ROMANLARDAN İLHAM ALAN ÖFKE EMOJİSİ Çizgi roman kültüründen esinlenilerek tasarlanan bu emoji, tıpkı klasik bir çizgi roman sahnesinde görülen Bam! efekti gibi patlayıcı bir anlam taşır. Dijital sohbetlerde ise bu emoji çoğunlukla öfke, sinir veya ani bir patlamayı ifade etmek için kullanılır. Karşınızdaki kişiye sinirlendiğinizi açıkça belli etmek istediğinizde bu emoji tam yerinde bir tercih olabilir. JAPON MUTFAĞINDAN GELEN PEMBE GİRDAP: KAMABOKO EMOJİSİ Birçok kişi tarafından ne olduğu tam olarak anlaşılamayan bu emoji, aslında Japon mutfağına özgü bir yiyecek olan kamaboko yu temsil eder. Pembe girdap şekline sahip bu balık keki, özellikle ramen gibi yemeklerde sıkça kullanılır ve Japon mutfağının ikonik lezzetlerinden biridir. Görüntüsü her ne kadar bir tatlıyı andırsa da aslında protein dolu bir deniz ürünüdür. YUMRUK EMOJİSİ SANILDIĞINDAN ÇOK DAHA DERİN BİR ANLAM TAŞIYOR Pek çok kişi tarafından sadece bir kavga, saldırganlık veya güç gösterisi anlamında kullanıldığı sanılan sağa dönük yumruk emojisi, aslında tahmin edilenden çok daha farklı ve pozitif bir anlama sahiptir. Bu emoji, saygı göstergesi ya da bir tebrik ifadesi olarak kullanılabilir. Özellikle iki kişi arasında dostane bir jest olarak tercih edilen bu emoji, birlik ve dayanışmanın sembolüdür.

Source: Habertürk


İzmir”de gelecek hafta çok sayıda sanat etkinliği gerçekleştirilecek

İzmir Devlet Tiyatrosu, 25-26-28-29 Mart”ta Konak Sahnesi”nde “Ve Kazanan”, Bornova Kültür Merkezi Bozkurt Kuruç Sahnesi”nde “İlerleme”, 28-29 Mart”ta Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi”nde “İki Yeşil Su Samuru” oyunlarını sanatseverlerle buluşturacak.

İzmir Devlet Opera ve Balesi, Bornova Kültür Merkezi Necdet Aydın Sahnesi”nde 24 Mart”ta “Barış Ormanı”, 25-27-28 Mart”ta “Dansın Ritmi”, 26 Mart”ta “Mozart Akşamı” konserini sahneleyecek.

İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, 28 Mart”ta Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi”nde konser verecek.

İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu, 28 Mart”ta Dokuz Eylül Üniversitesi Sabancı Kültür Sarayı”nda “Hatıralar Müzikali” dans gösterisi sunacak.

İzmir Kültür Sanat Fabrikası, 24 Mart”ta Klinik Psikolog Özgün Engün ve Psikolog Aslı Yüksel ile “Sanat Terapisi” atölyesi, 25 Mart”ta “Minyatür Sanatında Melek Figürleri” söyleşisi ve aynı gün Prof. Dr. Yaşar Ersoy”un “Kuzey İonya Özelinde Ölüm Gerçeğine Kültür-Sanat Açısından Bakış: Gelenekler ve Uygulamalar” başlıklı konuşmasına ev sahipliği yapacak.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları 27 Mart”ta İsmet İnönü Sahnesi”nde “Çok Tuhaf Soruşturma”, 28-29 Mart”ta aynı sahnede “Demokrasi Gemisi” oyunlarını sahneleyecek.

Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi”nde 24 Mart”ta 32.⁠ ⁠İzmir Avrupa Caz Festivali kapsamında Paolo Damiani konseri, 27 Mart”ta Trio Vecando konseri gerçekleştirilecek.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Davulcu bulunamayınca zabıta aracından okunan ilahilerle vatandaşlar sahura kaldırılıyor

İlçe merkezinde 2 bin 135 kişinin yaşadığı Hanönü”de bu yıl, vatandaşları sahura uyandırmak için belediyeye herhangi bir davulcu müracaat etmedi.

Bu nedenle ramazanın ilk sahurunda ilçede davul çalınmadı. Hanönü Belediye Başkanı Metin Yamalı, sesi güzel olan belediye ulaştırma personeli Mehmet Ural”ı vatandaşları sahura ilahilerle uyandırması için görevlendirdi.

İlçedeki mahalleleri belediye çalışanı Serkan Yılmaz ile zabıta aracıyla gezen Ural, sahur vakti megafonla ilahiler okuyor.

“Çok iyi tepkiler alıyoruz”

Hanönü Belediye Başkanı Metin Yamalı, AA muhabirine, ramazan davulculuğunun önemli bir kültürel değer olduğunu söyledi.

Kendilerine bu yıl başvuru olmadığını anlatan Yamalı, “Bu nedenle ilk gün davul çalamadık. Daha sonra bir karar aldık. “Kendi personelimizle bu işi devam ettirelim” dedik. İki arkadaşı birlikte görevlendirdik. Mehmet Ural”ın sesi güzel. Gece ilahi okumuş. Vatandaşlar çok beğenmiş. Biz de devam ettiriyoruz. Çok iyi tepkiler alıyoruz. Telefonla arayıp “bizim evin önünden de geçsin” diyenler oluyor, ağlayanlar bile oluyor. Böyle bir olay gelişti Hanönü”de. Çok hoşuma gitti. Çok güzel devam ediyor.” dedi.

Bazı vatandaşların Ural”ın gelişini beklediğini ifade eden Yamalı, “Gece canlı yayın yapıp İstanbul”dan Ankara”dan izleyen var. Mehmet kardeşimizi ödüllendireceğiz.” dedi.

Mehmet Ural ise belediyede şoför olarak çalıştığını söyledi.

Davulcu bulunamayınca Belediye Başkanı Metin Yamalı”nın kendisini yönlendirdiğini ifade eden Ural, “İlahilerle, manilerle Hanönü için çalışıyoruz. Vatandaşlar bizi sevdiği için geceleri benim gelmemi camlarda bekliyor.” diye konuştu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Gaziantep”in tarihi çarşılarında bayram hareketliliği başladı

Gaziantep”te tarihi ve turistik değerleriyle öne çıkan Almacı Pazarı”nda, Bakırcılar Çarşısı”nda ve Kültür Yolu üzerinde bulunan iş yerlerinde Ramazan Bayramı öncesi alışveriş hareketliliği başladı. Bayram alışverişlerini yapmak isteyenler, kentin geleneksel mekanları arasında yer alan tarihi çarşılarda yoğunluk oluşturdu. Tarihi çarşılarda kurulan tezgahlarda bayramlık şeker, lokum ve çikolatalar müşterilerin beğenisine sunulurken, kuruyemiş ve kahve satılan iş yerleri önünde de yoğunluk oluştu. Gaziler Caddesi ve çevresinde ise bayramlık kıyafet ve diğer ihtiyaçlarını karşılamaya gelenler nedeniyle hareketlilik yaşanmaya başladı.Bayram yaklaştığı için vatandaş hazırlıklarına başlıyorRamazan ayının son günlerinde bayram alışverişinden umutlu olduklarını söyleyen esnaflar, yoğunluk için hazırlıklı olduklarını belirtti. Bakırcılar Çarşısı esnaflarından Şeyma Erata, bayrama sayılı günler kala hareketliliğinin başladığını belirterek, Gaziantep ünlü bir yer ve Gaziantep”in Bakırcılar Çarşısı”nda bayram yaklaştığı için herkes hazırlıklarına başlıyor. Bakır fincan ve şekerlikler ile Antep fıstıklı badem şekerimiz var. Alışveriş için vatandaşlar buraya gelir. Lokum ve şeker ile diğer ihtiyaçlar çarşımızdan karşılanır. Tarihi Bakırcılar Çarşısı”nda hediyelik eşyalar, Almacı Pazarı”nda ise gıda ürünleri satılır. Gaziantep”imiz güzeldir ve herkesi Gaziantep”e bekleriz. Tarihi çarşılarımızda bayram öncesi bayağı yoğunluk olur dedi.Alışveriş hareketliliğimiz başladıBayram alışverişine çıkanların daha çok şeker, lokum ve çerez aldıklarını belirten tarihi Almacı Pazarı esnaflarından Fatih Özsefil de, Ramazan Bayramı yaklaşıyor. On bir ayın sultanı Ramazan”ın ayının da sonuna yaklaşıyoruz, onun için de hüzünlüyüz. Bayrama az kaldığı için alışveriş hareketliliğimiz de başladı. Vatandaş genellikle kurabiyelik malzeme, şeker, pirinç unu, pastalık malzemeler alıyor. Yine misafirlere ikram edebilmek için Antep fıstığı, hurma, kayısı, cevizli sucuk ve muska alıyorlar diye konuştu.Alışverişimizi son günlere bırakmamak lazımRamazan Bayramı alışverişini son güne bırakmamak için alışverişe geldiğini belirten vatandaşlardan Abdullah İlgi ise, Yaklaşan Ramazan Bayramı için hazırlıklarımızı tamamlamak üzere alışverişe çıktık. Gaziantep”te şehrimizin yöresel lezzetleri var. Bayramlarda yemiş olduğumuz kurabiyelerimiz, pasta ve yuvalamamız için hazırlıklarımızı yapıyoruz. Alışverişimizi son günlere bırakmamak lazım. İnşallah bütün kardeşlerimize hayırlı, güzel ramazanlar ve bayramlar diliyorum şeklinde konuştu.

Source: Gazetevatan.com