“Küresel Politika Bülteni – Güncel Gelişmeler ve Tartışmalar”

İletişim yine kilit

Güne 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın getirdiği heyecanla başlayan Türkiye, İstanbul’da yaşanan arka arkaya depremlerin ardından bir kez daha sevdiklerine ulaşamadı, telekomünikasyon şirketler tarafından mağdur edildi. Türkiye’nin haberleşme altyapısı birkaç şirketin tekeline bırakıldığı için tüketiciler her yıl katlanan oranlarda fatura ödemesine rağmen yapılmayan yatırımlar nedeniyle hak ettiği hizmeti alamıyor. İstanbul’da 6.2 büyüklüğündeki depremde can kaybı yaşanmadı ama iletişim ve haberleşme altyapısı yine çöktü. Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği’nin (TELKODER) hesabına göre 4 kişilik bir ailenin sabit telefon, genişbant internet ve GSM hizmetleri için ödediği tutar 2024’te yüzde 92.1 artarak 17 bin 166 TL’ye yükseldi.

AVRUPA REKABETÇİ

Vatandaşlar, vasat altyapı hizmeti için geçen yıl 3.961 TL iletişim vergisi ödedi. Ancak milyonlarca kişi, sevdiklerinin sesini duymaya en çok ihtiyacı olan anda tıpkı 2019 İstanbul ve 2023 Kahramanmaraş depremlerinde olduğu gibi yine kimseye ulaşamadı. TELKODER’e göre bu durumun nedenlerinden biri elektronik haberleşme sektörünün rekabet ve yatırımda yol kat edememesi. Avrupa’daki birçok ülkede alternatif işletmecilerin pazar payı en az yüzde 50-60’a ulaşırken, Türkiye’de ise bu oran yalnızca yüzde 8.89’da kalıyor. TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci, “Elektronik haberleşme sektörünün daha rekabetçi hale gelmesi için daha radikal adımlar atılması bekleniyor” dedi.

Suriye’ye internet verecekmişiz

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin altyapısından çok Suriye’nin altyapısıyla ilgili gibi görünüyor. Salı akşamı iktidara yakın bir televizyon kanalına konuşan Uraloğlu, Suriye’nin İletişim Bakanı’yla yaptığı görüşmeyi “Türkiye’den bir internetin Suriye’ye verilmesi konusunda bir çalışma yapılıyor. Suriye’ye internet desteği sağlanacak” ifadesiyle anlattı.

Source: Tolga Uğur


Geçmiş olsun İstanbul

Allah beterinden korusun.Allah muhafaza etsin.Deprem gerçeği bize kendini bir kez daha hatırlattı.İstanbul 6.2 şiddetindeki bir depremle sarsıldı. En büyük tesellimiz can kaybının olmaması.Ama büyük korku yaşandı.Deprem konusunda halkımızın biraz daha bilinçlendiğine tanık olduk.Hemen evlerinden, işyerlerinden çıktılar.Meydanlarda, parklarda toplandılar.DEPREMİN ŞAKASI YOKGün siyaset yapma günü değil.Ama depremin şakası yok. Türkiye bir deprem ülkesi. Ülkemizin yerini değiştiremeyeceğimize göre. Binalarımızı depreme göre hazırlamalıyız.Ancak konser bütçesini, depreme hazırlık bütçesinin iki katı yaparak İstanbul’u depreme hazırlayamayız.Konserler eğlendiriyor ama depremden korumuyor.ABD ÇEKİLİYOR MU İRAN’I VURACAKLAR MISuriye ve İran’da önemli gelişmeler yaşanıyor. Suriye’de, İran’da olanlardan bize ne diyemeyiz… Çünkü gelişmelerin merkezinde Türkiye yer alıyor.ABD ile İran arasındaki müzakerelerde kritik bir eşiğe gelindi. Bu süreç savaşla da barışla da sonuçlanabilir.ABD ÇEKİLİYOR MU ABD, Suriye’den tedrici olarak çekiliyor. Pentagon önümüzdeki aylarda asker sayısının binin altına çekileceğini açıkladı. ABD’nin, Suriye’de 2 bin askeri bulunuyor.Amerika’nın üç kaygısı ön plana çıkıyordu.1-Rusya ve İran bulunurken ben de Suriye’de olmalıyım diyordu.2- DEAŞ kamp ve hapishaneleri.3- Biz çekilince müttefikimiz Kürtleri, Türkler ne yapar kaygısı?8 Aralık’tan sonra Rusya ve İran, Suriye’den çekildi. Böylece ABD’nin olmasını gerektirecek şartlardan biri ortadan kalktı.KONJONKTÜR DEĞİŞTİGeriye iki unsur kaldı. En başta ABD’nin para ve silah vererek eğitip donattığı PKK-YPG geliyor. İlk başlarda PKK-YPG’ye bir terör devleti kurdurmak istiyorlardı. Ama Türkiye, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtları ile bunu parçaladı. 8 Aralık’ta Esed rejiminin yıkılmasıyla birlikte Suriye’de konjonktür değişti. 10 Mart’ta Mazlum Abdi ile Ahmed Şara arasında bir anlaşma imzalandı. Sekiz maddelik anlaşmaya göre, SDG-PKK-YPG silah bırakacak ve Suriye’ye entegre olacak.NELER ETKİLİ OLDU PKK-YPG’nin silah bırakma kararı almasında üç faktör etkili oldu.1-8 Aralık devriminden sonra Suriye’de güç dengesi Türkiye’nin lehine değişti. Bizim içimizde birileri kabul etmemekte direniyor, ama ABD Başkanı Trump bile “Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde” dedi.2-Bahçeli’nin açıklaması, Öcalan’ın çağrısı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iradesiyle Türkiye’de yeni bir süreç başladı. Mazlum Abdi silah bırakma dışında bir seçeneğinin olmadığını gördü.3-Amerikalılar, Suriye’den çekilmeyi planladıklarını Mazlum Abdi’ye anlattılar. PKK-YPG’nin anlaşmaya yanaşmasında bu tavır etkili oldu. Şam’daki imzaya Amerikan helikopterinde getirdiler.Mazlum Abdi ile Ahmed Şara arasında yapılan anlaşma ile ABD’nin, “Biz gidince Türkler bunlara ne yapar?” kaygısı ortadan kalktı.Sahada yapılan gözlemler, Amerikalıların bir süredir SDG-PKK-YPG’ye silah sevkiyatı yapmadığı ve para yardımını durdurduğu yönünde. Bu önemli bir gelişme.DEAŞ KAMPLARIŞimdi sırada DEAŞ kampları var. DEAŞ’la mücadele için Türkiye’nin öncülüğünde Suriye, Lübnan, Ürdün ve Irak’tan oluşan bir mekanizma oluşturuldu. Bölge ülkeleri hem DEAŞ’la mücadeleyi yürütecek hem de DEAŞ kamplarının kontrolü ve dağıtılması misyonunu üstlenecek.DEAŞ kampları yeni teröristleri üretmeye mahkûm. O nedenle El -Hol Kampı başta olmak üzere DEAŞ kampları dağıtılmalı.DEAŞ kamplarında 50 bin kişi var. Bunların 7-8 bini mahkûm. 19-20 bini Irak vatandaşı. Yeni sürecin ilk olumlu adımı atılmış, Irak kendi vatandaşlarını almaya başlamış. Çoğunluğunu Suriyeliler oluşturuyor. Suriye kendi vatandaşlarını almak için hazırlıklara başlamış. 4-5 bin yabancı DEAŞ’lılar var. Fransız, Belçikalı, Alman ve Suudlulardan oluşuyor. Avrupa ülkeleri kendi vatandaşlarını almaya yanaşmıyorlar. Yabancı DEAŞ’lılar şimdilik Suriye yönetiminin gözetimi altında tutulacaklar.İRAN’I VURMAK İSTİYORNetanyahu’nun, Trump’la görüşmeye mayıs- haziran ayında İran’ı vurma teklifiyle gittiğini Amerikan basını yazdı. Trump bunu doğruladı ama savaştan önce diplomasiye imkân tanımak istediğini açıkladı.ABD ile İran arasında müzakereler başladı. Üçüncü görüşme cumartesi günü yapılacak.Anlaşma sağlanamazsa mayıs-haziran ayında İran’ın vurulacağı söyleniyor. Bir tarih de eylül ayında. ABD bunu İran’a bildirmiş. İran da bunun farkında. Peki ABD mi vuracak, yoksa İsrail mi?İsrail’in vuracağı ama ABD’nin engel olmayacağı ve lojistik destek sağlayacağı söyleniyor.Trump’ın iradesi anlaşma yönünde olduğu ve İran anlaşmayı istediği sürece bu savaşın önlenebileceğine inanıyorum. Çünkü böyle bir savaş bölgemiz için felaket olur.Netanyahu şimdilik yeşil ışık alamadı ama Trump, kırmızı ışık da yakmadı.Tehlike geçmiş değil.

Source: Abdulkadir Selvi̇


Trump”tan Kırım açıklaması

ABD Başkanı Donald Trump, Oval Ofis”te düzenlediği bir imza töreninde, Rusya-Ukrayna Savaşına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Trump, Rusya ve Ukrayna ile barış görüşmelerinin sürdüğünü ve her iki ülkeyle de anlaşacaklarına inandığını söyledi.”Rusya”nın anlaşmaya hazır olduğunu düşünüyorum. Bence Rusya ile bir anlaşmaya ulaştık, şimdi Zelenskiy ile anlaşmamız gerekiyor. “Zelenskiy ile anlaşmak daha kolay olur” diye düşünmüştüm, şimdiye kadar daha zor oldu. Ama sorun değil, bence her ikisiyle de anlaşabiliriz.” ifadelerini kullanan Trump, savaşın sona ermesinin en büyük amacı olduğunu belirtti.Bir soru üzerine Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suudi Arabistan”da değil, ancak ondan kısa bir süre sonra görüşebileceğini kaydeden Trump, Rusya ile anlaşma konusunda daha fazla mesafe katettiklerini vurguladı.KIRIM”IN İLHAKI KONUSURusya”nın Kırım”ı ilhakı konusunda kendisinin nasıl bir politika izleyeceği hususunda bir soruyu yanıtlayan Trump, “Eğer ikisi de mutluysa, ikisi de bir anlaşma imzalamışsa gerisi umurumda değil. Biri favorim değil.” değerlendirmesini yaptı.ABD Başkanı Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy”nin “Ukrayna, Kırım”ın işgalini yasal olarak tanımayacaktır” yönündeki açıklamasının Rusya ile yürütülen müzakereler açısından “son derece zararlı” olduğunu savunmuştu.Trump, önceki gün Beyaz Saray”da yaptığı bir açıklamada, Rusya-Ukrayna sürecinin olumlu seyrettiğini kaydederek, “Rusya-Ukrayna anlaşmasının bu hafta gerçekleşme ihtimali oldukça yüksek.” değerlendirmesinde bulunmuştu.Trump”ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff da geçen hafta Moskova”da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmüş, Beyaz Saray görüşmelerin olumlu seyrettiğini ve Witkoff”un bu hafta yeniden Moskova”ya gideceğini açıklamıştı.Trump sert sözlerle Zelenski”yi hedef aldı: Övünecek hiçbir şeyi yokABD”den kriz çıkaracak Kırım planı! “Putin için nimet olacak”Trump, Oval Ofis”te başkanlık kararnameleri imzalamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.Çin”e yönelik tarifelerin ne kadar sürede düşürülebileceğine ilişkin soruya, “Onlara bağlı.” yanıtını veren Trump, 90 ülkenin tarifeler konusunda kendileriyle iletişime geçtiğini ve hepsinin de anlaşma yapmak istediğini aktardı.Trump, “kazıklama” anlaşmaları yerine adil anlaşmalar yapacaklarını vurgulayarak, “Bence harika anlaşmalar yapacağız. Eğer bir şirketle ya da ülkeyle anlaşma yapmazsak tarifeyi belirleyeceğiz. Önümüzdeki iki, üç hafta içinde belirleyeceğiz.” dedi.Çin için de yeni bir oran belirlenebileceğine işaret eden Trump, şu anda pek çok ülkeyle görüştüklerini söyledi.Trump, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell ile henüz konuşmadığını ancak konuşabileceğini belirterek, “Faiz oranlarını düşürmeyerek hata yaptığına inanıyorum. Faiz oranlarını çok yüksek tutuyor.” diye konuştu.- KANADA”YA YÖNELİK OTOMOBİL TARİFELERİNİN YÜKSELEBİLECEĞİ SİNYALİKanada”ya yüzde 25 tarife uygulandığını anımsatan Trump, bu oranın otomobillere yönelik artabileceğini belirtti.Trump, tarife koymanın “sizin arabalarınızı istemiyoruz, kendi otomobillerimizi üretmek istiyoruz” demek olduğunu ifade etti.Otomobil ve otomobil parçalarına yönelik tarife ayarlaması düşünüp düşünmediğine yönelik soruya Trump, “Hayır, şu anda bunu düşünmüyoruz ancak bir noktada yükselebilir.” cevabını verdi.Trump, Kanada ile bir anlaşma üzerinde çalıştıklarını dile getirdi.ABD Başkanı Trump, ABD ile Çin arasındaki gümrük tarifeleri anlaşmazlığına ilişkin konuştu.Trump, Çin”le bu konuda her gün görüştüklerini ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile iyi anlaştığını ancak gümrük tarifeleri konusunda bir çözüm bulunması gerektiğini söyledi.Çin”e uygulanan yüzde 145″lik gümrük tarifesinin yüksek olduğunu belirten Trump, “Bu oranı henüz düşürmedim. Bunun yüksek bir tarife olduğunu söyledim. Yüksek bir tarife ama henüz aşağı çekmedim. Liderlerle çok iyi anlaşırım. Bilirsiniz, bir anlaşma yapabiliriz. Aksi takdirde, bir oran belirleyeceğiz. Umarım buraya gelirler ve anlaşabiliriz. Gelmezlerse de sorun değil.” değerlendirmesini yaptı.ABD Başkanı Trump, konuyla ilgili son açıklamasında, “Çin ile adil bir anlaşma yapacağız. Adil olacak. Şu anda her şey (görüşmeler) aktif. Herkes yaptığımız şeyin bir parçası olmak istiyor.” şeklinde konuşmuştu.Trump, önceki günkü açıklamasında ise gümrük tarifeleri konusunda Çin”e karşı sert oynamayacağı mesajını verirken, “Biz çok nazik olacağız. Onlar da çok nazik olacaklar. Sonra ne olacağını göreceğiz. Ama nihayetinde bir anlaşma yapmak zorundalar çünkü aksi takdirde ABD ile iş yapamayacaklar.” demişti.

Source: Www.star.com.tr


İbrahim Güneş yazdı: Depremin yorduğu binalar

Öncelikle hepimize çok büyük geçmiş olsun!İstanbul”daki 6,2 büyüklüğündeki depremde tüm kent büyük bir korku yaşadık. Neyse ki bugüne kadar ortaya konulan o kabus senaryosu ile karşı karşıya kalmadık. Ama tabii bu durumu hafife de almak olmaz.Kentteki titrek binalar hem asıl deprem hem de peşinden gelen artçı sarsıntılarla iyice yoruldu. Bu yüzden önümüzdeki günlerde kendi kendine çöken bina haberlerini umarım sizlerle paylaşmak zorunda kalmayız. Yorgun binalarda yaşayan insanlarımız aslında tabutlarında oturuyorlar. Bu yüzden lütfen ama lütfen kentsel dönüşüm konusunda daha duyarlı olalım. Metrekare kavgaları, “ben ödeme yapmam” tartışmaları ile günler akıp geçiyor. Depremin bizi daha kaç kez uyarması gerekiyor.Şunu da söylemeden edemeyeceğim.Lütfen ama lütfen siyasetçilerin deprem karnesini iyi sorgulayın.Çalışan, emek veren, ter döken ile deprem turisti gibi davrananları aynı kefeye koyup tartarsak haksızlık yapmış oluruz.Her zaman olduğu gibi takdir milletin elbette.Zira İstanbul”un kentsel dönüşümü bekleyen 600-650 bin binası olduğunu unutmamalıyız.Unutursak ölürüz…Hepimize geçmiş olsun…SURİYE İZLENİMLERİstanbul Havalimanı”ndan Şam Havalimanı”na indiğimiz anda sanki geçmişe doğru 30-40 yıllık bir yolculuk yapmış gibi hissettik.Yol kenarlarına dizilen yakıt bidonları, kafasında ekmek satanların görüntüsü, kaotik trafik korna sesleri…Elektrik ve su kesintileri altyapı sorunları…Üstelik iç savaşın görece daha az yaşandığı Başkent Şam”da durum böyle… Halep”i, İdlib”i, Hama, Humus”u varın siz düşünün…Suriye”de eksikleri saymaya kalkarsak Liste uzun…Bu bardağın boş tarafı…Dolu tarafındaysa özgürlük sevinci, geleceğe dair umutlar var…Konuştuğumuz herkes Türkiye”nin mazlum Suriyelilere kucak açmasından duyduğu minnettarlığı paylaşıyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan için “Baba, İslam”ın lideri, bölgenin umudu” gibi ifadeler kullananlarla sohbet etme imkanı bulduk.Hicaz Demiryolu İstasyonu”nda tarihe bir yolculuk yaptık.Abdülhamid Han”ı saygıyla andık.O sırada içimden şöyle geçti.Osmanlı Coğrafyasını bir arada tutmak için büyük mücadele veren Abdülhamid Han”ın devrilmesi de Erdoğan”a yönelik darbe teşebbüsü de aslında aradan asır da geçse sömürgeci aklın hep aynı çalıştığını gösteriyordu. Osmanlı”nın Şam vilayeti olan Suriye bölgesini işgal eden Fransız aklı, İngiliz aklı bugün ABD”de, Siyonizm”de vücut bulmuş halde.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan”ın Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Eş Şara ile kahve içtiği Kasiyun Dağı”ndan Şam”ın o muhteşem manzarasına bakarken bir an kendimi Mardin”den Mezopotamya”ya bakıyor gibi hissettim. Aslında tüm bu coğrafyanın nasıl kaderimiz olduğunu düşündüm. Bu yüzden dilimize yerleşen “Bizans entrikası”, “Böl parçala yönet” senaryolarını her daim aklımızda tutmamız gerekiyor.Kasiyun Dağı”nın hemen 30 kilometre aşağısında Şeyh Dağı”nın İsrail tarafından işgal edildiğini, aynı şekilde İsrail”in Lübnan”ı işgal edip, Filistin”de soykırımı sürdürdüğünü unutmamak gerekiyor.Kasiyun Dağı”ndan Şam”a bakarken bu zulüm ne zaman bitecek diye düşündüm. Gazeteci Çetiner Çetin, “Bu topraklar insanların kumdan kaleler gibi yıkıldığı yerler” sözü kulağımda çınladı.Ümmetin en kıymetli emanetlerinden biri olan Emevi Camii”nde iki rekat şükür namazı kılmak da nasip oldu.Mescid”i Aksa”da kıldığımız akşam namazını düşündüm o sırada,Müslümanların gözyaşlarını keza…Bir de Yusuf Alabarda”nın Masana Ne Var? Programında anlattığı İngiliz General Allenby”nin hikayesi aklıma geldi.Suriye ve Filistin cephelerini yöneten Allenby, 1917″de Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyübi”nin kabrini tekmeleyerek, “Kalk Selahaddin biz geldik” diye kibirli tavrını hatırladım.Bu yüzden bizim coğrafyamıza yapılan Haçlı Seferleri”nin bittiğini düşünenler yanılıyor olabilir. Yaşadığımız coğrafyada sadece son çeyrek asırda çekilen acılar dahi aslında saldırıların çeşitli şekillerde sürdüğünü bize gösteriyor.Bu yüzden yüzyıllar boyunca İslam”ın sancaktarlığını yapmış olan milletimize çok büyük görevler düşüyor.Akıl ve alın teri dökerek çok çalışmalıyız.Suriye”de öğrendiğim belki de en önemli şey Türkiye”nin mazlumların umudu olduğu, dualarında olduğudur…Takdir milletimizin elbette.”AT GÖZLÜĞÜ TAKARSANIZ”Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu “A Takımı” ile Suriye”nin Başkenti Şam”a iki günlük çok yoğun tempolu bir ziyaret gerçekleştirdi. Büyük bir teveccühle de karşılandı.Havalimanında içilen kahveler, hoş sohbet ortam ve “Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır” söylemleri aslında sanki kendi evimizdeymişiz hissi verdi. Bakan Uraloğlu ziyaretlerinde önce ilgili bakanlarla bir araya geldi. Sonra ekibinden konuyla ilgili en yetkili bakanlıkta bırakıp yoluna devam etti. O ekip Suriye ile Türkiye arasında hangi alanlarda çalışma yapılacaksa onların toplantılarına devam etti.Bu arada Bakan Uraloğlu ile 24 için özel bir röportaj yapma imkanı da bulduk. CHP Genel Başkanı Özgür Özel”in “Suriyelilerle sevinecek halimiz yok. Fetih Suresi”nin karın doyurmadığını millete anlatacağız” şeklindeki açıklamaları Bakan Uraloğlu”nu epey üzmüş.Bu yüzden normalde pek siyasi polemiklere girmez ama bu konuda sert konuştu. Özel”e yönelik, “Siz at gözlüğü takar sadece bir istikamete bakarsanız. Siz ülkenizi Batı”ya şikayet edip oradan medet umarsanız. Siz Suriye”nin ne anlama geldiğini anlamazsınız. Fetih Suresi karın doyurmayla ilgili değildir. Anlayamazsınız. Sizin havsalanız yetmez. Biz Suriye için politikalar geliştirmeye devam edeceğiz. Biz Allah için millet için hizmet etmeye devam edeceğiz. Dualara talibiz” ifadesi durumu özetliyordu.Ancak bu açıklamasına rağmen biz projelerimizle anılmak istiyoruz diye de söylemeden edemedi.Sadece bir haftaya yansıyanları bir çırpıda saydı.- Antalya Havalimanı Terminal binası- Konya, Malatya Çevre Yolu- Esenboğa Havalimanı üçüncü pisti kulesi çalışması- İstanbul Havalimanı”nda üç uçuşun aynı anda yapılması- Silvan Tüneli Projesi- Türksat 6A”nın hizmete girmesi…Bakan Uraloğlu, özellikle bir konunun altını çizdi.”Biz Cumhurbaşkanımızın talimatlarını verdiği görevleri yerine getirmeye çabalıyoruz. Muhalefetin ne dediğine bakmıyoruz, milletin takdirine ve duasına talibiz” mesajı verdi.

Source: İbrahim Güneş


Gazze”ye insani yardım ambargosunda direten İsrailli bakan, babaannesinin Holokost”ta çektiği açlığı anlattı

Bakan Smotrich, X hesabından yaptığı paylaşımda, Holokost”tan sağ kurtulan Marian Miller”la bir araya geldiği görüntüleri paylaştı.

İsrail”in Gazze Şeridi”ne 2 Mart”tan bu yana uyguladığı insani yardım ambargosunda direten Smotrich, Miller”la buluşmasında babaannesinin Holokost”ta çektiği açlığa değindi.

Smotrich, “Hikayelerinde tekrarlanan temel tema açlıktı. Babaannem sürekli açlıktan bahsediyordu. Birkaç yıldır yiyecek bulamadığı için sürekli aç kalan küçük bir kız. Gece gündüz, uyanıkken ve hatta uyurken gettoda ve ölüm yürüyüşlerinde – açlık.” ifadelerini kullandı.

Holokost”ta açlık çeken babaannesine yıllar sonra torununun “hiçbir çocuğun aç kalmaması için uğraşacağını” söylemek istediğini belirten Smotrich, İsrail”de, Gazze Şeridi”ne insani yardım ambargosunun sürmesini savunan siyasiler arasında yer alıyor.

Smotrich, 7 Nisan”da, Gazze Şeridi”ne “bir buğday tanesinin bile” girişine izin vermeyecekleri ifadelerini kullanmıştı.

İsrail”in 2 Mart”tan bu yana yardım girişlerini durdurduğu Gazze”de yaşayan yaklaşık 2,3 milyon Filistinli açlıkla mücadele ederken, yaşanan un ve yakıt sıkıntısı nedeniyle Gazze”de uzun süredir fırınlar üretim yapamıyor.

Birleşmiş Milletler ise ambargo nedeniyle Gazze”de insan yapımı açlık felaketi uyarısında bulunuyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Fransız Bakan, terör örgütü lideriyle görüştü

Fransa Dışişleri Bakanı Jean Noel Barrot, Irak”taki temaslarının ardından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi”ni (IKBY) ziyaret etti.IKBY Başkanı Neçirvan Barzani ile yaptığı ikili görüşmelerin ardından ortak basın toplantısında konuşan Barrot, terör örgütü PKK/YPG/SDG elebaşı “Mazlum Abdi” kod adlı Ferhat Abdi Şahin ile görüşeceğini duyurmuştu.Barrot”la Şahin arasındaki görüşme gerçekleşti. Görüşmede, örgütün “Dış İlişkiler Daire Başkanı” İlham Ahmed de yer aldı.

Source: Erkan Talu


Anadolu’nun yükselişi birilerine Osmanlı kâbusu yaşatıyor

Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinin ardından dünya siyasetinde yaşanan sarsıntılar bir ileri iki geri devam ediyor.

Bu durum başta güvenlik olmak üzere ekonomi ve enerji alanında ülkelerin geçmiş politikalarını gözden geçirmelerine ve dünya siyasetinde oluşan yeni normale göre tavır belirlemelerine sebebiyet veriyor.

Henüz mayalanmakta olan bu konjonktür ABD’nin bütün dünyayla olduğu gibi Avrupa Birliği ile ilişkilerini de bir hayli germiş durumda.

ABD Başkanı Trump’ın eski dönemin Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kalkan olarak kullanma siyasetini yırtıp çöpe atması, birliklerini Almanya”dan çekme kararı alması ve AB”ye yönelik gümrük vergilerini güncelleme gibi yeni politikalar izlemeye başlaması ABD ile AB ilişkilerini son derece gerginleştirmenin yanında AB ülkelerini kendi başlarının çaresine bakmaya da mecbur bıraktı.

Bu durumun ABD ile AB’nin ülkemize yaklaşımı açısından birbirinden oldukça farklı iki yaklaşımı beslediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bunlardan ilki Avrupa’da bize karşı önyargı beslemeyen ve FETÖ ile PKK gibi terör örgütlerinin etkisinde kalmayan makul çevreler arasında Türkiye seslerinin yükselmesi ve Türkiye”nin yeni normalde zayıflayan Avrupa Birliği için artık vazgeçilmez bir ortak haline geldiğinin hem basında hem de dost meclislerinde açıkça dillendirilmeye başlamasıdır. İkinci yaklaşım ise bize karşı önyargılı çevrelerde sıklıkla dillendirilmeye başlayan Osmanlı Kâbusunun hem köşe yazılarında hem makalelerde hem de siyasi çevrelerde ayan beyan ortaya serilmesidir.

Elbette bu kâbus durumunu besleyen en verimli kaynaklar, içerde ve dışarda pusuda bekleyen Türkiye düşmanlarından başkaları değil.

Anadolu’nun yükselişi birilerine Osmanlı kâbusu yaşatıyor.

Abraham Maslow’un ihtiyaçlar piramidinde alttan ikinci sırada yer alan güvenlik ihtiyacının yeni normalde ülkeler açısından ilk sıraya yerleşmesinin ardından gözler bir anda Türkiye’ye yöneldi. Bir NATO ülkesi olmasına rağmen içeride uzun yıllardan beri PKK terör örgütüyle dışarıda da istikrarsızlıkları sebebiyle terör üreten komşularıyla başı beladan kurtulmayan Türkiye, ülkesini savunmak için başta ABD olmak üzere hiçbir NATO ülkesinden hava savunma sistemi tedarik edememiş ve nihayet ABD’yi karşısına alma pahasına Rusya’dan S-400 almaya mecbur bırakılmıştı.

Geçmişte bu hususta yaşanan acı hadiseler ve edinilen bazı tecrübeler Türkiye’yi savunma sanayi alanında hayati kararlar almaya yöneltti.

Zor zamanlarda stratejik kararlar alabilmek güçlü bir iradeyi olduğu kadar etkili bir liderliği de gerekli kılar. İşte tarihin ülkemiz lehine böylesine hayati kırılma anlarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde savunma sanayiine yönelik atılan güçlü adımlarla bu alanda hizmet yapan kurumlar arasında sağlanan güçlü koordinasyon sayesinde Türkiye, bu alanda hem kendi bölgesinde hem de dünyada caydırıcı bir güç haline geldi.

Gök vatanımızı kendi kanatlarımızın gölgelemesi adına aşılacak bir-iki kritik eşik, bundan böyle bizi savunma sanayiinin süper ligine yükseltecektir.

Bu alanda envantere kaydedilen her yerli-milli üründen sonra başta ABD olmak üzer Batı’daki bazı çevreler, Yunanistan ve özellikle Suriye’de gerçekleşen halk devriminin ardından Siyonist İsrail kamuoyunda ülkemize dair koro halinde dillendirilen “Osmanlı diriliyor” söyleminin altında yatan ana saik, bu çevrelerin ülkemize yönelik kısa ve uzun vadeli planlarının suya düşecek olmasından başkası değil. Hiç kuşku yok ki Anadolu özüne döndükçe ve özgürleştikçe bu çevrelerin kâbus görmesi kaçınılmaz olacaktır.

Türkiye’nin enerji alanında bileklerindeki prangayı kırması bu kâbusu daha da derinleştireceğe benziyor.

Enerji, asırlardır nice medeniyeti doyuran Anadolu’nun bileklerinde hep bir prangaydı. Ne zaman ki başta Sakarya Gaz Sahası olmak üzere Gabar Dağı ve diğer sahalardaki enerji atılımları ile bu konuda çeşitlenen yatırımlar, şimdilerde bu alandaki prangaları bileklerimizden söküp atıyor. Ülkemizden geçip Avrupa’ya hayat taşıyan boru hatları ve bu husustaki yeni hamlelerle ülkemizi enerji merkezi haline getirecek büyük yatırımlar çok kısa zaman içinde Türk’ün bağımsızlık türküsü olacağa benziyor. Bu durum da birilerinin kâbus görmesini çoğaltıyor elbette.

Nükleer enerji alanında sona gelen çalışmalar, bardağı taşıran son damla olmuşa benziyor.

Türkiye, tarihi bir iradeyle Akkuyu Nükleer Santrali projesini hayata geçirmiş ve ülkemizi nükleer güçler ligine taşıyacak önemli bir hamleye girişmişti. Çok yakın zamanda da bunun meyvelerini toplamaya başlayacak. Birileri hiçbir zaman anlamasa da nükleer gücün ülkemizin bağımsızlığına son derece güçlü katkılar sunacağını ve bu güçle sadece ülkemizin kendi yarınlarını değil, bölgenin kaderini de değiştireceğini sağır sultan bile duyup anlar. Nitekim bizim böyle bir güce sahip olma yolundaki hamlelerimiz ABD”li eski Pentagon yetkilisi Michael Rubin’in uykusunu fena kaçırmışa benziyor.

Türkiye’nin nükleer programı ile Erdoğan”ın bu yöndeki politikalarının sadece Filistin”le sınırlı olmadığını söyleyen Rubin, Osmanlı’yı diriltmeye çalışan Erdoğan’ın asıl amacının Batı’nın çöküşü ve İsrail’in ortadan kaldırılması olduğunu dile getiriyor.

Her alanda güçlenen ve nükleer lige yükselen bir Türkiye’nin Batı için bir tehdit olduğunu ifade eden Rubin bununla da yetinmeyerek İsrail”in NATO mekanizmasını devreye sokmadan Türk Nükleer Fizikçilere suikastlar düzenlemesi gerektiği küstahlığını da sözlerine ekliyor. Eski Pentagon yetkilisi öyle zannediyorum ki yanlış danışmanlara danışarak bizi hala eski Türkiye’de sanma gafletini göstermenin yanında Osmanlı tokadının ne demek olduğunu da bilmiyor.

Görünen o ki Anadolu evlatları ufkuna gerilen zincirleri kırdıkça, göklere yükseldikçe, vatanına sahip çıktıkça ve her alanda güçlendikçe hem içeride hem de dışarıda birileri kâbus görmeye ve uykusuz kalmaya devam edecek.

Mürsel Gündoğdu/Haber7

Source: M Yazilari