Küresel Politika Güncesi: Ermenistan’dan İsrail’e Siyasi Gelişmeler

Deniz Berktay ile Kuzeyden Notlar: ‘Sünnetli siyaset’, Ermenistan ve Sırbistan

Ermenistan’da siyasi tartışmalar kelimenin gerçek anlamıyla bel altına indi: Başbakanın sünnetli olup olmadığı tartışılıyor. Sünnet tartışması denince bizde akla ilk gelen örnek, 1954 seçimlerinde bazı Demokrat Partililerin, dönemin CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek’e bel altı vurma girişimleridir. Üniversiteyi ABD’de okuyan Gülek’in mezuniyetteki cübbeli ve kepli fotoğrafını bulan bazı DP’liler bunu, üniversite cübbesi görmemiş kitlelere, “Gülek, papazdır” diye yutturmaya çalışırlar, hatta onun sünnetsiz olduğunu iddia ederler. Gülek de 1991’de TRT’nin “Demirkırat” belgeselinin 4. bölümünde anlatacağı üzere, onlara şu yanıtı verir: “Bunu söyleyenin kızı da amma gevezeymiş!” İşte şimdi benzer düzeyli (!) bir tartışma Ermenistan’da patlak verdi. Paşinyan, ülkenin en nüfuzlu kurumlarından biri olan Ermeni Apostolik Kilisesi ile çatışmaya girdiği için kilisenin en sert suçlamalarına maruz kalıyor. Geçen hafta kilisenin başrahibinin (Katolikos II. Karekin) sözcüsü, Paşinyan’ın sünnetli olduğunu iddia etti (tabii, bizden farklı olarak orada sünnetsiz olmak değil, sünnetli olmak ayıp sayılıyor). Paşinyan da başrahibe seslenerek “Gelsin, ona göstereyim” dedi. Sünnet tartışmasına yol açan olay ise Paşinyan’ın Türkiye ve Azerbaycan’la yakınlaşma çabaları. Kilise daha milliyetçi çizgide ve Ermenistan’da bir dönem çok güçlü olan “Karabağ lobisi” ile iyi ilişkileri var. Bu nedenle kilise, Paşinyan’ı istifaya çağırmıştı. Paşinyan’sa kilisenin başrahibinin gayrimeşru çocuk sahibi olduğunu söylerken Paşinyan’ın karısı da üst düzey rahipleri pedofili olmakla suçluyor. İki hafta önce Paşinyan’a muhalefeti örgütleyenlerden Tavuş Başpiskoposu Bagrat’ın (Vazgen Galstanyan) tutuklanmasının ardından geçenlerde de Şirak Piskoposu Mikael (Gevorg Acapahyan) olaylı bir şekilde gözaltına alındı. Rusya bu gelişmeleri Ermenistan’ın iç içleri diye nitelendirse de Kremlin’in dış politikadaki ortaklarından Rus Ortodoks Kilisesi, Ermeni Apostolik Kilisesi’yle yakın ilişki içinde. Moskova ayrıca Rusya’daki Ermeniler de dahil olmak üzere, çeşitli kanallardan Ermenistan’a nüfuz etmeye çalışıyor. Çünkü Paşinyan yönetimi son birkaç yıldır Moskova’dan epey uzaklaştı. Dün de AB Dış İlişkiler ve Savunma Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Ermenistan’a geldi ve “AB’nin Ermenistan’a hiç bu kadar yakın olmadığını” söyledi. Ermenistan Dışişleri Bakanı Mirzoyan ise AB’yle ortak güvenlik konusunu görüştüklerini belirtti. Bu gelişmeler tabii ki Rusya’yı rahatsız ediyor ve Moskova kiliseleri de kullanarak bunun önüne geçmeye çalışıyor. Dolayısıyla sünnet deyip geçmeyelim; işin ucunda Kafkasya’daki güç dengeleri var. Rusya için bir başka kaygı verici durum Azerbaycan’la da hiçbir şeyin iyi gitmemesi. Azerbaycan yönetimi, Rus polisinin Yekaterinburg’da çok sayıda Azerbaycan Türkünü tutuklaması nedeniyle Rusya’nın Azerbaycan’daki bütün kültürel etkinliklerinin iptal edildiğini duyurdu. Bunlar, Rusya’nın son yıllarda Güney Kafkasya’da nasıl güç kaybettiğini gösteriyor. SIRBİSTAN”DA YENİ BİR İHTİLAL Mİ? Sırbistan’da ise sekiz ay önce Novi Sad kentinde istasyon binasının beton sundurmasının çökmesi sonucu on altı kişinin ölmesiyle patlak veren olaylar, geçen cumartesi yeniden şiddetlendi. Göstericiler erken seçim stiyor. Muhaliflerin cumartesi gününü seçmesi tesadüf değildi: Çünkü cumartesi, yani 28 Haziran tarihi, 1. Kosova Savaşı’nın yıldönümü ve Sırplar bu günü kutsal kabul ediyor (Bu bozgun sayesinde milli birliklerinin önemini anladıklarını, yeryüzünde bozguna uğrayıp göklerin krallığını kazandıklarına inanıyorlar). Çok sayıda kişi gözaltına alınırken protestocular, bazı şehirlerde yolları kapattı. Sırbistan’daki durumu ve konunun Rusya-Batı ilişkileriyle ilgisini de ayrı bir yazıda yazacağım.

Source: Deniz Berktay


İsrail”de siyasi deprem! Eisenkot istifa etti

Ulusal Birlik Partisinden yapılan yazılı açıklamada, Eisenkot”un kararını Gantz”a ilettiği ve parti listesinden kazandığı Knesset sandalyesinden feragat ettiği belirtildi. Gantz da ayrı bir açıklamayla gelişmeyi doğrulayarak, “Aramızda derin ve uzun bir istişare süreci yaşandıktan sonra dostum Gadi Eisenkot bugün, Ulusal Birlik Partisinden ayrılma ve Knesset”ten istifa etme kararını bana bildirdi.” ifadelerini kullandı. Gantz, “Son haftalarda İsrail”e nasıl hizmet edilmesi gerektiği konusunda aramızda ciddi ideolojik farklılıklar ortaya çıktı.” değerlendirmesinde bulundu. İsrail”in Yediot Ahronot gazetesine konuşan Eisenkot”a yakın kaynaklar ise Parti içinde yapılması planlanan ön seçimlerin gerçek bir rekabet imkanı tanımadığı ve hedeflerin gerçekleştirilmesine uygun ortam sunmadığı gerekçesiyle böyle bir karar alındığını belirtti. Kaynaklar, 2015-2019 yıllarında Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunan Eisenkot”un siyaseti tamamen bırakmayı düşünmediğini, sadece Knesset”ten çekildiğini ve “kendi siyasi çerçevesini” oluşturmak için gelecek seçimlere hazırlandığını ifade etti.

Source:


Kriz patlak verdi! İsrail”de siyasi deprem!

Ulusal Birlik Partisinden yapılan yazılı açıklamada, Eisenkot”un kararını Gantz”a ilettiği ve parti listesinden kazandığı Knesset sandalyesinden feragat ettiği belirtildi.Gantz da ayrı bir açıklamayla gelişmeyi doğrulayarak, “Aramızda derin ve uzun bir istişare süreci yaşandıktan sonra dostum Gadi Eisenkot bugün, Ulusal Birlik Partisinden ayrılma ve Knesset”ten istifa etme kararını bana bildirdi.” ifadelerini kullandı.”ARAMIZDA CİDDİ FARKLILIKLAR ORTAYA ÇIKTI”Gantz, “Son haftalarda İsrail”e nasıl hizmet edilmesi gerektiği konusunda aramızda ciddi ideolojik farklılıklar ortaya çıktı.” değerlendirmesinde bulundu.İSRAİL BASINI: SİYASAL DEPREMSöz konusu adım, İsrail basınında “siyasi deprem” olarak nitelendirildi.İsrail’in Yediot Ahronot gazetesine konuşan Eisenkot”a yakın kaynaklar ise Parti içinde yapılması planlanan ön seçimlerin gerçek bir rekabet imkanı tanımadığı ve hedeflerin gerçekleştirilmesine uygun ortam sunmadığı gerekçesiyle böyle bir karar alındığını belirtti.Kaynaklar, 2015-2019 yıllarında Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunan Eisenkot”un siyaseti tamamen bırakmayı düşünmediğini, sadece Knesset”ten çekildiğini ve “kendi siyasi çerçevesini” oluşturmak için gelecek seçimlere hazırlandığını ifade etti.

Source: Mehmet Küçükkahveci


Filistin”in BM Temsilciliği duyurdu: Her gün 100 sivil katlediliyor!

Filistin”in BM Daimi Temsilciliği Yardımcısı Büyükelçi Macid Bamiye, BM Güvenlik Konseyi oturumunda, İsrail”in 7 Ekim 2023″ten bu yana devam eden ve son günlerde yoğunlaşan soykırımı hakkında açıklamada bulundu.AÇLIK SİLAH OLARAK KULLANILIYORBamiye, “Açlığı bir savaş silahı olarak kullanan, evleri ve hastaneleri yok eden işgal (İsrail) her gün çadırlarda ve sokaklarda 100 sivili katlediyor.” dedi.İsrail”in Gazze”deki Filistinlileri aç bırakmak ve öldürmek dışında “işkence etmek” amacıyla insani yardımları kullandığına dikkati çeken Bamiye, İsrail”in Gazze”deki Filistinlileri “bölgenin sadece yüzde 16″lık alanına hapsettiğini” vurguladı.Bamiye, Gazze”nin dünyanın en yoğun nüfusa sahip bölgesi haline geldiğini ifade ederek İsrail”in Gazze”deki Filistinlileri “topraklarını terk etmeye zorladığını” kaydetti.GAZZE”YE DÜNYA ÇAPINDA DESTEK!Gazze”ye dünya çapında destek verildiğini dile getiren Bamiye, sorumluların hesap vermesi gerektiğini ve çözümün “başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması” olduğunu sözlerine ekledi.İsrail”in Gazze Şeridi”ne 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda en az 56 bin 531 Filistinli hayatını kaybetti, 133 bin 642 kişi yaralandı.

Source: Fatih Yoncalık


Çektiği videolarla gündem olmuştu! Muhammet Yakut”un öldüğü iddia edildi

Sosyal medyada yaptığı paylaşımlar nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında soruşturma başlatılan ve 2023″te hakkında kırmızı bülten çıkarılan Muhammed Yakut”un öldüğü iddia edildi. MUHAMMET YAKUT ÖLDÜ MÜ? AK Parti”de çeşitli kademelerde görev alan Yavuz Değirmenci”nin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Aldığım bilgiye göre Muhammed Yakut bu sabaha karşı Almanya”da vefat etti. Ölüm sebebi kalp krizi. Cenazesi Adli tıpa götürüldü” ifadeleri yer aldı. RESMİ AÇIKLAMA HENÜZ GELMEDİ Değirmenci”nin iddiasının ardından konu sosyal medyada gündem olurken henüz ölüm iddiasıyla ilgili resmi makamlardan bir açıklama gelmedi.

Source: Gözde Nur Bayar


ABD, Heyet Tahrir Şam”ın terör örgütü listesinden çıkarılabileceği sinyali verdi

ABD Dışişleri Bakanlığından, Başkan Donald Trump”ın dün imzaladığı Suriye”ye yaptırımları sonlandıran başkanlık kararnamesine ilişkin detaylı açıklama yapıldı.

Açıklamada, sona eren yaptırımların yanı sıra devrik rejim lideri Beşşar Esed ve destekçileri, insan hakları ihlalinde bulunanlar, uyuşturucu kaçakçıları, kimyasal silah faaliyetleriyle bağlantılı kişiler ve DEAŞ ve bağlantılı örgütlere yönelik yaptırımların devam ettiği hatırlatıldı.

Sezar Yasası”nın (Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası) tamamen askıya alınma ihtimalinin de değerlendirileceği belirtilen açıklamada, yabancı terör örgütleri listesinde bulunan HTŞ konusunda “tüm uygun adımların atılacağı” ifade edildi.

Açıklamada, “Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist (SDGT)” listesinde yer alan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara”nın durumunun gözden geçirileceği vurgulandı.

Suriye”ye yaptırımlar kalkmıştı

ABD Başkanı Donald Trump, ABD”nin Suriye”ye yaptırımlarını sonlandıran başkanlık kararnamesini imzalamıştı.

Yapılan açıklamada, “Başkan Donald Trump, bugün ülkenin istikrar ve barışa giden yolunu desteklemek amacıyla Suriye”ye yaptırım programını sonlandıran tarihi bir başkanlık kararnamesi imzaladı.” ifadesi kullanılmıştı.

Suriye yönetiminden, İsrail ile bağları normalleştirmeye yönelik somut adımlar atması istenilen açıklamada, ayrıca yönetimden, ABD”nin terör örgütü DEAŞ”ın yeniden canlanmasını önleme çabalarına destek vermesi ve Suriye”nin kuzeydoğusundaki DEAŞ gözaltı merkezlerinin sorumluluğunu üstlenmesi talep edilmişti.

Sezar Yasası

ABD”nin 2020 savunma bütçesi içine eklenen “Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası”, dönemin başkanı Donald Trump tarafından imzalanmıştı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, yasanın yürürlüğe girdiği 17 Haziran”da “Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası” kapsamında, Beşşar Esed ve eşi de dahil 39 Suriyeli üst düzey yetkili ile kurumu yaptırım listesine aldığını açıklamıştı.

Yasaya göre rejime, Rusya ve İran adına hareket eden üstlenici şirketlere destek sağlayan ya da onlarla büyük miktarda para alışverişinde bulunan yabancı kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulanıyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Krematoryumda şok baskın: Yüzlerce ceset yıllardır saklanmış!

İsimsiz bir çağrı üzerine ülkenin ABD sınırında bulunan kentte bir krematoryumda yapılan aramada 383 ceset ve bazı kalıntılar bulundu. Chihuahua Eyalet Savcısı Cesar Jauregui Moreno, açıklamasında bu ceset ve kalıntıların en az 3-4 yıl öncesine ait olduğunu bildirdi. Ceset sayısının, krematoryumun hizmet sağlamadığının düşünülmesine yol açtığını belirten Savcı Moreno, Oradaki herkesin cenaze töreni yapılıyor. Bu kişilerin gizli amacının ne olduğunu kim bilebilir şeklinde konuştu. Ulusal basında tesisin, faaliyet için hükümet izinlerine sahip olduğunun ancak bu izinlere uymadığının tespit edildiği aktarıldı. Krematoryum kapatılırken, sahibi ve 1 çalışanı da tutuklandı. Eyalet Valisi Maru Campos, krematoryum çalışanları için lisans ve izinleri kötüye kullanan, sorumsuz ve vicdansız insanlar ifadesini kullandı. Yetkililer, kent içinde 6 cenazeevine hizmet veren krematoryumda çok sayıda cesedin saklanma nedenini soruşturuyor.

Source:


Danimarka”da kadınlar için ‘zorunlu askerlik’

Danimarka Parlamentosu”nda 11 Haziran”da geçen yasa uyarınca bugünden itibaren 18 yaşını dolduran tüm kadınlar kura sistemine dahil olacak.KURA SİSTEMİNE TABİ OLACAKLAR!Danimarka, ordusundaki asker sayısını artırmak amacıyla kadınları da zorunlu askerlik sistemine dahil etme kararı aldı. Danimarka Parlamentosu’nda 11 Haziran’da kabul edilen yeni yasa ile 1 Temmuz 2025 itibarıyla 18 yaşını dolduran tüm kadınlar, erkeklerle birlikte kura sistemine tabi olacak. Ülkede mevcut yasaya göre 18 yaş üstü erkekler için askerlik zorunlu, ancak yeterli gönüllü bulunduğu için erkeklerin tamamı askere çağırılmıyor ve kura yöntemiyle seçim yapılıyor. Kadınlar ise bugüne kadar yalnızca gönüllü olarak orduya katılabiliyordu. Yeni düzenleme ile kadınlar da zorunlu askerlik kapsamına alınarak kura sistemine dahil edilecek.4 AYDAN 11 AYA ÇIKIYOR!Yeni yasayla birlikte zorunlu askerlik süresi de 4 aydan 11 aya çıkarılacak. Askere alınanlar, ilk 5 ay temel askeri eğitim alacak, sonraki 6 ay ise operasyonel talimlere katılacak. 6 milyon nüfuslu Danimarka’da şu anda 9 bin profesyonel asker bulunuyor. Ülke, 2033 yılına kadar her yıl 6 bin 500 acemi askeri orduya katmayı hedefliyor.Danimarka, bu adımla İskandinav ülkeleri arasında kadınları zorunlu askerlik kapsamına alan üçüncü ülke oldu. Daha önce Norveç 2013’te, İsveç ise 2017’de kadınları zorunlu askerlik sistemine dahil etmişti. Danimarka’nın bu reformu, Rusya’nın Ukrayna işgali ve NATO ülkelerinin artan askeri harcamaları karşısında savunma kapasitesini güçlendirme çabalarının bir parçası olarak görülüyor.

Source: Fatih Yoncalık


Dünya, İsrail”in nükleer faaliyetlerini neden görmezden geliyor?

Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga Sakman, İsrail’in bilinen bir sır olan nükleer faaliyet çalışmalarını ve bu çalışmaların neden görmezden gelindiğini AA Analiz için kaleme aldı.

Küresel nükleer manzarada, İsrail benzersiz bir vaka olarak öne çıkıyor. İsrail”in nükleer silahlara sahip olduğu yaygın olarak bilinmesine rağmen, ülke “opaklık politikası” denilen bir belirsizlik politikası uygulayarak bu silahların varlığını ne doğruluyor ne de yalanlıyor.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsünün (SIPRI) 2024 tahminlerine göre, İsrail’in elinde 80 ila 90 adet savaş başlığı bulunuyor ve bunların 200’e yakını da üretilebilir vaziyette stoklanmış durumda.[1] Ayrıca 187 ila 277 nükleer silah üretmeye yetecek, 750 ila 1110 kilogram arasında plütonyumun da İsrail yönetiminde bulunduğu biliniyor.[2]

SIPRI”ya göre, bu nükleer savaş başlıkları; İsrail’in sahip olduğu F-15, F-16 ve F-35 savaş uçaklarıyla, 50 kadar karadan fırlatılan Jericho II ve III füzesiyle, Alman yapımı Dolphin sınıfı denizaltılardan fırlatılan yaklaşık 20 Popeye Turbo seyir füzesiyle atılabilir ve 4 bin 500 kilometreye kadar menzile ulaşabilir.

İsrail’in 2022 yılında nükleer güçlerini inşa etmek ve sürdürmek için tahmini 1,2 milyar ABD doları harcadığı tahmin ediliyor. [3] Resmi bir kabul olmadığı sürece, yasal hesap verebilirlik, uluslararası denetimler ve silahların ifşası ya da azaltılması konusunda çok az diplomatik baskı uygulanabiliyor.

Nükleer program ve Dimona tesisi

İsrail’in nükleer programı, 1986 yılında Dimona Tesisi’nde bir teknisyen olan Mordehay Vanunu’nun tesisi ifşa etmesinden bu yana herkesçe bilinen bir sır. Vanunu, The Sunday Times’a fotoğraflı kanıt ve ayrıntılı tanıklık sunarak, birçok kişinin şüphelendiği ancak kimsenin kanıtlayamadığı şeyi doğruladı.

1950’lerde Mısır”da Cemal Abdunnasır yönetiminin Fransa’nın bölgedeki kolonyal politikalarını tehdit edebileceği düşünüldü. Fransız yönetimi, hem Mısır’daki kolonilerinde istikrarı sağlamayı hem de Abdunnasır’ın millileştirdiği Süveyş Kanalı’nı tekrar geri almayı ümit etti. Bu nedenle, İsrail’e verdikleri desteğin bir parçası olarak, Mısır sınırına yaklaşık 70 kilometre uzaklıktaki Necef (Negef) Çölü’nde nükleer bir tesisin kurulması da planlandı.

1950’lerin sonuna doğru, Dimona’da yaşayan 2 bin 500 Fransız vatandaşı vardı ama yine de tüm çaba kalın bir gizlilik perdesi altında yürütüldü. Hem İsrail hem de Fransa tarafından karanlıkta bırakılan Amerikalılar, ne yaptıklarını öğrenmek için Dimona üzerinde U2 casus uçakları uçurdular. Sahadaki inşaat 1958 yılında başladı ancak ABD istihbaratı, Dimona’nın bir nükleer tesis olduğunu Aralık 1960’ta kesinleştirdi. İsrailliler bir reaktöre sahip olduklarını kabul ettiler ancak bunun tamamen barışçıl amaçlar için olduğunu iddia ettiler. İsrail’in hala nükleer elektrik üretim santrali bulunmuyor, ancak bu geniş tesisin tarımdan sağlığa farklı araştırmalar için kullanıldığı söyleniyor.

İsrail, tesis ortaya çıktıktan sonra Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA) ziyaretlerine izin vermeyi reddetti. Buna karşın 1960’ların başında eski ABD Başkanı John F. Kennedy, İsrail”den Amerikalı müfettişleri kabul etmelerini talep etti. ABD’li fizikçiler Dimona’ya gönderildi ancak ziyaretler sürekli ertelendi, fizikçilerin kendi ekipmanlarını getirmelerine veya numune toplamalarına izin verilmedi. Hatta Amerikalıların her ziyaretinden önce İsraillilerin, yer altı tesisine 6 kat inen asansör etrafına sahte duvarlar örerek gizledikleri ortaya çıktı.

Dimona’ya gönderilen ABD’li müfettişlerce İsrail’in silah programına dair daha fazla kanıt ortaya çıkarıldıkça, ABD’nin rolü, istemeden aldatılan aktörden bir suç ortağına dönüştü. 1968’de ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü Richard Helms, Başkan Lyndon B. Johnson’a İsrail’in gerçekten nükleer silahlar üretmeyi başardığını ve hava kuvvetlerinin bunları atmak için tatbikatlar düzenlediğini söyledi. Ancak Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) yeni hazırlanmıştı ve nükleer silah sahibi olmadığı iddia edilen ülkelerden birinin gizlice kendi bombasını yaptığı haberi yayılırsa, birçok ülkenin, özellikle de Arap ülkelerinin imzalamayı reddedeceği ölü bir metin haline gelirdi ve ABD yönetimi için bu önemli bir riskti.

İddiaya göre, 1969’da, Amerikan Başkanı Richard Nixon ve o zamanki İsrail Başbakanı Golda Meir gizli bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmaya göre, İsrail nükleer programını gizli tutacak ve nükleer testler yapmayacaktı. ABD ise İsrail’in nükleer silahlarına göz yumacak ve NPT”nin imzalanması konusunda ısrar etmeyecekti.

İsrail”e verilen destekler

22 Eylül 1979’da Vela 6911 adlı bir ABD uydusu, Güney Afrika kıyılarında bir nükleer silah denemesinin tipik çift flaşını tespit etti. Muhtemelen apartheid dönemi Güney Afrika’sıyla işbirliği içinde Sınırlı Deneme Yasağı Anlaşması’na aykırı şekilde gizli bir İsrail nükleer denemesinden şüphelenildi. Olay bugüne kadar doğrulanmadı ama çürütülmedi de.

İsrail’in nükleer teknolojisi vardı ama uranyumu yoktu. Güney Afrika’nın uranyumu vardı ama teknik uzmanlığı yoktu. İki devletin de bölge politikaları nükleer gücü gerekli görmelerine neden oluyordu. 1962’de Güney Afrika, İsrail’e 10 ton uranyum gönderdi. 1965’e gelindiğinde, bu akış uluslararası denetimden kaçan bir anlaşmayla resmileştirildi. 10 yıl boyunca Güney Afrika, İsrail’in sessizce 500 ton uranyum toplamasına yardım etti. Karşılığında Pretorya, İsrail’in nükleer bilgisine erişim kazandı. İsrail’e açık şekilde destek veren Güney Afrika daha sonra nükleer çalışmalarını durdurduğunu açıkladı ve desteğini sonlandırdı.

İsrail’e nükleer başlık üretmek için gerekli malzeme ve uzmanlığı gizlice satan veya edinimine göz yuman ülkeler listesinde, bugün nükleer yayılmaya karşı en kararlı kampanya yürütenler de yer alıyor; ABD, Fransa, Almanya, İngiltere ve hatta Norveç.

Batılı hükümetler, meselenin tümünden bahsetmekten kaçınarak “opaklık politikasına” genel olarak uydular. Fakat eski ABD Başkanı Barack Obama, “Yaklaşık yarım yüzyıl önce İsrail nükleer silah kabiliyetine kavuştu, ancak bunu daha önce veya sonra nükleer silaha sahip hiçbir devletin yapmadığı bir şekilde yaptı” [4] diyerek bu bilgiyi en açık eden lider oldu.

Hem Tel Aviv hem de Washington’da şeffaf olmama politikasının büyük ölçüde sürdürülmesinin temelinde bu bilginin resmi olarak açık edilmesinin hem ABD-İsrail anlayışının temelini tehlikeye atabileceği hem de başka bölgelerde yeni nükleer konuları gündeme getirebileceği endişesi olması muhtemel. Ayrıca İsrail’in hukuksuz ve düzensiz nükleer çalışmalarının resmi olarak açıklanması, NPT’nin tanıdığı beş nükleer güç devletin statüsünü de bozacaktır.

[1] https://www.sipri.org/sites/default/files/2025-06/yb25_summary_en.pdf

[2] https://www.nti.org/countries/israel/

[3] https://assets.nationbuilder.com/ican/pages/3785/attachments/original/1686495965/ICAN_Spending_Report_2023_sm.pdf?1686495965

[4] https://www.middleeasteye.net/explainers/what-do-we-know-about-israels-nuclear-weapons

[Dr. Tolga Sakman, Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanıdır.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: