Küresel Politika Güncesi: Kafkasya’dan Orta Doğu’ya Gerilim ve Olaylar

Bakû ile Moskova arasındaki gerilim, Güney Kafkasya’da değişen güç dengesini gösteriyor: Rusya zemin kaybediyor

Rusya-Azerbaycan hattındaki diplomatik gerilim, Moskova’nın Güney Kafkasya politikasının çökme riskiyle karşı karşıya olduğuna işaret ediyor. Zira Çarlık Rusyası döneminden bu yana Kremlin yönetimi ilk kez aynı anda hem Ermenistan hem de Azerbaycan’la diplomatik sorun yaşamaya başladı. Bakû ile Moskova arasındaki gerilimi alevlendiren gelişme, güvenlik güçlerinin Rusya’nın Yekaterinburg kentinde büyük kısmı Rus vatandaşı olan 50 civarında Azerbaycanlıyı gözaltına alması ve bu sırada bunlardan ikisinin de yaşamını yitirmesi oldu. Azerbaycan, geçen hafta gözaltına alınan bu iki kişiye işkence yapıldığını belirtiyor. Rus makamlarıysa gözaltına alınanların, 2001’de bir Azerbaycanlının ölümüne karıştıklarını iddia ederek organize suç örgütüne dönüştüklerini ifade ediyor. İki ülke ilişkilerinde yakın dönemdeki ilk önemli gerilim, geçen aralıkta bir Azerbaycan uçağının RusyaGürcistan sınırı yakınlarında bir Rus füzesiyle düşürülmesi ve bunun sonucunda 38 kişinin yaşamını yitirmesi oldu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, olay nedeniyle üzüntülerini ifade etse de iki ülkenin ilişkileri bozulma yoluna girdi. Son olarak onlarca Azerbaycanlının tutuklanması nedeniyle Bakû yönetimi, Rusya’nın ülkedeki bütün kültürel etkinliklerini iptal etti. Ardından da Rusya’nın resmi yayın organı Sputnik’in Bakû’deki ofisi basılarak iki Rus vatandaşı, Rusya adına casusluk yaptıkları suçlamasıyla gözaltına alındılar. Polis ayrıca bazı Rus vatandaşlarını, İran üzerinden uyuşturucu kaçırdıkları suçlamasıyla yakaladığını açıkladı. MOSKOVA”DAN UZAKLAŞMA EĞİLİMİ Bakû’nun Kremlin’e tepkisi anlaşılır bir durum olsa da Rus gazetecilerin gözaltına alınması ve Azerbaycan Devlet Televizyonu’nda Rusya’ya yönelik düşmanca ifadelerin artması gibi gelişmeler, Moskova’dan son dönemlerde uzaklaşma eğiliminin arttığına işaret ediyor. Bunun bir nedeni, Rusya’nın özellikle savaşla birlikte güç kaybetmesi ve bütün odağını Ukrayna’ya kaydırması. Bu da tıpkı Suriye’de olduğu gibi bölgelerde Rusya’nın etkisinin giderek azaldığı Moskova’ya meydan okunması sonucunu doğurdu. Kafkasya’daysa hem Ermenistan hem de Azerbaycan, Rusya’dan uzaklaşma siyaseti güttü. Bu konuda önemli bir gösterge, Azerbaycan’ın 2023 sonunda Karabağ’da Rusya’nın himayesinde kurulan statüye meydan okuyarak bölgede etnik Ermeni ayrılıkçıların işgali altındaki yerleri geri alması oldu. İkincisiyse Güney Kafkasya ve Orta Asya, son bir yıldır Batılı diplomatların yoğun ziyaret düzenlediği bir bölge haline geldi. Dolayısıyla RusyaAzerbaycan krizi, Batı’nın bu bölgede Moskova’ya karşı etkisinin artmasının bir sonucu olarak görülebilir. KİEV”E SİLAH KESİNTİSİ WashIngton’ın Kiev’e kritik silah sevkıyatını durdurma kararı alması, yoğunlaşan Rus hava saldırıları ile mücadele eden Ukrayna’da kaygı yarattı. Uluslararası basında çıkan haberlere göre Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı), “kendi stoklarının çok düşük olduğu gerekçesiyle” Ukrayna’nın Rus hava saldırılarını önlemek için gereken bazı mühimmatların son günlerde transferini durdurdu. Politico haber portalı, söz konusu kararın Ukrayna’ya Patriot hava savunma füzelerini de içerdiğini iddia etti. Ukrayna yönetimi ise Kiev’deki ABD’nin maslahatgüzarını dışişleri bakanlığına çağırarak herhangi bir sevkıyat kesintisinin Rusya’yı cesaretlendireceğini belirtti. Ukrayna Savunma Bakanlığı, dün ABD’nin kararına ilişkin resmi bir bildirim almadığını ve yetkililerden açıklama beklediklerini bildirdi. Kremlin ise “Ukrayna’ya daha az silah akışı olursa çatışmanın daha çabuk sona ereceğini” öne sürerek kararı memnuniyetle karşıladı. ABD Başkanı Donald Trump, geçen hafta Lahey’deki NATO Zirvesi’nde “Ukrayna’ya daha fazla Patriot satabileceklerini” söylemişti. ABD’nin tüm silah yardımı şubatta kısa bir süreliğine durdurulmuştu. Martta ise sevkıyatlarda ikinci ve daha uzun bir duraklama yaşanmıştı. MACRON-PUTİN GÖRÜŞTÜ Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yaklaşık üç yılın ardından ilk kez önceki akşam Rus mevkidaşı Vladimir Putin’i aradı. Kremlin, açıklamasında “Talep, Fransız tarafından geldi. Putin, diyaloga girmeye hazır olduğunu defalarca dile getirdi” dendi. Liderlerin iki saatten uzun süren bir görüşme yaptığı aktarılırken İran ile Ortadoğu konularının ele alındığı bildirildi. Açıklamada, “Putin, Ukrayna çatışmasının uzun yıllar boyunca Batılı devletlerin politikalarının doğrudan bir sonucu olduğunu anımsattı” dendi.

Source: Deni̇z Berktay Ukrayna kiev


Sivastan bugüne… Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü… Acımız hala taze, çünkü hukuk beklediğimiz şekilde kararlar almadı. Firarilerin yakalanamadığı (!) davada, hüküm giyenlerin birçoğu da tahliye edildi, ikisi de cumhurbaşkanı tarafından affedildi. 1 Temmuz 2025 günü ise Madımak’ta yaşananlara benzer bir şekilde, Leman dergisi önünde “Yaşasın şeriat!” şeklinde anayasa ve cumhuriyet karşıtı şiddet sloganları attılar. CHP’nin İstanbul’daki grup toplantısında Genel Başkan Özgür Özel, karikatürün peygambere hakaret içermediğini, çizilen kişilerin savaşta ölen ve bu nedenle melek gibi tasvir edilen Müslüman ve Musevilerden oluştuğunu, Hz. Muhammed’in ise peygamber katında yer aldığı için melek olarak resmedilemeyeceğini herkesin anlayacağı şekilde açıkladı. Aslında bu karikatürün Gazze’de yaşanan katliamları ve savaşı eleştirdiği de kolay anlaşılıyor. Ama unutmayalım ki, yobazlar açısından kışkırtılmak için tek bahane yeter. Örneğin yazar ve ilahiyatçı İhsan Eliaçık da sosyal medya paylaşımında, ‘Leman Dergisi”ndeki karikatür dini inançları olan vatandaşlarımız incitmiştir’ diye lafa girenler ne dediğini bilmiyor. Bizim de dini inancımız var ve Filistin”in yanındayız. İncinme bir yana karikatür sanatıyla Filistin”de barışa destek verdiği için Leman”a teşekkür bile edilir diyor, devamını X hesabından okuyabilirsiniz. Ne ilginçtir ki, o karikatür hakkında öne sürülen iddiaların 100 misli her gün Atatürk’e ve Cumhuriyet’in kutsal değerlerine karşı rahatça yapılıyor ama bunların üzerine gidilmiyor! Dergiden 4 kişi, yere yatırılıp dizle bastırılarak ters kelepçeyle maalesef gözaltına alındı ve bugün jet hızıyla tutuklandılar. Öte yandan Taksim’de dergiye saldırıp alenen yasaları hiçe sayarak küstahça şeriat isteyenlere gözaltı bile duymadık! ÖZEL GRAFİĞİNİ HALA YÜKSELTMEYİ BAŞARIYOR! CHP’nin Salı günü yaptığı çıkışın adı anlamlı: “100 Karası: 30 Mart Darbesi’nin 100. Günü” . Özel, önce milletvekilleri ve örgütüne Lütfü Kırdar Salonu’nda hitap etti, sonra da Saraçhane mitinginde muhalif halk kesimlerini yine coşku içinde bir araya topladı. İktidar Partisi’nin fobisi bugüne kadar sadece İmamoğlu’ydu; artık ikinci fobileri de var, Özgür Özel. Mikrofonu eline aldığı anda moralleri bozuluyor. Kendilerince haklılar, çünkü Özel’de adeta şeytan tüyü var! Özel, halkın anlayacağı şekilde tane tane, renkli, cesur ve esprili konuşuyor. Mesela salı günü, çok uzun ve sıkıcı olmayan videolar da hazırlanmıştı. Ben Özel’i dinlerken gurur duyuyorum. 50-60 yıl önceki mitinglerde İnönü’yü, Dr. Suphi Baykam’ı, Ecevit’i veya ne yazık ki 50 yaşındayken 2002’de kaybettiğimiz Cüneyt Canver’i dinlerken aldığım hazzı alıyorum. LDP eski Başkanı Cem Toker onun ne kadar olağandışı bir lider olduğunu anlatırken, Kılıçdaroğlu’nun bu performansın binde birini gösteremeyeceğini hiç çekinmeden söylüyor; hem de başka bir partinin genel başkanını övmekten imtina etmeden! TGRT yorumcularına göre, CHP’deki sorunların kaynağı “Özel’in genel başkanlıktan liderliğe geçememesi” imiş. Şamil Tayyar öyle karar vermiş, saz heyeti de bunu onaylamış. Siyaset izlemekten yorulursanız, eğlenmek için A Haber veya TGRT gibi kanalların CHP yorumlarına geçebilirsiniz. Bu gruba son dönemde Kemal Bey’i de ekleyebiliriz! Kendisi, İmamoğlu mitinglerine son verilmesini istemiş, “Zaten fazla mitinge gerek yok, biz hukuk yoluyla hakkımızı arayalım demiş!” Gerçekten mitinge ne gerek var Özgür Başkan? Uslu uslu otursana yahu! Hazır Kemal Bey geçmişinin aksine birden hukukun faziletini keşfettiyse! Eskisi gibi %25 bizim neyimize yetmez? Ne demek öyle %40’ı geçip birinci parti olmak filan, yakışıyor mu hiç? Hem zaten Kemal Bey’i artık çok desteleyen yandaş yorumcuların da dediği gibi örgüt bu kadar mitingden yorulmuştur, değil mi? Kemal Bey nasıl da AKP iktidarının onayladığı ve hatta umutlarını beslediği bir insana dönüştü! Anlaşılan, kendisi Ankara’dan İstanbul’a hepimizi 500 km boş yere yürütmüş. Konu yalnız mitingler değil, Özel’in CHP’si artık “fazla oldu” … O yüzden iktidar ana muhalefetle tam saha pres şeklinde uğraşıyor! Bir yandan CHP’nin cumhurbaşkanı adayını elinde hiçbir ispat ve gerekçe olmadan cezaevinde tutuyor, bir yandan Özel’in önderliğinde gerçekleşen mitinglere destek veren gençler polisin ağır müdahalesine maruz kalıyor, malum standart reflekslerle gözaltına alınıyor! Geçtiğimiz hafta sonunu “mutlak butlan” ile boğuşarak geçirdik! Bu kavramı en iyi hazmeden kişi yine Kılıçdaroğlu oldu! Ne kadar uğraştı kendi isminin üstünü Parti’sinde çizdirmek için! İyi Parti’nin gerek başkanının gerek yardımcılarının muhalefetin bütünlüğünü korumak açısından çok yapıcı bir tavırda olduğunu görüp seviniyorum. Zafer Partisi’nin başkanı Ümit Özdağ’ın dışarı çıkması beni çok sevindirmişti, kendisini telefonda da tebrik ettim, muhalefetin artık daha da güçlü olacağını söyledim. Saraçhane mitingine örgütünün katılmamasının nedenleri de anlaşılır. “Çünkü bize davet gelmemişti ve ayrıca provokasyon riski vardı” diyor. Fakat tüm muhalefet bilmeli ki, hep birlikte sağlam bir duruş sergilemek, aslında her gerekçeden daha önemli olabilir. Bu hafta Genel Başkanımız Özgür Özel’in konuşmalarını izledim, hatta kendisiyle oturup yarım saat sohbet etme fırsatım da oldu. Özgüveni, kararlılığı firesiz ve mükemmel durumda, son aylarda yaşadığı inanılmaz çalışma ritminin onda biriktirdiği hiçbir bıkkınlık veya yorgunluk yok. Bu da, demokratik Türkiye’nin en büyük şansı. Son grup toplantısında Özel’in yaydığı adrenalinin tavan yaptığı en önemli an şu cümlelerdi: “Soruyorlar, ‘Özgür Özel, neyine güvenerek bunları yapıyor ki?’ diye… Yanıt ortada: Ben milletime güveniyorum, milletime!!!” şeklinde haykırdı Özel. Hiçbir iktidarın, halka baskıyla tedirginlik yaşatıp, kendi ülkesinde tutsakmışçasına bir düşünceye sevk etmesi düşünülemez, kabul edilemez, affedilemez…

Source: Bedri Baykam


Örümceğin ağları CHP için örülüyor

30 Haziran’da kurultay mahkemesinin 8 Eylül’e ertelenmesi derken ertesi gün mahkemeye yargılama yetkisi, derken bir karikatürü bahane ederek kullanışlı bir dinci grubun yallah sokağa salınması, hemen ertesinde İzmir Belediyesi’nde 150 küsur kişiye gözaltı kararı… Hepsi birbiri ardına, saat kurulmuş ve takvime göre harekete geçirilmiş. Tamam, LeMan çizerleri, yanlış anlamaya hazır provokatif grupların varlığını gözeterek, yahu bunlar şimdi Hz. Peygamberi karikatürize ettiğimizi sanır düşüncesiyle dikkatli olmak zorunluğunu bilmeliler ve buna fırsat vermemeliler. Anlatmakta zorlanırsınız. Kimse Gazze’ye sahip çıktığını düşünmez. Zaten LeMan da okumazlar, bilmezler. Hiçbiri 60 bin Filistinliyi öldüren katillerin önüne, LeMan’a yaptıkları gibi çıkmamıştır (Çıksınlar demiyorum, çünkü bunlar linç kültürünün elemanları). KAOTİK ZAMANLAR Çok kaotik bir zamanda yaşıyoruz. Havadan nem kapmaya ve derhal operasyon yapmaya ve ülkeyi karıştırmaya, muhalefete alabildiğine yüklenmeye hazır bir iktidar ve kullanışlı araçlar var. İktidar gücü, eteğindeki türlü çeşitli canlı araçlar, yapılanın içeriğine değil, acaba ben bunu kendi amaçlarım için kullanabilir miyim, yaklaşımı içinde. Kimse LeMan’a söyle bakalım bunu neden yaptın ne anlatmak istedin gibi soru yöneltmeyecek, zaten yöneltmiyor, kendi algısı ve amacı doğrultusunda hareket ederek saldırıyor. Ve LeMan çalışanlarına yönelik en onur kırıcı utanç verici muameleyi yapmayı kendilerinde hak görüyor. Demek istediğim, bu fırsatı vermemek gerekir. SÜREKLİ KAOS Evet ülkenin yüzde 36’lar oy oranı ile birinci partisi ve iktidar adayı olan bir “düşman” CHP var karşılarında. Elindeki yargı, polis ve devleti tüm güçleriyle saldırarak CHP’yi ufalamaya çalışıyor ve çalışacak. Tartışmasız. Saray işareti veriyor önceden. Ve bu kez İzmir’e üstelik çok büyük bir ölçekte çöküyorlar. Önce İstanbul, sonra CHP arkasından İzmir… İzmir’de sular biraz durulunca artık Ankara mı, Adana mı, Balıkesir mi Antalya mı… bilinmez, CHP’yi sürekli bir kaos ve kargaşanın içine sürükleyerek ve mümkünse dip kuyularında tutarak kendini, varlığını savunmaktan başka bir şey yapamaz duruma getirecekler. Erken seçime kadar, iki yıla yakın böyle sürebilir. Özgür Özel için düzenlenen fezleke de Meclis’e gelir ve oylanırsa, doğrudan yargılanma yolunu da açarlar. NELER OLUR BİLİNMEZ CHP’yi “esir alarak” istedikleri politikaların parçası haline getirmeyi planladıklarını varsayabilirsiniz. Ya bizdensin ya da düşman, yani içeridesin. Yok ya o kadar da olmaz, kimse demesin… Şunu demiyorum CHP bu şantajlara boyun eğer… Saray bir kez düğmeye bastı ve sonuna kadar gidecek. Mutlaka iktidarda kalmak hırsı, her şeyi yaptırır. Öyle bir düzene-sürece girildiğini hissediyorum. CHP’nin kargaşa ve parçalanmışlık içinde tutulmasına ve iktidara yeniden seçilme yolunun açılmasına yardımcı olacak kimseler eksik değil. Saray da demiyor mu, bunlar kendi kendilerini ihbar edip yiyorlar diye. Evet, yeni politikalar ve halkın gündeminden de hiç kopmamak gerekiyor.

Source: Orhan Bursalı


İngitere Palestine Action”ı terör örgütü ilan etti! Tasarı onaylandı

İngiltere Parlamentosunun alt kanadı olan Avam Kamarası, İçişleri Bakanı Yvette Cooper’ın 3 grubu terör örgütü ilan etmek için sunduğu tasarıyı oylamak için toplandı.Oturumda konuşan Güvenlikten Sorumlu Devlet Bakanı Dan Jarvis, Palestine Action’ın yasal bir oluşum olmadığını belirterek, “Yasal eylem yapanların silaha ihtiyacı yoktur. Yasal eylem yapanlar, masum vatandaşlara sis bombası atmaz. Yasal eylem yapanlar, denizaltı ve NATO için denizaltı ekipmanları gibi üretilen ulusal güvenlik altyapısına milyonlarca sterlinlik zarar vermez.” dedi.Jarvis, Palestine Action”ın yasaklı örgüt haline gelmesinin protesto hakkını engellemeyeceğinin altını çizerek, “Filistin”e destek göstermek isteyenler bunu hep yaptı ve yapmaya da devam edebilecek.” diye konuştu.Bağımsız milletvekili Zarah Sultana ise Palestine Action’ın diğer iki grupla birlikte aynı tasarı altında yasaklanması girişimine tepki göstererek, şu değerlendirmelerde bulundu:”HEM SAÇMA HEM ANLAMSIZ”“Sprey boyayla yazı yazanları intihar bombacılarıyla aynı kefeye koymak hem saçmadır hem de anlamsızdır. Bu, muhalefeti susturmak, dayanışmayı suç haline getirmek ve gerçeği bastırmak için yasanın kasıtlı olarak çarpıtılmasıdır.”Sultana, Palestine Action aktivistlerinin iki askeri uçağa boya püskürterek yaptığı eyleme işaret ederek, “Normalde mala zarar vermekten yargılanacakları yerde İçişleri Bakanı, terör yasasını kullanarak grubu yasaklamaya çalışıyor. Bu, devletin daha önce görülmemiş şekilde ileri gidişidir.” ifadelerini kullandı.Bazı milletvekilleri ise Uluslararası Af Örgütü gibi uluslararası kuruluşların protesto hakkıyla ilgili endişelerini dile getirdiği açıklamalarını hatırlattı.26 MİLLETVEKİLİ HAYIR OYU KULLANDIAvam Kamarası üyeleri, İngiltere’de İsrail’le iş yapan şirketlere yönelik eylemleriyle tanınan Palestine Action, beyaz ırkın üstünlüğünü savunan Maniacs Murder Cult ve Rus milliyetçisi Russian Imperial Movement’ın terör örgütü ilan edilmesini öngören tasarıya 26’ya karşı 385 oyla destek verdi.Yarın Lordlar Kamarası”nda görülecek tasarı burada da onaylanırsa üç grup da terör örgütü ilan edilecek.Terör örgütü ilan edilen gruplara üye olmak, bu grupların tanıtımını yapmak, gruplar adına eylem yapmak gibi suçlar, 14 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak.Palestine Action, tasarının Lordlar Kamarası”nda da onaylanması ardından parlamentonun aldığı kararın yürütmesini durdurmak için cuma günü Yüksek Mahkeme’ye başvuracak.TASARI PROTESTO EDİLDİParlamentoda Palestine Action’ı terör örgütü ilan edecek tasarı oylanırken Başbakanlık Ofisi 10 Numara’nın bulunduğu Downing Sokağı girişinde de Palestine Action’a destek eylemi düzenlendi.Gruba destek vermek için toplanan yüzlerce eylemciye seslenen bağımsız milletvekili ve iktidardaki İşçi Partisinin eski lideri Jeremy Corbyn, hayattaki kazanımlarını çoğunun eylemlerle elde edildiğini ifade etti.Corbyn, bunlara örnek olarak İngiltere”de kadınların seçme ve seçilme hakkı, ABD”de siyahlara karşı ayrımcılığın sona erişi ve Güney Afrika”da apartheid rejimin yıkılışını gösterdi.İşçi Partisi milletvekili John McDonnell ise yaptığı konuşmada Palestine Action”ın diğer iki grupla birlikte aynı tasarıda yer almasını eleştirdi.McDonnell, bu adımın, tasarıya hayır oyu kullananları yaftalamak için atıldığını savundu.- Palestine Action üyeleri, iki askeri uçağın motoruna kırmızı boya püskürtmüştüİngiltere”de İsrail ile iş yapan şirketlerin yönetim binaları ve fabrikalarına karşı eylemler düzenleyen Palestine Action aktivistleri İngiltere”de üretim yapan İsrailli savunma şirketi Elbit Systems”ın Bristol fabrikasında geçen sene bir eylem gerçekleştirerek üretimi durdurmuştu.Bir diğer savunma şirketi Thales”in üretimini de durduran Palestine Action aktivistlerinin 1 milyon sterlinlik zarar sebep olduğu öne sürülmüştü.Palestine Action”ın 20 Haziran sabahı paylaştığı görüntülerde, aktivistlerin Oxfordshire”daki RAF Brize Norton Hava Üssü”ne girerek iki askeri uçağın motorlarına kırmızı boya püskürtmesi yer almıştı.Palestine Action aktivistlerinin yaptığı eyleme Başbakan Keir Starmer ve Savunma Bakanı John Healey tepki göstermişti.Söz konusu eylemin ardından Filistin destekçisi Palestine Action grubunun, yasaklı örgütler listesine alınması için çalışmalar başlatılmıştı.

Source: Mehmet Küçükkahveci


İsrailli sağlık çalışanı ve askerlerden Filistinli mahkumlara kötü muamele itirafı

Channel 4, BBC”nin “tarafsızlığı zedeleyeceği” iddiasıyla yayımlamaktan vazgeçtiği, “Gazze: Saldırı Altındaki Doktorlar” belgeselini, kendi editöryel standartlarına uygun olduğunu belirterek, ekrana taşıdı.

İsrail”in Gazze”ye saldırılarında can kaybı son 24 saatte 142 artarak 57 bini aştıİsrail, Gazze”den alıkoyduğu 14 esiri aylar sonra serbest bıraktıİsrail”in Gazze”deki ablukası, çocukları yetersiz beslenme ve hastalıkların pençesine itiyorİsrail”in Gazze Şeridi”ne saldırılarında 80 Filistinli hayatını kaybettiGazze”deki Sağlık Bakanlığı: Yakıt sıkıntısının sürmesi hasta ve yaralılar için ölüm demek

BBC”nin 20 Haziran”da yayımlamaktan vazgeçtiğini duyurduğu belgeselde Gazze”de görev yaparken gözaltına alınan, yaralanan ya da işkence gören doktorların 7 Ekim 2023″ten bu yana yaşadığı zorluklara ışık tutuldu.

Daha önce 13 yaşında bir çocuğun gözünden Gazze”de yaşananların işlendiği bir belgeseli yayımladıktan sonra gelen tepkiler üzerine belgeseli dijital platformlardan kaldıran ve özür dileyen BBC”nin yayımlamayı reddettiği belgesel, İsrail”in Hamas komuta merkezinin bulunduğu iddiasıyla vurduğu Şifa Hastanesinde yaşananlarla başladı.

İsrail”in su ve elektriği kestiği, hastanelerin jeneratörlerde kullanılacak yakıt bulamadığı belirtilen belgeselde, Şifa Hastanenin güneş enerjisi sisteminin de İsrail”in hedefi olduğu kaydedildi.

Hedef olan hastanede ölenler için doktorların dahi toplu mezar kazılma çalışmasına katıldığı ifade edilen belgeselde, zorla boşaltılan hastanedekilerin taşındığı Endonezya Hastanesinin de İsrail”in hedefi olduğu anlara ilişkin görüntüler yer aldı.

İki hastanede de görev yapan doktor Adnan el-Berş ise İsrail tarafından “terör destekçisi” olduğu iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetti.

Belgesele göre, İsrail ordusu tarafından esir alınarak çıplak şekilde bir stadyumda tutulan Gazzeliler arasında el-Berş”in de olduğu düşünülüyor. Bazı mahkumlar ise el-Berş”in maruz kaldığı kötü muamele ve öldürülmesine şahit olduğunu dile getirdi.

Doktorlar işkence gördü

Çıplak olarak gözaltına alınan doktorlardan Gazzeli Halid Hamuda da yaşadıklarını belgeselde anlattı. Kemal Advan Hastanesinde cerrah olarak görev yapan Hamuda, yaşadıkları aile apartmanında İsrail”in hedefi olduklarını söyledi.

Bölgede sadece kendi binalarının vurulduğunu kaydeden Hamuda, ailesindeki diğer doktorlarla birlikte eşi ve kızının öldüğünü belirtti.

Ailesinden 12 kişinin bu saldırıda öldürüldüğünü söyleyen Hamuda, Kemal Advan Hastanesinde gözaltına alındığını ve çıplak şekilde fotoğraflarının çekildiğini ifade etti.

Fotoğraf sonrası sorguya alındığını ve dövüldüğünü vurgulayan Hamuda, 8 saat sonra İsrail”e götürüldüğünü kaydetti.

Belgeselde, mahkumların zorla sınır değiştirmesinin uluslararası hukuka göre yasak olduğu hatırlatılırken, Hamuda”nın 3 hafta sonra hiçbir suçlama olmadan serbest bırakıldığı bilgisi paylaşıldı.

Ahmed Moghrabi, İsrailli esirlerin tutulduğu iddiasıyla İsrail”in baskın düzenlediği Nasır Hastanesinde görev yapan bir doktor olarak belgeselde konuştu.

Hastanede hiç esir görmediğini ancak gelenleri tedavi ettiklerini belirten Moghrabi, İsrail baskınından sonra ailesiyle birlikte hastaneden ayrıldığını ifade etti.

Nasır hastanesinde 17 sağlık çalışanının gözaltına alındığını, kalanların ise 1 hafta sonra gözaltına alındığı vurgulanan belgeselde, Filistinli mahkumlara yönelik kötü muameleye yer verildi.

İsrailli sağlık çalışanı ve askerlerden Filistinli mahkumlara kötü muamele itirafı

Kimliği gizli tutulan Sde Teiman Hapishanesi görevlisi bir asker, belgeseldeki açıklamasında, “Çok sayıda sağlık çalışanının gözaltına alındığını biliyorum. Bize onların esirlerin hastaneye getirildiği ya da tedavi edildiğine ilişkin bilgi sahibi oldukları söylendi. Askerler kötü muamele yapmak istiyordu. Komutanlar bunu tolere ediyor ve cesaretlendiriyordu. Yapılan kötü muamele normal görülüyordu.” dedi.

Çocuk doktoru Said Abdulrahman Maarouf ve cerrah Issam Abu Ajwa da İsrailli askerin ifadelerini doğrulayan açıklamalar yaptı.

Maarouf, 45 günlük gözaltı süresi boyunca yalnızca diz üstü durmalarına izin verildiğini, ellerinin ve gözlerinin bağlı olduğunu belirtirken, Abu Ajwa ise bir askerin tuvalet fırçasıyla dişini kırdığını kaydetti.

Abu Ajwa, gözaltındayken tedavi görmesi gerektiğinde İsrailli bir doktorun kendisini dövdüğünü anlatarak, “İsrailli doktorlar Filistinli mahkumları tedavi etmiyordu. Kötü davranıyordu. Tedavi olmak istediğimde gelen doktor bana “Sen suçlusun, ölmelisin.” dedi ve tekmelemeye başladı. “Bir daha beni çağırırsan seni öldürürüm.” dedi. İkimizin de doktor olduğunu söylediğimde, “Ben doktorum, sen suçlusun.” dedi.” diye konuştu.

İsrailli doktorların Filistinli mahkumlara kötü muamelesini İsrailli bir sağlık çalışanı da doğruladı. Kimliği gizli tutulan bir sağlık çalışanı belgeselde yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

“Çok acılı bir prosedür uygulanacaktı. Mahkum bunu istemiyordu. Prosedür kendi dilinde ona açıklanmadı. Ne olduğunu bilmiyordu. Ağrı kesici de vermediler. Çığlıklar attığını gördüm ama kimse durmadı. Ceza olarak böyle yapıldı, acı vermek isteniyordu.”

Sağlık çalışanı, nasıl davranacaklarına ilişkin talimat aldıklarını ifade ederek, “Verilen talimat kimliğimizi gizli tutmaktı. (Yöneticiler) Başka ülkelerde, yabancı medyada adlarının duyulmasını istemiyorlardı çünkü savaş suçlarından sorumlu tutulabilirlerdi. Eğer ben konuşursam vatan haini olarak görülürüm.” dedi.

Sessiz kalmanın gerçeği gizlemek anlamına da gelebileceğini söyleyen sağlık çalışanı, “Bugünlerde gizlemek gerekiyor. Gazzeliler söz konusu olduğunda isteyen istediğini yapabiliyor. İsrailliler uzun zamandır Filistinlileri insan olarak görmüyor. Bu 7 Ekim”de başlamadı. Yeni bir şey değil.” değerlendirmesini yaptı.

İsrailli kurumlar, belgeseldeki iddiaları yalanladı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


İsrail”den 48 saatte 26 katliam! Yüzlerce şehit var

Gazze”deki hükümetten yapılan yazılı açıklamada, son 48 saatte Filistinlilere yönelik 26 “kanlı katliam” işlendiği ifade edildi. Açıklamada, İsrail ordusunun, kasten öldürme ve soykırım politikasına tam gaz devam ettiğini gösteren bu son saldırılarda 300″ü aşkın kişinin hayatını kaybettiği, yüzlercesinin yaralandığı aktarıldı. Saldırıların çoğunlukla yerinden edilen Filistinlilerin kaldığı barınaklar, çadırlar, evler, parklar, pazarlar ve insani yardım dağıtım noktalarına düzenlendiği vurgulanan açıklamada, ölenlerin çoğunun kadın ve çocuklardan oluştuğuna dikkat çekildi. Açıklamada, İsrail”in, bu saldırılarla “toplumun en savunmasız kesimini kasıtlı olarak hedef aldığını” göstermiş olduğu belirtildi. Hükümetin açıklamasında İsrail”in, hastaneleri bombalayarak, sağlık personelini hedef alarak ve hayati önem taşıyan malzemelerin girişini engelleyerek sağlık sisteminin geri kalanını da çökertmeye çalıştığı vurgulandı.Hamas”tan Ebu Şebab”a 10 gün süre: Teslim olYENİ SÜRGÜN TALİMATIİsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X hesabından Gazze Şeridi”nin numaralandırılmış küçük bloklara bölündüğü ve “yasak bölgelerin” kırmızı renkle işaretlendiği bir harita paylaştı. Haritaya göre, Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki Gazze kentinde bulunan 3 mahalledeki 602, 699, 715, 716 ve 717 numaralı blokların boşaltılması gerektiğini kaydeden Adraee, İsrail ordusunun bölgeye yoğun saldırılar düzenleyeceği tehdidinde bulundu. Adraee, işaretli bölgelerdeki Filistinlilerin güneydeki Mevasi bölgesine gitmelerini ve geri dönmemelerini istedi.İsrail”den Gazze için yeni sürgün emriBAZI YARALILAR TÜRKİYE”YE GETİRİLDİİsrail”in Gazze”ye yönelik saldırılarının ardından tedavilerine devam edemeyen 4 Gazzeli ve beraberindeki 7 refakatçi, Türkiye”ye getirilmek üzere Gazze”den tahliye edilerek Ürdün”e götürüldü. Amman Kraliçe Aliye Uluslararası Havalimanı”ndan kalkan Türk Hava Yollarına ait uçak, 4 hasta ve beraberindeki 7 refakatçi ile önce İstanbul Havalimanı”na geldi. Daha sonra Ankara Esenboğa Havalimanı”na refakatçi ve hastaların gelişi sağlandı. Uçaktakiler, havaalanında hazır bekletilen ambulanslarla Etlik Şehir Hastanesine sevk edildi.TRT ARACINA SALDIRIİsrail güçlerine ait tank ile yapılan atışın ardından yaralanan ve sağ bacağı ampute edilen TRT Arabi kameramanı Sami Mohammed Abdullah Shehada ile TRT ekibinin basın aracına silahlı insansız hava aracının yaptığı saldırı sonucu yaralanan muhabir Sami Fuad Mahmoud Barhoom da tedavi için hastaneye getirildi. Barhoom”un yaralandığı saldırıda, TRT”nin basın aracına 5 kurşun isabet etti.

Source: Erkan Talu