Ukrayna Savaşı: 2025″te savaşın sonu nasıl gelebilir?
Getty Images Rusya lideri Vladimir Putin, 19 Aralık ta düzenlediği yıl sonu basın toplantısında Durumun çarpıcı şekilde değiştiğini söylemeliyim. Cephe hattının tamamında hareket var. Her gün demişti. Ukrayna nın doğusunda Moskova nın savaş makinesi, Donbas ın açık ovalarında kilometre kilometre ilerliyor, kent ve kasabaların etrafını sarıyor. Bazı siviller, savaş ulaşmadan kaçıyor. Bazılarıysa, taşıyabilecekleri eşyalarını toplayıp, otobüs ve trenlerle daha batıya gitmeden önce etraflarında top mermilerinin patlamasını bekliyor. Kiev in güçlü komşusuna karşı giriştiği, kamuoyundo çok fazla yer eden etkileyici asimetrik saldırılarına kaşın, Rusya Şubat 2022 de topyekûn işgale başlamasından bu yana en hızlı oranda toprak kazanıyor. Reuters Ukrayna nın son dönemde elde ettiği bazı başarılara karşın, Kiev savaşı kaybediyor gibi görünüyor. İşgalin üçüncü yılın sonuna yaklaştığı bu günlerde şu ana dek bir milyon kişinin ölümü ve yaralanmasına yol açtığı tahmin edilirken, Ukrayna savaşı kaybediyor gibi görünüyor. Bu arada, uzakta, Washington da ise pek de Ukrayna ya ya da liderine duyduğu sevgiyle tanınmayan, ne yapacağı tahmin edilemeyen Donald Trump, Beyaz Saray ı devralmak üzere. Bir dönüm noktasına gelmiş gibiyiz. Peki, 2025 gerçekten bu yıkıcı Arupa savaşının nihayet sona erdiği yıl olabilir mi? Savaş biterse, nihai sonuç neye benzeyecek? Müzakere lafları bir illüzyon Trump ın iktidara geldiği ilk 24 saat içinde savaşı sona erdirme vaadi, tipik bir cafcaflı böbürlenme. Ancak savaş ve Amerika nın maliyetli müdahalesinden bıkmış birinden geliyor. Trump geçtiğimiz günlerde Cephede, ortalıkta yatan genç ölü asker sayısı sarsıcı. Olanlar bir çılgınlık demişti. Fakat Carnegie Uluslararası Barış Vakfı ndan Michael Kofman a göre görev başına gelecek Amerikan öynetimi iki farklı sorunla karşı karşıya kalacak. Birincisi, durumu istikrara kavuşturmak için çok fazla zaman kalmamış bir durumda, çok negatif bir düzlemde ilerleyen bir savaşı miras alacaklar. İkincisiyse savaşı net bir başarı teorisi olmadan miras alacaklar. Donald Trump, son günlerdeki söyleşilerinde savaşa nasıl yaklaşmayı düşündüğüne dair bazı ipuçları verdi. Time dergisine, Biden yönetiminin Kasım ayında aldığı Kiev e Rusya içlerindeki hedeflere uzun menzilli Amerikan füzeleri atma izni verilmesi kararına şiddetle karşı çıktığını söyledi. Savaşı sadece tırmandırıyoruz ve daha da kötüleştiriyoruz dedi. 8 Aralık ta NBC News in Ukrayna nın daha az yardıma hazırlanıp hazırlanmaması gerektiği sorusuna Muhtemelen, büyük olasılıkla tabii yanıtını verdi. Reuters Donald Trump, göreve geldikten sonraki 24 saat içinde Ukrayna savaşını sona erdirme vaadinde bulundu. Ancak, birçok kişi gibi Amerika nın yeni liderinin Ukrayna yı terk edip, gideceğinden korkanlara, bir güvence kırıntısı da verdi. Trump Benim fikrime göre terk ederseniz, bir anlaşmaya ulaşamazsınız dedi. Gerçek şu ki, Trump ın niyetleri hiç de net değil. Ve şimdilik Ukraynalı yetkililer baskı ya da Trump ın gelişinin barış görüşmelerinin derhal başlaması anlamına geldiği çıkarımlarını reddediyorlar. Ukrayna lideri Zelenski nin danışmanlarından Mihaylo Podolyak Çok fazla müzakare lafı var ama bir illüzyon diyor. Rusya bu savaş için yeterince yüksek bir bedel ödetilene dek, herhangi bir müzakere süreci söz konusu olamaz. Zelenskiy nin akıllı stratejisi Kiev in müzakere ihtimalini reddetmesine karşın, Rus güçleri doğudaki önlenemez ilerleyişlerini sürdürürken, Ukrayna lideri Zelenskiy nin kendisini Trump ın iş yapabileceği bir lider gibi konumlandırma kaygısı duyduğu net. Ukrayna lideri, Trump ın seçim zaferini vakit kaybetmeden kutladı ve kısa süre içinde üst düzey yetkililerini Trump ın ekibiyle görüşmeye yolladı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron un sayesinde, Notre Dame Katedrali nin yeniden açılış törenine katıldığında Trump ile görüşme fırsatı da buldu. ABD Dışilişkiler Konseyi nden eski Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba Şu an gördüğümüz, Cumhurbaşkanı Zelenskiy nin çok akıllıca bir stratejisi diyor. Kuleba, Zelenkiy nin Başkan Trump ile temas kurma konusunda yapıcılık ve hazır olma sinyalleri veriyor diyor. Kremlin in benzer jestlerde bulunduğuna dair pek açık işaret yokken, Kiev yönetimi net bir şekilde öne geçmek istiyor. Düşünce kuruluşu Chatham House daki Ukrayna Forumu nun başındaki Orisia Lutseviç Trump, ne yapacağını tam olarak açıklamadığından, Ukraynalılar Trump a kendisininmiş gibi sunabileceği bazı fikirler vermeye çalışıyor diyor. O egoyla nasıl birlikte çalışabileceklerin biliyorlar. Zafer Planı: Savaşın muhtemel sonları ABD deki seçimlerden önce bile, Zelenskiy nin ülkesinin Trump gibi al- ver doğalı ve Avrupa güvenliğinin masraflarını ödemekte isteksiz biri için çekiciliğini artırma yolları aradığına dair işaretler vardı. Zelenskiy, Ekim de açıkladığı Zafer Planı nın bir parçası olarak, Rusya ile savaştan sonra, Avrupa daki ABD güçlerinin yerini, savaş tecrübeli Ukrayna birliklerinin alabileceğini söylemişti. Ayrıca, Ukrayna nın uranyum, grafit ve lityum gibi doğal kaynaklarını çıkarmak için ortak yatırım önerisinde bulunmuştu. Zelenskiy, böylesine stratejik kaynakların ya Rusya yı ya da Ukrayna ve demokratik dünyayı güçlendireceğini söylemişti. Reuters Ukrayna lideri Zelenskiy, Rusya yla savaş sona erdikten sonra, Ukrayna birliklerinin Avrupa da konuşlu ABD askerlerinin yerini alabileceğini söylemişti. Ancak Ukrayna liderinin Zafer Planı nın diğer unsurları, NATO üyeliği ve kapsamlı bir nükleer olmayan stratejik caydırıcılık paketi, Kiev in müttefiklerinde pek sıcak bir karşılık bulmadı. Özellikle NATO üyeliği, Rusya nın topyekûn işgalinin öncesinden beri bir anlaşmazlık konusu. Kiev için, Ukrayna ya boyun eğdirmeye kararlı Rus düşmanı karşısında, ülkenin gelecekte var olmasını garanti altına almanın tek yolu bu. Ancak Ukrayna nın NATO üyeliği de dahil, tam Avrupa-Atlantik entegrasyonuna varacak geri dönülmez yolda olduğu söylenmesine karşın, ABD ve Almanya böyle bir daveti çıkarmakta şimdilik isteksizken ittifak bölünmüş bir halde. Ukrayna lideri Zelenskiy, Ukrayna nın uluslararası alanda tanınmış sınırları içinde tüm ülkeye bir davet yapılması halinde, başta sadece Kiev in denetimi altındaki topraklarda geçerli olmasını kabul etmeye istekli olduğunu belirtti. Zelenskiy, Kasım da Sky News e konuşurken, bunun savaş haline son verebileceğini ve Ukrayna nın nihai sınırlarını belirleyecek diplomatik sürecin önünü açacağını söylemişti. Ancak Zelenskiy, henüz böyle bir davetin gelmediğini de ekledi. Kiev in sallantılı pozisyonu Peki NATO üyeliği olmazsa, ne olacak? Trump öncülüğündeki barış görüşmeleri ihtimali yakınlaşır ve Ukrayna cephede toprak kaybederken, uluslararası tartışmanın odak noktası Kiev in sallantılı pozisyonunu düzeltmek. Cumhurbaşkanı Zelenskiy nin danışmanı Andriy Yermak 12 Aralık ta Ukrayna kamu televizyonuna Güçlü hukuki ve fiili garantiler almak kritik önemde dedi. Yermak, Ukrayna nın yakın geçmişinin acı hatıralarla dolu olduğunu belirtti. Ukraynalı yetkili Maalesef deneyimlerimize göre, daha önce aldığımız bütün garantiler güvenlikle sonuçlanmadı dedi. Gözlemciler, NATO kurucu anlaşmasının 5. maddesi gibi bir kollektif savunma konseptine benzer bir mekanizma olmadan, bir başka Rus saldırısını önleyecek herhangi bir şey bulunmamasından korkuyor. Orisia Mütseviç Zelenskiy, sadece bir ateşkes anlaşmasıyla olmayacağını biliyor. Ateşkes üzerine bir şeyler daha olmalı. Sadece bir ateşkes kabul etmek ve Ukrayna nın nasıl korunacağına dair bir yanıt almamak Zelenskiy için intihar olur diyor. Avrupa siyaset forumlarındaki uzmanlar, Avrupa nın bu ağır sorumluluğu nasıl omuzlayabileceğine dair yöntemleri inceliyor. Reuters Donetsk bölgesindeki Ukraynalı askerler. Bu fikirler arasında ilk olarak Macron un geçen Şubat ta gündeme getirdiği barış gücü konuşlandırılması ya da sekiz Kuzey ve Baltık ülkesi ile Hollanda dan asker toplayacak, ingiltere nin öncülüğündeki bir keşif gücünün kullanılması var. Ancak Kofman şüpheli. ABD nin bir garantör olarak katılmadığı güvenlik garantileri ortasında dev bir delik bulunan bir simit gibi olur diyor. Bu görüş Kiev de de destek görüyor. Podolyak Başka ne alternatif olabilir? Bugün başka bir seçenek yok diyor. Ukrayna nın Sovyetler Birliği sonrası sınırlarıyla ilgili 1994 Budapeşte Momeradrumu ya da Donbas Savaşını sona erdirmeyi amaçlayan 2014-2015 Minsk anlaşmaları gibi kağıt parçalarının askeri caydırıcılık bulunmadan kıymeti olmayacağını söylüyor. Rusya saldırıyı başlatır başlatmaz, karşılık olarak önemli sayıda saldırı olacağını anlamalı diyor. İngiltere, Biden ve Batı nın rolü Ukrayna nın uzun vadeli geleceği konusunda bir anlaşma olmadan, müttefikleri ülkenin savunmasını güçlendirmek için ellerinden geleni yapıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte geçtiğimiz günlerde, kısmen Rusya nın koordineli füze ve SİHA saldırılarına maruz kalan Ukrayna nın enerji altyapısını korumak için, ek hava savunma sistemleri tedariki de dahil her şeye bakıldığını söyledi. Ukrayna asker sayısı anlamında da büyük sıkıntılar çekmeye başlarken, İngiltere Savunma Bakanı John Healey hükümetin Ukrayna ya eğitim için İngiliz askerleri yollayabileceğini belirtti. Biden yönetimi de görevi bırakmadan önce Ukrayna ya mümkün olduğunca çok Kongre onaylı askeri yardım göndermeye kararlı gibi görünüyor. Ancak her şeyi göndermeye zaman yetmeyebileceği belirtiliyor. 21 Aralık ta Trump ın Ukrayna ya askeri yardım vermeye devam edebileceği söylenmişti. Ancak NATO üyelerinin savunma harcamalarını büyük ölçüde artırmalarını talep edeceği vurgulanmıştı. Kiev in müttefikleri şu ana dek inatçı bir şekilde dayanıklı olan Rusya nın savaş ekonomisine darbe vurmak için Moskova ya yönelik ambargoları da sıkılaştırdı. Adının açıklanmasını istemeyen ABD Kongresi nden bir kaynak Ambargoların Rus ekonomisini tamiri imkansız bir şekilde bozmaması nedeniyle bir öfke var diyor. Ancak son göstergeler Kremlin için giderek daha kötü bir tablo çiziyor. Faiz oranları % 23 te, enflasyon % 9 da seyrederken, rublenin değer kaybı ve büyümenin bu yıl büyük oranda yavaşlayacağı beklentisi, Rus ekonomisi üzerindeki yük büyüyor. Putin ise etkilenmemiş görünüyor. Rus lider yıl sonu basın toplantısında Ambargoların etkisi oluyor ama çok önemli değil dedi. Rusya nın cephedeki büyük kayıpları, Batılı yetkililer Moskova nın her gün ortalama ölü ve yaralı 1500 asker kaybettiğini tahmin ediyor, henüz savaşın maliyetini Putin i müzakere masasına yönlendirmeye yetmedi.
Source: Habertürk
17 ilde DEAŞ operasyonu! Çok sayıda gözaltı var
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya: 17 ilde DEAŞ terör örgütüne yönelik son 1 hafta içinde Jandarma tarafından düzenlenen “GÜRZ-35” operasyonlarında; 42 şüpheli terör örgütü mensubu yakalandı.Ayrıntılar geliyor…17 ilde DEAŞ Terör Örgütüne yönelik son 1 hafta içinde Jandarma tarafından düzenlenen “GÜRZ-35” operasyonlarında; 42 şüpheli terör örgütü mensubu yakalandı❗Terörü ülkemizden topyekün bir mücadeleyle söküp atmaya kararlıyız. Teröre karşı birlik, beraberlik, kardeşlik ve… pic.twitter.com/ZoGDgzcP1n— Ali Yerlikaya (@AliYerlikaya) January 3, 2025
Source: Www.star.com.tr
Suriye”de kalmak için kanlı plan! “Oyunu Türkiye bozacak”
ABD yılbaşı gecesi New Orleans”taki kamyonetli terör saldırısıyla sarsıldı. ABD”nin seçilmiş başkanı Donald Trump”ın Las Vegas”taki otelinin önünde de Tesla Cybertruck model araç infilak etti. Saldırıda Trump”ın sağkolu Elon Musk”ın ürettiği araç modelinin seçilmesi dikkat çekti. New York”taki bir gece kulübüne düzenlenen silahlı saldırı da şok etkisi yarattı. Bir günde en az 16 kişi öldü. Suriye”de terör örgütü PKK/YPG”ye destek vermeyeceğini söyleyen Trump”ın başkanlık koltuğuna oturmasına günler kala yapılan saldırıların “DEAŞ” bağlantılı olduğu iddia edildi. Mevcut Başkan Joe Biden, New Orleans”taki saldırganın DEAŞ ideolojisini benimsediğini söyledi.DEAŞ KORKUSU YAYIYORLARAkşam Gazetesi”ne konuşan uzmanlar saldırıların “ABD”nin derin devleti”nin işi olduğu yorumunu yaptı. Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, ABD”nin DEAŞ bahanesine sarılmaya çalıştığını belirterek, “ABD halkına “bakın Suriye”de DEAŞ tehdidi var, bu eylemleri onlar yapıyorlar. Biz Suriye”de kalmakta haklıyız ve PKK”ya yardım etmek de bizim görevimiz” mesajı mı? Trump, Musk ile beraber yılbaşı kutlaması esnasında onun otelinin önünde bir araç patlıyor. Parçaları birleştirdiğimizde ABD derin devletini işaret ediyor” dedi.Prof. Dr. Mesut Hakkı CaşınSURİYE”DE KALMAK İÇİN KANLI PLAN!ABD”de iç hesaplaşma yaşandığını belirten Mesut Hakkı Caşın, şöyle konuştu: “Trump, Suriye”den ABD güçlerinin çekilebileceği ve Ukrayna Savaşı”nın bitirileceğini söyledi; Pentagon”a baskı yapacağının sinyalini verdi. Suriye”de ABD askerinin kalması için meşru bir zemin gerekiyordu. DEAŞ bayrağının araca sonradan konulduğu yönünde ciddi iddialar var. DEAŞ”ı meşru kılmak için masum ABD vatandaşları öldürülmüştür. Bu oyunu Türkiye bozacaktır.”Prof. Dr. İrfan K. Ülger”BAŞKANI HİZAYA SOKMAK İSTİYORLAR”Siyasal Bilimler Uzmanı Prof. Dr. İrfan K. Ülger, saldırıların arkasında ABD derin devletinin olduğunu savundu: ABD”nin 2025 savunma bütçesi 895 milyar dolar. Trump tüccar zihniyetli, içe kapanmayı savunuyor. Sisteme hakim güçler Pentagon, CIA, Dışişleri Bakanlığı ve Yahudiler, bu saldırılarla Trump”ı hizaya sokmaya çalışıyor. Trump”a suikast girişimleri de bununla ilişkili. Derin ABD, geleneksel politikaların devamını istiyor.ORDUDAN ÖDÜLLÜ TERÖRİSTNew Orleans”taki kamyonetli saldırıda ölenlerin sayısı 15″e yükseldi. Öldürülen terör şüphelisi Şemseddin Cabbar”ın ABD ordusunda eskiden insan kaynakları ve bilgi teknolojileri uzmanı olarak görev aldığı ortaya çıktı. Wall Street Journal, Cabbar”a ABD ordusundaki hizmeti sırasında “Terörizme Karşı Savaş Madalyası” verildiğini yazdı.SABIKASI KABARIKSon olarak bir emlak şirketinin bilgi işlem departmanında çalışan Cabbar”ın 2002″de hırsızlık suçundan 100 dolar para cezasına çarptırıldığı; 2005″te de geçersiz ehliyetle araç kullanmaktan tutuklandığı öğrenildi. İki kez boşanan Cabbar hakkında 2020″de ikinci eşi tarafından uzaklaştırma kararı çıkarıldığı da bildirildi.AYNI ÜSTE GÖREV YAPMIŞLARLas Vegas”taki Trump Otel”in önünde Tesla”nın “Cybertruck” model kamyoneti patladı; araçtaki Özel Kuvvetler askeri öldü, çevredeki 7 kişi yaralandı. Elon Musk, Tesla kamyonetle New Orleans”da kullanılan aracın “Turo” adlı aynı platformdan kiralandığını söyledi. Cybertruck”a patlayıcı yerleştirildiği öne sürüldü. Tesla”da ölen ABD Özel Kuvvetler askeri Livelsberger ile New Orleans”taki saldırıyı gerçekleştiren Şemsettin Cabbar”ın bir dönem aynı askeri üste görev yaptığı anlaşıldı.FBI”DAN PİŞKİN KAHKAHANew Orleans”taki saldırıdan sonra FBI yetkililerinin basın toplantısında kahkaha atması tepki çekti. Louisiana Senatörü John Kennedy”nin bir basın çalışanına yapmaya çalıştığı espriye hem kendisi hem diğer yetkililer güldü; FBI”ın umursamaz tavrına tepki yağdı.NEW YORK”TA BAR BASKINIABD”nin New York eyaletinin Queens bölgesinde bulunan bir gece kulübüne silahlı saldırı düzenlendi. Yılbaşı gecesi düzenlenen kanlı saldırıda en az 11 kişi yaralandı. Olayın ardından gece kulübünün çevresi güvenlik kontrolüne alındı. New York polisi olaya ilişkin herhangi bir açıklama yapmazken kimliği belirlenemeyen saldırgan ya da saldırganların yakalanması için geniş çaplı soruşturma başlatıldı.New Orleans saldırısı ile Trump”ın otelinin önündeki patlamanın bağlantısı bulunamadıÇok sayıda ölü ve yaralı varABD”de bir saldırı daha
Source: Www.star.com.tr
Çinli hackerlardan ABD Hazine Bakanlığı”na saldırı: Yetkililerin bilgisayarlarına sızdılar!
Çinli bilgisayar korsanlarının ekonomik yaptırımları yöneten Hazine Bakanlığı Ofisi ve Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi”ne sızdığı iddia edildi.
ABD”li yetkili, Çinli bilgisayar korsanlarının sızdığı bilgisayarların üst düzey yetkililere ait olduğunu ve pek çok materyale erişebildiklerini söyledi. Hangi üst düzey yöneticilerin bilgisayarlarına girildiği ise açıklanmadı.
Soruşturma sürüyor
Şu ana kadar yaklaşık 100 hükümet bilgisayarının tehlikeye atıldığı öğrenilirken, hackerların Hazine yöneticilerinin politika kararları, güzergahlar, seyahat planları, notlar ve bazı yazışmalara eriştiği iddia edildi. Bakanlık hala neyin alındığını araştrımaya devam etse de hackerların departmanın e-posta sistemini veya veri güvenliğini tehlikeye attığı konusunda hem fikir.
Daha önce bildirilmeyen bu sızıntının detayları, ABD”li yetkililerce yabancı rakibin müdahalesi olarak belirtilmişti.
Çin iddiaları reddetti
Çinli yetkililer ise ABD”nin devlet destekli siber saldırı iddialarını reddediyor. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ABD”de Hazine Bakanlığı”na yönelik saldırının arkasında Çin”in olduğu yönündeki iddiaları “haksız ve asılsız” olarak nitelendirdi.
Konuya yakın bir başka kaynağa göre de saldırının kurbanları arasında hukuk firmaları, sivil toplum örgütleri ve ABD Hazine Bakanlığı da dahil olmak üzere farklı devlet kurumları yer alıyor.
Source: Dünya Gazetesi
Selahaddin E. Çakırgil yazdı: “Frenk Gecesi”ne takılmadan, “Müslüman Sabahı”na uyananlara selâm olsun…
Geçen Çarşamba gününün sabahı, 365 günlük Güneş Yılı”nı göre, “Miladî takvim”in (yani, Katolik Hristiyanlara göre , Hz. İsa aleyhisselâm”ın 24 Aralık-1 Ocak arasında olduğu düşünülen doğumunu, “Weihnachten”ı, “0- sıfır” noktası diye esas alan takvimin) ve Müslümanların kullandığı 355 günlük Ay Yılı”nın da “Hicrî-Kamerî takvimin, 1446 yılının “Receb” ayının ilk sabahı idi..(Bu vesileyle hatırlayalım: Milâdî takvim, son 100-150 yıldan beri, gönüllerini Avrupa”ya ve Avrupai dünyanın değerlerine kaptırmış olan Müslümanların da kullanmaya başladıkları bir zaman ölçüsü artık..Hicrî-Rumî 1342 yılı Ocak ayının ilk günü, “26 Aralık 1925 tarihli ve 698 sayılı, “Takvimde Tarih Mebdeinin Tebdili” -başlangıcının değiştirilmesi-” hakkındaki kanunla, 1 Ocak 1926 olarak değiştirilerek bir “büyük” (!) “inkılap” daha yapılmıştı.)*Evet, işte böyle bir zaman diliminde, geçen hafta, “Milli İrade Platformu” diye anılan ve çok sayıda sivil toplum kuruluşunun ortaklaşa yaptığı bir çağrı vardı..Halkımız, İstanbul”da 1 Ocak gününün sabah namazında camilerde toplanıp, namazdan sonra Galata Kulesi ve civarında bir araya gelerek, Siyonist İsrail rejiminin Filistin-Gazze”de 15 aydır devam eden ve en gelişmiş teknolojik imkânlarla en barbarca işlenen cinayetlere, dünyanın dikkatini bir kez daha çekmek hedeflenmişti. Çünkü, modern dünya, Gazze”yi yerle bir eden ağır bombardımanlarla hayattan koparılan 50 bine ulaşan ve on binlercesinin de yıkıntılar altında kaldığı savunmasız (çocuk, kadın ve erkek) sivil Müslümanların mazlumiyetine karşı “kör, sağır ve dilsiz”di..*Ama, ortada bir mesele vardı.. 31 Aralık”ı 1 Ocak”a bağlayan gece, maalesef bizim toplumumuzda da artık, yaygın şekilde, çılgın eğlencelerle karşılanıyordu. Acaba, öyle bir gecenin sabahında yapılan çağrı muhatap bulabilir miydi?Hem de Müslüman halklarını nice ihtişamlı tarih dönemlerinin “makarr”ı, / karar merkezi olan İstanbul”da, o gece, sabahın ilk ışıklarına kadar, Hristiyanlar ve de onların kültürel anlayışının kuklası olan halklar gibi, bizim ülkemizde de, çılgınca eğlenceler; TV ekranlarından da etrafa açıldı..*Öyle bir geceden sonra, Yahya Kemal”in, “Frenk gecesinden, Müslüman sabahına kalkılır mı?” sorusunun cevabı, olumsuz olmaz mıydı?Ama, o sabahın dondurucu soğuğunda, bütün yolların her türlü trafiğe kapatıldığı o saatte karşılaşılan tablo, insanın için ısıtıyordu. Çünkü, Unkapanı Köprüsü”nden Yeni Câmi önü ve Sirkeci”ye; Galata Köprüsü”nden Karaköy Meydanı ve Kabataş”a doğru uzanan ana caddeler tıklım tıklım doluydu..Başkan Erdoğan”ın mahdumu Bilal Erdoğan, yüzbinlere hitaben yaptığı konuşmada, “Biz uyanığız ve buradayız. Kudüs için, Mescid-i Aksâ için buradayız.. Dünyanın uyuduğu bu sabah da biz uyanığız. Protestolarımızla, dualarımızla buradayız. Filistin yalnız değil.. Biz imanımızdan aldığımız güçle biliyoruz ki, Allah”ın mazlumlara olan vaadi Suriye”de nasıl gerçekleştiyse Filistin”de de gerçekleşecektir. Ayasofya nasıl zincirlerinden kurtulduysa, Şam Emevî Camii eli kanlı bir diktatörün tasallutundan nasıl kurtulduysa, inşallah çok yakında Filistin de kurtulacaktır.” diyordu.AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin ise, “Artık Ayasofya, sadece Ayasofya değil. Emevî Camii de Suriye”nin özgürleşmesi demekti.., İnşaallah Mescid-i Aksâ”nın özgürleşmesi de gerçekleşecek.. Bunlar sadece bizim değil, İslam coğrafyasının hayalleri…” diyordu..Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın da, “Kötülerin, zalimlerinden zulmünden korkmuyoruz; onlardan merhamet de dilenmiyoruz; ama, onlara karşı çıkmayanların suskunluğundan rahatsız oluyoruz..” diyordu.Yüzbinlerin “Allah”u Ekber!” nidâlarıyla karşılanan bu konuşmaları, Ömer Karaoğlu”nun, “ilâhî” tadındaki “Şehit tahtında Rabbe gülümser”le başlayan ve,Şehitsiz olmaz, ümitsiz olmaz,Sevdasız olmaz, sevdasız olmaz.Yarasız olmaz, çilesiz olmaz,Şehitsiz olmaz, kurbansız olmaz.gibi düşündürücü mısraların bulunduğu “Şehitler ölmez..” isimli müzikalinden sonra, Karaoğlu, irticalen yaptığı konuşmayla da oldukça etkileyiciydi..Ve o sabah orada, büyük bir ümmet olmanın şuuruyla yeniden donandık.*450 bin olduğu söylenen o kitlelerin, sadece kıyafetlerinden değil, diğer müminlere yansıyan yüz ifadelerinden bile, ekonomik açıdan orta ve alt gelir gruplarından oldukları anlaşılıyordu..Bu “yüz binler”in yarıya yakını hanımlardan oluşuyordu, onların da büyük ekseriyeti de gençlerden oluşuyordu.. Hepsi de, inançlarının zahirdeki iffet sembolü olan tesettür konusunda gerekli hassasiyete riayet ediyorlardı.. Yüzde 1″i bile bulmayacak derece bir-kaç istisna göze çarpsa da.. Erkeklerin ise diyebilirim ki, yüzde 70″i, 40 yaş altındakilerden oluşuyordu..Kendilerini yüksek sınıftan sayan malum kesimlerden ise, denilebilir ki, genç-yaşlı, kimse yoktu.. Onlar henüz “frenk gecesi”nin çılgınlığından sonra daldıkları uykularındaydılar..Evet, uyuyanlar, uykularını sürdürebilirler ve onların uyumaları uyanık olmalarından daha iyidir. Ama, İslam Milleti”nin temel değerlerinin korunması konusu olunca uyanık ve gerekirse her türlü fedakârlığı omuzlayacak olanlar, yine bu orta-alt gelir gruplarının, dudakları dualı, alınları secde gören milyonlarıdır.*NOT: 5 gün önce Almanya”nın Magdeburg şehrinde Noel şenliklerinin kalabalıkları üzerine bir kamyonla sürüp, 10 kişiyi öldüren, kendisi de öldürülen Suudi vatandaşı ve Müslüman ismi taşıyan doktor bir kişinin “ateist” ve de “İsrail hayranı” olduğu, yazışmalarından anlaşılınca; o kişi ve saldırı unutuldu..Ama, Amerikan vatandaşı ve geçmişte Amerikan ordusunda da uzun yıllar vazife yapan kişinin, New Orleans”ta yılbaşı gecesi arabasıyla 15 kişiyi öldürüp, kendisi de ölen ve “Şemseddin Cabbar” isimli bir Müslüman olduğu anlaşılınca..ABD emperyalizmi onun arabasında hemen, DEAŞ veya DAİŞ denilen malum örgütün flamalarını da buluverdi ve emperyalist dünya, yeni bir entrika daha kurmak yolunda kollarını sıvadı.Dünya Müslümanlarının da, her türlü şeytanî entrikaya karşı daha bir uyanık olmalarının vaktidir.
Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l
Almanya ve Fransa”dan Şam”a ziyaret
Alman Haber Ajansının (DPA) haberine göre, Baerbock daha önce duyurulmayan ziyareti kapsamında Esed rejiminin devrilmesinden yaklaşık 1 ay sonra Suriye”ye geldi.Şam”a ulaştığı ifade edilen Barrot”un da Lübnan”dan Suriye”ye geçtiği kaydedildi.Barrot, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ile Lübnan ve Orta Doğu”daki genel durum, siyasi gelişmeler ve Lübnan ile Fransa arasındaki ikili ilişkileri değerlendirmişti.
Source: Www.star.com.tr
Yoon”un tutuklama emrinin infazı askıya alındı
Yonhap”ın haberine göre, Yolsuzluk Soruşturma Ofisinin açıklamasında yerel saatle 13.30″da tutuklama emrinin uygulanmasının askıya alındığı duyuruldu.Görevden alınan Yoon”u tutuklamak üzere resmi konuta gelen polislerle korumalar arasında arbede çıkmıştı.Adı açıklanmayan polis yetkilisi, tutuklama ekibiyle başkanlık konutundaki askeri birlik arasında sorun yaşandığını belirterek, “Yolsuzluk Soruşturma Ofisi savcıları, birinci ve ikinci bariyerleri geçtikten sonra konutun önünde Başkanlık Güvenlik Servisi ile açmaza girdiler.” ifadesini kullandı.Yoon hakkında 3 Aralık”taki kısa süreli sıkıyönetim ilanıyla bağlantılı olarak “ayaklanma ve görevi kötüye kullanma” suçlamalarıyla ilgili tutuklama kararının uygulanması için 6 Ocak”a kadar süre bulunuyor.- GÜNEY KORE”DE SIKIYÖNETİM İLANIDevlet Başkanı Yoon Suk Yeol, 3 Aralık 2023 gecesi televizyonda yaptığı konuşmada, “muhalefetin devlet karşıtı aktivitelere karıştığı” gerekçesiyle sıkıyönetim ilan etmiş ancak parlamentonun yaptığı oylamada bu kararı kaldırması ve Bakanlar Kurulunda onaylanmasıyla geri adım atmıştı.Meclis tarafından azli istenen Yoon, Anayasa Mahkemesinin hakkında vereceği karara dek görevden geçici uzaklaştırılmış, yerine Başbakan Han Duck-soo vekaleten getirilmişti.Muhalefetin girişimiyle Ulusal Mecliste 27 Aralık”ta yapılan oylamada devlet başkanlığına vekalet eden Başbakan Han için de azil kararı verilmişti. Han”ın yerine devlet başkanlığı vekaletini Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Choi Sang-mok üstlenmişti.
Source: Www.star.com.tr
Güney Kore”nin azledilen lideri tutuklamaya direndi
Güney Kore Devlet Başkanlığı korumaları ve askeri birlikler, azledilen Devlet Başkanı Yoon un altı saat süren gerginliğin ardından yetkililerin Yoon Suk Yeol u tutuklamasını engelledi. Üst Düzey Yetkililer İçin Yolsuzluk Soruşturma Ofisi nin (CIO) çıkardığı tutuklama kararı, Yoon Suk Yeol ün ekibi ve destekçileri tarafından durduruldu. Bu sabah, azledilen Devlet Başkanı nın konutunun yakınında toplanan ve tutuklamayı hayatları pahasına engelleme sözü veren yüzlerce Yoon destekçisi, Başkan Yoon Suk Yeol halk tarafından korunacak sloganları attı ve CIO başkanının tutuklanması çağrısında bulundu. CIO dan yetkililer, bu sabah başkanlık yerleşkesinin kapılarına geldi ve yürüyerek içeri girdi. Bir CIO yetkilisinin gazetecilere verdiği bilgiye göre, yerleşkeye girdiklerinde CIO ve polis, Başkanlık Güvenlik Servisi (PSS) personelinin yanı sıra başkanlık güvenliğinde görevli askeri birliklerden oluşan kordonlar tarafından sayıca geride bırakıldı. Yetkili, 200 kadar kişinin CIO ve polisi engellemek için insan zinciri oluşturduğunu da sözlerine ekledi. Yetkili, 200 kadar askerin CIO ve polisi engellemek için bir insan zinciri oluşturduğunu belirtti. CIO, engelleme nedeniyle personelinin güvenliğine ilişkin endişeleri ileri sürerek Yoon u tutuklama çabasını durdurdu. CIO bir sonraki adımlarını değerlendireceğini söyledi. Yoon un sorgulanmak üzere birden fazla kez çağrılmasına rağmen gelmemesi üzerine mahkeme tarafından onaylanan tutuklama emri 6 Ocak a kadar geçerli. Yoon 14 Aralık ta görevden alınıp iktidardan uzaklaştırılmasından bu yana tecrit edilmiş durumda. Tutuklama girişiminin askıya alınmasının ardından bir açıklama yapan Yoon un hukuk ekibi, CIO nun ayaklanmayı soruşturma yetkisi olmadığını ve hassas bir güvenlik bölgesinde yasadışı ve geçersiz bir tutuklama ve arama emrini zorla uygulamaya çalışmasının üzücü olduğunu söyledi. Açıklamada polis, tutuklama çabasına destek vermemesi konusunda uyarıldı. Mevcut tutuklama emri müfettişlere Yoon u tutukladıktan sonra tutmaları için sadece 48 saat veriyor. Müfettişlerin daha sonra tutuklama emri talep edip etmeyeceklerine ya da serbest bırakıp bırakmayacaklarına karar vermeleri gerekiyor. Anayasa Mahkemesi nin tarihi belli oldu Güney Kore Anayasa Mahkemesi, Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol un görevden alınıp alınmayacağına karar vermek üzere açılan davada ilk oturumun 14 Ocak ta yapılacağını duyurdu. Yoon un ilk oturumda hazır bulunması gerekiyor. Mahkeme, Yoon un ilk oturuma katılmayı reddetmesi durumunda 16 Ocak için ikinci bir oturum planladığını söyledi. Güney Kore soruşturma birimi, Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol için çıkarılan tutuklama emrini yerine getirememesinin ardından başkanlık güvenlik servisinin şefi ve şef yardımcısını adaleti engelleme suçlamasıyla soruşturuyor. Söz konusu iki kişi için gözaltı kararı çıkarıldı. Güney Kore de sıkıyönetim ilanı Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, 3 Aralık 2023 gecesi televizyonda yaptığı konuşmada, muhalefetin devlet karşıtı aktivitelere karıştığı gerekçesiyle sıkıyönetim ilan etmiş ancak parlamentonun yaptığı oylamada bu kararı kaldırması ve Bakanlar Kurulunda onaylanmasıyla geri adım atmıştı. Meclis tarafından azli istenen Yoon, Anayasa Mahkemesinin hakkında vereceği karara dek görevden geçici uzaklaştırılmış, yerine Başbakan Han Duck-soo vekaleten getirilmişti. Muhalefetin girişimiyle Ulusal Mecliste 27 Aralık ta yapılan oylamada devlet başkanlığına vekalet eden Başbakan Han için de azil kararı verilmişti. Han ın yerine devlet başkanlığı vekaletini Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Choi Sang-mok üstlenmişti.
Source: Habertürk
Asya borsaları aralık ayını Güney Kore hariç pozitif tamamladı
ABD”de yeniden başkan seçilen Donald Trump”ın yeni dönemde başta Çin olmak üzere bazı ülkelere uygulanması beklenen ek gümrük vergilerine yönelik haber akışı aralık ayında da en önemli gündem maddelerinden biri olarak öne çıktı.
Çin tarafında ise ülkenin ABD ile olası bir ticaret savaşına girme niyetinde olmadığına yönelik ılımlı mesajlar risk iştahının yüksek kalmasını destekliyor.
Analistler, ABD”nin söz konusu tarife uygulamalarının küresel ticaret stratejileri ve ülkelerin imalat sanayi aktiviteleri için etkili olacağını belirterek yeni yılda ticari dengelerinin değişebileceğinin altını çizdi.
Trump”ın göreve başlamasına kadar geçecek olan süreçte tarife söylemleri ve bu söylemlerinin piyasaların yönü üzerindeki etkisi yatırımcılar tarafından yakından takip ediliyor.
Öte yandan, aralık ayı başında Güney Kore”de ortaya çıkan politik kriz yatırımcıların odağını ülkedeki gelişmelere çevirdi.
Geçen ay, Güney Kore”de, Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol”un sıkıyönetim ilan etmesi ve daha sonra sıkıyönetimin parlamento tarafından oylanıp kaldırılması ülkede tansiyonun artmasına neden oldu.
Ülkede aralık ayında ortaya çıkan siyasal belirsizliklerin risk algısını önemli ölçüde artırdığını kaydeden analistler, gelecek dönemde ülkedeki politik istikrarın sağlanmasıyla yitirilen risk iştahının toparlanabileceğini kaydetti.
Söz konusu gelişmelerin etkisiyle Asya tarafında kasım ayında Güney Kore hariç alıcılı bir ay tamamlandı.
Bu dönemde Japonya”da Nikkei 225 endeksi yüzde 4,41, Hong Kong”da Hang Seng endeksi yüzde 3,28 ve Çin”de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,76 yükselirken, Güney Kore”de Kospi endeksi yüzde 2,30 düştü.
Bunun yanı sıra bölge borsalarının 2024 performanslarına bakıldığında de en çok kazandıran Nikkei 225 endeksi, tek kaybettiren ise Kospi endeksi oldu.
Geçen yıl Japonya”da Nikkei 225 endeksi yüzde 19,22, Hong Kong”da Hang Seng endeksi yüzde 17,67 yükseldi. Hang Seng endeksini yüzde 12,67 artışla Şanghay bileşik endeksi takip etti. Kospi endeksi ise yüzde 9,36 geriledi.
Çin, piyasaları yeni ABD yönetimi öncesi güçlü kalmayı sürdürdü
Çin tarafında yönetimin mesajları piyasaların odağında bulunurken, geçen ay açıklamalarda bulunan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, “ticaret ve bilim-teknik savaşlarının kazananı olmaz” mesajını verdi.
Şi, Çin”in kendi işlerine odaklanacağını, egemenliğini, güvenliğini ve kalkınma çıkarlarını kararlılıkla koruyacağını, dışa açılma ve kalkınma kazançlarını dünya ile paylaşma iradesini sürdüreceğini ifade etti.
Çin Merkez Bankası (PBoC) Başkanı Pan Gongşıng ise Trump”ın yeni döneminde ABD ile yaşanacak ticaret savaşının ekonomiyi yeni zorluklarla karşı karşıya bırakması nedeniyle gelecek yıl büyümeyi desteklemek amacıyla destekleyici bir para politikasına yönelik planlarının altını çizdi.
Bu gelişmelerin yanı sıra Çin”de merkezi hükümetin yıllık Ekonomik Çalışma Konferansı sonrasında yapılan açıklamada, dış koşulların olumsuz etkilerinin derinleşmesine ve ekonomide halen çok sayıda zorluk ve sınamalar olmasına karşın Çin ekonomisinin yukarı yönlü eğiliminin değişmediği belirtildi.
2025″te tüketimin teşvik edilmesine yönelik kampanyaların yürütüleceği ve yatırımların kamu harcamalarıyla artırılacağı vurgulanan açıklamada, Çin”in gelecek yılda istikrarlı ekonomik büyümeyi sürdürmesi, istihdamı, fiyat istikrarını ve ödemeler dengesini koruması gerektiği kaydedildi.
Ülke ekonomisindeki ana gündem maddelerinden olan zayıf iç talep ve mevcut gayrimenkul sorunu varlığını korumaya devam etti.
Çin”de gayrimenkul sektöründe süregelen borç problemleri ve yatırımlardaki azalmaya paralel konut fiyatlarındaki düşüş devam ederken hükümetin piyasayı canlandırmaya yönelik teşvik adımlarının henüz beklenen etkiyi yaratmadığı gözlemlendi.
Kasım 2024″te ülkedeki büyük ve orta ölçekli 70 kentte yeni konut fiyatları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,7 azaldı. İkinci el konut fiyatları da yıllık yüzde 8,5 düştü.
Bu gelişmelere ek olarak, aralık ayında Çin”de gösterge faiz işlevi gören 1 ve 5 yıllık kredi faiz oranlarının (LPR) sabit kalmasının ardından PBoC, ana politika faizi niteliğindeki 1 yıl vadeli borçlanma faizini de değiştirmedi.
Japonya 2025″e enflasyon ve parasal sıkılaşma gündemiyle girdi
Japonya”da geçen ay açıklanan verilere göre aralık ayına ilişkin Tokyo Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) tahminleri geride bırakarak yıllık bazda yüzde 3 arttı.
Ülkede kasım ayına yönelik işsizlik oranları ise yüzde 2,5 ile beklentilere paralel seyrederken, aynı döneme ilişkin sanayi üretimi aylık bazda yüzde 2,3 ve yıllık bazda yüzde 2,8 azalışla öngörülerden daha az geriledi.
Analistler, Tokyo TÜFE”nin içinde bulunulan aya yönelik bilgi vermesi ve Japonya”nın en büyük şehrinin ölçümleri olması sebebiyle yakından takip edildiğini kaydederek, güçlenen Tokyo enflasyonunun ülkedeki makroekonomik durum hakkından öncü bilgi sağladığını ifade etti.
Aralık ayında yılın son para politikasını açıklayan Japonya Merkez Bankası (BoJ), piyasa beklentilerine paralel olarak politika faizini yüzde 0,25 seviyesinde sabit bıraktı.
Karar metninde, Japonya ekonomisinin ılımlı bir toparlanma sürecinde olduğu ancak bazı alanlarda zayıflık gözlendiği ifade edildi.
BoJ Başkanı Kazuo Ueda geçen ay yaptığı açıklamada ekonomi ve fiyat görünümüyle ilgili belirsizliğin yüksek olduğunu ifade ederek, “Para politikasını aşırı gevşek bırakmak BoJ”un, faiz oranlarını keskin bir şekilde yükseltmeye zorlayabilir. Bu da uzun vadede kalıcı ekonomik büyüme için olumsuz olacaktır.” dedi.
Ülkede güç kazanan enflasyon sebebiyle BoJ”un 2025 yılında parasal sıkılaşmasını sürdürmeye devam edebileceğini kaydeden analistler, para piyasalarındaki fiyatlamalarda BoJ”un ocak ayındaki para politikası toplantısında faiz artırımına gitmesinin yüzde 42 ile fiyatlandığını söyledi.
Bunlara ek olarak, aralık ayında Japon yeninin dolar karşısındaki değer kaybı dikkati çekerken, Japon yenindeki zayıflık ülkedeki ihracatçıların kazançlarını artıracağına ilişkin beklentilerle ülke pay piyasalarını destekliyor.
Ülke para birimindeki seyir yetkililerin de odağında yer alırken, Maliye Bakanı Katsunobu Kato, geçen ay yaptığı açıklamada, yendeki harekete ilişkin “Japon hükümeti aşırı hareketlere karşı uygun önlemleri alacaktır.” ifadesini kullandı.
Güney Kore”de siyasal belirsizlikler risk iştahını törpülüyor
Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, 3 Aralık gecesi televizyon kanalında yaptığı konuşmada, “muhalefetin devlet karşıtı aktivitelere karıştığı” gerekçesiyle sıkıyönetim ilan etmiş ancak parlamentonun yaptığı oylamada kararı kaldırması ve bunun Bakanlar Kurulu”nda onaylanmasıyla geri adım atmıştı.
Yoon, muhalefeti “hükümetin işlevini yerine getirmesini engellemekle” suçlayarak, sıkıyönetimin “Kuzey Kore yanlısı güçleri ortadan kaldırmayı ve anayasal özgürlük düzenini korumayı amaçladığını” savunmuştu.
Sıkıyönetim ilanının ardından Savunma Bakanlığı, ordudaki komutanlara toplantı talimatı verip teyakkuzda olunması çağrısı yapmıştı. Öte yandan, “sıkıyönetim birlikleri” olarak görevlendirilen askerlerin Ulusal Meclise girdiği bildirilmişti.
Ulusal Mecliste yapılan acil oturumda sıkıyönetim kararının kaldırılmasına ilişkin verilen önerge, 190 milletvekilinin oyuyla kabul edilmişti. Ulusal Meclis Başkanlığı Ofisi, sıkıyönetimin, yapılan oylamanın ardından “hükümsüz” hale geldiğini açıklamıştı.
Bunun üzerine Bakanlar Kurulu”nu toplayan Yoon, kabinenin onayıyla sıkıyönetimi sona erdirdiğini duyurmuştu.
Bu gelişmelerle ülkede başlayan siyasal belirsizlikler varlığını koruma devam ederken, konuya ilişkin haber akışı yatırımcılar tarafından yakından takip ediliyor.
2024″ün son günü Güney Kore”de 3 Aralık”taki sıkıyönetim ilanıyla ilgili yürütülen soruşturmada Devlet Başkanı Yoon için tutuklama emri çıkarıldığı bildirildi.
Yonhap”ın haberine göre, Seul Batı Bölge Mahkemesi, üst düzey görevliler hakkında Yolsuzluk Soruşturma Ofisi (CIO) ile Emniyet Genel Müdürlüğü ve Savunma Bakanlığının ortak soruşturması kapsamındaki tutuklama talebini kabul etti.
Makroekonomik gelişmeler tarafında ise Güney Kore”de kasım ayına ilişkin TÜFE aylık bazda yüzde 0,3 azalırken, yıllık bazda yüzde 1,5 arttı. Yıllık bazda enflasyon Güney Kore Merkez Bankasının yüzde 2 olan enflasyon hedefinin altında kalmayı sürdürdü.
Asya borsalarındaki endekslerin aralıkta (2024) bir önceki aya göre ve yıllık kapanış farkları şöyle:
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Fransa için bölgede yolun sonu! Çok sayıda ülke askerlerin çekilmesini istedi
Fransa”nın Batı Afrika”daki askeri varlığı, sömürge tarihine dayanıyor.Aralarında Nijer, Çad ve Gabon gibi birçok Afrika ülkesi 1960″lı yıllarda bağımsızlığına kavuşarak Fransız vesayetinden kurtulsa da, Paris hükümeti, bu ülkelerdeki askeri varlığını çeşitli işbirlikleri aracılığıyla yakın zamana kadar sürdürdü.Fransa”nın Afrika kıtasında 1970″de 20 bin askeri bulunurken, bu sayı 2022″de 6 bine geriledi.Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron”un göreve geldiği 2017 yılından bu yana ise Paris hükümeti ve Afrika ülkeleri arasında farklı krizler yaşandı ve Fransa”nın kıtadaki askeri varlığında azalmaya gidildi.Mali, 2022″de Fransa ile savunma alanındaki işbirliği anlaşmalarını feshetti. Fransa ise Mali”nin tek taraflı fesih kararını “gayri meşru” olarak nitelendirse de, Ağustos 2022″ye kadar bu ülkedeki askerlerini çekti.Burkina Faso, yaklaşık 1 yıl sonra, Ocak 2023″te, Fransa ile arasındaki askeri işbirliğini feshederek Fransız askerlerinin ülkesinden gitmesini talep etti. 400 Fransız askeri, Şubat 2023″te bu ülkeyi terk etti.Mali”de Fransa”nın izleri siliniyor! Tek tek değiştirildiFransa”nın askeri gücünü çektiği diğer ülke de Nijer oldu. Nijer, Ağustos 2023″te Paris ile askeri işbirliğini sonlandırırken, Fransa, bu ülkedeki yaklaşık 1500 askerini aynı yılın Aralık ayına kadar çekti.Bunun yanı sıra Fransa, Cibuti dışında birçok Afrika kıtasındaki askeri varlığında değişikliğe gitmeyi planlıyor.Çad hükümeti, 28 Kasım”da Fransa ile imzalanan savunma sanayisi ve güvenlik alanındaki işbirliğini iptal etme kararını duyurdu. Çad makamları, ülkede bulunan 1000 Fransız askerinin çekilme sürecinin 31 Ocak 2025″e kadar tamamlanmasını isterken, Fransız savaş uçakları ve birlikleri Aralık ayında ülkeyi terk etmeye başladı.Çad Cumhurbaşkanı Muhammed İdris Debi İtno, yılbaşında, Fransız askeri birliklerinin 31 Ocak”a kadar ülkeden tamamen çekileceğini açıkladı.Son olarak Senegal Cumhurbaşkanı Bassirou Diomaye Faye, yılbaşı dolayısıyla yayımladığı mesajda, bağımsız bir ülkede yabancı birliklerin olmaması gerektiğini ifade ederek, “2025”te ülkede bütün yabancı askeri varlıkların sonlandırılması için doktrin hazırlama talimatı verdiğini” açıkladı.Ayrıca Fildişi Sahili Cumhurbaşkanı Alassane Ouattara da yeni yıl konuşmasında ülkedeki Fransız askeri üssünün bu ay içinde Fildişi Sahili”ne teslim edileceğini duyurdu.Fransa”da muhalefetin önde gelen isimlerinden aşırı solcu Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) lideri Jean-Luc Melenchon ülkesinin Afrika ülkelerindeki askeri varlıklarını sonlandırmasına ilişkin yaptığı X paylaşımında, Fransa”nın sömürgeci tarihinden uzaklaşarak, Afrika halkları ile başka bir ilişki geliştirme zamanının geldiğini vurguladı.Fransa”dan Afrika üzerinden Türkiye hazımsızlığı! Macron”un niyeti belli olduÖte yandan Fransa, 1500 asker bulundurduğu Cibuti”de varlığını sürdürmeyi planlıyor. Macron, 20 Aralık”ta ziyarette bulunduğu Cibuti”deki Fransız askeri üssünde, bu üssün, ülkesinin çeşitli misyonları için yeniden “bir projeksiyon noktası” olarak tanımlanmasını istediğini belirtti.- “BU HER DEFASINDA FRANSA TARAFINDAN YENİLGİ OLARAK ALGILANIYOR”Fransa ve Afrika ülkeleri arasındaki ilişkiler konusunda uzman gazeteci ve Paris”teki Uluslararası ve Stratejik İlişkilerin İzlenmesi ve İncelenmesi Enstitüsü (IVERIS) Müdürü Varenne”in kaleme aldığı “Emmanuel Sahel”de: Bir yenilginin güzergahı” başlıklı kitap Mayıs 2024″te çıktı.Varenne, Macron”un cumhurbaşkanlığı döneminde, Fransa”nın farklı Afrika ülkelerinden askeri gücünü çekmesinin arkasındaki nedenleri AA muhabirine anlattı.Fransa”nın Afrika”daki askeri varlığını, bu kıtayla olan “tarihi bağlarına” dayandıran Varenne, bölgedeki ülkelerin egemenlik isteği nedeniyle artık bu askeri varlığa gerek kalmadığını kaydetti.Afrika”nın hasta adamı zor durumda! Boşluğu Türkiye dolduracakVarenne, Fransa”nın Afrika ülkelerini terk ediş şeklinin bazı sorun ve zorluklar getirdiğini vurgulayarak, “Bu her defasında Fransa tarafından yenilgi olarak algılanıyor.” dedi.Afrika”da Sahel bölgesinde Fransız askerinin görev yaptığı Barkhane Operasyonu”nun 2022″de sona erdiğini hatırlatan Varenne, bazı Afrika ülkelerinde gerçekleşen darbelerin ardından, Fransa”nın bu ülkelerden gitmek zorunda kaldığına dikkati çekti.Varenne, Paris hükümetinin, Afrika ülkelerinden çekilmesiyle ilgili, “Bu topraklara emniyeti getiremediği için gitmek zorunda kaldı. Dünyada hiçbir zaman, herhangi büyük bir ordu asimetrik savaşları kazanmadı.” yorumunu yaptı.- FRANSA”NIN UZUN VADEDE AFRİKA”DA ELİNDE CİBUTİ”DEKİ ASKERİ ÜSSÜ KALACAKVarenne, Fransa”nın Doğu Afrika ülkelerinden Cibuti”de 1500″den fazla asker ile varlığını sürdürdüğünü kaydederek, Gabon”da 2023″teki askeri darbenin ardından ise Fransa”nın bu ülkede yaklaşık 100 asker bırakacağının tahmin edildiğini ifade etti.Senagal”de çok az sayıda Fransız askeri kaldığını söyleyen Varenne, Senegal Cumhurbaşkanı Faye”nin kısa bir süre önce ülkesindeki Fransız askeri üslerinin kapatılmasını istediğini hatırlattı.Varenne, “Mali, Burkina (Faso), Nijer ve Çad”da Fransa”nın varlığı vardı ve bu 4 ülke, Fransızların gitmesini istedi. (Fransa”nın) Dolayısıyla, uzun vadede esasen yalnızca Cibuti”deki askeri üssü kalacak.” ifadelerini kullandı.”Askeri yenilgi ve siyasi mağlubiyet” olarak nitelendirdiği Barkhane Operasyonu”nun yürütüldüğü ülkelere emniyetin getirilmediğini vurgulayan Varenne, Fransız yetkililerinin, Sahel bölgesinde emniyeti sağlayacak bir strateji geliştiremediğinin altını çizdi.- “MACRON ULUSLARARASI İLİŞKİLERİ, ÜLKEYİ YÖNETTİĞİ GİBİ YÖNETİYOR”Varenne, Macron”un görev süresince Fransa-Afrika ülkeleri arasındaki ilişkilerle ilgili, şunları kaydetti:”Emmanuel Macron”un uluslararası ilişkileri, şu anda ülkeyi yönettiği gibi yöneten bir cumhurbaşkanı olduğuna inanıyorum. Yani, oldukça otoriter bir cumhurbaşkanı. Tek başına karar veren, zor bir durumun karşısında, durumun zorluğunu ölçmemiş, bu dosyayı iyi bilenleri etrafına toplamamış, otoriter adımlar atan ve Afrikalı mevkidaşlarıyla da otoriter adımlar atan bir cumhurbaşkanı.”Mevcut bağlamda güney yarım küre ülkelerinde, egemenlik ve ikili ilişkilerde saygı konusuna çok ehemmiyet verildiğini kaydeden Varenne, “Bunun çok etkisi oldu; Çad ile bir kez daha bunu gördük.” dedi.Varenne, Çad”ın beklenmedik bir kararla Fransa ile arasındaki işbirliği anlaşmasını iptal ettiğini kaydetti.Dünyanın herhangi bir ülkesinde, özellikle Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde artık otoriterliğin işlemediğini vurgulayan Varenne, Fransız diplomasisinin kendisini her zaman “vazgeçilmez bir ülke” olarak gördüğünü ancak bu durumun son yıllarda değiştiğini kaydetti.- “FRANSA”NIN ESKİDEN HEGEMONYASI VARDI”Varenne, “Günümüzde yaşananlar, Fransa”nın bahçesinde yemek yemeğe gelen Rusların veya Çinlilerin suçu değil, günümüzde artık, devletler, ortaklarını seçebiliyor ve dolayısıyla teklifleri değerlendiriyor.” diyerek, Afrika ülkelerinin ilgilerini çeken tekliflere yöneldiğini kaydetti.”Değişen şu ki, Fransa”nın eskiden hegemonyası vardı, (Afrikalı) ortakların seçeneği yoktu. Ülkelerindeki hava durumunu veya saatin ne olduğunu öğrenmek için Fransa Dışişleri Bakanlığına sormaları gerekiyordu.” ifadelerini kullanan Varenne, bugün durumun değiştiğini ve Fransız diplomasisinin buna uyum sağlamak için geciktiğini kaydetti.
Source: Www.star.com.tr
Trump öncesi terör saldırıları: Amerika içinde silahlı kutuplaşma artıyor
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısı Dr. Murat Aslan, ABD”de gerçekleşen terör saldırılarının arka planını AA Analiz için kaleme aldı.
11 Eylül 2001″de Amerika Birleşik Devletleri”nde (ABD) İkiz Kulelere yapılan saldırı Amerikan halkının “güven” hissini zedeledi. O ana kadar iki okyanusun arasında sorunsuz bir hayat yaşayan Amerikan halkı, ülkelerinin terörün erişemeyeceği bir ülke olmadığını anladı. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush”un Haçlı Savaşı”na başladıklarını ilan etmesiyle Afganistan ve Irak”ta somutlaşan Amerikan müdahaleciliği milyonlarca insanın ölmesine ve yaralanmasına, şehirlerin yıkılmasına, etnik ve mezhebi bölünmeler nedeniyle yeni tür istikrarsızlıkların ortaya çıkmasına neden oldu ve bunlarla beraber radikalleşme öne çıktı.
O dönemde, Amerikalıların “önleyici” müdahaleleri devam ederken etki-tepki zinciri radikalliği tahrik etti. Nitekim El Kaide marjinalleşirken Irak”ta ortaya çıkan DEAŞ Suriye dahil diğer devletlere yayıldı. Amerikalılar her ne kadar DEAŞ”ı yendiklerini ifade etseler de terör örgütü uygun koşullar olgunlaştıkça, bir virüs gibi birbirlerinden kopuk bir şekilde canlanmaya ve yayılmaya başladı.
ABD”nin New Orleans şehrinde 1 Ocak sabahı saat 03.45″te, DEAŞ bayrağı asılı bir aracı kalabalığın üzerine süren Şemseddin Cabbar, 15 kişinin ölümüne neden oldu. Hemen ardından New York”ta bir gece kulübüne ikinci bir saldırı gerçekleştirildi. Ayrıca Las Vegas”taki Trump Oteli girişinde Tesla bir araç havai fişek ve yakıt tankları yüklüyken alev aldı ve patladı. Böylece koordineli bir şekilde terör saldırısı yapıldığına dair şüpheler arttı. O halde bu saldırıları öncelikle kapsam ve yöntem bağlamında değerlendirmek ve sonra da muhtemel sonuçlarına eğilmek gerekiyor.
Saldırıların yöntemi ve faillerin kimlikleri
İlk değerlendirilmesi gereken konu saldırıları yapan şahıslar. New Orleans saldırısını Şemseddin Cabbar isimli Afrika kökenli bir Amerikalı gerçekleştirdi. Şahsın en dikkat çeken özelliği Amerikan ordusunda astsubay olarak görev yapmış olmasıdır. Müslüman kimliği ile basını meşgul eden Cabbar”ın, sıkı bir güvenlik soruşturması protokolü olan Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin personel araştırma protokollerine takılmaması oldukça ilginç.
İkinci husus ise saldırıda DEAŞ bayrağı olan bir aracın Amerikan caddelerinde yol alabilmesi. Yılbaşı gecesinde o kadar güvenlik önlemi alınmasına rağmen araç trafiğe kapatılmış bir caddeye o bayrakla zayıf (!) bariyerleri de aşarak girebiliyor.
Üçüncü husus araçta el yapımı patlayıcıların olması. ABD ordusunda bilgi işlem teknisyeni olan, diğer bir ifadeyle bilgisayar ve bilgi ağı işletmenliği yapan Cabbar”ın el yapımı patlayıcıları ya kendisinin imal etmesi ya da birilerinden temin etmesi gerekiyor. Kendisi düzeneği hazırlasa da bu işin eğitimini alması ve patlayıcıları bulması doğal olarak örgütlü bir yapının varlığına işaret ediyor.
New York”taki silahlı saldırı ise Amazura isimli gece kulübü önünde doğum günü partisi için bekleyen bir kalabalığa 3-4 kişilik bir grubun ateş açmasıyla gerçekleştirildi. Saldırıyı gerçekleştirenlerin kimliği ve motivasyonu hakkında henüz bir bilgi mevcut değil. Bu saldırı bir adi suç da olabilir. Ancak Las Vegas”ta bir Cybertruck”un yanması ve infilak etmesi koordineli saldırı şüphesini artırıyor. Aracın, Colarado”da yaşayan Matthew Livelsberger isimli bir Amerikalı “Gazi” asker tarafından kiralandığı tespit edildi. İlginç olan husus ise her iki aracın da aynı şirketin araç kiralama uygulaması ile temin edilmesi. Aynı şekilde saldırıyı yapan her iki Amerikalı da “Gazi” asker.
Irak ve Afganistan”da görev yapan askerlerin Amerikan toplumuna ve siyasilere tepkili oldukları sır değil. Feda ettikleri zaman, emek ve hayat nedeniyle kendi toplumlarını duyarsızlıkla suçlama eğilimleri güçlü. Ayrıca bu kişilerin siyasilerin keyfi kararlarının kendi hayatlarını dikkate almadığına inanan ve siyaseti sorgulayan bir zihin yapılar var. Seçilmiş ABD Başkanı Donald Trump”ın Amerikan Başkanlığı da bu düşünce yapısına sahip olanları tahrik eder nitelikte. Bu noktada bu saldırıların gizlice örgütlenmiş Amerikan “Gazileri” veya DEAŞ”a sempati duyan Amerikalılar tarafından gerçekleştirilmiş olma ihtimalleri dikkate alınmalı.
İlk seçenekte, Amerikalı “Gazilerin” Trump”ın iktidara gelmesi nedeniyle “beyaz” Amerikalılara karşı eylemlere başlaması tehlikeli. Bu durumda ABD”nin iç “silahlı” kutuplaşma ile karşı karşıya olduğunu iddia etmek abartı olmaz. Ancak, ikinci seçenekte, saldırının arkasında DEAŞ”ın olduğu ortaya çıkarsa çok yönlü bir analizin yapılması gerekiyor. Kısaca bu hususa değinmekte fayda var.
DEAŞ”la nasıl mücadele edilmeli?
Son yıllarda Afrikalı-Amerikalılarda İslam dinine olan ilgi arttı. Siyahilere karşı ayrımcılıktan ilham alan bu eğilim, Irak ve Afganistan”daki Amerikan müdahaleciliğine ve Gazze”de İsrail”e sağlanan desteğe tepkili. Ayrıca Müslümanlara “İslamist” nitelemesi yapan Amerikan zihni doğal olarak Amerikalı Müslümanları incitiyor. Bu nedenle İslam karşıtı Amerikalılar, Müslüman Amerikalıları hedef tahtasına koyarken Müslüman Amerikalıların da tepki geliştirmesi muhtemel görünüyor. Diğer bir ifadeyle DEAŞ gibi ilkel bir terör örgütünün başarmayı hayal bile edemeyeceği bir toplumsal kutuplaşmayı Amerikalıların kendisi yaratıyor.
Diğer bir husus ise ABD”nin Suriye”den çekileceği konuşulurken DEAŞ bağlantısı olduğu düşünülen saldırıların zamanlamasıdır. Aslında ispatı olmayan bu iddia komplo teorilerini tetikledi. DEAŞ”ın bir Amerikan-İsrail icadı olduğunu düşünenler son saldırıları Amerikan derin devletine bağlıyor. Ancak böyle faraziyelerden ziyade mevcut resmi okuyarak sonuç odaklı yorum yapmakta fayda var.
Trump”ın Suriye”den çekilmeyi haber veren söylemleri dikkate alındığında, Pentagon”un Suriye”de kalma konusunda ısrarcı olması ve kamuoyu oluşturması mümkün ancak çözüm değil. Amerikalı yöneticiler, PKK/PYD/YPG gibi terör örgütleri ile DEAŞ”ı kontrol altında tuttuğuna inansa da DEAŞ diğer coğrafyalarda yayıldı. DEAŞ, Afganistan ve Afrika”da etkili saldırılar düzenleyebiliyor bununla beraber, Irak ve Suriye”de tamamen yok edildiği iddiası ise gerçekle bağdaşmıyor. Demek ki PKK/PYD/YPG gardiyanlığı bir çözüm değil.
Suriye”de merkezi yönetimin kurulması ve tüm ülkede egemenliği tesis etmesi daha etkili bir çözüm. Irak”ta merkezi hükümetin güçlendirilmesi de aynı şekilde DEAŞ ile mücadeleyi takviye edebilir. Ancak asıl çözüm DEAŞ”ı besleyebilecek kaynakların kurutulması. Vatandaşlığın gerektirdiği eğitim, sağlık, hukuk ve güvenlik gibi devlet hizmetlerinden faydalanabilen insanların DEAŞ gibi bir radikal terör örgütüne itibar etmesi mümkün değil. Amerikalıların bu nedenle kapsamlı ve etkili çözümü hem kendi ülkesinde hem de diğer ülkelerde “akil” bir şekilde araması gerekiyor.
Öte yandan, bu saldırılar sonrasında Amerikan toplumunun kutuplaşması, yabancı düşmanlığının ve İslam karşıtlığının derinleşmesi kaçınılmaz görünüyor. Göçmen karşıtlığının bir devlet siyaseti haline geleceği de belli. Bu nedenle benzer saldırılara önümüzdeki günlerde de şahit olunabilir.
[Doç. Dr. Murat Aslan, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısıdır.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
20 yıldır kayıptı: Nezaket Uyur olayı çözüldü! Öldürüldüğü ortaya çıktı
Küçükçekmece”de 24 Haziran 2005 tarihinde kuzenin yanında kalan Nezaket Uyur, evden ayrıldıktan sonra bir daha geri dönmedi. Ailesi tarafından kayıp başvurusu yapılan Nezaket Uyur o tarihte yapılan tüm aramalara rağmen bulunamadı. Yıllar sonra bir televizyon kanalına çıkarak annelerinin bulunmasını isteyen Nezaket Uyur”un kızlarının şikayeti üzerine dosya tekrar incelemeye alındı. POLİS YENİ DETAYLARA ULAŞTIKayıp Şahıslar Büro Amirliği ekipleri tarafından incelenen dosyada polis yeni detaylara ulaştı. Nezaket Uyur”un ortadan kaybolmadan önce 3 çocuğu bulunan eşi Yusuf B.”den ayrıldığı belirlendi. Yusuf B.”nin o tarihlerde eşinin kendisini aldattığını iddia ederek boşandığı, öncesinde ikilinin şiddetli geçimsizlik yaşadıkları belirlendi.5 KİŞİ GÖZALTINA ALINDIKayıp Şahıslar Büro Amirliği ekipleri Nezaket Uyur”un aile meclisi kararı ile öldürülmüş olabileceğini değerlendirerek eski eşi Yusuf B., kardeşleri Adem B., bir süre önce soyadını değiştiren diğer kardeşi Hüseyin K., Nurettin B. ile Mustafa S. adlı kişiyi gözaltına aldı.SIR PERDESİ ARALANDIAsayiş Şube Müdürlüğü”nde sorgulanan şüphelilerin alınan ifadelerinden olayın üzerindeki sır perdesi aralandı. Kayıp Şahıslar Büro Amirliği ekiplerinin yaptığı soruşturmaya göre eşinin kendisini aldattığını düşündüğü ve durumu kardeşi Hüseyin K.”ya anlattığı onunda Uyur”u cezalandırmak için ortak arkadaşları Nihat Ö.yü “Ağabeyim bu kadının cezalandırılmasını istiyor” diyerek kiralık katil olarak tuttuğu tespit edildi.ÖNCE DENİZDE BOĞMAYI DÜŞÜNMÜŞLEROlay günü Hüseyin K.”nın Nezaket Uyur”u telefonla arayarak Şile”ye denize gitmeyi teklif ettiği, ikilinin birlikte buluşarak Üsküdar”a geçtikleri belirlendi. Burada Nihat Ö. ile buluşan ikilinin birlikte otobüse binerek Şile”ye gittikleri tespit edildi. Burada Nezaket Uyur”u denizde boğarak olaya kaza süsü vermeyi amaçladıkları öğrenilen şüphelilerin, genç kadının denize girmemesi üzerine bu planlarını gerçekleştiremedikleri öğrenildi.BOYNUNU KIRARAK ÖLDÜRÜP CESEDİ ORMANA ATMIŞLARAkşam saatlerinde birlikte geri dönerken Nihat Ö.”nün “Bir arkadaşım gelip bize alacak. Eğlenmeye gideceğiz” bahanesiyle genç kadınla birlikte otobüsten indiği. Otobüsün uzaklaşmasının ardından Nihat Ö.”nün Nezaket Uyur”u boğup, boynunu kırarak öldürdüğü ardından cesedi Hüseyin K. ile birlikte ormanlık alanın içine çekerek üzerini yapraklarla örterek sakladıkları belirlendi.KARDEŞ CİNAYETİ İTİRAF ETTİŞüphelilerden Hüseyin K.”nın ifadesine göre cinayetin ardından Yusuf B.”nin otomobille yanlarına gelip, kardeşi ve Nihat Ö.”yü yanına alarak İstanbul”a döndüğü belirlendi. Hüseyin K. ifadesinde Nihat Ö.”nün bu cinayeti işleme karşılığında Yusuf B.”den o zamanın parasıyla 6 bin 500 lira aldığını iddia etti.ESKİ KOCA AZMETİRİCİ İDDALARINI KABUL ETMEDİÖte yandan Kayıp Şahıslar Büro Amirliğinde ifade veren eski koca Yusuf B. ise azmettirici olduğu iddialarını kabul etmeyerek “Öldürdükten sonra benim haberim oldu. Telefon edince yanlarına gidip onları alıp İstanbul”a getirdim. Onu öldüreceklerinden haberim yoktu” diye konuştu. Öte yandan gözaltındaki şüphelilerin katil olarak suçladıkları Nihat Ö.”nün ise amcasını öldürdüğü iddiasıyla halen Sinop Cezaevi”nde olduğu öğrenildi. CESET BULUNAMADIÖte yandan polis, cesedin atıldığı yerde köpeklerle yapılan tüm aramalara rağmen cesede ait herhangi bir iz bulunamadı. Nezaket Uyur”un kızlarından DNA örneklerinin alınacağı ve bölgede daha önce bulunan kemik parçaları ile eşleştirme yapılacağı öğrenildi. Kayıp Şahıslar Büro Amirliğinde işlemleri tamamlanan Yusuf B., Adem B, Hüseyin K., Nurettin B. ve Mustafa S. adliyeye sevk edildiler.
Source: Www.star.com.tr
Cezayir”in “sömürgecilikle” suçladığı Fransa”dan “ortak çıkarlarımız var” cevabı
Fransa Dışişleri Bakanlığından iki ülke arasındaki ilişkilere ilişkin yapılan yazılı açıklamada, Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’un eski Fransız sömürgesi olan ülkesinin bağımsızlık sürecinde işlenen suçların kabul edilmesini istediği ve Fransa’yı sömürgeci tutumunu sürdürmekle suçladığı konuşmasına ilişkin yorum yapmaktan kaçınıldı.
“Cezayir Cumhurbaşkanı”nın sözleri kendisine aittir” ifadelerine yer verilen açıklamada, iki ülkenin “sıkı insani bağlarla ve ortak çıkarlarla” bağlı olduğu belirtildi.
Ortak çıkarların yanı sıra Cezayir ile bölgesel güvenlik konularında da “ortak endişelerin” paylaşıldığı kaydedilen açıklamada, Fransa’nın bu ülke ile farklı sektörlerde ilişkileri geliştirmek istediği ve diyaloğun “elzem” olduğu vurgulandı.
Tebbun, 30 Aralık 2024″te yaptığı konuşmada Fransa’yı sömürgeci tutumunu sürdürmekle suçlamış ve sert dille eleştirmişti.
15 Aralık 2024″te Cezayir, Fransız istihbaratını “ülkede istikrarın sarsılması için eski terör yapılanmalarını yeniden aktif hale getirmeye çalışmakla” suçlamış ve Fransa’nın Cezayir Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığına çağrılmıştı.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Cezayir”in ülkesine yönelttiği “istikrarsızlaştırma” suçlamalarını “asılsız ve fantezi” olarak nitelemişti.
Fransa ile Cezayir arasında ilişkiler son yıllarda gergin seyrediyor
Fransa’nın egemenlik tartışmalarının olduğu Fas”ın Batı Sahra bölgesine, Fas lehine bir özerklik planına destek verdiğini duyurması bölgede bağımsızlık yanlılarını destekleyen Cezayir ile ilişkileri germişti. Cezayir, Temmuz 2024″te Fransa’nın Batı Sahra adımına tepki olarak Paris”teki büyükelçisini geri çekmişti.
İki ülke arasında Batı Sahra dışında çözüm bekleyen tarihi sorunlar da bulunuyor.
Bu sorunlar arasında, Fransız yetkililerin yıllardır vermeyi reddettiği Cezayir arşivi ve Paris”teki İnsan Müzesi”nde bulunan halk devrimi liderlerinin kafataslarının iadesi, Fransa”nın 1960 ile 1966 yılları arasında Cezayir Çölü”nde yaptığı nükleer denemelerin kurbanları için tazminat ödenmesi ve Bağımsızlık Savaşı (1954-1962) sırasında kaybolan 2 bin 200 kişinin akıbetinin açıklığa kavuşturulması yer alıyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Dervişoğlu DEM Parti heyetine kapıları kapattı: Muhatap almayacağız
PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile İmralı”da görüştükten sonra Meclis turuna çıkan Dem Partili Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan”dan oluşan heyet, önce TMM Başkanı Numan Kurtulmuş daha sonra ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”yi ziyaret etti. DEM Parti heyetinin görüşmeleri devam ederken İYİ Parti”nin tavrı merak ediliyordu. “İYİ PARTİ MUHATAP ALMAYACAKTIR” İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, yaptığı basın toplantısında DEM Parti”ye kapıları kapattı. Dervişoğlu, “İYİ Parti olarak bizim, “Cumhuriyet düşmanlarıyla” müzakere edecek hiçbir şeyimiz olamaz. İYİ Parti, affedilmek istenen terör örgütünü ve sözde liderini, onları meşrulaştırmak isteyen sözcülerini, ortaklarını ve siyasi sorumluluğu olmayan heyetlerini hiçbir surette muhatap almayacaktır.” ifadelerini kullandı. “MİLLETİMİZİN BİR KEZ DAHA KANDIRILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ” “İYİ Parti, Türk milletinin ve Türk devletinin beklentisinin hilafına atılacak hiçbir adımın içinde olmaz, olanlarla da yol yürümez” diyen Dervişoğlu konuşmasını, “Sorunlarımızı konuşmaya değil sorunlarımızı, sorunun kaynağıyla müzakere etmeye karşıyız. “Terörsüz bir Türkiye”ye değil, terör örgütlerinin ve teröristbaşının meşrulaştırılmasına karşıyız. “Terörsüz Türkiye” ambalajıyla sunulan, “onursuz siyasetin” karşısında dimdik duracak ve milletimizin bir kere daha kandırılmasına izin vermeyeceğiz.” sözleriyle sürdürdü.
Source: Çağla Taşçı
ASELSAN Genel Müdürü Akyol”un, “Yılın Kareleri” oylamasının “Haber” kategorisinde favorisi “Her yer Filistin” oldu
Akyol, ASELSAN Gölbaşı Yerleşkesi”nde “Yılın Kareleri” oylamasında “Özgür Suriye”, “Haber”, “Doğal Yaşam ve Çevre”, “Günlük Hayat” ile “Spor” kategorilerinde yer alan 140 fotoğrafı inceledi.
“Özgür Suriye” kategorisinde Orhan Fatih Doğan”ın “Geri dönüş” fotoğrafına oy veren Akyol, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Uzun yıllardır mücadele eden Suriye halkının kazandığı zafer sonrasında artık özgür bir ülkeye akın akın dönüşlerinin fotoğraflanması bakımından anlamlı buluyorum. Yurtlarından edilmiş insanlar artık yeni yönetimin oluşturduğu demokratik, huzurlu bir ülkede yaşayabilme umuduyla Şam”a gidiyorlar. Kilometrelerce bir araç kuyruğu var. Ben bunu hem insanların vatanına hem de komşumuzun istikrara kavuşması bakımından bu yılın önemli sahnelerinden olarak değerlendirdim. Huzura ve istikrara kavuşmuş bir komşu ülkenin olması da Türkiye”yi en çok mutlu eden konulardan biri.”
“Gazze destek yürüyüşü anlamlı”
Akyol, “Haber” kategorisinde de Ali Atmaca”nın “Her yer Filistin” fotoğrafını seçerek, şunları söyledi:
“Gazze”de yaşanan insanlık dışı olaylar hepimizi üzüyor. İsrail devletinin insanları katletmesi ve dur durak bilmeden bunu devam etmesi herkesi üzüyor. Türkiye, devletiyle milletiyle dayanışma halinde elinden gelen bütün desteği sağlıyor. Son olarak 1 Ocak sabahı yapılan ve 100 binlerin katıldığı destek yürüyüşü de son derece anlamlıydı. Umarım bu yıl Gazze”ye de Filistin”e de Suriye gibi huzur gelir ve Filistin bağımsız bir devlet olarak yoluna devam eder. Oradaki acıları dindirmek için de ülke olarak elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.”
Aynı kategoride Mehmet Emin Mengüarslan”ın “Mavi vatan savunması” fotoğrafına da oy veren Akyol, Efes-2024 Tatbikatı”nda Türk savunma sanayisi şirketlerinin adeta şov yaptığını ifade etti.
Burada 45″ten fazla yabancı heyetin de olduğunu aktaran Akyol, “Geldiğimiz seviyenin dünyadaki oyun değiştirici ordulardan biri tarafından kullanıldığında ne kadar etkileyici ve caydırıcı bir güç olduğunu tüm dünya görmüş oldu. Biz de buna katkı verdik, 100″den fazla ürünümüz burada kullanıldı.” dedi.
ASELSAN ürünleri her yerde
Akyol, “Doğal Yaşam ve Çevre” kategorisinde Şebnem Coşkun”un “Buzun üstünde, suyun altında” fotoğrafını oyladı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının kutuplarda başlattığı çalışmanın son derece önemli olduğunu belirten Akyol, “Bilim ve teknolojinin gelişimini de gösteren sembolik konulardan biri. Buraya göreve giden araçlarda ASELSAN”ın da ürünleri var.” diye konuştu.
“Oğlum Arda Güler hayranı”
“Spor” kategorisinde Gökhan Balcı”nın “Şükür” başlıklı fotoğrafını seçen Akyol, milli futbolcu Arda Güler”in gol sonrası sevincine ilişkin şunları kaydetti:
“Milyonlarca çocuk Arda”nın peşinde. Herhangi bir şekilde bu kadar büyük bir kitleye ulaşmak kolay değil, örnek bir kişilik. Onun bu kadar kalabalık kitleye ulaşması ve örnek olması büyük bir olay. İyi bir sporcu olmasının yanı sıra çok beyefendi ve ahlaklı birisi. Benim oğlum 9 yaşında, o da Arda Güler hayranı. Onun örnek bir şahsiyeti seviyor olması, beni de ayrıca mutlu ediyor. Ben Beşiktaşlıyım, çocuğum Galatasaraylı. Galatasaray”ın bizim semtteki spor okulunda, karda kışta bıkmadan oynuyor.”
Akyol, “Günlük Hayat” kategorisinde ise tercihini Ahmet Okatalı”nın “Görkemli gece” fotoğrafından yana kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: