Küresel Politika Gündemi – Çatışmalar, İhlaller ve Uluslararası Gelişmeler

Gazzeli minik kız, ölümle pençeleşiyor

Minik Şam, İsrail”in Gazze”ye yönelik soykırımı ve ablukasından etkilenen binlerce çocuktan sadece biri. Yaklaşık 1 ay önce bir saldırıda babasını kaybeden Şam, şu an Han Yunus”un Mevasi bölgesinde bir çadırda annesi ve ablasıyla yaşıyor.Karaciğer büyümesi (hepatomegali) ve akut yetersiz beslenme sorunu yaşayan Şam, 2 yaşına yaklaşmış olmasına rağmen sadece 4,5 kilo. Gazze”de sağlık sistemi çöktüğü için tedavi olamıyor, sınırların kapalı olmasından ötürü de yeterli beslenemiyor.Çadırdaki olumsuz hava koşullarının ve “açlığın” bitap düşürdüğü Şam sürekli ağlıyor. Anne İslam Kıdeyh ise kızının bu hali karşısında çaresiz bir şekilde ilgili makamlara kızını kurtarmaları için yardım çağrısında bulunuyor.İlaç ve gıda yokŞam”ın muzdarip olduğu hastalıklardan ötürü hastanede bir süre kaldıklarını ancak tedavi imkanı olmadığı için çadıra geri döndüklerini söyleyen anne İslam, “gıda, mama ve bebek bezi” bulmakta zorluk çektiğini dile getirdi.Gazze”deki gıda fiyatlarının çok yüksek olduğunu, her şeye de ulaşamadıklarını kaydeden anne, “Kalsiyum ve vitamin gibi ilaçlar artık bulunmuyor. Şam, diş çıkarıyor ama kalsiyum eksikliğinden ötürü dişlerinin rengi değişiyor.” dedi.Annesi çocuğunun üstünü değiştirmeye korkuyor”Üstünü değiştirirken korkuyorum. Göğüs kafesindeki kemikler çok belirgin. 9 yıl sonra dünyaya gelen Şam”ı kaybetmek istemiyorum.” ifadelerini kullanan Filistinli anne, AA kameraları aracılığıyla vicdan ve merhamet sahibi insanlara seslendi.Refah Sınır Kapısı, Mayıs 2024’ten bu yana tamamen kapalı. Ağır yaralıların dışarı çıkışına nadiren ve Dünya Sağlık Örgütünün onayıyla izin veriliyor.Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki Rantisi Hastanesi ile güneydeki Nasır Hastanesinden 19 Haziran”da “mamaların tükendiği ve 48 saat içinde bebek ölümlerinin yaşanabileceği” uyarısı yapılmıştı.Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric de 20 Haziran”da, Gazze’de yetersiz beslenen çocuk sayısının endişe verici düzeyde arttığı uyarısında bulunmuş ve sadece mayıs ayında 6 aylıktan 5 yaşına kadar olan 5 bin 100 çocuğun, akut yetersiz beslenme nedeniyle hastaneye kaldırıldığını ifade etmişti.Gazze”deki hükümetin Medya Ofisi 28 Haziran”da yaptığı açıklamada, yetersiz beslenme nedeniyle yaşamını yitiren çocuk sayısının 66’ya yükseldiğini duyurmuştu.

Source: Muhammet Binici


Güç savaşı verenlerin yaşattığı dramlar: Ülke artık faşizmin sınırlarını aşmış, organize bir suç şebekesinin esiri durumunda

Analiz / İsmail S Gülümser

Despotik yönetimlerde; baştakiler, lüks içinde hayat sürdüğü ve kaynakları çevreyle kavgada tükettiğinden halk açlıkla boğuşuyor. Farklı coğrafyalarda din, ırk ya da güç savaşı kurbanları emeğinin sömürülmesini, kanı üzerinden güç devşirilmesini çaresizlik ve sefalet içinde izliyor. Tüm dayanışmaları bölüp parçalayarak toplumda hegemonya kuranlar, pek çok yerde kontrolü ele geçirmiş dünyayı uçuruma doğru sürüklüyor.

Despotik bir dönemin anatomisi

Son dönemde, geçmişte kısmen demokrasi deneyimi yaşamış Türk halkı da bu mazlum milletler arasına katıldı. Erdoğan, dünyadaki zorbaların öne çıkma taktiklerini kopyalayarak diktatörlüğe yatkın bir “Baas rejimi” kurma çabasında. En önemli aparatı olan yargı sistemini ve merkez medyayı hileli yola ele geçirip aykırı sesleri bastırdı. Şimdi MİT’te ürettiği sahte ve kurgu haberlerle toplumu dilediği gibi manipüle ediyor.

Yargı üzerinde operasyon

Eskiden sosyal grupları karanlık odaklar bölüp parçalıyordu, şimdi onların desteğiyle bu rolü Erdoğan ve ekibi üstlendi. Önce 28 Şubatçıları tutuklatıp kendisiyle anlaşmaya mecbur etti. Bu grubun sağduyulu halka düşmanlığından faydalanıp, insanlık dışı yöntemleriyle masum bir topluluğa soykırım planladı.

Onların fişlediği, hukuka bağlılığıyla bilinen beş bine yakın hâkim ve savcıyı kurguladıkları senaryoyla ilişkilendirip aynı günde görevden aldı, bir kısmını tutuklattı. Hukuksuzluğa alet olmayacak diğer yargı mensuplarını tehditle sindirip, yapacağı yasa dışı işlere itirazı önledi. Suça açık hâkim-savcıları kullanıp şantajla hukuk çarklarını kendine bağladı, şimdi sistemle istediği gibi oynuyor.

15 Temmuz tuzak, ölümler de AKP heyetinin planıymış

Erol Olcok ve oğlunun ölümünden oraya götürdükleri askeri öğrencileri sorumlu tutmuş, sahibi olmayan darbeyi işkenceyle kuvvet komutanı Akın Öztürk’e yıkmaya çalışmışlardı. Erdoğan’ın başyaveri Ali Yazıcı’nın sızan mahkeme ifadeleri, 15 Temmuz’un aslında “”tasfiye”” için kendilerince planlandığının ifşası anlamına geliyor. Yazıcı, ölümlü olayın Amerika’da bir toplantı sırasında AKP heyeti tarafından tasarlandığını aktarmış. Zaten otopsi raporunda mermi izi önden değil yukarıdan aşağı doğru olması ölümün yüksekten köprü ayağındaki bir keskin nişancı atışıyla olduğuna işaret ediyordu.

Hasılı topluma olumlu katkı sunma gibi bir kaygı taşımayan, aksine geçmişten gelen tüm ahlak ilkelerini kendisi için tehdit olarak gören birini sadece iktidar gücü tatmin etmedi, ülkenin tek sahibi olma hırsı benliğini esir aldı. Yaygın hizmet üreten bir grubu hedefine engel olarak gördüğü için onlara tuzak kurdu, toplumun kılcallarına kadar yayılmış bir iyilik damarının tüm yasal faaliyetlerini yıkıp dağıttı. Sırf mensubiyetinden dolayı yüzbinleri darbecilikle suçladı. Dayanışmayla sorun çözme becerisi kazanmış seçkin bir topluluğu, yaşam haklarını yok ederek yurt dışına kaçmaya zorladı.

Hak arayanlar tehdit altında rüşvet çarkı işliyor

Mensuplarının önce tüm haklarını gasp etti, sonra bir kısmını iade etme karşılığında onları suçla ilişkisini kabul etmeye ve itirafa zorladı. Yıllarca ailesinden ayrı düşmüş geçim kaynağı elinden alınmış insanlar, çaresizlik içinde kıvranırken bir partili avukatla sorun çözebileceği söyleniyor. Gerçekten de böyle birine ulaşanlar, bazı haklarından vazgeçer, imkanlarının bir kısmını bölüşürse mahkeme süreci kolaylaşıyor.

Rüşvet çarkında avukatlar, 28 Şubat’ın “ikna odası” görevi yürütüyor, hâkim-savcılara verilen talimatın hayata geçirilmesinde aracılık rolü üstleniyor. Kimine itirafçı olup sahte delil üretme teklifi yapılıyor. Varlıklılara, bir kısmını kendilerine vermesi şartıyla geri kalanı iade vaat ediliyor.

Yargı sistemindekiler, suçun parçası olurken bir yandan da cebini doldurup köşe dönüyor.

Yurt içinde, anlaşmayı reddedenleri izliyor, yaşama hakkını kısıtlıyorlar. Evden çıkandan şüphe ediyor, ne yaptığını öğrenmek için köşe bucak kovalıyorlar. Yurt dışındakilere, ülkeye gitmeden önce partili avukatlarla iletişim kurma fısıldanıyor. Avukat hava alanında ikna odasına alıyor, problemi çözülünceye kadar hizmetle irtibatı kesmesi gerektiğini telkin ediyor.

Strazburg’dan yükselen ses

Gönüllüler 10 yılı aşkın süreden beri yaşanan büyük drama direniyor. Yurt dışında kendi problemini henüz çözememiş pek çok insan, elindeki kısıtlı imkanları mağdurlarla paylaşıyor. Birkaç gün önce Strazburg’da, AHİM önünde ülkedeki “adaletsizlikleri” duyurmaya yönelik bir yürüyüş düzenlendi.

Katılımcılar, “tüm kesimler için adalet” çağrısı yaptı. Evrensel insan hakları, hukuk, vicdan ve ahlaki normlara dönülmesini istediler. Terör suçlamalarının bir silah gibi kullanılarak her dönem farklı kesimlere yöneldiğini, yaygın tutuklamalarla tüm muhaliflerin tehdit altında olduğunu dünyaya ilan ettiler. Zulümle annesini kaybeden, kanser ve bakıma muhtaç babası hala hapiste bir genç kızın göz yaşı hafızalara kazındı.

Ülke kaynaklarını ele geçirmek için bütün dayanışmaları hedef alan bir siyasetçi, yıllardan beri büyük zorluklara rağmen direncini sürdüren gönüllüler arasına fitne tohumu ekip onları alt üst gibi ayrıştırmak için yoğun kara propaganda yapıyor. Yaşanan kirli oyunun farkında olan gönüllüler, AFS aracılığıyla yayımladıkları deklarasyonda “Ayrıştırıcı kampanyalara karşı kararlı duruş” sergileyeceklerini ilan ettiler.

Mafyalaşmış iktidar, aynı yöntemi muhalefet üstünde deniyor

Hizmeti darbedeki ölümlerden sorumlu tutup terörist ilan etmiş, mensuplarını hatta avukatlarını bile hapsetmişlerdi. Şimdi aynı yöntemi diğer dayanışma grupları ve muhalefet partilerine çevirdiler. Önce delile gerek olmadan kendilerine rakip olarak gördükleri muhalif belediye ve parti temsilcilerini tutukluyor sonra delil uydurmak için ikna odasına alıp itiraf adı altında iftiraya zorluyorlar.

Yönetimi ele geçirmiş bir mafya örgütü, devletin tüm birimlerini suç ortaklığına mecbur ediyor. Memurlar Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını engellemek için yoğun mesai harcıyor. Üniversite yönetimine baskı yaptı diplomasını iptal ettirdi, talimatla iş yapan savcılara her gün yeni dava açtırdı. İlçe belediyelerine doğru tutuklamaları yaygınlaştırdı, halkın beğenisini kazanmış başkan ve çalışanları hapisle tehdidiyle korkuttular.

İkna odasındaki belediye çalışanlarına itirafçı olmadan buradan çıkışın olmadığına inandırmaya, birileri hakkında suç delili üretmeye zorluyorlar. Bunda başarılı olmasalar bile, topladıkları bilgilerle rutin belediyecilik faaliyetinde görev alanları “suç örgütü üyesi” gibi göstermeye hazırlanıyor. İmamoğlu’ndan sonra avukatını ve ikinci avukatı da tutukladı savunmasız bırakıp köşeye sıkıştırmayı düşündüler.

Yüzde 70″e varan muhalif bloğu dağıtma planı devrede

Halkın uyanıp hesap sormasını engellemek için ülkede yarım da olsa işleyen tüm çarkları bozdu, denetim birimlerini dağıttılar. Şimdi kurdukları mafya düzeninin devam etmesi için her itiraz edenin başını eziyor, her öne çıkanın sesini kesip susturuyorlar.

Gönüllülerin yurt dışında sıfırdan başlama gibi bir fırsatı vardı. Farklı ülkelerdeki irtibat yerine ulaşanlar, aldıkları küçük desteklerle hayata tutundu ve verilen oryantasyonla uyum sürecini hızlı tamamladı. Muhalefetin böyle bir şansı yok, yüzde 70″den fazla halk desteği arkasında olan muhalif bloğu dağıtmak için tek tek içeri alıyor, kendileriyle anlaşmadan çıkış yolu olmadığına inandırmak istiyorlar.

Muhalifler, ülkenin nasıl bir karanlığa sürüklendiğini fark etmediği için, rejimin ayrıştırma amaçlı tuzaklarına alet oluyor. Sadece kendi sorunlarını çözmeyle her şeyin düzeleceğini sananlar, baskı altında ezilen diğer gruplarla dayanışma ihtiyacı hissetmiyor. Ülke bu eşiği çoktan aştı, son günlerde hala belli yerlerde itiraz fırsatı verilen Fatih Altaylı gibi isimler de yargı kıskacında. CHP”ye kurdukları tuzağa sessiz kalması için bir süre orada tutacaklar. Önce yasal hakkını elinden alıp, ikna odasında anlaşmaya mecbur edecek, bir kısmını iade etme karşılığında sınırı aşmama konusunda baskısı kuracaklar.

Kutuplaşmadan nemalanıyor, ortak direniş şart

Cevheri Güven yeni videosunda, Erdoğan’ın kutuplaşma olmadan halkı etrafında toplayamadığını anlatıyor. Son günlerde barış görüşmeleriyle avutulan Kürtleri yeni bir hayal kırıklığı bekliyor. Normalleşmenin oy kaybına sebep olduğuna inanan iktidar, bunu durdurmak için kolları sıvadı bile. İmralı görüşme notlarının bir kısmını basına sızdırıp süreci sabote ederek yeniden kutuplaşma zemini hazırlıyor

Ülke artık faşizmin sınırlarını aşmış, organize bir suç şebekesinin esiri durumunda.

Özgür Özel partilileri harekete geçirdi ama ondan rahatsız gibi görünmüyorlar. Protestoları kontrollü hale getirmesinden, öfkeli kalabalığın heyecanı yatıştırmasından belki memnun bile oluyorlar.

Tarık Toros’un dediği gibi, “gemi batıyor,” AKP’liler dahil bu çöküşün altında kalmak istemeyenlerin tamamı bir araya gelip hep birlikte ortak hareket başlatmazsa ülke tapusu hızla kendini her şeyin sahibi gibi gören bir mafyatik yapının üstüne geçiyor.

Source: aktifhabercom


BBC”nin yayınlamayı reddettiği Gazze belgeselini Channel 4 kanalı ekrana taşıyacak

İngiliz Channel 4 televizyonundan yapılan yazılı açıklamada, “Gazze: Saldırı Altındaki Doktorlar” adlı belgeselin, kamu yararına cesur habercilik ve bağımsız anlatı anlayışlarının parçası olarak ekrana getirileceği vurgulandı.

Açıklamada, BBC için hazırlanan, ancak daha sonra kuruluşun yayınlamayı reddettiği belgeselin, Channel 4″ün editöryal ve yayın standartları açısından denetlendikten sonra onaylandığı aktarıldı.

Açıklamada belgeselin, 2 Temmuz Çarşamba günü yerel saatle 22.00″de yayınlanacağı belirtildi.

Channel 4 Haber ve Güncel Olaylar Başkanı Louisa Compton da konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Bu, İsrail güçlerinin uluslararası hukuku ağır şekilde ihlal ettiği iddialarını destekleyen kanıtları inceleyen, titizlikle hazırlanmış, önemli bir film ve Channel 4″ün cesur ve korkusuz gazeteciliğe olan bağlılığını örneklemektedir.” ifadesini kullandı.

Belgesel, İsrail”in sağlık çalışanlarını sistematik olarak hedef aldığını ortaya koyuyor

“Gazze: Saldırı Altındaki Doktorlar” adlı belgesel, İsrail ordusunun Gazze”ye yönelik saldırılarında sağlık tesislerini ve çalışanlarını sistematik şekilde hedef aldığını ortaya koyuyor.

Belgeselde, Gazze”deki doktor ve sağlık ekiplerinin yalnızca uluslararası hukukun korumasından mahrum bırakılmadığı, aynı zamanda, İsrail ordusu tarafından kasıtlı hedef alındığı, gözaltına alındığı ve işkenceye maruz kaldığına dair görüntü ve tanıklıklar yer alıyor.

BBC, belgeselin yayınını iptal etmişti

İngiliz yayın kuruluşu BBC, 20 Haziran”da yaptığı açıklamada, Gazze”de görev yapan sağlık çalışanlarını konu alan “Gazze: Saldırı Altındaki Doktorlar” adlı belgeselin “tarafsızlık ilkesiyle ilgili endişeler” nedeniyle yayınını iptal ettiğini duyurmuştu.

Açıklamada, yapım şirketi “Basement Films”e hazırlatılan ve geçen şubatta yayımlanması planlanan belgeselin, “kamu yayıncısının tarafsızlık standartlarını karşılamadığına” karar verildiği bildirilmişti.

Ayrıca, açıklamada, İngiliz yayın kuruluşunun, yapımın haklarını yapım şirketine devrettiği ifade edilmişti.

Basement Films ise belgeselin en az 6 kez yayın tarihi aldığı ve kapsamlı denetim sürecinden geçtiğini aktarmıştı.

Yapım şirketinin kurucusu Ben de Pear açıklamasında, BBC”yi gazeteciliğe engel olmak ve sesleri susturmakla suçlamıştı.

BBC, geçen şubatta, Gazze”de savaşın çocuklar üzerindeki etkisini anlatan, “Gazze: Savaş Bölgesinde Nasıl Hayatta Kalınır” belgeselini yayınladığı için de özür dilemişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Trump”ı Ukrayna”da üzecek haber: Rusya ele geçirdi!

Rusya’nın bu işgali, değerli maden anlaşması yapan ABD’yi hayli zora soktu.

Lityum madenini kaptıran Kiev yönetimi, ABD ile daha uzun soluklu bir anlaşma imkanını da kaybetmiş oldu.

Putin de, en büyük iki lityum kaynağından birini ele geçirmiş oldu.

KRİTİK ÖZELLİKTEKİ MADENİ RUS TARAFI ELE GEÇİRDİ

Hafif metal lityum, piller ve şarjlı aletler için oldukça önemli bir maden.

Rusya’nın hedefinin şimdi Lityum üretimini yeniden düzenlemek, artırmak ve ek gelir elde etmek olduğu belirtiliyor.

Hatırlanacağı gibi ABD Başkanı Trump, kameralar önünde Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky”yi azarlamış ve kendilerine yardım için maden sahalarının işletme haklarının ABD”ye verilmesini talep etmişti.

Bu anlaşma kısman daha sonra sağlansa da, son gelişmeler uygulamada hayli sıkıntılar doğacağını da gösteriyor.

Source: Ali Gülen


Trump, İran'a yaptırımları kaldırma şartını açıkladı

ABD Başkanı Donald Trump, İran ve İsrail arasında yaşanan çatışmaya ilişkin ABD basınına konuştu. Trump, İsrail”in İran”a saldırılarıyla başlayan çatışmalarda her iki tarafın da çok yorulduğunu ve ABD”nin İran”a gerçekleştirdiği hava saldırılarının başarıyla sonuçlandığını söyledi. İran”ın saldırılardan önce zenginleştirilmiş uranyumu başka yere taşıdığı yönündeki iddiaları reddeden Trump, “Yaşamak için kendileri dışında hiçbir şeyi başka bir yere taşımadılar. Bizim yaptığımızın aslında yapılabilir olacağını da düşünmüyorlardı” ifadelerini kullandı. “BARIŞCIL OLURLARSA YAPTIRIMLARI KALDIRIRIM” İran”a yaptırımların devam ettiğini anımsatan Trump, ateşkesten sonra Çin”in İran”dan petrol alabileceğini kaydettiği açıklamasıyla ilgili, “Hayır, ben öyle demedim. Yaptırımlar hala yürürlükte ama eğer üzerlerine düşeni yaparlarsa, barışçıl olurlarsa ve bizimle iş birliği yaparlarsa, artık daha fazla zarar vermeyeceklerse, o zaman yaptırımları kaldırırım” diye konuştu.

Source: Haberler


İtfaiyecilere keskin nişancı saldırdı: 2 ölü

ABD’nin Idaho eyaletinde, bir orman yangınına müdahale eden itfaiye ekipleri silahlı saldırıya uğradı. Keskin nişancı saldırısında 2 itfaiyeci hayatını kaybetti, biri ağır yaralandı.Yetkililer, yangının özellikle itfaiyecileri hedef almak için çıkarıldığını değerlendiriyor. Kootenai County Şerifi, saldırının “kasıtlı bir pusu” olduğunu belirtti.Saldırgan, olay yerine yakın bir ormanlık alanda, yanında silahıyla birlikte ölü bulundu. Yangın ise bölgede hâlâ kontrol altına alınmaya çalışılıyor.Olayla ilgili FBI soruşturma başlattı.

Source: Mehmet Küçükkahveci


Büyükelçi Barrack”tan “F-35” açıklaması: “Yıl sonuna kadar…”

ABD”nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack , Anadolu Ajansı”na Türkiye-ABD ilişkilerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Barrack, yeniden gündeme gelen F-35 krizine ilişkin, ABD”nin yapıcı katkılarda bulunduğunu belirterek, tarafların bu konuyu geride bırakmak istediğini öne sürdü. Büyükelçi Barrack, ABD Kongresi meseleye yeniden bakmaya hazır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da “yeni bir başlangıç” yapılması gerektiğini söylüyor ifadelerini kullandı. Barrack, (F35 ve CAATSA yaptırımları) Bana göre Başkan Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan; Bakan Rubio ile Dışişleri Bakanı Fidan”a, bunu “bitirin, bir yolunu bulun” diyecek. Kongre mantıklı bir sonucu destekleyecek. Dolayısıyla, yıl sonuna kadar bir çözüme kavuşma imkanına sahip olduğumuza inanıyorum şeklinde konuştu. TÜM BU KONULARIN YENİLENDİĞİNİ GÖRECEKSİNİZ F-35 ve CAATSA yaptırımlarına ilişkin konuşan Barrack, şunları kaydetti: Önümüzdeki birkaç ay içinde iki liderimiz ve iki dışişleri bakanımız arasında bir yeni bir buluşmayı, ikili gündemin, beş yıldır tartışılan tüm bu konuların yenilendiğini göreceksiniz. F35, F16, S400″ler, yaptırımlar, gümrük vergileri gibi şeyler bizim misyonumuzun ikincil unsurları. Sanırım ilk kez, ABD ve Türkiye”nin sadece savunma ortakları olmak yerine, “atağa geçen ortaklar olalım” diyen bir taahhüdü var. NE OLMUŞTU? Türkiye, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın aldıktan sonra ABD’nin yaptırımlarına uğramıştı. CAATSA yaptırımları çerçevesinde, bazı malzemeleri Türkiye”de üretilen F-35 savaş uçağı programından Türkiye çıkarılmıştı.

Source: Haber Merkezi


Gram altındaki sert düşüş sonrası çok konuşulacak tahmin

Orta Doğu”da İsrail ile İran arasında yaşanan çatışmaların ardından gelen ateşkes, altın piyasasında sert dalgalanmalara neden oldu. Bir süre önce 4.377 TL ile rekor seviyeye ulaşan gram altın, son günlerde yaşanan hızlı değer kaybıyla birlikte 4.200 TL seviyelerine kadar geriledi. Piyasada altındaki düşüşün devam edip etmeyeceği merakla bekleniyor. DÜŞÜŞÜN NEDENLERİ Uzmanlara göre altın fiyatlarındaki düşüşün temel nedenleri arasında, Orta Doğu”daki jeopolitik tansiyonun azalması ve ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell”ın “tarifelerin etkisini önümüzdeki dönemde hissedeceğiz” açıklaması yer alıyor. Bu ifade, kısa vadede faiz indirimi beklentilerinin rafa kaldırıldığı şeklinde yorumlandı. Yüksek faiz ortamı ise altına olan talebi düşürerek satış baskısını artırdı. Ayrıca, Çin-ABD ticaret müzakerelerinde yaşanan olumlu gelişmeler global risk algısını azaltırken, Avrupa Birliği gibi bölgelerde henüz netlik kazanmayan ekonomik tablo da piyasada temkinli duruşa neden oluyor. GRAM ALTIN İÇİN YENİ TAHMİNLER Gram altın, ons altındaki gerilemeye paralel olarak 4.175 TL seviyelerine kadar indi. Analistlere göre, teknik göstergeler gram altında aşağı yönlü sinyaller vermeye devam ediyor. Mevcut görünüm korunursa gram altının 4.110 TL”ye, hatta haber akışına bağlı olarak 4.000 TL seviyelerine kadar gerileyebileceği ifade ediliyor. DİRENÇ VE DESTEK NOKTALARI Kısa vadede yukarı yönlü beklentilerin sınırlı olduğunu vurgulayan uzmanlar, jeopolitik risklerin artması ya da faiz indirimi sinyali verecek ekonomik verilerin gelmesi durumunda 4.282 TL”nin önemli bir direnç seviyesi olacağını belirtiyor. Ancak mevcut şartlar altında gram altının 4.000 TL seviyelerine kadar gevşeme potansiyelinin yüksek olduğu dile getiriliyor.

Source: Haberler


Osimhen transferini canlı yayında duyurdular: “Oraya gitmemesi sürpriz olur”

Galatasaray formasıyla 2024-2025 sezonunda unutulmaz bir performans sergileyen Victor Osimhen”in yeni sezonda formasını giyeceği takım hala merak konusu. Öte yandan İtalyan basınından konuya dair çok çarpıcı bir açıklama geldi. Corriere dello Sport Genel Yayın Yönetmeni Ivan Zazzaroni, Victor Osimhen”in yeni takımını canlı yayında duyurdu. OSIMHEN, AL-HILAL”E GİDECEK Katıldığı bir programda konuşan Zazzaroni, Osimhen”in Al-Hilal”e gideceğini iddia etti. Zazzaroni, Size neredeyse kesin olarak söylüyorum; Victor Osimhen, Al-Hilal”e gidecek dedi. YILLIK 40 MİLYON EURO İNANILMAZ BİR RAKAM Osimhen”le ilgili açıklamalarını sürdüren Zazzaroni, Teklif öyle bir teklif ki kimse yarısını bile karşılayamazdı. Yıllık 40 milyon Euro inanılmaz bir rakam. Piyasanın tamamen dışında. Kulüpler Dünya Kupası”na gitmek istemiyordu ancak Al-Hilal için büyük bir iyimserlik var. Bana göre oraya gidecek… ifadelerini kullandı. GALATASARAY YARISINI BİLE ÖDEYEMEZ Zazzaroni, Galatasaray bu rakamın yarısını bile ödeyemez. İngiltere Premier Lig”den hiçbir teklif gelmedi. Oraya gitmemesi sürpriz olur diyerek sözlerini noktaladı.

Source: Cumhuriyet Spor


“İngiliz müzik grubu ABD”ye alınmayabilir”

The Daily Wire sitesinin üst düzey ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisine dayandırdığı haberine göre, Bob Vylan ın ABD turu kapsamında aralarında Washington DC nin de bulunduğu yaklaşık 20 şehirde sahne alması planlanıyor. habericionecikanlar#100#left# Festivalde İsrail ordusuna ölüm sloganları atıldı İngiltere de düzenlenen dünyaca ünlü Glastonbury Festivali nde sahne alan İngiliz punk rap grubu Bob Vylan, performansı sırasında Özgür Filistin ve İsrail ordusuna ölüm sloganları atmış ve sevenleri de sloganlara eşlik etmişti. Festivalde sahne alan İrlandalı rap grubu Kneecap de Filistin e destek mesajları vermiş ve İngiliz hükümetinin yasaklamaya hazırlandığı Filistin destekçisi Palestine Action adlı gruba sahneden selam göndermişti. Festivali canlı yayımlayan BBC, Bob Vylan grubunun performansını sansürlemeden canlı vermiş ancak editöryal kuralları gerekçe göstererek Kneecap in performansını canlı yayımlamamıştı. İsrail in Londra Büyükelçiliği de X hesabından yaptığı paylaşımda, festivalde kullanılan İsrail karşıtı ifadelere tepki göstererek, rahatsızlık duyulduğunu bildirmişti. Elçilik, konserde Yahudilere karşı etnik temizlik çağrısı yapıldığını iddia etmişti.

Source: Habertürk


Hindistan”daki uçak kazası soruşturmasında “sabotaj” ihtimali de değerlendiriliyor

Hindistan”ın NDTV kanalının haberine göre, Hindistan Sivil Havacılık Bakanı Murlidhar Mohol, yaptığı açıklamada, uçağın kara kutusunun incelemesinin sürdüğünü belirtti.

Hindistan”ın Gucerat eyaletinde 242 kişiyi taşıyan yolcu uçağı düştüHindistan”daki uçak kazası, dünyada son dönemde meydana gelen benzer kazaları hatırlattıHindistan”da düşen uçağın havalandıktan sonra arızalandığı iddia edildi

Mohol, kara kutunun incelenmek üzere yurt dışına gönderilmeyeceğini ifade etti.

Soruşturmanın ülkede tamamlanacağını söyleyen Mohol, uçağın düşme sebebine ilişkin soruşturmada “sabotaj” dahil tüm ihtimallerin değerlendirildiğini vurguladı.

Mohol, soruşturma raporu çıktığında kazanın yakıt sorunu ya da her iki motorun arızalanmasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının kesinleşeceğini kaydetti.

Bakan Mohol, Dreamliner model diğer uçakların incelendiği ve güvenli oldukları bilgisini de paylaştı.

Ahmedabad”daki Sardar Vallabhbhai Patel Uluslararası Havalimanı”ndan Londra Gatwick Havalimanı”na giden “Air India 171” yolcu uçağı, 12 Haziran”da kalkıştan kısa süre sonra Meghani Nagar yerleşim yerinde düşmüştü.

Uçağın düşmesi sonucu 260 kişi yaşamını yitirmişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: