Küresel Politika Gündemi – Diplomasi, Çatışmalar ve Stratejik Gelişmeler

Aile fotoğrafı

Herkes, NATO Lahey Zirve Toplantısı aile fotoğrafındaki, gece tuvaleti görünümünde açık yeşil elbisesiyle göz kamaştıran, alımlı ve güzel kadın Hollanda Kraliçesi Maxima ’ya odaklanmış ama o fotoğrafta bulunmaması gereken kişiyi, sevgili Emre Kongar atlamamış. Doğrusu tebrike değer bir gözlem çünkü o ayrıntı, NATO Zirvesi’nin en önemli mesajını taşıyor. NATO RUSYA”YA KARŞI Rusya-Ukrayna savaşının başlıca nedeni, Rusya’nın, Ukrayna’nın NATO üyeliğini, Rusya için bardağı taşıracak son damla olarak görmesiydi. NATO üyesi olmayan Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski ’nin NATO aile fotoğrafında yer alması, Rusya’nın sinir uçlarıyla oynamak ve “Biz Ukrayna’yı üyemiz olarak görüyoruz” mesajıdır. Başka bir ifade ile Rusya bir NATO ülkesine saldırmıştır. Bu durumda NATO Antlaşması’nın, üyelerden birisine yapılan saldırıya NATO’nun bir bütün olarak karşı durmasını öngören, 5. maddesi mi yürürlüktedir? Aslında aile fotoğrafına Zelenski’yi sokmaya gerek yoktu çünkü Rusya-Ukrayna savaşı, NATO’nun yol açtığı ve açıkça desteklediği bir savaştır. O zaman Trump ’ın, Ukrayna’nın değerli madenlerine el koyduktan sonra, savaş sahnesinden çekilmesi hatta Putin ’in elini serbest bırakmasını nasıl yorumlamak gerekir? Bu, NATO ittifakının, Trump’ın keyfine kalmış bir savunma örgütü olduğunu göstermez mi? Trump’ın Avrupa’yı, başının çaresine bakmaya; bir yandan da Avrupa’ya daha fazla Amerikan silahı satabilmek için müttefikleri, savunma harcamalarını milli gelirlerinin yüzde 5’ine çıkarmaya zorlaması ne anlama geliyor? Özellikle hava gücü Avrupa ve ABD silahlarına dayanan Türkiye bu gelişmeleri dikkatle değerlendirmek ve en gerek duyduğu anda, başının çaresine bakmak zorunda kalabileceğini bilerek önlemlerini şimdiden almak zorundadır. Müttefiklerin ne zaman ve ne kadar Türkiye ile birlikte hareket edeceklerini, önceden ve doğru değerlendirmek önemlidir. Özellikle de bazı müttefiklerimizin! Türkiye’ye karşı hasmane tutum aldıkları, diğerlerinin de hemen her zaman onlardan yana tavır koydukları gerçeği ortada iken. YUNANİSTAN VE NATO MÜTTEFİKLERİMİZ Nitekim Yunanistan, son AB Brüksel Zirvesi’nin sonuç bildirisine, Türkiye ile Libya arasındaki Doğu Akdeniz denizalanı anlaşması çerçevesinde yapılacak sismik araştırmaların Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne aykırı olduğuna! ilişkin bir paragrafın girmesini bir kez daha sağladı. Yunanistan’ın bu tür girişimlerinin sayısı çoktur ve AB ve ABD her defasında Yunanistan’ın arkasında yer almıştır. Müttefiklerimizin bu tutumunun yakın gelecekte değişeceğini gösteren bir belirti de yoktur. Bu bağlamda, ABD Başkanı Johnson ’un, Başbakan İsmet İnönü ’nün, “ Yeni bir dünya kurulur. Türkiye o dünyada yerini alır” demesine yol açan, “Kıbrıs’ta ABD silahlarını kullanamazsınız. Kıbrıs’a müdahale nedeniyle Rusya Türkiye’ye saldırırsa, NATO size destek olmakta isteksiz davranır” mealindeki, 5 Haziran 1964 tarihli mektubunu da anımsamakta yarar vardır. Türkiye’nin, etrafında ve dünyada olup biteni dikkatle izlemesi, doğru değerlendirmesi ve stratejisini doğru belirlemesi giderek daha da önem kazanmaktadır. Son günlerde bunu gerektiren başka gelişmeler de oldu. TRUMP NETANYAHU”YA NE YAPTI? “Hem severim hem döverim!” politikası güden Trump, bugünlerde yine Netanyahu ve Erdoğan ’ı yere göğe koyamıyor. Netanyahu’ya övgüler düzüyor ve kendi durumu ile karşılaştırılacağından bile çekinmeyerek “büyük savaşçı” Netanyahu’nun yolsuzluk nedeniyle yargı önüne çıkarılmaması gerektiğini söylüyor. Bir yandan da Netanyahu’ya İran karşısındaki başarısızlığını anımsatacak biçimde, İran’ın başarılı savunması için bir iki cümle etmeyi de unutmuyor. Halbuki Netanyahu ve İsrail ordusu İran’a karşı giriştikleri saldırılarda başarısız olup da ABD’nin başını derde sokmaya başlayınca Netanyahu’yu hizaya getirmiş ve İran ile ateşkese razı etmişti. Trump’ın bununla da yetinmediği ve Netanyahu’yu, Gazze’deki Filistinlileri göç ettirmekten vazgeçirdiği daha da ileri gidip ona, Gazze’nin dört Arap ülkesi ve Colani (Şara) tarafından yönetilmesini de kabul ettirdiği anlaşılıyor. Netanyahu ne yapsın? Eli mahkûm! Doğrusu ibretlik bir teslimiyet ve çaresizlik örneği. Bütün bu olup bitenlerden ders almayanlar, acımasız emperyalizm karşısında boynu bükük olanlar ülkelerini de kendilerini de büyük sıkıntılara sokarlar. Bunu görmek için tarihe bakmaya gerek yok. Son bir aya bakmak yeter.

Source: Ahmet Süha Umar


İsrail’e Gazze’de “ölüm tuzağı” tepkisi

Gazze”de İsrail”in insani yardımların kontrolünü eline alması sonrasında yardım kuyruklarında yaşanan sivil ölümlerin artmasına uluslararası yardım kuruluşlarından tepki geldi. Açlıkla mücadele eden sivillerin yardım merkezlerine ulaşmak isterken hayatlarını kaybettiğini belirten kuruluşlar, yardımların dağıtılmasında yeniden Birleşmiş Milletler (BM) koordinasyonuna geri dönülmesi çağrısında bulundu.

Aralarında Oxfam, Uluslararası Af Örgütü ve Sınır Tanımayan Doktorlar”ın da bulunduğu 170″ten fazla uluslararası yardım kuruluşu, İsrail”in yardım dağıtım sisteminin siviller için bir “ölüm tuzağına” dönüştüğünü vurguladı.

Yapılan ortak açıklamada, Gazze”deki sivillerin “ya açlıktan ölmek ya da yiyecek bulmak için çıktıkları yolda vurulmak” gibi “imkânsız bir tercih yapmak zorunda kaldıkları” ifade edildi. Açıklamada, İsrail”in yardım dağıtım sistemine geçtiği son haftaların, Ekim 2023″ten bu yana bölgede en kanlı ve en şiddetli dönemlerden biri olduğu belirtildi.

İsrail makamlarının beş hafta önce yardımları sadece dört dağıtım merkezine sınırlamasıyla, daha önce yaklaşık 400 BM ve STK yardım noktasına erişimi olan 2 milyon Gazzeli, artık yalnızca askeri kontrol bölgelerindeki sınırlı alanlara ulaşmak zorunda kalıyor. Bu durumu eleştiren Oxfam yetkilisi Bushra Khalidi, “Bu mekanizma bir ölüm tuzağıdır” ifadelerini kullandı.

“Erken gelen ya da geç kalan vuruluyor”

Sınır Tanımayan Doktorlar”ın Gazze”deki acil durum koordinatörü Aitor Zabalgogeazkoa ise yardım dağıtımının genellikle gece saatlerinde yapıldığını, insanların sadece, yol olduğu bile belli olmayan belirli rotalardan geçebildiğini, aksi halde kurşunlara hedef olduklarını ifade etti. Zabalgogeazkoa, “Kapılar yalnızca on dakika açılıyor. Genç erkekler dışında kimse yardıma ulaşamıyor. Erken gelen ya da geç kalan vuruluyor. Bu bir insani yardım değil; siyasi motivasyonla halkı aşağılamaya yönelik bir operasyon” dedi.

Kuruluşların verdiği bilgilere göre, son dört haftada yardım almak ya da dağıtmak isteyen 500″den fazla Filistinli öldürüldü, yaklaşık 4 bin kişi de yaralandı. İsrail ordusunun yanı sıra İsrail destekli silahlı grupların da sivillere sistematik olarak ateş açtığı belirtildi.

Filistinli STK”lar ağı direktörü Amjad Shawa, “İnsanların başka seçeneği yok. İsrail açlığı silah olarak kullanıyor, onlarca yıldır işleyen insani yardım sistemini kasten yok ediyor” eleştirisinde bulundu. Shawa ayrıca, sadece geçtiğimiz hafta dört yardım çalışanını kaybettiklerini, uluslararası toplumun başından beri başarısız kaldığını vurgulayarak, “Bu savaşa artık son verilmeli” çağrısında bulundu.

Yardım kuruluşları, tüm dünya devletlerini, İsrail”in yardım kontrolüne itiraz etmeye çağırdı. Açıklamada, uluslararası hukukun, sivillerin zorla yerinden edilmesine, ayrım gözetmeyen saldırılara ve insani yardımların engellenmesine karşı devletlere sorumluluk yüklediği hatırlatıldı, Gazze ablukasının sona erdirilmesi ve BM koordinasyonundaki yardım sistemine geri dönülmesi talep edildi.

Ayrıca 175 kuruluşun imzaladığı bildiride, devletlerden uluslararası hukuku ihlal eden askeri yardımları finanse etmemeleri istendi.

Gazze”de yaşanan savaş 7 Ekim 2023″te Hamas”ın İsrail”e düzenlediği saldırıyla başladı. İsrail ile Hamas arasında 19 Ocak”ta başlayan ateşkes süreci, yaklaşık iki ay sonra İsrail”in yeniden başlattığı bombardımanlarla sona erdi.

Source: aktifhabercom


Islak termometre sıcaklığı nedir ve neden önemli?

İklim değişikliğinin sıcak hava dalgalarını daha güçlü ve daha sık hale getirdiği artık iyi biliniyor. Kuzey yarımkürede yaz aylarının başlamasıyla birlikte Avrupa”nın büyük bir kısmı, ABD”nin bazı bölgeleri ile kuzeydoğu Asya”da sıcaklıklar mevsim normallerinden çok daha fazla.

Bu, özellikle yaşlılar, çocuklar ve hastalar için sağlık riski oluşturuyor.

İspanya”nın meteoroloji servisine göre, 28 Haziran”da El Granado kasabasında 46°C ile Haziran için yeni bir sıcaklık rekoru kırıldı. Ayrıca bu ayın, şimdiye kadarki en sıcak Haziran olduğu söylendi.

Ancak rakamlar yanıltıcı olabilir. Yüksek sıcaklıklar, düşük nem oranına sahip kuru ülkelerle (örneğin orta Kanada), nemli iklimlerde (örneğin Basra Körfezi çevresinde) aynı “hissi” vermez ve aynı derecede tehlikeli değildir.

İşte burada, ısı ve nemin potansiyel olarak ölümcül kombinasyonunu ölçmenin bir yolu olarak ıslak/yaş termometre sıcaklığı devreye giriyor. Peki ıslak termometre sıcaklığı nedir ve nasıl çalışır?

Islak termometre sıcaklığı nedir?

Herkes “sıcaklık” kelimesini bilir. Termometre havanın ne kadar sıcak olduğunu söyler.

Islak termometre sıcaklığı, ısı ve nem kombinasyonunun etkisini, yani havada ne kadar nem veya su buharı olduğu ölçer.

Bunu nasıl ölçeriz?

En basit haliyle, termometre bir pamukla ya da ince bezle sarılır. Sonra üzerine su püskürtülür ve ıslatılır.

Bu, suyun buharlaştığı sıradaki sıcaklığın ne olduğunu söyler. Bu su, ısı sıcaklığını beraberinde götürür, buharlaşarak sıcaklığı düşürür. Bu sıcaklık “ıslak termometre sıcaklığıdır”.

Neden önemli?

İnsanlar terleyerek serinler: Ciltten atılan su, fazla vücut ısısını götürür ve buharlaştığında, bu ısıyı da alır.

Bu işlem kuru bölgelerde iyi çalışır, ancak gerçekten sıcak, nemli bölgelerde çok daha az etkili olabilir.

Dışarıdaki sıcaklık vücut sıcaklığına yakınsa, nem yüksekse, terleyerek serinlemek zordur.

Bunun nedeni, havanın daha fazlasını alamayacak kadar nemle yüklü olması ve bu nedenle terin buharlaşmasının yavaşlamasıdır.

Aşırı durumlarda, hiç terleyemeyiz ve bu da ölüme yol açabilir.

Hangi sıcaklık tehlikelidir?

Science Advances dergisinde yayımlanan 2020 tarihli bir çalışma, “35°C”lik ıslak termometre sıcaklığının üst fizyolojik sınırımız olduğu ve çok daha düşük değerlerin ciddi sağlık etkilerine sebebiyet verdiğini” buldu.

Isı ve nemin birleşimi 35C°C”lik bir ıslak termometre sıcaklığının üzerindeyse, insan vücudu çevreye ısı yaymayı bırakır. Organlar çalışmayı durdurabilir ve ölümcül bir etkisi olabilir.

Bu durumdaki insanlar klimaya erişemezse, birkaç saat içinde ölebilirler.

Gölgede, giysisiz ve içme suyuna sınırsız erişimi olan, dinlenen ve sağlıklı kişiler bile hayatta kalma mücadelesi verir.

Ancak nadiren uzun süreler boyunca veya geniş alanlarda 35°C ıslak termometre sıcaklığına ulaşmıştır.

Yine de durum her zaman böyle olmayabilir.

Peki küresel ısınma?

Hava ne kadar sıcaksa, o kadar fazla nem tutabilir. Dolayısıyla küresel sıcaklıklar arttıkça, ıslak termometre sıcaklıklarının yükselmesine neden olacak daha fazla nem görmemiz muhtemeldir.

2020 Science Advances araştırmasına göre, dünyanın belirli bölgelerinde, Güney Asya ve Basra Körfezi gibi, aşırı sıcaklık/nem kombinasyonları son 40 yılda iki katına çıktı.

Araştırma, küresel ısınmayı sınırlamak için hiçbir önlem alınmazsa bu tehlikeli seviyelerin çok daha yaygın olacağını ve çok daha uzun süreceğini öngörüyor.

Ancak 35°C eşiğine ulaşılmasa bile, ıslak termometre sıcaklıkları sıcak hava dalgalarının yaşam için en büyük tehdidi nerede oluşturduğunu ve kimin en fazla risk altında olduğunu gösterebilir.

“Örneğin Hindistan”da inşaatta, teslimatta çalışanlar işlerini yapmak için dışarı çıkmak zorundalar. Maaşları iklimden bağımsız olanların aksine, geçimlerini sağlamanın başka bir yolu yok” diyor Indian School of Business”ta Araştırma Direktörü Anjal Prakash.

Bu bilgi hayatları nasıl kurtarabilir?

Islak termometre ölçümleri, hangi alanların yaşamı tehdit edecek seviyelere geldiğini anlamamıza yardımcı olur ve hükümetler uyum sağlamak için harekete geçebilir.

“Örneğin, tahminler bazı alanlarda ıslak termometre sıcaklıklarının on yıl içinde 35C”ye ulaşmasının muhtemel olduğunu gösteriyorsa, hükümetler erken uyarı sistemleri kurarak, okul saatlerini değiştirerek ve belirli soğutma önlemleri benimseyerek uyum sağlayabilir” diyor Profesör Prakash.

Daha kötüye gidecek mi?

Bilim insanları küresel sıcak hava dalgalarının artmasından giderek daha fazla endişe duyuyor.

2022″de Güney Asya”nın yoğun bir sıcak hava dalgası yaşadı. Hindistan ve Pakistan rekor kıran sıcaklıklar gördü. Yeni Delhi”de sıcaklık 50C”ye kadar ulaştı.

Prof. Prakash BBC”ye “Pakistanlıların dışarı çıktıklarında kendilerini ateşle çevrili gibi hissettiklerini söylediklerine dair hikayeler okudum. Sıcak havayı böyle tanımlıyorlar” dedi.

2023 yaz sıcak hava dalgası Avrupa”nın çoğunu, özellikle Yunanistan, İtalya, İspanya, Türkiye ve Kıbrıs gibi Akdeniz çevresindeki ülkeleri etkiledi. Sıcaklıklar bazı bölgelerde gündüzleri 40-45C”ye ulaştı.

2023″te rekor seviyedeki küresel sıcaklıklar, Kanada ve ABD”deki yoğun sıcak hava dalgalarından ve orman yangınlarından, Doğu Afrika”nın bazı bölgelerinde uzun süreli kuraklığa ve ardından sellere kadar dünyanın büyük bir bölümünde birçok aşırı hava olayının yaşanmasına katkı sağladı.

2024″teki küresel ortalama sıcaklıklar, sanayi öncesi döneme göre yaklaşık 1,55C daha yüksekti.

Birleşmiş Millerler (BM) Meteoroloji Örgütü”ne (WMO) göre, son on yıl (2015-2024) şimdiye kadar kayıtlara geçen en sıcak dönemdi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “2024”teki kavurucu sıcaklıklar, 2025″te çığır açan iklim eylemleri gerektiriyor” dedi.

“İklim felaketinin en kötüsünden kaçınmak için hala zaman var. Ancak liderler şimdi harekete geçmeli.”

Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz

Source: aktifhabercom


İngiltere Türkiye’ye neden kilit müttefik diyor

Tanıdık geldi değil mi?Sanki Türkiye’nin AB ile 60 yıllık ilişkisini anlatıyor.Britanya’nın geçen hafta yayınladığı Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde Türkiye için “NATO’nun doğu ve güney kanatlarının kesişiminde kilit bir müttefik” deniyor.İngiliz Dışişleri Bakanı Lammy, iki gün önceki Türkiye ziyaretinde de benzer ifadeler kullandı.Aslında “Kilit müttefik” kavramını iki ülkenin AB ile serüveniyle ilişkilendirmek mümkün.Türkiye ve Britanya AB’nin iki sınır noktasını oluşturuyor.İkisi de uzun yıllardır tıpkı şarkıdaki gibi ne içinde çemberin ne de büsbütün dışında.İngiltere, Brexit’le birlikte yeni bir safhaya geçti. AB’den çıktı.Şimdilerde Avrupa’yla ilişkisi bakımından Türkiye’yle hemen hemen aynı noktada.İki ülke bu tarihten itibaren savunma sanayiinden serbest ticarete önemli ortaklıkların içine girdi.Özetle son yıllarda çizdiği zikzaklarla kendi içinde büyük bir zafiyet yaşayan AB, galiba biraz da Britanya’yı Türkiye’ye doğru ittirmiş oldu.ABD-ÇİN SAVAŞINDA YENİ CEPHE: DOKTOR FRANKEŞTAYNDÜNYANIN gözü çatışma alanlarına çevrilmiş olsa da şu an en büyük savaş Çin ve ABD arasında sürüyor.Bu iki büyük güç bir süredir çok boyutlu, çok katmanlı bir egemenlik mücadelesi içinde.Çatışma alanlarından biri, insan ömrünü teoride 150 yıla kadar uzatabilecek “genetik terzilik” konusu.İngilizcede CRISPR kısaltmasıyla anılan bu teknoloji kabaca insan DNA’sını kesip biçip en ölümcül hastalıkların doğumdan itibaren elimine edilmesine dayanıyor.2020 yılında Nobel Kimya Ödülü bu terziliği yapan Fransız ve Amerikalı iki bilim insanına gitti.Ama konunun dünya çapındaki en tartışmalı ismi 41 yaşındaki Çinli biyofizikçi He Jiankui.Doktor He, 2018 yılında dünyanın genetik terzilikle doğmuş ilk ikizlerinin kendi laboratuvarından çıktığını duyurdu.Lulu ve Nana ismi verilen çocukların DNA’larının HIV’e karşı düzenlendiği açıklandı. Yani bu iki çocuk ömürleri boyunca AIDS hastası olmayacak.Tabii, bu yeni teknolojinin insanlar üzerinde uygulanması konusunda büyük bir ahlaki tartışma konusu.Doktor He’nin yaptığı gibi embriyo üzerinde çalışmalar çok kısıtlı tutuluyor. He, bu yüzden Çin’de 3 yıl hapis cezası aldı ve tıp dünyasında adı Doktor Frankeştayn’a çıktı.Geçenlerde bir Hong Kong gazetesinde bu doktorla yapılan bir söyleşiye denk geldim.Meğer Çin bilim çevrelerinden dışlanan He’yi Amerikalı biyoteknoloji girişimcileri bağrına basmış.Doktor, çalışmalarını Teksas Austin’de sürdürebilmesi için bir laboratuvar açmış, embriyo konusundaki yasakların etrafından dolanabilmek için Güney Afrika’da ofis kurmuş.ABD’den de Yeşil Kart almış… Ve fakat Çin, Doktor Frankeştayn’ın pasaportunu sebep göstermeden iptal etmiş.Çin pasaportu olmadan ülkeden çıkış yapamayan He, “Yıldız akademisyenler sadece kamu fonlarını harcıyor bense milyonların geleceği yararına çalışıyorum” dese de Çinli yetkilileri ikna edememiş.Amerikalılar bekliyor, Çinliler bırakmıyor. Savaşın genetik cephesinde işler kızışıyor.Çinli biyofizikçi He JiankuiDÜNYANIN EN ÜNLÜ MİMARI YEŞİL ENERJİYE NEDEN KARŞINORMAN Foster dünyanın en ünlü mimarlarından biri.Birkaç eserini sayarsam neden öyle olduğu daha kolay anlaşılır.Berlin’deki Reichtag binası, Londra’daki Wembley Stadı, Kaliforniya’daki Apple binası Foster’ın ikonik işlerinden birkaçı.Geçen hafta Foster’ın Kraliçe Elizabeth için yapılacak anıtı inşa edeceği açıklandı. 90 yaşındaki mimar şahsen tanıdığı Kraliçe’nin anısına iki heykel, bir aile bahçesi ve cam bir köprü inşa edecek.Fakat dünyanın en ekoloji-dostu tasarımlarını yapmasıyla ünlü bu mimar yakın zaman önce Telegraph gazetesine verdiği söyleşide şaşırttı.Foster, hem elektrikli araçların hem de güneş ve rüzgâr enerjisinin sanıldığı kadar doğa dostu olmadığını söylüyor:“Bence enerji konusunda dengeli olmalıyız. Belki rüzgâr türbinleri doğayı tahrip ediyor. Ömrü en fazla 20 yıl olan güneş panellerini nasıl geri dönüştürebiliriz bilmiyoruz. Dünya çapında elektrik, en çok fosil yakıtlar kullanılarak üretiliyor. Yani elektrikli araçlara binince fosil yakıt kullanmamış olmuyorsunuz.”Foster, yenilenebilir enerji karşıtı olmadığını ama bu konuda bir denge kurulmasını öneriyor. En ekolojik enerjinin hâlâ nükleer enerji olduğunu ama Avrupa’daki siyasetçilerin oy korkusuyla bu konuya giremediğini iddia ediyor.Norman FosterSAKALLI BEBEK WASHİNGTON’DAÇOCUKLUK travmaları kolay unutulmuyor. Ailenin en küçük çocuğunun sabahları ekmek-gazete almak için bakkala gönderildiği kuşağa mensubum.Henüz ilkokula başlamamıştım. Sıcak bir yaz günü uflayıp puflayıp bakkala ulaştım. Gazetenin birinci sayfasındaki resmi görünce ödüm koptu. Bakkalın okuduğu haber, en az resim kadar korkunçtu: Sakallı bebek panik yarattı!80’lerdeki asparagas gazeteciliğinin en rafine ürünlerinden Sakallı Bebek sanırım sadece benim değil, bir neslin de kâbusudur.Onunla korku eşiğini aşan çocuklar için Hollywood’un Chucky’si filan ancak çoluk çocuk eğlencesi olmuştur.Ama bu sakallı bebek öyle bir kâbustur ki ara sıra bir boşluk bulur hemen kendini hatırlatır.Geçen pazar Yunus Paksoy’un yazısında ABD Başkan Yardımcısı Vance’in photoshoplu fotoğrafını görünce, beynimin tozlu raflarındaki sakallı bebek dosyası tekrar açıldı.Bakkala yollanmış çocuk gibi irkildim. Meğerse bizim Sakallı Bebek büyümüş, Washington’da önemli görevlere gelmiş. Hayırlı olsun ama evlerden ırak dursun.ALMAN SUCUĞU DİYE DE BİR GERÇEK VARMENEMEN, pastırma, simit anketleriyle tartışma yaratan Vedat Milor’u sucuk konusuna el atmaya davet ediyorum.Türkiye’de artık lezzetli bir market sucuğu bulmak kolay değil. Diyelim ki tağşişli ürün listelerindekileri en baştan eledik.Ama elde kalan 40 yıllık sucuk markalarının tadı da bence eskisi gibi değil.İngiltere’deki mevzuat gereği ülkeye sadece Avrupa’da üretilen Türk sucukları geliyor.Son zamanlarda Almanya’da üretilen Türk sucuklarını deneme şansım oldu. Birbirinden farklı markalar, fiyatları Türkiye’dekiyle aynı ama o da ne? Hepsi çok lezzetli.Bildiğimiz eski sucuklar gibi lezzetli.Sanırım artık dönerden sonra bir de Alman sucuğu diye bir gerçeğimiz var.

Source: Gökçe Aytulu


G7 ve AB”den ortak açıklama! Nükleer uyarı! Desteğini resmen ilan etti

Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD’nin oluşturduğu G7 grubunun dışişleri bakanları ile Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi, İran’a ve nükleer programına ilişkin ortak bir açıklama yayınladı.25 Haziran 2025 tarihinde Hollanda’da NATO Zirvesi’nin gerçekleştirdiği Lahey kentinde bir araya geldiklerini ve burada Orta Doğu’ya ilişkin son gelişmeleri de görüştüklerini ifade eden G7 dışişleri bakanları, ortak açıklamada “G7 dışişleri bakanları ve AB Yüksek Temsilcisi olarak bizler, İsrail ile İran arasında ABD Başkanı Trump tarafından duyurulan ateşkesi desteklediğimizi bir kez daha yineliyor ve tüm tarafları bölgeyi daha da istikrarsızlaştıracak eylemlerden kaçınmaya çağırıyoruz” diye yazdı.”İRAN ASLA NÜKLEER SAHİBİ OLAMAZ”İran’ın asla nükleer silah sahibi olmaması gerektiği vurgulanan açıklamada, “İran’ı gerekçesi bulunmayan zenginleştirme faaliyetlerini yeniden başlatmaktan kaçınmaya çağırıyoruz. İran’ın nükleer programına ilişkin kapsamlı, doğrulanabilir ve kalıcı bir anlaşmaya ulaşılabilmesi için müzakerelerin yeniden başlaması çağrısında bulunuyoruz” denildi.Açıklamada sürdürülebilir ve güvenilir bir çözüme ulaşılabilmesi adına İran’a Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile derhal tam işbirliğine geri dönme, UAEA’ya ülkedeki tüm nükleer malzemelere ilişkin teyit edilebilir bilgi sağlama ve UAEA denetçilerine teftiş izni verme çağrısı yapıldı. Açıklamanın UAEA’ya ilişkin kısmında ayrıca, “İran’ın UAEA Başkanı (Rafael) Grossi’nin tutuklanması ve idam edilmesi yönündeki çağrıları kınıyoruz” ifadelerine yer verildi.İSRAİL”E DESTEK MESAJINükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi antlaşması önemine vurgu yapılan açıklamada, “İran’ın bu antlaşmaya taraf kalması ve yükümlülüklerini yerine getirmesi hayati önemdedir. Orta Doğu’da barış ve istikrara olan bağlılığımızı yineliyoruz. Bu bağlamada, İsrail’in kendini savunma hakkını teyit ediyor ve İsrail’in güvenliğine olan desteğimizi yineliyoruz” denildi.Orta Doğu’da nükleer silaha sahip olduğu düşünülen tek ülke olan İsrail, 13 Haziran’da İran’ın nükleer silah geliştirmesini önleme iddiasıyla İran’ın çeşitli bölgelerindeki nükleer tesisleri ve İran ordusunun üst komuta kademesini hedef alan saldırılar düzenlemişti. İsrail’in İran’a yönelik saldırısı, UAEA’nın 12 Haziran’da İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi anlaşması çerçevesindeki yükümlülüklerini ihlal ettiği açıklamasından sonra gelmişti.İran ile İsrail arasındaki karşılıklı saldırılar ve ABD’nin İran’daki üç nükleer tesisi vurmasının ardından ABD Başkanı Donald Trump, 24 Haziran’da İran ile İsrail arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.Tahran, UAEA Yönetim Kurulu’nu 12 Haziran’da aldığı kararla İsrail’in saldırılarına zemin hazırlamakla suçlamış, İran Parlamentosu da 25 Haziran’da UAEA ile işbirliğini askıya alan bir yasa tasarısını kabul etmişti.

Source: Mehmet Küçükkahveci


Daha önce görülmemiş sıcaklık! Sebebi “Isı kubbesi” mi? Tarih verildi! Türkiye”ye geliyor!

Avrupa, tarihinin en sıcak Haziran ve Temmuz başlangıçlarından birini yaşıyor. Aşırı sıcaklar, sadece günlük yaşamı değil, sağlık, çevre ve enerji altyapısını da ciddi şekilde etkiliyor.İSPANYA”DA REKORLAR KIRILDIİspanya’nın meteoroloji servisi Aemet’e göre ülke, El Granado kasabasında sıcaklık 46 dereceye ulaşarak Haziran ayı ulusal rekorunu kırdı. İlk Temmuz gecesinde İber Yarımadası’nda bazı yerlerde sıcaklık 43 dereceyi aştı. Sevilla’da gece sıcaklığı 28 derece ölçüldü. Aemet, Perşembe’den itibaren geçici bir serinleme beklendiğini bildirdi.PORTEKİZ 46,6 DERECEPortekiz’de Mora kasabasında sıcaklık 46,6 derece ölçülerek Haziran ayı için ülke rekoru kırıldı. Lisbon yakınlarındaki sahiller dolup taşarken, aşırı sıcaklar nedeniyle tarım işçilerinin çalışma saatleri öğleden sonra 2’de bitiriliyor. Yetkililer, güneş altında kalmanın tehlikelerine dikkat çekti.İNGİLTERE”DE EN SICAK HAZİRANİngiltere’de Haziran ayı ortalama sıcaklığı rekor kırdı. Ülke genelinde ise Haziran ayı, kayıtların tutulmaya başlandığı 1884’ten bu yana en sıcak ikinci Haziran olarak kayda geçti. Londra St James’s Park’ta sıcaklık 34,7 dereceye kadar çıktı. Wimbledon tenis turnuvası, 32,9 derece ile en sıcak açılış gününü yaşadı.FRANSA”DA OKULLAR TATİL EDİLDİ, EYFEL KULESİ KAPATILDIFransa’da sıcak hava dalgası Paris ve çevresinde kırmızı alarm seviyesine ulaştı. Paris Orly Havalimanı’nda hava 37,6 derece ölçülürken, ülke genelinde 1.800’den fazla okul ve kolej aşırı sıcaklar nedeniyle kapatıldı. Eiffel Kulesi’nin zirvesi, aşırı sıcak nedeniyle ziyaretçilere kapatıldı. Ayrıca ülkedeki bazı nükleer reaktörler, ısınan nehir sularına sıcak su salınımı ekosistemi tehdit ettiği için kapatıldı.İTALYA”DA ÇALIŞMAYA SICAK ENGELİİtalya’nın 21 kentinde en yüksek seviyede sıcaklık uyarısı verildi. Floransa 38,9 derece, Cagliari 38,6 dereceyi gördü. Toskana’da hastane başvuruları yüzde 20 arttı. Lombardiya bölgesinde ise inşaat, tarım ve yol çalışmalarına öğle 12:30 ile 16:00 arasında ara verilmesi kararı alındı.YUNANİSTAN”DA ORMAN YANGINLARIYunanistan’da sıcaklıklar günlerdir 40 dereceye yaklaşıyor. Başkent Atina yakınlarındaki sahil kasabalarında çıkan orman yangınları nedeniyle tahliyeler gerçekleşti, bazı evler kullanılamaz hale geldi.ALMANYA”DA NEHİR SEVİYESİ DÜŞTÜ, KARGO TAŞIMACILIĞI KISITLANDIAlmanya’da sıcaklıkların 38 dereceye kadar çıkacağı öngörülüyor. Yüksek sıcaklıklar Ren Nehri’nin seviyesini düşürdü, bu da kargo taşımacılığını kısıtlayarak maliyetleri artırdı.GÜNEY KORE VE JAPONYA”DA DA REKOR KIRILDISeul merkezli Kore Meteoroloji İdaresi”nin (KMA) açıklamasına göre Güney Kore”de geçen ay en yüksek günlük ortalama sıcaklık yaşandı.Ülke genelinde, 28-30 Haziran”da rekor düzeyde ortalama günlük sıcaklığın kaydedildiği, böylece kayıtların tutulmaya başlandığı 1904 yılından bu yana en yüksek ortalama sıcaklığa ulaşıldığı belirtildi.Japonya Meteoroloji Ajansı (JMA) açıklamasına göre, ülke genelinde haziranda 1898″den beri aylık en yüksek sıcaklık ortalaması kayda geçti.Buna göre geçen ayki sıcaklık ortalaması, 1991-2020 arası kayda geçen genel aylık sıcaklık ortalamasından 2,3 derece daha yüksek oldu.Ülkenin başkenti Tokyo”da Temmuz 2024″te 120″den fazla kişi sıcak çarpması kaynaklı hayatını kaybetmişti.DENİZLER DE KAVRULUYORAkdeniz’de deniz suyu sıcaklıkları, mevsim normallerinin 9 derece üzerinde. Bu durum, karadaki sıcaklıkları da artırıyor; istilacı aslan balığı gibi türler hızla yayılıyor, Alp buzulları ise rekor hızda eriyor.SICAKLIKLARIN SEBEBİ “ISI KUBBESİ” Mİ?Bilim insanlarına göre bu can alan, bunaltan sıcakların sebebi “ısı kubbesi” olarak adlandırılan hava olayı. Bu sistem, tıpkı bir tencerenin kapağı gibi davranarak, yer seviyesindeki sıcak havayı adeta hapsediyor. Isınan hava atmosferde yükseliyor ancak artan hava basıncı tarafından yeniden yeryüzüne doğru itiliyor. Aşağı sıkıştırılan hava bu şekilde daha da ısınıyor. Ortaya çıkan “ısı kubbesi” bulutları da uzaklaştırıyor. Açık ve güneşli hava, ısının daha da artmasına yol açıyor. Aşırı sıcak sebebiyle kuruyan toprak da ısınmaya daha meyilli oluyor. Isı kubbesi altındaki bölgelerde gece de hava sıcaklığı da 20 derecenin üzerinde oluyor. Bu durum da “tropik gece” deniyor. Soğuk hava cephesinin yokluğunda durum bir kısır döngü halinde devam ediyor.SICAK HAVA DALGASI TÜRKİYE”YE Mİ GELİYOR? NTV Meteoroloji Editörü Dilek Çalışkan, Avrupa”yı kavuran sıcak hava dalgasının hafta sonu Türkiye”ye geleceğini söyledi. Çalışkan, “Rüzgarlar Ege ve Akdeniz yarın ve sonraki gün kuvvetli esmeye devam edecek. Hafta sonu rüzgarlar hafifleyecek ancak aşırı bir sıcak gelecek. Ege bölgesi 41-42 derecelere çıkacak. İyi olan rüzgar denizden esecek ve nemli esecek. Önümüzdeki hafta da sıcaklar devam edecek.” dedi.

Source: Mehmet Küçükkahveci


CHP lideri Özel, “rehin alma” hikâyesini anlattı: Oğlunu göremezsin…

CHP, Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu”nun tutukluluğunun 100″üncü günü nedeniyle İstanbul Saraçhane”de “Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingi” düzenledi. İmamoğlu ve yurtdışında bulunan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş”ın birer mesaj gönderdiği mitingde İmamoğlu”nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu bir konuşma yaptı. Mitinge, geçtiğimiz hafta CHP”ye geri dönen Memleket Partisi”nin eski genel başkanı Muharrem İnce ve CHP”nin önceki dönem genel başkanı Hikmet Çetin de katıldı.

Özel, mitingde yaptığı konuşmaya Nazım Hikmet”in “Hürriyet Kavgası” şiirini okuyarak başladı. Özel, “Bugün hep birlikte her şeyin başladığı yerdeyiz. Bugün hep birlikte birilerinin planına, tertibine karşı birilerinin kurduğu kumpas planlarına karşı “Artık Ekrem bitti, CHP bitti” hesaplarına karşı her şeyin başladığı yerdeyiz” dedi. Özel, şunları kaydetti:

*Adaletin ve demokrasinin 100″üncü kara gününde, 19 Mart darbesinin 104″üncü, Ekrem Başkanımızın tutsaklığının 100″üncü gününde bu yüz karası günde milletin evindeyiz. Yedi gün yedi gece Saraçhane”de birlikte durdunuz. Gecenin karanlığında adaleti haykırdınız, iradenizi savundunuz. Seçtiğinizin arkasında durdunuz.

*Faşizme, darbecilere, cuntaya karşı boyun eğmeyenlersiniz. Ben hepinizle gurur duyuyorum. Bugüne kadar 29 büyük mitingde birlikteydik. Bu meydan İstanbul”daki bütün demokratların hep birlikte olduğu bir meydandır. Burası milletin meydanıdır, demokratların meydanıdır. Bu meydanın ötekisi yoktur, bu meydanda itilen, kakılan, dışlanan yoktur. Bu meydan bilir ki kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.

“MİLLETİN VİCDANINDAN DÖNMÜŞTÜR”

*19 Mart akşamı tek başımıza kurtulmayacağımızı, hep beraber mücadele edeceğimizi bilerek, sadece Ekrem Başkana değil tüm belediye başkanlarımıza, tüm siyasi partilerin genel başkanlarına, siyasi tutsaklarına özgürlük isteyerek bu meydanda toplandık. İyi ki geldik, iyi ki mücadeleyi verdik, iyi ki bir aradayız.

*Bizim arkadaşlarımız belki zindandalar ama moralleri, motivasyonları yüksek, inanıyorlar biz haklıyız ve biz kazanacağız. Onları zindanlara atanlar, saraylarda oturuyorlar ama yerin yedi kat dibindeler, korkuyorlar. Kaybedecekler. 19 Mart”ta yaşadığımıza bir darbe demiştik. Tüm darbeler gibi bu darbenin de hedefinin bir kişi, bir mekan ama esas hedefinin milletin iradesi olduğunu söylemiştik.

*Her darbenin bir bildirisi olur, bunun da vardı. 19 Mart”ta servis ettikleri “550 milyar lira yolsuzluk var, İmamoğlu suç örgütüdür” diye servis ettikleri haber bu darbenin bildirisidir. Tüm darbe bildirileri önce TRT”den okunmuştur. Her tarafa yayılmıştır. Ancak, milletin vicdanından dönmüştür. Buna millet inanmamış, darbeyi de darbecileri de püskürtmüştür.

“KAYA GİBİ ONLARIN ARKASINDA DURUYORUZ”

*Her darbenin bir planı olur. Bu darbenin planı 18 Mart”ta diplomayı iptal etmek, 19 Mart”ta yüzlerce polisle birlikte Ekrem Başkanın evine gitmekti. Bu darbe neyi planladıysa yaptı. Ahmet Özer 244 gündür, Rıza Akpolat 165 gündür, Alaattin Köseler 119 gündür, Emrah Şahan, Murat Çalık, Ekrem Başkan ile birlikte 100 gündür tutuklu. Hasan Akgün, Hakan Bahçetepe, Utku Caner Çaykara, Kadir Aydar ve Oya Tekin 27 gündür tutuklular.

*Onlarla birlikte belediye meclis üyelerimiz, pırıl pırıl bürokratlarımız bu darbe girişiminden dolayı cezaevlerinde tutuluyorlar. Tüm baskılara rağmen millet seçtiğinin arkasında duruyor, iradesinin arkasında duruyor. Ekrem Başkana ve arkadaşlarımıza sahip çıkıyor, biz de kaya gibi onların arkasında duruyoruz.

“CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK DİRENİŞİNİ ORTAYA KOYDUNUZ”

*Her darbenin başında bir cuntası vardır. Bu darbenin de 3 savcısı, 3 hakimi, 3 tane gizli tanığı, iftiracıları var. Bu darbenin başında bir başkan, bir cunta başkanı var. Milletin geçmişte cumhurbaşkanı diye seçip yetki verdiği birisi Recep Tayyip Erdoğan, artık cumhurbaşkanı değil cunta başkanıdır, cunta başkanı. Her darbenin görevlendirme listesi olur.

*Bu darbenin de vardı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi”ne kayyım, ismi belliydi. Cumhuriyet Halk Partisi”ne kayyım, ismi belliydi. Bu millet, darbeyi, darbe planlarını yırttı çöpe attı. Bu millet meydanlarda bu darbeye direndi. Birileri darbe beklerken, kayyım beklerken siz Cumhuriyet tarihinin en büyük direnişini, en büyük mücadelesini ortaya koydunuz, her birinizle ayrı ayrı gurur duyuyoruz.

“FATİH KELEŞ”İ EVLADI ÜZERİNDEN TEHDİT EDİYORLAR”

*100 kara günde insanlara, evlatlara, eşlere, annelere, babalara zulmettiler. Bugün darbenin 100 kara gününü konuştuğumuz salondan çıkarken, bir anne ve bir kız kardeş yanıma geldiler, dediler ki, “Bugüne kadar demeyin, söylemeyin demiştik, demediniz, söylemediniz. Ama bugün bu salondaki bu duyguyu gördükten sonra artık söyleyin. Artık herkes bilsin” dediler. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı”nın, İBB Spor Kulübü”nün Başkanı Fatih Keleş, önce Silivri”de, sonra Kandıra”da, ikide bir Çağlayan”a çağırıp, bir başsavcı ve üç savcıyla avukatsız baskılar altında tutularak, en yakınlarına, arkadaşlarına, Ekrem Başkana iftiraya zorlandı.

*Ancak, asla eğilmedi, asla buna tenezzül etmedi. “Çağlayan”dan Kandıra”ya dönme, 20 yıl yatarsın” dediler. “200 yıl yatacağımı bilsem namuslu insana iftira atmam” dedi. Şimdi bu adalet cellatları Fatih Keleş”e “Çoluğun çocuğun var, 26 yaşında bir oğlun var” deyip hatırlatma yaptılar. Fatih Bey duydu, duymazdan geldi. Bu kadarını da yapamazlar dedi. 26 yaşındaki oğlu Mustafa, gözaltına alındı. Mahkeme karşısına çıkarıldı. Çalıştığı şirkette, kentsel dönüşüm yapılacak bir apartmanda bir inatçı kiracıyı ikna etmek için o yıkılacak daireyi Mustafa”ya satıp tahliye davası açmışlar. Kiracı biliyor, ev sahibi biliyor, iş yerindeki herkes şahit.

*26 yaşında başkasının yanında çalışan Mustafa”yı rehin tutuyorlar. Mustafa”nın nörolojik rahatsızlıkları var, kapalı yerde duramıyor. Babasından kötü haber duymamak için evde televizyon açmıyor, haber okumuyor, evlere giremiyorken sırf babasını yıldırmak için bu sağlık zaafını bildirmek için önce hatırlatıp sonra Mustafa”yı içeri koydular.

*Şimdi Fatih Bey”i evladı üzerinden tehdit ediyorlar. Annesi dedi ki bugün, “Öyle hikayeler duydum ki artık Türkiye de duysun Mustafa”yı, Türkiye duysun Fatih”in nasıl direndiğini, nasıl yalana, iftiraya sapmadığını, nasıl namuslu adam olduğunu” dedi. Fatih Bey, bu meydan seninle de canım oğlunla, Mustafamla gurur duyuyor, bu alkışlar sana.

“BİZ KORKUYU EVDE BIRAKTIK”

*100 günde hem içeride, hem dışarıda direncimizi kırmaya, umudumuzu kaybettirmeye, bizi sindirmeye çalışanlara şöyle sesleniyoruz. Diyorsun ya “Gel bak bir imza at”. Ey Akın Gürlek, ey Erdoğan, gel bak, şu Saraçhane”ye bir bak. Bu ülkeyi korkanlar, sinenler, teslim olanlar değil direnenler kurtardı, direnenler kurdu. Bizi korkutamazsın, Ey Erdoğan, biz korkuyu evde bıraktık.

“EKREM İMAMOĞLU CUMHURBAŞKANI OLACAK”

*Erdoğan bu binada başkanlık yaptı, geçmişte o da terörle, yolsuzlukla, çete kurmakla suçlandı. Ama buradan İstanbul”un bütün muhafazakar demokratlarının şahitliğiyle, bütün milli görüşçülerin şahitliğiyle hatırlatırım ki, bir gün evine, evinin kapısına, sabahleyin eşinin, evladının yanında polis dayanmadı, bir gün gözaltı yapılmadı, bir gün Vatan Emniyet”te tutulmadı, bir gün tutuklanmadı.

*Tutuksuz yargılandı. Ceza aldı, yine tutuklanmadı. Yargıtay”a gitti, onaylandı, yine kapısına polis yollanmadı. Telefon açtılar, “Pınarhisar Cezaevi hazır, cezanız onaylandı, yatmaya gelin” dediler. Bu kapıdan çıktı, bu meydana geldi. Bu meydanda halka hitap etti. Davulla, zurnayla cezaevine gitti.

*TRT ekranlarında hakkında, ailesi hakkında bir gün iftiralar yayınlanmadı. Bırak pankartlarının yasaklanmasını, cezaevinde şiir albümü çıkardı, şiir kitabı yazdı. Ancak bugün kendisine yapılmayan her şeyi rakibine, rakibinin ailesine, sevdiklerine yapıyor. Ekrem İmamoğlu, hali hazırda bu belediyenin seçilmiş belediye başkanıdır. Sadece tutuklu olduğu için yerine geçici olarak başkan vekili seçilmiştir.

*Unvan belediye başkanıdır. Ancak onun resmini belediyeden, ismini bilboardlardan, sesini metro istasyonlarından kaldırmaya çalışıyorlar. Erdoğan, belediye başkanlığını kaybettiğinde ona yapılmayan muamele, belediye başkanı unvanı sürerken yapılıyor. Erdoğan”a sesleniyorum. Ekrem Başkan”ın afişinden, broşüründen, resminden, sesinden korkuyorsun, ancak korkunun ecele faydası yok. Onun bir vesikalık resmine yenileceksin. Bir vesikalık resmine yenileceksin. Sen gideceksin, Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak. Cumhurbaşkanı olacak.”

Source: Anka


15 Temmuz şehidi Ahmet Çakır”ın ailesi konuştu: 1 kez gördüğü kızı 2,5 yıl yaşayabildi

Adı bir okulda yaşatılan şehit oğullarının anısını Gaziantep”te evlerinde oluşturdukları özel bir köşede yaşatan Çakır ailesi SABAH”a konuştu. Evlerinin bir köşesini oğullarının fotoğrafları, üniformaları ve eşyalarıyla donatan acılı aile, 26 yaşında şehit olan evlatlarının hasretini bunlarla gidererek teselli buluyor. Şehit oğlunun kendisi için bir evlattan öte bir arkadaş gibi olduğunu söyleyen anne Asiye Çakır, “Yeni evliydi, erken doğumla bir evladı olmuştu. Küvöze koydukları için bir kere bile kucaklayamadı, görev için çağırılınca hemen kalkıp gitti. Ahmedim 26 yaşındaydı, artık hep öyle kalacak. Ahmet benim için hayırlı, devleti için de yiğit bir evlattı. Oğlumun acısı beni çok yaraladı ama şerefiyle vatanı için can vermesi beni ayakta tutuyor” dedi. ÇOCUĞU YENİ DOĞMUŞTU 15 Temmuz gecesi göreve çağrılan polis Ahmet Çakır, evden çıkmadan önce yeni doğum yapan eşinden helallik aldıktan sonra annesini arayarak operasyona gittiğini eşi ve çocuğunun onlara emanet olduğunu söyledi. Gölbaşı Özel Harekât Daire”sine düzenlenen ilk bombalı saldırıdan kurtulan Çakır, ikinci saldırıda şehit düştü. Darbe girişiminden 1 yıl önce, 18 Temmuz”da dünya evine giren Seyit Ahmet Çakır, darbe girişiminden 3 gün sonra 1. evlilik yıldönümünde memleketinde toprağa verildi. Şehidin ismi, Gaziantep Nizip”te bir liseye verildi. “KIZINI KUCAKLAYAMADI” Oğlunu erken yaşta kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını ancak vatanı uğruna, çok sevdiği üniformasıyla şehit düşmesinden dolayı da gurur duyduğunu söyleyen anne Asiye Çakır, “Ahmet benim için bir evlattan öte bir arkadaş gibiydi. Sürekli arar, halimi sorardı. Daha yeni evliydi, çocuğu dünyaya 6 aylık gelmişti. Doktorlar, “yaşamaz” diyorlardı. Oğluma “bu çocuk dünyaya erken geldi ama her şerde bir hayır var” dedim. İşine o kadar bağlıydı ki düğün izni, evlilik izni, nikah izni kullanmadı. Bebeği doğduğunda yine görevdeydi. Bebeğin yaşamaz demelerine rağmen göreve gitti. Yine görevi ağır bastı. Kızının gözünü açtığını bile göremedi” diye konuştu. 1 KEZ GÖRDÜĞÜ KIZI 2,5 YIL YAŞAYABİLDİ Oğlundan geriye kalan tek emanet olan torununun da 2,5 yıl sonra yaşamını yitirdiğini anımsatan acılı anne, “Sanki oğlum evladını görsün diye erken doğdu. Kimse yaşamasına ihtimal vermiyordu ama o yıl boyunca bize sabır kaynağı oldu. Sürekli tedavi görüyordu ama sonra küçük bedeni bunu kaldıramadı. O da melek olup babasının yanına gitti. Oğlumun ardından torunumun da yaşamını yitirmesi beni çok yaraladı ama evladımın şerefli bir şekilde vatanı için can vermesi beni ayakta tutuyor” dedi. VATANINI VE ÜNİFORMASINI ÇOK SEVERDİ Baba Şahin Çakır ise, oğlunun özel harekât polisi olmayı çok istediğini belirterek, “İlk görev yeri Ordu”ydu. Daha sonra Şırnak”ta birçok operasyona katıldı. Diyarbakır”da geçici görevde bulundu, Kobani”de de görev aldı. En son Ankara”daki Özel Harekât Daire Başkanlığı”nda göreve başladı. Onun için özel harekatın ayrı bir yeri vardı. Üniformasını çok severdi. Bana “Vatanım ve bir karış toprağım için her zaman canımı vermeye hazırım. Ülkenin her karış toprağı benim, oralarda kanımız var” derdi. Her yere gönüllü giderdi. “Bu toprağı kimselere vermeyiz” derdi. Çocuğumla gurur duyuyorum. Benim çocuğum vatanı için şehit oldu. Bazıları bu vatanı bölmek ve başkalarına satmak isterken oğlum onları engellemeye çalışan arkadaşlarıyla birlikte şehadet şerbetini içti. Hepsini ruhu şad olsun, biz yerlerinin cennet olduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu.

Source: Mehmet Boncuk


Oruç Reis Mavi Vatan’da

Somali”de gerçekleştirdiği ilk kıtalar arası görevini başarıyla tamamlayan Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi, 9 ay sonra Mavi Vatan”a döndü. Geçen yıl 4 Ekim”de Filyos Limanı”ndan yola çıkan Oruç Reis, Somali”de 234 gün süren görevini başarıyla tamamladı. Somali”nin 3 ayrı deniz blokunda 4 bin 464 kilometrekarelik alanda üç boyutlu sismik veri toplayan Oruç Reis”in görevi, 6 Haziran”da sona erdi. Mogadişu Limanı”nda düzenlenen uğurlama töreninin ardından 15 Haziran”da yurda dönmek üzere harekete geçen Oruç Reis, Süveyş Kanalı”nı geçerek Akdeniz”e ulaştı. Oruç Reis”in 2 Temmuz sabah saatlerinde Çanakkale Boğazı, 3 Temmuz sabah saatlerinde de İstanbul Boğazı”ndan geçmesi planlanıyor. Oruç Reis”in boğaz geçişlerinin ardından 4 Temmuz”da Filyos Limanı”na demirlemesi öngörülüyor. Yaklaşık 9 aylık görevinin ardından Filyos”a yanaşacak olan gemi, burada bakım ve onarımdan geçecek. Gerekli çalışmaların yapılmasının ardından da yeni görevine hazır hale gelecek.

Source: Sabah


Muhammet Yakut ölümü ile ilgili detaylar ortaya çıktı: İşte son sözleri

Hakkında sosyal medya paylaşımları nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılan ve 2023 yılında kırmızı bültenle aranan Muhammed Yakut’un Almanya’da yaşamını yitirdi…

Gelecek Partisi Kurucular kurulu üyesi Yavuz Değirmenci, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Yakut’un dün sabaha karşı Almanya’da kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini duyurdu.

Cenazesinin adli tıpa götürüldüğü ifade edildi, ancak bu bilgiye dair resmi makamlardan herhangi bir açıklama yapılmadı.

SON SÖZLERİ “DİNLENECEĞİM” OLMUŞ

Yakut’un bir süredir hapiste olduğu, tahliyesinin ardından kaldığı otelde kalp krizi geçirdiği bildirildi.

Otel odasında ölü bulunan Yakut’un, odasına çekilmeden önce çevresindekilere “Kendimi yorgun hissediyorum, biraz dinleneceğim” dediği öğrenildi.

CENAZESİ TÜRKİYE”YE GETİRİLECEK

Muhammed Yakut’un cenazesinin önümüzdeki günlerde Türkiye’ye getirileceği belirtildi.

Source: Haber Merkezi


Trump ve Netanyahu karşıtı eylem! New York’ta ‘Özgür Filistin’ nidaları!

ABD’nin New York kentinde, Manhattan’daki Washington Square Park’ta toplanan İran ve Filistin destekçileri, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu protesto etti. Göstericiler, Ortadoğu’da barış çağrısında bulunarak, Gazze’deki saldırıların sona ermesini istedi.Protesto sırasında “Savaşa hayır”, “Özgür Filistin, Özgür İran” ve “Soykırımı durdurun” yazılı pankartlar taşıyan göstericiler, Filistin halkına destek sloganları attı. Aynı alanda toplanan İsrail yanlısı bir grup da karşı gösteri düzenledi. New York Polis Departmanı (NYPD), iki grup arasında gerginlik yaşanmaması için parkta geniş güvenlik önlemleri aldı. Yetkililer, protestoların barışçıl şekilde sona erdiğini, herhangi bir olumsuzluk yaşanmadığını açıkladı.”12 GÜN SAVAŞI” HATIRLATMASI: ORTADOĞU’DA BARIŞ ÇAĞRISIGöstericiler, geçtiğimiz haftalarda İran, İsrail ve ABD arasında yaşanan “12 Gün Savaşı”na dikkat çekerek, bölgede yeni bir savaş riskinin ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladı. Filistin’de yaşanan sivil kayıpları ve insani krizi ön plana çıkaran grup, uluslararası kamuoyunu harekete geçmeye çağırdı.Netanyahu’nun Beyaz Saray ziyareti öncesi mesaj: Kalıcı ateşkes sağlanmalıProtestocular, önümüzdeki hafta Washington’da yapılması beklenen Netanyahu-Trump görüşmesine de dikkat çekerek, bu buluşmanın Filistin’de kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve sivillere yönelik saldırıların durdurulması için bir dönüm noktası olması gerektiğini belirtti. Göstericiler, “ABD barışın yanında olmalı, İsrail’in savaş politikalarına destek vermemeli” ifadeleriyle çağrılarını yineledi.

Source: Fatih Yoncalık


Bitcoin zorlu döneme girdi

Kripto piyasalarında beklenen yaz rallisi yerini derin bir durgunluğa bıraktı. Bitcoin”in zincir üst hareketleri Glassnode raporunda hayalet kasabaya benzetilirken, piyasa katılımcıları makroekonomik gelişmeler için sabırsızlanıyor. Jerome Powell”ın faiz indirimi konusundaki temkinli yaklaşımı kripto varlıkları bekleme modunda tutmaya devam ediyor. Bitcoin Fed Belirsizliği ve Jeopolitik Krizlerle Zorlu Dönemde Bitfinex uzmanlarının son raporuna göre Bitcoin, 2013″ten bu yana ortalama yüzde 6″dan daha az kazanç sağladığı üçüncü çeyreğe makro belirsizliklerle başladı. Haziran ayındaki büyük kaldıraç temizliği Bitcoin vadeli işlem sözleşmeleri piyasasında açık pozisyonları 360 bin BTC”den 334 bin BTC”ye düşürdü.Bu yüzde 7,2″lik azalış Bitfinex tarafından “zorla kaldıraç azaltma” sıfırlaması olarak tanımlanıyor. Pozisyonların daha temiz olmasıyla firma, çeyrek ilerledikçe 110 bin dolar üzerindeki veya 100 bin dolar altındaki fiyat sapmalarının kısa süreceğini bekliyor.Nansen”da araştırma analisti Nicolai Søndergaard, piyasanın Fed”in politika sinyallerini beklediğini vurguluyor. Søndergaard, “Bu benim görüşüme göre dikkat edilmesi gereken en büyük şey, piyasa duyarlılığını bekle-gör yerine tek yönlü olacak şekilde çevirecek.” açıklamasında bulundu.En son Fed nokta grafiği 2025″te sadece bir veya iki kesintiyi işaret ederken, geçen ayın temel kişisel tüketim harcamaları revizyonu yüzde 3″e çıkarak politika yapıcılarını bölünmüş durumda tutuyor. Bitcoin salı günü 107.500 dolar civarında el değiştirirken, Ethereum ise 2.470 dolar seviyesinde gezindi.

Source: Haberler


G7 ülkeleri Dışişleri Bakanları, İran”a UAEA ile işbirliği yapma çağrısında bulundu

ABD Dışişleri Bakanlığı, G7 Dışişleri Bakanları açıklamasına ilişkin yazılı açıklamada bulundu.

İran”ın sürdürülebilir ve güvenilir bir çözüm amacıyla UAEA ile işbirliğini sürdürmesi çağrısı yapılan açıklamada, Tahran yönetiminin UAEA”ya İran”daki tüm nükleer materyaller hakkında doğrulanabilir bilgiler sağlaması ve müfettişlere erişim izni vermesi gerektiği belirtildi.

Açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump tarafından duyurulan İran ile İsrail arasındaki ateşkesten memnuniyet duyulduğu ifade edilerek, taraflara çatışmayı tırmandırmama çağrısında bulunuldu.

Katar”ın ateşkes sürecindeki “önemli rolünün” takdirle karşılandığı aktarılan açıklamada, İran”ın “asla nükleer silaha sahip olamayacağı” değerlendirmesi yapıldı.

Açıklamada, İran”ın nükleer programını ele alan “kapsamlı, doğrulanabilir ve kalıcı bir anlaşmayla sonuçlanacak müzakerelerin” yeniden başlaması talep edildi.

İran”ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması”na (NPT) taraf olmaya devam etmesi gerektiği kaydedilen açıklamada, “Orta Doğu”da barış ve istikrara olan bağlılığımızı yineliyoruz.” ifadesi yer aldı.

Açıklamada ayrıca, “İsrail”in güvenliğine olan desteğimizi yineliyoruz.” denildi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Dalai Lama: Bir halef belirleyeceğim

Himalaya kasabası Dharamshala da dini liderlerin katıldığı bir toplantının başında konuşan Dalai Lama, Kurumun devam edeceğini teyit ediyorum dedi. Dalai Lama nın ofisinin üyelerinin, geçmiş geleneklere uygun olarak bir halef aramak ve tanımak için Tibet Budist geleneklerinin başkanlarına ve diğer dini liderlere danışacağını da sözlerine ekledi. Çin e yönelik olduğu düşünülen bir mesajla, başka hiç kimsenin bu konuya müdahale etme yetkisi olmadığını yineledi. Dalai Lama Tibet e gidecek Daha sonra sürgündeki Tibet hükümetinden konuyla ilgili açıklamalar yapıldı. Dalai Lama nın sağlığının iyi olduğunu ancak yerine henüz bir halef belirlemediğini belirten sürgündeki hükümet, Bu halefin cinsiyetinin bir önemi yok, Dalai Lama nın ona güvenmesi yeterli. Zamanı geldiğinde Dalai Lama halefi için daha fazla talimat verecek açıklamasını yaptı. Dalai Lama nın Tibet e gitmeye hevesli olduğunu ifade eden hükümet, Çin in önkoşullarına bağlı olmaksızın, sağlığına bağlı olarak bu ziyaret yapılacak. Bir sonraki Dalai Lama nın milliyeti Tibet ile sınırlı olmayacak. Çin ile ciddi bir görüşme içinde değiliz dedi. Dalai Lama, Tibet teki Çin yönetimine karşı başarısız bir ayaklanmanın ardından 1959 yılında sınırı geçerek Hindistan a kaçtı. Dharamshala da sürgünde bir hükümet kurdu ve Pekin in Tibet üzerindeki sıkı kontrolünden rahatsızlık duyanlar için alternatif bir güç kaynağı olarak görüldü. Asıl adı Tenzin Gyatso olan ve Budizm inancının 14. reenkarnasyonu olarak bilinen Dalai Lama geçtiğimiz pazar günü 90 yaşına girdi. Dalai Lama her zaman Tibet in bağımsız statüsünü savunmuş olsa da Pekin onu ayrılıkçı olarak görüyor. 1950 yılında bağımsız bir ülke olan Tibet i işgal eden Çin, Tibet teki insanların yaşam standartlarının kendi yönetimi altında büyük ölçüde iyileştiğini söylüyor.

Source: Habertürk


Hibakuşalar 100 bin barajının altında: Atom bombasının son tanıkları

Japonya Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanlığının (MHLW) ilk 1957″de başlattığı resmi hibakuşa sağlık karnesi sistemindeki veriler güncellendi. Verilere göre bu yıl 31 Mart”ta sona eren 2024 mali yılında hibakuşa sayısı önceki mali yıla kıyasla 7 bin 695 azalarak 99 bin 130″a düştü. Hibakuşaların yaş ortalaması, aynı dönemde 0,55 artışla 86,1″e yükseldi. Atom bombası mağdurlarının en yoğun yaşadığı eyaletler Hiroşima (48 bin 310), Nagazaki (23 bin 543) ve Fukuoka (3 bin 957) olarak kayda geçti. Japonya”da atom bombası mağdurlarının sayısı 1999″da 300 binin, 2013″te 200 binin altına inmişti. STATÜ Yerel dilde hibakuşa ifadesi bombadan etkilenenler ya da bomba mağdurları şeklinde tanımlanıyor. Japonya hükümeti, bir vatandaşın hibakuşa statüsü alabilmesi için belli koşullar istiyor. Hibakuşa kabul edilebilmek için kişinin saldırı sırasında veya onu takip eden iki hafta içinde Hiroşima ya da Nagazaki”de, belirlenen alanlar içinde bulunmuş olması gerekiyor. Atom bombasından kaynaklı radyasyona maruz kaldığı belirlenen kişiler hibakuşa olarak kabul edilebiliyor. Bu kişilere, ücretsiz sağlık hizmetleri ve hastalık yardımları da dahil olmak üzere, çeşitli sosyal destekler sunuluyor. BOMBALAR 1939-1945″te yaşanan İkinci Dünya Savaşı”nın son yılında ABD 6 Ağustos”ta Hiroşima”ya, 9 Ağustos”ta Nagazaki”ye atom bombası atmıştı. Hiroşima”da ilk etapta 66 bin kişi ölürken 69 bin kişi yaralandı. 195 bin kişinin yaşadığı Nagazaki”de ise 39 bin kişi öldü, 25 bin kişi yaralandı. Yıl sonuna dek toplam ölü sayısı Hiroşima”da 135 bin, Nagazaki”de 75 bine çıktı. Ancak Japonlar, iki şehirdeki ölümlerin toplam 500 bine yakın olduğunu savunuyor. Bu yıl, atom bombalarının Japon kentlerine atılmasının 80. yıl dönümü olarak öne çıkıyor.

Source:


Somali”deki görev başarıyla tamamlandı… Oruç Reis Filyos”a demir atacak

Geçen yıl 4 Ekim”de Filyos Limanı”ndan yola çıkan ve Somali”de gerçekleştirdiği ilk kıtalar arası görevinde 3 ayrı deniz blokunda 4 bin 464 kilometrekarelik alanda üç boyutlu sismik veri toplayan Oruç Reis, Mavi Vatan”a dönüşünün ardından Çanakkale Boğazı”na ulaştı.Saat 08.30″da Çanakkale Boğazı”na güneyden giriş yapan Oruç Reis”e seyri sırasında, Zağanos Paşa Destek Gemisi, Sancar Destek Gemisi ve Ataman Takip Gemisi”nin yanı sıra donanmadan TCG Gediz ve TCG Turgutreis fırkateynleri de eşlik etti.Oruç Reis, ilk önce Gelibolu Yarımadası”ndaki Şehitler Abidesi, ardından Kilitbahir köyündeki “Dur Yolcu” yazısının önünden geçerek kuzeye doğru ilerledi.1915 Çanakkale Köprüsü”nü de geçtikten sonra Marmara Denizi”nde ilerleyecek olan Oruç Reis”in, yarın sabah saatlerinde İstanbul Boğazı”na ulaşması, 4 Temmuz”da Filyos Limanı”na demirlemesi planlanıyor.

Source: Www.star.com.tr


Süveyş Körfezi’nde sondaj gemisi sulara gömüldü: Ölü ve kayıplar bildirildi

Mısır Petrol Bakanlığı”ndan yapılan yazılı açıklamada, kısa süre önce Offshore Shukheir Oil Company”den (OSOCO) “Adam Marine 12” isimli sondaj gemisinin, Cebel Zeyt bölgesinde alabora olduğuna ilişkin bilgi alındığı belirtildi. Açıklamada, Petrol ve Maden Kaynakları Bakanı Kerim Bedevi ve Çalışma Bakanı Muhammed Cubran”ın, her iki bakanlıktan birer ekip ile durumu yerinde değerlendirmek, kurtarma çalışmalarını izlemek ve olaya yönelik alınan acil önlemleri değerlendirmek üzere kaza mahalline gitmek için yola çıktığı kaydedildi. Bakanlığın açıklamasında, bölgedeki ilgili makamlar ve bağlı şirketlerle koordinasyon halinde gelişmelerin anlık olarak takip edildiği ve gerekli tedbirlerin alındığı bildirildi. KAYIP KİŞİLER ARANIYOR Bu arada Al-Shorouk gazetesinin de aralarında bulunduğu Mısır basınında yer alan haberlerde, Kızıldeniz ilinin kuzeyinde bir petrol sondaj gemisinin alabora olduğu, 3 kişinin hayatını kaybettiği, 6 kişinin kurtarıldığı ve kayıp 21 kişiyi arama çalışmalarının devam ettiği belirtildi. Al-Shorouk”un haberinde, sondaj gemisinin Eşrefiye platformu yakınlarındaki yeni bir çalışma sahasına çekildiği sırada alabora olduğu ifade edildi. Mısır makamlarından, medyada yer alan haberlere ilişkin henüz bir açıklama yapılmadı.

Source: