Küresel Politika Gündemi – İran, İsrail ve ABD’nin Çatışma Dinamikleri

İran’ı küçümsemek!

İsrail ve ABD saldırılarına karşı İran beklenenin ötesinde bir direniş gösterdi. Daha doğrusu uzmanlar “Tahran hemen pes eder” diye beklediler günlerce; yeni rejim senaryoları yazıldı. Çünkü Pers topraklarındaki gelişmeleri Doğu’dan değil de Batı’dan -emperyalizm penceresindenokudular. Daha doğrusu 2 kabile, 3 şeyhin birleşmesi ile kurulan Suriye, Irak, Katar, BAE ile kadim bir uygarlığa sahip İran’ı birbirine karıştırdılar. Oysa MÖ binlerce yıl öncesine dayanan bir kültürü var İran’ın. Medlerden Perslere, Darius ’lardan Serhas ’lara hep o topraklarda var olmuşlar. Şii mezhebinin merkezindeler. Farslar, Türkler, az sayıda Kürt ve Beluçlardan oluşan; 90 milyonluk nüfusa sahipler. Ülkede hüküm süren İslam cumhuriyeti kimliğinden memnun olmasalar da bayrak ve vatan sevgileri ortak paydaları. Ne füzeyle rejim değiştirirler ne de pes ederler. Hele hele şişirilen Şah Rıza Pehlevi ’nin oğlu Rıza Pehlevi projesi tam bir fiyasko! Çünkü İran’daki anketlerde en sevilmeyen isimler arasında en önde. Sözün özü, Irak ve Suriye’deki gibi kara harekâtı söz konusu bile olamaz. O yüzden Batılı, emperyalist güçler şapkasını önüne koyup düşünsün. Ki Trump ’ın ateşkes çağrısı da İran’ın ummadık taş olduğunun kanıtı. BAŞ KAYBEDEN! ABD’nin İsrail “rica” sıyla İran’ı vurmasından sonra Tahran yönetimi, dünya petrol ticaretinin merkezi Hürmüz Boğazı’nı elindeki tüm silahlı kuvvetlerle kapatacağını açıklamıştı; yumuşamış gibi dursalar da Rus yapımı İran denizaltılarının, her an izinsiz geçen tankerleri batırması olası. “Ticari” tehlikeyi sezen Trump’ın argo bir tavırla durumu toparlama girişimlerine karşın dünya ucu açık bir krizin eşiğinde! S. Arabistan, BAE, İran, Kuveyt, Irak ve Katar gibi büyük üretici ülkeler, petrol ve kondensat ihracatlarında bu su yoluna bağımlı. Bırakın, aylık aksamayı günlük kesintiler bile petrol borsalarını altüst eder. Çatışmanın sürmesi halinde emperyalist aile kaybeder, Rusya’ya piyango vurur. Çünkü Körfez’e erişim kapanırsa Rus petrolleri gözde enerji haline gelir; Rusya da ABD destekli petrol gelirleri sayesinde ekonomisini düzeltir. Türkiye’ye dönersek; her zamanki gibi “baş kaybeden” . Suriye karışır Türk ekonomisi dara girer, Irak dağılır enflasyon patlar; şimdi de İsrail-İran krizi yaşıyoruz. Benzine yüzde 10 zam geldi, ortalık yatışınca gelen zammı olduğu gibi geri almak kimsenin aklına gelmiyor. Ufak bir indirimle kandırmaca yapıyorlar. Her gün yüzlerce füzeye hedef olan Tahran-İran ekonomisi bile bizimki kadar etkilenmedi savaştan. İran Borsası TEDBİX yüzde 2 civarı düştü, Tel Aviv Borsası TA 1.5 puan yükseldi! Peki ya Türkiye? Bu sorunun yanıtını parayı yönettiğini var sayan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek versin? “Niçin biz hep baş kaybedeniz?” Yunan turizm bakanı olsa! Kültür ve Turizm Bakanı M. Nuri Ersoy ’un gazeteci Ahmet Hakan ’ı Pire Limanı’na bağlı lüks yatında ağırlaması özellikle muhalif medyada geniş yankı buldu. Önce Ersoy’un nasıl 36 milyon Avroluk yata bindiğine vurgu yaptılar, ardından günlük siyasi bir gazetenin yayın yönetmeninin bakanın teknesine misafir olmasını eleştirdiler. Haklıdırlar ancak burada özne, Bakan Ersoy’un 36 milyon Avroluk bir yata sahip olması ya da gazeteciyi teknesinde ağırlaması değil. Günün sonunda Ersoy, ETS turizm ve Royal otellerin sahibi trilyoner iş insanı. Vergisini ödüyorsa o yata biner, yine gazetecinin konuk edilmesi de söz konusu kurumu bağlar. Burada asıl mesele, Türkiye Cumhuriyeti turizm bakanının, Yunanistan’ın Pire Limanı’nda fotoğraf vermesi. Türk turizmi, patlak veren İsrail-İran (hatta ABD) gerginliği nedeniyle iptaller yaşarken (Bkz. TÜİK verileri) M. Nuri Ersoy bu görüntüyü, Marmaris, Fethiye, Bodrum ya da Antalya Kaleiçi limanında vermeliydi. Çünkü o Türkiye’nin turizm bakanı; Yunanistan’ın değil. Hem bu Atina ziyareti sonrası, artık kimse kimseye, “Ege kıyıları dururken niçin Yunan adalarına gidiyorsunuz” diyemez. İşin şakası, Türkiye’de yat bağlama fiyatları Yunanistan’ın 3 misli; bakan bey, belki masraftan kısmıştır Pire’ye demirleyip! ÖTV ZAMMINI DURDURMALI Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan , yetkisini kullanır ve Temmuz ayında ÖTV zammı yoluyla akaryakıt fiyatları daha da yukarı çıkarsa İsrail-İran savaşı nedeniyle dengesi bozulan Türk ekonomisindeki makroekonomik istikrarsızlık derinleşir; halkın alım gücü düşer ve kamusal güven sarsılır. Türk ekonomisini, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kısa vadeli pragmatizmine feda etmemeli Erdoğan. Çünkü akaryakıt günlük yaşam ve üretim çarkları için en önemli girdi kalemi. Dipnot: Merkez medya ve hatta muhalif kanat, “Türk ekonomisi, Türk insanı, Türk siyaseti” söylemlerinden vazgeçip “Türkiye ekonomisi, Türkiye insanı, Türkiye siyaseti, Türkiye sporu” tarafına geçti. 78 farklı kökenden gelen Amerikalı “Amerikanım”, yarısı Afrika göçmeni Fransızlar “Fransızım” , Almanlar “Almanım” derken bizimkiler neden ısrarla “Türkiyeliyim” sözünü kullanmaya başladı bilinmez ama birilerine şirin gözükme adına atılan bu adım en azından Atatürk ’ün emanetine hıyanettir.

Source: Arif Kızılyalın


Zaman hızla tükeniyor

ABD, uluslararası ilişkilerin ve hukukun tüm ilkelerini yok sayarak İran’a saldırdı. “HAYDUT DEVLET” ABD Trump ’ın göreve başlamasıyla artık bir “haydut devlet” zihniyeti ile karşı karşıyayız. Trump’ın ilk döneminde Erdoğan ’a yazdığı mektup; “İran ya teslim olacak ya felaketi yaşayacak” sözleri ve Ukrayna’ya karşı izlediği tutum, haydut devlet yaklaşımını açıkça göstermektedir. ABD ve Trump’ın tutumunun altında yatan temel neden, güç kaybettiğini görmenin korkusu ve endişesi yanında, hâlâ dünyaya hâkim olma, isteklerini zorla kabul ettirme hırsıdır. Bu iki birbiri ile çelişen duygu ve beklenti, ABD’yi haydutluğa itmektedir. ABD”NİN AÇMAZI İran’ın, İsrail saldırısı karşısında sergilediği, beklenmeyen sağlam duruş ve verdiği karşılık ABD’yi bir açmazla karşı karşıya bırakmıştır. İran’ın ABD’nin haksız ve hukuksuz saldırısı karşısında füzeleriyle ABD’nin Katar’da bulunan, Ortadoğu’daki en büyük üssünü vurması bu açmazı daha da derinleştirmiştir. Trump, ya çaresiz olduğunu kabul etmek ya da nükleer silah kullanmaya kadar gidecek bir çatışmayı sürdürmek ikilemi ile karşı karşıya kalmıştır. İran’ın nükleer silah üretme yeteneğinin olmadığı daha kısa bir süre önce ABD istihbaratının başı tarafından açıklanmıştır. ABD saldırısının nedeni, İran’a karşı başarısız olan İsrail’in daha fazla yıpranmasını önlemek, İran’ı da Ukrayna gibi tehditle ABD’nin tüm isteklerine boyun eğmeye zorlamaktır. ABD daha da ileri gidip Rusya ve Çin’i, karşısına dikilmek zorunda bırakırsa bu, dünya için felaket, ABD’nin de intiharı olabilecektir. İran ABD’nin zafiyetini göstermiş ve güç kaybını doğrulamıştır. İSRAİL”İN VAHİM YANLIŞI İsrail’in, yıllarca hazırlandığı saldırıda beklediği sonucu alamamış olması, Ortadoğu’da oyun kurucu, istediğini yapan, yaptıran; bölge ülkelerini sindiren “Güçlü, yenilmez, yetenekli İsrail” imajına ciddi zarar vermiştir. Bu gelişme, gelecekte İsrail için varoluş sorununa dönüşebilir. Koşullar hele ABD’nin güç kaybı artıp dünya dengeleri daha da değişirse, İsrail’in büyük korkusu gerçekleşebilir ve İsraillilerin, bir türlü sığamadıkları, şimdi bulundukları toprakları da bir kez daha terk etmeleri gündeme gelebilir. ABD’nin ve İsrail’in ortak yanlışı, savaşların ancak kara harekâtı ile kazanılabileceğini unutmuş olmalarıdır. Ülke, nüfus ve ulus özellikleri dikkate alındığında İran’a bir kara harekâtı ve İran’ın uzun süreli işgali, iki ülkenin de yeteneklerinin ve gücünün ötesindedir. Kaldı ki ABD, geçmişte saldırdığı, hatta işgale kalkıştığı hiçbir ülkede başarılı olamamıştır. YENİ ABD VE TÜRKİYE ABD’nin “haydut devlet” politikası Türkiye için ne anlama geliyor? ABD’nin tutumu, Suriye’de yaşananlar, Büyük Kürdistan projesi; İsrail’in Ortadoğu hâkimiyeti rüyası ve İsrail ile ABD’nin İran’a saldırıları Türkiye’nin büyük bir tehdit altında olduğunu göstermektedir. Ortadoğu yeniden düzenlenmekte, Büyük Kürdistan dahil yıllardır ABD ve İsrail’in üzerinde çalıştıkları projeler yaşama geçirilmektedir. Emperyalizmin uygulamaya koyduğu bu değişimlerin kalıcı olması için Türkiye, mutlaka yeni düzene uydurulması gereken ülkelerin başında gelmektedir. Bütün bunlar, gelecekte Türkiye’nin, ABD’nin kanun, kural tanımayan, çeşitli talepleri ve baskılarıyla karşı karşıya kalabileceğine işaret etmektedir. Bugün Türkiye, ekonomisi son derece kırılgan, başta ABD olmak üzere özellikle Batı’ya muhtaç bir ülke durumunda görünmektedir. İktidarın arkasında ulusun desteğinin olmaması, Türkiye’nin dış dünya karşısında elini zayıflatmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin son yıllarda yaşadıkları, Türkiye’nin savunma gücünü tartışmalı hale getirmiştir. Türkiye’nin bu zafiyetlerini en kısa zamanda ortadan kaldırarak, ileride karşılaşabileceği baskılara karşı durabilecek bir konuma gelmesi yaşamsaldır. Artık bu gerçek görülmeli ve zaman geçirmeden gereği yapılmalı, Türkiye iç ve dış siyasette, ekonomide, savunmada kendisine çeki düzen vermelidir. İRAN-İSRAİL ATEŞKES ANLAŞMASI Bu yazıyı tamamladığım sırada gelen İran-İsrail ateşkes haberi, henüz birçok açıdan belirsizliğini korumakla beraber, ilk bakışta, Trump’ın, İsrail’in ABD’yi içine sürüklediği açmazın ve İran’a saldırmaya devam etmesinin olası sonuçlarının nihayet farkına vardığı ve Netanyahu ’yu durdurarak, ABD’nin daha fazla zemin kaybetmesini önlemeye çalıştığı izlenimi vermektedir. Yine de eğer gerçekleşirse olumlu bir gelişme olarak görülmelidir.

Source: Ahmet Süha Umar


400 bini yurt dışına kaçtı! İsraillileri sürgün ve ölüm korkusu sardı

İsrail yönetiminin bir başka korkusu ise “İran yönetiminin 20 bine yakın intihar eylemcisini dünyanın farklı yerlerinde Yahudi isim ve merkezlere dönük saldırılar için görevlendirdi” iddiası. İsrail’de yaşayan Yahudi aktivist Edan K. ülkede olağanüstü sansür uygulandığını ve bütün haberlerin süzgeçten geçirildiğini söyledi. Tel Aviv dâhil birçok şehrin vurulduğunu kaydeden Edan K. yaşanan kaos sebebiyle İsrail halkında üçüncü sürgün korkusunun başladığını anlattı. Ulaştığımız özel bilgilere göre İsrail’in Tahran, Meşhed ve Tebriz bombardımanlarında bazı Yahudiler de öldü. İran genelinde 30 bin Yahudinin olduğu bilinirken Meşhed’de ise çok sayıda kripto Yahudi’nin yaşadığı tahmin ediliyor. İsrailli kaynaklar bunun “Siyonist rejimin tüm çağrılarına rağmen göç etmeyen İran Yahudilerine bir mesaj ve geçmişle ilgili bir tür intikam şekli” olduğunu aktardı. İsrail’de yaşananlarla ilgili Türkiye kökenli bazı Yahudi isimlere ulaştık ve görüşlerini aldık. Ağır sansür sebebiyle isimlerinin yazılmasını istemeyen Yahudiler, Tahran Şii rejiminin devrim sonrası kurduğu imha timlerini hatırlattı ve “Şah yöneticileri ve daha sonra Selman Rüşdi’de olduğu gibi bir fetvanın (!) yayınlanma ihtimali en büyük korkumuz” ifadelerini kullandı.

Source: Cüneyt Akçatepe


Trump’tan CNN ve NY Times’a sert tepki

Trump, İran”a saldırının amacına ulaşmadığı iddiasını dillendiren CNN ve New York Times”a tepki gösterdi.

Trump, Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, ABD medyasında çıkan ve İran nükleer tesislerine saldırının nükleer tesislerine “tam olarak etki etmediğini, sadece çalışmaları birkaç ay geciktirdiğini” iddia eden haberlere tepki gösterdi.

ABD Başkanı, “Yalan haber kanalı CNN, başarısız New York Times ile birlikte tarihteki en başarılı askeri saldırılardan birini etkisiz göstermek için birlik oluşturdu.” değerlendirmesinde bulundu.

“İran”daki nükleer tesis tamamen yok edildi. Hem NY Times hem de CNN halk tarafından acımasızca eleştiriliyor.” ifadelerine yer veren Trump, ABD”nin etkili medya organlarını “yalan haber yapmakla” suçladı.

Trump, İran”ın üç nükleer tesisine yönelik ABD”nin B-2 bombardıman uçakları ve denizaltıları tarafından gerçekleştirilen saldırıların ardından, Tahran”ın nükleer kapasitesinin “tamamen imha edildiğini” çeşitli platformlarda açıklamıştı. Ülkedeki bazı medya organları ise bunun gerçek olmadığı, ancak İran”ın nükleer çalışmalarını birkaç ay geriye atabilecek bir etki oluşturulabildiği yönündeki iddiaları dillendirmişti.

Özel Temsilci Witkoff, detayları paylaştı

– Trump”ın Özel Temsilcisi Witkoff, İran”ın nükleer tesislerinin imhasıyla ilgili detayları paylaştı.

Başkan Donald Trump”ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff, İran”a yapılan hava saldırıları sonucu, Tahran yönetiminin nükleer kapasitesini “yok ettiğini” detaylarıyla açıklayarak ABD medyasındaki iddiaları yalandı.

Witkoff, Fox News”le yaptığı canlı bağlantıda, “(İran”ın nükleer tesisi) Fordo”ya 12 sığınak delici bomba gönderdik. Koruma kapağını deldiğine ve yok edildiğine şüphe yok.” dedi.ABD medyasının, söz konusu iddialarına cevap veren Witkoff, “Bu tür bilgileri sızdırmak, bilgi ne olursa ve hangi tarafta olursa olsun, çirkindir. Bu vatana ihanettir, bu yüzden araştırılmalıdır. Ve bunu kim yaptıysa, bundan kim sorumluysa, hesap vermeli.” ifadelerine yer verdi.

Witkoff, sadece ABD”nin değil, “diğer ülkelerin raporlarını da okuduğunu” belirterek, hedefe ulaşılamadığını ima eden haberlerin “tamamen saçma” olduğunu söyledi.

İran”ın Isfahan nükleer tesisinin aynı zamanda zenginleştirmenin sonunda malzemeyi metalize etmek için gerekli bir “dönüşüm tesisi” olduğunu ifade eden Özel Temsilci, “Bildiğimiz kadarıyla İran”da bunu yapabilen tek tesis olan Isfahan”daki bu dönüşüm tesisi tamamen yok edildi.” iddiasında bulundu.

Witkoff, bunun dışında, İsrail”in de daha önceden hedef aldığı diğer iki yeraltı nükleer tesisinin de tamamen imha edildiğinden emin olmak için “üst üste” bomba yağdırdıklarını, sonuçtan “hiç şüphe duyamadığını” ifade etti.

Source:


Erdoğan–Trump görüştü: Gündem ticaret ve güvenlik

Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın heyetinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç da yer aldı.

HOLLANDA KRALI”NIN AKŞAM YEMEĞİNE KATILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan Hollanda Kralı Willem-Alexander ve eşi Maxima”nın NATO Zirvesi kapsamında, devlet ve hükümet başkanları onuruna verilen akşam yemeğine katıldı.

Ten Bosch Kraliyet Sarayı’nda düzenlenen yemeğe Erdoğan”a eşi Emine Erdoğan da eşlik etti.

AİLE FOTOĞRAFINDA ERDOĞAN VE TRUMP YANYANA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yemek öncesi Aile Fotoğrafı çekiminde solunda bulunan ABD Başkanı Donald Trump ile tokalaştı. Erdoğan”ın sağında ise Slovakya Cumhurbaşkanı Peter Pellegrini yer aldı.

ERDOĞAN, TRUMP, PAVEL, MELONİ VE RUTTE AYNI MASADA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump, Çekya Cumhurbaşkanı Petr Pavel, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve NATO Genel Sekreteri Mark Rutte aynı masada oturdu.

YEMEKTEN SONRA TRUMP”LA YÜZ YÜZE GÖRÜŞME

Erdoğan ve Trump, akşam yemeğinin ardından saat 23.30″da yüz yüze görüştü. Bu buluşma, Trump”ın Beyaz Saray”daki ikinci döneminde iki liderin ilk yüz yüze görüşmesi oldu.

GÖRÜŞMEDE İKİLİ İLİŞKİLER, BÖLGESEL VE KÜRESEL KONULAR ELE ALINDI

Yaklaşık yarım saat süren görüşmeye ilişkin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı”ndan yapılan açıklamada şöyle denildi:

– Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi için bulunduğu Lahey’de Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ile bir görüşme gerçekleştirdi.

– Görüşmede Türkiye ile ABD ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel konular ele alındı.

– Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, enerji ve yatırım başta olmak üzere farklı alanlarda iki ülkenin büyük potansiyele sahip olduğunu, özellikle savunma sanayii alanındaki işbirliğinin ilerletilmesinin toplam 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefine ulaşılmasını kolaylaştıracağını ifade etti.

İSRAİL-İRAN ARASINDA VARILAN ATEŞKES

– Cumhurbaşkanımız, Amerika Başkanı Trump’ın gayretleriyle İsrail-İran arasında sağlanan ateşkesi memnuniyetle karşıladığını, bunun kalıcı olmasını temenni ettiğini, Gazze’deki insani trajedinin bir an önce sonlandırılmasında ve Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın barışçıl çözümünde yakın diyaloğun önemini vurguladı.

– İki lider, NATO’nun önde gelen Müttefikleri olarak, İttifakın caydırıcı gücünün pekiştirilmesi için atılacak adımların ehemmiyetine dikkat çekti.”

Öte yandan görüşmede gündeme gelmesi beklenen F-35″ler ve terör örgütü PKK”nın Suriye uzantısı SDG”ye ilişkin konuların masaya gelip gelmediğine ilişkin bilgi verilmedi.

Source: Haber Merkezi


Türkiye”de ilk kez böyle bir indirim oluyor! Akaryakıtta tabelalarda büyük değişim

Geçtiğimiz günlerde İran”ın ABD üslerine gerçekleştirdiği saldırının ardından 80 dolara kadar yükselen petrol fiyatları, ateşkes haberi ve olumlu gelişmelerle 66 dolara kadar geriledi. Petrol fiyatlarının gerilemesiyle araç sahiplerinde akaryakıtta indirim beklentisi oluştu. Araç sahiplerinin beklentilerine paralel olarak benzin ve motorin fiyatlarına indirim geliyor. Peş peşe gelen zamların ardından bugün motorine 1 lira 63 kuruşluk indirim gelmişti. Art arda gelen zamlarla motorin bazı illerde 55 lirayı aşmıştı. AKARYAKITTA TARİHİ İNDİRİM Sektör kaynaklarından edinilen bilgiye göre bugün benzine 2 lira 68 kuruş, motorine ise 4 lira 6 kuruş indirim yapılacak. Motorindeki indirim ülke tarihinde tek seferde yapılan litre bazında en büyük indirim miktarı olarak da tarihe geçecek. İŞTE 25 HAZİRAN GÜNCEL AKARYAKIT FİYATLARI

Source: Mahmut Ekinci


ABD”yi ablukaya alan İsrail lobileri! Beyaz Saray”ın dört bir yanını sardılar

ABD”deki İsrail lobisi, farklı yapıdaki kuruluşların -AIPAC (American Israel Public Affairs Committee -Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi), JINSA (Jewish Institute for National Security of America – Amerikan Ulusal Güvenlik için Yahudi Enstitüsü), Hıristiyan Siyonist gruplar, düşünce kuruluşları, PAC”lar (Political Action Committees – Siyasi Eylem Komiteleri) ve bireysel bağışçıları koordine etmesiyle oluşan gevşek ama etkili bir ağ.19. yüzyılda başlayan Yahudi lobisi faaliyetleri, II. Dünya Savaşı sonrası ABD”de büyüme eğilimi gösterdi. 1949″da kurulan American Zionist Council (Amerikan Siyonist Konseyi), lobiciliği meşru zemine taşıdı. 1954″te AIPAC”ın kuruluşuyla bu faaliyetler kurumsallaştı ve zamanla Kongre üzerinde ciddi bir nüfuz elde ettiler.KONGRE”NİN YÜZDE 96″SINI KAZANDILARAIPAC, sadece tek tip organizasyon değil. AIPAC”ın desteğiyle kurulan United Democracy Project adlı süper PAC (Süper Siyasi Eylem Komitesi) Temsilciler Meclisi, Senato ve Başkan üzerindeki yoğun bir etkiye sahip. AIPAC”ın 2022-2024 döneminde desteklediği Kongre üyelerinin yüzde 96″sı seçimi kazandı.ABD”de askeri-endüstri kompleksi, lobi ve savunma bütçesi arasındaki ilişkiden besleniyor. Lobi sayesinde yardım artıyor, savunma firmaları büyük meblağlar kazanıyor. Kongre üyelerinin yüzde 60″ından fazlası savunma şirketlerinden gelen bağışlarla kampanyalarını finanse ediyor.İSRAİL”E HER YIL 3.8 MİLYAR DOLAR1976″da kurulan JINSA, özellikle savunma alanında ABD-İsrail stratejik bağlarını güçlendirmek için aktif. ABD”li generaller, emekliler ve askeri akademi öğrencileriyle yürüttüğü saha ziyaretleriyle savunma politikasına doğrudan nüfuz ediyor.Aynı zamanda think-tank (düşünce kuruluşu) olarak raporlar yayınlayarak Pentagon üzerinde etki oluşturuyor. ABD Savunma Bakanlığı”ndan emekli kişiler savunma sanayii şirketlerinde yönetimde yer alıyor.ABD”nin İsrail”e sağladığı yıllık 3.8 milyar dolar askeri yardımın yaklaşık % 80″i Amerikalı savunma firmalarının ürünlerine gidiyor.Lockheed Martin, Boeing, Northrop Grumman gibi devler, İsrail”le ortak projelerde yer alıyor; lobiler sayesinde bu işbirlikleri caydırıcı olmaktan çıkarak stratejik ilişkiler haline geliyor.Bu şirketlerin yönetim kurullarında emekli generaller, eski güvenlik danışmanları ve lobi çevrelerinden isimler sıklıkla yer almaktadır.TRUMP TAMAMEN KONTROL ALTINDA DEĞİLTrump”ın Ortadoğu politikaları AIPAC ve Evanjelist destekli lobi çevrelerinin yönlendirmeleriyle şekillendi.Politikaları ile İsrail lobisinin çıkarları çoğu zaman örtüşse de Trump tamamen kontrol altında değil. Ancak AIPAC, JINSA gibi organizasyonların sağladığı kampanya desteği ve kamuoyu baskısı Trump”ı belli konularda zorladı.YAHUDİ GRUPLARI NASIL ÇALIŞIYOR 1. Askeri Yardımın Şartlı Yapısı: ABD”nin İsrail”e verdiği askeri yardımların % 80″i Amerikan savunma sanayiine gitmek zorunda. 2. Düşünce Kuruluşları: JINSA gibi kuruluşlar, stratejik savunma planlarını şekillendiren akademisyenleri ve askerleri İsrail ile işbirliğine teşvik ediyor. 3. Dönme Kapı Stratejisi: Emekli generaller ve bürokratlar savunma firmalarında pozisyon alarak savunma politikalarını etkiliyor. 4. Kampanya Bağışları: Lobi şirketleri, başkan adayları ve kongre üyelerine kampanya bağışlarıyla nüfuz sağlıyor. 5. Büyük Savunma Anlaşmaları: Trump dönemindeki Körfez-silah anlaşmaları lobiler tarafından desteklendi. 6. İsrail yanlısı karar alma süreçlerinde iç siyasetteki lobicilik, dış politikanın moral ve stratejik argümanlarını yönlendiriyor.

Source: Özgür Bayrak


Azılı suçluları farklı ülkelere kaçmak da kurtarmadı! Yerlikaya duyurdu: Kırmızı bültenle aranan 12 kişi enselendi

Suçlulara göz açtırılmamaya devam ediyor. Kırmızı bültenle aranan çok sayıda kişi yakayı ele verdi. Haberi İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya duyurdu. Yerlikaya”nın paylaşımı şöyle: Kırmızı bültenle aradığımız 11, ulusal seviyede aradığımız 1 kişi olmak üzere 12 suçluyu ABD, Almanya(4), İtalya, Fransa, Yunanistan, Karadağ, Polonya, Kosova ve Gürcistan’dan ülkemize getirdik. Bu kabine dönemimizde 383 suçlunun ülkemize iadesini sağladık. Enselerindeyiz, bizden kaçamayacaklar. Kırmızı bültenle uluslararası seviyede aranan S .B., M.İ., E.K. R.Ş., Ş.Ç., E.C.Ç, E.Ö., A.A., M.K., R.B. ve M.B. ile ülkemizce ulusal seviyede aranan A.Y. isimli şahıslar yakalandı ve ülkemize iadeleri sağlandı. 8 KURUM SEFERBER OLDU! Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü INTERPOL-EUROPOL Daire Başkanlığı, İstihbarat Başkanlığı, KOM Başkanlığı, Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı, Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları, Asayiş ve Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlıkları ve Artvin İl Emniyet Müdürlüğü koordinesinde; ŞÜPHELİLERİN SUÇLARI “Nitelikli Cinsel İstismar” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan S.B. İsimli şahıs ALMANYA’da, “Nitelikli Cinsel İstismar” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan M.İ. isimli şahıs ABD’de, “Çocuğun Cinsel İstismarı” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan E.K. İsimli şahıs İTALYA’da, “Hırsızlık, Dolandırıcılık, Birden Fazla Kişi ile Tehdit, Konut Dokunulmazlığını İhlal Etme ve Mala Zarar Verme” suçlarından Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan R.Ş. isimli şahıs YUNANİSTAN’da, “Dolandırıcılık” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası düzeyde aranan Ş.Ç. isimli şahıs KARADAĞ”da, “Kasten Öldürme” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan E.C.Ç. isimli şahıs POLONYA’da, “Kasten Öldürme” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan E. Ö. isimli şahıs FRANSA”da, “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan A. A. isimli şahıs ALMANYA”da, “Türk Vatandaşı veya Yabancının Yurt Dışına Çıkmasına Imkan Sağlama” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan M. K. isimli şahıs ALMANYA”da, “Hırsızlık, Konut Dokunulmazlığını İhlal Etme, Kasten Yaralama, Uyuşturucu, Mala Zarar Verme” suçlarından Kırmızı Bülten ile uluslararası seviyede aranan R.B. isimli şahıs GÜRCİSTAN”da, “Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte Yağma, Cebir Tehdit veya Hile Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Ruhsatsız Ateşli Silahlara Mermileri Satın Alma ve Taşıma ve Bulundurma” suçlarından Kırmızı Bülten ile uluslararası seviyede aranan M.B. isimli şahıs ALMANYA”da, “Kasten Öldürme, Hırsızlık, Mala Zarar Verme, Konut Dokunulmazlığını Ihlal Etme, Hükümlü veya Tutuklunun Kaçması, İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Yasak Eşya Sokma” suçlarından ulusal seviyede aranan A. Y. isimli şahıs KOSOVA”da yakalanarak ülkemize iadeleri sağlanmıştır. Hangi bültenle aranırsa aransın, hangi ülkeye kaçmış olursa olsun terör örgütü ve organize suç örgütü üyelerini, zehir tacirlerini tek tek yakalayıp ülkemize geri getireceğiz. Türk Polisinden kaçamayacaklar. Adalet Bakanlığımız ile operasyonda görev alan bakanlık çalışanlarına teşekkür ediyorum. Interpol-Europol Daire Başkanlığımızı tebrik ediyorum.

Source: Çağla Çağlar


İsrail”den “ateşkes” açıklaması: “İhlali halinde sert karşılık vereceğiz”

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde konuşan İsrail ’in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon , İran’la varılan ateşkese ilişkin açıklamalarda bulundu. Danon, ateşkesin ihlali halinde İsrail’in güçlü ve kararlı bir şekilde karşılık vereceğini vurgularken, ABD Başkanı Donald Trump ’a ateşkesin sağlanmasındaki rolü için teşekkür etti. Aynı oturumda konuşan İran’ın BM Büyükelçisi Amir-Saeid Iravani ise; Katar’ın diplomatik çabalarını överek, bölgesel gerilimin tırmanmasını önleyen bu girişim için kardeş ve dost ülke Katar’a teşekkür etti. Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ’nin yürüttüğü arabuluculuk, İran’ın ABD üssüne saldırısının ardından tarafları ateşkese ikna etmişti.

Source: Anka


Arsa, ev, tarla ne varsa alıyorlar: İsraillilerin yeni kutsal toprağı yanı başımızda

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi”nden (GKRY) ev ve arazi satın alan İsrailli vatandaşların sayısı artarken, Rum kamuoyunda endişeler yükseliyor. Rum basınının önde gelen gazetelerinden Politis, “Başka bir vadedilmiş toprak gibi. Yahudiler neden Kıbrıs’tan arazi alıyor?” başlıklı haberinde, İsraillilerin GKRY”deki yaygın varlığına dikkat çekti.

SAYI GİTTİKÇE ARTIYOR

Politis”in haberine göre, İsrail ile İran arasında yaşanan son gerilimlerin ardından Güney Kıbrıs’a gelen İsraillilerin sayısı 15 bini buldu. Haberde, özellikle Kovid-19 pandemisi döneminden bu yana İsraillilerin GKRY’yi adeta bir “arka bahçe” gibi kullandıkları belirtiliyor.

ÖZEL ALANLAR KURULDU

Yahudi Chabad Örgütü’nün Güney Kıbrıs’taki etkisi de haberde öne çıkarılan başlıklardan biri. Politis, İsrailli göçmenlerin neredeyse bir şehir kurduğunu ileri sürerek; Chabad’a ait 6 ev, bir sinagog, bir anaokulu, dini ritüel banyosu Mikve, Kaşrut sertifikasyon merkezi, bir Yahudi mezarlığı ve yaz aktiviteleri için özel alanların bulunduğunu aktardı.

“İŞGAL EDİLİYORUZ” PANĞİ

Ana muhalefet partisi Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) Genel Sekreteri Stefanos Stefanu ise partisinin kongresinde yaptığı konuşmada konuyla ilgili kaygılarını dile getirdi. Stefanu, İsraillilerin “kontrolsüz” şekilde GKRY’de mülk satın aldığını belirterek, “Ülkemiz elden gidiyor. İsrail bizi işgal ediyor.” dedi.

Stefanu, İsraillilerin özellikle stratejik ve ulusal güvenlik açısından kritik bölgelerde toprak edindiğini vurgularken, şu ifadeleri kullandı: “Siyonist okullar ve sinagoglar inşa edilerek kapalı bölgeler (gettolar) oluşturuluyor. Ekonomik birimler ve geniş toprak alanları organize bir şekilde İsrailliler tarafından satın alınıyor.”

YENİ İSRAİL Mİ?

AKEL’in kongre sürecinde sosyal medyada paylaştığı içeriklerde de bu durum sert ifadelerle eleştirildi. “Yeni İsrail” ve “İsrail”in yeni işgal ettiği ülke” gibi yorumlar, Rum sol çevrelerde yaygın şekilde dillendirildi.

Source:


Bakan Yerlikaya duyurdu: Aranan 12 suçlu Türkiye”ye getirildi

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından kırmızı bülten ve ulusal sevide arananların iadesine ilişkin ayrıntıları paylaştı. Yerlikaya, kırmızı bültenle aranan 11, ulusal seviyede aranan bir kişi olmak üzere 12 suçlunun yakalandığını bildirdi. Paylaşımında Yerlikaya, şunları kaydetti: “Bu kabine dönemimizde 383 suçlunun ülkemize iadesini sağladık. Enselerindeyiz, Bizden Kaçamayacaklar. Kırmızı bültenle uluslararası seviyede aranan S.B., M.İ., E.K. R.Ş., Ş.Ç., E.C.Ç, E.Ö., A.A., M.K., R.B. ve M.B. ile ülkemizce ulusal seviyede aranan A.Y. isimli şahıslar yakalandı ve ülkemize iadeleri sağlandı. Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü INTERPOL-EUROPOL Daire Başkanlığı, İstihbarat Başkanlığı, KOM Başkanlığı, Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı, Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları, Asayiş ve Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlıkları ve Artvin İl Emniyet Müdürlüğü koordinesinde; – “Nitelikli Cinsel İstismar” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan S.B. İsimli şahıs Almanya’da, – “Nitelikli Cinsel İstismar” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan M.İ. isimli şahıs ABD’de, – “Çocuğun Cinsel İstismarı” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan E.K. İsimli şahıs İtalya’da, – “Hırsızlık, Dolandırıcılık, Birden Fazla Kişi ile Tehdit, Konut Dokunulmazlığını İhlal Etme ve Mala Zarar Verme” suçlarından Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan R.Ş. isimli şahıs Yunanistan’da, – “Dolandırıcılık” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası düzeyde aranan Ş.Ç. isimli şahıs Karadağ”da, – “Kasten Öldürme”suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan E.C.Ç. isimli şahıs Polonya’da, – “Kasten Öldürme” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan E. Ö. isimli şahıs Fransa”da, – “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan A. A. isimli şahıs Almanya”da, – “Türk Vatandaşı veya Yabancının Yurt Dışına Çıkmasına Imkan Sağlama” suçundan Kırmızı Bültenle uluslararası seviyede aranan M. K. isimli şahıs Almanya”da, – “Hırsızlık, Konut Dokunulmazlığını İhlal Etme, Kasten Yaralama, Uyuşturucu, Mala Zarar Verme” suçlarından Kırmızı Bülten ile uluslararası seviyede aranan R.B. isimli şahıs Gürcistan”da, – “Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte Yağma, Cebir Tehdit veya Hile Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Ruhsatsız Ateşli Silahlara Mermileri Satın Alma ve Taşıma ve Bulundurma” suçlarından Kırmızı Bülten ile uluslararası seviyede aranan M.B. isimli şahıs Almanya”da, – “Kasten Öldürme, Hırsızlık, Mala Zarar Verme, Konut Dokunulmazlığını Ihlal Etme, Hükümlü veya Tutuklunun Kaçması, İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Yasak Eşya Sokma” suçlarından ulusal seviyede aranan A. Y. isimli şahıs Kosova”da yakalanarak ülkemize iadeleri sağlanmıştır.”

Source: Internet Haber


Cüneyd Altıparmak yazdı: Hürmüz”ün hukuki durumu

İsrail”in İran”a saldırmasından sonra tansiyon yüksek seyrediyor… İran, İsrail tarafından yapılan saldırılara karşı -paralel bir biçimde- askeri olarak misilleme yaptı. İsrail”den sonra ABD”nin devreye girmesiyle İran”ın verdiği tepki askeri olmanın yanında “boğazı kapatmak” şeklinde gelişti ve böylece asimetrik bir tepkiye dönüştü.HÜRMÜZ”Ü KAPATMA KARARIPazar günü ABD”nin İran”ı vurmasından sonra İran”ın yasama organı olan “İslami Şura Meclisi” aldığı kararla boğazı resmi olarak kapattı. Pek tabi kapatma girişiminin ne kadar icra edilebilir olduğunu zaman gösterecek. Özellikle Trump”ın tutarsız açıklamaları sebebiyle meselenin nereye evrileceğini kestirmek de mümkün değil. Bu konuda etkin bir kapatma olup olmayacağını değerlendirmek de uzmanların işi. Ancak meselenin hukuki yönünü bilmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Bugün bu konuya değinmek istiyorum.HÜRMÜZ NEDEN ÖNEMLİHürmüz Boğazı, İran Körfezi”nde. Dünyanın önemli ticaret yolları üzerinde bulunuyor. Hürmüz Boğazı”nın bulunduğu körfeze kıyısı bulunan sekiz devlet var. Ancak en önemli rol İran ve Umman”da. Zira boğazda bu iki ülke kıyıdaş. Hürmüz büyük miktarda petrol ve doğal gaz gemilerinin güzergâhı konumunda. Sadece bu yönden değil emtia transferlerinin birçoğu da bu yolla yapılıyor. Bu konum İran”ın elindeki bu boğazın büyük bir koz olmasını sağlıyor.ULUSLARARASI DÜZENLEMELERDar su yollarından yani boğazlardan geçiş, serbest mi olsun, kısıtlansın mı yönündeki tartışma çok eskidir fakat bu durumun uluslararası alanda düzenlenmesi geçen yüz yılda gerçekleşmiştir. Somut olarak meselenin iki ayağı var. İlki 1958 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmeleridir, diğeri ise Hürmüz Boğazı”na ilişkin sınırı bulunan ülkelerin uygulamalarıdır.ZARARSIZ GEÇİŞHürmüz Boğazı”nda “açık sular” rejiminin uygulanması mümkün değildir. Zira boğazın tamamı iki ülkenin karasuları içinde kalmaktadır. 1958 ve 1982 tarihli sözleşmelere göre burada geçiş özgürlüğü tanıyan “transit geçiş” rejiminin uygulanması mümkün değildir. Hürmüz”de Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin 19. maddesi uyarınca; yabancı gemilerin geçişleri, egemen (sahildar) devletin barışına, düzenine veya güvenliğine zarar vermediği müddetçe mümkündür. İşte bu zararsız geçiş hakkıdır.İRAN DENİZ ALANLARI KANUNUHürmüz ile ilgili 1993″ten önce dağınık bir durum vardır mevzuat açısından. Bu durum “İran İslam Cumhuriyeti”nin İran Körfezi ve Umman Denizi”ndeki Deniz Alanları Yasası” ile yeknesak hale getirilmiş. İran, kapatma da dahil olmak üzere tüm hususları bu yasa çerçevesinde yürütmekte. Bu yasayı da BM”ye bildirmiş durumda. Öte yandan İran Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmelerine taraf değil. 1982″de imzalamış ancak onaylamamış, hatta bazı maddelerini uygulamayacağını da ilan etmiştir.UMMAN”IN DURUMUUmman, 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmelerine taraf. Bu nedenle aslında bu açıdan “çekinceli” veya “belirsiz” bir alan bulunmuyor. Buna göre Umman, ayrıca kendi karasularında izin alınması kaydıyla, yabancı savaş gemilerinin de “zararsız geçiş” hakkını kullanabileceğini belirtmiştir. Deniz altı ve benzeri deniz taşıtlarının; “yüzeyde seyir etmelerinin” ve “bayraklı olmalarının” zorunlu olduğunu dünyaya ilan etmiştir.ABD”NİN İSTEKLERİ…Boğazlardan serbest geçişin gündeme gelmesi Wilson İlkelerine dayanır. Ama ABD bu kavramı “kendince” yorumlar. ABD”nin olaya yaklaşımı şu şekilde özetlenebilir: “Her boğazdan ben ve benim seçtiklerim serbestçe geçebilir.” Bunu da aslında kendi oluşturduğu ilkeler, programlar ve yasal düzenlemeler üzerinden değerlendirir. Bu yaklaşıma en büyük itiraz Çin”den gelmektedir. Buradaki temel itiraz bu yaklaşımın diğer devletler üzerinde bir üst egemenlik kurduğu yönündedir. İran”da kendisi gibi sözleşmeye taraf olmayan ABD”nin “işine gelen noktalarda” meseleyi teamül hukuku çerçevesinde ele almasına, diğer noktaları es geçmesine itiraz ederek, “transit geçiş” hakkını tanımamaktadır.BELİRSİZ BİR DÜZEN VARHürmüz Boğazı konusunda Türkiye”nin taraf olduğu Montrö Boğazlar Sözleşmesi gibi çoğunluk bölge devletlerinin de olduğu özel bir antlaşma henüz yapılabilmiş değil. Bu da meselenin karasularına ilişkin hukuka daha yakın seyretmesine sebebiyet veriyor. Meselenin hukuki yönü böyle ama olaylar hukuki sınırları aşalı yıllar oluyor sanırım!

Source: Cüneyd Altıparmak


Erdoğan ile Trump görüşmesine damga vuran zarf! İçinde ne var?

NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi”ne katılmak üzere Hollanda”nın Lahey kentine giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile bir araya geldi. NATO Liderler Zirvesi kapsamında çekilen aile fotoğrafına katılan Donald Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın yanına geldi. Zirvedeki akşam yemeğinin ardından ise Erdoğan ile Trump bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede Türkiye ile ABD ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel konular ele alındı. Erdoğan ve Trump yan yana geldi Fotoğraf çekimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump yan yana geldi. İki liderin fotoğraf çekimine geçilmeden önce tokalaştıkları görüldü. Akşam yemeği sonrasında bir araya geldiler Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Trump, Hollanda Kralı Willem-Alexander ve eşinin, Lahey”de düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi”ne katılan liderler ve eşleri onuruna verdiği akşam yemeği sonrasında bir araya geldi. Görüşme, Kraliyet Sarayı”nda basına kapalı gerçekleştirildi. İki lider, Trump”ın ikinci başkanlık dönemindeki ilk yüz yüze görüşmeyi gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, görüşmede Türkiye ile ABD ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel konular ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, enerji ve yatırım başta olmak üzere farklı alanlarda iki ülkenin büyük potansiyele sahip olduğunu, özellikle savunma sanayi alanındaki işbirliğinin ilerletilmesinin toplam 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefine ulaşılmasını kolaylaştıracağını ifade etti. Erdoğan, ABD Başkanı Trump”ın gayretleriyle İsrail-İran arasında sağlanan ateşkesi memnuniyetle karşıladığını, bunun kalıcı olmasını temenni ettiğini, Gazze”deki insani trajedinin bir an önce sonlandırılmasında ve Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın barışçıl çözümünde yakın diyaloğun önemini vurguladı. İki lider, NATO”nun önde gelen müttefikleri olarak, İttifakın caydırıcı gücünün pekiştirilmesi için atılacak adımların ehemmiyetine dikkati çekti. Erdoğan”ın elindeki zarf dikkat çekti Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump arasındaki görüşmede Erdoğan”ın elindeki zarf dikkat çekti. Zarfın içinde ne olduğuna yönelik sorular cevap bulmayı bekliyor.

Source: Internet Haber


AKP, “sözde soykırım” iddiasına niçin sessiz kaldı?

TBMM’de Ermenilere karşı sözde “soykırım” uygulandığı iddiaları TBMM’de ara ara gündeme geliyor. Böyle bir iddia TBMM’de konuşulduğunda o sözler TBMM Genel Kurulu tutanaklarından çıkarıldığı gibi, milletvekiline üç birleşim oturuma katılmama cezası verildiğine tanık olunmuştu.

Benzer sözler geçen hafta TBMM Genel Kurulu’nda DEM Parti Milletvekili George Aslan tarafından gündeme getirildi. Milletvekilinin sözlerinin tutanaktan çıkarılmasına İYİ Parti dışında itiraz eden olmadı. İYİ Parti, bu konuda TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a ve DEM Parti dışındaki diğer partilerin gruplarına konuyu götürecek. Başkan “uygun” bulursa, George Aslan’ın “soykırım”, “katil” sözlerinin tutanaktan çıkarılması oylanacak.

POLİTİKA MI DEĞİŞTİ?

AKP ve MHP’nin geçmişte söylenen benzer sözlere tepkileri sert olmuştu. Şimdi sessiz kalmalarının DEM Parti’den Anayasa değişikliği sırasında destek alınmasına bağlanıyor. Gazi Meclis’te “Sözde Ermeni soykırımından bahsedip, diasporanın sözcülüğünü yapmak” yaptırım sebebiydi. 13 Ocak 2017 tarihinde TBMM’nin 57’nci birleşiminin altıncı oturumunda dönemin HDP’li Milletvekili Garo Paylan’ın sözlerine gösterilen tepki ve uygulanacak yaptırım ele alındı.

Sekiz yıl önce, Paylan’ın sözlerinin tutanaktan çıkarılması ve yaptırım uygulanmasında HDP dışındaki tüm partiler birleşmişti. Sekiz yıl sonra benzer konuşma yapan DEM’li milletvekilinin sözlerinin tutanaktan çıkarılmaması için sadece İYİ Parti’nin harekete geçtiğini öğreniyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin “sözde soykırım” iddiasıyla ilgili politikası mı değişti? Yoksa, her siyasi partinin DEM Parti’den beklentileri olacağı için mi sessiz kalınıyor?

Sekiz yıl önce uygulanan yaptırım benzer açıklamalara rağmen neden uygulanmadı? Garo Paylan’ın sözleri karşısında AKP ve MHP’nin o gün ne yaptığını TBMM tutanaklarından aktarıyorum:

NE SAYINI, NE SAYINI?

Garo Paylan’ın sözlerinin tutanaktan çıkarılması AKP’li Meclis Başkanvekili Ahmet Aydın’ın başkanlığında toplanan TBMM’nin 57’nci birleşiminde ele alındı. O gün, Garo Paylan şunları söyledi:

“Bakın, ‘yok sayılanlar ya sessizliğe bürünürler ya isyan ederler’ demiştim. O, on yıllık kaosta, 1913-1923 döneminde arkadaşlar, dört halkı kaybettik. Ermenileri, Rumları, Süryanileri, Yahudileri kaybettik. Büyük katliamlarla, soykırımlarla bu topraklardan ya sürüldüler ya mübadelelere uğradılar. (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler.)

-Mehmet Naci Bostancı (Amasya): Biraz önce burada Sayın Paylan kürsüden konuşma yaparken son derece provokatif bir dil kullandı. (AK PARTİ sıralarından ‘Ne sayını!’ sesleri) Daha girişte ‘Bu rezil Anayasa değişikliği teklifi’ diye başladı. Yani ‘alçak ve aşağılık’ soykırım iddiasını ortaya koydu. Bu iddiayı kesin, açık bir dille reddediyorum; tarihen de yanlıştır, hakikat olarak da yanlıştır, Ermenilere de Türklere de haksızlıktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar.)

Osmanlı İmparatorluğu çok milletli bir imparatorluktu -bütün imparatorluklar gibi- oradaki bütün unsurları bir arada tutma çabasında olan bir iradeyi temsil ediyordu. Yanlış olan, alçaklıktır, ihanettir, bir imparatorluğu arkadan vurmaktır, Taşnak ve Hınçak komitacılığıdır.

Bizim Ermeni vatandaşlarımızla ve dışarıdaki Ermenilerle hiçbir problemimiz yok ama soykırım iddiası üzerinden ayrı bir milliyetçilik geliştirmeye çalışan ve uluslararası parlamentolar marifetiyle bunun altyapısını oluşturmaya çalışan bu kirli dille meselemiz vardır. Burada ifade edilen soykırım iddiası da tarihle, insanlıkla, Ermenilikle, geçmişte yaşanan olaylarla ilgili değildir. Bu, uluslararası ilişkilerle ilgilidir. Bunu açık, kesin bir dille reddediyoruz.

Bu konuşma dolayısıyla da İç Tüzüğün 161’ıncı maddesine göre işlem yapılmasını ve bu haksız, yersiz iddianın da tutanaklardan çıkarılmasını talep ediyoruz. Teşekkür ederim (AK PARTİ. CHP ve MHP sıralarından alkışlar.)

ÜÇ BİRLEŞİM ÇIKARMA

-Başkan Ahmet Aydın: Sayın milletvekilleri, İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan’ın ‘soykırım’ şeklindeki ifadesi Türkiye Cumhuriyeti’ne ve milletimizin tarihi şahsiyetine hakaret içeren, Meclis’ten geçici olarak çıkarma cezasını gerektiren bir fiildir. Bu nedenle Sayın Paylan’a, İç Tüzüğün 163’üncü maddesi uyarınca Meclis’ten geçici olarak üç birleşim çıkarma cezası verilmesini teklif ediyorum. Kabul edenler Kabul etmeyenler? Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri. Anayasa’mızın 83’ncü maddesi; “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri. Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden. Meclis’te ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanı teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar. Bu bükme göre Sayın Paylan’ın söz konusu soykırım ifadelerini Meclis dışında tekrarlamaması ve bu sözlerinin tutanaktan çıkarılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler, kabul etmeyenler? Kabul edilmiştir.”

İYİ PARTİ’NİN GİRİŞİMİ

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM Grup Başkanvekilleri Buğra Kavuncu ve Turhan Çömez, TBMM Başkanlığı’na, DEM Milletvekili George Aslan’ın “soykırım, katil” sözlerinin tutanaklardan çıkarılması, üç birleşim oturuma katılmaması için başvurdu. Benzer başvuru, DEM dışındaki TBMM’de grubu bulunan partilere de iletildi. Ayrıca CHP ve AKP yetkilileriyle de görüşüldü.

TBMM’de, “sözde soykırım” iddiasıyla ilgili sekiz yılda ne değiştiğini, bu girişimler sonunda daha iyi anlayacağız. Bakalım, kim kimi suçlayacak?

Source: Saygı Öztürk


FIFA Kulüpler Dünya Kupası”nda son 16 turu eşleşmeleri belli oluyor!

İlk kez bu format ile oynanan Kulüpler Dünya Kupası “nda grup aşaması sona yaklaşıyor. Eşleşmelerin yarısı dün geceki maçlar ile belli oldu. Son 16 turunda kesinleşen eşleşmeler şu şekilde: Palmerias – Botafogo 28 Haziran 19:00 Benfica – Chelsea 28 Haziran 23:00 PSG – Inter Miami 29 Haziran 19:00 Flamengo – Bayern Münih 23:00 Dün gecenin sonuçları ise şu şekilde: ES Tunis 0-3 Chelsea, Los Angeles 1-1 Flamengo

Source: Cumhuriyet Spor


Bakan Uraloğlu”ndan “hava sahası kısıtlamaları” açıklaması: “Irak”taki 4 uçağı getirmek için hazırlıklarımız var”

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu , 13 Haziran”da başlayan İsrail”in İran”a yönelik saldırıları sonrasında bölgedeki hava sahası kısıtlamalarının devam ettiğini açıkladı. Bakan Uraloğlu, hava yolu işletmelerinin uçuşlara yönelik planlı iptaller ve rota değişiklikleriyle operasyonlarını sürdürdüğünü ve Bakanlık olarak tüm gelişmeleri yakından takip ettiklerini vurguladı. Uraloğlu, hava sahası kısıtlamalarının İran, Irak ve Suriye uçuşlarını etkilediğini belirterek, Türk Hava Yolları ve diğer hava yolu şirketlerinin bazı seferlerini iptal ettiklerini söyledi. BÖLGESEL UÇUŞLARDA İPTALLER VE YÖNLENDİRMELER Uraloğlu, İran-Tahran uçuş bölgesinin 25 Haziran’a kadar uçuşa kapalı olduğunu ve Umman hava sahasının da kapalı olması nedeniyle bazı uçuşların rotalarını değiştirdiğini açıkladı. Cakarta ve Denpasar çıkışlı iki uçuşun Bakü’ye yönlendirilerek, İstanbul’a devam ettiğini belirten Uraloğlu, şu an itibarıyla Körfez Bölgesi”ne uçuşların normale döndüğünü ancak İran, Irak ve Suriye uçuşlarının hâlâ iptal olduğunu bildirdi. SAĞLAM ÖNLEMLER ALINMAKTADIR Bakan Uraloğlu, hava yolu şirketlerinden AJet, SunExpress ve Pegasus”un pek çok seferini iptal ettiğini ve bölgede operasyon yapan birçok şirketin uçaklarının ya da personelinin bulunmadığını belirtti. Seyahat güvenliği ve uçuş emniyeti adına tüm önlemlerin titizlikle alındığını ifade eden Uraloğlu, Bakanlık ve ilgili tüm kurumların gelişmeleri takip etmeye devam edeceğini vurguladı. IRAK”TAKİ DÖRT UÇAĞI GETİRMEK İÇİN HAZIRLIKLARIMIZ VAR Uraloğlu, TRT Haber yayınında İran-İsrail savaşı nedeniyle İran ve Irak”ta mahsur kalan Türkiye”ye ait 11 yolcu uçağının tahliyesine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Irak”ta mahsur kalan 4 yolcu uçağının geri getirilmesiyle ilgili bugün bir girişim yapılacağını belirten Uraloğlu, İran”daki 7 uçakla ilgili ise gelişmeleri takip etmeyi sürdüreceklerini söyledi. UÇUŞLAR NE ZAMAN BAŞLAYACAK? Bakan Uraloğlu”na İran-İsrail savaşı nedeniyle askıya alınan uçuşların ne zaman başlayacağı da soruldu.. İran, Irak ve Suriye dışındaki uçuşların büyük ihtimalle kısa sürede başlayacağını söyledi. Uraloğlu, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, BAE ve Umman… Bu ülkeleri kapsayan uçuşlar da iptal oldu. Artık şu andan itibaren peyderpey açılmaya başladı. Ve havayolu taşıyıcılarımız da iptal ettikleri seferleri yeniden planlıyorlar. Yeni bir risk olmazsa uçuşları başlatacağız dedi. Bakan Uraloğlu, savaşın Türkiye hava trafiğine yönelik etkileri hakkında da bilgi verdi. Uraloğlu, Günlük 1600 civarında bir uçak hareketi söz konusu. Bu kriz ya da bu İran İsrail gerginliğinde bu 1100″ler civarına düştü. Yani 1100 – 1200 civarında seyrediyor dedi.

Source:


Metroda yer verme tartışması! Ortalık bir anda karıştı

ABD’li vekilden şok iddia: Kennedy İsrail’e direndiği için öldürüldü, Trump da öldürülebilir!TYT-AYT-YDT sınav sonuçları bekleniyor: 2025 YKS sonuçlarında son durum

“Damatsız gelin” Sümbül Topbaş”ın sır ölümü…5 kişilik ailenin evi uykudayken ateşe verildiÇocukları karne alan Suriyeliler dönüyor!Yürekleri dağladı! Otomobilin altında kalan minik Efe kurtarılamadıHatay”da korkutan olay! Denize atlarken kayalıklara çakıldıKaçak yapı yıkımında arbede çıktı: 1 yaralı, 2 gözaltı

Source: Mahmut Ekinci


Yanardağa düşen kadından acı haber geldi

Volkanik dağdaki doğa yürüyüşü esnasında 500 metre yükseklikten düştükten sonra tam beş gün aç ve sussuz yaşam savaşı veren Brezilyalı turist Juliana Marins”den acı haber geldi.

Lombok Adası’ndaki Rinjani Dağı’nda mahsur kaldıktan sonra, günler süren arama kurtarma çalışmaları sonucunda Marins’in cansız bedenine ulaşıldı.

Arama ekipleri, kötü hava koşulları ve zorlu arazi nedeniyle Marins”e günler boyunca ulaşamadı. İlk düştüğüne arkadaşlarına yardım çağırmaları için çığlıklar atan Marins, düştükten sonra günlerce yaşama tutunmuştu.

Endonezya Ulusal Arama ve Kurtarma Ajansı Başkanı Muhammed Siyafi, olumsuz hava koşulları nedeniyle kurtarma ekiplerinin Marins”in bedenini ancak bu sabah çıkartabildiklerini belirtti.

Siyafi, “Bir kurtarma görevlisi 600 metre derinliğe inerek Marins’e ulaştı. Yapılan kontrolde yaşam belirtisi olmadığı tespit edildi” dedi.

HERKES YASA BOĞULDU

Brezilya Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Brezilyalı turist Juliana Marins’in Rinjani Dağı kraterinin yakınındaki patika boyunca uzanan bir uçurumdan düşerek hayatını kaybettiğini duyurmaktan büyük üzüntü duyuyoruz” denildi.

Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, haberden dolayı büyük üzüntü yaşadığını ifade etti.

Lula, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, “Endonezya’daki konsolosluk hizmetlerimiz, bu acılı dönemde Marins’in ailesine tam destek sağlamaya devam edecek” dedi.

Marins’in ailesi adına arama sürecini takip eden ve bilgi paylaşan bir Instagram hesabı da, genç kadının yaşamını yitirdiğini duyurdu.

“Kurtarma ekibi bugün Juliana Marins’in bulunduğu yere ulaştı. Büyük bir üzüntüyle bildiriyoruz ki hayatta değildi” denildi. Hesap, destek mesajları ve dualar için takipçilere teşekkür etti.

Juliana Marins, Instagram hesabında Tayland ve Vietnam’daki gezilerinin ardından Endonezya’ya ulaştığını paylaşmıştı.

Source: Haber Merkezi


12 adetlik F-35 siparişi resmen veriliyor: Karar NATO zirvesinde duyurulacak

Yeni alınacak F-35A tipi jetler, geleneksel silahlar taşıma kapasitesine sahip olmakla birlikte, ABD yapımı nükleer bombalarla da donatılabilecek. Kararın bu hafta Hollanda”da düzenlenecek NATO zirvesinde Başbakan Keir Starmer tarafından resmen açıklanması bekleniyor.NATO”nun hava yoluyla yürütülen nükleer görev kapsamında, müttefik ülkelere ait uçaklar Avrupa”da stoklanan Amerikan yapımı B61 tipi nükleer bombalarla donatılabiliyor. ABD, Almanya ve İtalya dahil olmak üzere yedi ülke hâlihazırda çift kapasiteli bu uçakları kullanıyor.Nükleer silahların kullanımı, NATO”nun nükleer planlama grubunun yanı sıra ABD Başkanı ve Birleşik Krallık Başbakanı”nın da onayını gerektiriyor. Sir Keir Starmer konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:”Radikal belirsizlikler çağında artık barışı garanti olarak göremeyiz. Bu nedenle hükümetim ulusal güvenliğimize yatırım yapıyor.”12 ADET F-35A SİPARİŞ EDİLECEK12 adetlik F-35A savaş uçaklarının Norfolk”taki RAF Marham üssünde konuşlandırılması planlanıyor. Bu karar, uzun menzilli ve daha geniş yelpazede bomba ile füze taşıyabilen bir jet talep eden Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) için önemli bir zafer olarak değerlendiriliyor.Şu anda RAF ve Kraliyet Donanması”nın filosunda bulunan F-35B modelinin daha kısa menzilli olduğu ve daha az silah taşıyabildiği biliniyor. F-35B modeli, kısa mesafede kalkış ve dikey iniş yapabilme yeteneği sayesinde, HMS Queen Elizabeth ve HMS Prince of Wales uçak gemilerinden kalkış yapabilmek için tercih edilmişti.

Source: Www.star.com.tr


İran Dışişleri Bakanı Erakçi”den nükleer tesis yorumu! “Saldırılar yol haritamızı ciddi etkileyecek”

İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, ülkesindeki nükleer tesislere düzenlenen saldırıların İran”ın gelecekteki stratejileri üzerinde önemli etkiler yaratacağını söyledi. Londra merkezli El Arabiya el Cedid gazetesine konuşan Erakçi, ateşkes süreci ve nükleer müzakerelere ilişkin açıklamalarda bulundu.”ABD”nin dahil olması İsrail”in zayıflığını ortaya koydu”“Nükleer tesislere yönelik saldırı, İran”ın gelecekteki yol haritasını ciddi şekilde etkileyecektir” diyen Erakçi, ABD”nin çatışmalara dâhil olmasının İsrail”in zayıflığını ortaya koyduğunu savundu.”İran”ın geri adım atacağını sandılar”İran”ın, üçüncü nesil “Hayberşiken” füzeleriyle güçlü bir yanıt verdiğini belirten Erakçi, “Onlar, ABD müdahale ederse İran”ın geri adım atacağını sandılar. Ancak biz ‘Hayberşiken” adlı üçüncü nesil füzelerle daha güçlü ve kararlı bir yanıt verince geri çekildiler ve arabulucular aracılığıyla ateşkes teklif ettiler” ifadelerini kullandı.Nükleer faaliyetler konusunda uzun süredir Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması”na (NPT) bağlı kaldıklarını vurgulayan Erakçi, “Yıllarca dünyaya, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması”na (NPT) bağlı olduğumuzu ve bu çerçevede hareket etmek istediğimizi göstermeye çalıştık. Ancak ne yazık ki bu antlaşma, ne bizi ne de nükleer programımızı koruyabildi” değerlendirmesinde bulundu.”İngiltere, Almanya ve Fransa görüşmeleri müzakere değil”Avrupa ülkeleriyle yapılan temaslara da değinen Erakçi, İngiltere, Almanya ve Fransa ile yürütülen görüşmeleri müzakere olarak değerlendirmediğini belirterek, “Bu, sadece İran ile Avrupa arasında bir görüşmedir. Müzakereler genellikle bir anlaşmaya varmak için yapılır. Ne biz Avrupa ile bir anlaşma peşindeyiz ne de Avrupa”nın böyle bir kapasitesi var. Bizim aradığımız anlaşma, yaptırımların kaldırılmasını içermelidir ki bu Avrupa”nın yetkisinin dışındadır” dedi.

Source: Dünya Gazetesi


Yanardağ”da mahsur kalmıştı… Brezilyalı dağcıdan acı haber geldi: Bedenini termal drone tespit edebildi

Endonezya”nın Lombok Adası”nda bulunan yaklaşık 3 bin 730 metre yüksekliğindeki Rinjani Yanardağı”na tırmanan 26 yaşındaki Brezilyalı dağcı Juliana Marins, tırmanış sırasında yaklaşık 600 metre yükseklikten düşerek hayatını kaybetti. Endonezyalı yetkililer, Marins’in 21 Haziran’da bir rehber ve 5 turist eşliğinde zirveye doğru tırmanmaya başladığını belirtti. Tırmanış sırasında yaşanan kazanın ardından bölgede arama kurtarma çalışmaları başlatıldı. CESEDİ TERMAL DRONE İLE TESPİT EDİLDİ Endonezya Ulusal Arama ve Kurtarma Ajansı Başkanı Muhammed Syafii, yaklaşık 4 gün süren zorlu arama çalışmaları sonucunda Juliana Marins’in cansız bedenine ulaşıldığını açıkladı. Syafii, cesedin termal kameralı drone yardımıyla krater yakınlarında tespit edildiğini bildirdi. Marins’in tam olarak ne zaman hayatını kaybettiği ise henüz bilinmiyor. ZORLU KOŞULLAR KURTARMAYI GECİKTİRDİ Kurtarma çalışmalarının hava şartları ve dağlık arazinin zorlu koşulları nedeniyle geciktiğini belirten Syafii, Marins’in naaşının yakınlardaki bir kamp alanına taşındığını ifade etti. BREZİLYA BÜYÜKELÇİLİĞİNDEN TEPKİ Brezilya”nın Cakarta Büyükelçiliği ise Endonezya hükümetini, dağcının ailesine yanlış bilgi vermekle suçladı. Büyükelçilik yetkilileri, Marins’in hayatta olduğu, yiyecek ve içecek ulaştırıldığı yönünde aileye bilgi verildiğini iddia etti.

Source: Haber Merkezi


Anket: İsraillilerin yüzde 49’u İran ile ateşkesi destekliyor

İsrail Kanal 12’nin gerçekleştirdiği ve bugün yayımladığı ankette, “Bu savaşta kim kazandı?” sorusuna yanıt verenlerin yüzde 63’ü İsrail’in galip geldiğini söyledi. Yüzde 26’sı ise “hiç kimse” kazandı derken, yalnızca yüzde 3’ü İran’ın kazandığını belirtti. Ankete göre, Gazze’de binlerce insanın ölümünden sorumlu Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi bugün seçim olsa 120 sandalyeli Knesset te 26 sandalye kazanıyor. Eski Başbakan Naftali Bennett’in liderliğindeki parti 24 sandalye ile ikinci sırada yer alıyor. Yair Golan’ın liderliğindeki “Demokratlar” Partisi ise 12 sandalye alıyor. Yair Lapid’in “Yeş Atid” Partisi 9 sandalye, Aryeh Deri liderliğindeki Şas Partisi 9 sandalye ve Avigdor Lieberman’ın “Yisrael Beitenu” Partisi de 9 sandalye kazanıyor. Yitzhak Goldknopf’un liderliğindeki “Birleşik Tevrat Yahudiliği” (Yahadut Hatorah) ise 8 sandalye alıyor. Benny Gantz liderliğindeki “Ulusal Kamp” Partisi 7 sandalye, Itamar Ben Gvir’in “Otzma Yehudit” Partisi ise 6 sandalye kazanıyor. “Hadash-Ta’al” ittifakı ile “Birleşik Arap Listesi”nin her biri 5’er sandalye alıyor. Bloklar açısından bakıldığında muhalefet partileri toplamda 71 sandalye alırken, iktidar koalisyonu (Likud, Şas, Yahadut Hatorah ve Otzma Yehudit) 49 sandalyede kalıyor. Dini Siyonizm Partisi (Bezalel Smotrich liderliğinde) ise seçim barajını geçemiyor. Ateşkesin ardından yapılan ankette, İsraillilerin yüzde 49’u İran ile anlaşmayı desteklediğini, yüzde 39’u ise karşı olduğunu ifade etti. Koalisyon seçmenlerinin çoğunluğu anlaşmaya karşı çıkarken, muhalefet seçmenleri arasında destek daha yüksek çıktı. Likud sandalyelerini artırmış görünse de, anket Netanyahu’nun gücünü esas olarak Otzma Yehudit, Lieberman ve Smotrich’ten gelen oy kaymalarından aldığını, fakat bunun siyasi haritayı değiştirmediğini ve Netanyahu’nun hükümet kurabilecek bir çoğunluğa ulaşamadığını gösteriyor. Savaşta yetkililerin performansına dair değerlendirmelerde, Başbakan Netanyahu 10 üzerinden 5.6 puan aldı. Bu puan iktidar destekçileri arasında 8/10, muhalefet destekçileri arasında ise yalnızca 3.7/10 oldu. Savunma Bakanı Yisrael Katz, 10 üzerinden 5 puan aldı. Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ise 7.2 puanla daha yüksek bir değerlendirme elde etti. En yüksek puanı ise Mossad Başkanı David Barnea aldı: 10 üzerinden 7.4 puan ile savaş sürecinde en başarılı yetkili olarak öne çıktı.

Source: Habertürk


Çin’den Trump’a gözdağı: İran petrolüne de, kararımıza da karışmayın!

Çin Dışişleri Bakanlığı, ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin’in İran’dan petrol satın almasına ilişkin sert sözlerine cevap verdi. Bakanlık, ülkenin ulusal çıkarlarını korumak ve enerji güvenliğini sağlamak için “makul adımlar” atacağını açıkladı. Açıklama, Çin’in enerji politikasında bağımsız kararlar almaya devam edeceği mesajı olarak yorumlandı. South China Morning Post’un aktardığına göre, Çinli yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump’ın İran petrolüyle ilgili açıklamalarına sert tepki göstererek “İran petrolüne de, kararımıza da karışmayın!” mesajını açıkça verdi. TRUMP”TAN ÇİN”E: İRAN”DAN ALIYORLARSA, ABD”DEN DE ALSINLAR! Trump, sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımda, Çin’in İran’dan petrol almaya devam etmesine sert çıktı. “Çin artık İran’dan petrol almaya devam edebilir. Umarım ABD’den de bol miktarda alırlar” diyen Trump, doğrudan Pekin’i hedef aldı. ABD Başkanı, aynı paylaşım serisinde Çin-İran enerji hattının ABD ekonomisini tehdit ettiğini öne sürerek, Çin’in “adil bir ticaret ortağı” gibi davranması gerektiğini vurguladı. BEYAZ SARAY”DAN AÇIKLAMA: POLİTİKA DEĞİŞMEDİ Trump’ın açıklamaları sonrası Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, bu sözlerin ABD’nin İran’a yönelik petrol yaptırımlarında herhangi bir değişiklik anlamına gelmediği ifade edildi. Yetkililer, Başkan’ın sözlerinin Hürmüz Boğazı’nın açık kalmasına yönelik bir vurgu olduğunu savundu. Beyaz Saray yetkilisi Zhao Ziwen, “Başkan, İran’ın nükleer tesislerine yönelik askeri operasyonların ardından Hürmüz Boğazı’nın trafiğe açık kalmasının Çin açısından hayati önem taşıdığını hatırlattı” dedi. ÇİN-İRAN HATTI ABD”Yİ RAHATSIZ EDİYOR Washington, İran’a yönelik yaptırımlarını artırırken, Çin’in bu ülkeyle sürdürdüğü enerji alışverişinden rahatsızlık duyduğunu gizlemiyor. Pekin ise uzun süredir enerji ihtiyaçlarını çeşitli kaynaklardan ve uluslararası hukuk çerçevesinde karşıladığını savunuyor. Çin Dışişleri Bakanlığı’nın son açıklaması, enerji güvenliği ve dış ticaret politikalarında kararlılık mesajı olarak değerlendirildi. Çinli yetkililer, Trump’ın açıklamalarının “tek taraflı baskı unsuru” taşıdığını belirtti.

Source: Muzeyyen Bıyık


ABD”li vekilden Kennedy iddiası: İsrail”e karşı çıktığı için öldürüldü

ABD”li milletvekili Marjorie Taylor Greene, ABD eski başkanı John F. Kennedy”nin suikastını İsrail”in nükleer programına karşı çıkmasıyla bağlantılı olabileceğini ileri sürdü.Greene, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Bir zamanlar Amerikan halkının sevdiği büyük bir Başkan vardı. İsrail”in nükleer programına karşı çıktı. Ve sonra suikasta uğradı” ifadelerini kullandı. Bu ifadeler, Trump”ın İran ile ateşkesi bozan İsrail”e sert tepki göstermesinin hemen ardından geldi. Greene, “Şimdi hayatımın da tehlikede olduğunu hissetmeli miyim? Peki ya bu sabah İsrail”i İran”a saldırmaya devam ettiği için sert bir şekilde azarlayan Başkan Trump ne olacak?” diye sordu.TRUMP”TAN İSRAİL”E UYARI: ATEŞKESİ BOZMACNN, ABD Başkanı Donald Trump”ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile İsrail ve İran arasında varılan ateşkesi telefonda “son derece katı ve açık” konuştuğunu yazdı.CNN”in haberine göre, ismi paylaşılmayan Beyaz Saray yetkilileri de bu sabah Trump”ın, Netanyahu ile telefonda görüştüğünü belirtti.Yetkililer, Trump”ın, ateşkesin “sürdürülmesi konusunda son derece katı ve açık konuştuğunu” öne sürerek Netanyahu”nun, konunun ciddiyetini ve ABD Başkanı”nın endişesini anladığını ifade etti.TRUMP”IN, NETANYAHU”DAN “İRAN”A HİÇBİR SALDIRI DÜZENLEMEMESİNİ” İSTEDİĞİ İDDİASIAxios haber sitesinden Barak Ravid, X hesabından yaptığı paylaşımda, kıdemli bir İsrailli yetkilinin, İsrail ile İran arasında ilan edilen ateşkes sürecine dair verdiği bilgileri aktardı.Paylaşıma göre, ismi açıklanmayan yetkili, Trump”ın, yaptığı telefon görüşmesinde Netanyahu”dan “İran”a hiçbir saldırı düzenlememesini” istediğini ileri sürdü.Netanyahu”nun ise saldırıyı iptal edemeyeceğini ve “İran”ın ateşkesi ihlaline bir karşılık verilmesi gerektiğini” söylediğini kaydeden yetkili, “En sonunda saldırının büyük ölçüde sınırlandırılmasına ve çok sayıda hedefe yönelik saldırıların iptal edilmesine karar verildi.” ifadesini kullandı.Yetkili, görüşme sonunda “sadece bir hedefe” saldırı düzenlenmesine karar verildiğini belirtti.KENNEDY SUİKASTIKennedy, 1963 yılında Teksas”ta eski bir ABD Deniz Piyadesi olan Lee Harvey Oswald tarafından suikasta kurban gitti.Her ne kadar onun ölümünü İsrail”e bağlayan somut bir kanıt olmasa da, olay Kennedy”nin o dönemki İsrail Başbakanı David Ben-Gurion”a nükleer silah geliştirme çalışmalarını durdurması yönünde baskı yaptığı bir dönemde meydana geldi. Kennedy, Dimona reaktör programıyla ilgili şeffaflık sağlanmadığı takdirde ABD”nin “İsrail”e olan bağlılığının ve desteğinin ciddi şekilde tehlikeye girebileceği” uyarısında bulunmuştu.

Source: Www.star.com.tr


Endonezya”daki yanardağdan düşen ve 4 gün mahsur kalan turist ölü bulundu

Endonezya Ulusal Arama ve Kurtarma Ajansı Başkanı Muhammed Syafii, 21 Haziran”da Lombok Adası”ndaki yaklaşık 3 bin 730 metre yüksekliğindeki Rinjani Yanardağı”na bir rehber ve 5 turist ile birlikte tırmanış gerçekleştirirken, yaklaşık 600 metre aşağıya düşmesi sonrası mahsur kalan 26 yaşındaki Brezilyalı turist Juliana Marins”in cansız bedeninin bulunduğu açıkladı.Syafii, yaklaşık 4 gün süren yoğun arama çalışmaları neticesinde Marins’in cansız bedeninin termal kameralı dron kullanılarak krater yakınlarında tespit edildiğini belirtti. Syafii, Marins”in ölüm zamanının tam olarak belirlenemediğini söyledi.Arama kurtarma faaliyetlerinin hava koşulları ve arazi şartları nedeniyle aksadığını kaydeden Syafii, Marins’in naaşının yakın bir kamp alanına nakledildiğini duyurdu.

Source: Bahadır Alemdar


Mozambik”te en az 120 çocuk terör örgütü Eş-Şebab tarafından kaçırıldı

HRW’nin açıklamasında, bölgede faaliyet gösteren terör örgütü DEAŞ bağlantılı Eş-Şebab’ın eylemlerine atıfta bulunularak “Mozambik’in kuzeyinde en az 120 çocuk kaçırıldı; bazıları zorla çalıştırılıyor, çocuk asker yapılıyor ya da evlendiriliyor.” denildi.

Çocukların yağmalanan eşyaları taşımakta kullanıldığına işaret eden kuruluş, bazı çocukların da silahlı çatışmalarda savaşçı olarak görevlendirildiğini aktardı.

Açıklamada, son iki ayda saldırıların ve çocuk kaçırma vakalarının yeniden arttığı vurgulanarak kaybolan çocukların bulunması ve yeni kaçırmaların önlenmesi için Mozambik hükümetine daha fazla çaba gösterme çağrısında bulunuldu.

Norveç Mülteci Konseyi (NRC) Genel Sekreteri Jan Egeland, 11 Haziran’da Cabo Delgado’ya yaptığı ziyarette, kuzey Mozambik’teki durumu “göz ardı edilen bir kriz” olarak nitelendirmişti.

Egeland, bölgede 5 milyondan fazla insanın ciddi açlık riski altında olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullanmıştı:

“İklim şokları, artan şiddet olayları ve derinleşen açlık, halk üzerinde yıkıcı etki yaratıyor. 5 milyon insan açlık riski altında; 900 binden fazla kişi ise acil yardıma ihtiyaç duyacak kadar derin bir kıtlıkla karşı karşıya.”

NRC verilerine göre, ülkede 5 milyondan fazla kişi kritik düzeyde açlıkla karşı karşıya bulunurken 900 binden fazla kişi ise acil gıda yardımı gerektiren koşullarda yaşıyor.

Bölgede şiddet olayları giderek artıyor

Mozambik, 2017’den bu yana Cabo Delgado’da silahlı gruplara karşı mücadele veriyor. Hükümet güçleri şiddeti kontrol altına almakta zorlanırken Ruanda, Güney Afrika ve diğer bölgesel ortaklardan gönderilen askeri birliklerden destek alınıyor.

2020’de isyancı grup, çok sayıda saldırı düzenleyerek aralarında çocukların da bulunduğu onlarca kişiyi başlarını keserek öldürmüştü.

Birleşmiş Milletlere (BM) göre, şiddet nedeniyle bölgede 600 binden fazla kişi yerinden edildi ve çatışmalar komşu eyaletlere de yayıldı.

Geçen yıl seçim sonrası protestolarda yaşanan ölümler ve krizler, Cabo Delgado’daki insani durumun gündemden düşmesine neden olmuştu.

Öte yandan Cabo Delgado, art arda yaşanan kasırgalardan olumsuz etkilenirken ABD’nin dış yardım kesintilerinin de bölgedeki krizi derinleştirdiği belirtiliyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu”ndan “Talat Paşa” açıklaması

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu”nun konuşmasının bazı kısımları şöyle: “”Türk Milletine “soykırım” iftirasında bulunmak, tarihimize yöneltilmiş düşmanca bir saldırıdır. Bu düşmanca saldırıya geçit vermemek adına Meclis”te direnç gösteren tüm milletvekillerimizi alınlarından öpüyor, tebrik ediyorum. Talat Paşa ile ilgili hassasiyetimiz bununla ilgilidir bilinçli ve bilinçsiz tarafların tamamı da bunu böyle anlamalıdırlar. Aynı kürsüden yapılan benzer bir açıklama karşısında Talat Paşa’yı ve Türkiye’yi savunmak için sıraya giren Cumhur Koalisyonu üyeleri, bugün hiçbir şey olmamış gibi susuyorsa, Türkiye’yi soykırımcılıkla itham eden o zatı ve onun ithal kirli sözlerini umursamıyorsa, Orada bir hassasiyet değil, üstü kapalı bir onay hatta memnuniyet görülmekteyse mesele ancak umursamaz, ilkesiz ve teslimiyetçi bir iktidar zaafiyetiyle tanımlanabilir. ZEYTİNLİK KIYIMI TEKLİFİ Zeytin sadece kendi sofralarına gelmesi gereken bir nimete dönüşüyor. Zeytin ağaçlarını taşıyacaklarmış, nereye taşıyacaksınız? Sarayın bahçesine mi? Anadolu toprağı, sizin offshore hesabınızdaki para mıdır ki taşıyacaksınız. Ne Anadolu”muz ne de Cumhuriyet tarihimiz böylesini görmemiştir. Milletin parasını millet için değil gösterişe harcamak, milletimize ise en temel hizmetlerden mahrum bırakmak bu iktidarın artık yerleşmiş politikalarıdır. Buradan AK Parti”nin teşkilat ve yönetim kademelerine sesleniyorum. Milletin dertlerinden, sıkıntılarından ne kadar uzak olursanız Türk milletine düşman diğer herkese dost olursanız bu iktidarın vazgeçilmezi olmak hedefine ulaşırsınız. Ancak büyük Türk milleti müsterih olsun, bu utanç dolu devran elbet böyle devam etmeyecektir. “”PANDORA”NIN KUTUSUNUN AÇILMASINA SEBEP OLDU”” İsrail”in pervasız saldırganlığına ABD de ortaklık etmiştir. Bu karşılıklı çatışma oyununda hepimizi yakinen ilgilendiren hususlardır. Tarihin her aşamasında özellikle de büyük savaş zamanlarında diktatörlükler, tiranlıklar, tek adam rejimleri, ülkelerinin bekaları yerine kendi bekasını korumak konusunda mahirdirler. Savaşa ve barışa o ülkelerin milletleri karar vermediği sürece kan akmaya devam eder. Bugün kalıcı ateşkes ilan edilmiş olsun ya da olmasın, Netanyahu”nun çağrıları bölgede yeni bir Pandora”nın kutusunun açılmasına sebep olmuştur.

Source: Haber Merkezi


İsraillilerin arka bahçesi haline geldi! Güney Kıbrıs Yahudi işgaline karşı tepki gösterdi

Haber7 Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde İsrailli Yahudiler toprak satın alımlarını hızlandırırken Rumlardan tepki geldi.Rum gazetesi Politis’in internet sitesinde yer alan haberde, İsraillilerin İran’ın saldırılarının ardından Güney Kıbrıs’a akın eden Yahudiler’in sayısı 15 bini geçti.”Başka bir vadedilmiş toprak gibi. Yahudiler neden Kıbrıs”tan arazi alıyor?” başlığıyla yayınlanan haberde, Kovid salgını sonrasında “İsraillilerin ülkeyi arka bahçesi gibi kullandılar” ifadeleri dikkat çekti.İsrail”e uçakla 40 dakika uzaklıkta bulunan Larnaka”da yoğun bir şekilde yaşayan İsrailliler, GKRY’nde neredeyse bir Yahudi şehri kurdu.Yahudi Chabad Örgütü’ne ait bir sinagog, bir anaokulu, 6 ev, bir Mikve (dini ritüel banyosu), bir Kaşrut (Yahudiler için “Helal” sertifikasyon kuruluşu), yaz programları için aktivite alanı ve bir mezarlık bulunduğunu duyurdu.”ÜLKEMİZ ELDEN GİDİYOR”Rum meclisinde yer alan aşırı sol Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) Genel Başkanı Stefanos Stefanu, İsraillilerin kontrolsüz bir şekilde ülkelerinden toprak satın aldıklarını belirterek, “Ülkemiz elden gidiyor. İsrail bizi işgal ediyor. Büyük tehlike yolda. Ülkemiz elden gidiyor” dedi.Stefanu İsraillilerin ülkenin ulusal güvenliğini tehdit edebilecek bölgelerden mülk satın aldıklarına değinerek, “İsrail vatandaşlarının, siyonist okulları ve sinagoglar kurarak kapalı alanlar (gettolar) yaratma olgusunun gelişimini görüyoruz. İsraillilerin Kıbrıs”ta önemli ekonomik birimleri ve geniş toprak alanlarını, organize ve kapsamlı bir şekilde satın aldıklarına tanık oluyoruz” ifade etti.KIBRIS”A “İKİNCİ İSRAİL” BENZETEMSİGeçtiğimiz günlerde İsrail’in ünlü gazetelerinden Haeetz gazetesi ise “İkinci İsrail: İsrailliler Kıbrıs’a Akın Ediyor ve Her Şeyi Satın Alıyor” başlıklı bir haber yayımlamış, İsraillilerin Kıbrıs’ın her tarafında olduğunu, tüm sokaklarda İbranice’nin yoğun olarak konuşulduğunu ve adaya gelen İsraillilerin emlak fiyatlarında ciddi bir artışa neden olduğunu yazmıştı.

Source: Kübra Beyazoğlu