ABD, Ukrayna Büyükelçisi Brink”in istifasını doğruladı
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, Washington da düzenlenen günlük basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı. ABD nin Ukrayna Büyükelçisi Brink in görevinden ayrılıp ayrılmadığıyla ilgili soruya cevap veren Bruce, Büyükelçi nin savaş zamanında 3 yıl Kiev de kaldıktan sonra istifa ettiği bilgisini doğruladı. Bruce, Büyükelçi Brink, savaş zamanında, 3 yıldır Ukrayna daki büyükelçilikte büyükelçi olarak görev yapıyor. Bu 3 yıl boyunca olağanüstü bir performans sergiledi ve kendisine iyi dileklerimizi iletiyoruz. dedi. Büyükelçi nin istifasıyla ilgili detaylara girmek istemeyen Bruce, ABD nin, Ukrayna ile Rusya arasındaki çatışmaları sonlandırmak için çalışmalarına odaklanmaya devam edeceğini belirtti. 1 ABD VATANDAŞI DAHA RUSYA DAN TAKAS YOLUYLA GERİ ALINDI AA nın haberine göre; Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bruce, Rusya da tutuklu bulunan Rus kökenli ABD vatandaşı Ksenia Karelina nın esir takası yoluyla yakında ülkesine döneceğini bildirdi. Bruce, Karelina nın 1 yıldan fazla süredir Rusya da tutuklu olduğunu ve yakında sevdikleriyle bir araya geleceğini söyledi. Rusya da hala tutuklu bulunan ABD vatandaşı Stephen Hubbard ı da unutmadıklarını belirten Bruce, Başkan Trump ve Dışişleri Bakanı Rubio, haksız yere tutuklanan tüm Amerikalıların serbest bırakılması için çalışmaya devam edecek. ifadesini kullandı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, soru üzerine, İstanbul da bir araya gelen ABD ve Rus heyetlerinin gündeminin Ukrayna ile veya Rus-ABD ilişkilerini geliştirmekle hiçbir ilgisi olmadığını yineledi.
Source: Habertürk
UEFA Konferans Ligi çeyrek final ilk maçlarında sürpriz yok
UEFA Konferans Ligi”nde çeyrek final ilk maçları yapıldı. Müsabakaların rövanşları, 17 Nisan”da oynanacak. Alınan sonuçlar şöyle: Legia Varşova (Polonya)-Chelsea (İngiltere): 0-3 Real Betis (İspanya)-Jagiellonia (Polonya): 2-0 Celje (Slovenya)-Fiorentina (İtalya): 1-2 Djurgarden (İsveç)-Rapid Wien (Avusturya): 0-1
Source: Internet Haber
Kolombiya Cumhurbaşkanı Petro: Latin Amerika ve Karayipler”in birliği için mücadele edeceğim
Honduras”ın başkenti Tegucigalpa’da düzenlenen Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu (CELAC) Zirvesi”nin kapanışında konuşan Petro, topluluk üyelerine işbirliği çağrısında bulundu.
CELAC dönem başkanlığını, mevkidaşı Honduras Devlet Başkanı Xiomara Castro”dan devralan Petro, “Latin Amerika ve Karayipler”in birliği için mücadele edeceğim.” ifadesini kullandı.
Petro, CELAC üyeleri arasındaki işbirliği ve dayanışmanın önemine değinerek, “Bizler yalnızca halklar değiliz, birbirine yardım eden halklarız.” dedi.
Haiti, Küba, Venezuela ve Panama”ya özel ilgi gösterilmesi gerektiğini belirten Petro, başkanlığı süresince İsrail saldırıları altındaki Gazze Şeridi”ndeki Filistin halkına yönelik şiddetin sona ermesi için çalışacağını vurguladı.
“Latin Amerika ve Karayipler işbirliği içinde hareket etmeli”
Petro, konuşmasında şunları kaydetti:
“CELAC”ın başkanı olarak misyonum, Latin Amerika ve Karayipler”i tüm dünya ile köprü kuran bir konuma getirmek olacak. Bölgesel ve küresel zorluklarla yüzleşmek, işbirliğini artırmak ve üye ülkelerin pratik olarak entegrasyonunu sağlamak adına CELAC”ın rolünü yeniden tanımlamamız gerekiyor. Küba ve Venezuela”ya yardım etmeliyiz. Halklarımızı, suçlularla aynı kefeye koyan bu yıkıcı anlatının bir parçası olmamalıyız. Halklarımızın acılarının siyasi amaçlar için istismar edilmesine izin veremeyiz.”
Küresel ısınmanın etkilerini azaltmak için yenilenebilir enerji kullanımını artırma çağrısı yapan Petro, “Güney”den gelen temiz enerjiyle ABD ekonomisinin karbonsuzlaşmasına katkı sunabilmek için Amerika kıtasında bir elektrik ağı kurmalıyız. Suyu ve verimli toprakları tükenmekte olan bir dünyayı besleyebilmek için gıda egemenliği ağımızı inşa etmeliyiz. Latin Amerika ve Karayipler işbirliği içinde hareket etmeli.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
11 Nisan Cuma Hutbesi konusu belli oldu
Mübarek Cuma günlerinde camilerde cemaatle birlikte namazlar kılınırken hutbelerle dini değerler de hatırlatılıyor. 11 Nisan 2025 Cuma hutbesi konusu ve tam metni belli oldu. Bu haftanın Ümmet Olmak, Birlik Olmaktır konulu hutbesi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlandı. Hutbede, Müminlerin emiri Hz. Ömer ile Selmân-ı Fârisî yi, Habeşli Bilâl ile Bizanslı Süheyb i birbirine kardeş kılan İslam dır. Bu kardeşliği korumak ve gelecek nesillere aktarmak; bizim için bir tercih ya da bir seçenek değil, imâni bir zorunluluk, ahlaki bir sorumluluktur. ifadeleri yer aldı. İşte, Cuma hutbesi 11 Nisan 2025 tam metni PDF indir-oku…ÜMMET OLMAK, BİRLİK OLMAKTIR Muhterem Müslümanlar! Dün olduğu gibi bugün de zalimler, ümmet-i Muhammed i bölüp parçalama, İslam beldelerini işgal etme emellerinden vazgeçmiş değillerdir. Ümmetin birlik ve beraberliğini bozmak, onları birbirine düşürmek, dahası Müslümanı Müslümana kırdırmak için her yolu denemektedirler. Hiçbir hak ve hukuk tanımayan bu caniler, dünyanın gözü önünde; Gazze de küçük büyük, kadın erkek demeden insanları öz vatanlarında diri diri yakmakta, büyük bir soykırım gerçekleştirmektedir. Her geçen gün yüzlerce masum insan, ya bombalar altında can vermekte ya da açlıktan ölmektedir. Çocukların çığlıkları gök kubbeyi titretmekte; annelerin feryatları arş-ı âlâyı inletmekte; babaların çaresizliği insaf ve vicdan sahibi herkesin yüreğini dağlamaktadır. Yaşanan bu acıların temel sebebi; zalimlerin güçlü olmaları değil, Müslümanların dağınık, parçalanmış, tepkisiz ve duyarsız olmalarıdır. Birlikte rahmetin, ayrılıkta azabın olduğunu unutmalarıdır.Aziz Müminler! Peygamber Efendimiz (s.a.s) in buyurduğu üzere bugün, biz Müslümanlar, sayıca çok olmamıza rağmen ne hazindir ki, selin önündeki çer çöp gibi savruluyoruz. Vahşi canavarların avlarına saldırdığı gibi düşmanlarımız, İslam beldelerine saldırıyorlar. Aşırı dünya sevgisi ve ölüm korkusu, heybet ve azametimizi düşmanlarımızın kalbinden söküp atıyor. Yüce Rabbimizin, وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَلَا تَفَرَّقُواۖ Topyekûn Allah ın ipine sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın… emrine rağmen; bizler, dünyevi menfaatler ve şahsi ihtiraslar uğruna gün geçtikçe birbirimizden uzaklaşıyoruz. Bu durum ise; zalimlerin zulümlerini arttırmalarına sebep oluyor.Değerli Müminler! Yeryüzünde barışın yeniden hâkim olması, ancak ümmet-i Muhammed in kardeşlik temelinde bir araya gelmesi, birlik ve beraberlik içeresinde hareket etmesiyle mümkündür. وَالَّذ۪ينَ اِذَٓا اَصَابَهُمُ الْبَغْيُ هُمْ يَنْتَصِرُونَ Onlara haksız bir saldırı yapıldığında elbirliğiyle kendilerini savunurlar. ayetine icabet ederek, birbirimizin yardımına koşmamızla mümkündür. … Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah ın kulları, kardeş olun! hadisi gereğince; bir binanın tuğlaları gibi birbirimize kenetlenmemizle, bir bedenin azaları gibi birbirimizin acılarını paylaşmamızla mümkündür. اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ Müminler ancak kardeştirler. ayetinin gereği olarak; dili, rengi, ırkı, mezhep ve meşrebi ne olursa olsun müminler olarak, kardeşlik ruhuyla hareket etmemizle mümkündür. اِنَّ هٰذِه۪ٓ اُمَّتُكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةًۘ وَاَنَا۬ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ Doğrusu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse bana ibadet edin. ayeti mucibince; Rab olarak Allah ı, din olarak İslâm ı ve peygamber olarak Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) i kabul eden herkesi, İslam ailesinin bir parçası olarak görmemizle mümkündür. Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten menedersiniz ve Allah a inanırsınız… ayeti gereği; iyiliği emretmemiz, kötülüğe engel olmamızla mümkündür.Kıymetli Müslümanlar! Müminlerin emiri Hz. Ömer ile Selmân-ı Fârisî yi, Habeşli Bilâl ile Bizanslı Süheyb i birbirine kardeş kılan İslam dır. Bu kardeşliği korumak ve gelecek nesillere aktarmak; bizim için bir tercih ya da bir seçenek değil, imâni bir zorunluluk, ahlaki bir sorumluluktur. O halde, aynı Allah a iman eden, aynı Peygamberin yolundan giden, aynı kitabı rehber edinen, aynı kıbleye yönelen Müslümanlar olarak el ele, gönül gönüle verelim. Aziz Milletimiz ve tüm İslam âlemi olarak, birlik ve beraberliğimizi, muhabbet ve kardeşliğimizi daha da güçlendirmenin gayretinde olalım. Ey İnsanlar! Gazze de bir millet topyekûn yok ediliyor. Hastaneler, okullar, mabetler dahi yerle bir oldu. Sadece Müslümanlar değil, onlara insani yardım ulaştıran yardımseverler, onların şifa bulması için çabalayan sağlık çalışanları, bu zulmü dünyaya duyurmak için çalışan basın mensupları da katlediliyor. Zulüm elbet son bulacaktır. Mazlumlar mutlaka kurtuluşa erecektir. Zalimler, asla amacına ulaşamayacaktır. Buradan vicdan ve insaf sahibi insanları, bir avuç cinayet şebekesi ve suç ortaklarına karşı duyarlı olmaya, onurlu tepkilerini ortaya koymaya davet ediyorum. Unutmayalım ki, zulme rıza göstermek de zulümdür.11 NİSAN 2025 CUMA HUTBESİ PDF İÇİN TIKLAYINIZ
Source: Habertürk
Cumhurbaşkanı Erdoğan-DEM görüşmesinde neler konuşuldu? Bu tarih aralığına dikkat
DEM Parti İmralı heyeti, terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan”ın yaptığı silah bırakma çağrısının ardından siyasi parti temsilcilerini ziyaret etmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da konuyla ilgili olarak talep gelmesi halinde DEM Parti İmralı heyetiyle görüşebileceğini söylemişti. GÖRÜŞME 1 BUÇUK SAAT SÜRDÜ Gelişmelerin ardından beklenen ziyaret dün gerçekleşti. Öğle saatlerinde DEM Parti İmralı heyeti Beştepe”ye gitti. Heyette Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder bulunurken; Erdoğan”ın yanına ise AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve MİT Başkanı İbrahim Kalın yer aldı. Görüşme 1 saat 25 dakika sürdü. Ziyaretin ardından konuşan Önder, ” Çok daha umutluyuz. Görüşmemiz pozitif geçti ” ifadelerini kullandı. Ayrıca DEM Parti”den yazılı bir açıklama yapıldı. Metinde “Bugün gelinen nokta itibarıyla, dünden daha umutlu olduğumuzu bütün ülkemizin bilgisine sunmakta onur duyuyoruz.” denildi. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN NELER SÖYLEDİ? Gelişmeleri TGRT Haber ekranlarında değerlendiren TGRT Haber Ankara Haber Koordinatörü Ahmet Sözcan ise bundan sonraki yol haritasını anlattı. Ziyaretin olumlu geçtiğini belirten Sözcan, “Gelinen süreç ayrıntılı bir biçimde masaya yatırıldı. Bana gelen bilgilere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan da artık bu sürecin fala fazla uzamaması gerektiğini, terör örgütü PKK”nın silah bırakma kararı alması gerektiğini ifade etti.” dedi. NİSAN SONUNA DİKKAT! Sözcan sözlerini şöyle sürdürdü: “Karşılıklı görüş ve öneriler alındı. Tekrar Öcalan”la görüşme yapacaklar. Ardından somut bir adımın atılması bekleniyor. Nisan sonunda önemli adımların atılmasını bekliyoruz denmişti. Hükümetin beklentisi, Nisan sonu mayıs başı gibi terör örgütü PKK”nın kongreyi toplayıp silah bıraktığını açıklaması söz konusu olabilir. “
Source: Gözde Nur Bayar
ABD”nin İsrail”e silah satışını protesto için Londra”daki büyükelçilik havuzuna kırmızı boya atıldı
Çevreci örgüt Greenpeace İngiltere, yaptığı açıklamada, 12 aktivistin ABD”nin İsrail”e silah satışının Gazze”de yol açtığı ölüm ve yıkıma dikkati çekmek amacıyla ABD büyükelçiliğini kısmen çevreleyen havuza 300 litre kan kırmızısı boya attıklarını bildirdi.
Açıklamada, “Greenpeace İngiltere, ABD ve İngiltere hükümetlerini İsrail”e silah satışını derhal durdurmaya çağırıyor.” ifadesi kullanıldı.
Açıklamada ayrıca, İngiltere”nin İsrail”e sağladığı askeri destek gerekçesiyle Gazze”deki soykırımın suç ortağı olduğu vurgulandı.
6 aktivist gözaltına alındı
Londra Metropolitan Polisinden yapılan açıklamada da aktivistlerin Gazze”deki soykırıma dikkati çekmek için düzenledikleri protestonun ardından 6 kişinin mala zarar verme ve mala zarar vermek için komplo kurma şüphesiyle gözaltına alındığı ifade edildi.
ABD”nin Londra Büyükelçiliği Sözcüsü de yaptığı açıklamada, protestonun arazideki 1,5 milyon galonluk su kaynağına zarar verdiğini ve yerel çevre kaynağının boşa harcandığını savundu.
Buna karşın, çevreci örgüt, kullanılan boyanın toksik olmadığını, biyolojik olarak parçalanabilen, insan, vahşi yaşam veya çevre için herhangi bir risk oluşturmayan gıda sınıfı havuz boyası olduğunu belirtti.
Örgüt, aktivistlerin gözaltına alınmasına tepki göstererek, bunun “İngiltere”de protesto hakkının saldırı altında olduğunun bir başka kanıtı” olduğunu kaydetti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
23 ilde DEAŞ operasyonu: 105 gözaltı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı TEM Daire Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanlığı koordinesinde, İl Emniyet Müdürlükleri ve İl Jandarma Komutanlıklarınca 23 ilde DEAŞ”a yönelik operasyon düzenlendiğini ifade etti.
Operasyonlarda 105 zanlının yakalandığı bilgisini veren Yerlikaya, şüphelilerin, DEAŞ”a üye oldukları, terör örgütüne finans sağladıkları ve sosyal medya hesaplarından DEAŞ propagandası yaptıklarının tespit edildiğini, çok sayıda örgütsel doküman ile dijital materyalin ele geçirildiğini belirtti.
Yerlikaya, şunları kaydetti:
“Ülkemizin her bölgesinde huzuru ve istikrarı sağlamak için terör örgütlerine yönelik yılın 365 günü, gece gündüz yürüttüğümüz operasyonlarımız aralıksız devam ediyor. Valilerimizi, operasyonları koordine eden Cumhuriyet Başsavcılıklarımızı ve operasyonları gerçekleştiren kahraman polislerimiz ile kahraman jandarmamızı tebrik ediyorum.”
Source: Eda Koyuncu
Şırnak’ta 19 yaşındaki çobanın ölümü ile ilgili 2 kişi tutuklandı
Şırnak İdil ilçesi Sırtköy Beldesi Aslantepe Mezrası Kuvak Meralık alanında Kamil Arslan”ın hayvan otlatırken bıçaklanarak öldürüldüğü olaya ilişkin İdil Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı üzerine çalışma başlatıldı. Jandarma ekipleri, cinayet şüphelisi olarak S.A., A.A. ve T.Ş.”yi gözaltına aldı. Jandarmadaki ifadelerinin ardından 3 kişi Cumhuriyet Savcılığına sevk edildi. Savcılıktaki ifadelerinden sonra tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi”nde hakim karşına çıkan S.A. ve A.A. “kasten öldürme” suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilirken, T.Ş. ise adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. İdil Cumhuriyet Başsavcılığınca olayla ilgili başlatılan geniş çaplı soruşturma titizlikle devam ederken, cinayetin nedeninin husumetten kaynaklandığı öğrenildi.
Source: Abi̇di̇n Yel
Eyvah eyvah!
Memlekette bir koro var: Türkiye”nin imajı kötü, 3. Dünya ülkeleriyle birlikte anılıyoruz, diplomatik prestijimiz zayıf… Dünyanın (daha çok Batı”nın) bizi nasıl gördüğüyle yatıp kalkıyor bu koro. Uluslararası medyada Türkiye hakkında çıkan her eleştiriye anında tepki veriyorlar. Sürekli bir biçimde “imajımız zedeleniyor” tekrarlarıyla bunu ulusal bir kriz havasına dönüştürme arayışındalar.
Hatta Türkiye hakkındaki eleştirileri bazen cılız bularak, Batı”yı bile dillerine doladıkları oluyor. Bu kesimin, Batı”nın Türkiye”yi nasıl değerlendirdiğini gerçekten anlayıp anlamadığını merak ediyor insan. Peki, bu kronik “imaj ezikliği” nereden geliyor? Büyük ölçüde zihinsel sömürgecilikten. Kendilerini Batı’nın bakış açısıyla değerlendirme hastalığından. Batı onaylamadan mutlu olamama takıntısından.
Günümüz Dünyasında itibar, ne kadar haklı ya da ahlaklı olduğunuzla değil, ne kadar güçlü olduğunuzla belirleniyor. Öyle olmasaydı hırsızlıkta, sömürgecilikte soykırımda, darbe sevicilikte, işgalde, katliamda seviye atlamış ülkeler, dünyanın en prestijli vitrinlerinde poz vermezlerdi. Uluslararası sistemde güçlü, etkili, itibarlı olarak temsil edilmezlerdi. Oyunun kuralı maalesef böyle: Ahlâkınızla değil, gücünüzle imaj yaratıyorsunuz ve sadece güçlüyseniz kendi imajınızı yönetme hakkına sahipsiniz.
Gerçek bu iken hâlâ, olaylara bu ülkelerin gözünden bakmaya doyamayanlar, bunların kaşında-gözünde keramet arayanlar, pozisyonunu buna göre belirleyenler var. Bu arkadaşlara, bu arenada imajın PR ajanslarıyla şekillenmediğini (merhum Erbakan hocanın, “hastaya kızılmaz, mikroba kızılır” anlayışıyla) tekrar tekrar anlatmak gerekiyor.
Türkiye bugün bir irade ortaya koyduğunda veya kendi çıkarını öncelediğinde, dışarının huzursuz olmasını anlayabiliyor insan. Anlaşılamayan içimizdeki kötü imaj tellallığı, trajikomik imaj endişesi, özgürlüğünü zincirinde arayan zihinlerin bahaneleri. Bu tespitler, eksiklerimizi gidermenin, daha iyi iyiye gitmenin, yanlışlarımızdan ders almanın yollarına kafa yormayalım anlamına gelmiyor. Sahte vicdan narkozlarıyla, örgütlü yalan ve sahtekârlık endüstrilerinden, cinayet şebekelerinden, sömürgecilerden medet bekleme saflığına kapılmayalım manasında.
Dünya haklıyı değil, güçlü olanı dinliyor. İmaj dediğimiz şeyi; sevgimizi, hayranlığımızı, bugün artık ikiyüzlülüklerini saklama gereği bile duymayanlara pazarlayarak değil, kendi gücümüzü inşa ederek, kendi yolumuzu çizerek oluşturabiliriz. İyi çocuk olarak var olmanın hayrını göremediğimiz ortada.
Türkiye güçlü olma yolunda. Sadece kendisi için değil, tüm mazlumlar için. İnşallah bu sefer yarım kalmaz. Vebali çok ağır. Bunu Batı gibi demokrasiyi, hukuku, ahlâkı, adaleti, insanlığı, dünyanın geri kalanı için bir kenara bırakarak da yapmıyor. Kendi içinde dahi Batı”dan daha demokratik tespiti kesinlikle abartı değil.
Bugün Türkiye”nin içinde Türkiye aleyhine yürütülen hiç bir faaliyeti, Batı ülkelerinde, o ülkenin aleyhine yürütemez, denemeye bile kalkamazsınız. Diktatörlüğün 50 tonuyla damgalanan bir iktidar döneminde, tehditler, hakaretler, küfürler havada uçuşuyor!
İstibdat diye etiketlenmeye çalışılan bir devirde, nasıl oluyor da her yıl yeni bir muhalefet partisi kuruluyor? Ya da değişen dozlarda, kaç muhalif televizyon, gazete, yorumcu, sosyal medya kullanıcısı var? Bu kanallar aracılığıyla bir günde kaç kaç muhalif mesaj dolaşıma giriyor? 1 milyon? 10 milyon?
Bir de dikta rejimi altında büyüdükleri halde protesto kültürünü en üst düzeyde geliştirmeyi başarabilmiş gençlerimiz var. Biraz akıllılık edip yaratıcı protesto eylemlerini yapay zekâya taşıyarak ondan rejimin adını tahmin etmesini isteseler, sorun kendiliğinden çözülecek. Özlemini duydukları Avrupa”nın hatta Amerika”nın güvenlik ve ceza sistemiyle tanışmaları mümkün olsa keşke! Allah korusun diyelim.
Batı, Batı diye ağlaşanlar, Batı”nın yarı yolda bırakmayacağı hiç bir kesimin, hiç bir kişinin, hiç bir değerin olmadığını bilmeliler, bugünden değilse bile geçmişten bilmeliler. Sonrasında içi tamamen boş veya sanrıdan ibaret olan prestij ve imaj nakaratlarıyla Türkiye”nin paçalarından asılmayı bırakmalılar. Bir taraftan geri kalmışlık türküleri çağırırken diğer taraftan buna neden olanlara serenat yapmak garabetinden kurtulmalılar. Gerçekten güçlü bir devlet özlemleri varsa tabi.
İmaj, sadece güçlü olanın ayrıcalığıdır; özgüvenle başlar, güçle büyür, bağımsızlıkla kalıcı olur. Gerisi, Batı’yı memnun etmeye çalışanların romantik dramalarından ibarettir.
Prof. Dr. Hakan Aydın / Haber 7
Source: Hakan Ayd
Hindistan ve Nepal”de facia: 92 kişi öldü
Hindistan ve Nepal”in bazı bölgelerinde çarşamba gününden bu yana etkili olan şiddetli yağışlar sel felaketine yol açtı.Hindistan”ın Bihar eyaletinde şiddetli yağışlar nedeniyle en az 64 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. Uttar Pradesh eyaletinde de en az 20 kişinin öldü.Komşu ülke Nepal”de ise, Ulusal Afet Dairesi yetkililerinin açıklamasına göre yıldırım düşmeleri ve şiddetli yağışlar nedeniyle en az 8 kişi hayatını kaybetti.Hindistan Meteoroloji Dairesi (IMD), ülkenin doğu ve orta kesiminde gök gürültülü fırtınalar nedeniyle uyarı yayınlamıştı. Şiddetli yağış ve fırtına, cumartesi gününe kadar devam edecek.
Source: Erkan Talu
Marine Le Pen – İmamoğlu Davası ve bir güvenlik sorunu olarak CHP!
Fransız aşırı sağcı parti lideri Marine Le Pen, Avrupa Parlamentosu”na tahsis edilen fonları usulsüz kullanmakla suçlandığı davadan mahkûm edildi. Paris Ceza Mahkemesi, Le Pen” e dört yıl hapis cezası ve 100 bin Euro para cezası verirken, beş yıl boyunca kamu görevlerinden men edilmesine hükmetti. Bu karar, Le Pen” in 2027 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılma ihtimalini tehlikeye attı ve siyasi kariyerinde ciddi bir dönüm noktası oluşturdu.
İmamoğlu ve yandaşları davası da çok yönden birbirine benziyor. Benzeşmeyen tek tarafı, Le Pen serinkanlı, hukuka saygılı, taraftarlarını sokağa çağırıp kırıp döküp, polise saldırtıp, kamu mallarına zarar verdirmemesi, Cumhurbaşkanını suçlayıp şehir eşkıyalığının önünü açmaması, vandallıklara fırsat ve prim vermemesidir.
Le Pen, mahkeme kararını “siyasi bir saldırı” olarak nitelendirerek, davanın kendisini siyaset sahnesinden silmeyi amaçladığını savunuyor. Destekçilerine birleşme çağrısı yaparken, kararı temyize götüreceğini açıkladı. Ancak Fransız Anayasa Mahkemesi”nin aldığı karar, temyiz sürecinde dahi siyasi yasağın hemen yürürlüğe girmesi şartına bağlamış.
Bu dava, Fransa”daki aşırı sağın liderlik dinamiklerini değiştirebilecek nitelikte. Le Pen” in siyasi yasak alması, Ulusal Birlik Partisi”nin geleceği üzerinde büyük bir etki oluşturacak, partinin liderlik koltuğuna genç siyasetçi Jordan Bardella” nın geçmesini kolaylaştıracaktır.
Marine Le Pen”in yargılanması, Fransa”daki hukuk sistemi ve demokrasi algısı açısından tarihi bir dönemeç durumunda. Bu süreç, sadece Fransa”da değil, uluslararası arenada da geniş yankı uyandırdı. Le Pen”in siyasi geleceği, hem Fransız siyasetinde hem de Avrupa”daki aşırı sağ hareketlerde önemli bir değişimi tetikleyecektir.
Sadece Fransa”da değil, uluslararası arenada da geniş bir yankı uyandıran bu süreçte halkın ve gençlerin tepkisi neden Türkiye’deki İmamoğlu vakası gibi sokağa dökülüp vandallıklara yol açmadığı ise, CHP ve gençliği açısından düşündürücü.
CHP’ nin siyasi kültürü, toplumsal dinamiği ve hukuk sistemine bakışı daha yargı sırasında iken, ortada sadece suçlamalar varken ve karar aşamasına gelmeden ülkeyi yangın yerine çevirmesinin dünyada bir başka örneği yoktur. Fransa”da Marine Le PEN’in yargılanması, halkın ve gençlerin tepkisini tabi ki çekti. Bu tepkiler genellikle demokratik ve barışçıl yollarla ifade edildi. Fransa”nın siyasi tarihinde, protestoların genellikle organize ve barışçıl bir şekilde yapılması, CHP tipi protesto Vandalizm’inin önüne geçmiştir.
Türkiye”de İmamoğlu vakasında olduğu gibi, toplumsal kutuplaşma ve siyasi gerilimler, protestoların kontrolsüz bir şekilde gerçekleşmesine yol açmıştır. Ayrıca, medya ve sosyal medya üzerinden yapılan iktidar karşıtı çağrılar, protestoların şekillenmesinde ve yönlendirilmesinde etkili rol oynamıştır. Fransa”da ise, halkın tepkisi daha çok hukuki süreçler ile siyasi liderlerin sorumsuz davranışlarına odaklanmıştır.
Bu iki olay arasındaki farklar, ülkelerin tarihsel, kültürel ve sosyal yapılarından kaynaklandığı gibi, her iki durumda da, halkın tepkisi ve protesto biçimleri, ülkelerin hukuki değerlere saygısı ve bağlılığı, toplumsal ve ahlaki normlar çerçevesinde hareket edip etmemesinden kaynaklanmaktadır.
CHP iktidarları veya muhalefetleri döneminde sürekli hukuku çiğneyen ve hiçe sayan, darbelerin ve darbecilerin yanında yer alan duruş ve konumlarıyla Türkiye’ de dış güçlerin taşeronluğunu yapan bir parti olmaktan hiçbir zaman kendilerini kurtaramamıştır.
Hangi lider olursa olsun genel olarak CHP demek; baskı ve zulüm, diktatörlük ve despotluk, darbe ve darbe sevicilik ile hukuk tanımazlık demektir. Nereden bakarsanız bakın! CHP kuruluşunda zamanımıza kadar emperyalist batı medeniyetinin taşeronu yerli ve milli yapımıza karşı bir duruş ve kimliğe sahip oldu.
Bu parti ideolojinin din anlayışı; dinsizlik, millet anlayışı; soysuzluk, özgürlük anlayışı; kölelik, bağımsızlık anlayışı; emperyalistlere bağlılık, demokrasi anlayışı ise; despotluk ve faşizm’ dir. Maddi ve manevi bağlamda milli ve yerli olan her şeyimize karşı bir hareket olarak CHP, bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Türkiye’nin bugünü ve geleceği için tehlikeli bir kulvar’ da inat ve ısrarla yürümeyi sürdürüyor, kendi sonuna doğru yaklaşıyor.
Arif Altunbaş, Haber 7
Source: Arif Altunba
Yaptırdığı dövme başını belaya soktu! Suç örgütüyle ilişkilendirildi!
İngiliz vatandaşı Pete Belton, ABD”deki bir resmi belgede kolundaki dövmenin, uluslararası suç örgütü Tren de Aragua (TdA) üyelerini tanımlamak için kullanıldığını öğrendiğinde büyük şaşkınlık yaşadı. Belton, “Ben sadece Derbyshire’dan sıradan bir orta yaşlı adamım” dedi.Belton’un dövmesi, kızı doğduğunda saati ve tarihi gösteren bir saat figüründen oluşuyor. Ancak bu dövme, TdA üyelerini belirlemek amacıyla hazırlanan dokuz dövmeden biri olarak ABD”li yetkililerin resmi belgelerine girdi.AİLE TATİLİ GUANTANAMO’YA DÖNÜŞEBİLİR ENDİŞESİBelton, ailesiyle birlikte ağustos ayında Miami’ye gitmeyi planladığını ancak yaşananların ardından bu seyahatin “Guantanamo’ya altı aylık her şey dahil bir tatile dönüşmesinden” endişe duyduğunu söyledi.ABD daha önce, TdA üyesi olduğu iddiasıyla yüzlerce kişiyi sınır dışı etti. Bazı hukukçular ise bu kişilerin yalnızca dövmelerine bakılarak yanlış şekilde teşhis edildiğini savunuyor.DÖVME ASLINDA BİR İNGİLİZ DÖVME SANATÇISININ ESERİBBC Verify ekibi tarafından yapılan tersine görsel arama, Belton’un dövmesinin aslında 2016 yılında Nottingham merkezli bir dövme sanatçısı tarafından sosyal medyada paylaşıldığını ortaya çıkardı. ABD İç Güvenlik Bakanlığı belgesindeki görsel, bu paylaşımın daha düşük kaliteli bir versiyonu.Aynı dövme, 2024 yılında Teksas Kamu Güvenliği Departmanı”nın TdA faaliyetlerine ilişkin hazırladığı bir raporda da yer aldı. BBC Verify, görüntülerin kaynağını öğrenmek için hem DHS’ye hem de Teksas yetkililerine başvurdu ancak yanıt alamadı.DHS ise gönderdiği bir e-postada, güvenlik birimlerinin istihbaratına güvendiğini belirtti ve değerlendirmelerin “sadece dövmelere ve sosyal medya paylaşımlarına dayanmadığını” ifade etti.YALNIZCA DÖVME YETERLİ DEĞİLBelton’un endişelerinin temelinde, sınır güvenlik görevlilerinin dövmesini görüp kendisini çete üyesi sanmaları riski yatıyor. Bu nedenle dövmesinin kendisine ait olduğunu kanıtlayan birçok görüntü paylaştı ve söz konusu suç örgütüyle herhangi bir bağının olmadığını yineledi.ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Kurumu’na (ICE) göre, kimse sadece dövmesi nedeniyle sınır dışı edilmiyor. Ancak mahkeme belgelerine göre yetkililer, “Yabancı Düşman Doğrulama Rehberi” adlı bir puanlama sistemi kullanıyor. Bu sistemde, TdA ile bağlantılı olduğu düşünülen dövmeler, sekiz puanlık tutuklama veya sınır dışı edilme kriterinin yarısını oluşturabiliyor.UZMANLARDAN UYARI: DÖVME TEK BAŞINA DELİL OLAMAZTdA hakkında kitap yazan Venezuelalı gazeteci Ronna Rísquez ise dövmelerin çete üyeliğini kanıtlamaya yetmeyeceğini söylüyor: “TdA’yı temsil eden tek tip dövmeler yok. Bir kişinin TdA üyesi olup olmadığını belirlemek için adli soruşturma gerekir.”Geçmişte, Real Madrid logosundan esinlenilmiş bir taç dövmesi ya da “anne” ve “baba” yazılı benzer bir dövme gibi örnekler nedeniyle bazı kişilerin sınır dışı edildiği de ABD basınına yansımıştı.”UMARIM VENEZUELALI ÇETE ÜYESİ OLMADIĞIMI ANLARLAR”Belton ve ailesi, planladıkları ABD seyahatini iptal etmeyi düşünse de şimdilik gelişmeleri takip etmeyi tercih ediyor. Belton, “Umarım artık Venezuelalı bir gangster olmadığımı anlarlar ama son zamanlarda haberlerde daha garip şeyler gördüm. Bekleyip göreceğiz” dedi.
Source: Fatih Yoncalık