Bayrama yasak koyan tek ülkeyiz
KARNAVALA BÜRÜNDÜ
İngiltere’de binlerce kişi Edinburgh’daki Beltane Ateş Festivali’nde pagan kökenli danslarla 1 Mayıs’ı baharın gelişiyle birleştirerek kutladı. Yüzlerini boyayan kadınlar, meşaleler eşliğinde toprak ana ritüelleriyle yürüdü. Şehir, geleneksel kıyafetler ve doğa temalı maskelerle bir karnavala döndü. Aynı saatlerde İstanbul’da vapurlar durmuş, metro durakları polis ablukasındaydı.
EVİTA SENİ UNUTMADIK
Bangladeş’te başkent Dakka’da 30 binden fazla tekstil işçisi “İklimi değil, sömürüyü değiştirin!” diyerek sokaklara çıktı. Kadın işçilerin taşıdığı dövizlerde, düşük ücretlere ve sendika karşıtı baskılara dikkat çekildi. Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te ise sendikalar, devrimci marşlarla yürüyüp “Evita (Peron) seni unutmadık” yazılı pankartlar taşıdı. Gökyüzü trompet sesleriyle doldu.
JOKER MASKELİ PROTESTO
Endonezya’da 50 bine yakın emekçi, Jakarta’da Joker maskeleri takarak artan gıda fiyatlarını ve düşük ücretleri protesto etti. “Bu bir sirk değil, hayatımız” diyen göstericiler kırmızı bayraklarla yürüdü. Japonya’nın Tokyo kentinde ise barışçıl 1 Mayıs yürüyüşlerine 20 bin kişi katıldı. İstanbul’daysa sokaklar boş, Taksim bariyerlerle kapalıydı. Türkiye, bayrama yasak koyan tek G20 ülkesiydi.
Source: Haber Merkezi
Rusya ve ABD Ukrayna’dan istediğini alıyor
Amerikan Başkanı”nın özel temsilcisi Keith Kellogg, ABD”nin Ukrayna ile 22 maddelik bir barış planı üzerinde anlaşmaya vardığını açıkladı. Kellogg”un açıklamalarına göre plan, ABD”nin Kırım üzerindeki Rus egemenliğini hukuken, Donbas”ın Rus kontrolündeki bölgelerini ise fiilen tanımasını içeriyor. Ayrıca Ukrayna”ya Harkov bölgesindeki toprakların iadesi, Zaporijya Nükleer Santrali ile Kahovka HES üzerinde kontrol, Dinyeper Nehri”nde geçiş garantisi ve Mıkolayiv bölgesindeki Kinburn kıstağının kontrolü de öngörülüyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise daha önce Kırım, Donbas, Herson ve Zaporijya”nın uluslararası düzeyde Rus toprağı olarak tanınmasının Moskova için bir “olmazsa olmaz” olduğunu belirtmişti. Bu arada ABD ile Ukrayna, uzun süredir müzakere edilen stratejik “nadir madenler-kaynak anlaşmasını” imzaladı. Bloomberg”in haberine ve ABD Hazine Bakanlığı ile Ukrayna Ekonomi Bakanlığı”nın doğrulamasına göre, bu anlaşma Washington”a Ukrayna”nın yeraltı kaynaklarından elde edilen gelirlerde pay alma imkânı sunuyor. Anlaşma, iki ülkenin ortak bir Yatırım ve Yeniden Yapılanma Fonu kurmasını ve Ukrayna”nın ekonomik toparlanmasını hızlandırmayı amaçlıyor.
Source: Sabah
Gündemi sarsacak iddia: KKTC”de tartışma yaratan isme suikast
Hollanda’da, 2022’de KKTC’de silahlı saldırıyla öldürülen Halil Falyalı’nın muhasebecisi olduğu ileri sürülen Cemil Önal’ın, uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdiği iddia edildi.
Hollanda basınının isim vermeden Türklerin yaşadığı bir göçmen semtindeki otelin terasında oturan bir kişinin silahlı saldırı sonucu öldüğü açıklandı.
Şahsı ve silahı aramak için köpeklerin de dahil olduğu büyük çaplı çalışma başlatıldı.
-Uzun süredir itirafları ile gündemde olan merhum Halil Falyalı’nın muhasebecisi Cemil Önal’ın Hollanda’da bir otelin barında silahlı saldırı sonucu öldürüldüğü iddia edildi.
-Önal, uzun süredir itirafları ile Türkiye yönetimindeki bir çok ismi rüşvet almakla ve gizli kasetlerin peşinde olmakla suçlamıştı.
-Önal’ın son olarak Kıbrıslı Türk gazeteci Ayşemden Akın’a yaptığı açıklamalar gündemi ciddi derecede meşgul etmişti. Önal’ın barda suikasta uğradığı, olay yerinde yaşamını kaybettiği iddia edildi.
HOLLANDA POLİSİ”NDEN PAYLAŞIM
Olayla ilgili Hollada Polisi resmi X hesabından da bir paylaşımda bulundu.
İsim verilmeyen paylaşımda saldırıya uğrayan şahsın öldüğü görgü tanıklarının polise başvurması gerektiği ifade edildi.
CEMİL ÖNAL KİMDİR?
Cemil Önal, Halil Falyalı’nın finansal işlerini yöneten kilit isimlerden biri olarak biliniyordu.
Önal, Falyalı cinayetinden sonra şüpheli sıfatıyla aranmaya başlanan Önal”ın yurtdışına kaçtığı belirlenmişti.
2023 Aralık”ta Hollanda”da yakalanan Önal, Türkiye”ye iade edilmemiş ve Hollanda’da yargılanmaya başlamıştı…
Önal, Hollanda ve ABD istihbaratına verdiği 120 sayfalık ifade sonrası serbest bırakılmıştı.
Source: Haber Merkezi
Suriye”de İsrail destekli provokasyon tutmadı! Dürzi liderler kararı ilan etti
Suriye”nin güneyindeki Süveyda ilinde bir araya gelen Dürzi toplumunun liderleri, ülkenin bölünmesine karşı olduklarını belirterek, illerinde İçişleri Bakanlığı ve adli kolluk güçlerinin yerel kadrolarla etkinleştirilmesi gerektiği çağrısında bulundu.Son günlerde başkent Şam”da hükümet güçleriyle bazı silahlı Dürzi gruplar arasında yaşanan çatışmaların ardından Dürzilerin önde gelen isimleri, Süveyda ilinde toplandı.Görüşmeye ilişkin sosyal medyadan paylaşılan görüntüde okunan açıklamada, toplantıya Ebu Selman Hikmet el-Heceri, Ebu Vail Hannavi, Hasan Atraş, Yahya Amir, Atif Hineydi, Vesim İzzeddin, Hasan Cerbu gibi isimlerin katıldığı belirtildi.Açıklamada, “Bölünmez bir parçası olduğumuz birleşik Suriye, bizim onurumuzdur. Suriyeliliğimiz ise şerefimizdir. Vatan sevgisi imandandır. Bölünmeyi, ayrılmayı veya kopmayı kesinlikle reddediyoruz.” ifadeleri kullanıldı.Suriye yönetimine bağlı İçişleri Bakanlığının ve adli kolluk güçlerinin, Süveyda ilindeki yerel kadrolarla etkinleştirilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, Süveyda-Şam yolunun güvenliğinin ise devletin sorumluluğunda olduğunu kaydedildi.Birlik ve beraberlik mesajı verilen açıklamada, “Fitne, mezhepçi kışkırtmalar, kişisel kinler ve İslam”ın yasakladığı cahiliye dönemine ait intikam duygularından arınmış bir vatan için çaba gösterdiğimizi vurguluyoruz. Bu tür tehlikeli ayrışmaların sonucu felaketle bitmiştir ve yine öyle olacaktır.” uyarısı yapıldı.Toplantının ardından konuşan Dürzi lider Leys el-Belus, Süveyda ilinde İçişleri Bakanlığının etkinleştirilmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını dile getirdi.Belus, Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçlerinin ildeki vatandaşların korunması konusunda karar aldığını belirterek, “Bu anlaşmayı yıkmaya çalışanlar var. Bölgede tahribat yapmaya çalışan silahlı gruplar var. Devlet ve halkla işbirliği içindeyiz, finanse edilen bu gruplara son vereceğiz.” dedi.- SURİYE”DEKİ OLAYLARIN FİTİLİNİ ATEŞLEYEN PROVOKASYON VE ÇATIŞMALARSosyal medya hesaplarında 28 Nisan”da paylaşılan ve Hz. Muhammed”i hedef alan bir ses kaydı, Suriye”de büyük tepki çekmişti. Kısa sürede yayılan ses kaydının sahibi, konuşmasında, Dürzi topluluğun yoğun olarak yaşadığı Süveyda ilinden olduğunu belirterek, Hz. Muhammed”e hakarette bulundu.Bunun üzerine birçok ilde 29 Nisan”da gösteriler düzenledi ve aynı gün Ceramane Mahallesi”nde akşam saatlerinde başlayan gerginlik, bazı silahlı Dürzi grupların Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçlerini pusuya düşürmesinin ardından çatışmaya dönüştü.Silahlı Dürzi grupların Ceramane”de başlattığı saldırıya Sahnaya semtindeki Dürzi grupların da müdahil olmasıyla çatışmalar genişledi, en az 13 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.Suriye güvenlik güçleri kontrolü sağlamak üzere bölgeye çok sayıda asker, ağır silah ve tank sevk etti.İsrail ise Mayıs”ta akşam saatlerinde Dürzileri koruma bahanesiyle Sahnaya”da 5 savaş uçağıyla en az 9 hava saldırısı düzenledi. İsrail saldırısında 2 kişi hayatını kaybetti.Suriye yönetimi, başkent Şam”ın güneyinde yer alan Ceramane Mahallesi”nde bazı Dürzi silahlı grupların başlattığı ve Sahnaya semtine yayılan çatışma sonrası bölgede 1 Mayıs”ta kontrolü sağladığını bildirdi.İsrail Şam”ı vurduİsrail”in oyunu tutmadı! Dürzilerle ateşkes yapıldıTürkiye”den İsrail”e net uyarı
Source: Www.star.com.tr
KKTC”nin adı mı değişiyor? Ersin Tatar”dan dikkat çeken sözler
1 Mayıs 2025 günü Teknofest”in KKTC”de düzenlediği etkinlikte Türkiye”nin desteğiyle birliğini sürdürmeye devam edeceğini söyleyen KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar dikkat çekici bir çıkış yaptı. TATAR”DAN DİKKAT ÇEKEN YANIT Tatar”ın bir gazetecinin sorduğu “KKTC”nin isminin Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak değiştirilmesine nasıl karşılık verirsiniz?” sorusuna verdiği yanıt dikkat çekti. “KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ OLUR” “Keşke olabilse” diyerek başladığı yanıtında Tatar şu ifadeleri kullandı; “Bu işin Kuzeyi ve Güneyi kalmadı. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olur. Keşke olabilse benim tek söyleyeceğim artık KKTC”nin mutlak süratte bu iki devlet içerisinde sahip çıkmasıdır. Federasyon defteri kapanmıştır. Dolayısıyla Kuzey”in hükmü düşmüştür. Bak bu önemli olan.”
Source: Erdem Aksoy
ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Tom Barrack”ın hayat hikayesinden “Osmanlı” çıktı! Şaşırtan detay
ABD Başkanı Donald Trump Ankara’nın yeni büyükelçisi olarak Thomas Joseph Barrack Jr’ı önermiş ve 77 yaşındaki iş adamı Senato’dan onay almıştı. Yakında göreve başlaması beklenen Thomas Joseph Barrack Jr’ın hayat hikayesinden ise Osmanlı İmparatorluğu çıktı. Hürriyet’ten Nilgün Tekfidan Gümüş’ün yazısına göre, Barrack’ın iki büyükbabası da 1900’lerde Osmanlı toprağı olan Lübnan’dan ABD’ye göç etti. Tom Barrack’ın “Joe” diye andığı dedesi Yusuf Abdullah, Bekaa Vadisi’nin Zahle yerleşiminde yaşayan 9 çocuklu Hıristiyan Maronit bir ailenin altıncı ve en küçük oğlu. Gümüş, Barrack’ın dedesinin hikayesini şu sözlerle aktardı; “O dönem Maronitler ile Dürziler arasında şiddetli çatışmalar var. Anne küçük oğlu Joe için yanında çalıştığı Hıristiyan kökenli Mutasarrıf’tan yardım istiyor. Mutasarrıf hem yol parası hem de Osmanlı pasaportu sağlıyor Joe’ya. Senato’daki sunumda Tom Barrack, Napoli’ye giden Osmanlı posta gemisine binen dedesi için “Gemide pis bir deliğe sığındığında cebinde 13 Türk lirası, bir gömlek, bir pantolon ve üzerine iliştirilmiş Arapça ‘Beni kabul ettiğiniz için teşekkür ederim’ yazan bir not vardı” dedi. Aile California’nın Culver City kentinde bakkallık yaparken hukuk eğitimi alan Tom Barrack, Ortadoğu’da inşaat şirketlerini temsil eden bir ABD hukuk firmasıyla çalışmaya başlıyor. Yahudi mahallesinde büyüyen, Katolik okullarına giden Barrack, 1970’lerde çalışmaya gittiği Suudi Arabistan’da ise İslam ile tanışıyor. Ortadoğu yıllarında ‘hoşgörünün’ kendi pusulası olduğunu söylüyor. 1991’de kurduğu Colony Capital özel sermaye şirketi 19 ülkede faaliyet gösteren iş adamının yolu siyasetle de kesişiyor. Ronald Reagan ekibinde İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olarak görev alıyor. Barrack ile emlak kralı Trump’ın tanışıklığı ise 1980’li yıllara kadar geri gidiyor. Barrack, zamanla Trump’ın itimat ettiği bir danışmana, iş arkadaşına, dosta dönüşüyor”
Source: Internet Haber
TEKNOFEST: Gökyüzüne Uzanan Eller!
Her neslin bir hikâyesi, anlatısı var; içinde acıları, kederleri de, kıvanç ve övünçleri de barındıran…
Kimi milli mücadeleden gelir, cumhuriyeti kuran, büyüten ve yaşatan kuşaklarda yer almıştır, kimi demokrasiyi, çok partili hayatı yeşertmek için çaba göstermiştir… Kimi darbelere maruz kalmış, kimi anarşinin ve terör ikliminin içinde hayatta kalmaya uğraşmıştır… Kimi kendisine 68 kuşağı der, kimi 80 sonrası nesillerin apolitikliğinden şikâyet eder. Kimi Menderes ile, Demirel ile, Özal ile, Erbakan ile ülkeye taş taş üzerine kurmaya uğraşmış, kimileri de Recep Tayyip Erdoğan ile yol arkadaşı olmuş ve ülkeye çağ değil, çağlar atlatanlar arasına girmiştir…
Şimdi hikayesini yazan, kendi anlatısını oluşturan yeni bir kuşak var: Teknofest Kuşağı…, Bu kuşak, bir değil birkaç nesli barındırıyor içinde… İlkokuldan başlıyor, orta okul, lise, üniversite, lisans üstü devam ediyor… Toplumun tüm kesimlerini kapsıyor, hepsini bilgiye ve bilime aşina olmanın ötesinde aşk ile bağlı hale getiriyor…
Teknofest pek çok insanın ekranlardan gördüğü, metinlerden okuduğu, dışardan ithal ile edinilen bilgi, bilim, teknolojiyi ve bunlara bağlı gelişmeleri parmaklarımızın ucuna getirdi.
Gençlerimiz hayallerini mühendislikle buluşturdu, yapılamaz, olmazı tanımaz hale geldi… Çünkü gençlerimizin ufku, hayal gücü + teknik beceri ile bir başka Türkiye’nin olabileceği yerlere ulaştı…
Gençlerimiz için tek gerçek var artık: “Hayal et, kodla, uçur, gönder, üret.”
Teknofest”i küçümseyen bazı zavallılar çıkabiliyor, geleceği ıskaladıklarının farkında değiller. Bilmeleri gereken şu ki, bu sadece bir festival, fuar değil; sadece roket yarışı, İHA gösterisi değil; bir zihniyet devrimidir, bu bir medeniyet projesidir, bu Türkiye Yüzyılı’dır…
Gezi kuşağının, Saraçhane Vandallarının, yerli ve milli esnaf ve sanatkâr boykotçularının sloganla yapamadığını, bu kuşak kod yazarak, roket yaparak gerçekleştiriyor.
Bazı dönüşümler derinden, içten yaşanır, bazı devrimler naralar atılmadan, vandallık yapılmadan, yakılıp yıkılmadan gerçekleştirilir. Ülkemizde tam olarak bu oluyor; sokaklarda değil, pistler, atölyeler, üniversite laboratuvarlarında, nihayetinde güzel ülkemizin semalarında yapılıyor bu devrim…
Bu nesil Cumhuriyet’in ilk yıllarında “fabrikalar kuran nesil” gibi tarihe geçecek bir nesildir. Hafızalarda yer alacakları adlandırma da bellidir: teknolojiye yön veren bir nesil.
Teknofest bir bilimsel ve fikri seferberlik hali ile Z kuşağı denen ve sıklıkla “ilgisiz, kopuk, duyarsız” diye tanımlanan gençler, İHA’lar, roketler, yapay zekâ yazılımları, çevre teknolojileri üretiyorlar…
“Gökyüzüne bak Ay’ı gör” derlerdi eskiden, günümüzde gökyüzünde gençlerin yaptığı İHA’lar, uydular ve roketler yükseliyor. Lise çağındaki çocukların roket tasarladığı, üniversite öğrencilerinin uydu gönderdiği bir ülke düşünün… Üstelik bu sadece teknik başarı değil. Aynı zamanda bir özgüven meselesi. Yıllarca dışa bağımlılık üzerine kurulu bir zihniyetle yetişen nesillerin aksine, Teknofest kuşağı “biz de yapabiliriz” demiyor sadece “Biz yapıyoruz” diyor.
Bayraktar TB2, Akıncı, Kızılelma gibi araçlar dünyanın gündeminde. Türk sihaları, ihaları, savunma sanayi ürünleri artık sadece savaş meydanlarında değil, strateji masalarında da aktör. Bu başarıların arkasında yıllar süren ar-ge çalışmaları, devlet politikaları ve özel sektör yatırımları elbette var. Ama bir de göz ardı edilemez başka bir güç var: Teknofest gençliği, bu milletin sevgili evlatları…
Birçok mühendis, yazılımcı, tekniker ilk defa Teknofest’te üretmenin heyecanını yaşadı. Aselsan’dan Tusaş’a, Baykar’dan Roketsan’a kadar birçok savunma devi bugün personel alımında buralarda parlayan isimlerle yol yürüyor…
Bunlar bilinmelidir ki yalnızca kişisel özgeçmişlere yazılan başarılı satırlar değil, bir ülkenin bağımsızlık hikâyesine, aydınlık geleceğine, kutup başı ülke mücadelesine eklenen paragraflardır.
Teknofest, genç girişimcilere alan açıyor. Birçok girişim, burada ortaya çıkan fikirlerden doğuyor. Sadece savunma değil; tarım teknolojisi, enerji verimliliği, medikal çözümler gibi sivil alanlarda da büyük bir teknoloji üretimi söz konusu. Dolayısıyla bu ekonomiye yapılan bir yatırımdır. Çünkü teknoloji girişimleri, ithalatı azaltır, ihracatı artırır ve nitelikli istihdam yaratır. Yani Teknofest, milli güvenliğe olduğu kadar ekonomik bağımsızlığa da hizmet ediyor.
Kıbrıs’ta düzenlenmesi ise, sadece bir organizasyon değil, bir jeopolitik mesajdır. Türkiye, Doğu Akdeniz’de jeopolitik, jeostratejik, askeri gücüyle, gemilerle, tatbikatlarla var olduğu gibi; bilgiyle, teknolojiyle, gençlikle de vardır.
KKTC’li gençler, Türkiye”deki akranlarıyla aynı sahada yarışıyor, yazılımlar geliştiriyor, kendilerine alan açıyor.
Bugün Teknofest modeli, Azerbaycan”da, Endonezya”da, hatta Afrika ülkelerinde ilgiyle takip ediliyor. Çünkü teknoloji ihracı, sadece cihaz satmak değil; aynı zamanda vizyon ihraç etmektir, bu durum Türkiye’nin yumuşak güç kapasitesini büyütüyor.
Ülkemizde gençler futbolcu ya da influencer değil; mühendis, yazılımcı, girişimci olmak istiyor. Esas paradigma değişimi budur…
Bu gençlik tweet atmakla yetinmiyor, kod yazıyor. Slogan atmıyor, devre tasarlıyor. Tepki vermiyor, çözüm üretiyor. Kendi ülkesini, insanını, sanayicisini, işadamını boykot etmiyor, üretiyor, üretime yönlendiriyor…
Bu sessiz dönüşümün sonuçlarını bugün savunma sanayiinde gördük, yarın tarımda, sağlıkta, eğitimde istisnasız tüm alanlarda göreceğiz.
Prof. Dr. Zakir AVŞAR / Haber7
Source: Zakir Av