Leyla Ariç
Netflix’te geçen yıl vizyona giren enteresan bir bilimkurgu dizisi var. İsmi, Üç Cisim Problemi… Netflix kapsamında dünya çapında en çok izlenen dizilerin başında geliyor.
Aslında, Liu Cixin isminde Çinli bir yazarın ilk kez 2006 yılında yayınlanan, 2008 yılında da kitap haline getirilen romanına dayanıyor, şu anda Çin’in en popüler bilimkurgu romanı, hatta dünyanın en popüler bilimkurgu romanlarından biri diyebiliriz, Türkçe’ye de çevrildi.
Bu nefes kesici roman, Game of Thrones’un yaratıcısı Amerikalı yönetmen David Benioff tarafından, Netflix için dizi filme uyarlandı, 2024’te tüm dünyada vizyona girdi.
Kısaca özetlemek gerekirse… Mevzu Çin’de başlıyor, rejim karşıtı olduğu için hapse atılmış olan astrofizikçi bir kadın, ordu tarafından gizli bir radar üssüne gönderiliyor, hapisten çıkarılması karşılığında burada görev yapması isteniyor. Niye? Çünkü bu radar üssünde, uzaylılarla temas kurmak için çok gizli faaliyet yürütülüyor, uzaya sinyaller gönderiliyor, ama yanlış yöntemler kullanıldığı için işe yaramıyor, hiçbir cevap alınamıyor, bu işi yapsa yapsa o yapar deniyor, astrofizikçi kadın bu yüzden göreve davet ediliyor. Astrofizikçi kadın özgürlüğünün karşılığında teklifi kabul ediyor, işbaşı yapıyor, ama, devlete haber vermeden, ne yaptığını gizleyerek, kendi bulduğu yöntemle mesaj gönderiyor. Ve, evet… Başarılı oluyor, uzaylılarla temas kuruyor. Gel gör ki, aslında çok yanlış bir şey yapmış oluyor, dünyayı istila edilme tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Çünkü, bu kadın astrofizikçinin temas kurduğu uzay medeniyeti, biz dünyalılardan çok çok daha gelişmiş teknolojiye sahipler, biz insanların varlığını ve koordinatları öğrenmiş oluyorlar, dünyayı istila etmek için uzay gemilerini yolluyorlar. Ama o kadar uzaktalar ki, dünyaya ulaşmaları 400 yıl sürecek! Üstelik, gemileri 400 yıl sonra dünyaya ulaştığında, bu defa biz insanlar onlardan çok daha ileri seviyede olacağız ve onları yeneceğiz, dolayısıyla dünyamızı istila edemeyecekler. İşte bu yüzden, uzaylılar zaman ve mekânın ötesinde yankılanarak, dünyadaki bilim insanlarını tek tek imha etmeye başlıyorlar, insanlığın teknolojik gelişimini durdurmaya çalışıyorlar ki, 400 yıl sonra geldiklerinde biz onlardan daha geri durumda olalım. Peki, dünya bu istila tehlikesine karşı ne yapıyor? Astrofizikçi kadından vaziyeti öğrenir öğrenmez, Birleşmiş Milletler devreye giriyor, dünyayı kurtaracak, bütün insanlığı kurtaracak üç kişi seçiliyor. Biri Çinli, savaş tarihi uzmanı, biri İngiliz, fizikçi, biri de kim biliyor musunuz? Leyla Ariç isminde bir PKK’lı! Evet, yanlış okumadınız, dünyayı kurtaracak olan üç kişiden biri, PKK/YPG’li bir kadın… Bizzat Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından tüm dünyaya tanıtılıyor, üzerinde PKK üniformasıyla, Birleşmiş Milletler genel kurul salonunda kürsüye çıkarılarak, anons ediliyor, Suriye’de Rakka’da IŞİD’e karşı başarılı harekatlar yapan, gerilla savaşı uzmanı, Kürt kadın savaşçı, Leyla Ariç olarak tanıtılıyor.
(Dizinin bahsettiğim sahnesini görebilmek için, bir numaralı fotoğrafa bakın lütfen… Birleşmiş Milletler genel kurul salonu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri bizzat tanıtıyor, dünyayı kurtaracak olan üç kişiden biri, Suriye’de IŞİD’e karşı çarpışan, PKK üniformasıyla Leyla Ariç.)
AKP’nin yanlış politikaları yüzünden son yıllarda Amerikan dizilerinde ve Hollywood filmlerinde aniden “köktendinci Türk teröristler” peydah oldu. Türk kavramı, terörist olarak sunulmaya başlandı.
ABD’nin en çok izlenen istihbarat dizisi “24”e mesela, Thomas kod adını kullanan Ömer isminde bir Türk terörist monte ettiler, Türk vatandaşıydı, İzmir doğumluydu, ama Türkçe bilmiyordu, anadili Arapça’ydı. Nükleer santralı havaya uçuruyordu, ABD savunma bakanını kaçırıp, ABD başkanının uçağını düşürüyordu. Aynı dizinin senaryosuna göre, Los Angeles’ta oturan, normal bir aile gibi yaşayan, uyuyan hücre vardı, onlar da Türk’tü, elebaşları Habip diye biriydi, o da Türk’tü, Ankara’dan İstanbul’dan talimat alıyorlardı. Bu dizi beş dalda Emmy ödülü kazandı.
Libya’da ABD büyükelçisinin öldürülmesiyle alakalı film çektiler Hollywood’ta mesela, “Bingazi’nin Gizli Askerleri” ismiyle vizyona girdi. Elçilik binasını yakan teröristlerden biri Türk bayraklı tişört giyiyordu!
“Donanma İstihbarat Los Angeles” dizisinde, beyaz takkeli, Kalaşnikoflu teröristleri taşıyan gemi, Türk gemisiydi, Türk bayraklıydı, geminin ismi Hamidiye’ydi.
“Out of Reach” filminde, Polonya’daki Türk konsolosluğu terör yuvasıydı, üstüne, çocuk ticareti yapılıyordu.
“War Dogs” filminde, silah ticareti filan anlatılıyordu, Türk tankları ve bizzat Tayyip Erdoğan gösteriliyordu.
Sanırım hepsinden önemlisi, ABD eski başkanı Bill Clinton roman yazdı. Tüm dünyada bir milyondan fazla satan bu romanda “Cihadın Oğulları” diye çok tehlikeli bir terörist örgüt var. ABD’ye savaş açan bu terör örgütünün elebaşı Türkiye doğumlu, ismi Süleyman Cindoruk… Terör örgütünün elebaşı Süleyman, cumhurbaşkanımızın ismi, Cindoruk, meclis başkanımızın soyadı… Amerikan başkanı yazdı bu romanı!
Ve en son, yukarda özetledim, dünyayı kurtaracak üç kişi seçiyorlar, biri PKK’lı kadın savaşçı.
Özellikle 1 Mart 2003 tezkeresini reddettiğimizden itibaren, Amerikan dizilerinde, Amerikan filmlerinde, biz Türkleri terörist olarak gösteriyor, PKK’lıyı ise, dünyayı, insanlığı kurtaracak kahraman olarak sunuyorlar.
Şimdi diyebilirsiniz ki, yahu bu dizi film Çinli yazarın, Çin’de yayınlanmış romanından uyarlanmadı mı? Çinli yazar niye böyle bir şey yazmış?
Zurnanın zırt dediği yer burası işte…
Çinli yazar böyle bir şey yazmadı!
Romanın orijinalinde PKK’lı filan yok!
Romanın orijinalinde, dünyayı kurtaracak üç kişi seçiyorlar, biri Çinli astrofizikçi, biri nörobiyolojide Nobel kazanmış bir İngiliz bilim insanı, öbürü ise, Manuel Rey Diaz isminde, gerilla savaşı kazanmış Venezuela eski devlet başkanı… Yani, romanın orijinalinde Suriye’de savaşan PKK’lı filan yok!
Zaten romanda olması da mümkün değil, çünkü bu romanın piyasaya çıktığı tarihte, henüz Suriye iç savaşı başlamamıştı, IŞİD filan yoktu, YPG filan henüz yoktu.
E peki, dizide niye var?
E gayet net, romanı Netflix dizisine uyarlarken, şak diye monte etmişler!
Romandaki Venezuela devlet başkanını çıkarmışlar, onun yerine, Rakka’da savaşan, üniformalı kadını, YPG/PKK’lıyı monte etmişler.
Türkiye’nin korkunç yanlış politikaları yüzünden, Türkiye’nin başına işte bunlar geliyor.
Dünyayı ve dünyanın gidişatını okuyamayan sayın hükümetimiz yüzünden, Türkiye işte böyle Amerikan algı endüstrisinin “terörist figüranı” haline getiriliyor. Eşzamanlı olarak, PKK/YPG’liler dünyayı kurtaracak kahraman olarak sunuluyor.
(İki numaralı fotoğrafa bu gözle bakın lütfen… Birinci fotoğraf Amerikan dizi filminden, ikinci fotoğraf gerçek hayattan… Hayaldi gerçek oldu!)
Türkiye sınırında, Suriye topraklarında, Kamışlı’da, PKK/YPG konferansı toplandı, Türkiye tarafından kırmızı kategoride aranan teröristler katıldı, özerklik bildirisi okundu. En ön sırada… Örgüt üniformasıyla, dizi filmdeki kurgusal karakter Leyla Ariç’in gerçek hayattaki versiyonu oturuyordu!
Source: Yılmaz Özdil
İsveç”te kuaför salonuna silahlı saldırı: 3 ölü
Olay İsveç’in Uppsala kentinde meydana geldi.Şehir merkezinde bir kuaför salonunda düzenlenen silahlı saldırıda 3 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.İsveç Polisi, motosikletle kaçan saldırganın yakalanması için geniş çaplı bir operasyon başlattığını duyurdu.
Source: Mehmet Küçükkahveci
Elektrik hatları ülkeleri bağlıyor! Avrupa”daki kesinti sürerse Türkiye”yi de etkiler
EMRAH ÖZCAN”IN HABERİ – Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Avrupa’da yaşanan ve yaklaşık 60 milyon kişiyi etkileyen elektrik kesintileri ile ilgili kabine üyelerini bilgilendirdi. Bayraktar, İspanya, Portekiz ve Fransa’nın bazı kesimlerini etkileyen ve büyük kaosa yol açan kesintiler hakkında, “ Cumhurbaşkanı’mızı ve kabine üyelerini bu konuda bilgilendirdik. Şu anda bu sıkıntıdan Türkiye etkilenmedi ama kesintilerin devam etmesi durumunda bizi etkileyebilecek boyutta bir sıkıntı. Çünkü biz de Avrupa sistemine bağlıyız. Uzun vadede etkilenme riskimiz var ” dedi. Kesintilerin sebebi tam olarak tespit edilemezken, Avrupalı yetkililer yaşanan olayların siber saldırı olmadığını ‘nadir görülen atmosferik bir olay’ olduğunu vurguladı. Aşırı sıcaklık değişimlerinin 400 kV’luk yüksek gerilim hatlarında anormal gevşemelere yol açtığını belirten Avrupalı elektrik şirketleri, enerji altyapısının eski hâle dönmesinin haftalar sürebileceğini açıkladı. Milyonlarca insanın elektriksiz kalmasına sebep olan kesintilerden hava yolu, kara yolu ve tren ulaşımları ile telekomünikasyon altyapısı etkilendi. Birçok uçuş iptal edilirken, caddelerdeki trafi k ışıkları çalışamaz duruma geldi ve birçok kişi metro ve bina asansörlerinde mahsur kaldı. #r-1112120# 2015 YILINDA TÜRKİYE’DE YAŞANMIŞTI Öte yandan, Türkiye’de 2015 yılında İstanbul, Ankara, İzmir, Trabzon ve Diyarbakır dâhil olmak üzere onlarca şehirde elektrik kesintisi yaşanmış, yaşanan elektrik kesintisi sebebiyle bazı şehirlere 6 ila 12 saat boyunca enerji verilememişti. 2015 yılındaki kesintiye doğu ve batı arasındaki hatların bazıların bakıma alınması ve hatların yoğunluğu taşımaması sebep olarak gösterilmişti. İspanya, Portekiz ve Fransa’nın bazı bölgelerinde yaşanan elektirik kesintisi Avrupa’da endişeye sebep olurken, internetin de kesilmesi haber almak isteyenleri radyo kullanmaya itti. Pilli radyo satan mağazaların önünde uzun kuyruklar oluştu. İspanya’da etkili olan kesintinin sanayi ve hizmet sektörüne olan etkisinin en az 1 milyar avro olabileceği belirtildi. ELEKTİRİK HATLARI ÜLKELER BAĞLIYOR Enerji uzmanı Emrah Emin Danış, ülkeleri birbirine bağlayan uluslararası elektrik hatları ile ilgili gazetemize bilgi verdi. Danış “ Elektrik hatları Avrupa ile 2015’ten beri kalıcı olarak bağlı. Türkiye Elektrik Sistemi ile ENTSO-E (Avrupa Elektrik İletim Sistemi İşleticileri Ağı) Kıta Avrupası Senkron Bölgesi (CESA) arasında senkron paralel deneme işletme çalışmaları, 18 Eylül 2010 tarihi itibarı ile başlatılmıştı. Sürecin başarıyla tamamlanmasının ardından, 14 Nisan 2015 tarihinde imzalanan ‘Uzun Dönem Anlaşma’ ile Türkiye ile ENTSO-E CESA elektrik sistemleri arasında kalıcı bağlantı sağlandı ” dedi. “BULGARİSTAN” VE YUNANİSTAN”LA ENTERKONNEKTEYİZ” Danış şunları söyledi: ENSTO-E’nin bizdeki karşılığı TEİAŞ’tır. Bunların bağlı olduğu bir yapı söz konusu. Avrupa’daki bütün ülkelerin teknik olarak sağlaması gereken belli yeterlilikler var. Bunları sağlıyorlarsa ülkeler arası enterkonnekte hattı oluyor, ülkeleri birbirine bağlıyor. Mesela, biz Bulgaristan’la ve Yunanistan’la enterkonnekteyiz. ENTSO-E kapsamında Avrupa ile bağlıyız. Bulgaristan ihtiyacı olduğunda bizden alıyor. Fazlası varsa, bizim ihtiyacımız varsa, piyasadaki şirketler bize elektrik satıyor ya da alıyor. Aynı şekilde Portekiz, İspanya, Fransa bunlar da enterkonnekt olarak birbirine bağlı. O yüzden İspanya’da şebeke çökünce Portekiz ve Fransa’yı etkiledi. Çünkü o anda bir anda sistem kendini kapatıyor. O anda sisteme giden bir fazlalık var. Ondan dolayı domino taşı etkisi oluşturarak birbirini etkiliyor. Avrupa’daki sistem çökse biz de Avrupa ile alışveriş yaptığımızdan -Trakya bölgesini dengeliyoruz bizi de etkiler. Bu yaşananlar bize uzak olduğu için şimdilik bize bir etkisi olmadı. İspanya zaten şebekeyi düzelttiklerini ve ülke geneline elektrik verdiklerini söyledi. DOMİNO ETKİSİ RİSKİ Enerji Uzmanı Volkan Aslanoğlu da “ Yaşanan problemin uzaması veya ileride tekrarlaması durumunda elektrik hatlarında yaşanan problem bir domino etkisi oluşturup bizleri de etkileyecektir ” ifadelerini kullandı.
Source: Sevda Altunbaş
Ne yaşadık biz
Doğru… 100 günde ne memleket kurtarılır ne de dünya.Yine de ortada bir plan var mı, ufukta bir umut var mı, elde bir sistem var mı yoksa her şey kara düzen mi ilerliyor hemen anlaşılır.Amma…Sen Ukrayna-Rusya savaşını 24 saatte bitiririm, Ortadoğu’ya barış getiririm, küresel ticaret düzenini yıkar baştan yaparım, Kanada’dan girer Panama’dan çıkarım, öğle yemeğini Grönland’da yerim bir de dönüşte İran’ı bombalar gelirim, her şeyin fiyatını şak diye indiririm, ülkeyi ayağa tak diye kaldırırım, milyonlarca göçmeni kulağından tuttuğum gibi fırlatır atarım dersen…İşte o zaman ilk 100 günün sorgulanır.Ukrayna-Rusya savaşı bırak 24 saati 24 ay daha bitmeyecek gibi. Trump bu… Kalır mı o vaadin altında? “Şaka yaptım, abartarak söyledim, zaten herkes şaka olduğunu anlamıştı” dedi. Hem Putin’in üzerinde öyle aman aman bir etkisi olmadığı ortaya çıktı, hem de Zelenski’ye yaptıklarıyla “Bu kadarı da fazla” dedirtti.Ortadoğu’ya barış getirmekten anladığının Gazze’yi satın almak, Filistinlileri sürmek, İsrail’e “Saldır” demek olduğunu gösterdi. İran ile anlaşma için zorluyor.Şu ticaret savaşlarında “Haklı” dedik. Onda da “Devrim” demişken, “Kurtuluş Günü” vaat etmişken, “Çin’i dize getireceğiz” derken işler sarpa sardı, vites önce 5’ten 1’e sonra R’ye geldi, günün sonunda kaybeden önce Amerikan halkı, sonra da Amerikan şirketleri ve hepten tüm dünya oldu.Yasa dışı göçmenleri gönderme operasyonu cadı avına dönüştü, haklı haksız, suçlu suçsuz insanlar ailelerinden koparıldı, hukuki süreç çöpe atıldı, ülkede Anayasa krizi çıktı, ilk 100 günde Trump’ın başını en çok ağrıtan konu oldu.Ha şu da var… Türkiye konularında laf etmem, edemem. Devlet adamı gibi davrandı. Netanyahu’nun dolduruşuna pabuç bırakmadı. Erdoğan ile ilişkisine halel getirmedi.Yine de ezcümle…Trump ilk 100 günde yüksekten uçtu, konudan konuya atladı, dikkati fena dağıldı, çok konuştu, az iş yaptı.Nasıl telafi eder?İkinci 100 günde şayet…-Lafa değil icraata odaklanırsa-Oraya buraya saldırmadan işine bakarsa-Önce yüksekten sallayıp sonra yolunu buluruz taktiğini bırakırsa-Tüm dünya bana muhtaç egosunu törpülerse…Daha farklı bir dünya görebiliriz.Trump bu… Değişir mi? Sanmam. Şansı yaver gider de savaşları bitirip, bölgeye barış getirip, işleri yoluna koyup 100 gün sonra beni mahcup eder mi? Keşke etse.Yoksa 100 gün de 100 hafta da geçse dönüp dolaşıp yine “Ne yaşadık biz” demekten başka çaremiz olmaz.FAŞİZM Mİ HUKUK MUBİRKAÇ haftadır yazıyordum.Trump alt mahkemeleri dinlemiyor, üst mahkemeleri dinlemiyor hatta Anayasa Mahkemesi’ni bile dinlemiyor diye.Olay ne?Yasadışı göçmenlerin, ya da yasadışı olduğu iddia edilen herkesin mahkeme yüzü görmeden apar topar sınır dışı edilmeleri.Trump diyor ki bunlar azılı katil, bunlar iflah olmaz tecavüzcü, bunlar ülkeden bir an önce def edilmesi gereken çete üyeleri.E peki araya kaynayan suçu günahı olmayan insanlar? Onlar sivil zayiat…Olaylar o kadar büyüdü ki geçenlerde FBI, bir hâkimi tutukladı.FBI Direktörü Patel de o fotoğrafı X hesabından paylaşıp bir de üstüne “Kimse hukukun üstünde değildir” yazdı.Suçlama ne?Güya Hakim Hannah Dugan, yasadışı bir göçmenin gözaltından kaçmasına yardımcı olmuş.İbret-i alem olsun diye ters kelepçe takıldı. Koluna girilip ekip otosuna bindirildi. Fotoğrafı çekildi ve en tepeden servis edildi.Hatta Beyaz Saray dedi ki…“Yasayı çiğnesinler gerekirse Anayasa Mahkemesi yargıçlarını da tutuklarız.”Mahkeme kararlarının takılmadığı, hâkimlerin tutuklandığı, insanların sorgusuz sualsiz içeri alındığı bu ülkede yaşananlar faşizmdir diyenler de var.Biz bu Trump’ı yasayı uygulasın, hırlısını hırsızını, kaçak göçmenini tutuklasın, ülkeyi yeniden güvenli hale getirsin, önünü kesmek isteyen hakim bile olsa yıkıp geçsin diye seçtik diyenler de var.Şimdi soru şu: Hukuk mu uygulanıyor, faşizme sert bir geçiş mi yapılıyor?Cevap da sizin, takdir de.BİRİ YALAN SÖYLÜYORYILAN hikâyesine döndü Çin ile ticaret savaşı…Trump önce “Şi arasın”, “Önce Şi teklif etsin” diye tutturdu durdu.Birkaç haftadır da eşe dosta “Şi beni aradı oğlum. Kaç kere konuştuk” diye hava atıyor.“Ne zaman aradı” diye soruluyor. Cevap yok.“E ne konuştunuz madem” diye soruluyor.Cevap yok.“Şi beni aradı” diyor başka bir şey demiyor.Sonunda adamlar dayanamadı. “Başkan Şi ile Başkan Trump arasında görüşme falan olmadı” dedi Çinliler. Şi, Trump’ı aradı mı, diğer liderler gibi Trump’ın “bir tarafını öptü mü” bilemem…Bildiğim tek şey şu ki ya Trump ya da Çin yalan söylüyor.ŞAPKADAN ÇIKAN TAVŞANTRUMP’ın 3’üncü kez başkan olma hevesi…Şaka yaptı dendi.Halkı yokluyor dendi.Yok canım, nasıl olacak, kapı gibi Anayasa var dendi.Trump henüz 2028 adaylığını duyurmamış olabilir ama…Geçenlerde bir şapka satışa sundu. Üzerinde TRUMP 2028 yazıyor. 50 dolardan kapış kapış gidiyor.Şapkadan çıkan tavşan ne mi? O tavşan başkan adaylığı.Bir kenara yazın… 1-2 yıl içinde ABD’nin en kırılgan fay hatlarını yerinden oynatacak bir Anayasa depremini konuşuyor olacağız.100 ADAM MI 1 GORİL MİSİZE bir haftadır Amerikan sosyal medyasında dönen geyiği anlatayım.Bir deli kuyuya taş attı. Hem de öyle bir taş attı ki valla inanmayacaksınız ama yüzlerce milyon kez görüntülendi.Sabah kalkıyorum aynı soru, akşam yatıyorum aynı soru.Millet tartışıp duruyor.Soru şu: 100 tane adam 1 tane gümüş sırtlı gorili dövebilir mi?Silah yasak, kesici delici alet yok. 100 tane adam çıkıp delikanlı gibi gorille dövüşecek.Gorile bir bakalım… Boy 2 metreden yüksek, kilo desen 200 kilogram var. Çeneleri insandan 10 katı güçlü. Tek eliyle bir insanı alabiliyor. Saatte 40 kilometre hıza çıkabiliyor.Vücut desen her yer kas.Günlerdir her önüme çıktığında bir “acaba” diyorum ama yok arkadaş… Sizi bilmem. Ben gorilciyim.
Source: Yunus Paksoy
Dünya canlı yayında soykırımı izliyor
İsrail ordusunun Gazze Şeridi”ne 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı dün itibarıyla 52 bin 365″e çıktı. Uluslararası Af Örgütü dün İstanbul”da 150 ülkeyi kapsayan “2024-25 Dünya İnsan Haklarının Durumu” raporu açıklandı. UAÖ Türkiye Direktörü Ruhat Sena Akşener, “124 gazeteci öldürüldü, üçte ikisi İsrail tarafından” dedi. Akşener, ABD”nin ve AB”nin İsrail”e silah tedarik edip sessiz kalmasının endişe verici olduğunu belirtti. Raporda, Uluslararası Af Örgütü”nün, İsrail”in soykırım yaptığını belgelerle kanıtladığı belirtilirken, 2024 yılı “İsrail”in Gazze”deki soykırımının canlı izlendiği bir yıl” olarak tanımlandı. Rapora göre doğrudan sivilleri ve sivil yapıları hedef alan saldırılarda birden fazla kuşaktan oluşan ailelerin tamamı yok edildi. 65 BİN ÇOCUK ÖLEBİLİR Öte yandan İsrail açlığı bir silah olarak kullanmaya devam ediyor. Gazze”deki Filistin hükümeti, 65 binden fazla çocuğun şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle tedavi altına alındığını bildirdi. Açıklamada, İsrail”in yaptığının uluslararası insani hukukun açık ihlali olduğu vurgulandı. Açıklamada, 1.1 milyon çocuğun her gün açlıkla mücadele ettiği Gazze”de, 65 binden fazla çocuğun şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle hastanelere başvurduğu ifade edildi. GAZZE İÇİN 3 GÜNLÜK VİCDAN NÖBETİ Bursa Uludağ Üniversitesi öğrencileri, dünyanın dikkatini Gazze”ye çekmek ve mazlumların sesi olmak amacıyla üç gün sürecek bir “vicdan nöbeti” başlattı. Muharrem DOĞANTEZ/SABAH TÜRKİYE, MAHKEMEDE FİLİSTİN”İ SAVUNACAK Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, bugün Uluslararası Adalet Divanı”nda (UAD) İsrail”in işgal ettiği Filistin topraklarındaki Birleşmiş Milletler (BM), diğer uluslararası kuruluşlar ve üçüncü devletlere karşı yükümlülüklerinin tespitine yönelik danışma görüşü kapsamında sunum yapacak. Türkiye, yazılı beyanını 27 Şubat 2025 tarihinde UAD”ye sunmuştu. ANKARA TÜBA: ABD”DE YAŞANANLARDAN ENDİŞELİYİZ Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Gazze”de yaşananlara barışçıl şekilde sesini yükselten öğrencilerin ABD”de yaptırımlarla karşı karşıya kalmasına tepki gösterdi. Açıklamada akademik özgürlüğün sadece üniversitelerin değil, demokratik toplumların da temel taşı olduğuna dikkat çekildi. ÇOCUKLARINDAN KALANLAR Bureyc Mülteci Kampı”nda Ebu Said isimli baba, İsrail”in öldürdüğü çocuklarından kalanları çadırına asarak hatıralarını yaşatıyor.
Source: Mustafa Kaya
İsveç”te kuaför salonuna silahlı saldırı! 3 ölü çok sayıda yaralı var
Trump, Haitili çeteleri “yabancı terör örgütü” ilan edecek!ABD”nin Ankara Büyükelçisi belli oldu!Türkiye, Gazze’deki soykırımı gözler önüne serecekNijerya”da otobüs ile tankerin çarpıştığı kazada can pazarı!AB”den yeni Türkiye raporu!Hindistan askeri harekat düzenleyecek
Source: Sevda Altunbaş
Çocuklardan dünyaya “açlıktan ölüyoruz” mesajı
İsrail”in soykırımına karşı çeşitli etkinlikler gerçekleştiren gönüllülerin oluşturduğu “Dört Arkadaş” ekibinin Han Yunus”ta düzenlediği etkinliğe, Gazze”de açlık çeken ve hayatta kalma mücadelesi veren çok sayıda çocuk katıldı.Etkinlikte çocuklar, “Yeter, artık ölüm istemiyoruz”, “Sınır kapılarını açın”, “Açız”, “Bizi kurtarın” yazılı pankartlar taşıdı.”AÇLIKTAN ÖLÜYORUZ”AA muhabirine açıklamalarda bulunan 11 yaşındaki Rama Ebu’l-Ayneyn, “Sınır kapılarının açılmasını istiyoruz. Açlıktan ve bombalardan ölüyoruz. Yardımların girmesi için sınır kapıları açılsın.” diye konuştu.Ölenlerin çoğunun çocuk olduğunu belirten Rama, “Artık yeter. İki aydır açlıktan ölüyoruz, ne güvenlik kaldı ne de eğitim.” ifadesini kullandı.”GÖZLERİMİZİN ÖNÜNDE ÖLÜYORLAR””Dört Arkadaş” ekibinin temsilcisi Resmi Ebu’l-Ayneyn de bunun, düzenledikleri 25. etkinlik olduğunu ama en zoru olduğunu anlatarak, “Çocuklarımız ne yiyecek bulabiliyor, ne ilaç ne de güvenli bir barınak.” dedi.İsrail”in, yardımların girişini engellediğini ve marketlerde hiçbir şey kalmadığını aktaran Resmi, “Açlık bombalar kadar öldürücü. Bu, halkımıza karşı açlığın silah olarak kullanılmasıdır.” diye konuştu.Resmi, “Biz açlık, korku, hastalık ve ihaneti hissediyoruz. 2 Mart”tan beri Gazze”ye hiçbir gıda ya da tıbbi yardım girmedi. Çocuklarımız gözlerimizin önünde ölüyor. İnsanlık vicdanı nerede? Ümmetimiz nerede?” ifadelerini kullandı.”Dört Arkadaş” ekibi, Gazze Şeridi”ndeki gönüllülerin oluşturduğu bir grup ve İsrail’in soykırımına karşı çeşitli etkinlikler düzenliyor.İsrail, 2 Mart”tan bu yana Gazze Şeridi”ne gıda, yardım, tıbbi malzeme ve ticari ürün girişini engelliyor. Bu da hükümet ve insan hakları raporlarına göre, insani durumu ciddi şekilde kötüleştirdi.Gazze”deki hükümetin Medya Ofisi”nden 28 Nisan”da yapılan açıklamada, yaklaşık iki aydır süren sınır kapılarının kapatılması ve ablukanın sağlık koşullarını felakete sürüklediği, özellikle bebekler arasında yetersiz beslenmeyi yaygınlaştırdığı belirtilmişti.Açıklamada, Gazze Şeridi”ndeki bir milyondan fazla çocuğun her gün açlık çektiği, bunların 65 bini şiddetli yetersiz beslenme nedeniyle hastanelere sevk edildiği aktarılmıştı.
Source: Mehmet Küçükkahveci
Kolombiya”da çete operasyonu felaketle sonuçlandı: 28 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti
Petro, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, eski paramiliter gruplardan oluşan organize suç örgütü Clan del Golfo”ya karşı yürütülen operasyonların detaylarını paylaştı. Cumhurbaşkanı, güvenlik güçlerinin önemli başarılar elde ettiğini vurgularken, operasyonlar sırasında yaşanan çatışmaların ağır bir maliyeti olduğunu belirtti.Güvenlik güçlerinin başarılı operasyonlara imza attığını vurgulayan Petro, çıkan çatışmalarda 15 polis ve 12 askerin yaşamını yitirdiğini söyledi.Hayatını kaybeden güvenlik görevlilerinin isimlerini paylaşan Petro, şu ifadeleri kullandı:Halkın çocuklarına sistematik bir katliam yapıyorlar. Geri çekilmeyeceğiz, suç örgütüne karşı operasyonları arttıracağız. Onlar için bir çıkış yolu yok: Ya yasa dışı faaliyetlerini bırakıp hukuk ve demokrasi çerçevesinde bölgelerin refahına katkı sunacaklar ya da Clan del Golfo”yu yok etmek için küresel bir ittifak kurulacak. Dubai”deki müttefiklerine kadar uzanacağız. Gözden Kaçmasın Avrupa”da hayat durdu: İspanya”dan elektrik kesintisinin nedenine ilişkin ilk yorum Haberi görüntüle CLAN DEL GOLFO SUÇ ÖRGÜTÜKolombiya Gaitanist Özsavunmacıları (AGC) adıyla da bilinen örgüt lideri, uyuşturucu kaçakçılarından Otoniel lakaplı Dairo Antonio Usuga, 24 Ekim 2021″de asker ve polisin ortak operasyonuyla yakalanmıştı.Ülkedeki aşırı sağcı paramiliter grupların bazılarının 2006 yılında silah bırakmasının ardından ortaya çıkan Clan del Golfo”nun, halen binin üzerinde mensubunun olduğu tahmin ediliyor.
Source: Hurriyet.com.tr
“Trump” ve Trump”laşan bizdeki “Ö.Ö”nün sergilediği entrikacılık siyaseti…
Her gün bir gün önceki sözünün tersini konuşan Trump gibi, bir öyle-bir böyle konuşan bir başkası da bizde var; “Ö.Ö”..Trump”ın yeni dönem başkanlığındaki ilk 100 günündeki performansı, son 70 yılın ABD başkanlarının gösterdiği performansın çok-çok altında imiş, anket şirketlerinin açıkladıkları rakamlara göre.. Destekçilerinin yüzde 41″e indiği, ve son dönemlerin 10 kadar başkanının hiç birisinin ilk 100 gündeki Başkanlık uygulamalarından sonra yapılan anketlerde, hiç bu derece zayıf destek görmediği belirtiliyor..Trump ise, bu durumu, kendisine düşmanlık besleyen çevrelerin müptelam olduğu “Trump Deliliği sendromu” ile izah ediyor ve söz konusu anket şirketlerinin hakkında ABD menfaatlerine darbe vurmaya çalıştıklarından dolayı soruşturma açılması gerektiğine dair görüşler açıklıyor ve elbette, ” Her şey iyiye gidiyor, her şey harika.. Bakınız, ben bugün sadece Amerika”yı değil, bütün dünyayı da idare ediyorum..” demeyi de ihmal etmeyerek..Diğer birçok yorumlarda da, nice ABD vatandaşlarının da, böyle fırıldak gibi dönen bir başkanları olduğundan dolayı rahatsızlık duyduklarına dair yazılar göze çarpıyor. Hatta, geçen haftaki yorumlarda, Trump”ın devamlı konuşmasından, “işlerin iyiye gitmediği” neticesi çıkaranların bayağı fazla olduğu belirtiliyordu.. Esasen, bunu dışarıdan bakanlar da fark edebiliyor.. Çünkü, her gün bir ayrı lâf ediyor..Bir bakıyorsunuz, Çin lideri Şi için, “dünyanın en zeki devlet adamları”ndan birisi diyor.. Ama, günlerce, Şi”nin kendisine telefon açmasını ısrarla belirttikten sonra ve böyle bir telefon gelmeyince de, ” Çin ile uzlaşamazlarsa, bunun bedelinin ağır olacağı” tehdidinde bulunuyor..Aynı şekilde, “İran”ın nükleer silahlanma çabasından vazgeçmesi şartıyla, İran”ın yeraltı zenginliklerini birlikte işletip, İran halkının da huzur içinde yaşamasına katkıda bulunmak istediklerini” söyledikten sonra, Umman”ın başkenti Maskat”ta, yüz yüze değil, dolaylı olarak yaptıkları müzakerelerden netice alamayacağı gibi bir kanaate kapılınca, “İran beni oyalıyor..” diyor ve arkasından tehditlerini savuruyor.Aynı şekilde, Putin”e dostluk türküleri söyleyip, “Kırım Yarımadası ve Ukrayna”dan askerî işgal yoluyla aldığı diğer yerlerin artık Rusya”ya ait olacağı” gibi lafları etmesine rağmen, Putin”i, “Ukrayna Savaşı”nı durdurmaya ikna edemeyince, bu sefer de, “Putin beni oyalıyor..” diye açıklama yapabiliyor.. Keza, geçen ay, Washington”da hakaret edercesine tartıştığı Ukrayna lideri Zelensky ile, geçen hafta, daha yumuşak görüşmeler yapıyordu, Papa Francis”in cenaze töreninde..Keza, dünya ülkelerinin büyük bir kısmına uygulayacağını açıkladığı yüksek “gümrük vergileri”yle, Amerika”ya, gün başına 2 milyar dolar para yağdığını söyledikten bir kaç gün sonra, Amerikan borsalarında, emsali, “1929- Büyük Ekonomik Buhranı”ndan beri görülmemiş şekilde bir çöküş yaşanınca, hemen fikrin değiştirmesi de bir ayrı “Trump figürü” oluşturuyordu..Evet, sadece kazanmaya kurgulanmış tipik bir “tüccar kafası”.. Kazanabilmek için, amaç için her araç ve her yolu ve entrikayı caiz gören ve hiçbir kural tanımayan bir emperyal kafa..Ama, bu arada, Amerika içinden ve hatta bizzat Trump”ın mensup olduğu Cumhuriyetçi Parti”den Louisiana Senatörü John Kennedy, Pazar günü, ağır eleştiriler dile getirdi ve Rusya lideri Putin için, “Sanırım bizim korktuğumuzu düşünüyor.. Başkan Trump”ı her fırsatta dolandırdı. Başkanımıza saygısızlık etti. Mr. Putin”e, onu ve ülkesini balık yemi haline getirmeye hazır olduğumuzu açıkça belirtmediğimiz sürece durumun daha iyiye gideceğini sanmıyorum. Putin”in, Başkanımızı kandırmasının bir bedeli olduğunu anlamasını sağlamalıyız.” dedi..Bu durumda, Trump”ın, yaşlılık problemlerini aşarak Başkanlık yapamayacağı da ihtimal dahilinde, görülüyor, daha şimdiden..**Ve, bizdeki “Trumpist” Ö.Ö”nün, çırpındıkça battığını göremeyen siyaseti..Evet, bizdeki iç siyasete bir göz atınca, her an bir başka türlü konuşabilen ve bu yüzden “Trumpist” olarak nitelenebilecek bir siyaset sergilediğini Ö.Ö”de de görmek mümkün..Ne pahasına olursa olsun, iktidara gelmek istiyor ve resmî ideolojiye sırtını dayamasına rağmen, o dönemden verdiği örneklerin mahiyetini gizliyor.. Hedefinin, 1920 sonrasındaki gibi bir Meclis oluşturmak ve o dönemin uygulamalarını esas almak ve o zihniyeti yeniden iktidar yapmak olduğunu söylüyor..Ve bunun için de kafasında, anlaşıldığına göre, öyle planlar yapıyor ki, akla ziyan..Bir defa o Meclis, 1920″de kurulmamış, İngiliz işgali altına giren İstanbul”daki Meclis-i Meb”usân”ın, Malta adasına sürgün edilenler dışında yakalanmayan üyeleri Anadolu”ya geçmişler ve çalışmalarına, Ankara”da devam etmişlerdi ve de, İstanbul”daki son toplantıda yarım kalan kanun layihasını görüşerek..Bu hususta Halife-Sultan Vahdeddin tarafından “seryaver-i şehriyarî” unvanıyla geniş yetkilerle bütün mülkî ve askerî kişi ve makamlara emir vermek yetkisiyle donatılan Osmanlı Paşası M. Kemal, o Meclis”in, Lozan Antlaşması”na karşı çıkacağını görünce, Birinci Meclis”i feshetmiş ve kendi seçtiği ve her dediğine “Evet” diyecek kimselerden müteşekkil 2. Meclis”i oluşturmuştu..”Ö.Ö” ise, şimdi, Meclis”i aynı şekilde, istediği kıvama göre düzenlemek hayaliyle, anayasayı değiştirmek ve Ankara Belediye Başkanı”nı Cumhurbaşkanı, şimdi, tutukluluğu devam eden eski İBB Belediye Başkanı”nı da -yeniden ihdas olunacak- Başbakanlık makamına getirmekten söz ediyor..*Ama, Ö.Ö”nün asıl izahları, İBB Başkanlığı”ndan yolsuzluk iddiaları ile alınıp hapse konulan kişinin Cumhurbaşkanı adayı olamayacağını kendisi söylemiş oluyor.. Ö.Ö”nün, söz konusu muhayyel ve müstakbel cumhurbaşkanı ilan ettiği kişinin resmî makamında da değil, bir lüks otelde birileriyle yapacağı görüşme öncesinde kameraları kapattırmış olması konusunda yaptığı izah ise, sadece komiklikle izah edilemeyecek bir mantık perişanlığını sergiliyordu. Çünkü, o görüşmeler sırasında, ağzı- burnu yamulabilirmiş, onun dışarıya yansıtılmaması için, kamera gizlemesi yapılmış imiş!!.. Ve bunu, “devletin resmî koruma polisleri”nin yaptığı izahıyla da renklendirerek ve 2019″dan beri, rutin olarak bu karartmaların devamlı yapıldığını söylüyor.İçişleri Bakanı Yerlikaya ise, “hiçbir koruma polisi”nin böyle bir yetkisinin olmadığını” açıklıyor. Sonra anlaşılıyor ki, bu karartmaları yapanlar “resmî koruma polisleri” değil, İBB”nin kendi içinden vazifelendirdiği, bir takım güvenlik elemanları..İBB Başkanı olan kişi, o toplantılara gelirken, bir takım kimselerin de ellerinde valizlerle geldikleri görülüyor.. Bu da, “o valizlerde “Jammer” denilen ve cep telefonu konuşmalarının dinlenmesini engelleyen, sinyal kesici cihazlar” olduğu anlatılıyor.. Ama, o “jammer” cihazlarının olduğu söylenen valizler, söz konusu otelin “X-Ry” cihazından geçirilmediğinden, içlerinde neler olduğu bilinmiyor.Şimdi tutuklu olan İBB Başkanı”nın yakın çalışma arkadaşlarından çoğunun ifadeleri; ya itirafçı olduklarından, ya da, gizlemek istedikleri çelişkiler yüzünden daha bir şaşırtıcı..Evet, 600 milyar lirayı bulan ve nice bakanlıklardan daha büyük olan dev bütçesiyle İstanbul, anlaşılıyor ki, bir bataklığın içine çekilmiş.. Onun ve de lideri “Ö.Ö”nün daha önceden, bazı yargı mensuplarına, -belki korkarlar zannıyla- ve, “Bir gün hesabını verirsiniz..” gibi acayip tehditleri, demek ki sadece korkuları değil, bir takım gizli bilgileri da yansıtıyormuş.. Trump da, başkan seçilmesi öncesinde, bazı mahkemelerin yargıçlarının aleyhinde verdiği kararlardan dolayı onların yargı kurumundan uzaklaştırılması için şimdi baskı yapmıyor mu?Evet, küçük bir “Trumpist” örneğini görmek isterseniz; buyurunuz, bizde de var..
Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l
Keşmir”deki saldırı bahane edildi: Hindistan”da 2 bin Müslüman”ın evi yerle bir edildi, yüzlerce gözaltı!
Hindistan’ın Gujarat eyaletinde, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu Müslümanların yaşadığı yaklaşık 2.000 gecekondu, güvenlik güçleri ve yerel yönetim ekipleri tarafından yıkıldı. Yetkililer yıkımları, “yasadışı Bangladeşlilere yönelik operasyon” olarak tanımlarken, insan hakları savunucuları yaşananları “etnik hedefli bir misilleme kampanyası” olarak nitelendirdi. Yetkililer, geçtiğimiz hafta Keşmir’in Hindistan kontrolündeki bölgesinde Hindu turistlere yönelik gerçekleşen terör saldırısını gerekçe göstererek, ülkenin çeşitli bölgelerinde geniş çaplı operasyonlar başlattı. Toplamda 2.000’den fazla kişi gözaltına alındı, bunların büyük bölümünü Müslümanlar oluşturuyor. “GÖRÜNTÜLER 1990″LARI HATIRLATTI” Gujarat hükümeti, Ahmedabad yakınlarındaki bir göl kenarında bulunan ve çoğunluğu Müslümanların yaşadığı gecekondu bölgesinde yıkım gerçekleştirdiğini duyurdu. Yıkım sırasında 2.000’e yakın polis görev aldı. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, buldozerlerin arka arkaya ilerlediği, kulübelerin yerle bir edildiği ve sokaklarda iplerle dizilmiş gözaltına alınmış kişilerin yürütüldüğü görüldü. Polis yetkilileri, tutuklanan 6.500 kişiden yalnızca 450’sinin Bangladeşli olduğunun tespit edildiğini açıkladı. Geri kalanların Hindistan vatandaşı olduğu, ancak “şüpheli göçmen” oldukları gerekçesiyle gözaltına alındığı iletildi. MODİ HÜKÜMETİ SESSİZ, YEREL YETKİLİLER KARARLI Başbakan Narendra Modi, Keşmir saldırısı sonrası “teröristlerin güvenli sığınaklarını yerle bir edeceğiz” açıklaması yaparken, Gujarat, Uttar Pradesh ve Karnataka gibi BJP tarafından yönetilen eyaletlerde yerel yönetimler, saldırının ardından Müslümanlara karşı operasyon başlattı. Gujarat Eyalet İçişleri Bakanı Harsh Sanghavi yaptığı açıklamada, “Bu operasyon yasadışı Bangladeşlilere yönelikti” ifadelerini kullandı. Ancak yıkım bölgelerinde yaşayanların çoğunun Hindistan vatandaşı olduğu ve bölgedeki varlıklarını resmi belgelerle kanıtladıkları aktarıldı. HİNDİSTAN”DA MÜSLÜMANLAR BASKI ALTINDA Saldırı sonrası sadece Keşmir değil, Hindistan’ın farklı şehirlerinde yaşayan Keşmirliler ve Müslümanlar da tehdit, linç ve şiddet eylemleriyle karşı karşıya kaldıklarını anlattı. Uttar Pradesh”te bir Müslüman restoran çalışanı sokak ortasında öldürüldü; Karnataka’da ise bir başka Müslüman, “Pakistan yanlısı slogan attığı” iddiasıyla linç edildi.
Source: Muzeyyen Bıyık
Dış basın Türkiye-İtalya görüşmesini nasıl gördü? “Savunma ve ekonomi alanlarında iş birliği”
Roma’da düzenlenen Türkiye-İtalya 4. Hükümetlerarası Zirvesi’nin ardından, iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğini geliştirmek amacıyla bir iş forumu gerçekleştirildi. Foruma, iki ülkeden çeşitli sektörlerin temsilcilerinin yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni de katıldı.Meloni, İtalya ve Türkiye arasındaki stratejik ilişkide ekonomik, ticari ve endüstriyel boyutun, temel bir unsur olduğuna inandıklarını, bugünü yeni bir başlangıç noktası olarak gördüğünü söyledi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir otelde, Ticaret Bakanlığı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), İtalya Dışişleri Bakanlığı ve İtalyan Ticaret Ajansı tarafından düzenlenen Türkiye-İtalya İş Forumu”nda yaptığı konuşmada, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni”ye nazik misafirperverliği için teşekkür etti.DÜNYA BASINI GENİŞ YER AYIRDIDünya basını, Meloni ve Erdoğan arasındaki görüşmeye geniş yer ayırdı. Gazete ve televizyonlar İtalya ve Türkiye”nin ticaret ve teknolojiden savunmaya kadar Avrupa, NATO ve Akdeniz için stratejik etkileri olan kapsamlı bir ortaklığa hızla ilerlediğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, birincisini 2008″de Türkiye”de icra ettikleri hükümetlerarası zirve mekanizmasının aradan geçen sürede ülkeler arasındaki çok boyutlu siyasi ilişkilerin yanı sıra ekonomide de önemli ilerleme kaydedilmesine katkı sağladığını belirtti.AFP: ERDOĞAN VE MELONİ İLİŞKİLERİ GÜÇLENDİRME SÖZÜ VERDİFransız haber ajansı AFP, iki liderin, ticaret hacmini 45 milyar doların üzerine çıkarmayı hedeflediğini, ikili zirvede Ukrayna savaşı ve Ortadoğu’daki gelişmelerin görüşüldüğünü bildirdi.AFP”nin İtalyan hükümetine yakın kaynaklara dayandırdığı haberinde, şunlar kaydedildi:Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Salı günü yaptıkları görüşmede Akdeniz ülkeleri arasındaki ilişkilerin derinleştirilmesi ve ikili ticaretin yıllık 45 milyar dolar seviyesinin üzerine çıkarılması konusunda mutabık kaldı.Roma”daki hükümet kaynakları, iki liderin Ukrayna”daki savaş ve Ortadoğu”daki gerilimler hakkında da görüş alışverişinde bulunduğunu belirtti. Liderlerin ikili görüşmesinin ardından bakanlar düzeyinde geniş katılımlı bir toplantı düzenlendiği ifade edildi.Söz konusu zirve, Rusya”nın Ukrayna”yı işgalinin ardından Avrupa Birliği”nin NATO üyesi Türkiye ile güvenlik ilişkilerini derinleştirme çabaları kapsamında gerçekleşti.TGCOM24: İTALYA-TÜRKİYE ZİRVESİ… ORTA VADEDE 35 MİLYAR EUROLUK TİCARETİtalya merkezli TGCOM24, görüşmede Ukrayna, savunma ve göç politikaları dahil olmak üzere ikili anlaşmaları güçlendirme kararı alındığını belirtti. Gazete, iki ülkenin orta vadede ticaret hacmini 35 milyar euroya çıkarmayı hedeflediğini vurgulayarak, Ankara ve Roma arasındaki stratejik iş birliğinin derinleşeceği yorumunu yaptı. TGCOM24, Meloni-Erdoğan”ın çoğu konuda benzer görüşlere sahip olduğuna dikkat çekerek, şunları aktardı:Roma”da gerçekleşen dördüncü İtalya-Türkiye Hükümetlerarası Zirvesi, iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın derinleştirilmesi amacıyla düzenlendi. Savunma ve ticaret gibi temel sektörlerde iş birliğinin artırılması zirvenin ana gündem maddelerini oluşturdu.Başbakan Meloni ile Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptıkları ikili görüşmede, göçmen sorunundan Ukrayna”daki savaşa kadar uluslararası gündemin önemli başlıklarını ele aldı. Taraflar bu konularda ortak bir tutum benimsedi.Zirvede, İtalya ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin orta vadede 35 milyar avroya çıkarılması temel hedef olarak belirlendi. Bu hedef, iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğinin geleceği açısından önem taşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide, üretimde, istihdamda, yatırımda, turizm ve savunma sanayii alanında hedeflere doğru emin adımlarla ilerlediklerini dile getirdi.KATHİMERİNİ: MELONİ VE ERDOĞAN YAKIN İŞ BİRLİĞİ İÇİN GÖRÜŞTÜYunan Kathimerini gazetesi, Meloni’nin görüşmelerden memnuniyet duyduğunu ve ikili temasların verimli geçtiğini yazdı. Haberde, Erdoğan’ın savunma, enerji ve Akdeniz’de iş birliği çağrısı yaptığına dikkat çekildi.Kathimerini, İtalya ve Türkiye arasındaki iş birliğinin ilerletildiğini belirterek, görüşmeye ilişkin şu ifadeleri kullandı:Meloni, görüşmeden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Türkiye Cumhurbaşkanı ile yapılan ikili görüşmenin “özellikle verimli” geçtiğini söyledi.Erdoğan, savunma, ekonomi, enerji ve Akdeniz”de daha yakın iş birliği çağrısında bulunarak, Avrupa”da enerji ve güvenlik sektörünün genişleyeceği şu dönemde, payımıza düşeni almak için birlikte çalışmamızın bizim de menfaatimize olduğuna inanıyorum dedi.İki ülkenin hedefi 40 milyar dolarlık ticaret hacmi. İkili ticaretin yanı sıra Türkiye Cumhurbaşkanı”nın gündeminde mülteci sorunu ve Gazze”de ateşkes yer alıyordu. İtalya ve Türkiye, bu görüşmeyle ortaklıklarını ilerletme yönünde yeni bir adım attı. İş forumuna son derece kalabalık ve nitelikli bir katılım olduğunu belirten Meloni, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile burada olmayı, bu iş forumunun çalışmalarını selamlamayı özellikle istedik. Çünkü ekonomik, ticari ve endüstriyel boyutun, İtalya ile Türkiye arasındaki stratejik ilişkinin temel bir parçası olduğuna inanıyoruz. İki ülke olarak, Akdeniz-Avrupa bağlamında müttefik ve dostuz diye konuştu.L”UNİONE SARDA: HEDEF 35 MİLYAR EUROLUK TİCARETİtalyan gazetesi L’Unione Sarda, iki ülkenin orta vadede 40 milyar dolarlık ticaret hedefi belirlediğini aktardı. Haberde, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunması, Gazze’deki krizin çözümü ve Avrupa’nın endüstriyel kapasitesinin artırılması gibi konularda ortak görüş bildirildiği bilgisi verildi.Görüşmede ekonomi ve savunma alanlarındaki iş birliğiyle birlikte uluslararası konuların da ele alındığını söyleyen İtalyan gazetesi, şunları bildirdi:İtalya ve Türkiye, dördüncü Hükümetlerarası Zirve”de orta vadede 40 milyar dolar (35 milyar euro) ticaret hacmine ulaşmayı temel hedef olarak belirledi. Başbakan Giorgia Meloni ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın öncülüğünde gerçekleşen zirvede, iki ülke Ukrayna”nın toprak bütünlüğünün korunması, Gazze krizinin çözümü ve Avrupa-Akdeniz endüstriyel özerkliğinin güçlendirilmesi konularında ortak pozisyon aldı.Zirvede imzalanan mutabakat zaptı kapsamında dikkat çeken anlaşmalardan biri, İtalyan kredi kuruluşu Sace”nin Limak Grubu ve Yapı Merkezi ile Türkiye ve Afrika”daki altyapı projeleri için yaptığı iş birliği oldu.TIMES OF ISRAEL: MELONİ”NİN SAVUNMADAKİ ÇİFTE STANDARDI… İSRAİL”E HAYIR, ERDOĞAN”A EVETTel Aviv merkezli Times of Israel gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Meloni arasındaki görüşmeyi Meloni”nin çifte standardı… İsrail”e hayır, Erdoğan”a evet başlığıyla okuyucularına sundu. Görüşmenin kapsamına ilişkin bilgiler aktarılan haberde, İtalya”nın İsrail”e karşı mesafeli dururken, Türkiye ile savunma ve ticaret alanında iş birliğini ilerletmesinden duyulan rahatsızlık dile getirildi. Gazete Meloni”nin çifte standardı: İsrail”e hayır, Erdoğan”a evet başlıklı haberinde şu ifadelere yer verildi:İtalya, 7 Ekim”den itibaren İsrail”e silah sevkiyatını derhal durdururken, Meloni liderliğindeki hükümet, Filistin”i açıkça destekleyen Erdoğan ile savunma anlaşmaları uygulamaya istekli. Gözden Kaçmasın Cumhurbaşkanı Erdoğan İtalya’da… Roma’da 11 anlaşma Haberi görüntüle
Source: Hurriyet.com.tr
Çin”in taykonot ekibi 6 ayın ardından dünyaya döndü
Çin İnsanlı Uzay Programı Ajansından (CMSA) yapılan açıklamaya göre, taykonotlar Cay Şücı, Song Lingdong ve Vang Haozı”yı taşıyan “Şıncou-19″ uzay mekiği, Gobi Çölü”ndeki Dongfıng sahasına indi.Bugün sabah uzay istasyonundan ayrılan kapsül, yörünge çevresinde 5 kez dönerek 7,5 saatte Dünya”ya vardı.”Şıncou-19” uzay mekiğiyle 30 Ekim 2024″te uzaya gönderilen taykonot grubu, Tiengong Uzay İstasyonu”nda görev yapan 8. ekip olmuştu.Ekip, “Şıncou-20″ mekiğiyle 24 Nisan”da istasyona gönderilen taykonotlar Çın Dong, Çın Congrui ve Vang Cie”nin oluşturduğu yeni gruba görevlerini devretmişti.”Şıncou-19” mekiğinin dün planlanan dönüş seferi, iniş sahasındaki kötü hava koşulları nedeniyle ertelenmişti.ÇİN”İN UZAY İSTASYONU “TİENGONG”Çin, ABD”nin uzay araştırmaları alanındaki işbirliğini yasaklaması ve Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) programına katılımını engellemesi nedeniyle yörüngede kendi uzay istasyonunu kurmuştu.Bir çekirdek modül, iki laboratuvar modülünden oluşan ve bir uzay teleskobunun eklenmesi planlanan Tiengong İstasyonu, Rusya”nın artık faal olmayan Mir Uzay İstasyonu model alınarak inşa edildi.İstasyonun ana parçası “Tienhı (Göksel Uyum)” adı verilen çekirdek modül 29 Nisan 2021″de, ilk laboratuvar modülü “Vıntien (Gökleri Aramak)” 24 Temmuz 2022″de, ikinci laboratuvar modülü “Mıngtien (Gökleri Düşlemek)” ise 31 Ekim 2022″de fırlatıldı.Çekirdek modüle laboratuvar modüllerinin eklenmesiyle “T” biçimli ana iskeletinin kurulumu tamamlanan istasyon, “uygulama ve geliştirme aşamasına” geçti.”Şüntien (Gökleri Dolaşmak)” adı verilen uzay teleskobunun da ayrı modül olarak istasyona eklenmesi planlanıyor.3 kişilik taykonot ekibinin dönüşümlü görev yaptığı istasyona “Şıncou (Kutsal Gemi)” mekikleriyle personel, “Tiencou (Gök Gemisi)” mekikleriyle de ikmal malzemeleri taşınıyor.
Source: Www.star.com.tr