Dışişleri Bakanı Fidan, Suudi Arabistan merkezli Asharq News”e gündemi değerlendirdi
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye”de silahlı grupların tek bir ordu çatısı altında toplanması ve tek bir meşru devlet organının silah taşıma ve güç kullanma yetkisi olması gerektiğini belirterek, “80 binden fazla silahlı unsurun olduğu Türkiye”ye yakın gruplar var. Biz bunlara hiç düşünmeden dedik ki gidin milli orduya katılın, milli ordunun parçası olun ve ülkede bir düzensizlik çıkmasına izin vermeyin. Umarım güneydeki gruplarda, Suveyda ve Dera”da aynı şey olur.” dedi.
Güncel bölgesel ve küresel gelişmelere ilişkin Suudi Arabistan merkezli Asharq News televizyonuna değerlendirmede bulunan Fidan, yabancı güçlerin bölgeye çok aşırı şekilde müdahale etmesinin, belli devletlerin kendi ülke çıkarlarını değil de başka ülkelerin çıkarlarını savunmasının ve başka ülkeler adına hizmet etmesinin Suriye”deki gibi sonuçlar doğurduğunu ifade etti.
Yeni dönemde bundan ders çıkartarak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Mısır, Ürdün ve Irak gibi bölge ülkeleriyle bir araya gelerek daha fazla istikrarı önceleyen bir politika üretmeye çalıştıklarını belirten Fidan, “Yoksa önceki döneme baktığımız zaman savaş var, bölünme var, istikrarsızlık var, yerinden edilen milyonlarca insan var. Maalesef bizim yaşadığımız coğrafyaların kaderi bu olmamalı. Müslümanların, Arapların, Türklerin, Farsların yaşadığı coğrafyanın kaderi artık değişmeli. Ben bu değişimin inşallah bütün bölgede başlamış olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.
Fidan, Suriye”deki yeni yönetimin sadece Türkiye”yle değil, bütün ülkelerle koordinasyon arayışı içinde olduğuna işaret ederek, Türkiye olarak Arap Birliği, Körfez ülkeleri, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Avrupa Birliği (AB), ABD ve diğer bölgesel ve küresel teşkilatlarla Suriye”nin yeniden kalkınması için neler yapılabileceğine odaklandıklarını dile getirdi.
Başta Suudi Arabistan, BAE, Katar, Mısır, Türkiye ve Ürdün olmak üzere bölge ülkelerinin büyük rol oynadığına dikkati çeken Fidan, AB”nin de rolü olduğunu ve dün Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas”ı Ankara”da misafir ettiğini anımsattı.
Fidan, ABD”nin Suriye”ye yönelik yaptırımların bir kısmını kaldırdığını ve AB”nin de ilerleyen günlerde bir kısmını kaldıracağını umduğunu kaydederek, Türkiye”nin de ulaştırma, enerji ve sağlık gibi alanlarda hemen yardımlara nasıl başlanabileceğine dair kendi içerisinde bir koordinasyon mekanizması kurduğunu anlattı.
Suriye ile Türkiye arasında 911 kilometrelik bir sınır bulunduğuna işaret eden Fidan, “Suriyeliler kardeşlerimiz bizim. Oranın (Suriye”nin) tabii istikrarlı olması, ekonomik kalkınmasının iyi olması, düzenli olması bizim için de hayati derecede önemli. Şu anda hem Türkiye”nin çabaları hem uluslararası ortaklarımızla ortaya koyduğumuz çabalar meyvesini inşallah verecek.” dedi.
“Suriye”de asla terörizme yer verilmemesi gerekiyor”
Fidan, Suriye”deki yeni yönetimden beklentilere ilişkin, şunları kaydetti:
“Suriye”deki yeni yönetimin artık bölge için bir tehdit teşkil edecek yapıda olmaması, terörizme asla yer verilmemesi DEAŞ ve PKK başta olmak üzere. Ülkedeki azınlıklara iyi muamele edilmesi, kapsayıcı bir hükümet kurulması ve ülkenin toprak bütünlüğünün, siyasi egemenliğinin tam olarak sağlanması. Bu şartlar üzerinde uluslararası toplum ve bölge ülkeleri olarak biz anlaştık ve bu taleplerimizi Suriye yönetimine ilettik. Şu anda hangimiz gidersek gidelim aynı şeyleri konuşuyoruz. Suriye”den bizim beklentimiz bu. Esas itibarıyla önceki rejimden de biz bunu bekliyorduk.”
Türkiye dahil hiçbir ülkenin özel olarak yeni yönetime talep iletmediğini aktaran Fidan, Suriye halkının iyiliğini sağlayacak, bölge ülkelerinin de istikrarına ve güvenliğine katkı verecek bir yönetim ve davranış beklediklerini ifade etti.
“Suudi Arabistan ve Türkiye”nin Suriye konusunda görüş ayrılığı yok”
Fidan, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında Suriye bağlamında yapılan koordinasyonu Akabe, Kahire ve Riyad”ta düzenlenen toplantılarla en üst seviyeye çıkardıklarını belirterek, “Suudi Arabistan ile Türkiye”nin Suriye”deki yeni yönetimden beklenen şeyler, hususlar ve yapılması gerekenler konusunda hiçbir farklılığı yok, görüş ayrılığı yok.” dedi.
Şu ana kadar Suudi Arabistan ile iyi çalıştıklarını ve beraber çalışmaya devam edeceklerini kaydeden Fidan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan”ın da gerçekten olağanüstü rol oynadığını ve bu nedenle onu tebrik ettiğini dile getirdi.
Fidan, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında yakın bir ilişki olduğuna işaret ederek, Suudi Arabistan”da yıllardır beraber çalıştıkları fedakar ve cefakar arkadaşlarla iki ülke arasındaki ilişkileri daha da ileriye götürmenin ve bölgesel ve küresel gelişmeleri değerlendirmenin zaruri bir husus olduğunu vurguladı.
Suudi Arabistan ve Türkiye”nin tarihsel kardeş olan iki ülke olduğuna işaret eden Fidan, bunu modern zamanda nasıl ileri taşıyacaklarının, bundan nasıl daha fazla istifade edebileceklerinin, iki ülke güvenliğine ve refahına daha fazla nasıl katkıda bulunabileceğinin arayışında olduklarını ifade etti.
Fidan, özellikle Gazze krizi sırasında Suudi Arabistan ile Türkiye”nin Temas Grubu içerisinde ve dışında gerçekten olağanüstü bir koordinasyonu ve beraberliği olduğunu vurgulayarak, ayrıca bunun için teşekkür etti.
“ABD ile sorunlu olan konulardan biri Suriye”deki Amerikan politikası”
ABD Başkanı Donald Trump”ın göreve başlamasına ilişkin Fidan, yeni dönemde de Trump yönetimiyle en üst düzeyde yakın çalışmalara devam edeceklerini kaydederek, “Amerikan yönetimiyle uzun yıllara dayanan ilişkilerimiz var ama her konuda aynı düşünmüyoruz. Özellikle bölgesel meselelerde farklı olduğumuz konular var. Fakat yetişkin, olgun devletlerin takip etmesi gereken bir hareket tarzı var. O da sorunlu konuları parantez içine alıp iyi olan konuları devam ettirmek gerekiyor. Amerika”yla da bizim sorunlu olan konularımız var. Bunların başında Suriye”deki Amerikan politikası geliyor.” diye konuştu.
Fidan, bu Suriye politikasının eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde başladığını hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Amerika, Suudi Arabistan, Türkiye gibi ülkeler Suriye muhalefetine destek verirken en başından itibaren, daha sonra Amerika dedi ki ben muhalefete destek vermeyeceğim, benim işim DEAŞ”la mücadele etmek olacak dedi ve kavramı değiştirdi. O zaman tabii bir ton jeopolitik krizi de beraberinde tetiklemiş oldu bilmeden. Bunu yaparken de öyle bir şekilde yaptı ki başka bir terörist örgütü aldı. PKK/PYD”yi DEAŞ’la savaşmak ve DEAŞ”lı mahkumları hapiste tutmak üzere kullandı. Biz dedik ki Amerika”ya bu yanlış, bunu başka türlü de yaparız. Özellikle Türkiye”nin milli güvenliğine muazzam bir tehdit oluşturuyor bu ve siz bunu biliyorsunuz.”
Terör örgütü PKK”nın ABD tarafından da terör örgütü olarak tanındığını ve uzun yıllardır PKK liderlerinin başına 5″er milyon dolar para ödülü konulduğunu aktaran Fidan, “Böyle bir gerçeklik varken, sizin PKK”nın uzantısıyla Suriye”de böyle bir iş yapıyor olmanız çok hayra alamet değil. Obama bunun geçici olduğunu söylemişti. Sonra Trump geldi. Trump bunu kaldırmak istedi çok samimi bir şekilde birkaç defa ama Amerika”nın o dönemki yönetimindeki bazı unsurlar buna direndiler.” ifadelerini kullandı.
Fidan, Trump”ın birçok konuda ABD sistemi tarafından “oyalandığını” gördüğü için yeni dönemde kendisinin iradesini ve talimatlarını harfiyen hayata geçirecek yeni kadrolar atadığını kaydederek, yeni dönemde hem Suriye konusunda hem terörle mücadele konusunda hem bölge ülkelerinin güvenliği konusunda en üst düzeyde anlayış birliğine ulaşmayı umduğunu ve bunun için çalışacaklarını dile getirdi.
“Suriye”de silahlı gruplar tek bir ordu çatısı altında toplanmalı”
Suriye”deki yeni yönetimin önündeki en önemli dosyalardan birinin tüm tarafların anlaşabilmesi olduğuna işaret eden Fidan, “Ülkedeki silahlı grupların artık tek bir ordu çatısı altında toplanması ve tek bir meşru devlet organının ancak silah taşımaya ve güç kullanmaya yetkili olması. Bütün modern devletlerde olması gereken budur. Birden fazla silahlı grubun, silahlı unsurun olması farklı otoritelere bağlı, bu iç savaşın bir zemini demektir, bu kabul edilebilir bir konu değil.” dedi.
Fidan, bu grupların yeni dönemde milli ordu altında bir araya gelmesinin önemli olduğunun altını çizerek, Türkiye”nin en üst düzeydeki yapıcı etkisini kullandığını söyledi.
“Türkiye, yakın olduğu gruplara milli orduya katılın dedi”
Kuzeydeki grupların en yüksek sayıya sahip olduğuna işaret eden Fidan, “80 binden fazla silahlı unsurun olduğu Türkiye”ye yakın gruplar var. Biz bunlara hiç düşünmeden dedik ki gidin milli orduya katılın, milli ordunun parçası olun ve ülkede bir düzensizlik çıkmasına izin vermeyin. Umarım güneydeki gruplarda, Suveyda ve Dera”da aynı şey olur.” ifadesini kullandı.
İsrail”in Suriye”ye yönelik politikalarına ve faaliyetlerine ilişkin Fidan, “İsrail”in Suriye”de İran ve İranlı milisler varken ortaya koyduğu politikanın gerekçeleri ile şimdiki politikanın gerekçeleri arasında bir tenakuz var. Bir önceki politikanın bir zemini vardı, bunu anlatıyordu ama şu anda o zemin kalmadı. Bunun olmadığı bir dönemde ve yeni yönetim “biz kimse için tehdit olmayacağız” demesine rağmen İsrail”in Suriye”de bir kara işgali başlatması, belli noktalara kadar ilerlemesi, buralara askeri unsur getirmesi, buralarda üs açması tabii ki bir provokasyon olarak nitelendirilir.” diye konuştu.
Fidan, İsrail”in bu yaklaşımının askeri ve siyasi olarak tehlikeli olduğuna dikkati çekerek, başta bölge ülkeleri olmak üzere Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Türkiye ve Irak”ın buna karşı çıktığını ve karşı çıkmaya da devam edeceğini vurguladı.
“Suriye”de bütün etnik gruplar eşit vatandaş olarak yer almalı”
Suriye”deki yeni yönetimin tıpkı diğer silahlı gruplara yapıldığı gibi PKK/YPG”ye silahları bırakması için çağrıda bulunduğunu anlatan Fidan, “Bizim burada beklentimiz bütün etnik grupların; Kürtlerin, Türklerin, Yezidilerin, Hristiyanların, Arapların, Sünnilerin, Şiilerin, Alevilerin, Nusayrilerin kendi kültürlerini yaşarken aynı zamanda eşit vatandaş olarak Suriye toplumunda yerini almaları. Bunu mümkün kılacak bir sistemin tabii olmasını biz istiyoruz açıkçası. Şimdi bu yeni yönetim de bunu yapmak istiyor. Bu olurken YPG”nin silahlarından vazgeçmiyorum demesi kabul edilebilir bir durum değil. Bu şu anda Suriye”nin kendisi için bir problem.” diye konuştu.
Fidan, uluslararası kamuoyunun önüne terör örgütü PKK/YPG”nin Suriye”deki elebaşı Mazlum Abdi (Kobani) kod adlı Ferhat Abdi Şahin”in çıkartıldığını belirterek, “Bu adam aslında PKK”nın bir alt organının yöneticisi. Bunun üstünde Suriye”de PKK yöneticileri var. Sabri Ok var, Fehman Hüseyin var. Birisi siyasi konulara bakıyor, birisi askeri konulara bakıyor, PKK yöneticileri. Ferhat Abdi Şahin’in bunların izni olmadan herhangi bir karar vermesi, adım atması mümkün değil. Dolayısıyla Suriye”de yeni dönemde bir terör örgütünün bu şekilde faaliyet gösteriyor olması kabul edilemez.” ifadelerini kullandı”
Bu terör örgütünün ABD tarafından DEAŞ mahkumlarına “gardiyanlık yapmak için istihdam edildiğine” dikkati çeken Fidan, şunları kaydetti:
“Şimdi DEAŞ mahkumlarının hapishanelerde kalmalarını sağlayacak, YPG”nin de terör faaliyetinden vazgeçmesini sağlayacak ve Kürtlerin de hakkını koruyacak bir denkleme ihtiyacımız var. Biz bu denklemi biliyoruz. Nedir bu denklem? Bu denklem, birincisi YPG silahlarını bırakacak, Şam”daki yeni yönetim hemen hapishaneleri ve kampların yönetimini devralacak. Gerekirse Türkiye olarak biz bu konuda destek vermeye hazırız, biz ve diğer ülkeler, hiçbir problem yok. Amerika”nın zaten önceliği DEAŞ mahkumlarının dışarı çıkmaması. Onun sağlanması gerekiyor. Onun dışında da silahlı grupların artık silahlarını tasfiye etmesi ama oradaki diğer etnik grupların da kültürel haklarını kullanması gerekiyor. Bunun formülü çok basit.”
Esed rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye”deki Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönme ihtimallerine ilişkin Fidan, “Suriyeli kardeşlerimiz bizim burada misafirlerimiz, esas itibariyle biz onlara gidin demeyiz. Bu bizim kültürümüzde de yok, devlet politikamızda da böyle bir şeyimiz yok. Ama Suriye”de onların dönmesini mümkün kılacak ortamların olması için çalışıyoruz. Suriye”deki yeni hükümet de çalışıyor, uluslararası toplum da buna çalışıyor.” dedi.
Fidan, sadece Türkiye”de değil, birçok yerde 10 milyondan fazla yerinden edilmiş Suriyeli olduğuna işaret ederek, bu insanların kendi topraklarına dönmesi gerektiğini ve böylece Suriye ekonomisinin, sosyal ve kültürel hayatının yeniden canlanabileceğini ifade etti.
Zamanla Suriye”deki şartlar düzeldikçe şu anda azar azar başlayan geri dönüşlerin daha yüksek miktarda olacağını gördüğünü dile getiren Fidan, buna ilişkin çok fazla emare olduğunu belirtti.
“Suriye”de olanlar İran-Türkiye ilişkilerini ileri götürmek için bir fırsat”
Esed rejiminin düşmesinin ardından Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerin durumuna dair Fidan, Türkiye açısından ikili ilişkilerin çok olumlu yönde etkilenmesi gerektiğini dile getirerek, Suriye”de İran ve Türkiye”nin karşı kutuplardaki duruşlarının artık ortadan kalktığına dikkati çekti.
Fidan, İran”ın artık Suriye”de olmadığına işaret ederek, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla Türkiye için olumsuzluk üreten bir ortamın da parçası değil. Dolayısıyla Suriye, aramızdaki ihtilaflı bir alan olmaktan çıktı. Her ilişkide ihtilaflı dosya sayısını azalttığınız zaman olumluluk daha fazla yükselir. Ben bunun iki ülke ilişkilerini daha da ileri götürmek için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda İran”ın bölgedeki hem komşuluk ilişkilerini hem dış politikasını yeniden resetlemek için, programlaması için bir fırsat teşkil ettiğini düşünüyorum. Ve İran”ın yöneticilerinin bu yeni fırsatı kullanmak istediklerini açıkçası değerlendiriyorum. Suriye”deki olaylar bir negatif unsur gibi gözükse de İran ve İran halkı için, esas itibarıyla hani ayette olduğu gibi; sizin şer zannettiğiniz şeylerde hayır, hayır zannettiğiniz şeylerde şer vardır hususu.”
Rusya, Suriye”deki yeni yönetimle eşitlikçi ve saygın bir ilişki başlatmak istiyor
Fidan, birkaç gün önce Suriye konusunda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile telefonda görüştüklerini anımsatarak, Lavrov”un yeni dönemde Suriye”yle eşitlikçi ve saygın bir ilişki başlatmak istediğini söylediğini aktardı.
Bu noktada Rusya”nın Türkiye”nin olumlu katkısını da beklediğini kaydeden Fidan, Rusya”nın yeni dönemde Suriye’yle yeni bir ilişki başlatmak istediğini ve bunun Rusya”nın belli dış politika tercihlerindeki esnekliği ve stratejik hamle kabiliyetini de gösteren bir husus olduğunu dile getirdi.
Fidan, Rusya”nın önceki durumun açmazlığını görüp, ondan bir an önce çıkıp yeni döneme ilişkin bir adaptasyon sürecine girdiğine ve yeni yönetimle hemen ilişkilerini geliştirmeye çalıştığına işaret ederek, “Tabii bu onların talebi olur, yeni yönetim de bu talebi değerlendirir, yani gerçekten iki yetişkin devletin yapması gereken şekilde ilişkilerini sürdürürler. Her iki devletin egemenliğine, çıkarlarına uygun olduğu sürece bu türden ilişkiler yapıcı olarak görülebilir.” dedi.
Trump radikal değişikliklerle görevine başladı
Trump döneminde ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gidişatına dair Fidan, Trump”ın son derece radikal değişiklikleri öneren bir iç politika ve dış politika gündemiyle iktidara geldiğini ve ilk günde imzaladığı Başkanlık Kararnameleriyle çok büyük değişikliklerin de habercisi olduğunu dile getirdi.
Fidan, bundan sonra bunun AB”ye, Çin”e, Rusya”ya, Körfez ülkelerine, Afrika”ya, Kuzey Amerika”ya, Güney Amerika”ya bakan yönleri olduğu gibi Türkiye”ye ve bulunduğu coğrafyaya da bakan yönü bulunduğunu ifade etti.
Türkiye”nin hem küresel diğer davranış tarzlarını da inceleyerek yeni dönemde daha uyumlu, verimli ve işbirliğini ilerleten bir dış politika beraberliğini hedeflediğini vurgulayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın da görüşünün bu yönde olduğunu kaydetti.
Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın Trump ile yakın bir lider ilişkisi olduğuna işaret ederek, “Liderden lidere diplomasi her zaman için daha kestirme bir yol oluyor. Bizim gibi işi dış ilişkiler olan bakanların ve diğer siyasilerin önünü de açıkçası açıyor.” dedi.
“Filistin”de dramın bitmesi için iki devletli çözüm bir an önce hayata geçmeli”
İsrail ile Hamas arasında sağlanan ateşkese ilişkin Fidan, “Bu ateşkes çok önceden olması gereken bir ateşkesti. Biliyorsunuz 50 bin (çoğu) masum kadın ve çocuğun şehadetiyle sonuçlanan bir katliamdan, bir soykırımdan bahsediyoruz. Bunun çok önce olması gerekiyordu. 2 milyona yakın insan da evsiz bırakıldı.” ifadesini kullandı.
Fidan, ateşkesin Filistin dramının bitmesinin sadece ilk aşaması olduğuna dikkati çekerek, “Bunun tekrar etmemesi için, bu savaşın, bu yıkımların devam etmemesi için, biz en baştan beri söylüyoruz, olması gereken, iki devletli çözümün bir an önce hayata geçmesidir. İki devletli çözümün olmadığı, Filistinlilere onurlu bir devletin, egemenliğin ve yaşam hakkının verilmediği bir coğrafyada bu türden krizlerin belli aralıklarla tekrar edeceğini öngörmek tabii ki normal bir şey diye düşünüyorum.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Asharq News”e konuştu: Türkiye yakın olduğu gruplara “milli orduya katılın” dedi
Güncel bölgesel ve küresel gelişmelere ilişkin Suudi Arabistan merkezli Asharq News televizyonuna değerlendirmede bulunan Fidan, yabancı güçlerin bölgeye çok aşırı şekilde müdahale etmesinin, belli devletlerin kendi ülke çıkarlarını değil de başka ülkelerin çıkarlarını savunmasının ve başka ülkeler adına hizmet etmesinin Suriye”deki gibi sonuçlar doğurduğunu ifade etti.Yeni dönemde bundan ders çıkartarak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Mısır, Ürdün ve Irak gibi bölge ülkeleriyle bir araya gelerek daha fazla istikrarı önceleyen bir politika üretmeye çalıştıklarını belirten Fidan, Yoksa önceki döneme baktığımız zaman savaş var, bölünme var, istikrarsızlık var, yerinden edilen milyonlarca insan var. Maalesef bizim yaşadığımız coğrafyaların kaderi bu olmamalı. Müslümanların, Arapların, Türklerin, Farsların yaşadığı coğrafyanın kaderi artık değişmeli. Ben bu değişimin inşallah bütün bölgede başlamış olduğunu düşünüyorum. diye konuştu.Fidan, Suriye”deki yeni yönetimin sadece Türkiye”yle değil, bütün ülkelerle koordinasyon arayışı içinde olduğuna işaret ederek, Türkiye olarak Arap Birliği, Körfez ülkeleri, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Avrupa Birliği (AB), ABD ve diğer bölgesel ve küresel teşkilatlarla Suriye”nin yeniden kalkınması için neler yapılabileceğine odaklandıklarını dile getirdi.Başta Suudi Arabistan, BAE, Katar, Mısır, Türkiye ve Ürdün olmak üzere bölge ülkelerinin büyük rol oynadığına dikkati çeken Fidan, AB”nin de rolü olduğunu ve dün Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas”ı Ankara”da misafir ettiğini anımsattı.Fidan, ABD”nin Suriye”ye yönelik yaptırımların bir kısmını kaldırdığını ve AB”nin de ilerleyen günlerde bir kısmını kaldıracağını umduğunu kaydederek, Türkiye”nin de ulaştırma, enerji ve sağlık gibi alanlarda hemen yardımlara nasıl başlanabileceğine dair kendi içerisinde bir koordinasyon mekanizması kurduğunu anlattı.Suriye ile Türkiye arasında 911 kilometrelik bir sınır bulunduğuna işaret eden Fidan, Suriyeliler kardeşlerimiz bizim. Oranın (Suriye”nin) tabii istikrarlı olması, ekonomik kalkınmasının iyi olması, düzenli olması bizim için de hayati derecede önemli. Şu anda hem Türkiye”nin çabaları hem uluslararası ortaklarımızla ortaya koyduğumuz çabalar meyvesini inşallah verecek. dedi.SURİYE”DE ASLA TERÖRİZME YER VERİLMEMESİ GEREKİYORFidan, Suriye”deki yeni yönetimden beklentilere ilişkin, şunları kaydetti:Suriye”deki yeni yönetimin artık bölge için bir tehdit teşkil edecek yapıda olmaması, terörizme asla yer verilmemesi DEAŞ ve PKK başta olmak üzere. Ülkedeki azınlıklara iyi muamele edilmesi, kapsayıcı bir hükümet kurulması ve ülkenin toprak bütünlüğünün, siyasi egemenliğinin tam olarak sağlanması. Bu şartlar üzerinde uluslararası toplum ve bölge ülkeleri olarak biz anlaştık ve bu taleplerimizi Suriye yönetimine ilettik. Şu anda hangimiz gidersek gidelim aynı şeyleri konuşuyoruz. Suriye”den bizim beklentimiz bu. Esas itibarıyla önceki rejimden de biz bunu bekliyorduk.Türkiye dahil hiçbir ülkenin özel olarak yeni yönetime talep iletmediğini aktaran Fidan, Suriye halkının iyiliğini sağlayacak, bölge ülkelerinin de istikrarına ve güvenliğine katkı verecek bir yönetim ve davranış beklediklerini ifade etti.SUUDİ ARABİSTAN VE TÜRKİYE”NİN SURİYE KONUSUNDA GÖRÜŞ AYRILIĞI YOKFidan, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında Suriye bağlamında yapılan koordinasyonu Akabe, Kahire ve Riyad”ta düzenlenen toplantılarla en üst seviyeye çıkardıklarını belirterek, Suudi Arabistan ile Türkiye”nin Suriye”deki yeni yönetimden beklenen şeyler, hususlar ve yapılması gerekenler konusunda hiçbir farklılığı yok, görüş ayrılığı yok. dedi.Şu ana kadar Suudi Arabistan ile iyi çalıştıklarını ve beraber çalışmaya devam edeceklerini kaydeden Fidan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan”ın da gerçekten olağanüstü rol oynadığını ve bu nedenle onu tebrik ettiğini dile getirdi.Fidan, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında yakın bir ilişki olduğuna işaret ederek, Suudi Arabistan”da yıllardır beraber çalıştıkları fedakar ve cefakar arkadaşlarla iki ülke arasındaki ilişkileri daha da ileriye götürmenin ve bölgesel ve küresel gelişmeleri değerlendirmenin zaruri bir husus olduğunu vurguladı.Suudi Arabistan ve Türkiye”nin tarihsel kardeş olan iki ülke olduğuna işaret eden Fidan, bunu modern zamanda nasıl ileri taşıyacaklarının, bundan nasıl daha fazla istifade edebileceklerinin, iki ülke güvenliğine ve refahına daha fazla nasıl katkıda bulunabileceğinin arayışında olduklarını ifade etti.Fidan, özellikle Gazze krizi sırasında Suudi Arabistan ile Türkiye”nin Temas Grubu içerisinde ve dışında gerçekten olağanüstü bir koordinasyonu ve beraberliği olduğunu vurgulayarak, ayrıca bunun için teşekkür etti.ABD İLE SORUNLU OLAN KONULARDAN BİRİ SURİYE”DEKİ AMERİKAN POLİTİKASIABD Başkanı Donald Trump”ın göreve başlamasına ilişkin Fidan, yeni dönemde de Trump yönetimiyle en üst düzeyde yakın çalışmalara devam edeceklerini kaydederek, Amerikan yönetimiyle uzun yıllara dayanan ilişkilerimiz var ama her konuda aynı düşünmüyoruz. Özellikle bölgesel meselelerde farklı olduğumuz konular var. Fakat yetişkin, olgun devletlerin takip etmesi gereken bir hareket tarzı var. O da sorunlu konuları parantez içine alıp iyi olan konuları devam ettirmek gerekiyor. Amerika”yla da bizim sorunlu olan konularımız var. Bunların başında Suriye”deki Amerikan politikası geliyor. diye konuştu.Fidan, bu Suriye politikasının eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde başladığını hatırlatarak, şunları kaydetti:Amerika, Suudi Arabistan, Türkiye gibi ülkeler Suriye muhalefetine destek verirken en başından itibaren, daha sonra Amerika dedi ki ben muhalefete destek vermeyeceğim, benim işim DEAŞ”la mücadele etmek olacak dedi ve kavramı değiştirdi. O zaman tabii bir ton jeopolitik krizi de beraberinde tetiklemiş oldu bilmeden. Bunu yaparken de öyle bir şekilde yaptı ki başka bir terörist örgütü aldı. PKK/PYD”yi DEAŞ’la savaşmak ve DEAŞ”lı mahkumları hapiste tutmak üzere kullandı. Biz dedik ki Amerika”ya bu yanlış, bunu başka türlü de yaparız. Özellikle Türkiye”nin milli güvenliğine muazzam bir tehdit oluşturuyor bu ve siz bunu biliyorsunuz.Terör örgütü PKK”nın ABD tarafından da terör örgütü olarak tanındığını ve uzun yıllardır PKK liderlerinin başına 5″er milyon dolar para ödülü konulduğunu aktaran Fidan, Böyle bir gerçeklik varken, sizin PKK”nın uzantısıyla Suriye”de böyle bir iş yapıyor olmanız çok hayra alamet değil. Obama bunun geçici olduğunu söylemişti. Sonra Trump geldi. Trump bunu kaldırmak istedi çok samimi bir şekilde birkaç defa ama Amerika”nın o dönemki yönetimindeki bazı unsurlar buna direndiler. ifadelerini kullandı.Fidan, Trump”ın birçok konuda ABD sistemi tarafından oyalandığını gördüğü için yeni dönemde kendisinin iradesini ve talimatlarını harfiyen hayata geçirecek yeni kadrolar atadığını kaydederek, yeni dönemde hem Suriye konusunda hem terörle mücadele konusunda hem bölge ülkelerinin güvenliği konusunda en üst düzeyde anlayış birliğine ulaşmayı umduğunu ve bunun için çalışacaklarını dile getirdi.SURİYE”DE SİLAHLI GRUPLAR TEK BİR ORDU ÇATISI ALTINDA TOPLANMALISuriye”deki yeni yönetimin önündeki en önemli dosyalardan birinin tüm tarafların anlaşabilmesi olduğuna işaret eden Fidan, Ülkedeki silahlı grupların artık tek bir ordu çatısı altında toplanması ve tek bir meşru devlet organının ancak silah taşımaya ve güç kullanmaya yetkili olması. Bütün modern devletlerde olması gereken budur. Birden fazla silahlı grubun, silahlı unsurun olması farklı otoritelere bağlı, bu iç savaşın bir zemini demektir, bu kabul edilebilir bir konu değil. dedi.Fidan, bu grupların yeni dönemde milli ordu altında bir araya gelmesinin önemli olduğunun altını çizerek, Türkiye”nin en üst düzeydeki yapıcı etkisini kullandığını söyledi.TÜRKİYE, YAKIN OLDUĞU GRUPLARA MİLLİ ORDUYA KATILIN DEDİKuzeydeki grupların en yüksek sayıya sahip olduğuna işaret eden Fidan, 80 binden fazla silahlı unsurun olduğu Türkiye”ye yakın gruplar var. Biz bunlara hiç düşünmeden dedik ki gidin milli orduya katılın, milli ordunun parçası olun ve ülkede bir düzensizlik çıkmasına izin vermeyin. Umarım güneydeki gruplarda, Suveyda ve Dera”da aynı şey olur. ifadesini kullandı.İsrail”in Suriye”ye yönelik politikalarına ve faaliyetlerine ilişkin Fidan, İsrail”in Suriye”de İran ve İranlı milisler varken ortaya koyduğu politikanın gerekçeleri ile şimdiki politikanın gerekçeleri arasında bir tenakuz var. Bir önceki politikanın bir zemini vardı, bunu anlatıyordu ama şu anda o zemin kalmadı. Bunun olmadığı bir dönemde ve yeni yönetim “biz kimse için tehdit olmayacağız” demesine rağmen İsrail”in Suriye”de bir kara işgali başlatması, belli noktalara kadar ilerlemesi, buralara askeri unsur getirmesi, buralarda üs açması tabii ki bir provokasyon olarak nitelendirilir. diye konuştu.Fidan, İsrail”in bu yaklaşımının askeri ve siyasi olarak tehlikeli olduğuna dikkati çekerek, başta bölge ülkeleri olmak üzere Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Türkiye ve Irak”ın buna karşı çıktığını ve karşı çıkmaya da devam edeceğini vurguladı.SURİYE”DE BÜTÜN ETNİK GRUPLAR EŞİT VATANDAŞ OLARAK YER ALMALISuriye”deki yeni yönetimin tıpkı diğer silahlı gruplara yapıldığı gibi PKK/YPG”ye silahları bırakması için çağrıda bulunduğunu anlatan Fidan, Bizim burada beklentimiz bütün etnik grupların; Kürtlerin, Türklerin, Yezidilerin, Hristiyanların, Arapların, Sünnilerin, Şiilerin, Alevilerin, Nusayrilerin kendi kültürlerini yaşarken aynı zamanda eşit vatandaş olarak Suriye toplumunda yerini almaları. Bunu mümkün kılacak bir sistemin tabii olmasını biz istiyoruz açıkçası. Şimdi bu yeni yönetim de bunu yapmak istiyor. Bu olurken YPG”nin silahlarından vazgeçmiyorum demesi kabul edilebilir bir durum değil. Bu şu anda Suriye”nin kendisi için bir problem. diye konuştu.Fidan, uluslararası kamuoyunun önüne terör örgütü PKK/YPG”nin Suriye”deki elebaşı Mazlum Abdi (Kobani) kod adlı Ferhat Abdi Şahin”in çıkartıldığını belirterek, Bu adam aslında PKK”nın bir alt organının yöneticisi. Bunun üstünde Suriye”de PKK yöneticileri var. Sabri Ok var, Fehman Hüseyin var. Birisi siyasi konulara bakıyor, birisi askeri konulara bakıyor, PKK yöneticileri. Ferhat Abdi Şahin’in bunların izni olmadan herhangi bir karar vermesi, adım atması mümkün değil. Dolayısıyla Suriye”de yeni dönemde bir terör örgütünün bu şekilde faaliyet gösteriyor olması kabul edilemez. ifadelerini kullandıBu terör örgütünün ABD tarafından DEAŞ mahkumlarına gardiyanlık yapmak için istihdam edildiğine dikkati çeken Fidan, şunları kaydetti:Şimdi DEAŞ mahkumlarının hapishanelerde kalmalarını sağlayacak, YPG”nin de terör faaliyetinden vazgeçmesini sağlayacak ve Kürtlerin de hakkını koruyacak bir denkleme ihtiyacımız var. Biz bu denklemi biliyoruz. Nedir bu denklem? Bu denklem, birincisi YPG silahlarını bırakacak, Şam”daki yeni yönetim hemen hapishaneleri ve kampların yönetimini devralacak. Gerekirse Türkiye olarak biz bu konuda destek vermeye hazırız, biz ve diğer ülkeler, hiçbir problem yok. Amerika”nın zaten önceliği DEAŞ mahkumlarının dışarı çıkmaması. Onun sağlanması gerekiyor. Onun dışında da silahlı grupların artık silahlarını tasfiye etmesi ama oradaki diğer etnik grupların da kültürel haklarını kullanması gerekiyor. Bunun formülü çok basit.Esed rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye”deki Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönme ihtimallerine ilişkin Fidan, Suriyeli kardeşlerimiz bizim burada misafirlerimiz, esas itibariyle biz onlara gidin demeyiz. Bu bizim kültürümüzde de yok, devlet politikamızda da böyle bir şeyimiz yok. Ama Suriye”de onların dönmesini mümkün kılacak ortamların olması için çalışıyoruz. Suriye”deki yeni hükümet de çalışıyor, uluslararası toplum da buna çalışıyor. dedi.Fidan, sadece Türkiye”de değil, birçok yerde 10 milyondan fazla yerinden edilmiş Suriyeli olduğuna işaret ederek, bu insanların kendi topraklarına dönmesi gerektiğini ve böylece Suriye ekonomisinin, sosyal ve kültürel hayatının yeniden canlanabileceğini ifade etti.Zamanla Suriye”deki şartlar düzeldikçe şu anda azar azar başlayan geri dönüşlerin daha yüksek miktarda olacağını gördüğünü dile getiren Fidan, buna ilişkin çok fazla emare olduğunu belirtti.SURİYE”DE OLANLAR İRAN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİ İLERİ GÖTÜRMEK İÇİN BİR FIRSATEsed rejiminin düşmesinin ardından Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerin durumuna dair Fidan, Türkiye açısından ikili ilişkilerin çok olumlu yönde etkilenmesi gerektiğini dile getirerek, Suriye”de İran ve Türkiye”nin karşı kutuplardaki duruşlarının artık ortadan kalktığına dikkati çekti.Fidan, İran”ın artık Suriye”de olmadığına işaret ederek, şunları kaydetti:Dolayısıyla Türkiye için olumsuzluk üreten bir ortamın da parçası değil. Dolayısıyla Suriye, aramızdaki ihtilaflı bir alan olmaktan çıktı. Her ilişkide ihtilaflı dosya sayısını azalttığınız zaman olumluluk daha fazla yükselir. Ben bunun iki ülke ilişkilerini daha da ileri götürmek için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda İran”ın bölgedeki hem komşuluk ilişkilerini hem dış politikasını yeniden resetlemek için, programlaması için bir fırsat teşkil ettiğini düşünüyorum. Ve İran”ın yöneticilerinin bu yeni fırsatı kullanmak istediklerini açıkçası değerlendiriyorum. Suriye”deki olaylar bir negatif unsur gibi gözükse de İran ve İran halkı için, esas itibarıyla hani ayette olduğu gibi; sizin şer zannettiğiniz şeylerde hayır, hayır zannettiğiniz şeylerde şer vardır hususu.RUSYA, SURİYE”DEKİ YENİ YÖNETİMLE EŞİTLİKÇİ VE SAYGIN BİR İLİŞKİ BAŞLATMAK İSTİYOR Fidan, birkaç gün önce Suriye konusunda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile telefonda görüştüklerini anımsatarak, Lavrov”un yeni dönemde Suriye”yle eşitlikçi ve saygın bir ilişki başlatmak istediğini söylediğini aktardı.Bu noktada Rusya”nın Türkiye”nin olumlu katkısını da beklediğini kaydeden Fidan, Rusya”nın yeni dönemde Suriye’yle yeni bir ilişki başlatmak istediğini ve bunun Rusya”nın belli dış politika tercihlerindeki esnekliği ve stratejik hamle kabiliyetini de gösteren bir husus olduğunu dile getirdi.Fidan, Rusya”nın önceki durumun açmazlığını görüp, ondan bir an önce çıkıp yeni döneme ilişkin bir adaptasyon sürecine girdiğine ve yeni yönetimle hemen ilişkilerini geliştirmeye çalıştığına işaret ederek, Tabii bu onların talebi olur, yeni yönetim de bu talebi değerlendirir, yani gerçekten iki yetişkin devletin yapması gereken şekilde ilişkilerini sürdürürler. Her iki devletin egemenliğine, çıkarlarına uygun olduğu sürece bu türden ilişkiler yapıcı olarak görülebilir. dedi.TRUMP RADİKAL DEĞİŞİKLİKLERLE GÖREVİNE BAŞLADITrump döneminde ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gidişatına dair Fidan, Trump”ın son derece radikal değişiklikleri öneren bir iç politika ve dış politika gündemiyle iktidara geldiğini ve ilk günde imzaladığı Başkanlık Kararnameleriyle çok büyük değişikliklerin de habercisi olduğunu dile getirdi.Fidan, bundan sonra bunun AB”ye, Çin”e, Rusya”ya, Körfez ülkelerine, Afrika”ya, Kuzey Amerika”ya, Güney Amerika”ya bakan yönleri olduğu gibi Türkiye”ye ve bulunduğu coğrafyaya da bakan yönü bulunduğunu ifade etti.Türkiye”nin hem küresel diğer davranış tarzlarını da inceleyerek yeni dönemde daha uyumlu, verimli ve işbirliğini ilerleten bir dış politika beraberliğini hedeflediğini vurgulayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın da görüşünün bu yönde olduğunu kaydetti.Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın Trump ile yakın bir lider ilişkisi olduğuna işaret ederek, Liderden lidere diplomasi her zaman için daha kestirme bir yol oluyor. Bizim gibi işi dış ilişkiler olan bakanların ve diğer siyasilerin önünü de açıkçası açıyor. dedi.FİLİSTİN”DE DRAMIN BİTMESİ İÇİN İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇMELİİsrail ile Hamas arasında sağlanan ateşkese ilişkin Fidan, Bu ateşkes çok önceden olması gereken bir ateşkesti. Biliyorsunuz 50 bin (çoğu) masum kadın ve çocuğun şehadetiyle sonuçlanan bir katliamdan, bir soykırımdan bahsediyoruz. Bunun çok önce olması gerekiyordu. 2 milyona yakın insan da evsiz bırakıldı. ifadesini kullandı.Fidan, ateşkesin Filistin dramının bitmesinin sadece ilk aşaması olduğuna dikkati çekerek, Bunun tekrar etmemesi için, bu savaşın, bu yıkımların devam etmemesi için, biz en baştan beri söylüyoruz, olması gereken, iki devletli çözümün bir an önce hayata geçmesidir. İki devletli çözümün olmadığı, Filistinlilere onurlu bir devletin, egemenliğin ve yaşam hakkının verilmediği bir coğrafyada bu türden krizlerin belli aralıklarla tekrar edeceğini öngörmek tabii ki normal bir şey diye düşünüyorum. diye konuştu.
Source: Hurriyet.com.tr
ABD Dışişleri Bakanlığı, tüm dış yardımların durdurulduğunu duyurdu
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Bakanlık ve USAID aracılığıyla finanse edilen mevcut tüm dış yardımlar askıya alındı.Açıklamada, dış ülkelere yapılan ödemelerdeki kesintinin, söz konusu yardım programlarının verimliliğini ve ABD dış politikasına uygunluğunu değerlendirmek amacıyla yapıldığı ifade edildi.Yardımların gözden geçirilmesi ve düzenlenmesinin “ahlaki zorunluluk” olduğu belirtilen açıklamada, yapılan harcamaların Amerikan halkına fayda sağlaması gerektiğinin altı çizildi.- TRUMP, “DIŞ KALKINMA YARDIMLARINI” İNCELEME AMACIYLA ASKIYA ALDIABD Başkanı Donald Trump, 21 Ocak”ta, başkanlık görevine başlamasının hemen ardından dış yardımlara yönelik kararname imzalamıştı.Kararnamede, ABD”nin dış kalkınma yardımı programlarından sorumlu tüm bakanlık ve kurumların dış ülkelere yapacağı ödemeleri keseceği, programın ABD dış politikasıyla uyumunun değerlendirilmesi için 90 günlük inceleme süresi başlatıldığı kaydedilmişti.ABD”nin dış kalkınma yardımları, diğer ülkelere yapılan ekonomik, sosyal, teknik ve insani yardımları kapsıyor.
Source: Www.star.com.tr
ABD”den sınır dışı edilen Kolombiyalı göçmenler devlet töreniyle karşılanacak
Kolombiya, ABD”den “onurlu dönüş için” vatandaşlarına devlet başkanlığı uçağını tahsis etti. Konuya yönelik açıklamasında Kolombiya Dışişleri Bakanlığı, “Cumhurbaşkanı Gustavo Petro liderliğindeki hükümet, vatandaşlarını karşılamak için hazır olacak” ifadelerine yer verdi.
Kolombiya hükümetinin 30 Ocak”ta düzenlenecek Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu Olağanüstü Toplantısı”na katılacağı hatırlatılan açıklamada, bu toplantının, göç konusunda işbirliği, insan haklarının korunması ve üye devletler arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi gibi stratejik konuların ele alınması için fırsat teşkil edeceği vurgulandı.
İki ülke arası diyalog önemli!
ABD ile diyaloğun önemine değinilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “ABD ile yapılacak aktif görüşmelerde, sınır dışı edilen Kolombiyalıların durumu ele alınacak. Kolombiya, vatandaşlarının korunmasına yönelik kararlılığını bir kez daha teyit edecek. Göç sorunlarına insani ve adil çözümler bulunması için bölgesel ve uluslararası çabalara öncülük etmeye devam edecek.”
Kolombiya”dan misilleme bekleniyor…
“Biz göçmenleri kabul etmeden önce, ABD”nin onlara onurlu şekilde muamele edilmesi için bir protokol oluşturması gerekiyor” ifadelerini kullanan Kolombiya Cumhurbaşkanı Petro, ABD”den sınır dışı edilen ve Kolombiyalı göçmenleri taşıyan uçakların ülkeye inişine izin vermemişti.
Trump ise bu gelişme sonrasında Kolombiya”dan ABD”ye giren tüm mallar için acil yüzde 25 gümrük vergisi uygulanması istediğini belirten Trump, bir hafta içinde bu oranın yüzde 50″ye yükseltileceğini vurgulamış ve Kolombiya devlet yetkilileri ve yakın aile bireyleri için vize kısıtlaması kararı aldığını bildirmişti.
Petro ise X sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Trump”ın gümrük vergisine misilleme yapacağını açıklamıştı. Son olarak Beyaz Saray, Kolombiya”nın, ABD tarafından hava yoluyla sınır dışı edilen düzensiz göçmenleri taşıyan uçakların ülkeye inişini kabul ettiğini bildirmişti.
Source: Dünya Gazetesi
Petro”dan Trump”a misilleme: Ben de aynısını yapıyorum
Petro, ABD”nin, Kolombiya devlet yetkilileri ve yakın aile bireyleri için vize kısıtlaması getirmesine sosyal medya hesabından sert tepki gösterdi.X sosyal medya platformundan Trump”a kapsamlı şekilde cevap veren Petro, şunları ifade etti:”ABD”ye seyahat etmeyi pek sevmiyorum, biraz sıkıcı ama itiraf etmeliyim ki orada değerli şeyler de var. Washington”da siyahların yaşadığı mahallelere gitmeyi seviyorum. Başkentte siyahlar ile Latinlerin arasında barikatlarla dolu engeller gördüm. Bunun saçmalık olduğunu düşündüm çünkü onların birleşmeleri gerekiyor. ABD tarihinde benim kanımdan olan Sacco ve Vanzetti unutulmazdır. Onları yakından takip ediyorum. İşçi liderleri olarak elektrikli sandalye ile öldürüldüler. ABD”de ve benim ülkemde hala faşistler var.”Kolombiya, ABD”den “onurlu dönüş için” vatandaşlarına devlet başkanlığı uçağını tahsis ettiTrump”a yönelik eleştirilerini sert dille sürdüren Petro, şunları kaydetti:”Senin petrolünü sevmiyorum. Açgözlülüğün (Trump), insan türünü yok edecek. Belki bir gün, gastritime rağmen kabul ettiğim bir kadeh viski eşliğinde bu konuyu açık yüreklilikle konuşabiliriz ama bu zor çünkü beni aşağı bir ırk olarak görüyorsunuz. Oysa ben öyle değilim ve hiçbir Kolombiyalı da değil. Eğer inatçı birini tanıyorsanız o da benim, nokta. Ekonomik gücünüz ve kibrinizle (askeri darbeyle görevinden indirilen eski Şili Devlet Başkanı Salvador Allande) Allende”ye yaptığınız gibi bir darbe yapmaya çalışabilirsiniz ama ben hukukumla ölürüm. İşkenceye ve size direnirim.”Cumhurbaşkanı Petro, Trump”ın kararlarını destekleyenlere ve kendisini eleştirenlere seslenerek, “Kolombiya”nın yanında köle tacirleri istemiyorum. Zaten birçoğuna sahiptik ve kendimizi kurtardık. Kolombiya”nın yanında özgürlük sevdalılarını istiyorum. Eğer bana eşlik etmezseniz başka yere giderim. Kolombiya, dünyanın kalbidir ve siz bunu anlamadınız. Burası sarı kelebeklerin, Remedios”un güzelliğinin ve aynı zamanda Aureliano Buendia albaylarının ülkesidir. Ben de onlardan biriyim, belki de sonuncusuyum.” görüşünü paylaştı.Trump”a eski ABD Başkanı Abraham Lincoln”u anımsatan Petro, “Özgürlüğümü sevmiyorsan tamam. Ben beyaz köle sahiplerinin elini sıkmam. Ben Lincoln”ün beyaz özgürlükçü mirasçılarının ve dua ettiğim ABD”nin siyah ve beyaz köylü çocuklarının elini sıkıyorum. Onlar, ABD”nin gerçek sahipleri ve ben onların önünde diz çöküyorum, başka hiç kimsenin önünde değil. Beni yerimden edin başkan, Amerika ve insanlık elbette cevap verecektir.” ifadelerini kullandı.ABD uçağının inişine izin verilmedi!- “KOLOMBİYA, ARTIK KUZEYE BAKMAYI BIRAKTI”Ülkesinin tarihine atıfta bulunan Petro, Kolombiya”nın artık dünyaya baktığını ve kuzeye bakmayı bıraktığını vurguladı.Petro, Kolombiya halkının kanının, Kurtuba Emirliği”nin, Akdeniz”in Latin Romalılarının, Atina”da cumhuriyeti ve demokrasiyi kuranların kanından geldiğini vurgulayarak, “Kanımızda sizin tarafınızdan köle haline getirilen direnişçi siyahların da izleri var. Kolombiya, Washington”dan önce Amerika”nın, tüm Amerika”nın ilk özgür bölgesidir. Benim ülkem, Mısır firavunları zamanından kalma kuyumcuların ve Chiribiquete”deki dünyanın ilk sanatçılarının ülkesidir.” ifadelerini kullandı.- “BİZE ASLA HÜKMEDEMEYECEKSİNİZ”Petro, Trump”a Panama Kanalı”nı hatırlatarak, şunları kaydetti:”Bize asla hükmedemeyeceksiniz. Topraklarımızda özgürlük diye haykırarak at koşturan ve adı Bolivar olan savaşçı bize karşı çıkıyor. Halkımız biraz ürkek, naif ve sevgi dolu ama bizden zorla aldığınız Panama Kanalı”nı nasıl geri alacaklarını bilecekler. Latin Amerika”nın dört bir yanından gelen iki yüz kahraman, öldürdüğünüz Bocas del Toro”da (Panama”da bir şehir), bugünkü Panama”da, eski adıyla Kolombiya”da yatıyor. Bir bayrak yükseltiyorum ve Gaitan”ın dediği gibi, tek başıma kalsam bile, sizin büyük büyükbabanızın bilmediği ama benim bildiğim Amerika”nın onuru olan Latin Amerika onuru ile yükseltilmeye devam edecektir. ABD”nin sayın mülteci başkanı, ablukanız beni korkutmuyor çünkü Kolombiya, güzellikler ülkesi olmasının yanı sıra dünyanın kalbidir. Güzelliği benim kadar sevdiğinizi biliyorum, ona saygısızlık etmeyin ve o size şirinliğini getirecektir.”- KOLOMBİYA”DAN ABD”YE YÜZDE 50 GÜMRÜK VERGİSİ MİSİLLEMESİPetro, Trump”a meydan okuyarak, “Kolombiya, bugünden itibaren tüm dünyaya kollarını açtı. Özgürlüğün, yaşamın ve insanlığın inşa edilmesi gerekiyor. İnsan emeğiyle üretilen ürünlerimizin ABD”ye girişine uyguladığınız yüzde 50 gümrük vergisini öğrendim, ben de aynısını yapıyorum. Halkımız, Kolombiya”da keşfedilen mısırı yetiştirmeye devam etsin ve dünyayı beslesin.” ifadelerini kullandı.- LATİN AMERİKA ÜLKELERİNDEN PETRO”YA DESTEK AÇIKLAMALARI YAPILDIBu arada, bazı Latin Amerika devlet başkanları, Petro”ya destek açıklamasında bulundu.Honduras, “Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu (CELAC) Geçici Başkanı” sıfatıyla devlet ve hükümet başkanlarını acil toplantıya çağırdı.- HONDURAS”TAN TRUMP”A ÜLKEDEKİ ABD ÜSLERİNİN KAPATILABİLECEĞİ UYARISIHonduras Devlet Başkanı Xiomara Castro, yaptığı açıklamada, Trump”ın toplu sınır dışı planını hayata geçirmesi durumunda Honduras topraklarındaki ABD askeri üslerini kapatmayı değerlendirebileceğini ifade etti.Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel, sosyal medya hesabından Petro”nun fotoğrafını paylaşarak, “Kolombiyalıların haklarını onurlu bir şekilde savunmasını ve halkı ile Amerika”mız üzerinde baskı kurmaya çalıştıkları ayrımcı muamele ve şantaja verdiği yanıtı sonuna kadar destekliyoruz.” mesajını paylaştı.- VENEZUELA LİDERİ MADURO”DAN DESTEKKolombiya Cumhurbaşkanı Petro”ya birlik olma çağrısında bulunan Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, mevkidaşına “güçlü” destek verdi.Maduro, “Başkan Petro, Venezuela halkının deneyimine ve gücüne güvenebilirsiniz. Kolombiya ve Venezuela olarak barış ve derin diyalog içinde her zaman birlikte olacağız. Birleşelim, bağımsızlığımızı pekiştirelim. Latin Amerika ve Karayipler”deki halklarımız için refah inşa edelim, Tanrı bizimledir.” şeklinde konuştu.Eski Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales de açıklamasında, Trump”a sert tepki göstererek, Petro”nun sonuna kadar yanında olduklarını bildirdi.
Source: Www.star.com.tr
Güney Kore”de düşen yolcu uçağına ilişkin açıklanan rapora göre kazanın nedeni henüz belli değil
Güney Kore”de 29 Aralık 2024″te yolcu uçağının inişte kontrolden çıkması sonucu meydana gelen ve 179 kişinin hayatını kaybettiği kazaya ilişkin yayınlanan raporda, uçağın motorunda kuş kalıntılarına rastlandığı, kazanın nedeninin ise henüz belirlenemediği açıklandı.
Yonhap”ın haberine göre, Güney Kore Arazi, Altyapı ve Ulaştırma Bakanlığına bağlı soruşturma komitesi, söz konusu kazaya ilişkin raporu yayımladı.
Raporda,179 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan kaza sırasında Jeju Air”e ait yolcu uçağının Uçuş Veri Kayıt Cihazı (FDR) ile kokpit ses kayıtlarının bulunduğu Kokpit Ses Kayıt Cihazından (CVR) oluşan kara kutusunun uçak piste yaklaşmadan yaklaşık 2 kilometre önce kayıt yapmayı durdurduğu belirtildi.
Kazanın nedeninin henüz belirlenemediği aktarılan raporda, daha net sonuca ulaşmak üzere analiz edilecek FDR ve CVR verilerinin elde edilmesinin ise birkaç ay sürebileceği kaydedildi.
Raporda, uçağın motorunda kuş kalıntılarına rastlandığı, ancak uçağın kuş sürüsüyle çarpışmasının ne zaman meydana geldiği, çarpan kuş sayısı ve sürüde birden fazla kuş türünün bulunup bulunmadığı gibi detayların henüz tespit edilemediği vurgulandı.
Öte yandan, ülkede yayın yapan JoongAng Daily gazetesinin haberine göre, yetkililer kazayla ilgili arama kurtarma çalışmalarının, kurbanların ailelerinin de onayıyla sona erdiğini ifade etti.
Bangkok-Muan rotalı, Boeing 737-800 model tek koridorlu “Jeju Air 7C2216” sefer sayılı uçak, Güney Kore”nin Muan şehrinde iniş takımlarının açılmaması üzerine piste indikten sonra kontrolden çıkmış ve duvara çarpmıştı.
6 kişilik mürettebat ve 175 yolcunun bulunduğu uçaktaki 179 kişi hayatını kaybetmişti.
Ulusal İtfaiye Teşkilatına göre, sadece 30″lu yaşlarda bir kadın ve 20″li yaşlarda bir erkek mürettebat kaza sonrasında hayatta kalmıştı.
Yetkililer, kazanın uçağın iniş takımlarındaki arızadan kaynaklandığını belirterek, ilk seferde iniş takımları açılmayan uçağın, ikinci seferde zorunlu iniş sırasında kaza yaptığını bildirmişti.
Güney Kore havacılık tarihinin en ölümcül felaketi kabul edilen olay sonrasında ülkede 7 günlük ulusal yas ilan edilmişti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Ukrayna ve Suriye gündemiyle toplandılar
AB ülkelerinin dışişleri bakanları, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas başkanlığında Brüksel”de yılın ilk toplantısı için bir araya geldi.Bakanların gündemlerinde ilk olarak Baltık Denizi”ndeki gerilim yer alacak.Yüksek Temsilci Kallas, toplantı öncesinde yaptığı açıklamada Baltık Denizi”ndeki deniz altı kablosunda dün meydana gelen hasarın, AB üyesi ülkelerin kritik altyapısını bir süredir etkileyen gelişmelerden sonuncusu olduğuna dikkati çekti.Kallas, dışişleri bakanları ile Rusya”dan yönelen “hibrit” tehditleri nasıl daha iyi caydırabileceklerini ele alacaklarını bildirdi.Ardından Ukrayna”daki gelişmelere geçilecek oturuma videokonferansla bağlanacak olan Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha, sahadaki gelişmeler ve ihtiyaçlara ilişkin bilgi verecek.Bakanlar, Rusya”ya yönelik hazırlanan 16. yaptırım paketinin içeriğiyle ilgili detayları ve bu paketler kapsamında şimdiye kadar dondurulan Rus varlıklarından elde edilen gelirlerin, özellikle Ukrayna”nın savunma üretiminin desteklenmesi için kullanılması konusunu ele alacak.Toplantının devamında bakanlar, Donald Trump”ın geçen hafta başlayan başkanlık döneminde AB-ABD ilişkilerinin olumlu seyretmesi için yapılabilecekler üzerine bir tartışma da gerçekleştirecek.- ORTA DOĞUUkrayna”nın ardından Orta Doğu oturumu yapılacak. AB”nin iç savaşla birlikte Suriye”ye uygulamaya başladığı sektörel yaptırımların aşamalı olarak hafifletilmesi masaya yatırılacak.Ulaşım ve enerji gibi Suriye”nin yeniden imarının önünü açacak sektörlere uygulanan kısıtlayıcı tedbirlerin koşullu olarak kaldırılması bekleniyor.AB, yaptırımların kalıcı kaldırılmasında Şam yönetiminin adımlarının belirleyicini olacağını ifade ediyor.Kallas, toplantı öncesinde, bugün bakanların yaptırımların hafifletilmesiyle ilgili yol haritası üzerinde anlaşmasını beklediğini ifade etmişti.Orta Doğu başlığında bakanlar, Lübnan ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasına dair son durum, 2 yılı aşkın süren cumhurbaşkanlığı boşluğu ve siyasi krizin ardından kurulacak yeni hükümet ve Lübnan ordusunun desteklenmesi konusunu da ele alacak.AB, geçen hafta Lübnan Silahlı Kuvvetlerine 60 milyon avro değerinde yardım paketi açıklamıştı.- GÜRCİSTAN VE MOLDOVAAB dışişleri bakanları, aday ülkelerden Gürcistan ve Moldova”da yaşanan gelişmeleri de görüşecek.AB, katılım müzakerelerini askıya alan ve bu kararı protesto eden halka şiddetle yanıt veren Tiflis yönetimine yönelik yaptırım hazırladığını duyurmuştu.AB Komisyonu, Gürcü diplomatlara yönelik vize serbestisinin askıya alınması için teklif sunduğunu açıklamıştı.Öte yandan Rusya”nın 1 Ocak”tan itibaren gaz tedarikini kesmesi nedeniyle enerji krizi yaşayan Moldova”daki son durum da ele alınacak.
Source: Www.star.com.tr
Komşuda proje bitme aşamasında! İlk fazı bu yıl devreye alınacak
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, 2024″ün, ulaştırmanın bütün modlarında dolu dolu bir yıl olduğunu ve geçen yıl birçok projeyi hizmete açtıklarını bildirdi.Türkiye”de şu anda 13 bin 919 kilometre demir yolu ağı bulunduğunu aktaran Uraloğlu, bunun 2 bin 251 kilometresinin hızlı tren hatları olduğunu söyledi.Uraloğlu, mevcut hızlı tren işletmeciliğine ilişkin bilgi vererek, “Ankara-İzmir Yüksek hızlı tren hattı, Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep ve Halkalı-Kapıkule, Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli hızlı tren projelerimiz devam ediyor. Ayrıca planladığımız projelerimizden Kırıkkale-Çorum hızlı tren hattının ihalesini yaptık. Ankara-İstanbul süper hızlı treninin projesine çalışıyoruz. 10 yıllık projeksiyonda hayata geçirmeyi planlıyoruz. Hattımız saatte 350 kilometre hızda ve yaklaşık 344 kilometre uzunluğunda olacak.” diye konuştu.Türkiye”nin Orta Koridor”un önemli bir parçası olduğuna işaret eden Uraloğlu, ülkenin, Irak”ın Fav Limanı”ndan başlayacak demir yolunun Avrupa”ya bağlanacağı güzergah üzerinde yer aldığını belirtti.Avrupa”ya demir yolu bağlantısını Marmaray ile gerçekleştirdiklerini bildiren Uraloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:”Marmaray”da günlük 300 tren hareketi var, 730 bin insanımız seyahat ediyor. Gecenin 4-5 saatlik bölümünde günlük bakımlarını yapıyoruz ve 4 yük trenini geçirebiliyoruz. Kuzey demir yolu olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü”nü inşa ederken bıraktığımız çift hatlı bir demir yolu platformu var. Oradan yaklaşık 122 kilometre uzunluğunda, Gebze”den başlayıp Halkalı”ya kadar gidecek, iki havalimanını da birleştirecek, yüksek kapasiteli saate 200 kilometre hızdaki demir yolu projesinin fizibilite çalışmalarını bitirdik. Bu yıl içinde başlayıp 4-5 yıllık periyotta bitirip demir yolu ağımızın kapasitesini artırmış olacağız, hem de alternatif olacak.”- “IRAK TARAFINDA PROJE BİTME AŞAMASINDA”Uraloğlu, Kalkınma Yolu”nun Basra Körfezi Fav Limanı”ndan başlayacak ilk fazının bu yıl devreye alınacağını aktararak, şu ifadeleri kullandı:”Kalkınma Yolu, Fav Limanı”ndan başlayıp Bağdat üzerinden Ovaköy Sınır Kapısı”na giren 1200 kilometrelik demir ve kara yolu, enerji nakil hattı ve iletişim hatlarını da barındıracak. Irak tarafında proje bitme aşamasında, kuzey tarafını netleştirmeye çalışıyorlar. Finansmanla ilgili görüşmelerde model oluşturma noktasında bir yere geldik. Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Irak ve Türkiye”nin içinde bulundu 4 ülke olarak yıl içinde buranın yapımıyla ilgili süreci başlatabilmek için gayret ediyoruz. Kalkınma Yolu”nun Türkiye tarafında yer alacak ve 2025 Yılı Yatırım Programı”na alınan Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin Ovaköy”e kadar olan kısmının ihalelerini yıl içinde yapmak istiyoruz.”Türkiye”de 58 havalimanı olduğuna, Yozgat ve Bayburt-Gümüşhane havalimanlarını da 2026″da bitireceklerine dikkati çeken Uraloğlu, böylece, ülkenin yakın ve orta gelecekteki havalimanı ihtiyacını çözmüş olacaklarını ve ilerleyen zamanlarda başka ihtiyaç olursa onu da değerlendireceklerini söyledi.Uraloğlu, Türkiye”nin geçen yıl yurt dışı uçuşlarda 4 lokasyonu daha ilave ederek 349 noktaya ulaştığına işaret ederek, “Dünyanın en çok noktasına uçan ülkesiyiz. Havacılık anlaşması yaptığımız 175 ülke var. Dünyanın her yerindeyiz. Elbette yenilerini eklememiz söz konusu ama genel anlamdaki hedeflerimizi gerçekleştirdik.” değerlendirmesinde bulundu.- USOM”DAKİ BİRÇOK GÖREV SİBER GÜVENLİK BAŞKANLIĞINA DEVREDİLİYORBilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun, Türkiye”nin haberleşme trafiğini yönetme, disipline etme ve kurallarını koyma konusunda belirli görevleri olduğunu hatırlatan Uraloğlu, bu görevlerinin bir parçasının da siber güvenlik olduğunu aktardı.Uraloğlu, BTK bünyesindeki Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezinin (USOM), ülkenin siber güvenliğine ilişkin görevi yürüttüğünü anımsatarak, “Siber Güvenlik Başkanlığı kuruldu ve yapılanmasına ilişkin süreç yürütülecek. Cumhurbaşkanlığımıza bağlı ve bu işin tamamını bir üst kuruluş olarak kapsamış olacak. USOM”daki birçok görev ve yetkimizi Siber Güvenlik Başkanlığına devretmiş olacağız.” ifadelerini kullandı.e-Devlet Kapısı”nın Siber Güvenlik Başkanlığına bağlanmasına ilişkin bir çalışma olmadığını da bildiren Uraloğlu, iletişim ve haberleşme konusundaki görevlerine devam edeceklerini belirtti.Uraloğlu, 16 yaş altı gençlere yönelik sosyal medya düzenlemesine ilişkin de bilgi vererek, şunları kaydetti:”Bu süreci, Aile ve Sosyal Hizmetler, Adalet ve İçişleri bakanlıkları ile ilgili diğer kurumlarla yürütüyoruz. Dünyada 13 ve 16 yaş konuşuluyor, bizim üzerinde durduğumuz 16 yaştır. Buna yönelik çocuklarımızı koruma refleksiyle bazı çalışmalar yapıyoruz. 16 yaşındaki çocuklarımız daha çok eğitime ve gelişime odaklansın. Çocuklarımızın kendini yönetebileceği bir yaştan sonra kendi inisiyatiflerine kalsın istiyoruz. 16 yaşın üstündeki çocuklarımızın sosyal medyaya erişimine müsaade edelim istiyoruz, bu yıl tamamlarız.”
Source: Www.star.com.tr
Trump sonrası Türkiye”nin gücünün farkına vardılar: Yakınlaşma iyi bir strateji olacak
Avrupa Birliği”nin (AB) nabzını Brüksel”den tutan uzmanlar, ABD”de Donald Trump döneminde, Türkiye”nin, özellikle Ukrayna”da sağlanacak barış ve Suriye başta olmak üzere Orta Doğu”da sürdürülebilir istikrar için AB”nin Türkiye ile yakınlaşmasının iyi bir strateji olacağını düşünüyor.Donald Trump”ın görevdeki ikinci haftası başlarken, “dünyadaki en güçlü ittifak” olarak tanımlanan AB-ABD ortaklığının seyriyle ilgili Brüksel tarafında endişeler sürüyor.Trump”ın ilk başkanlık döneminde AB-ABD ilişkileri ciddi ölçüde gerilemiş, ABD Başkanı, son seçim kampanyasında da AB”ye yönelik savunmadan ticarete birçok konuda endişe verici söylemlerde bulunmuştu.Ne Brüksel”den Trump”ın yemin töreni öncesinde gönderilen olumlu mesajlar ne de yemininin akabinde yapılan “Birlikte çalışmaya sabırsızlanıyoruz” açıklamaları, ilişkilere sıcak bir başlangıç yapılmasına vesile olamadı.AB Komisyonu sözcüleri, Trump ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen arasında henüz hiçbir temas kurulmadığını doğruladı.AA muhabirine değerlendirmede bulunan uzmanlar, Brüksel-Ankara hattında yaşanan gelişmelerin geçen yıldan bu yana işbirliğine olan ihtiyacı ortaya koyduğuna, Trump”la değişen güç dengesinde, AB”nin Türkiye”ye daha da yaklaşması gerektiğine işaret etti.Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Avrupa Politika Merkezi”nin (EPC) Türkiye uzmanı Amanda Paul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Açıkçası, Trump”ın başkanlığı, ABD”nin NATO”daki katılımının potansiyel olarak azaltılması veya ABD güçlerinin İttifak”ın doğu kanadından çekilmesi, aslında Türkiye ile Avrupa arasında daha fazla etkileşim için kapıyı açmalı.” dedi.Bunun siyasi iradeye bağlı olduğunu vurgulayan Paul, “İyiye gitmesi için birçok neden olmasına rağmen, Türkiye-AB ilişkileri çok uzun zamandır durgunluk içinde. İki tarafın ortak komşuluk alanındaki istikrarsızlıklar gibi faktörler göz önüne alındığında, AB”nin Türkiye ile gerçekten uygun şekilde yeniden ilişki kurmaya daha hazır olmasını beklerdik.” diye konuştu.Paul, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan”ın Ağustos 2024″te gayri resmi AB Dışişleri Bakanları Toplantısı”na davet edilmesi gibi gelişmelerin ortaya koyduğu üzere, son dönemde bir ölçüde ilişkilerde iyileşme olduğuna dikkati çekti. Paul, şöyle devam etti:”Türkiye, yalnızca Rusya”nın Ukrayna”ya yönelik işgali ve bunun Karadeniz”e etkileri nedeniyle değil, aynı zamanda Suriye”de, Orta Doğu”da, Güney Kafkasya”da, aklınıza gelebilecek her yerde olup bitenler nedeniyle de dünyanın önemli bir yerinde. Türkiye”nin buralarda bir ayağı var ve AB, Türkiye ile çalışmalı. Bu yüzden bazı küçük iyileşmeler olduğunu düşünüyorum.”AB”ye üye ülkelerden bazılarının, Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği (PESCO) gibi savunma projelerine Türkiye”nin katılımına direnç gösterdiğine değinen Paul, “Bu, AB tarafında büyük bir dar görüşlülük.” dedi.- “ANKARA”NIN BAZI SOMUT SONUÇLAR ELDE ETMESİ GEREKİYOR”Paul, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas”ın geçen hafta yaptığı Ankara ziyareti, ondan birkaç gün önce AB Komisyonu üyesi Hadja Lahbib”in ve 2024″ün sonunda AB Komisyonu Başkanı von der Leyen”in ziyaretlerine değinerek, “Ancak net bir gündem olması gerekiyor. Bu görüşmelerin neyi başarmak istediği ve bu görüşmelerin takibinin ne olacağı konusunda net bir hedef olması gerekiyor. Ankara”nın bazı somut sonuçlar elde etmesi gerekiyor.” diye konuştu.Gümrük Birliği”nin güncellenmesi meselesine değinen Paul, “Bu, hem Türkiye hem de AB”nin, özellikle de işletmelerin bunu yapmasının yararına olmasına rağmen, çok, çok uzun zamandır masada olan bir şey. Yani, Avrupalı işletmeler bunu yapmaya çok istekli.” ifadelerini kullandı.Paul, Türkiye”nin Ukrayna ve Suriye”deki rolüyle ilgili, “AB kendisi için daha büyük bir rol arıyor ve Türkiye, Suriye”de sahada çok önemli bir aktör. Tabii ki Rusya”nın Ukrayna”daki savaşında da öyle. Türkiye bir tür aracı rolü oynadı. Tarafsız bir rol.” değerlendirmesinde bulundu.- “TÜRKİYE”Yİ AB”NİN İYİ TARAFINDA TUTMAK EN İYİSİ”AB”ye bağlı düşünce kuruluşu Güvenlik Araştırmaları Enstitüsünün (EUISS) kıdemli transatlantik ilişkiler uzmanı Giuseppe Spatafora da “Dünya çapında var olan çok sayıda düşman göz önüne alındığında, muhtemelen Türkiye”yi AB”nin iyi tarafında tutmak en iyisidir.” ifadelerini kullandı.Spatafora, von der Leyen”in Aralık 2024″te Ankara”ya düzenlediği ziyarette olumlu mesajlar verdiğini anımsattı.AB”nin birçok üyesi ile Türkiye”nin NATO çatısı altında birlikte çalıştığına işaret eden Spatafora, Türkiye”nin Ukrayna ile ilgili oynadığı rolden şöyle söz etti:”Türkiye, diğer Batılı devletleri takip etmedi ve Rusya”ya yaptırımlar uygulamadı. Ancak aynı zamanda, özellikle Karadeniz Tahıl Girişimi ve diğer alanlarda iyi bir arabulucu oldu. Savunma açısından Türkiye, Avrupa”nın en büyük kara gücü olmaya devam ediyor.”Spatafora, AB-Türkiye ilişkilerinde belli başlı konularda mevcut sorunların sürdüğünü ancak ikili ilişkilerde koordineli çalışmayla potansiyel fırsatların da doğduğunu düşündüğünü belirterek, “Açıkçası, AB ve Türkiye, muhtemelen Orta Doğu”daki (Gazze”deki ateşkes) anlaşmanın uygulanmasında ve Suriye”deki durumun istikrara kavuşturulmasında aynı çıkarlara sahipler. Her iki taraf da Esed”in düşüşünden memnundu ve Suriye”nin tekrar kaosa sürüklenmesini istemiyorlar.” dedi. EUISS”nin Rusya ve doğu komşuluk bölgesi kıdemli analisti Ondrej Ditrych de Türkiye”nin Ukrayna”da oynadığı role değinerek, “Türkiye, çatışmaya bir tür istikrarlı, sürdürülebilir ve adil bir çözüm bulunmasıyla ilgileniyor. Bence çatışmanın Türkiye için daha doğrudan hassas veya önemli olan unsurları var, örneğin Karadeniz güvenliği gibi. Bunun da bir tür gelecekteki düzenlemenin parçası olması gerektiğini düşünüyorum. Yani evet, kesinlikle,Türkiye”nin bir rol oynayacağını görüyorum.” ifadelerini kullandı.
Source: Www.star.com.tr
Kremlin: Putin-Trump görüşmesi için zaman gerekiyor
Rusya’nın görüşmeye hazır olduğunu belirten Peskov, Belarus seçimleriyle ilgili olarak ise Lukaşenko’nun zaferinden memnuniyet duyduklarını ve Batı’dan gelen eleştirileri değerlendirme gereği görmediklerini ifade etti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Donald Trump arasında gerçekleşebilecek olası bir görüşme için ABD”den herhangi bir sinyal almadıklarını belirtti. Peskov, görüşmenin düzenlenebilmesi için daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Moskova”da gazetecilere konuşan Peskov, görüşmeye ilişkin detaylı açıklamalarda bulundu. Putin’in ABD’ye gitme ihtimali sorulduğunda Peskov, “Bu, liderlerin böyle bir görüşmeyi uygun gördükleri bir zamanda istişare edilerek kararlaştırılır. Şimdiye kadar Amerikalılardan herhangi bir sinyal almadık, bu yüzden kendi takvimimiz üzerinde çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı. Rusya’nın görüşmeye hazır olduğunu dile getiren Peskov, “ABD tarafı da hazır görünüyor. Görünüşe göre belirli bir zaman gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu. BELARUS SEÇİMLERİNE DAİR AÇIKLAMA Peskov, Belarus’ta yapılan cumhurbaşkanı seçimleriyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Aleksandr Lukaşenko’nun kazandığı seçim sonuçlarına değinen Peskov, “Müttefikimizin başarısı nedeniyle mutluyuz. Batı’dan seçime dair gelen seslere gelirsek son derece tahmin edilebilirler ve değerlendirme lüzumu görmüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Source: Internet Haber