Latin Amerika ülkelerinden Türkiye”ye taziye mesajı
Meksika Dışişleri Bakanlığı, internet sitesinden yaptığı açıklamada, Grand Kartal Otel”de çıkan yangında yaşanan can kayıpları için Türk hükümeti ve halkına en içten taziyelerini iletti ve yaralılara acil şifalar diledi.Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel, X sosyal medya platformundaki paylaşımında, “Bolu kentinde meydana gelen yangında hayatını kaybedenler için Türk hükümeti ve halkına en derin taziyelerimi sunuyorum. Yaralılara da acil şifalar diliyorum.” ifadelerini kullandı.- ŞiliŞili hükümeti, internet sitesinden yaptığı açıklamada, Türk halkı ve hükümetiyle dayanışma içinde olduğunu belirterek “Şili, kurbanların ailelerine en içten taziyelerini sunmakta ve bu büyük trajedide yaşanan can kayıplarından dolayı derin üzüntü duymaktadır.” ifadelerini kullandı.- EkvadorEkvador hükümetinin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda da Bolu”daki otelde meydana gelen yangında hayatını kaybedenler nedeniyle “derin” üzüntü duyulduğu vurgulanarak “Başta kurbanların aileleri olmak üzere, Türk halkı ve hükümetine başsağlığı ve dayanışma dileklerimizi ifade ediyoruz.” mesajına yer verildi.- ParaguayParaguay Cumhuriyeti hükümetinin internet sitesinden yapılan açıklamada, çok sayıda can kaybına yol açan Bolu”daki otel yangını nedeniyle “derin” üzüntünün ifade edildiği belirtildi.Açıklamada, “Bu zor zamanda, Türk halkına ve hükümetine en içten taziyelerimizi sunuyoruz.” ifadesi kullanıldı.- PeruPeru Dışişleri Bakanlığı, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Peru, Bolu Kartalkaya”daki Grand Kartal Otel”de meydana gelen talihsiz yangında yaşanan ölümler ve yaralanmalar nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve Türk halkına en derin taziyelerini ve dayanışma duygularını iletmektedir.” mesajına yer verildi.- BrezilyaBrezilya hükümeti, internet sitesinden yaptığı açıklamada, “Bolu şehrindeki bir otelde çıkan yangın sonucunda çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği haberini büyük bir üzüntüyle aldık. Hayatını kaybedenlerin ailelerinin acılarını paylaşan Brezilya hükümeti, Türk hükümeti ve halkına başsağlığı diler.” açıklamasında bulundu.- El SalvadorEl Salvador Dışişleri Bakanlığı, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Türkiye Cumhuriyeti”ne başsağlığı ve sabır dileklerini iletirken yangından etkilenenlere acil şifalar, hayatını kaybedenlerin ailelerine ise en derin taziyelerini sunduğunu belirtti.- GuatemalaGuatemala Dışişleri Bakanlığı sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Bolu”daki bir otelde hayatını kaybedenler nedeniyle Türk hükümeti ve halkına en içten taziyelerin paylaşıldığı bildirildi.
Source: Www.star.com.tr
Bakan Şeybani: Kadınların Suriye”nin geleceğinde oynayacağı rolü garanti ediyorum
İsviçre”nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu”nun (WEF) 55. Yıllık Toplantıları kapsamındaki bir oturumda konuşan Şeybani, Suriye”nin yeniden Suriye halkına ait olduğunu belirterek, halkın gelecek için birçok beklentisi ve umudu olduğunu vurguladı.Şeybani, yaklaşık 1 milyon insanın devrilen Esed rejimi tarafından öldürüldüğünü, 15 milyona yakın Suriyelinin ise yerlerinden edildiğini belirterek, “(Özgürlüğün) Maliyet çok yüksek oldu ama sonunda başardık. Geçmişe takılı kalmayacağız, bunun yerine geleceğe odaklanacağız. Halkımıza bunun bir daha tekrarlanmayacağına söz veriyoruz.” dedi.Suriye”de birçok din, dil ve ırktan insan olduğunu ve halkın geçmişte “mezhepçi hükümetin” kurbanı olduğunu anlatan Şeybani, Suriye”nin ırk, din, dil ayrımı yapılmadan tüm Suriyelilere ait olduğunu vurguladı.Suriyeli kadınların son 14 yıl boyunca zorluklara maruz kaldığını ve büyük acılar yaşadığını, bu nedenle ülkenin geleceğinde aktif rol oynayacağına dikkati çeken Şeybani, “Kadınlar, Suriye”nin geleceğinin bir parçası olmalı. Bu süreçteki rollerini garanti ediyorum. Hem kendi görevim hem de Suriye hükümeti adına söylüyorum, onlara haklar vermeliyiz.” ifadesini kullandı.Şeybani, Suriye”nin karşılaştığı zorluklar bulunduğunu ancak ülkede yatırım açısından büyük potansiyel olduğunu anlatarak, Suriye”nin turizm ve insan kaynakları gibi birçok ekonomik kaynağı olduğuna işaret etti.- “SURİYE”NİN GELECEĞİNİ EĞİTİM SİSTEMİ BELİRLEYECEK”Ülkenin konumunun önemli olduğunu ve ekonomisinin yabancı yatırımlara açık olacağını söyleyen Şeybani, ülkesinin komşuları ve dünya ile büyük ortaklıklar kurması gerektiğine vurgu yaptı.Suriye”deki eğitim sisteminin ülkenin geleceğini belirleyeceğini bu nedenle de bu sektöre yatırım yapılmasının önemini vurgulayan Şeybani, “Bizim görevimiz, öğrencilerimize ve çocuklarımıza profesyonel bir müfredat sağlamak.” dedi.Şeybani, yeni yönetimin enerji sektörüne de odaklandığını belirterek, Suriye”deki elektrik sıkıntılarını çözmek için komşu ülkelerle işbirliği içinde olduklarını aktardı.Dünyanın her yerinde birçok Suriyeli mülteci olduğuna dikkati çeken Şeybani, bu kişilerin artık belirli konularda uzman, çeşitli bilgilere sahip insanlar haline geldiklerini söyledi.Şeybani, ülke dışındaki Suriyelileri yakın zamanda ülkeye çağırmak istediklerini belirterek, Suriye halkına yardımcı olmak için bu katma değere ihtiyaç olduğuna işaret etti.- “SURİYE”NİN İSTİKRARI İÇİN KİLİT NOKTA, EKONOMİK YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASIDIR”Yaptırımların geçmişte Suriye halkına yardım etmek için uygulandığını ancak şimdi Suriye halkının yaşamını zorlaştırdığını vurgulayan Şeybani, “Suriye”nin istikrarı için kilit nokta, ekonomik yaptırımların kaldırılmasıdır.” dedi.Şeybani “Dünya, Suriye”nin güvenli ve istikrarlı olmasını, barış içinde yaşamasını istiyor. Suriyeli halkının bu koşullar altında yaşamasına yardımcı olmak için, Suriyelilere yardım etmeli ve yaptırımları kaldırmalısınız.” diye konuştu.- “ESED REJİMİNİN İMAJIMIZA YERLEŞTİRDİĞİ TÜM ALGIYI DEĞİŞTİRECEĞİZ”Suriye”nin, dünyadaki hiçbir ülke için tehdit olmayacağını belirten Şeybani, “Esed rejiminin bizim imajımıza yerleştirdiği tüm algıyı değiştireceğiz.” ifadesini kullandı.Şeybani, bir barış ülkesi olması gerektiğini belirttiği ülkesinin tüm dünyaya açık olduğunu söyledi.Uluslararası toplumun, Suriyeli halka yardım etmek istediğini ancak yaptırımlar nedeniyle bunu yapamadıklarını aktaran Şeybani, “Bu yaptırımların bir nedeni yok. Eğer (Beşşar Esed) onu cezalandırmak istiyorlarsa, o şu an Moskova”da.” dedi.Şeybani, “Son 50 günde yaşananlar, Suriye”nin yeni geleceğinin geçmişten daha iyi olacağının büyük bir kanıtıdır.” diye konuştu.Suriye”deki yeni yönetiminin hukukun üstünlüğüne odaklanacağını belirten Şeybani, Suriye”nin hukuk ile yönetileceğini ifade etti.Uluslararası toplumun, istikrarlı bir Suriye görmek için ülkenin kalkınmasına yardım etmesi gerektiğini belirten Şeybani, son olarak “Önce Suriye.” mesajını verdi.
Source: Www.star.com.tr
Japonya”da bıçaklı saldırı
Japonya”nın Nagano şehrinde bıçaklı saldırı paniği yaşandı. Yerel yetkililerden edinilen bilgilere göre, saat 20.00 dolaylarında JR Nagano Tren İstasyonu çıkışına gelen kimliği belirsiz bir şahıs, elindeki bıçakla otobüs bekleyen insanlara saldırdı. Olayda 2″si erkek 1″i kadın 3 kişi yaralanırken, bölgeye çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. 49 yaşındaki Hiroyoshi Maruyama adlı erkek kurbanın kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiğini açıklayan polis, olay yerinden kaçan saldırganı yakalamak için çalışma başlattı. Görgü tanıkları ise 40″lı yaşlarındaki saldırganın 165 ila 175 santimetre boylarında olduğunu, gözlük taktığını ve başında beyaz bir bandana bulunduğunu ifade etti. Olayla ilgili detaylı soruşturma başlatıldı.
Source: Www.star.com.tr
AP kürsüsünden Trump”a “Grönland” tepkisi: Defolun gidin
Danimarkalı Avrupa Parlamentosu (AP) Üyesi Anders Vistisen, Grönland”ı satın almak isteyen ABD Başkanı Donald Trump”a sert tepki gösterdi. Vistisen, Fransa”nın Strazburg kentinde dün düzenlenen AP Genel Kurul oturumunda yaptığı konuşmada, Grönland”ı ABD topraklarına katmak isteyen Trump”a parlamento kürsüsünden küfretti. İngilizce başladığı konuşmasında Vistisen, “Sevgili Başkan Trump, lütfen iyi dinleyin. Grönland, 800 yıldır Danimarka Krallığı”nın bir parçası oldu. Burası ülkemizin ayrılmaz bir parçasıdır. Satılık değildir. Bunu sizin anlayabileceğiniz şekilde ifade etmeme izin verin. Sayın Trump, defolun gidin” dedi. Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Nicolae Stefanuta, Vistisen”in konuşmasını tamamlamasının ardından bu duruma tepki göstererek, Vistisen”in kullandığı ifadelerin kabul edilemez olduğunu söyledi. Stefanuta, “Eğer tercüme doğruysa, kullandığınız ifade bu mecliste kabul edilemez ve kullanımının sonuçları olacaktır. Bu demokrasi meclisinde böyle bir şey kabul edilemez. Teşekkür ederim. Sayın Trump hakkında ne düşünürsek düşünelim, böyle bir dil kullanmak mümkün değildir” dedi. Vistisen, daha sonra sosyal medya üzerinden yayınladığı açıklamada, Avrupa Parlamentosu”nun küfürlü dil kullandığı için kendisini para cezası vermekle tehdit ettiğini söyleyerek, “Yabancılar ve suç hakkında bir gerçeği ifade ettiğinizde cezayla karşılaşıyorsunuz. Grönlandlılar hakkında bir gerçeği ifade ettiğinizde cezayla karşılaşıyorsunuz. Trump hakkında gerçeği ifade ettiğinizde cezayla karşılaşıyorsunuz” dedi. “GRÖNLAND”A İHTİYACIMIZ VAR”Trump, bu ayın başında yaptığı açıklamada Danimarka”ya bağlı yarı özerk bir bölge olan Grönland”ı ABD”nin bir parçası yapmanın ülkesi için bir ulusal güvenlik meselesi olduğunu söylemiş ve bunun için güç kullanma ve ekonomik baskı uygulama seçeneklerini göz ardı etmeyeceğini açıklamıştı. Trump, geçtiğimiz pazartesi günü başkanlık görevini devraldıktan sonra gazetecilerden Grönland”a ilişkin soru almış ve buna, “Grönland harika bir yer. Uluslararası güvenlik için Grönland”a ihtiyacımız var. Danimarka”nın buna rıza göstereceğine eminim. Oranın bakımı ve muhafazası onlara çok paraya mal oluyor” ifadelerini kullanmıştı. “GRÖNLAND”A NE OLACAĞINA ÜLKEMİZ VE HALKIMIZ KARAR VERECEK”Grönland Başbakanı Mute Egede ise dün yaptığı açıklamada, “Biz Grönlandlıyız. ABD”li olmak istemiyoruz. Danimarkalı olmak da istemiyoruz. Grönland”ın geleceğine ilişkin karar, Grönlandlılar tarafından verilecektir. Grönland”a ne olacağına ülkemiz ve halkımız karar verecek” demişti.
Source: Www.star.com.tr
Türkiye ile Suriye arasında 13 yıl sonra ilk! Seferler resmen başladı
Türk Hava Yolları (THY), ülkedeki iç karışıklık nedeniyle 1 Nisan 2012″de durdurduğu Suriye seferlerini bugün icra edilen İstanbul-Şam uçuşuyla yeniden başlattı.THY”nin 13 yıl aradan sonra Suriye”nin başkenti Şam”a planlanan ilk seferi İstanbul Havalimanı”ndan kalkan “TK 846” uçuş kodlu geniş gövdeli uçakla yapıldı.Sabah saatlerinde İstanbul Havalimanı”na gelen yolculardan bazıları uçağa biniş kapısı önünde sevinç gösterileri yaptı.Çok sayıda Suriyeli, yıllar sonra terk etmek zorunda kaldıkları ülkelerine dönmenin mutluluğunu yaşadı. Bazı yolcuların Suriye devrimi bayrağını taşıdığı görüldü.Toplam 349 yolcu Şam Uluslararası Havalimanı”na gitmek için bilet ve pasaport kontrollerinin ardından uçağa alındı.Yolculardan Fatma Zehra, basın mensuplarına, 2 yaşındayken Türkiye”ye geldiğini, ailesiyle birlikte doğduğu topraklara döneceği için çok mutlu olduğunu söyledi. Zehra, şu an 14 yaşında olduğunu belirterek, “Ülkemi hiç görmemiştim. İlk kez göreceğim için çok heyecanlıyım. Şam”dan Halep”e gideceğiz. Orada anneannemi göreceğim.” dedi.- “KENDİMİ RÜYADAYMIŞ GİBİ HİSSEDİYORUM”Yolculardan Ahmet Kiraz ise 2012″de Türkiye”ye geldiğini, burada okuyup, çalışarak bir hayat kurduklarını söyledi.Böyle bir anı hiç beklemediklerine dikkati çeken Kiraz, “En son ailemizle birlikte dönüş umudumuz yoktu diye düşünüyorduk. Bir anda olaylar olunca çok mutlu olduk. Bugün ilk uçuşla ülkeme dönüyorum ve her anı kaydediyorum. Kendimi rüyadaymış gibi hissediyorum. Türkiye”den herkesten Allah razı olsun.” diye konuştu.İstanbul Havalimanı”ndan saat 09.00″da hareket eden THY uçağının yaklaşık 2 saatlik seferin ardından Şam Uluslararası Havalimanı”na iniş yapması planlanıyor.İstanbul ve Bingazi seferlerinin ticari bağları güçlendirmesi bekleniyorSeferler 23 Ocak”ta başlıyorŞara hükümetinden karar
Source: Www.star.com.tr
Paraşütçünün emniyet kemeri hatası hayatına mal oldu
Kolombiya”da yamaç paraşütü yapan bir turist, emniyet kemerini düzgün bağlamadığı için havada düşerek hayatını kaybetti. Korkunç kaza anı kameralara yansıdı.Dublin”de yaşayan 38 yaşındaki Polonyalı Paulina Biskup, Roldanillo şehrinde arkadaşlarıyla birlikte yamaç paraşütü turuna katıldı. Salı günü gerçekleşen uçuşta Biskup, aniden kontrolü kaybetti ve emniyet kemerinden kayarak yere çakıldı.Görgü tanıklarının çektiği görüntülerde, turistin paraşütünün kontrolden çıktığı ve havada kontrolsüz bir şekilde sallandığı görülüyor. Kolombiya polisi, kazanın emniyet kemerinin düzgün bağlanmaması nedeniyle meydana geldiğini açıkladı.Roldanillo Belediye Başkanlığı, bölgede devam eden ve 40 ülkeden 130″dan fazla sporcunun katıldığı yamaç paraşütü yarışmasıyla ilgili bir açıklama yaptı. Biskup”un yarışma katılımcısı olmadığını belirten yetkililer, tüm paraşütçülere güvenlik kurallarına uymaları konusunda uyarıda bulundu.Son dönemde bölgede benzer kazalar da yaşandı. Geçen hafta bir Rus paraşütçü düşerek ayak bileğini kırarken, Mart 2024″te 27 yaşındaki Daniela Barrios da yamaç paraşütünden düşerek hayatını kaybetmişti.
Source: Abdullah Teymur
Rubio İsrail”e sarsılmaz desteğini vurguladı
ABD nin yeni Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinde, ABD nin İsrail e sarsılmaz desteğinin altını çizdi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce tarafından yapılan yazılı açıklamada, Rubio ile Netanyahu nun telefon görüşmesi gerçekleştirdiği belirtildi. Açıklamaya göre Rubio, görüşmede, ABD nin İsrail e olan sarsılmaz desteğinin altını çizdi ve ABD Başkanı Donald Trump için bunun en önemli öncelik olduğunu vurguladı. Netanyahu yu, İsrail in Hamas ve Hizbullah a karşı elde ettiği başarılardan dolayı kutlayan Rubio, Gazze deki tüm esirlerin serbest bırakılması için çalışmaya devam edeceklerinin sözünü verdi. Görüşmede Rubio ile Netanyahu ayrıca İran kaynaklı tehditleri de ele alarak bu konuda işbirliği halinde çalışmaya devam edeceklerini kaydetti.
Source: Habertürk
“Türkiye”yi ziyaret etmenin tam zamanı”
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, bölgesel konular başta olmak üzere işbirliğinde önemli bir aktör olarak gördüğü Türkiye nin AB ye aday, ortak çıkarlara sahip stratejik ortak olduğunun altını çizerek; Türkiye yi ziyaret etmenin tam zamanı ve bunu gerçekten görev süremin ilk bölümünde yapacağım. Birçok konumuz var. Bölgesel güvenliğin yanı sıra örneğin enerji gibi farklı noktalarda işbirliğini görüşebiliriz. değerlendirmesinde bulundu. Kallas, 24 Ocak ta bölgesel gelişmeleri ve Türkiye-AB ilişkilerini ele almak üzere Türkiye ye yapacağı ziyaretin yanı sıra, AB nin dış politika ve savunma ajandasını, Suriye deki yeni yönetimle yürütülecek ilişkileri, Gazze deki ateşkesin kalıcı olması için çabaları ve yeni ABD yönetimi ile masaya yatıracakları ana başlıkları AA muhabirine değerlendirdi. TÜRKİYE Yİ ZİYARET ETMENİN TAM ZAMANI Soru: Türkiye yi ziyaretinizden önce; Türkiye-AB ilişkilerinin mevcut durumunu ve ilişkilerin geleceğini değerlendirebilir misiniz? Mesajınız nedir? Kallas: Türkiye, stratejik öneme sahip ortağımızdır. Dolayısıyla Türkiye ile kapsamlı ortaklıklar kurmak istediğimiz açık. Son ziyaret 2022 deydi, bu yüzden Türkiye yi ziyaret etmenin tam zamanı ve bunu tam olarak görev süremin ilk bölümünde yapacağım. Birçok konumuz var. Bölgesel güvenliğin yanı sıra örneğin enerji gibi farklı noktalarda işbirliğini görüşebiliriz. Bu nedenle daha fazla işbirliğine kesinlikle yer var. Soru: Türkiye yi sadece bölgesel işbirliği için bir aktör olarak mı görüyorsunuz, yoksa Türkiye nin AB ye aday ülke olduğu gerçeğini de dikkate alıyor musunuz? Ziyaretinizi Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog ve Türkiye-AB Ortaklık Konseyinin yeniden canlandırılmasına imkan verecek bir ön adım olarak yorumlayabilir miyiz? Kallas: İkimiz de Doğu Akdeniz de istikrarlı ve güvenli bir ortama ilgi duyuyoruz. Bu, Suriye ye ilişkin ortak çıkarımız. Ayrıca, bu ülkenin doğru yönde gelişmesine, toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan ilgimiz de ortak. Diğer yandan Gazze de ateşkes devam ediyor ve barış, halk için önemli. Dolayısıyla bunlar eş zamanlı çalışabileceğimiz konular. Elbette, aday ülke statüsüne sahibiz. Türkiye, aday ülke statüsünde olmaya devam ediyor. Ancak bu süreç duraklamış vaziyette. 27 üye ülkeyle aynı doğrultuda çözülmesi gereken konular var. Elbette Kıbrıs hakkındaki mesele var, insan hakları, hukukun üstünlüğü, temel haklar konuları tartışmamız gereken konular. Dolayısıyla bunlar bizim temas noktalarımız. Soru: Sizce NATO dan ayrı bir Avrupa savunma sistemi kurulmalı mı; yoksa bunun, NATO nun halihazırda yaptıklarını mükerrere düşürme riski var mı? Kallas: NATO nun halihazırda yaptıklarını mükerrere düşürmemeliyiz. AB de 27 ordumuz var ve hepsi birlikte işbirliği yaptığımız bu kolektif savunmaya katkıda bulunmalı. Her ülkenin bir savunma planlaması ve bir savunma bütçesi var. Yani Avrupa ordusuna ihtiyacımız var. diyemeyiz ancak bu 27 üyenin NATO ve AB söz konusu olduğunda çok iyi bir şekilde birlikte çalışmasına ihtiyacımız var. NATO içinde 23 üyemiz var, bu da bizi (AB ve NATO) doğal ortaklar yapıyor. Ancak elbette NATO da birlikte çalışmamız gereken daha fazla müttefik var ve Türkiye de bunlardan biri. SURİYE YE YÖNELİK YAPTIRIMLARIN HAFİFLETİLMESİNİ TARTIŞMAYA HAZIRIZ Soru: İlk günden beri Suriye deki yeni yönetime destek konusunda temkinli açıklamalar yapıyorsunuz. Peki şimdi sizin gözleminiz nedir? Ülke doğru yolda ilerliyor mu? Kallas: Bir şey söylemek için henüz çok erken. Yani, doğru şeyleri söyledikleri açık. Ancak doğru yönde ilerleyip ilerlemedikleri konusunda da doğru adımları atıyorlar mı? Bu yüzden uluslararası aktörlerin yanı sıra Arap ülkeleri gibi bölgesel aktörlerin ve Türkiye nin de ortak bir anlayışa sahip olmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Suriye deki hükümetin kapsayıcı olduğunu görmek istiyoruz. Hiçbir radikalleşme görmek istemiyoruz. Ülkenin istikrarlı olması herkesin çıkarına. Bu yüzden ihtiyatlı bir şekilde iyimseriz. Yaptırımların hafifletilmesini tartışmaya hazırız ancak bunu adım adım yaklaşımıyla yapacağız. Yani, doğru şeyleri yaparlarsa, biz üzerimize düşen adımları atmaya hazırız. Yanlış yöne giden adımlar atarlarsa, o zaman bir adım geri atmaya ve bazı yaptırımları geri koymaya da hazırız. SURİYE Yİ İNŞA EDEBİLMELERİ İÇİN ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMAYA HAZIRIZ Soru: Normalleşmenin yolu, ülkenin yeniden imarından geçiyor. Peki AB, Suriye nin yeni yönetimine yönelik sektörel yaptırımlarını kaldıracak mı? Kallas: Bunu 27 Ocak Pazartesi günü tartışacağız. Dışişleri Bakanları toplantımız var, ele alacağımız konulardan biri de bu. Ama biz, ülkelerini inşa edebilmeleri için üzerimize düşen adımları atmaya hazırız. Elbette, biliyorsunuz, bankacılık hizmetlerine erişim, ilk aşamada gerçekten ihtiyaç duydukları şeyler. Ama çok gerçekçi olmak gerekirse, bir sonraki adımımız onların (Suriye yönetiminin) yaptıklarına göre şekillenmeli. Herkes doğru yönde adım atıldığını görmek istiyor. KARAR ÜYE DEVLETLERE AİT Soru: AB, üye ülkelerini, Suriye de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG tarafından tutulan AB vatandaşı DEAŞ üyelerini geri almaya ve bu teröristleri adalete teslim etmeye teşvik eder mi? Kallas: DEAŞ a geri dönülmemesinin ve terörizmin azalmasının herkesin çıkarına olduğu açıktır. Çünkü herkes, AB ve Türkiye, bölgemizde gelişen terör örgütleriyle ilgili risklerle karşı karşıya. Yani, iş vatandaşları geri almaya gelince, bunun (terörün) geri dönmemesi için her şeyi yaptığımızdan emin olmalıyız. Sonra tabii bu, bu çeşit tutuklu ve savaşçısı olan üye devletlerin kendilerinin vereceği bir karardır. Dolayısıyla karar üye devletlere aittir. GAZZE DE ATEŞKES Soru: AB, Gazze deki ateşkesi memnuniyetle karşıladı ve insani yardımını artırdı. Peki AB Gazze de sadece insani bir rol oynamayı mı tercih ediyor? Yakında AB İsrail Ortaklık Konseyi ni toplayacağınızı duyurdunuz. Bu toplantıda İsrailli meslektaşlarınıza mesajınız ne olacak? Kallas: AB-İsrail Ortaklık Konseyi miz olacak ve ardından Filistin Yönetimi ile üst düzey bir siyasi diyalog kuracağız. İki devletli çözümü aklımızda tutmamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum. İki devletli bir çözüme sahip olmak için dengeli bir yaklaşım olması gerekiyor. Ortaklık Konseyi nin gündemi ise bölgesel durum ve aynı zamanda çok somut olarak, şu anda Gazze deki durum. Şimdi ateşkes var. Ama AB nin çıkarına olan, daha sürdürülebilir bir barışın olması. Bunu elde edebilmek için hem İsrail in güvenlik kaygılarının hem de Filistinlilerin var olma hakkının dikkate alınması gerekiyor. Soru: Ukrayna konusuna geldiğimizde; ABD Başkanı Donald Trump, savaşı durdurmak istediğini açıkça belirtti. Türkiye nin arabuluculuk girişimlerine nasıl yaklaşıyorsunuz? Kallas: Hepimizin yapması gereken şey Rusya ya büyük baskı yapmak. Çünkü şu anda Rusya barış istemiyor. Rusya Ukrayna yı, oradaki insanları, sivil altyapıyı bombalamayı bırakırsa ve askerlerini çekerse, o zaman bu savaş sona erer. Ayrıca Türkiye nin Rusya ya baskı yaparak sahada barışı sağlamada çok çok önemli bir rolü olduğunu görüyorum. YENİ ABD YÖNETİMİYLE İŞBİRLİĞİ YAPMAYA İSTEKLİYİZ Soru: Trump ın ikinci dönemi resmen başladı. Brüksel de bu süreçte endişeli bir bekleyiş olduğunu söyleyebilir miyiz? Yeni ABD yönetimiyle ele alacağınız ilk konu ne olacak? Kallas: Elbette, seçimler her zaman çok çalkantılı zamanlardır. Tabii ki, yönetim değişirse, sonuç politikada da değişiklikleri beraberinde getirir. Bu yüzden yeni yönetimle de işbirliği yapmaya istekliyiz ve sabırsızlanıyoruz. Ayrıca, yeni yönetimle ele almamız ve işbirliği yapmamız gereken ana konular elbette güvenlik ve savunmanın yanı sıra ekonomik konular. ABD ve AB büyük ticaret ortaklarıdır. Ekonomilerimiz çok iç içe geçmiş durumda. Elbette, dış politika konularına gelince; eğer ABD Çin konusunda endişeliyse, o zaman önce Rusya konusunda endişelenmeli. Dolayısıyla Ukrayna nın bu savaşı kazanması için desteklenmesinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. ANKARA DAKİ TOPLANTILARI DÖRT GÖZLE BEKLİYORUM Soru: Eklemek istediğiniz bir şey, Türkiye ziyaretinizle ilgi paylaşmak istediğiniz bir mesajınız var mı? Kallas: Ankara daki toplantıları dört gözle bekliyorum. Yani bu, AB ve Türkiye nin ortak olduğunu ve masaya yatırıp işbirliği yapacağımız birçok konu olduğunu gösterecek. Çok teşekkür ederim.
Source: Habertürk
Suudi Arabistan duyurdu! ABD”ye 600 milyar dolarlık yatırım planı
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ülkesinin önümüzdeki dört yıl içinde ABD ile ticaret ve yatırımlarını 600 milyar dolar veya daha fazla artırma niyetinde olduğunu ABD Başkanı Donald Trump’a bildirdi. Bu bilgi, Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA tarafından kamuoyuna duyuruldu.
“Benzeri görülmemiş ekonomik refah”
Veliaht Prens’in Trump’a yaptığı tebrik telefonunda, Suudi Arabistan’ın, ABD’nin öngörülen reformlarının sunacağı ortaklık ve yatırım fırsatlarını değerlendirmeye hazır olduğu ifade edildi. Prens Selman, bu işbirliğinin “benzeri görülmemiş ekonomik refah” sağlayabileceğini vurguladı. Ancak, SPA’nın haberinde görüşmenin ayrıntılarına ya da bahsi geçen reformlara dair daha fazla bilgi yer almadı.
Ortadoğu işbirliği ve barış çabaları ele alındı
Görüşmede, iki liderin Ortadoğu’da barış ve istikrarı sağlama çabalarının yanı sıra terörle mücadele konularında işbirliği konularını masaya yatırdığı belirtildi. Prens Selman ve Trump arasındaki görüşme, iki liderin Trump’ın ilk başkanlık döneminden bu yana sıcak ilişkiler sürdürdüğünü bir kez daha ortaya koydu.
Bölgesel gelişmeler ve İran meselesi
Bu temaslar, Ortadoğu’da önemli değişimlerin yaşandığı bir dönemde gerçekleşti. Bölgedeki Suudi rakibi İran’ın, İsrail tarafından desteklenen Hamas ve Hizbullah’ın aldığı mağlubiyetlerle zayıfladığı belirtiliyor. Öte yandan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın sürgüne gönderildiği ve İsrail ile Hamas arasında geçici bir ateşkesin yürürlüğe girdiği de haberde yer aldı.
Trump’tan Suudi Arabistan’a yeni ziyaret sinyali
Veliaht Prens’in önerdiği ticaret hamlesi, Trump’ın Suudi Arabistan’a olası bir ziyarette bulunmasının önünü açabilir. Trump, başkanlık döneminde ilk yurtdışı ziyaretini 2017’de Suudi Arabistan’a yapmış ve bu ziyaret sırasında krallığın ABD’den önemli miktarda mal ve silah satın alacağını taahhüt ettiği duyurulmuştu.
Trump, Suudi Arabistan’ın 450 ila 500 milyar dolar değerinde ABD malı satın alması durumunda yeni bir ziyaret gerçekleştirebileceğini açıklamıştı. Veliaht Prens Selman’ın 600 milyar dolarlık ticaret hedefi, bu şartları fazlasıyla karşılayacak gibi görünüyor.
Source: Dünya Gazetesi
“Putin”in kazanmasına izin veremeyiz”
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte Ukrayna ya verilen desteğin arttırılması gerektiğini yinelerken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin in Kuzey Kore ve Çin liderlerine kazandırmasına ve Putin in kazanmasına izin vermemeleri gerektiğini söyledi. Davos taki Dünya Ekonomik Forumu nda Ukrayna konusunun ele alındığı bir etkinlikte konuşan Rutte, Ukrayna ya desteğimizi gerçekten arttırmalıyız dedi. Ancak Rutte, Ukrayna nın ön cephe hattının yanlış yönde ilerlediğini vurguladı. NATO üyesi ülkelerin savunma harcamalarını artırma ihtiyacı konusunda gerçekten bir kriz modunda olduklarını belirten Rutte, üye ülkelerin asgari harcama sınırı olan yüzde 2 den çok daha üst seviyede harcama yamalarını beklediğini bildirdi.
Source: Habertürk
Türkiye”ye taziye mesajları
Bolu Kartalkaya da gerçekleşen yangın faciasının ardından Türkiye ye başsağlığı mesajları gelmeye devam ediyor. Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed Bin Zayed Al Nahyan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Cumhurbaşkanı Erdoğan ı telefonla aradı. İletişim Başkanlığı ndan yapılan açıklamaya göre, görüşmelerde Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Azerbaycan liderleri Bolu Kartalkaya’da gerçekleşen yangın faciası ile ilgili taziye dileklerini ve Türkiye’ye desteklerini ifade etti. habericireklam#300×250#180#right# YUNANİSTAN DAN TAZİYE MESAJI Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ve Yunanistan Dışişleri Bakanlığı yangında hayatını kaybedenler için taziye mesajı yayımlamıştı. Miçotakis, X hesabından yaptığı paylaşımda, Türkiye, Bolu da kayak merkezindeki trajik can kayıpları nedeniyle derin üzüntü içindeyiz. Yunanistan adına kurbanların ailelerine kalpten başsağlığı dilekleri iletiyorum ve yaralılara acil şifalar diliyorum. ifadelerini kullanmıştı. Yunanistan Dışişleri Bakanlığının X hesabından yapılan paylaşımda ise Türkiye, Bolu daki korkunç yangın ve trajik ölümlere ilişkin haberler bizi derinden üzdü. Acılı ailelere en içten başsağlığı dileklerimizi iletiyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. değerlendirmesi yer almıştı.
Source: Habertürk
Grönland, madenleri ve stratejik konumuyla yeniden ABD”nin radarına girdi
Grönland, özellikle nadir toprak elementleri, uranyum, altın ve hidrokarbon rezervleri ile dikkati çekerken, küresel ısınmanın etkisiyle eriyen buzullar, bölgedeki deniz yollarını açarak jeopolitik önemini artırıyor.
Trump, 2019″da Grönland”ı satın alma isteğini ilk kez ifade ettiğinde Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, bu isteği “saçma” olarak nitelendirerek Grönland”ın satılık olmadığını vurgulamıştı. Bu açıklamanın ardından Trump, Danimarka”ya planladığı ziyaretini iptal etmişti.
Trump”ın başkanlık görevine yeniden gelmesiyle söz konusu isteğini tekrar dile getirmesinin üzerine Grönland Başbakanı Mute Bourup Egede, bu durumun “tehdit” değil, “işbirliği için fırsat” olarak değerlendirilebileceğini ifade ederek, kapılarının madencilik alanında yatırımcılara açık olduğunu söyledi.
Öte yandan, Egede, söz konusu durumu endişe verici bulduğunu belirterek, askeri çatışma çıkmamasının önemini vurguladı.
Çin”in nadir elementler tekeline son verebilir
Grönland Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rachael Lorna Johnstone, AA muhabirine, Grönland”ın değerinin tam olarak hesaplanmasının zor olduğunu ifade ederek, bölgenin nadir toprak elementleri, kritik mineraller, demir ve uranyum yataklarına sahip olduğunu belirtti.
Johnstone, birkaç yıl önce parlamentonun uranyum madenciliğini yasaklamak için oy kullandığını hatırlatarak, hükümetin tüm hidrokarbon faaliyetlerini durdurduğunu ve aktif olarak diğer madencilik girişimlerine yatırım aradığını aktardı.
Trump”ın Grönland”a olan ilgisinin söz konusu kaynakların zenginliği ve ülkenin jeopolitik konumuyla ilgili olduğuna işaret eden Johnstone, “Grönland, istikrarlı ve demokratik yapısıyla kritik mineraller kaynağı sunuyor. Eğer bu kaynaklar kullanılmaya başlanırsa, Çin”in bu piyasalardaki hakimiyetini azaltabilir.” dedi.
Kritik ham madde pazarlarında kriz olasılığı
Türkiye Madenciler Derneği Çevre Koordinatörü Dr. Caner Zanbak da, Trump”ın Grönland”a olan ilgisinin altında özellikle yakın gelecekteki Çin ve Rusya ile olası sürtüşmelere hazırlık bağlamında ABD”nin jeopolitik gücünü artırma çabası yattığını ifade ederek, “Görünürdeki jeopolitik sürtüşmelerin başında Grönland’daki yeşil teknolojiler için gerekli maden kaynakları, kritik mineraller ve olası petrol, doğalgaz kaynak varlığı ve Arktik bölgedeki buzulların çekilmesiyle Atlantik ve Pasifik okyanusları arasında daha kısa ve hızlı ticaret rotalarının açılma olasılığı geliyor. Tabii ki, ABD”nin halihazırda Grönland”daki Pituffik Uzay Üssü”nün yanı sıra ilave balistik füze erken uyarı sistemi için de büyük avantajlar sağlayacağı da göz ardı edilmemeli.” diye konuştu.
ABD”nin Çin ve AB”ye karşı girdiği pazar yarışında Grönland”ın kaynaklarını kullanması durumunda Çin ve AB”nin yanında tüm dünyadaki kritik hammadde pazarlarında bir karmaşa yaşanabileceğine işaret eden Zanbak, şöyle devam etti:
“Grönland”da bulunma olasılığı olan minerallerin çıkarılması ve kullanıma hazır hale getirilmesi hemen yarın gerçekleşebilecek bir konu değil. Çok zor coğrafi koşullar altında işletilecek olan madenlerin yatırım maliyeti ve üretim maliyetleri, ortaya çıkacak çevresel etkiler ve alınacak önlemlerin büyüklüğü ve sosyoekonomik sorunlar nedeniyle, ABD”nin Grönland kaynaklarını kullanmaya başlaması için en iyi tahminle on yıl gerekir. Bu gibi bir süreçte de global kritik hammadde pazarlarında, özellikle halen en az 20 kritik hammadde tedarikinde bir tekel hakimiyeti bulunan Çin tarafından yapılacak düzenlemeler sonucu olarak, önemli gelişmelerin ortaya çıkabileceğini göz ardı etmemek gerekiyor.”
Zanbak, böyle bir durumda Yeşil Mutabakat altında dünyanın en büyük ekonomik gücü olma politikasını yürüten AB”nin küresel kritik hammadde pazarında en fazla olumsuz etkilenecek taraf olabileceğini vurguladı.
İsveç ulusal gazetesi Dagens Nyheter”in hesaplamalarına göre, Grönland”da yer altında ve deniz tabanında en az 2.54 trilyon dolar değerinde kritik hammaddeler, uranyum ve petrol bulunuyor. Küresel ısınmanın etkisiyle Grönland ve Antarktika”da hızla eriyen buzullar da Grönland”ın zengin maden kaynaklarını ortaya çıkarıyor.
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu (USGS) verilerine göre, bölgenin yaklaşık 31 milyar varile eşdeğer petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip olduğu tahmin ediliyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Hindistan, Pakistan ve Bangladeş”i, Trump”ın ikinci döneminde zorlu bir dış politika sınavı bekliyor
Kasım 2024″teki başkanlık seçimlerinde yeniden seçilmesi sonrası Donald Trump, 20 Ocak”ta Washington”daki yemin töreniyle göreve başladı.
Trump”ın tarife tehditleri küresel ticarette tedirginliği artırıyorTrump”ın ikinci dönemi: Çin-ABD ilişkilerinde yeni bir viraj
2017-2021″de ilk görevi sonrası “Trump 2.0” şeklinde nitelendirilen yeni dönemde, Washington”ın Asya”daki müttefikleri hem merak hem de endişe içinde.
Uzmanlar, ABD Başkanı Donald Trump”ın ikinci döneminde Hindistan, Pakistan ve Bangladeş ile ilişkilerin seyrine dair görüşlerini AA muhabiriyle paylaştı.
İsveç”teki Uppsala Üniversitesi”nde Barış ve Çatışma Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ashok Swain, “Trump”ın yenilenen başkanlığında Hindistan”ın Hint-Pasifik stratejisindeki rolünün artması muhtemelen Çin”i dengelemeye bağlı olacaktır.” dedi.
Swain, “Hindistan”ın Çin”e karşı ABD şartlarına göre çatışmacı bir tutum benimsemesini beklemek, diğer bölgesel aktörler ve güçlerle samimi bağlar sürdürmek de dahil olmak üzere daha geniş dış politika hedeflerini zorlayabilir.” diye konuştu.
ABD-Çin rekabetinin dolaylı olarak Hindistan”ın yararına olsa da potansiyel olumsuzluklar barındırdığını dile getiren Swain, “Özellikle Çin ile sınır gerilimleri konusunda ABD”nin Hindistan”a daha fazla destek vermesi, çatışmayı caydırmak yerine tırmandırabilir.” şeklinde konuştu.
Swain, Trump yönetiminin “Önce Amerika” yaklaşımını yansıtacak şekilde Hindistan”ın sınır güvenliğine doğrudan müdahil olması veya tutarlı kaynaklar sağlamasının pek olası olmadığının altını çizerek, “ABD”nin desteğine aşırı güvenmek Hindistan”ın uzun vadeli bağlantısızlık stratejisini de tehlikeye atabilir ve ulusal çıkarlarına her zaman hizmet etmeyebilecek daha geniş bir ABD-Çin rekabetine girme riskini doğurabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Swain, Hindistan”ın savunma tedarik politikaları da dahil olmak üzere Rusya ile tarihsel bağlarının ABD için diplomatik zorluk teşkil ettiğini belirterek, “Trump yönetimi Hindistan”ı yabancılaştırmaktan kaçınmak için pragmatik bir yaklaşım benimseyebilir ancak Rusya-ABD ilişkilerinin daha da kötüleşmesi halinde bu esneklik sınırlı kalabilir. S-400 sistemlerinin satın alınması Hindistan”ı CAATSA (Amerika”nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası) kapsamında ABD yaptırımlarına maruz kalma riskiyle karşı karşıya bırakıyor.” ifadelerini kullandı.
ABD”nin, Rusya ile ilişkilerini azaltması için Yeni Delhi”ye baskı yapabileceğini vurgulayan Swain, bu baskının iki ülke arasında gelişen ortaklıkta sürtüşmelere yol açabileceğini kaydetti.
Swain, Trump yönetiminin, özellikle de stratejik çıkarlar söz konusu olduğunda, dış politika gündeminde insan haklarına öncelik vermesinin olası görünmediğini dile getirerek, “Hindistan”da azınlıklara karşı artan nefret suçları ülkenin demokratik imajını zedelerken, ABD jeopolitik ittifakını korumak için bu sorunları büyük ölçüde görmezden gelebilir.” dedi.
Trump yönetiminin geçmişte Hindistan-Pakistan anlaşmazlıklarında arabuluculuk yapma girişimlerinin Yeni Delhi”de şüpheyle karşılandığını hatırlatan Swain, bu durumun, Hindistan”ın Pakistan ile anlaşmazlıklarını uluslararası bir mesele haline getirme konusundaki isteksizliğini yansıttığını söyledi.
Swain, ABD”nin Hindistan ile derinleşen ilişkilerinin bölgesel gerilimleri daha da arttırabileceğine dikkati çekerek, “Hindistan”a doğru daha güçlü bir yöneliş Pakistan”ı daha da yabancılaştırarak Çin ve Rusya”ya yaklaştırabilir ve ABD”nin Güney Asya”da nüfuzunu sürdürme çabalarını zorlaştırabilir.” diye konuştu.
“Cesaretlenen bir Hindistan, Pakistan için büyük bir güvenlik endişesi olacak”
İsminin açıklanmasını istemeyen Pakistan hükümetinden üst düzey yetkili, “ABD Pakistan”ı zor durumda bırakacak ve iki ülkenin yakınlaşma şansı çok düşük. İki ülkenin ilişki geliştirebileceği en acil konu terörle mücadelede işbirliği olacaktır.” şeklinde konuştu.
Yetkili, ABD”nin Hindistan”a karşı güçlü bir eğilimi olduğuna dikkati çekerek, “Cesaretlenen bir Hindistan, Pakistan için büyük bir güvenlik endişesi olacak ve bu durum İslamabad ile Washington arasında temel bir tartışma konusu haline gelecek.” ifadelerini kullandı.
ABD”nin Cammu Keşmir anlaşmazlığına müdahil olacağını düşünmediğini dile getiren yetkili, “Bir önceki döneminde bile Trump, sadece arabulucu olabileceğini söyledi ve daha ileriye gitmedi. Bu sefer bu bile gerçekleşmeyecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Yetkili, Trump yönetiminin ABD”de etkili Pakistan diasporasından İmran Han”ın cezaevinden çıkarılması için baskı göreceğini vurgulayarak, “Ancak Washington ve İslamabad”daki muhataplar bir orta yol bulacaktır. İmran Han”ın ev hapsine alınacağı söylentileri de bu arka kanalın bir parçası.” dedi.
Trump”ın Çin”e karşı duyduğu nefretin çok açık olduğuna dikkati çeken yetkili, “Pakistan, ABD ile ticaretini arttırmak istiyorsa, Amerikan şirketlerine kazançlı anlaşmalar sunmak zorunda kalacaktır. Bana sorarsanız Pakistan, ABD”nin radarına girmek için Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru”nun ikinci fazını hızlandırmaya çalışacaktır.” diye konuştu.
“Pakistan”ın dışlanması, ABD”nin bölgesel politikalarını baltalayabilir”
Karaçi”deki Bahria Üniversitesinin İnsan ve Toplum Bilimleri bölümünde görev yapan Doç. Dr. Sidra Khan, Trump”ın ikinci döneminde ABD-Pakistan ilişkilerinin gidişatının muhtemelen terörle mücadele, bölgesel istikrar ve Pakistan”ın jeopolitik hizalanması gibi kilit stratejik önceliklere bağlı olacağına işaret etti.
Khan, ABD ile Hindistan arasında gelişen ortaklığın Pakistan-ABD ilişkilerinde potansiyel bir dengesizliğe ilişkin haklı endişeleri doğurduğunu vurgulayarak, “Silah satışları, istihbarat paylaşımı ve ortak askeri tatbikatlar da dahil olmak üzere ABD”nin Hindistan ile savunma alanında geliştirdiği işbirliği, özellikle Hindistan ile uzun süredir devam eden gerginlikler ışığında Pakistan”ın güvenlik hesaplarını doğrudan etkiliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu durumun Güney Asya”daki kırılgan barışı daha da istikrarsızlaştırdığına dikkati çeken Khan, “Hindistan”a orantısız bir odaklanma sadece Pakistan”ı yabancılaştırmakla kalmaz, aynı zamanda güvensizliği körükleyerek ve Pakistan”ı başka yerlerdeki ittifakları güçlendirmeye teşvik ederek ABD”nin bölgedeki daha geniş hedeflerini de baltalayabilir.” ifadelerini kullandı.
Khan, ABD”nin Cammu Keşmir anlaşmazlığı da dahil olmak üzere Pakistan-Hindistan ihtilafında tarihsel olarak tutarsız bir rol oynadığını, Washington”un sınırlı arabuluculuk ile stratejik tarafsızlık arasında gidip geldiğini aktardı.
Trump”ın Cammu Keşmir meselesindeki arabuluculuk teklifini Hindistan”ın reddettiğini anımsatan Khan, ancak buna rağmen Çin”e karşı ortak stratejik hedefler doğrultusunda Washington ile Yeni Delhi arasındaki yakınlaşmanın devam ettiğini vurguladı.
Khan, Trump”ın önceki döneminde Cammu Keşmir”deki insan hakları ihlalleri gibi hassas konularda Hindistan”a baskı yapma konusunda isteksiz davrandığını, bu sebeple Pakistan”ın ABD”nin arabuluculuk rolüne şüpheyle yaklaştığını dile getirdi.
İmran Han”ın hapsedilmesi ve bunun sonucunda Pakistan”da ortaya çıkan siyasi istikrarsızlığın ABD ile ilişkiler üzerinde derin etkiler oluşturduğunu dile getiren Khan, “Tarihsel olarak Washington, Pakistan ile ilişkilerinde demokratik süreçler yerine stratejik çıkarlara öncelik verdi. ABD, genellikle ordu destekli hükümetlerle ilişkilerini sürdürdü ya da siyasi çalkantılara pragmatik bir bakış açısıyla yaklaştı.” dedi.
Khan, Trump”ın yeni döneminde terörle mücadele ve bölgesel güvenlik gibi stratejik zorunluluklara daha geniş bir şekilde odaklanılacağını, Pakistan”daki demokratik süreçler veya insan hakları ihlalleri konusunda sağlam bir duruş sergileme olasılığının sınırlı göründüğünü anlattı.
“Pakistan, ABD”ye nazaran Çin”e daha yakın” vurgusu
Gazeteci Javed Rana, ABD”nin Pakistan’a ilgisinin Çin’i baskılamak için Pakistan üzerindeki etkisini kullanmakla sınırlı olduğunu dile getirerek, “Ancak Çin’in Pakistan’a yaptığı büyük yatırımlar göz önüne alındığında, bu Pakistan için ekonomik egemenliğini feda etmek anlamına gelecektir ve bunu yapması da pek olası görünmüyor.” diye konuştu.
Pakistan”ın zamanla askeri donanım ve teknolojide Çin’e bağımlı hale geldiğini, savaş uçakları, füze programları ve askeri gemiler dahil olmak üzere birçok alanda Pekin”in İslamabad”a önemli destek sağladığını vurgulayan Rana, bu nedenle Pakistan’ın ABD’nin isteklerini dikkate alma konusunda isteksiz davranabileceğini kaydetti.
Bangladeş, ABD”nin Asya”daki önemli ortaklarından biri
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nazmul İslam da Trump yönetiminin ilk önceliğinin ABD”nin Hint-Pasifik bölgesindeki ulusal çıkarlarını ilerletmek olacağına işaret ederek, “Özellikle Bangladeş”te Çin”in yükselişini engellemeye yönelik stratejileri güçlendirecektir.” şeklinde konuştu.
İlk döneminde büyük ölçüde Modi ile kişisel ilişkileri nedeniyle Trump”ın bölgeyi Hindistan”ın gözünden görmeye çok daha yakın olduğu yorumunu yapan İslam, Çin”in bölgede artan etkisine karşı koyabilme kapasitesi açısından Hindistan”ın ABD için stratejik öneme sahip olduğunu belirtti.
İslam, Trump”ın özellikle Hint-Pasifik bölgesinde artan Çin”in etkisine karşı koymaya öncelik vermeye devam edeceğini, bunun da Bangladeş”in hem ABD hem de Çin ile dengeli bir ilişki sürdürmesini zorlaştıracağını vurgulayarak, Yunus liderliğindeki geçici hükümetin bu tür bir denge arayışına girmesinin Washington”dan ciddi bir tepki görebileceğini kaydetti.
Trump”ın Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin gibi liderlerle kişisel yakınlığına rağmen, daha geniş ulusal güvenlik çıkarlarından ödün vermesinin pek olası olmadığını vurgulayan İslam, ABD”nin Pakistan, Bangladeş, Myanmar ve Sri Lanka gibi diğer Güney Asya ülkeleriyle de ilişkilerini koruyacağını dile getirdi.
İslam, yeni dönemde ABD-Bangladeş ilişkilerinin şekillendirilmesinde Yunus yönetiminin tutumunun çok önemli bir rol oynayacağının altını çizerek, “ABD”nin Bangladeş”e yaklaşımını elde edebileceği faydalara göre değerlendirmesi muhtemeldir. Hindistan etkisi bu ilişkilerde bir rol oynayabilecek olsa da Trump”ın nihai odak noktası, ABD”nin Bangladeş”teki ulusal güvenlik çıkarlarını korumak ve bunları ittifaklar ya da kişisel bağlardan üstün tutmak olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: