Çöküş kavgası
Anayasa değişikliklerine yol açan şaibeli 2017 halk oylaması sonucu kurulan sistem artık ülke için taşınamaz bir yük halini aldı. Yük taşınamaz hale geldiği içindir ki mevcut durumu eleştiren veya mevcut yapıya karşı çıkan herkes bir türlü susturulmaya çalışılıyor. TÜSİAD’ın son raporu mevcut durumun fotoğrafını topluma yansıttığı için iktidar cenahının tepkisine yol açtı.
Hiç gecikmeden kurumun Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras hakkında soruşturma açıldı. Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen davaya yenisi eklenmişti. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, sığınmacılar sorununu topluma anlattığı ve bunu bir parti programına dönüştürdüğü, yeni paradigma diye sunulan Yeni Osmanlıcı yaklaşıma karşı cumhuriyet paradigmasını kararlı bir şekilde savunduğu içindir ki hapse atıldı.
Başka hapsedilenler de var ve hemen hepsi mevcut çöküşü örtmenin aracı olduğu gibi, Yeni Osmanlıcı yaklaşımı anayasal bazda hayata geçirilmesiyle ilgili…
Yeni projenin sahibi görünen Devlet Bahçeli sağlık sorunları nedeniyle konuya geç müdahil oldu ve TÜSİAD’ı muhalefet cenahını konsolide etme arayışında olmakla suçladı! Öncelikle kendisine geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Ancak gelinen noktada ülkenin sağlıksız ortamından kendisinin çok önemli bir payının olduğunu belirtmek istiyorum. Unutmayalım ki gelinen çöküş noktasına 2017 halk oylaması sonucu yapılan düzenlemeler sonucu gelindi.
On kadar kumpas mağduru, olabilecekleri görmüş ve referandum öncesi 17 vilayeti dolaşarak hayır kampanyası yürütmüş ve etkinliğe de “Hayırlı Konvoy” adı vermiştik.
Anayasa değişikliğine hayır diyerek yollara koyulduğumuz o günlerde, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un CNN Türk’te katıldığı programda kullandığı, “Kurtuluş Savaşı kapsayıcıydı. Kuruluş ise dışlayıcı oldu,” ifadesini, Mehmet Soysal Milliyet’teki köşesinde 10 Şubat 2017’de aktarmıştı.
Ben de Bahçeli’den beklediğim tepkiden dolayı hayal kırıklığı yaşamıştım zira Uçum’a tepki vermesini umarken; 13 Şubat 2017’de Hürriyet’te yer aldığı haliyle bir gün önce Konya’da şunları söylemişti: “Küresel siyasetin nabzı Türkiye’de atmaktadır. Bölgesel denge arayışlarının ağırlık merkezi Türkiye’dir. Altını kalın olarak çiziyor ve diyorum ki, bu kadar sorun içinde, devlet güçlü olmadığı, seri kararlar alamadığı, yönetimde fiili-hukuki karmaşa sürdüğü müddetçe Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 ruhuyla devamı bu şartlar altında mümkün görülmemektedir.”
Aradan yedi sene geçti. Devlet, yönetenler açısından cennete dönüştürüldü ama güçlendi mi, zayıfladı mı? Göstergeler zayıfladığına işaret ediyor. Kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırıldı, yargı erki fiilen yürütmenin emrine girdi, Suriye’den kaynaklı olarak ülkenin güvenlik sorunları büyüdü, sığınmacı sayısı ülke nüfusunun %10’nu geçti ve halk fakirleşti! Sonuç olarak ülke güç kaybetti. TBMM işlevsizleştirildi, bazı kurumları kapatıldı, mevcutları da zayıflatıldı!
Ama Bahçeli TÜSİAD’ın başından sonuna katıldığım ve hatta açıklanmasını yeterince geç bulduğum açıklamasını ciddiye almak yerine, meseleyi muhalefeti konsolide etme noktasına indirgedi.
Bütün bunlar olurken HÜDAPAR’ın Diyarbakır’daki “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” sonuç bildirgesi basına yansıdı. Bildirgenin 4. Maddesi şöyle: “Kemalist resmi ideolojinin dayatmaları neticesinde ortaya çıkan ve bugüne kadar yüz binlerce insanın ölümüne ve büyük acıların yaşanmasına yol açan silahın ve şiddetin Kürt meselesi için bir çözüm enstrümanı olmadığı, bilakis bu yöntemin Kürtlerin sahip olduğu beşeri ve siyasi gücü kriminalize ettiği ortaya çıkmıştır.”
Devlet Bahçeli yan yana seçime girdiği ve bölgede çok yoğun kan akıtılmasına bir dönem katkı veren, ellerine bizzat dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın kanının bulaştığı bu örgüte ne diyecek diye merak etmeyeceğim. Zira siyasi pozisyonu gereği, tıpkı 2017’de Mehmet Uçum’un sorunu Kuruluş’ta gören yaklaşımına sessiz kaldığı gibi, HÜDAPAR’a da sesini çıkarmayacaktır.
Ama hakkını yemeyelim, Mehmet Uçum’da oldukça radikal değişiklikler var. 2017’de Kuruluş’u hatalı olarak niteleyen Uçum, 9 Şubat 2025 günü yaptığı geniş X açıklamasında aynen şu ifadeye yer vermiştir: “Kurucu liderimiz Atatürk ve arkadaşları Türkiye Cumhuriyeti Devletini etnisiteden ve ırktan bağımsız olarak Türk Milleti ve Türk Vatandaşlığı üzerine bina etmiştir.”
Bu tutum değişikliğine sevinmedim dersem yalan söylemiş olurum. Ancak HÜDAPAR’ın yukardaki bildirgesiyle uyumsuzluğu yanında CB Erdoğan’ın Türk milleti ve Türk vatandaşlığını ilke edinen cumhuriyet paradigması yerine çok milletli yeni paradigma yaratmayı çağrıştıran kimi ifadelerini dikkate aldığımda sevincim kısa sürüyor.
Herkes TÜSİAD’ın hukuk devletinin yeniden inşa edilmesini, kurumların liyakatli kadrolarla yönetilmesini, yüksek teknoloji üretimine ve buna göre eğitimin yeniden yapılandırılmasını talep eden açıklamasına sahip çıkmalıdır.
Çöküş kavgası yapmak yerine çöküşten çıkışa odaklanmak ülkenin acil ihtiyacıdır. Ortak payda cumhuriyet değerleri ekseninde hukuk devletinin yeniden tesis edilmesi arayışıdır.
Muhalefetin iktidar arayışı da bu bağlamda bir programı sahiplenerek ve sahiplendirerek başarıya ulaşabilir.
Source: Ahmet Yavuz
Dışişleri Bakanı Fidan: PKK”dan kurtulmamız gerekiyor
Bakan Fidan, TRT World yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ABD Başkanı Donald Trump”ın göreve başlamasından bu yana mevcut uluslararası sistemin gerçek savlarını yeni “Amerikan bakış açısıyla” sorguladığını belirten Fidan, tüm dünyaya “şok dalgaları” gönderdiği kanısında olduğunu kaydetti.
Fidan, Trump”ın ABD”nin mevcut sistemden “daha fazla ne elde edebileceğini” aradığına işaret ederek, “Çünkü onların bakış açısına göre, ABD verdiğinden daha azını alıyor. Bu sebeple tüm ilişkileri, ekonomiyi, ticareti, teknolojiyi ve güvenliği sorguluyorlar.” diye konuştu. Avrupalı aktörlerin “yeni gerçekleri” konusunda oldukça endişeli olduğunu aktaran Fidan, Avrupalıların bu durumun geçici olduğunu umduğunu söyledi. Fidan, bunun gerçekleşmemesi durumunda ise alternatiflerin ve bazı önemli konuların halihazırda tartışılmaya başladığını bildirerek, “Yeni bir güvenlik yapısı nasıl oluşturulabilir? Yeni bir ekonomik yapı ile nasıl ilerlenebilir? Avrupa”nın ABD”ye bağımlılığı nasıl azaltılabilir? Modern dünyada, mevcut zorluklar karşısında nasıl yol alınabilir?” sorularının sorulduğunu vurguladı.
Bunların Avrupalıların kendilerine sorduğu büyük sorular olduğuna işaret eden Fidan, bunun geçici bir durum olduğunu umduklarını ve tüm dünya için bir uyanış çağrısı olarak gördüğünü kaydetti. Avrupalıların Ukrayna, Orta Doğu ve ABD”nin Avrupa”dan çekilme ihtimali gibi konularda etrafına baktıklarına, Türkiye”nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde “güvenilir ve güçlü bir ortak” olduğunu gördüklerini söyledi. Fidan, Ankara”nın, Suriye, Irak ve diğer yerlerdeki terörizm ve istikrarsızlık gibi sorunlara karşı iyi bir liderlik sergilediğini ve sadece bunlara karşı mücadele etmeyip aynı zamanda “güvenilir bir müttefik ve ortak olduğunu tekrar tekrar kanıtladığı” değerlendirmesinde bulundu. Ukrayna meselesi
Trump”ın Rusya-Ukrayna Savaşı”nda “derhal ateşkes” istediğini hatırlatan Fidan, olası bir barış planının zor ancak denemeye değer olduğunun altını çizdi. Fidan, savaştaki ölümler ve yıkımın büyüklüğüne dikkati çekerek, “Türkiye, Ukrayna”da barışa katkıda bulunmak ve Ukrayna”nın yeniden inşasına katkıda bulunmak için her türlü rolü oynamaya istekli ve hazır.” diye konuştu. Öncelikle ateşkes, uygulanabilir ve uzun vadeli bir barış planına ihtiyaç olduğunu aktaran Fidan, “Şu an ABD yönetimi, Avrupalılar ve bizler; hepimiz, olası ateşkes ve barış planının farklı yönleri üzerinde çalışıyoruz. Ancak, kısa vadeli acil ateşkes ihtiyacını uzun vadeli stratejik kaygılarla birleştirmek şu anda çok önemli bir konu. Şu anda üzerinde çalıştığımız konu tam olarak bu.” ifadelerini kullandı. Bakan Fidan, Türkiye”nin ateşkes görüşmelerinde yer almak, ev sahipliği ve yapabilecekleri hakkında tekliflerde bulunduğunu kaydederek, ABD”nin şu an ilk görüşmeleri yaptığını ve plan oluşturma sürecinde olduğunu belirtti. ABD”li mevkidaşı Marco Rubio, Trump”ın Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg, Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak ve Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov ile Almanya”daki temaslarına değinen Fidan, şu an planın oluşturulma aşamasında olduğu izlenimini edindiğini belirtti. Bakan Fidan, Avrupalıların Ukrayna meselesinde masada olmama ihtimaline ilişkin, “Avrupalı dostlarımızın endişelerini gerçekten anlıyoruz. Dürüst olmak gerekirse haklı olduklarını düşünüyorum.” dedi. Süreçte Avrupalılara da danışılması gerektiği mesajını veren Fidan, Türkiye gibi onların da sürecin parçası olması gerektiğini dile getirdi. Fidan, Avrupalılardan ise, bazen “aynı olgun davranışın” görülmediğini vurgulayarak, ” (Avrupalılar) Onların masada olma hakkını tanıyoruz. Ama çoğu zaman Türkiye”nin de masada olması gerektiğini söylemeyi ihmal ediyorlar. (Savaş) Çünkü bizim yakın çevremizde oluyor. Bunun haricinde her iki tarafla da yakın bağlarımız var ve Türkiye pek çok aktörden daha fazlasını sunabilir.” diye konuştu. “İdeal bir dünyada Ukrayna”nın toprak bütünlüğünün korunduğunu görmek isteriz. Ancak şu an savaş dönemindeyiz; ve ne yazık ki bu savaşın sonucunda bazı seçimler; bazı acı seçimler yapmak zorundayız” diyen Fidan, şu anda bunların masada olduğuna işaret etti. Fidan, bütün tarafların “ateşkes için önceliğin ne olması gerektiğini” sorguladığına değinerek, iki tarafın da farklı hedefleri ve endişeleri olduğunu, ABD arabuluculuğunun tarafları bir orta yolda buluşturmaya yeterli olup olmayacağının sorgulandığını söyledi. Suriye”deki durum ve terör örgütleriyle mücadele ABD”li mevkidaşı Rubio ile Suriye”deki durumu da ele aldıklarını belirten Fidan, ABD”li yetkililerin bugün kendi politikalarını formüle ettiğini düşündüğünü ve detaylı görüşmeler için zamana ihtiyaç olduğunu söyledi. Suriye”deki yeni yönetimin çok zorlu bazı sorunlar üzerinde çalışırken terör örgütü PKK/YPG işgalini durdurmanın da öncelikleri arasında olduğunu belirten Fidan, “Hem Suriye ve Türkiye”nin hem de Irak ve Kürtlerin çıkarları için PKK”dan kurtulmamız gerekiyor.” dedi. Fidan, terör örgütü PKK”nın “çok amaçlı bir terör örgütü” olduğunu vurgulayarak, “Sadece Türkiye”yi hedef almıyorlar. İran”ı hedef alıyorlar, Irak”ı hedef alıyorlar, Suriye”yi hedef alıyorlar. Bu nedenle, bu virüsten hep birlikte kurtulmanın zamanının geldiğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı. DEAŞ ile mücadele Terör örgütü DEAŞ”ın yeniden ortaya çıkmamasının sağlanması hususunda bölge ülkelerinin terör meselesini ele almak için sorunu sahiplenerek bir platform kurmasının önemine değinen Fidan, Türkiye”nin böyle bir platform kurulması konusundaki önerisini hatırlattı. Fidan, bu hususta istihbarat konusunun önemine atıfta bulunarak, yapılandırılmış bir mekanizmaya ihtiyacın olduğunu ve bunun sadece DEAŞ meselesinde değil, sınır güvenliği konusunda çalışmak için de iyi bir başlangıç olacağını aktardı. “Terör sorununu çözmek” amacıyla bölgeye yapılan müdahalelerin başka sorunlara da neden olduğuna dikkati çeken Fidan, bunların yaşanmaması için bölgesel sahiplenmenin önemini vurguladı. Gazze”deki ateşkes Bölgedeki gelişmelerin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu”nun Gazze”deki ateşkesi sürdürmeye niyetli olmadığını gösterdiği değerlendirmesini yapan Fidan, “Tüm rehineleri alır almaz, (Netanyahu”nun) niyeti maalesef savaşı yeniden başlatmak. Çünkü Amerikalılar dışında onu durduracak ne bir baskı ne de başka bir güç var.” dedi. Fidan, ABD Başkanı Trump ve yönetiminin Gazze”de bir başka soykırımı önleme görevinin olması gerektiğini vurgulayarak, aksi durumda Trump”ın seçim kampanyası sırasında dile getirdiği savaşları durduracağı yönündeki mesajlarının boşa gideceğinin altını çizdi. Her iki tarafın müzakerecilerinin de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesi için gerekli ayrıntıları çözmesini umduğunu kaydeden Fidan, “Önümüzdeki iki hafta, ikinci aşamaya geçilmesi açısından büyük önem taşımakta.” diye konuştu. Yapay zeka ve Türkiye Türkiye”nin yapay zeka alanındaki konumuna değinen Fidan, “Hükümet olarak farkındalığımız çok yüksek. Yapay zekanın yararları konusunda çok bilinçliyiz.” ifadelerini kullandı. Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın ilgili bakanlıklara bu konuda yoğun çalışma talimatı verdiğini belirterek, “Savunma sanayi üssümüzden başlayarak diğer dijital şirketlere kadar yerli şirketlerimizin yanı sıra diğer ülkeler ve diğer yabancı şirketlerle işbirliği ve ortak girişim üzerinde çalışmaya açığız.” dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanının konuyla ilgili bir plan üzerinde çalıştığını vurgulayan Fidan, “Kendileriyle düzenli olarak görüşüyorum, çünkü bu çok rekabetçi bir alan ve uluslararası düzenlemelere de ihtiyaç var, dolayısıyla çok yakından takip etmeye çalışıyorum.” diye konuştu. Bakan Fidan, Çin ve ABD”nin yapay zeka konusunda bulunduğu konumu yakalamanın zor olduğuna dikkati çekerek, “Ancak bu sadece bizim sorunumuz değil, Avrupa başta olmak üzere diğer bazı ülkeler de aynı sorunla karşı karşıya. Belki de alternatif olarak yapay zeka üzerinde çalışmak üzere ortak bölgesel ya da uluslararası bir paktın parçası olabiliriz.” ifadelerini kullandı.
Source: Dünya Gazetesi
Almanya Başbakanı Scholz”dan Ukrayna açıklaması
Ülkede 23 Şubat”taki seçimde Sosyal Demokrat Partinin (SPD) başbakan adayı Olaf Scholz, Hristiyan Birlik Partilerinin (CDU/CSU) başbakan adayı Friedrich Merz, Yeşiller Partisinin başbakan adayı Robert Habeck ve aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisinin (AfD) başbakan adayı Alice Weidel RTL televizyonunda karşı karşıya geldi.Scholz, Ukrayna ile ilgili planlanan ABD-Rusya görüşmelerini görüşmek üzere Avrupalı liderlerin Paris”te bir araya geleceğine işaret ederek, “Tam olarak bu konuda anlaşmak için toplanacağız ve kimsenin örneğin Ukrayna”nın askerden arındırılma ve silahsızlandırılması konusunda anlaşmasına izin vermeyeceğiz. Aksine bir daha saldırıya uğramaması için çok güçlü bir orduya ihtiyacı var.” diye konuştu.Olaf Scholz, “Ukrayna, demokratik ve egemen bir ülke olarak kalmalı, onların kendilerinin dahil olmadığı kararlar alınamaz. Biz Avrupalılar olarak bunun olmasına izin vermeyeceğiz.” dedi.Scholz ayrıca, ülkenin başlıca ekonomik ve askeri destekçileri olarak Avrupalıların Ukrayna barış müzakerelerine dahil olmaları gerektiğini vurgulayarak, “Biz olmadan bu iş yürümez, Avrupa”dan Ukrayna”ya ABD”den daha fazla destek sağladık. Elbette bu konuda söz sahibi olmalıyız, bizim tarafımızdan geliştirilmeyen, bizim kabul etmediğimiz hiçbir güvenlik garantisi olmayacaktır.” ifadelerini kullandı.CDU/CSU”nun başbakan adayı Friedrich Merz ise AfD ile koalisyon kurmayı kesin bir dille reddederek, “Almanya”da Avusturya”daki gibi bir durum olmayacak.” dedi.ABD Başkan Yardımcısı JD Vance”ın Münih Güvenlik Konferansı”nda yaptığı konuşmaya atıfta bulunan Merz, “Bir Amerikan başkan yardımcısının bana Almanya”da kiminle konuşmam gerektiğini söylemesine izin vermeyeceğim.” diye konuştu.Merz ayrıca AfD”nin başbakan adayı Alice Weidel”e dönerek, “Resimlere bakın Bayan Weidel, Ukrayna”daki insanlara bakın. Biz tarafsız değiliz, Ukrayna”nın yanındayız. Sözleriniz, bu ülkede siyasi sorumluluk sahibi olmanızı engellemek için elimden gelen her şeyi yapacağımı teyit ediyor.” ifadelerini kullandı.Yeşiller Partisinin başbakan adayı Robert Habeck ise ABD Başkanı Donald Trump”ın yönetiminin Batı”nın ortak değerlerine bir saldırı başlattığını savundu.Habeck, Avrupa olarak hiçbir koşulda Amerika”nın önünde eğilmemeleri gerektiğine işaret ederek, “Aksi takdirde bizi güçlü kılan ve tanımlayan şeylerden vazgeçmiş oluruz.” dedi.
Source: Www.star.com.tr
Çin, Kanada savaş gemisinin Tayvan Boğazı”ndan geçişine tepki gösterdi
Çin Halk Kurtuluş Ordusunun Tayvan Boğazı”nın bulunduğu bölgeden sorumlu Doğu Cephesi Komutanlığından yapılan açıklamada, Çin Deniz ve Hava Kuvvetlerinin, Kanada gemisini seyri boyunca takip ettiği belirtildi.
Açıklamada, geminin geçişi, “Tayvan Boğazı”nda bilerek sorun yaratmaya, barışın ve istikrarın altını oymaya yönelik bir eylem” olarak nitelenirken komutanlığa bağlı birliklerin daima teyakkuzda olduğu, her türlü tehdit ve provokasyona karşı kararlı tedbirler alacağı ifade edildi.
Kanada donanmasına ait “Halifax” sınıfı Ottowa fırkateyni, dün Tayvan Boğazı”ndan geçmişti. Geçiş, Kanada savaş gemilerinin Tayvan Boğazı”ndan bu yılki ilk, 2022″den bu yana 6″ncı geçişi olmuştu.
Kanada gemileri önceki seferlerde ABD savaş gemileriyle boğazdan geçerken geminin bu kez tek başına seyretmesi dikkati çekti. ABD Başkanı Donald Trump”ın “Kanada”nın ABD egemenliğine girmesi gerektiğine” dair sözleri, son dönemde iki müttefik ülke arasında gerilime yol açmıştı.
Tayvan”dan geçişe destek
Tayvan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise geçişe destek verilerek, “Kanada bir kez daha Tayvan Boğazı”nda özgürlüğü, barışı ve açıklığını savunduğunu somut bir eylemle göstermiş, boğazın uluslararası sular olduğuna dair sağlam duruşunu ortaya koymuştur.” ifadeleri kullanıldı.
Tayvan Savunma Bakanlığı da geminin geçtiği gün Çin”e ait 24 askeri hava aracının ada çevresinde görüldüğünü, bunlardan 18″inin Tayvan Boğazı”nda tarafların etki alanlarını sınırladığı varsayılan “orta çizgi”nin ötesine geçtiğini bildirdi.
Ada çevresinde Çin”e ait 41 askeri hava aracı ve 9 gemi görüldü
Tayvan Savunma Bakanlığının sosyal medya platformu X”teki hesabından yapılan açıklamada, dün akşamdan bu sabah saatlerine kadar 41 askeri hava aracının Ada çevresinde görüldüğü, bunlardan 28″inin Tayvan Boğazı”nda tarafların etki alanlarını sınırladığı varsayılan “orta çizgi”nin ötesine geçtiği ve Tayvan”ın “Hava Savunma Tanımlama Bölgesi” ilan ettiği sahanın kuzey, orta ve güneybatı bölümlerinde uçtuğu belirtildi.
Açıklamada, Ada çevresinde ayrıca Çin donanmasına ait 9 savaş gemisinin tespit edildiği bilgisi de paylaşılırken, Tayvan ordusunun durumu izlediği ve gereken yanıtı verdiği kaydedildi.
Uçuşlar ve gemi devriyelerinin, Kanada donanmasına ait bir savaş gemisinin dün Tayvan Boğazı”ndan geçişinin ardından gelmesi dikkati çekti.
Çin-Tayvan anlaşmazlığı
Çin”in, topraklarının parçası olduğunu savunduğu Tayvan, 1949″dan bu yana fiili bağımsızlığa sahip bulunuyor. Çin ana karası ile Tayvan arasında iç savaşın ardından ortaya çıkan ayrılık hala sürüyor.
Tayvan Boğazı”nı da kara suları olarak gören Çin, başka ülkelerin bölgedeki askeri varlığına karşı çıkıyor. Kanada donanmasının bölgedeki seyir ve keşif faaliyetleri, iki ülke arasında gerginliğe sebep oluyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Mini’li Afgan’ın çarptığı anne ile kız öldü
Münih Şehir İdaresi’nde mühendis olarak çalıştığı belirlenen, Cezayir kökenli annenin, o gün kızını da alıp eyleme katıldığı belirtildi. Bebek arabasıyla giderken arkadan gelen Farhad, ilk onları ezdi ve 37 kişiyi de yaraladı. Üç gün süren yaşam mücadelesini kaybetden Amel anne ile kızı Hafsa’nın evinde büyük yas var.
KÜÇÜK KIZ İÇİN ÖZEL ÇABA
Küçük kız ve annesi, önce ilk yardım için bir hastaneye kaldırılmış ve orada hayata döndürülmüştü. Ardından küçük Hafsa’nın kurtarılması için büyük çaba sarfedildi. Özel çocuk kliniğine götürüldü ama orada da hayata tutunamadı.
Bu arada „Şehit olmak ve öldürdüklerini de cennete götürmek“ için kalabalığa daldığını belirten Afgan’ın, sınır dışı edilmemek için hep yalanlar söylediği, „Babam öldürüldü. Ailemi çeteler takip ediyor“ dediği, mahkemenin sınır dışı kararının ise bir türlü uygulanamadığı ortaya çıktı.
Source: Ali Gülen