Fahrettin Altun”dan Cumhurbaşkanı Erdoğan”ı ve AK Parti”yi hedef alan CHP sözcüne tepki
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel”in sosyal medyadan Cumhurbaşkanı Erdoğan”a ve AK Parti iktidarına paylaşımı tartışmalara neden oldu. AK Parti iktidarı için küresel güçlerin asıl soytarısı ifadelerini kullanan Yücel, Erdoğan”ı da “Yüzünüzü medeni dünyaya dönmeniz gerekirken “Yurtta Barış Dünyada Barış” ilkesini unutup, yüzünüzü Ortadoğuya döndüğünüzde karşınıza CHP çıkar…” sözleriyle eleştirdi. Yücel”in yazısına yanıt Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun”dan geldi. Altun, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, CHP Sözcüsü Yücel”in paylaşımını alıntı yaparak, şunları kaydetti: Sizin “çağdaş” diye nitelendirdiğiniz eğitimin ne olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Sizin zihniyetinizle eğitimi bir araya getirdiğimizde, sakallı diyerek, sarıklı-cübbeli diyerek, başörtülü diyerek insanların en temel hakkı olan eğitim imkanlarını elinden almaktan başka bir şey gelmiyor insanların aklına. Hatırlatırız! Sizin demokrasiyi askıya almak deyince ne yaptığınızı da çok çok iyi biliyoruz. Bu millet 15 Temmuz’da Recep Tayyip Erdoğan’ın etrafında kenetlenip, serden geçip darbecilere karşı göğsünü siper ederken, devrik genel başkanınızın o darbecilerin tankları arasından sıvışıp Bakırköy’e kahvesini yudumlamaya nasıl gittiğini de unutmadık. Hatırlatırız! Türkiye’nin almaya çalıştığı her kritik virajda terör örgütlerine selam çakan, dış odaklara gidip ülkesini şikayet eden, her meselede “acaba iktidara mı yarar” paranoyasından kurtulamayıp mütemadiyen patinaja mahkum olan zihniyetinizin, dış siyasete dair hiçbir şeyden anlamadığını, söyleyecek hiçbir sözünüzün olmadığını defalarca gördük. Hatırlatırız! Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış” sözünü sadece Batı’ya bakmaktan ibaret bir yaklaşım olarak algılayan dar vizyonunuzla size – sanmıyorum ama – başarılar dileriz. Zira Türk milleti böylesine önemli bir sözün bile içini boşaltabilen bir karanlığa asla ülkesinin geleceğini teslim etmez. Hatırlatırız! Türk Milleti asildir. İradesini de bu asaleti en iyi şekilde yansıtabilen, temsil edebilene emanet eder. Güçlü Türkiye’nin lideri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği hükümetimize, seçilmiş milli iradeye soytarı demek de sizin haddiniz değildir. Bilmeyene bildiririz. Hatırlatırız!” Deniz Yücel ne demişti? CHP Sözcüsü Deniz Yücel, sosyal medya hesabından AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan”ı çok ağır ifadelerle hedef almıştı: “Cumhuriyet değerleriyle inatlaştığınızda karşınıza CHP çıkar… Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini silmeye çalıştığınızda karşınıza CHP çıkar… Aklı ve bilimi esas alan, çağdaş ve laik eğitim sistemini ortadan kaldırmaya çalıştığınızda karşınıza CHP çıkar… Demokrasiyi askıya aldığınızda, basın ve ifade özgürlüğünü yok edip gazetecileri tutukladığınızda karşınıza CHP çıkar… Yüzünüzü medeni dünyaya dönmeniz gerekirken “Yurtta Barış Dünyada Barış” ilkesini unutup, yüzünüzü Ortadoğuya döndüğünüzde karşınıza CHP çıkar… @RTErdogan Küresel güçlerin asıl soytarısı; yerli ve milli olduğunu iddia edip memlekete milyonlarca sığınmacı ve kaçağı dolduran, işine geldiğinde hain terör örgütü FETÖ’yle birlikte yol yürüyen, işine geldiğinde bölücü terör örgütü PKK ile masaya oturan AKP iktidarıdır. Ha şunu da aklına sok Sayın Erdoğan! Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel 22 yıllık AKP iktidarına ve tek adam yönetimine son veren Genel Başkan olarak tarihe geçecek ve Anıtkabir anı defterine kurucu önderimiz ve ilk Genel Başkanımız Mustafa Kemal Atatürk’e hitaben, “Sayın Genel Başkanım, partiniz 100 yıl sonra yeniden iktidardır. Size verdiğimiz sözü tuttuk. Bundan sonraki hedefimiz muasır medeniyetler seviyesini yakalayıp geçmektir” yazacak Genel Başkandır.
Source: Internet Haber
Trump”a cevap verdi: Panama Kanalı Panama”ya ait ve öyle kalacak
Mulino, Trump”ın, Panama”yı kanalın kullanımı için aşırı yüksek ücret talep etmekle suçladığı ve kanalın düzgün şekilde yönetilmediği takdirde ABD”ye geri verilmesini isteyebileceği yönündeki sözlerine yanıt verdi.Devlet Başkanı Mulino, “Vatandaşlarım, başkan olarak şunu kesin bir dille ifade etmek isterim ki, Panama Kanalı ve ona bağlı tüm alanlar, her metrekaresiyle Panama”ya aittir. Ülkemizin egemenliği ve bağımsızlığı pazarlık konusu değildir. Panama Kanalı Panama”ya ait ve öyle kalacak.” ifadesini kullandı.Kanalın, açık kurallar çerçevesinde işletildiğini vurgulayan Mulino, bakım ve yönetim süreçlerinin güvenli, sürdürülebilir ve profesyonelce yürütüldüğünü belirtti.Mulino, “Tarifeler keyfi bir şekilde belirlenmez. Bu ücretler, piyasa koşulları, uluslararası rekabet, işletme maliyetleri ve kanalın bakım ve modernizasyon ihtiyaçları göz önünde bulundurularak kamuya açık bir şekilde belirlenmektedir.” diye konuştu.Mulino, Panama Kanalı”nın doğrudan ya da dolaylı olarak Çin, Avrupa Birliği, ABD veya başka herhangi bir güç tarafından kontrol edilmediğinin altını çizdi.Panama”nın tüm uluslara saygı duyduğunu vurgulayan Mulino, şöyle devam etti:”Panama diğer uluslara saygı duyuyor ve aynı saygının bize de gösterilmesini talep ediyor. Bir Panamalı olarak, bu gerçeği yanlış yansıtan her türlü söylemi şiddetle reddediyorum. Kanal, ulusumuzun devredilemez bir mirasıdır. Anayasa ve Tarafsızlık Antlaşması”nda belirtildiği üzere, kanalın tüm ulusların gemilerine barışçıl ve kesintisiz geçişi garanti edilerek Panamalıların elinde kalacağı teminat altına alınmıştır.” değerlendirmesinde bulundu.- “BU MESELE ASLA PAZARLIK KONUSU OLAMAZ”Trump yönetimiyle iyi ilişkiler kurmak istediklerini ifade eden Mulino, “Yasa dışı göç, uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suç gibi öncelikli konularımız var. Diyaloğa her zaman açık bir ülkeyiz. Ancak, vatan her şeyden önce gelir ve bu mesele asla pazarlık konusu olamaz.” dedi.ABD tarafından 1914 yılında inşa edilen Panama Kanalı, 7 Eylül 1977″de Washington”da dönemin Panama lideri Omar Torrijos ve ABD Başkanı Jimmy Carter tarafından imzalanan Torrijos-Carter Antlaşmaları kapsamında, 31 Aralık 1999″da Panama”ya devredilmişti.
Source: Www.star.com.tr
Panama”dan Trump”a “kanal” cevabı: Asla pazarlık konusu olamaz
ABD”de başkanlık koltuğuna oturmak için gün sayan Trump, kendi sosyal medya ağı Truth Social”dan, Panama Kanalı”ndaki ücret tarifesine tepki gösterdi.
Geri almakla tehdit etti
“Tam anlamıyla soygun, derhal sona ermeli” diyen Trump, “Eğer bu cömert jestin hem ahlaki hem de yasal ilkelerine uyulmazsa, o zaman Panama Kanalı”nın bize tam olarak ve hiçbir itiraz olmaksızın geri verilmesini talep edeceğiz” ifadelerini kullandı.
ABD tarafından 1914 yılında inşa edilen Panama Kanalı”nın yönetimi, eski ABD Başkanı Jimmy Carter döneminde Panama”ya devredilmişti.
“Panama Kanalı, Panama”ya ait ve öyle kalacak”
Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino ise Trump”ın açıklamalarına sert tepki gösterdi, “Panama Kanalı ve ona bağlı tüm alanlar, her metrekaresiyle Panama”ya aittir. Ülkemizin egemenliği ve bağımsızlığı pazarlık konusu değildir. Panama Kanalı Panama”ya ait ve öyle kalacak” dedi.
“Tarifeler kamuya açık bir şekilde belirlenmekte”
Mulino, “Tarifeler keyfi bir şekilde belirlenmez. Bu ücretler, piyasa koşulları, uluslararası rekabet, işletme maliyetleri ve kanalın bakım ve modernizasyon ihtiyaçları göz önünde bulundurularak kamuya açık bir şekilde belirlenmektedir” diye konuştu.
Mulino, 25 yıldır yönetimini devraldıkları Panama Kanalı”nın doğrudan ya da dolaylı olarak Çin, Avrupa Birliği, ABD veya başka herhangi bir güç tarafından kontrol edilmediğinin altını çizdi.
“Bu mesele asla pazarlık konusu olamaz”
Trump yönetimiyle iyi ilişkiler kurmak istediklerini ifade eden Mulino, “Yasa dışı göç, uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suç gibi öncelikli konularımız var. Diyaloğa her zaman açık bir ülkeyiz. Ancak, vatan her şeyden önce gelir ve bu mesele asla pazarlık konusu olamaz” dedi.
Trump”tan “Panama Kanalı” tehdidi: Geri verilmesini isteyeceğizDünya
Source: Dünya Gazetesi
Mozambik”te Chido Kasırgası”nda hayatını kaybedenlerin sayısı 94″e yükseldi
Ulusal Afet Risk Yönetimi ve Azaltma Enstitüsünden (INGD) yapılan açıklamada, Chido Kasırgası”nın 15 Aralık”tan itibaren ülkenin Hint Okyanusu sahillerini vurduğu belirtildi.
Açıklamada, kasırga nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 94″e yükseldiği ifade edildi.
Saatte 260 kilometre hıza ulaşan kasırgada 768 kişinin yaralandığı aktarılan açıklamada, yaklaşık 622 bin kişinin de kasırgadan etkilendiği kaydedildi.
Açıklamada, 52 sağlık ocağı, 89 kamu binası ve 250 okulun hasar gördüğü kasırgada yaklaşık 140 bin hanenin kısmet veya tamamen yıkıldığı belirtildi.
Malavi”de ölü sayısı 13″e yükseldi
Malavi Afet Yönetim İşleri Departmanından (DODMA) yapılan açıklamada ise 15 Aralık”tan bu yana etkili olan Chido Kasırgası”nda ölenlerin sayısının 13″e yükseldiği bildirildi.
Açıklamada, 30 kişinin yaralandığı kasırgadan 35 binden fazla kişinin etkilendiği kaydedildi.
Chido Kasırgası
Chido Kasırgası, 14 Aralık”ta iklim krizinden olumsuz etkilenen başlıca adalardan Hint Okyanusu”ndaki Fransız kolonisi Mayotte”yi vurmuştu.
Saatte 260 kilometre hıza ulaşan kasırga sonrasında Mozambik, Malavi ve Zimbabve”de etkili olmuştu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Hamas, Gazze”nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesinin hedef alınmasını “insanlığa karşı suç” olarak nitelendirdi
Hamas”tan yapılan yazılı açıklamada, Gazze”nin kuzeyinin sürekli bombalandığı, Kemal Advan Hastanesinin de siyonist saldırılarla hedef alındığı belirtildi.
Gazze”nin kuzeyindeki “son kale” Kemal Advan Hastanesi, İsrail saldırılarına direniyorİsrail”in 443 gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze”de can kaybı 45 bin 259″a yükseldiFilistin Ulusal Konseyinden İsrail”in Kemal Advan Hastanesinde katliam yapabileceği uyarısıGazze”de Filistinlilere yemek dağıtıldıPapa, İsrail”in Gazze”ye yönelik saldırılarını “büyük zalimlik” olarak nitelendirdi
Saldırıların “insanlığa karşı eşi benzeri görülmemiş suçlar” olarak nitelendirildiği açıklamada, “İşgal ordusu, özellikle Cibaliya Mülteci Kampı ve Beyt Lahiya bölgelerine odaklanarak Gazze”nin kuzeyindeki yerleşim yerlerini acımasızca bombalamaya ve sistematik bir şekilde yıkıma devam ediyor. Saldırılarını barınma merkezleri, okullar ve özellikle Kemal Advan Hastanesi üzerinde yoğunlaştırıyor.” ifadesi kullanıldı.
Hastanenin hasta, yaralı ve sığınmacılardan boşaltılması yönünde tehditler savrulduğu aktarılan açıklamada, bunun “uluslararası sessizlik ve acizliğin gölgesinde, benzeri görülmemiş bir etnik temizlik ve zorla yerinden etme suçu” olduğu vurgulandı.
Açıklamada, Arap ve İslam dünyası ile tüm özgür halklara, hükümetlere, güçlere ve yapılara, “her türlü yöntemle Filistin halkını desteklemek, kutsallarını ve topraklarını işgalden kurtarma hakkına destek olmak için harekete geçme” çağrısında bulundu.
Kemal Advan Hastanesi Müdürü Husam Ebu Safiyye, İsrail”in saldırılarının cumartesi gününden bu yana aralıksız devam ettiğini aktarmıştı.
Ebu Safiyye, hastanenin kadın doğum ve yenidoğan bölümlerinin İsrail ordusu tarafından saldırıya uğradığını ifade etmişti.
Hastanenin “açıkça hedef alındığını” vurgulayan Ebu Safiyye, “Tüm dünya bizi duyuyor, fakat ne yazık ki çağrılarımız cevapsız kalıyor.” şeklinde konuşmuştu.
Gazze”nin kuzeyinde kalan tek sağlık merkezi
Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki en büyük hastane olan ve ismini 1973″te suikasta uğrayan Fetih Merkezi Komite Üyesi Kemal Advan”dan alan hastane, saldırılardan önce 400 binden fazla kişiye sağlık hizmeti veriyordu.
Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki Beyt Lahiya beldesinin merkezinde yer alan Kemal Advan Hastanesine, ekim ayının ilk haftasından bu yana uygulanan saldırıların yanı sıra askeri kuşatma altında füze ve ateşli silahlarla onlarca kez saldırıldı.
Hastanede şu anda iki doktor ile az sayıda hemşireden oluşan sağlık personeli her şeye rağmen insani görevlerini yerine getirmeye devam ediyor.
Hastane yetkilileri, İsrail”in sağlık merkezine artık bir “askeri hedef” gibi muamele ettiği değerlendirmesinde bulundu.
İsrail”in 7 Ekim”den bu yana Gazze Şeridi”ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 492″si çocuk, 11 bin 979″u kadın olmak üzere 45 bin 259 Filistinli öldü, 107 bin 627 kişi yaralandı.
Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
M. Yalçın Yılmaz yazdı: Devlet Bahçeli ne söylüyor?
Ankara”nın Suriye sürecinde yaşadığı sorunlar uzun süren bir mücadele ile aşıldı. Bu süreçte Ankara”nın Suriyeli muhaliflerle ilişkileri yönetme biçimi ve jeopolitik dengedeki değişimler belirleyici oldu. 2011 Suriye krizinin başladığı tarihti. 2024 Aralık ayına gelene kadar bölgede yaşananlar koşulları Ankara”nın lehine değiştirdi. Libya, Karabağ, Ukrayna ve son olarak Gazze sahalarında yaşananlar, küresel kutuplaşmada Türkiye”nin pozisyonunu güçlendirdi. Ankara-Moskova İlişkileri Koptu Mu?Ankara”nın Suriye”de Rusya ve İran”la yürüttüğü Astana süreci Erdoğan”ın elini güçlendirdi. Muhaliflerin hastaları ve yaralıları Türkiye tarafından tedavi edildi. Bölgedeki sağlık, eğitim, insani yardım faaliyetleri muhalifler üzerinde Türk nüfuzunu artırdı. Suriye krizi boyunca Rusya ve İran ise sahada insani destek bulamadı. Suriyelilerin sempatisini kazanamayan iki aktör yalnızca Şam yönetiminin varlığı ile meşruiyetini sürdürebildi. Suriyeli sığınmacılar içerde bazı partilerin varlık sebebi olmuşken Türk dış politikası için önemli bir dayanak haline geldi. Sığınmacı Suriyeliler hem AB nezdinde hem de İslam dünyasında Ankara”nın insani dış politikasını güçlendiren önemli bir argüman oldu. Bu köşede krizin çözülmesinde jeopolitik dönüşümün seslerini duyurmaya çalıştık. Stratejik analizlerde veriye dayalı öngörü yapmak önemlidir. Ankara”nın Suriye krizini çözeceği 2024 ilkbaharında ortaya çıkmıştı. Ankara-Şam ilişkilerinin geçiş hükümeti ve anayasa üzerindeki etkilerini birlikte takip edeceğiz. Ancak bu gelişmeler zannedildiği gibi Ankara-Moskova arasındaki ipleri koparmadı. İki ülkenin ilişkileri çok boyutlu ve Erdoğan-Putin için Suriye krizi masadaki dosyalardan yalnızca biri. Küresel boyutta ABD-Rusya arasında yaşanan gerginlik malum ancak iki ülkenin istihbarat birimlerinin en önemli casus takasının Ankara”da yapıldığı unutulmamalı. Basına yansıdığı kadarıyla bu tarihi takasta 26 casus iadesi gerçekleşmişti. Bu operasyonun Ankara”da yapılması Ukrayna-Suriye hattındaki gerilimde Türkiye”nin önemini gösteriyor. Suriye”nin uluslararası sisteme katılması için çoklu ittifakın olduğunu ve başat gücün Ankara olduğunu söylemeliyiz. Şimdi masada hangi dosyalar var diye eğildiğimizde Lübnan karşımıza çıkıyor. Lübnan”ın İsrail saldırılarından kurtularak dünya finans ve ticaret sistemine katılması için hem ABD hem de AB çözüm arayışlarını destekleyecektir. Trump”ın dünürü Orta Doğu danışmanı Lübnan asıllı işadamı Massad Boulos kendi ülkesinin yeniden Orta Doğu”nun cazibe merkezi olmasını isteyecektir. Bahçeli Ne Söylüyor?Suriye”de merkezi otoritenin tesisi silahlı grupların tasfiyesini zorunlu kılıyor. Suriye”de yaşanacak gelişmeleri Ankara”da çok az kişi biliyordu. Ancak 9 Eylül 2024″te bu köşede yazdıklarımız önemli ipuçları veriyordu. Devlet Bahçeli, 1 Ekim”de (Efkan Ala ile) DEM Parti sıralarına yürümüş, 22 Ekim 2024″de ise Öcalan formülünü öne sürmüştü. Bahçeli”nin konuşması ne iktidar elitlerinde ne de muhalif cephede anlaşılamadı. Takip ettiğim PKK çevreleri de altüst olmuştu. Erdoğan ve Bahçeli arasındaki ahretlik hukuku anlamayan twitter yıldızları o günlerde “ittifak dağılıyor analizi” yapmışlardı. Bahçeli”nin çağrısından sonra İmralı”daki Öcalan, Suriye”deki örgütün Rojava”daki yöneticilerine silah bıraktırabilecek mi? Bu sorunun cevabını arıyoruz. Aksi halde Suriye”de yaşanacak çatışmalarda Ankara”nın bir vebali olmayacak. Erdoğan”ın, Bahçeli”nin ve Dışişleri Bakanı Fidan”ın açıklamalarını dikkatle incelediğimizde Suriye”de terör örgütünün hiçbir ağır silahının bırakılmayacağını, örgüt yöneticilerinin geldikleri ülkelere döneceklerini anlıyoruz. Devlet Bahçeli dün partisinin siyaset okulu mezuniyet töreninde özenle hazırlanmış bir konuşma yaptı. Bilginin önemini vurguladığı konuşmada Yakup Kadri”nin Hüküm Gecesi romanındaki Ahmet Kerim karakteri, Tanpınar”ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanındaki Hayri İrdal karakteri ve Hegel”in gönderme yaptığı Minerva”nın Baykuşu metaforu çarpıcı örneklerdi. Bahçeli çokça sorgulanan devlet aklı kavramını da satır arasında tarif etti: Biz olayların peşinden sürüklenen değil, olayların rotasını belirleyen kuvvetli fikir ve düşünce sistematiğine sahibiz.
Source: M. Yalçın Yilmaz
Hasan Hüseyin Öz yazdı: Mutlak güç efsanesi çökerken
Batı bloku korkunç bir düşüş yaşıyor.Peki bir alternatif var mı?Asıl soru bu…Türkiye”nin Suriye”de becerdiği şeyi anlamak istiyorsak, buraya biraz eğilmek gerekiyor.Bir kere, sık sık altını çizdiğim gibi, yeni gelişen olayları çözümlemek için Batı”ya mutlak güç atfeden eski ezberleri bir kenara bırakmak şart. Çünkü dediğim gibi “Batı düşüyor” ve düşerken herkesi yutacak bir obruk açıyor.Soru açık ve net… BRICS, bir alternatif mi?Eğer konuyu ekonomik büyümeleri merkeze alarak değerlendirirsek, en azından, G-7″ye karşı yükselen bir dünya var diyebiliriz.Uluslararası Para Fonu”nun 2024 yılı için hazırladığı rapora bir bakalım…Bu yıl ABD”deki ekonomik büyüme %2.8.Rusya”daki beklenti daha yüksek… BRICS”in diğer iki büyük ülkesi olan Çin”de %4.8, Hindistan”da ise %7.Almanya resesyonda. İngiltere de aynı akıbeti paylaşıyor.Bu durum ciddi bir panik oluşturuyor Batı”da.Öte yandan Batı, Ukrayna”da bataklıktan çıkamıyor. 300 milyar dolar, Ukrayna”da boşa gitti. Ukrayna, ABD”nin başını çektiği G7 ülkeleri için bir hesap hatasıydı. Rusya, ekonomik yaptırımlarla diz çöktürülecekti. Ama istenen olmadı ve Rusya, süreçten daha güçlenerek çıktı.Tabi hemen şunu da söyleyelim… Batı bloku Rusya ilişkilerini Suriye”deki son gelişmelerin akabinde yeniden ve çok cepheli değerlendirmek gerekiyorsa da Ukrayna savaşı çerçevesinde ekonomik parametreler üzerinden yaptığımız analiz hala geçerliliğini korumakta.Bu arada Ukrayna ile ilgili çok ilginç bir konu daha var. Biliyorsunuz savaşın en önemli sorunlarından biri mühimmat.Geçenlerde Güney Kore”de çok tuhaf bir olağanüstü hadise yaşanmıştı, hatırlar mısınız? Konunun mühimmat meselesiyle dolayısıyla Ukrayna ile alakası olduğunu söylesem…Ülkemizde sadece “yolsuzluk” üzerinden okundu ama Güney Kore”de sıkıyönetime kadar giden sürecin temelinde aslında 155 milimetrelik top mermisi vardı. Amerika, uzun zamandır Güney Kore”ye Ukrayna”ya mühimmat gönderilmesi için baskı yapıyordu. Meclis bu konuda direndi. Devlet başkanı Yoon, 3 Aralık gecesi televizyonda yaptığı konuşmayla, “muhalefetin devlet karşıtı aktivitelere karışması” gerekçesiyle sıkıyönetim ilan etti. Ama sıkıyönetim altı saat sürebildi ancak.Batı bloğunun Asya”daki uzantılarından biri olan Güney Kore”deki bu darbe girişiminin püskürtülmesi, başka bir düşüş hikayesi aslında.Bu kadar ayrıntıya girmemin sebebi şu…Bazen olayları yalıtıyoruz ve dolayısıyla doğru okuyamıyoruz. Ukrayna”daki mühimmat krizini Güney Kore”deki tuhaf sıkıyönetim olayıyla bağlayamazsak ve sadece bu iki olayı bile merkeze alarak batının düşüşünü doğru kodlayamazsak, Suriye”de “mutlak güç” üzerinden yanlış okumalar yapmaya devam ederiz.Hülasa…Amerika ekonomik üstünlüğünü kaybetti. İyi bir konumda değil. Ukrayna”da Rusya”ya karşı ekonomik savaşı kullanmaya çalıştı, ama dediğim gibi sonuç alamıyor. Yani mutlak güç efsanesi çöktü.
Source: Hasan Hüseyin Öz