Küresel Siyaset Gündemi – 24 Aralık 2024

PKK/YPG/SDG açısından Suriye’de oyunun son perdesine girildi

Türkiye bu etkiyi kazanırken, Suriye’de yeni dönemin muhtemel bir önemli sonucu da şimdiden şekillenmeye başlamıştır. Bu sonuç, Fırat’ın doğusunda özellikle 2015 sonrası dönemde ABD’nin himayesi altında sahayı tutan, PKK uzantısı YPG/PYD’nin ana omurgasında yer aldığı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) açısından oyunun son sahnesine girilmiş olduğudur.Beşar Esad’ın Şam’da iktidara zayıf bir şekilde tutunabilmesinin ülke genelinde yol açtığı kilitlenme ve bölünmüşlüğün sonucu olarak SDG’nin koruması altında bu coğrafyada kurumsallaşmakta olan “Özerk Yönetim”in dayandığı denklem de son gelişmelerle birlikte tersyüz olmuştur.SDG’ye dönük uç veren sıkıntılı tablo aynen “Özerk Yönetim” açısından da geçerlidir.Bir başka anlatımla, uluslararası literatürde sıkça “Devletçik” olarak nitelenen, Şam’dan bağımsız bir şekilde kendi başına hareket etmekte olan bu yapının kalıcılığı da artık belirsizliğe girmiştir.EL COLANİ YPG’NİN KENDİSİNİ FESH ETMESİNİ İSTİYORŞam’da ipleri eline alan yeni liderlikten gelen bütün açıklamalar, önümüzdeki döneme hakim olacak bakışın ülkenin siyasi birliğinin korunmasının yanı sıra, merkezi otoritenin denetimine tabi olmayan bütün silahlı unsurların lağvedilerek bunların tek bir milli orduya bağlanmasına odaklandığına işaret ediyor.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın önceki gün Şam’da Suriye’nin geçiş dönemindeki fiili lideri Ebu Muhammed El Colani, kendisinin açıkladığı gerçek adıyla da Ahmet eş Şara ile yürüttüğü görüşmelerden sonra yapılan beyanlar bu açıdan yeteri kadar fikir vericidir.El Colani, Fidan’ın yanında yaptığı açıklamada, “Gelecekte hükümetin güçlü olmasını konuştuk. Özellikle de savunma bakanlığının önemi ve silahların sadece devletin kontrolünde kalmasını ele aldık. Devlet dışında herhangi bir grubun elinde silah olmaması gerekir” demiştir.Ardından bu ilkeyi spesifik olarak Fırat’ın doğusuna dönük bir çerçevede kayda geçirmek ihtiyacını duyan el Colani şöyle eklemiştir: “Gerek bizim kontrolümüzdeki gerek PKK/YPG’nin kontrolündeki bölgelerde hiçbir grubun elinde silah bulunmasını kabul etmemiz mümkün değildir.”Kendisinin bu çizgisini tamamlayan bir diğer beyanı, önümüzdeki günlerde Savunma Bakanlığı’nın ilan edilmesinden sonra Suriye’nin gelecekteki ordusunu kurmak üzere üst düzey yetkililerden oluşan bir komitenin oluşturulacak olmasıdır. Bir sonraki aşamada silahlı gruplar kendilerini fesh edeceklerdir.El Colani’nin ifadelerini hep birlikte değerlendirirsek, kendisini fesh etmesi gereken silahlı yapılardan biri de PKK/PYD/YPG uzantısı SDG, yani Suriye Demokratik Güçleri’dir.FİDAN: ‘İRADEMİZ ORTAK’Fidan’a gelince, basın toplantısında El Colani ile mutabakata vardıkları ortak pozisyon olarak açıkladığı şu hususlara dikkat çekebiliriz:“Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliği konusunda hiçbir tereddüt yoktur, asla da olamaz. Bugünkü görüşmemizde bu husustaki ortak irademizi teyit ettik. Bu vesileyle PKK/YPG’ye Suriye’de kesinlikle yer olmadığını bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bu terör örgütü, Suriye halkının topraklarını işgal etmekte ve doğal kaynaklarını çalmaktadır. Bugünkü toplantımızda, Suriye halkının PKK/YPG’yle mücadele konusunda ne denli kararlı olduğunu bir kez daha gördüm. PKK/YPG, bir an önce kendisini feshetmelidir.”Dışişleri Bakanı’nın vurguladığı bir diğer önemli husus, “PKK/YPG’nin Suriye topraklarının üçte birini işgal ederek enerji kaynaklarının başında oturmakta” oluşudur.Suriye’deki petrol kuyularının büyük bir bölümü Fırat’ın doğusunda YPG kontrolündeki bölgede kaldığından, normalde bütün Suriye halkına ait olması gereken buradaki petrol geliri de “Özerk Yönetim”in kasasına girmektedir.Şam’daki yeni merkezi otoritenin yalnızca “Milli Ordu” ihtiyacı değil, doğal kaynaklarının geliri meselesine de el atacağı hususunda şüphe yoktur. Üstelik bu bölgede yalnızca petrol değil, Fırat boyunca ülkenin tahıl üretimi açısından önem taşıyan verimli topraklar da bulunmaktadır.EL COLANİ, DEAŞ’LILARIN ALIKONDUĞU CEZAEVLERİNİ DEVRALMAYA HAZIRYPG/SDG bağlamında yeni dönemin en kritik başlığı DEAŞ ile mücadele meselesi olarak beliriyor. Bunun nedeni, ABD’nin PKK bağlantılı YPG/SDG’ye verdiği desteği, bu çerçevede Suriye’de asker bulundurmasını bu ülkedeki DEAŞ unsurlarıyla mücadele gerekçesi üzerinden inşa etmesidir.Suriye’de YPG bölgesinde ABD kaynaklarınca sayıları 10 bin dolayında gösterilen DEAŞ militanlarının alıkonduğu çok sayıda cezaevi ve ayrıca sayıları 40 binin üstüne çıkan bu militanların aile yakınlarının konduğu iki büyük kamp bulunmaktadır.Bu cezaevleri ve kampların güvenliği SDG güçleri tarafından sağlanmaktadır.Yeni dönemin kritik sorularından birini, bu cezaevi ve kampların akıbeti ve özellikle YPG devre dışı kaldığı takdirde bunların güvenliğinin nasıl sağlanacağı başlığı oluşturuyor.Fidan, Şara’nın (El Colani) kendisine “Suriye yönetiminin yeni iradesi adına bu konuda inisiyatif almaya hazır olduklarını söylediğini” aktarmıştır. Buna göre, muhatabı “tutukluları devralma konusunda gerekli girişimde bulunabileceklerini” ifade etmiştir.Bu durumda cezaevleri ve kampların devrinin nasıl yönetileceği, yine kritik bir konu olarak gündeme gelecektir.Her halükârda, Şam’da kurulacak yeni hükümet ülkenin meşru otoritesi kimliğiyle cezaevlerinin sorumluluğunu üstlendiği takdirde, ABD’nin Suriye’de kalabilmesi açısından en temel gerekçesi elinden alınmış olacaktır.BIDEN’IN SAĞ KOLU: “KÜRTLERİN YANINDA DURACAĞIZ”Buna karşılık, ABD yönetimi ısrarla YPG’nin üstüne gidildiği takdirde Suriye’de DEAŞ’la mücadelenin sekteye uğrayacağı görüşünü işliyor. Örneğin ABD Başkanı Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın geçen çarşamba günü New York’ta yaptığı bir açıklama bu açıdan kayda değerdir.Sullivan, Suriye’deki son gelişmeleri değerlendirirken Esad’ın gidişiyle birlikte DEAŞ’ın hemen bu durumdan yararlanmak için toparlanıp sahaya yayılma imkânlarını aradığını belirterek, “örgüte karşı bir askeri yeteneğin korunması gerektiğini” vurguluyor. Ayrıca, bu tavsiyeyi yakında iş başı yapacak olan Trump yönetimine de ilettiklerini söylüyor.Biden’ın sağ kolu durumundaki Sullivan’ın altını çizdiği ikinci husus, ABD’nin DEAŞ’la mücadelede “En iyi ve en yakın ortaklarının yanında durması gereğidir”.Sullivan, “Kürtlerin liderleğinde olan ancak çok sayıda Arabın da onlarla birlikte savaştığı Suriye Demokratik Güçleri’ni kastediyorum. Onların yanında durmalı ve bulundukları pozisyonlarda yeteri ölçüde emniyette olmalarını sağlamalıyız ki, iyi ortaklar olarak DEAŞ militanlarının alıkondukları cezaevleri ile eşleri ve çocuklarının yaşadıkları kampların yönetimindeki görevlerini yapmaya devam edebilsinler. (Militanlar) Buralardan çıktıkları takdirde gerçekten bölgeye ve sonunda ABD’ye hatırı sayılır bir tehdit oluşturacaklardır” diye konuşuyor.Bu sözlerinin sonunda “Dolayısıyla Kürtlerin yanında durmalıyız. Başkan Biden de bunu yapmayı amaçlıyor” diye ekliyor ulusal güvenlik danışmanı.SDG, ARTIK ABD İLE ŞAM ARASINDA BİR MESELEWashington’da Trump yönetiminin görevi 20 Ocak’ta devralmasına bir aydan da kısa bir zaman kalmışken ABD’nin önünde şimdiden asılı durmakta olan bir konu var. Bu, Suriye’deki yeni liderliğin talebi karşısında Washington’un PKK uzantısı YPG/SDG’ye desteği ve DEAŞ’lıların bulunduğu cezaevleri, kamplar konusunda nasıl bir tutum alacağı meselesidir.Denklemdeki yeni durum şudur. Geçmişte bu talep doğrudan Türkiye tarafından ABD’nin gündemine getirilmekteydi. Oysa artık bu dosyayı masaya koyan taraf doğrudan Şam’daki yeni meşru otorite olacaktır. ABD’nin Suriye’den çekilmesi yolundaki talepler güçleniyor.

Source: Sedat Ergi̇n


Escobar”ın yardımcısı Ochoa 25 yıl sonra serbest bırakıldı: Ülkesinde krallar gibi karşılandı

Medellin kartelinin Pablo Escobar tarafından yönetildiği dönemde kilit isimlerden biri olan uyuşturucu kaçakçısı Fabio Ochoa Vasquez, ABD’de 25 yıl hapis yattıktan sonra serbest kaldı. Şu anda 67 yaşında olan Ochoa ve kardeşleri, 1970’lerin sonu ve 1980’lerin başında ABD’ye kokain sevkiyatının hızla arttığı dönemde uyuşturucu ticaretinden büyük servet kazandı. Kardeşler, 1987 yılında Forbes dergisinin milyarderler listesinde yer almayı başarmıştı. Kolombiya”nın başkenti Bogota”daki El Dorado Uluslararası Havalimanı”na iniş yapan Vasquez basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Source: Dünya Gazetesi


İsrail”e yeni misilleme! Soykırımcı ülkenin bakanı tehdit etti

Yemen”deki İran destekli Husilerden İsrail”e bir misilleme daha geldi. Soykırımcı İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Husiler tarafından Yemen”den fırlatılan bir füze nedeniyle ülkenin orta ve güney kesimlerinde sirenlerin çaldığı bildirildi. Füzenin başarılı bir şekilde etkisiz hale getirildiği kaydedilirken, ilk belirlemelere göre can veya mal kaybı yaşanmadığı aktarıldı.HUSİ SALDIRISINDA 18 KİŞİ YARALANMIŞTIGeçtiğimiz cumartesi günü Yemen”den fırlatılan bir balistik füzenin Tel Aviv”e düşmesi sonucu 18 kişi yaralanmıştı. İsrail ordusu, Husiler tarafından fırlatılan füzeyi durdurma çabalarının başarısızlıkla sonuçlandığını açıklamıştı. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Yemen”deki Husilerin liderlerini öldürme tehdidinde bulunarak, “Tahran, Gazze ve Lübnan”da Heniyye, Sinvar ve Nasrallah”a yaptığımızın aynısını Hudeyde ve Sana”da da yapacağız.” dedi.Haaretz gazetesinin haberine göre, Savunma Bakanı Katz, Yemen”deki İran destekli Husilere “sert bir darbe” indireceklerini açıklamasını yaptı.Husilerin stratejik altyapılarını vuracaklarını ve liderlerini hedef alacaklarını belirten Katz, “Tahran, Gazze ve Lübnan”da Heniyye, Sinvar ve Nasrallah”a yaptığımızın aynısını Hudeyde ve Sana”da da yapacağız.” dedi.”Hamas”ı yendik, Hizbullah”ı yendik, İran”daki savunma sistemlerini kör ettik ve (füze) üretim sistemlerine zarar verdik.” diyen Katz, Husiler”e “sert bir şekilde” saldıracaklarını söyledi.Katz, “İsrail”e karşı elini kaldıran herkesin eli kesilecek ve İsrail ordusunun uzun kolu onlara vuracak ve görülmemiş hesabı görecek.” ifadeleriyle Husileri tehdit etti.Savunma Bakanı Katz, ayrıca yaptığı açıklamayla ilk kez Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye”ye İran”ın başkenti Tahran”da düzenlenen suikastı İsrail”in yaptığını doğruladı.Hamas lideri İsmail Heniyye uğradığı suikast sonucu yaşamını yitirmiş ancak Tel Aviv yönetimi bugüne kadar sorumluluk üstlenmemişti.Ayrıca ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığının (CENTCOM) X hesabından yapılan paylaşımda, USS Harry S. Truman uçak gemisinde Husiler”e karşı saldırılar için hazırlıkların yapıldığı bildirildi.Siyonist plan deşifre oldu!”ABD askerleri Suriye”de olmamalı””Şiddetli bir harekat başlatacağız

Source: Www.star.com.tr


Rusya”ya gönderilen birlikte ağır kayıp! Sayı 3 bini aştı

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski, sosyal medya platformu X üzerinden gündeme dair açıklamalarda bulundu. Ukrayna Genelkurmay Başkanı Oleksandr Syrskyi”den Rusya savaşına dair son bilgileri aldığını belirten Zelenski, “Kuzey Kore”nin Rus ordusuna ek birlikler ve askeri teçhizat gönderme riski var. Bu konuda somut adımlar atacağız” dedi. Kuzey Kore birliklerinin Ukrayna karşısında verdiği kayıplara dair son verileri de paylaşan Zelenski, “Kursk bölgesinde öldürülen ve yaralanan Kuzey Koreli asker sayısı 3 bini aştı” ifadelerini kullandı.”DENEYİM VE TEKNOLOJİ TRANSFERİ KÜRESEL BİR TEHDİT”Kore Yarımadası ve komşu bölgelerde istikrarsızlık riskinin, Moskova ile Pyongyang arasındaki işbirliğiyle orantılı olarak arttığını ifade eden Zelenski, “Modern savaş deneyiminin transferi ve askeri teknolojilerin Rusya”dan yayılması küresel bir tehdittir” uyarısında bulundu. Kuzey Kore ve Rusya üzerinde baskı kurmanın önemine vurgu yapan Zelenski, “Dünya için istikrarı sağlamanın maliyeti, durumu istikrarsızlaştıran ve hayatları mahvedenlere etkili bir şekilde baskı yapmanın maliyetinden her zaman çok daha yüksektir” dedi. “SURİYE”DE RUS VARLIĞININ SONA ERMESİ HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR”Esad rejiminin sona ermesinin ardından Suriye”de yaşananları da kurmayları ile birlikte ele aldığını aktaran Zelenski, “Ukrayna, Suriye”deki ve tüm bölgedeki durumu istikrara kavuşturmakla ilgileniyor ve paydaşların çabalarını destekleyecek” ifadelerini kullandı. Suriye halkının ve bölgenin güvenliği için Suriye”deki Rus varlığının sona ermesinin “hayati önem taşıdığını” vurgulayan Zelenski, “Suriye toplumunun normal yaşamına dönmesine ve etkili devlet kurumları inşa etmesine yardımcı olmaya hazır her devlete ve her lidere minnettarız” dedi. Suriye”de gıda güvenliğinin sağlanmasına yardımcı olmaya hazır olduklarını ifade eden Zelenski, “Suriye halkının temsilcileriyle birlikte, Esad rejiminin özellikle Ukrayna ve tüm Avrupa konusundaki hatalarını düzeltmek için çalışmaya hazırız” açıklamasında bulundu. F-16 savaş uçakları teslim edildiBeklenen patriot siparişi kabul edildi: 103,8 milyar dolarlık rekor onayPutin”den Türkiye”nin hassasiyetlerini gözeten adım! Stratejik öncelik olarak görüyor

Source: Www.star.com.tr


Türkiye”nin kararlılığını bu sözlerle anlattı: Burada durmayacağımızı herkes biliyor

Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı ve Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç, 24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü”nün sorularını cevapladı.BAŞKANIMIZ ÖDÜN VERMEDİSuriye”nin özgürleşmesi sürecinde Türkiye”ne dikkat çeken Kılıç, “2011”de iç savaş patlak verdiğinde, Esad rejiminin zalimliğinden, ölüm korkusuyla kaçan insanlara Türkiye kucak açtı. Cumhurbaşkanımızın aleyhine en çok kullanılan argümanlardan bir tanesi Türkiye”de bulunan Suriyeli göçmenlerdi. Siyasi anlamda da zorluklar çıktı ama Cumhurbaşkanımız hiçbir şekilde duruşundan bir santim ödün vermedi” diye konuştu.Suriye topraklarını işgal eden terör örgütü PKK/YPG”nin başta ABD olmak üzere batılı ülkelerin verdiği desteğe tepki gösteren Kılıç “Artık bu noktada ilerleyişimizin durdurulamayacağını herkes biliyor. Amerika”da, Avrupa”nın çeşitli ülkelerinde ortaya konulan cılız seslerle yanlış tabirler kullanılıyor. Ve deniyor ki “Kürtler bizim orada ortağımız” hayır! Sizin ortağınız PKK terör örgütü ve onun uzantıları. Kürtlerin en çok çektiği terör örgütü PKK”dır” dedi.ÇOCUKKEN FİZİKİ IRKÇILIK YAŞADIMKendisinin de gurbette doğduğunu belirten Kılıç, şunları söyledi: “Almanya”da büyüdüm. Irkçılığı 6 yaşında fiziki olarak yaşadım. Dolayısıyla, ırkçılığın ne alçak bir şey olduğunu iyi bilirim. Beni en çok üzen ülkemizdeki ırkçı yaklaşımların bir araya geldiği yerler oldu. Bunlardan bir tanesi, bir siyasi parti.”Başkan Erdoğan: Suriye”de yeni dönem başladı! Şera ile yakın diyalogTarihi ziyareti böyle duyurdular”Türk bayrağı olmayan bir ev yok

Source: Www.star.com.tr


Panama”da Donald Trump öfkesi! Posterini yaktılar

ABD”nin seçilmiş başkanı Donald Trump”ın Panama Kanalı çıkışının etkileri Panama”da yankı buldu.
Panama”nın en güçlü sendikalarından biri olan İnşaat ve Benzeri Sektörlerde Çalışan İşçilerin Ulusal Sendikası (Suntracs) önderliğinde meydanlara inen halk, Panama Parlamentosu önünde Trump”ı protesto etti.
Bir süre önce Trump, Panama”yı, Panama Kanalı”nın kullanımı için aşırı yüksek ücret istemekle suçlayarak, kanalın düzgün şekilde yönetilmemesi durumunda ABD”ye geri verilmesini talep edeceklerini söylemişti.
ABD”in seçilmiş başkanı dün de Truth Social sosyal medya hesabından yapay zekayla hazırlanmış Panama Kanalı”nda ABD bayrağının dalgalandığı fotoğrafı “ABD Kanalı”na hoş geldiniz.” cümlesiyle yayınlamıştı.
Trump”ın posterini yaktılar
ABD bayrağı ve Trump posterlerini yakan göstericiler, Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino”ya desteklerini dile getirdi.
Sendikadan yapılan açıklamada, “Donald Trump”ın tehditlerini kesin bir şekilde reddediyoruz. Bu bölge Panamalılara aittir. Egemenliğimizi ve kanalımızı korumakta kararlıyız.” ifadesine yer verildi.

Mulino”ya destek mesajları
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum ve Venezuela hükümeti, Panama”nın kanal üzerindeki egemenlik haklarına saygı duyulması gerektiğini vurguladı ve Mulino”ya destek mesajları gönderdi.
Mulino ise sosyal medya hesabından uluslararası topluma teşekkür ederek, “Tüm Panamalılar adına, farklı devlet başkanları, eski devlet başkanları, uluslararası örgüt liderleri ve yurttaşlardan gelen dayanışma mesajlarına minnettarız. Panama Kanalı bugün ve her zaman dünya ticaretine hizmet etmeye devam edecek.” paylaşımında bulundu.
Trump ne demişti?
Trump, Panama”yı, Panama Kanalı”nın kullanımı için aşırı yüksek ücret istemekle suçlayarak, kanalın düzgün şekilde yönetilmemesi durumunda ABD”ye geri verilmesini talep edeceklerini kaydetmişti.
Trump, eski ABD Başkanı Jimmy Carter”ın, kanalın yönetimini Panama”ya devretmesini “hata” olarak tanımlamıştı. Donald Trump, Panama”nın, kanalın kullanımı için fahiş ücret talep ettiğini savunarak, “Ülkemize yönelik tam anlamıyla soygun, derhal sona ermelidir.” ifadesini kullandı.
Mulino”dan yanıt gecikmemişti
Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino da Trump”ın sözlerine karşılık olarak, “Panama Kanalı, Panama”ya ait ve öyle kalacak.” demişti. Trump da buna “Göreceğiz” yanıtını vermişti.Mulino, “Tarifeler keyfi bir şekilde belirlenmez. Bu ücretler, piyasa koşulları, uluslararası rekabet, işletme maliyetleri ve kanalın bakım ve modernizasyon ihtiyaçları göz önünde bulundurularak kamuya açık bir şekilde belirlenmektedir” diye konuşmuştu.
Trump”ın Panama ısrarı… ABD bayraklı fotoğrafını paylaştı!Dünya

Source: Dünya Gazetesi


ATO Başkanı Baran: “Suriye, Türk iş dünyasına fırsat kapısı aralayacak”

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, ATO 29. Dönem Meclis Üyeleri Ekonomik İstişare Toplantısı için bulunduğu Antalya”da gazetecilere değerlendirmede bulundu.
Türkiye”nin, Suriye”deki iç savaş nedeniyle ekonomik, siyasal, sosyal ve demografik sorunlarla karşı karşıya kaldığını ifade eden Baran, “ATO olarak biz de Suriyeli kadınların sosyal hayata uyum sağlayabilmeleri ve ekonomide yer almaları için proje hazırladık.” ifadesini kullandı.
Baran, Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye”de yeni bir döneme girildiğini, şimdi Suriye”nin yeniden inşa ve yapılanma sürecinin başlayacağını söyledi.
“Türkiye”nin eli güçlü”
Birleşmiş Milletler raporuna göre, Suriye”nin inşa maliyetinin 400 milyar doları bulacağına işaret eden Baran, açıklamasına şöyle devam etti:
“Suriye”deki savaştan, ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel olarak en çok etkilenen Türkiye”nin bu süreçte aktif rol alması önemli. Türkiye, Suriye”nin yeniden inşa sürecinde rol üstlenebilecek potansiyele sahip bir ülke, komşu olması nedeniyle lojistik avantajlara da sahip. Suriye”de yeniden tesis edilecek ekosistemin sağlıklı kurulması, halen Türkiye”de yaşayan sığınmacıların geri dönmesini garantilemesi açısından da önemli. Bunlar, Türkiye”nin Suriye”yi yeniden inşa eden ülkeler listesinin başında olması gerektiğini ortaya koyuyor. Türkiye”nin eli güçlü. Bu gücü doğru kullanması için doğru stratejilerin ortaya konması gerekiyor. Suriye”deki yeni dönem, lojistik ve ticaret açısından ülkemiz için yeni fırsatların kapısını da aralayacak.”
“Türkiye”nin süreçte önemli pay alabileceği belirtiliyor”
Baran, Suriye ile ticaret kapılarının düzenlenmesi ve hava taşımacılığına yeni rotaların eklenmesinin, Türkiye”nin Orta Doğu, Afrika ve Körfez ülkelerine olan erişimini genişleteceğini, yeni dönemde Suriye”de yol, köprü, bina, elektrik şebekesi, su kanalı gibi altyapı projelerinin gündeme geleceğini kaydetti.
Türk müteahhitlerinin 1972″den bu yana 137 ülkede 522 milyar dolarlık projeye imza attığını aktaran Baran, “Bu tecrübenin komşumuzun ihtiyaçlarını giderme noktasında önemli olacağına inanıyoruz. Ayrıca, bölgeye yakın konumlanmış çimento ve demir-çelik fabrikalarının varlığı, doğal avantaj olarak görülüyor. Suriye”nin yeniden inşası için söz edilen 400 milyar dolardan Türkiye”nin 10 yıllık süreçte önemli pay alabileceği belirtiliyor.” ifadelerini kullandı.
Ticari ilişkiler de canlanabilir
Baran, Suriye”deki normalleşmeyle ticari ilişkilerin canlanmasının da beklendiğine işaret ederek, Suriye”nin, mobilya ve beyaz eşya ihracatı için önemli bir pazar olacağı beklentisini dile getirdi.
Suriyelilerin ancak istikrarlı bir ülkeye dönmek isteyeceğine dikkati çeken Baran, Suriyelilerin dönmesiyle tarım ve hayvancılık başta olmak üzere birçok sektörün iş gücü kaynağını kaybetmiş olacağını, mobilya, tekstil ve tarım sektörlerinin de bu durumdan etkilenebileceğini ifade etti.

Source: Dünya Gazetesi


Bakan Yerlikaya”dan önemli açıklamalar

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Anadolu Ajansı”ndaki Editör Masası yayınında gazetecilerin sorularını yanıtlıyor. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yerlikaya, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: Balıkesir”de 8.25″te bir patlama meydana geldi. Valimiz ile görüştük, tüm kuruluşlar oraya ulaştı. 4 yaralı, 12 can kaybı var. Savcılık soruşturma başlattı. Patlamanın nedeni henüz belli değil. Vefat edenlere Rahmet diliyor yaralananlara acil şifa diliyoruz. Gözden Kaçmasın PKK/YPG’nin DEAŞ şantajı… İşte bahane ettikleri o kamplar Haberi görüntüle AFAD”IN SEDNAYA HAPİSHANESİ”NDEKİ ÇALIŞMASI8 Aralık”ta tarihi bir gün yaşandı. 61 yıllık Baas rejimi çöktü ve Esed Rusya”ya kaçtı. 61 yıl boyunca kendi halkına işkencelerin yapılması, ölümlerle sonuçlanan 350 bin deniyor ama çok ötesinde can kaybı olduğu biliyor. Kendisi de Rusya”da sığınmacı durumuna düştü, ama kaçarak. Ülkenin kalan son zenginliklerini de alıp götüren zalim rejimden bahsediyoruz. Göç politikalarımız hep insani oldu. Cumhurbaşkanımız hep zalimin karşısında mazlumun yanında yer aldık dedi. Bizim, cumhurbaşkanımız liderliğinde, bize gelen Suriyelilere bakışımız da bu yönde oldu.Göçmen karşıtlığını, yabancı düşmanlığını dilde öyle aşırı kullananlar oldu ki anlamak mümkün değil. Suriyeli muhalifler inandığı değerler adına, toprak bütünlüğünden yana olanların kazanması sevinçle karşılandı.Sednaya ile ilgili oradan bir talep geldi. Çalışmalardan tatmin olmadıklarını söylediler. 43 araç 4 arama köpeği oraya gitti. 4 gün sonra Şam Büyükelçimiz görevine başladı. Sednaya”da, yerleşkede güvenli alanda hassas arama yaptılar. Gidenler en donanımlı arkadaşlarımızdı. Herhangi bir toplu mezar ya da bulunamamış birine rastlayamadılar. İnsanlık adına büyük utanç duyuyoruz. AFAD dünya çapında marka değeri güçlü olan kuruluşumuz. Fırat Kalkanı harekatı ile oradaki göçün kaynağının kontrol altına alınmasında bu bölgeye insanların tutunması için briket evlerin yapımını AFAD koordine etti. AFAD”ın yaptığı yardımlarla ilgili, 316 tır un gönderdik. 2017″den bu yana 1 milyon gıda kolisi, 110 bin 114 ton un yardımı yaptık. AFAD, STK”ların, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Kızılay”ın orada koordinasyonunu sağlıyor. Bize gelmesi muhtemel olan göç yerinde önlendi. Onurlu dönüşler de bu sayede oldu. Ülkemizde misafir ettiğimiz 4 milyon 164 bin göçmenden 2 milyon 920 bini Suriyeli. Suriyeli sayısı oransal olarak en fazla Kilis”te. İstanbul”da oran yüzde 3. SURİYELİLERİN EĞİTİM DURUMUBiz onlarla ilgili yaptığımız temel uyumla ilgili en önemlisi eğitimdi. Bizdeki Suriyelilerden 819 bini Suriyeli öğrenci. Okullaşma oranı 76.5. 60.750 Suriyeli şu an öğrenim görüyor. Yeni geçici hükümet kurulma çalışması içinde. Bazılarının Türkiye”deki mezunlardan olması sevindirici. KAÇ SURİYELİ DÖNDÜ?2017″den 8 Aralık”a kadarki dönüşlerde 763 bin 443 gönüllü olarak döndü. 8″inde Suriye”nin özgürleşmesinden sonra 15 gün içinde giden sayısı 25 bini geçti. SURİYE”DE MEMURLAR MAAŞLARINI ALAMIYOREsed kendisi kaçarken ülkenin kasadaki bütün parasını da götürmüş ve memurlar maaşını bile alamıyor. Suriye”de herkesi kucaklayan, onlarla bir beraber olan hükümeti destekleyerek huzur ikliminin olduğu, kendisine ve komşularına zarar vermeyen Suriye konusunda tavsiyelerimizi göstereceğiz. EN ÇOK GAZİANTEP”TEN GİDEN OLDUŞu anda 6 sınır kapımızda buradan gönüllü dönüşleri sağladık. Doğal olarak en çok bulunan illerden gitti, Gaziantep”ten giden oldu en çok. Gelenin en çoğu Halepli olunca gidenlerin de yarıya yakını Halepli.

Source: Hurriyet.com.tr


Grönland”ı ABD topraklarına katmak isteyen Trump”a “Satılık değiliz” cevabı

Dünyanın en büyük adası Grönland, iklim krizinin etkisiyle buzların erimesi ve yeni ticaret yollarının açılması nedeniyle giderek daha önemli hale gelen Arktik bölgesinde merkezi bir konuma sahip bulunuyor.

Zengin yer altı rezervlerine de sahip Grönland”ın hem ABD”ye yakınlığı hem de kilit deniz yolları üzerindeki konumu, Washington için özellikle Rusya ve Çin ile artan rekabet bağlamında “stratejik avantaj” olarak görülüyor.

Trump, 23 Aralık”ta Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, Grönland”ın ABD kontrolünde olması gerektiğine ilişkin söylemini yineleyerek, Ada”nın mülkiyeti ve kontrolüne sahip olmanın “mutlak zorunluluk” olduğunu savundu.

ABD”de görevi devralmaya hazırlanan Trump, “Ulusal güvenlik ve dünya genelinde özgürlük için ABD, Grönland”ın mülkiyeti ve kontrolünün mutlak bir zorunluluk olduğunu düşünüyor.” mesajını paylaştı.

Trump”ın bu sözleri, Grönland yetkilileri başta olmak üzere tepki çekti.

Grönland Başbakanı Egede, AA muhabirine yaptığı yazılı açıklamada, Grönland”ın “satılık olmadığını” vurgulayarak, “Grönland, Grönland halkına aittir. Biz satılık değiliz ve asla satılık olmayacağız. Uzun süredir devam eden özgürlük mücadelemizi kaybetmeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Öte yandan başta komşu ülkeler olmak üzere tüm dünyayla işbirliği ve ticarete açık olmaya devam ettiklerini belirten Egede, “Zira tüm işbirliği ve ticaret Danimarka üzerinden yapılamaz. Bizimle yapılacak tüm işbirlikleri bizim değerlerimize dayanmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Grönland, ABD için neden önemli?

Grönland”a ilgisini gizlemeyen ABD, özellikle soğuk savaş döneminde buraya önemli yatırımlar yaparak ve askeri üs kurarak bölgedeki varlığını güçlendirdi.

ABD uzun zamandır Grönland”da yer alan ve füze saldırılarına karşı erken uyarı sistemleri için kritik öneme sahip Thule Hava Üssü aracılığıyla bu bölgede askeri varlığını sürdürüyor.

Üssün stratejik konumu ABD”nin Kuzey Kutbu”ndaki ve Atlantik”teki faaliyetleri izlemesine olanak tanıyarak ulusal güvenliğini sağlamasına yardımcı oluyor.

Askeri kaygıların ötesinde, Grönland”ın mineraller, nadir toprak metalleri ve petrol rezervleri de dahil olmak üzere doğal kaynaklar açısından zengin olması da Ada”yı ABD için “çekici” kılıyor.

Ada”nın sahip olduğu kaynakların elektronik, yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlarda kullanılanlar başta olmak üzere ileri teknolojiler için gerekli mineraller olması dikkati çekiyor.

Grönland, önemli uranyum, altın, çinko ve diğer kritik malzeme rezervlerine sahipken ABD ise nadir toprak mineralleri konusunda Çin”e olan bağımlılığını azaltmak istiyor.

ABD”nin Grönland”ın başkenti Nuuk”ta 1953’te kapattığı konsolosluğunu 2020″de yeniden açma kararı da “yenilenebilir enerji ve maden kaynaklarıyla ilgili projelerde doğrudan iletişim ve işbirliğini kolaylaştırma” amacı olarak değerlendirildi.

Trump, 2019″da da “satın almayı” teklif etti

Grönland”ın merkezinde yer aldığı Arktik bölgesi, yıllar içerisinde Rusya, Çin ve ABD”nin nüfuz mücadelesi verdiği bir bölge haline geldi.

Trump da Rusya”nın askeri genişlemesine ve Çin”in bölgedeki artan varlığına karşı ABD”nin Kuzey Kutbu”ndaki etkisini güçlendirmek istiyor.

Aynı zamanda ABD”nin Arktik bölgesindeki ekonomik etkisini artırmak ve Grönland’ın zengin kaynaklarından da faydalanmak isteyen Trump, göreve geldiği ilk dönemde de Danimarka”dan Ada’yı satın alma isteğini dile getirdi.

Trump”ın 2019″da yaptığı bu teklifi Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, “saçma” olarak nitelendirerek reddetti.

Daha önce de gündeme gelmişti

Danimarka”ya bağlı özerk bölge olan Grönland, hem ABD hem de Danimarka ile jeopolitik çıkarlar, askeri strateji ve ekonomik kaygılarla şekillenen tarihi ilişkilere sahip.

2 milyon kilometrekareden fazla bir alanı kaplayan Ada, Danimarka-Norveç Krallığının 1721″de kontrolü ele geçirmesinin ardından koloni haline geldi.

Grönland, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya”nın Danimarka”yı işgali sırasında ABD”nin koruması altına girdi ve 1945″te Danimarka”ya iade edildi.

Danimarka 1979″da Grönland”a kendi kendini yönetme hakkı verdi, 2009″da ise özerklik genişletilerek Ada, iç işleri üzerinde daha fazla kontrol sahibi oldu.

Böylece Grönland, eğitim, sağlık, doğal kaynaklar ve kolluk kuvvetleri de dahil olmak üzere çoğu iç meselede yetkiye sahip bir iç yönetim hükümetine sahip oldu.

Öte yandan Danimarka, Grönland’ın dış politika ve savunma konularını denetlemeye devam etti.

Grönland, özellikle 2. Dünya Savaşı sırasında önemli bir stratejik konum haline geldi. Almanya”nın işgali sırasında ABD de Kuzey Atlantik”teki çıkarlarını korumak için 1943″te askeri üs kurdu.

Dönemin ABD Başkanı Harry Truman, 1946″da Grönland”ın Danimarka”dan 100 milyon dolar altın karşılığında satın alınmasını önerdi. Truman”ın teklifi üç seçenek içeriyordu: Grönland”daki ABD askeri üslerinin uzun vadeli olarak güçlendirilmesi, Danimarka”nın ABD askeri korumasını kabul etmesi ve bölgenin tamamen satın alınması.

Danimarka, bu teklifi reddetse de ABD”nin buradaki askeri varlığını devam ettirmesine izin verdi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: