Küresel Siyaset Gündemi – Çatışmalar, Seçimler ve Stratejik Gelişmeler

Suriye”deki yeni yönetimin lideri Şara duyurdu: HTŞ”nin feshedileceği resmen ilan edilecek

Şara, Suudi Arabistan”ın Al Arabiya televizyonuna verdiği mülakatta, ülkedeki gelişmelere, anayasal düzene, gelecekteki seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Şara, Ulusal Diyalog Konferası”nın toplumun tüm kesimlerini bir araya getireceğini, “Bu konferansta tüm kesimlerine katılım fırsatı vereceğiz. Suriye meselesini anlatacağız. Geçiş döneminde alınacak önemli ve hassas kararların oylamasını konferansa katılanlara bırakacağız.” dedi.Yakın zamanda İdlib”de sunulan hizmetlerin benzerlerini ülke geneline taşıyacaklarına dikkati çeken Şara, “Suriye”nin sadece İdlib gibi değil gelişmiş ülkeler gibi olmasını temenni ettiklerini ve 1 yılda köklü değişikler olacağını” söyledi.Şara, ülkenin yönetiminde ehliyet sahiplerinin yer alacağını ve toplum tüm kesimleriyle yüzyıllardır beraber yaşadığını kaydederek, “Ülkeyi yönetecekleri anayasa belirleyecek.” dedi.Devrik rejime ilişkin konuşan Şara, “Rejim toplumsal bölünmüşlük bıraktı. İntikam kafasından uzak durmalıyız. Akıllıca ve sakin bir şekilde sorunlara çözüm bulmalıyız. Bazı isimler var suçlar işlediler, onların peşine düşüp yakalayacağız. Cezalarını alacaklar.” ifadelerini kullandı.Şara ayrıca, “(Rejim döneminde) Medeniyetin başkenti Şam dünyaya en çok captagon üreten fabrikaya dönüştü.” eleştirisinde bulundu.- HTŞ”NİN FESHİHeyet Tahrir Şam”a (HTŞ) ilişkin Şara, “HTŞ kesinlikle feshedilecek. Ülke devrimci ve gruplar mantığıyla yönetilmez. Sanırım Konferansta feshedilecek. Resmen ilan edilecek.” dedi.Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu”nun (SMDK) feshedilmesine ilişkin soruya ise Şara “Bu evlerine çekilmeleri anlamına gelmiyor, yeni Suriye devletinin inşasına katılmaları anlamına geliyor.” yanıtını verdi.Şara ayrıca, Suriye”nin, “terör örgütü PKK/YPG”nin saldırı üssü olmasına” izin vermeyeceklerini vurgulayarak, Kürtlerin, Suriye”nin ayrılmaz bir parçası olduğunu ve ülkenin bölünmeyeceğini vurguladı.SDG adını kullanan PKK/YPG”yle temaslara değinen Şara, Suriye”nin kuzeydoğusundaki krizi çözmek ve daha sonra bu grubu hükümetin silahlı kuvvetlerine katmak için müzakereler yürüttüklerini belirtti.- “4 YIL SONRA SEÇİMLER DÜZENLENEBİLİR”Tek başına bir başarı elde etmediğini vurgulayan Şara, Suriye halkının sabrı ve fedakarlığı sayesinde rejimi yıktıklarını anlattı.”Rejimin yıkılması bölgenin güvenliğini 50 yıllığına sağladı. Türkiye”nin ve Körfez ülkelerinin milli güvenliği temin edildi.” diye konuşan Şara, ülkede yeni bir anayasanın hazırlanmasının ve yazılmasının yaklaşık 3 yıl sürebileceğini, seçimlerin de yaklaşık 4 yıl sonra düzenlenebileceğini dile getirdi.Şara, seçimlerin sağlıklı bir ortamda yapılabilmesi için “kapsamlı bir nüfus sayımı yapılması” gerektiğini ve bunun zaman alacağını kaydetti.Ülkede hukukun yeniden inşa aşamasında olduğunu aktaran Şara, ülkedeki protestolara ilişkin, “her vatandaşın görüşünü ifade etmesinin meşru bir hak olduğunu ancak kurumlara zarar verilmemesi gerektiğini” belirtti.Halkın beklentilerini karşılayacak, uzman ekiplerce dikkatlice hazırlanacak bir anayasa yazılacağını ifade eden Şara, “Şu an ki altyapı seçimler için maalesef uygun değil. Şu an 15 milyon insanın yerinden edildiğinden bahsediyoruz. Bunların nüfus kayıtları dahi yok. Şu an Suriye”nin nüfusunun sayısını sorsak kimse bilmez. Ülke içindeki ve dışındaki Suriyelilerin sayımı zaman alacak. Bunlar yapılmadıkça seçimler doğru olmaz.” diye konuştu.Ülkenin yeni bir ekonomi altyapısına ihtiyaç duyduğunu kaydeden Şara, bu sürecin biraz zaman alacağını ve ekonomi uzmanlarıyla uygun altyapının hazırlanacağını söyledi.- ABD, İRAN VE RUSYA”YA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELERYaptırım konusuna da değinen Şara, ABD”nin Suriye”ye yönelik yaptırımlarını kaldırması çağrısı yapmasının yanı sıra İran”ın da bölgedeki müdahaleleri konusunu “yeniden değerlendirmesini” umduğunu vurguladı.Şara, Beşşar Esed rejiminin devrilmesiyle “İran”ın bölgede önemli bir müttefikini kaybettiğini, Hizbullah”a kara yoluyla silah desteği sağlayan önemli bir koridorun da yok olduğunu” belirterek şunları kaydetti:”İran”ın bölge ülkelerine müdahalesi mezhepçiliğe ve iç savaşa yol açtı. Biz Tahran”a veya Lübnan”ın güneyine girmedik, köylerimize şehirlerimize girdik.”Ahmed Şera, Rusya”nın, yıllarca savunduğu Şam”daki müttefikini kaybetmesine rağmen Suriye”deki yeni yönetim için yaptığı son açıklamaların oldukça olumlu olduğunu belirtti.Şara, Rusya”nın Suriye ile ilişkisine “yakışır şekilde” ülkeden ayrılmasını istediğini ve Moskova”nın, Suriye için stratejik önemi olduğunu kaydetti.- BMGK”NİN 2254 SAYILI KARARIŞara, rejime karşı başlatılan operasyonda Birleşmiş Milletler Güvelik Konseyi”nin (BMGK) 2254 sayılı kararına ve kararın özüne uyduklarını belirterek, “Yerinden edilen insanların dönmesi garanti edildi, tüm tutukluları çıkardık. Yönetimi barışçıl devraldık. Başkan kaçtı, hükümet barışçıl şekilde yönetimi devraldı. 2254″ün özünün önemli bölümü yerine getirildi.” değerlendirmesini yaptı.Suriye”de geçen sürede çok şeyin değiştiğini ve bu süreçte yaşananların dikkate alınmasını vurgulayan Şara, “14 yıl boyunca 1 tutukluyu bile kurtaramayan, 1 mülteciyi evine döndüremeyen BM ve uluslararası toplum, rejime siyasi çözüm konusunda baskı yapamadı. Bugün Suriye halkı kendini bir başına kurtardı.” dedi.Şara ayrıca, “Komşu ülkelerle stratejik ilişkiler kurmak istiyoruz. Bölgenin istikrarını istiyoruz. Suriye”nin bölge ülkelerinin istikrarını bozacak hale gelmesine izin vermeyeceğiz. Devrimimiz bitti artık ülkeyi inşa etmeye başladık.” diye konuştu.

Source: Www.star.com.tr


İsrail tanklarına yürüdüğü anı paylaştı! Kolombiya lideri: Safiyye gerçek bir kahraman

Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, İsrail”in Kemal Advan Hastanesi”ne düzenlediği baskına ilişkin yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı:”Kemal Advan Hastanesi Müdürü Husam Ebu Safiyye gerçek bir kahraman. Oğlu (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu tarafından yapılan bombalı saldırıda öldürüldü ve o hastalarını yalnız bırakmak istemediği için hapiste. Şer ekseni nerede? Dünyanın doktorları nerede?”Kolombiya Cumhurbaşkanı bir başka paylaşımında, Ebu Safiye”nin İsrail tanklarına yürüdüğü anın görüntülerine yer vererek, “Filistinli doktor Husam Ebu Safiyye, tıp etiğinin ve insanına, halkına hizmetin gerçek bir kahramanıdır. Onu hapsetmek sadece onu tutuklayan zalim rejimin korkaklığını gösterir.” ifadelerini kullandı.Gazze”deki Sağlık Bakanlığı, yaptığı yazılı açıklamasında, “İşgal güçleri, Kemal Advan Hastanesi Müdürü Dr. Hüsam Ebu Safiyye”yi alıkoyarak, onlarca sağlık personelini de soruşturma için bir merkeze götürdü.” ifadelerine yer vermişti.

Source: Www.star.com.tr


Trump”ın geri istediği kanal nasıl ABD kontrolüne geçmişti?

Getty Images 31 Aralık 1999 da ABD Bayrağı indi, Panama bayrağı çekildi ve ilk kez Kanal Bölgesi nin sembolü olarak dalgalandı. Panamalılar kutlama yaptı Bu sahne, protestolar, gerilimler ve ölümlerle tanımlanan bir dönemin sonu anlamına geliyordu. Kanalın birkaç yıl işletmeciliğini yaban Alberto Aleman BBC ye yaptığı açıklamada Panama halkının reaksiyonunu görmek etkileyiciydi diyor. 25 yıl sonra okyanuslararası güzergahın egemenliği, ABD de göreve başlayacak Başkan Donald Trump ın tartışmalı sözleriyle yeniden gündeme geldi. Trump geçtiğimiz günlerde ABD gemilerinin kanalı kullanmak için ödediği para için Kazıklanıyoruz dedi. Trump bu durum değişmezse Panama Kanalı nın tamamen, çabucak ve soru sorulmadan ABD ye devrini talep edeceklerini söyledi. Panama Devlet Başkanı Raúl Mulino ise sosyal medyadan gösterdiği tepkide Kanalın her bir santimetrekaresi Panama ya ait olmaya devam edecek dedi. Peki, nasıl bu noktaya gelindi? Getty Images Kanal bölgesinde protesto gösterisi yapan Panamalı öğrenciler. Bir İç savaş ve Fırsat Büyük Okyanus u Atlantik Okyanusu na bağlayan bir kanal inşa etmek 16. yüzyıldan bu yana Avrupalı yerleşimcilerin gündemindeydi. O zamanlar güney denizlerine tek erişim, Şili nin güneyindeki Macellan Boğazı üzerindendi ve bu da Umut Burnu nun tehlikeli sularıyla yüzleşip, büyük mesafeler kat etmek anlamına geliyordu. O zamanlar Kolombiya toprağı olan Panama dan geçiş ilk olarak 19. yüzyılda denendi. Bogota kanalın inşa hakkını, Mısır da Süveyş Kanalını inşa eden Fransız mühendis Ferdinand de Lesepps e verdi. Ancak bir çoğu Afrikalı köle olan işçilerin hastalıklardan etkilenmesi, nem ve sürekli yağan yağmur, projeyi iflas ettirdi. ABD nin bu deniz güzergahına ilgisi de işte bu dönem artmaya başladı. O zamanlar Kolombiya binlerce kişinin ölümüne yol açan bir iç savaştan çıkıyordu. Siyasal gerilim çok yüksekti ve bu durum da nihayetinde Panama nın bağımsızlığıyla sonuçlandı. Getty Images Panama Kanalı, Büyük Okyanus ve Atlantik Okyanusu arasındaki geçişi açtı. ABD o zamanlar Porto Riko ve Küba nın kontrolünü ele geçirmiş olan bölgenin yükselen gücüydü ve Kolombiya daki iç karışıklığı büyük bir fırsata dönüştürdüler. ABD kanal yapımı hakkını almak için 40 milyon dolar ödeme yapmayı önerdi. Bu da, ABD ve Kolombiya arasındaki kanal inşaatı haklarını belirleyen Herran-Hay Anlaşması nın temelini oluşturdu. Karmaşık bir müzakere süreciydi ve 5 Ağustos 1903 te Kolombiya hükümeti, ülkenin egemenliğini ihlal ettiğini öne sürerek teklifi reddetti. Bu süreçte hala Kolombiya nın bir parçası olan Panama ise ABD nin desteğiyle Bogota nın anlaşmayı reddetmesine karşı çıktı. ABD ise Kolombiya karşılık verirse, askeri müdahalede bulunacağını söyledi ve 3 Kasım 1903 te Panama bağımsızlığını ilan etti. Getty Images Kanal Bölgesi nde dalgananan ABD bayrağı. Panamalı tarihçi Marixa Lasso, ABD nin Panama daki huzursuzluğu Kolombiya nın müdahalesi olmadan istediği anlaşmayı elde etmek için mükemmel bir fırsat olarak gördüğünü söylüyor. Bölünmüş bir ülke ve gerilimin başlangıcı Panama nın bağımsızlığından sonra iki ülke Hay-Bunau-Varilla Anlaşmasını imzaladı. Anlaşma Panama nın bağımsızlığını garanti altına alırken, ABD ye kanalda ve Kanal Bölgesi denilen ve stratejik su yolunun her iki tarafındaki sekizer kilometrelik alanda ABD ye daimi kontrol veriyordu. Anlaşmaya göre Panama bunun için 10 milyon dolar tazminat alacaktı. 1913 te inşaat tamamlandığında, buharlı Ancon gemisi kanalı geçen ilk gemi oldu ve kanalın açılışını dünyaya ilan etti. Ancak kısa süre sonra gerilimler başladı. Ülke fiziksel olarak ikiye bölünmüştü. Binlerce Amerikalı aileleriyle birlikte Kanal Bölgesi nde yaşar ve çalışırken kendi yasalarını kullandı. Kanal Bölgesi sakinlerinin Panama halkıyla herhangi bir teması yoktu ve Panamalılar da bölgeye özel izin olmadan giremiyordu. Panamalıların öfkesi büyüdü ve ABD varlığının bitmesi ve Panama Kanalı nın geri verilmesini isteyen eylemler yaptılar. 1958 de bir grup üniversite öğrencisi tarafından Egemenlik Operasyonu başladı ve resmen ABD toprağı olan yerlere 75 Panama bayrağı diktiler. Getty Images Panamalı öğrenciler 1950 li yılların sonunda bu yana Panama Kanalı nın geri alınmasını isteyen gösteriler yaptılar. Öğrenci eylemlerinin liderlerinden Ricardo Rios Torres 2019 da BBC Mundo ya yaptığı açıklamada Bize buraya Panamalıların giremeyeceğini söylediler. O gün biz de artık korkmadığımızı söyledik ve sömürge varlığının sürekli devam etmesine son verecek yeni bir anlaşma istedik demişti. Kanalın geri alınmasında önemli olaylardan biri de 1959 daki Vatansever Yürüyüş oldu. Panamalılar bayraklarını taşıyarak Kanal Bölgesine girmeye davet edildi. Yürüyüş barışçıl başladı ama eylemcilerin bölgeye girmesi engellenince Panamalılar ve polis arasında çatışma çıktı ve onlarca kişi yaralandı. Her iki olay da daha sonra Panama da popüler olan Bayrak eken egemenlik biçer sözüne ilham verdi. Şehitler Günü Bu olaylar, izleyen yıllarda daha çok protesto eylemini tetikledi. Müzakereler sonucu 1962 de Panama Devlet Başkanı Chiari ve ABD Başkanı John F Kennedy arasında her iki ülkenin bayraklarının Kanal Bölgesi nde dalgalanmasını öngören bir anlaşma yapıldı. Ancak anlaşmanın yürürlüğe gireceği 1 Ocak 1964 tarihi geldiğinde, Kanal Bölgesi nde yaşayanlar valinin emrini görmezden geldi ve Panama bayrağını çekmeyi reddetti. 9 Ocak ta Panama Ulusal Enstitüsü nden onlarca öğrenci okul bayraklarını taşıyarak Kanal Bölgesi ne gittiler ve bayrağın Bilboğa Lisesi nde çekilmesini talep ettiler. Ancak ABD Polisi öğrencileri durdurdu ve 20 den fazla protestocunun ölümüne, yüzlercesinin de yaralanmasına yol açan çatışmalar çıktı. Daha sonra bu gün Şehitler Günü diye anılmaya başlandı. Dönemin Panama lideri Roberto Chiari, iki ülke arasında yeni bir anlaşma imzalanana dek Washington ile ilişkileri keserek yanıt verdi. Birçok uzmana göre, Panama Kanalı nın 35 yıldan uzun süre sonra yine Panamalılara verilmesini sağlayan başlıca olayın bu olduğunu söylüyor. Getty Images Panamalı öğrenciler ve polis Kanal Bölgesi nde çatışırken. Torrijos-Carter Anlaşması O karanlık Ocak ayından sonra, 3 Nisan 1964 te ABD ve Panama arasındaki görüşmeler başladı. Her iki ülke de görüşmeler için özel büyükelçiler atadı. Ancak, Başkan Richard Nixon döneminde Amerikan Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ve Panama Dışişleri Bakanı Juan Antonio Tack arasında bir ortak deklarasyon imzalanması 10 yıl daha sürdü. Bu deklarasyon, Panama Kanalı nda her iki taraf için de kabul edilebilir bir nihai bir anlaşma için net bir çerçeve sundu. Getty Images ABD Başkanı Jimmy Carter ve Panama lideri Omar Torrijos, 7 Eylül 1977 de imzalanan anlaşmadan sonra birbirlerine sarılırken. Bu nihai anlaşmanın temelinde, ABD ye Panama Kanalı nda haklar ve Panama nın bazı kesimlerinde yetkiler veren Han-Bunau-Varilla Anlaşması nın kaldırılması yatıyordu. ABD Başkanı Jimmy Carter ve Panama lideri Omar Torrijos un 7 Eylül 1977 de resmen imzaladığı anlaşmanın temelinde bu yatıyordu. Kanal Bölgesi nde egemenliğin Panama ya ait olduğunu ve Panama yasalarına tabi bulunduğunu kabul ettiler ve kanalın 31 Aralık 1999 da devri üzerinde uzlaştılar. Carter, kanalı Panamalılara geri vererek Amerikalıların büyük ve güçlü bir ülke olarak, egemen, gururlu ama küçük bir ulusla adil ve onurlu bir anlaşma yapabileceğini gösterdiğini söyledi. Geri dönüş Bir geçiş döneminin ardından, yüzyılın değişmesinden günler önce dünya genelinden yetkililer, resmi devir teslim törenine katılmak için Panama ya gitti. Carter ın kendisi de oradaydı. Panama City nin farklı noktalarına geri sayan saatler bulunan dev ekranlar konuldu. Getty Images Dönemin Panama lideri Mireya Moscoso, eski ABD Başkanı Jimmy Carter, devir teslimin son gününde birliktelerken. Dönemin Panama Devlet Başkanı Mireya Morosco Kanal Yönetim Binasına Panama bayrağını çekti ve devir teslim resmen yapıldı. Morosco Panama Kanalı Panamalılara aittir. Panama nihayet tam anlamıyla egemen bir devlet oldu demişti.

Source: Habertürk


İmralı”dan Ankara”ya perde arkasında yaşananlar

MHP lideri Devlet Bahçeli”nin Suriye”deki gelişmelerden haftalar önce yaptığı açıklamalardan sonra mesafe alındı.Dem Partili Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder”in İmralı”ya ziyaretleri sonrası kamuoyuna yansıyanlar Öcalan”ın mesajlarını içeriyordu. Öcalan”ın mesajları mealen şöyle: “- Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır.- Sürecin başarısı için Türkiye”deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması, yapıcı davranması ve pozitif katkı sunması elzemdir. Bu katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır.- Gazze ve Suriye”de yaşanan hadiseler göstermiştir ki, dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır. Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerileri değerlidir.- Sayın Bahçeli”nin ve Sayın Erdoğan”ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.- Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.- Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır.- Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir.”Basına yansımayan tarafta neler oluyor derseniz parçaları birleştirelim ve perdenin arkasında neler oluyor bakalım.Geçtiğimiz haftalarda Öcalan”ın video mesajları Kandil”deki baronlara ulaştırıldı. Bu mesajlar kamuoyuna yansımadı elbette. Kandil”de 70 yaşına ulaşmış baronlar bu mesajlara olumlu yanıt vermedi. Zaten Kandil baronları “…Önderlik tecrit altında..” ifadesini kullandığında “..sen esirsin bizi yönetecek gücün yok…” mesajı veriyorlar aslında. Öcalan”ın Avrupa”daki etkisi de güç kaybediyor. Avrupa”daki illegal faaliyetler, uyuşturucu ve ticari faaliyetlerden elde edilen gelirler milyarlarca dolarlık bütçeye ulaştı. Örgütün feshini istemeyen baronlar Kandil”in arzusuyla Suriye”deki yapılanmayı uluslararası trafiğe dahil etmek istiyorlar. Üstelik örgüt içinde örgüt kuranlar, örgütün yereldeki yöneticisiyle kavga edenler de var. Mesela Londra”da örgütle Hüseyin Baybaşin çetesi arasında yaşanan kavgaya birçok şehirde rastlamaktayız. Öcalan”ın metinlerini okuduğumuzda egosunun çok yüksek olduğunu görüyoruz. Ölmeden önce başlattığı hikayeye yine kendisi son vermek istiyor. Bunu yaparken Suriye”deki kadroyu silahsızlandıracağını ve Türk devletine biat ettireceğini vaat ediyor. Öcalan”ın Suriye”de etkili olduğu ise bir gerçek. Bekaa Vadisi ve Şam”da geçirdiği yıllar boyunca bu sahada nüfuz alanı oluşturmuş. Ankara”yla uzlaşılacak nokta da burası. Suriye”de ortaya çıkan yeni tabloda Fırat”ın Doğu”sundaki sahada yerel polis ve zabıtaya dönüştürülecek PYD unsurları doğrudan Şam”a bağlı olacaklar ve bölgedeki Kürtlerin can güvenliği konusunda Türkiye garantör olacak. Üstelik Şam siyasetinde Kürt siyasetçilerin de oyları nispetinde görünür olacaklarını şimdiden söyleyebiliriz. Öcalan formülü Suriye sahasında kan dökülmeden Ankara”yı rahatsız etmeyecek bir çözüm içeriyor. Bunun karşılığında “umut hakkı” ile Öcalan ev hapsine alınabilir. Burada devlet dediğimiz otoritenin soğukkanlı olduğunu ve ülkenin çıkarları, yurttaşların huzuru için radikal formüller üretebileceğini kabul etmemiz gerekiyor. Öcalan-Kandil ilişkisinde yaşanan sorunlar ise Öcalan”ın problemi. Bu sahada İran ve Batı”lı aktörlerin etkisi bir gerçek ancak Öcalan”ın fedaileri olduğunu unutmayalım. Önderlik egosu yüksek bir Öcalan”ın Kandil”deki yönetimle savaşını seyredebiliriz. Geçmişte önderliğine karşı çıkan isimleri nasıl ortadan kaldırdığını biliyoruz. Örgütün kuruluşunda yer alan Resul Altınok, Abdullah Ekinci, Şahin Dönmez, Seyfettin Zoğurlu, Suphi Karakuş, Mehmet Turan, Mehmet Şener, Baki Karer, Hayri Durmuş ve Sakine Cansız gibi isimlerin başına gelenler PKK tarihinin karanlık sayfalarında yer alıyor. Suriye”de istikrar arayışı ve Irak sahasında terör örgütlerinin tasfiyesi jeopolitik denge arayışının bir parçası. 1071″de başlayan Türk-Kürt ilişkileri başka aktörlerin oyunlarına kurban edilmemeli. Önümüzdeki aylarda meseleye enerji, ticaret yolları ve Ankara”nın güvenlik hassasiyeti bağlamında bakmak durumundayız.

Source: M. Yalçın Yilmaz


Güney Kore”de Yoon için tutuklama talebi

Güney Kore de 3 Aralık taki sıkıyönetim ilanıyla ilgili yürütülen soruşturmada Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol için tutuklama talep edildiği bildirildi. Yonhap ın haberine göre, üst düzey görevliler hakkında Yolsuzluk Soruşturma Ofisi (CIO) ile Emniyet Genel Müdürlüğü ve Savunma Bakanlığının ortak soruşturmasını yürüten yetkililer, Yoon un tutuklanması için Seul Batı Bölge Mahkemesine başvurdu. Ayaklanma ve görevi kötüye kullanma şüphesiyle yürütülen soruşturmada Yoon un üç kez ifadeye çağrıldığı ancak çağrılara karşılık vermediği belirtilerek tutuklanması talep edildi. Yoon un avukatlarından Yun Gap-geun, CIO nun ayaklanma şüphesiyle soruşturma yürütmeye yetkili olmadığını savunarak, talebe karşılık yasal girişimlerde bulunacaklarını ifade etti. Güney Kore tarihinde ilk kez görevdeki bir Devlet Başkanı için tutuklama talep ediliyor. GÜNEY KORE DE SIKIYÖNETİM İLANI Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, 3 Aralık gecesi televizyonda yaptığı konuşmada, muhalefetin devlet karşıtı aktivitelere karışması gerekçesiyle sıkıyönetim ilan etmiş ancak parlamentonun, yaptığı oylamada kararı kaldırması ve ardından bunun Bakanlar Kurulunda onaylanmasıyla geri adım atmıştı. Yoon, muhalefeti hükümetin işlevini yerine getirmesini engellemekle suçlayarak sıkıyönetimin Kuzey Kore yanlısı güçleri ortadan kaldırmayı ve anayasal özgürlük düzenini korumayı amaçladığını savunmuştu. Sıkıyönetim ilanının ardından Savunma Bakanlığı, ordudaki komutanlara toplantı talimatı verip teyakkuzda olunması çağrısı yapmıştı. Öte yandan, sıkıyönetim birlikleri olarak görevlendirilen askerlerin Ulusal Meclise girdiği bildirilmişti. Ulusal Mecliste yapılan acil oturumda sıkıyönetim kararının kaldırılmasına ilişkin verilen önerge, 190 milletvekilinin oyuyla kabul edilmişti. Ulusal Meclis Başkanlığı Ofisi, sıkıyönetimin, yapılan oylamanın ardından hükümsüz hale geldiğini açıklamıştı. Bunun üzerine Bakanlar Kurulunu toplayan Yoon, kabinenin onayının ardından sıkıyönetimi sona erdirdiğini duyurmuştu. Ana muhalefetteki Demokrat Parti ve 5 küçük muhalefet partisinin, sıkıyönetim ilanının anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Yoon un azli için Meclise sunduğu önerge, 7 Aralık taki oylamada nitelikli çoğunluğa ulaşılamadığı için reddedilmişti. Muhalefet partilerinin aynı gerekçeyle sunduğu ikinci önerge, 14 Aralık taki oylamada bu kez nitelikli çoğunluk sağlanarak kabul edilmişti. Meclis tarafından azli istenen Yoon, Anayasa Mahkemesinin hakkında vereceği karara dek görevden geçici uzaklaştırılmış, yerine Başbakan Han Duck-soo vekaleten getirilmişti. Muhalefetin girişimiyle Ulusal Meclis te 27 Aralık ta yapılan oylamada devlet başkanlığına vekalet eden Başbakan Han için de azil kararı verilmişti. Han ın yerine devlet başkanlığı vekaletini Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Choi Sang-mok üstlenmişti.

Source: Habertürk


Mevzu derin II

İstanbul Havalimanı üzerinden Suriye”yi dünyanın her tarafına bağlayacağız”Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı BakanıÖnceki yazımda Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu”nun mesajlarını ele almaya başlamıştık.Kapsamı oldukça “geniş” olan açıklamaların Suriye için ne demek olduğunu yukarıdaki cümleden bile anlayabilir insan.Dile kolay, “Dünyanın En İyi Uluslararası Havalimanı Hub”ı” ile bağlanacak.Sayın Cumhurbaşkanımızın, Bakanlar Kurulu”ndaki talimatı olan “Suriye”yi ayağa kaldırmak için ne gerekiyorsa yapılması, tüm kurumların beraber hareket etmesi” mevzunun ne kadar derin olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.Ne de olsa dünyanın “gözü kulağı” Suriye”de. Dolayısıyla zaman şimdi, hemen, acilen.Bakanımız Uraloğlu da önümüzdeki hafta içinde Şam ve Halep”te bulunan havalimanlarına heyet gönderilmesine işaret etti.Suriye”deki 5 havalimanından ön plana çıkmış olan ve son zamanlara kadar da işletilen 2 tane havalimanı Şam ve Halep. Öncelik verilecek olan Şam Havalimanı”nda geçen sene 100 bin civarındaki yolculuğun, İstanbul Havalimanı”nın işte 5-6 saatlik seyahat trafiğine denk geliyor. Halep”te ise 50-60 bin civarında bir seyahat olmuş ama hiçbir radar sistemi olmadan. Cep telefonlarından takip edilen hava radar uygulamasından yönetmeye çalıştıklarına insan inanmak istemiyor ama öyle.Dillere pelesenk olan o meşum kara yoluna da değinmeden geçmedi Bakanımız: “Suriye”deki iç dinamiklerde olsun, M4 kara yolu hem M5 kara yolu hep konuşuldu. Yani bir kara yolu ülkenin siyasetinde bu kadar etki edebilecek durumda.”Kara yollarındaki durum ile ilgili olarak Karayolları Genel Müdürlüğü eliyle ve Milli Savunma Bakanlığı eliyle birçok iş yapıldığı ve birçok yıkılan köprülerin tamir edildiğine de dikkat çekiyor Bakanımız.Bölgeden yapılan canlı yayınlarda da şahit olduğumuz duruma da değiniliyor tabi: Suriye”nin haberleşme açısından Türkiye”nin 20-30 yıl gerisinde olduğunu ifade ederek birçok noktada cep telefonu ile iletişimin sağlanamaması hususunda da gerekli tespitleri yapılacağı ve gerekenlerin hayata geçirilmeye çalışılacağı.Az cümle, iş çok vakit yok: Hemen, şimdi, acilen.

Source: Filiz Katman


İtalyan uzman Piaggio”nun Baykar”a satışını değerlendirdi: Kazan-kazan operasyonu

1884″te kurulan ve ilk uçağını 1915″te üreten Piaggio Aerospace, 2018″den bu yana “kayyum” idaresi altındaydı. Satış sürecinde İtalyan basınına göre Türkiye”nin yanı sıra Brezilya ve Suudi Arabistan”dan da teklifler gelmişti. Geçen Cuma günü ise İtalya Ticaret ve Made in Italy Bakanlığı, şirketin Türkiye”den Baykar”a satıldığını açıkladı. Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar da sosyal medyada İtalyanca ve Türkçe yayımladığı mesajında, “Baykar olarak 140 yıllık köklü bir mirasa sahip Piaggio Aerospace”i bünyemize katarak Türk havacılık sanayisinin gücünü Avrupa”ya taşıyoruz. Bu stratejik adımla üretim kapasitemizi güçlendirirken tarihi bir markayı geleceğe taşımanın sorumluluğunu üstleniyoruz” dedi. İtalya Ticaret ve Made in Italy Bakanı Adolfo Urso da anlaşmayı “ülke için stratejik bir varlık olan Piaggio Aerospace”e yeni bir gelecek” olarak tanımladı. Öte yandan muhalefet ve sendikalardan İtalya”nın ve çalışanların çıkarlarının korunması çağrıları geliyor. Satış operasyonunu BBC Türkçe”ye değerlendiren savunma ve Türkiye uzmanı Uluslararası İlişkiler Profesörü Federico Donelli ise Baykar”ın bu anlaşmayla pazarını ve arzını genişletme potansiyeline vurgu yapıyor ve “Bu, en azından kağıt üzerinde bir kazan-kazan operasyonu gibi görünüyor” diyor. 2014″te Abu Dabi hükümetine ait Mubadala şirketine satılan Piaggio, 2018″de finansal sıkıntılar nedeniyle İtalyan devleti kontrolünde “olağanüstü yönetim” olarak anılan bir kayyum idaresine alınmıştı. İtalya hükümeti, şirketin bu dönemde de tam kapasiteyle faaliyetlerini sürdürdüğünü belirtiyor. Şirketin başta gelen faaliyetleri arasında, İtalyan ordusunun da kullandığı P180 Avanti iş jetleri; istihbarat, gözetleme ve keşif amaçlı HammerHead İHA”ları ve ABD”nin F35 programında kullanılan F135 motor parçaları da bulunuyor.Donelli, bu bağlamda “stratejik bir varlığın satın alınmasının ikili ilişkiler üzerinde daha da olumlu bir etki yaratacağını” söyledi.Prof. Federico Donelli de “Baykar sağlıklı ancak pazarını genişletmesi gereken bir şirketi satın alıyor, bu açıdan Türk şirketinin şüphesiz katkısı olacaktır” diyor. Bakanlık: Garantiler verildi Cuma günü açıklanan anlaşmayla İtalya hükümeti, olağanüstü yönetimdeki Piaggio Aerospace markası altında faaliyet gösteren iki şirket Piaggio Aero Industries ve Piaggio Aviation”ın tüm iş komplekslerinin Türk şirketi Baykar”a devredilmesine onay verdi.Ticaret ve Made in Italy Bakanlığı”nın açıklamasında, “İHA (insansız hava aracı) sistemleri ve ileri havacılık teknolojileri alanında lider geliştirici ve üretici şirketlerden” Baykar”ın Piaggio”yu “net ve iddialı bir endüstriyel vizyonla yeniden canlandırma garantisi” verdiği belirtildi.Açıklamaya göre Piaggio”nun satışı için gelen üç teklif içinde Baykar”ın teklifinin, “Piaggio Aero ve Piaggio Aviation çalışanlarının ve alacaklılarının çıkarlarını garanti altına almak ve grubun endüstriyel görünümünü ileriye taşımak için en uygunu olduğu kanaatine varıldı”.Anlaşmayla Baykar”ın hem uçak üretimi hem de motor bakım ve motor komponent üretimi faaliyetlerini sürdürme ve güçlendirme vaadinde bulunduğu belirtildi.Anlaşmanın ekonomik boyutu bakanlık tarafından açıklanmadı. Piaggio”ya bu konuda yönelttiğimiz sorulara haberimiz yayına girene kadar yanıt gelmedi.Detayları kamuya henüz duyurulmayan endüstriyel planla ilgili sendikalardansa ihtiyatlı açıklamalar geldi.Sendikalar, üretim tesislerinin ve istihdamın sürekliliğini, üretim varlıklarının korunmasını, insan kaynakları ve araştırmaya yatırım yapılmasını ve endüstriyel planda bu konularda garanti verilmesini talep ediyor. Sıfır emisyonlu iş uçağı projesi İtalya Metal İşçileri Sendikası (Uilm) Baykar”ın Piaggio”yu satın alarak Avrupa”daki pazarını büyütme fırsatı elde ettiğini de vurguladı.Trieste Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü ve İtalya”nın köklü düşünce kuruluşlarından Uluslararası Siyaset Araştırmaları Enstitüsü (ISPI) araştırmacısı Federico Donelli de bu anlaşmanın Baykar”ın “hem pazarını hem de arzını genişletme arzusunun” göstergesi olduğunu söyledi.Donelli, Baykar”ın Piaggio”yu satın almasının arkasında, bazı sektörler veya modellerle ilgili “know-how” elde etme isteğinin de olduğunu vurguladı, “Bunların arasında şüphesiz P180 Avanti”nin yanı sıra sıfır emisyonlu iş uçağı projesi de var” dedi.Donelli”ye göre, “Baykar”ın son yıllarda inşa ettiği şöhret ve itibar, Piaggio Aero”nun yeniden lansmanı için faydalı bir itici güç olabilir”. Ayrıca, Piaggio Aerospace ve Baykar”ın uzmanlığı arasındaki entegrasyon, HammerHead gözetleme dronları gibi bazı modellerin daha da geliştirilmesinde ve genel olarak motor bileşenlerinin üretiminde belirleyici olabilir.

Source: Internet Haber


Türkiye ile İran arasındaki tarihsel ilişkiyi nasıl okumalıyız?

Ben, “her fırsatta İran ve muhipleri tarafından zehirlenen bir süreç” olarak değerlendirdiğimi hemen belirteyim.İkincisi, gerçeklikle bağını bir türlü kuramayan, hatta kurguladıkları sahnede her türlü manipülatif tekniği sergileyerek kitleleri gerçeklikten koparan bir rejimle, akılcı bir ilişkinin kurulamayacağını söyleyeyim.Bu konuda bir şey daha söylememe izin verin…Tarihsel bağlamda varlığını komşusuna karşıt olarak konuşlandırmış hatta bunu amentüsünün merkezine oturtmuş İran”ın yaşadığı bölünmüş benliğe dayalı ontolojik krizleri de yönetmenin tarihi Türkiye-İran ilişkisi.Misal mi?Siz de izlemişsinizdir muhtemelen, geçenlerde İran dini lideri Hamaney”in huzurunda bir meddah ağlamaklı bir şekilde bir mersiye okumuştu.Meddah, savaş istiyordu, Mescid-i Aksa”da namaz kılmak için kılıçlarını çektiklerini söylüyordu.Dedik ya bölünmüş benlik ya da ünlü İranlı düşünür Daryush Shayagan”ın ifadesiyle yaralı bilinç böyle bir şey işte.Sınırlı kapasitesi ve gerçeklikten kopuk, saplantılı teoloji ile şekillendirilmiş stratejisi arasına sıkışıp kalmış bir ülkenin hezeyanları üzerinden fikir yürütmek gerçekten ilginç.İşte ikiyüzlülük buralarda kendine yer buluyor. Takiyye ve kitman yöntemiyle üretilen siyasette, enselenme korkusuyla kaypaklığa evrilen zihniyete sahip İran.Kavramları yerli yerine oturtalım…Mezhep perdeli Pers siyaset teolojisi bugün lime lime dökülüyor.Suriye topraklarında, Hizbullah ve devrim muhafızlarının stratejisini hayata geçiren vekil örgütler insanları katlederken, toplu mezarlar oluştururken de aynı perdeyi kullanıyorlardı.Ama dediğim gibi, perde yırtıldı, her şey ayan oldu ve Suriye”de gerçekler galip geldi.Fakat Hamaney, ayaklanma çağrısı yapıyor bölgede.Yardım kanalları kalmamış, ama bölge halkını tahrik etmekten geri durmuyor dini liderleri.Esed kalıntısı Şebbihalara, Suriye”de kaldıkları süre içinde örgütledikleri Nusayri ve Şiiler”e seslenerek, “Suriye”de yaşananlar onurlu bir direnişe sebep olacak. Gençler kaybedeceğiniz bir şey yok” sözleriyle de yine fitne yaydı, zehir saçtı.Oysa… Kalıntılar organize olamıyorlar, saklanıyorlar. Sadece pusu atabiliyorlar. Her geçen gün çember daralırken sığınacakları yer kalmadı, silah temin edebilecekleri kaynaklar da yok artık.Bir de şu var… Geçici Şam hükümeti, Nusayriler ve Şiiler dahil bütün toplum kesimlerini kuşatan bir sistem ve hukuktan bahsediyorlar.Siz bakmayın şu siyasal Aleviciler”in tezviratlarına. Suriye”de bir hukuk tesis edilmeye çalışılırken, geçmişte halkı katleden Esed artıkları da bir bir yakalanıyor. Yoksa dediğim gibi konunun Alevilerle, Şiilerle pek alakası yok.Eğri oturalım doğru konuşalım…İran”ın asıl sindiremediği konu Türkiye”nin Suriye”de sabırla elde ettiği konum ve insanları yaşatmaya dayalı hukuk oluşturma kabiliyeti.Durum böyleyken, üstüne üstlük büyük bir yenilgi yaşamışken nasıl sindirsin?İlkesel bir fark ortada…Bir tarafta kaostan, terörden medet uman, kendisi terör üreten İran, diğer tarafta yaşamı ve düzeni merkeze alan, hukuk tesis ederek bölgesel birliği sağlamak için mücadele eden Türkiye.

Source: Hasan Hüseyin Öz


2024″te dünya ne yaşadı?

Seçimler, krizler, gerilimler… 2024 dünyada en çok seçimin yaşandığı, gerilimlerin de had safhaya çıktığı bir sene oldu. Dünya, dikkatle ve merakla ABD de gerçekleşecek seçimleri bekledi; bunun yanında Orta Doğu da tansiyon yükseldi. İsrail in Gazze ye yönelik saldırıları bu sene de sürdü, ateşkes görüşmeleri sonuçsuz kaldı. İsrail ile Lübnan Hizbullah ı arasında yükselen tansiyon bölgede endişe yarattı. 2025 te ise Donald Trump, 4 yıl sonra Beyaz Saray a geri dönecek. 20 Ocak ta yemin ederek göreve başlayacak Trump ın ikinci döneminde neler yaşanacağı şimdiden merak ediliyor. 2025 te bir yandan da İsrail in Gazze ye saldırıları, Rusya-Ukrayna hattında yaşananlar, Suriye deki yeni yönetim ile birlikte neler yaşanacağını takip edeceğiz. Peki 1 Ocak tan yıl sonuna kadar dünyanın dört bir yanında neler yaşandı? 1 Ocak: Japonya da 7,6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi, 161 kişi öldü. 3 Ocak: İran ın Kerman kentinde Kasım Süleymani nin anıldığı törende meydana gelen patlamada en az 103 kişi öldü. 17 Ocak: İngiliz Kraliyet Sarayı, Galler Prensesi Kate in karın ameliyatı için hastaneye kaldırıldığını ve Kral 3. Charles ın prostat kanseri tedavisi için ameliyat olacağını açıkladı. 16 Şubat: Rus muhalif Aleksey Navalny, Moskova nın 1900 kilometre kuzeydoğusunda bulunan cezaevinde hayatını kaybetti. 4 Mart: Fransa kürtaj hakkının anayasal güvence altına alındığı ilk ülke oldu. 7 Mart: İsveç, resmen NATO üyesi oldu. İttifakın 32. üyesi olan İsveç, 200 yıllık tarafsızlık politikasından vazgeçti. 22 Mart: Galler Prensesi Kate Middleton, kanser tedavisi gördüğünü açıkladı. 1 Nisan: İsrail, Suriye nin Şam kentindeki İran Büyükelçiliğine hava saldırısı düzenledi. Bu 2020 den bu yana İran hedeflerine yönelik en ciddi saldırı oldu. Saldırıda üç kıdemli general olmak üzere yedi yetkili öldü. 13 Nisan: İran, İsrail in saldırısına misilleme olarak İsrail e yönelik yüzlerce drone ve füzeyle saldırdı. 15 Nisan: Donald Trump, ABD tarihinde bir ceza davasında yargılanan ilk eski ABD Başkanı oldu 19 Nisan: Hindistan da haftalarca sürecek ve milyonlarca insanın oy kullanacağı dünyanın en büyük seçimi başladı. 7 Mayıs: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Mart ayında yapılan seçimleri kazandı ve Kremlin Sarayı nda beşinci kez görevini devam ettirmek üzere yemin etti. 19 Mayıs: İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan Azerbaycan dan dönerken helikopter kazasında öldü 1 Haziran: Hindistan’da altı hafta süren dünyanın en büyük seçimi sona erdi, yaklaşık 642 milyon kişi oy kullandı. 2 Haziran: Meksika nın 200 yıllık tarihinde bir ilk yaşandı. Claudia Sheinbaum ülkenin ilk kadın başkanı olarak seçildi. 9 Haziran: Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağ rüzgarı esti. Avrupa nın birçok ülkesinde aşırı sağ partiler ilk ya da ikinci sırada yer aldı. 18 Haziran: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 yıl aradan sonra ilk kez Kuzey Kore ye gitti ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile bir araya geldi. 5 Temmuz: İran da Cumhurbaşkanı Reisi nin ölmesinin ardından yapılan seçimlerin ikinci turunda Mesud Pezeşkiyan cumhurbaşkanı seçildi. 5 Temmuz: Birleşik Krallık Genel Seçimleri, 14 yıldır iktidardaki Muhafazakar Partisi nin yenilgisiyle sonuçlandı. Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisi iktidar oldu. 13 Temmuz: Donald Trump, Pensilvanya da Butler bölgesindeki seçim mitinginde, silahlı saldırıya uğradı. Trump sağ kulağından yaralanırken, saldırgan olay yerinde etkisiz hale getirildi. 21 Temmuz: ABD Başkanı ve yeniden aday olacağı düşünülen Joe Biden, kendisine yönelik eleştirilerin ardından adaylıktan çekildi. Ve başkanlık yarışında yardımcısı Kamala Harris’i desteklediğini duyurdu. 30 Temmuz: İsrail in Lübnan ın başkenti Beyrut a düzenlediği saldırıda Hizbullah ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükrü öldü. 31 Temmuz: Hamas lideri İsmail Haniye, İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan ın yemin töreni için bulunduğu Tahran da İsrail in düzenlediği suikast sonucu öldü. 1 Ağustos: ABD ile Rusya arasında Soğuk Savaş tan bu yana yapılan en büyük esir takası MİT in arabulucuğu ile Ankara da gerçekleşti. Toplam 26 tutuklunun takas edildiği operasyonda, ABD, Almanya, Polonya, Slovenya ve Norveç te tutuklu bulunan 10 kişi serbest bırakılırken; Rusya ise 16 tutukluyu ABD ye teslim etti. Rusya nın serbest bıraktığı isimler arasında Wall Street Journal muhabiri Evan Gershkovich de yer aldı. 17 Eylül: Lübnan da Hizbullah mensuplarının kullandığı çağrı cihazları patlatıldı. 12 kişi öldü, 3 bine yakın kişi yaralandı. 18 Eylül: Çağrı cihazlarının patlatılmasından bir gün sonra Lübnan da bu kez telsizler patlatıldı. Bu kez 25 kişi öldü. Hizbullah saldırılardan İsrail i sorumlu tutarken, İsrail saldırıların sorumluluğunu üstlenmedi. 27 Eylül: 30 yıldan uzun süredir Hizbullah lideri olan Hasan Nasrallah, İsrail in Beyrut a düzenlediği hava saldırısında öldürüldü. 16 Ekim: Hamas lideri Yahya Sinvar, İsrail in Refah a düzenlediği saldırıda öldürüldü. 5 Kasım: ABD de gerçekleşen başkanlık seçiminin kazananı Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump oldu. 47. ABD Başkanı seçilen Donald Trump, Demokratların adayı Başkan Yardımcısı Kamala Harris i yendi. 4 yıl sonra Beyaz Saray a geri dönmeye hazırlanan Trump, 20 Ocak ta yemin ederek görevine başlayacak. 3 Aralık: Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, 50 yıl sonra ilk kez sıkıyönetim ilan etti. Ülkedeki 6 sıkıyönetim krizi 6 saat sürdü, Yeol görevden alındı. 4 Aralık: Fransa Başbakanı Michel Barnier liderliğindeki Fransız hükümeti, 1962 den bu yana ilk kez güvensizlik oyu ile düştü. 8 Aralık: Suriye de 61 yıllık Baas, 53 yıllık Esad rejimi ve 13 yıldır süren iç savaş, muhalif güçlerin 12 günlük ilerleyişi sonucu Şam’da kontrolü sağlamasıyla sona erdi. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, muhaliflerin Şam a girmesinin ardından Moskova ya kaçtı. 16 Aralık: Almanya Başbakanı Olaf Scholz, parlamentoda yapın güven oylamasını kaybetti. Ülke, 23 Şubat’ta erken seçime gidiyor. 29 Aralık: Güney Kore nin Muan şehrinde yolcu uçağının inişte kontrolden çıkması sonucu meydana gelen kazada 181 kişinin bulunduğu uçakta 179 kişi hayatını kaybetti. 30 Aralık: Eski ABD Başkanı Jimmy Carter, 100 yaşında hayatını kaybetti. 1977-1981 yılları arasında ABD nin 39. başkanı olarak görev yapan Jimmy Carter, ABD tarihindeki en uzun yaşayan başkan olarak kayıtlara geçti.

Source: Habertürk


179 kişinin öldüğü uçak kazasından sağ kurtulan görevli ilk kez konuştu

Tayland”ın Bangkok şehrinden kalkan Jeju Air firmasına ait yolcu uçağı Güney Kore”de pistten çıktı ve duvara çarptı. 175 yolcu ve 6 uçuş görevlisinin bulunduğu uçaktan sadece 2 kişinin sağ çıktığı bildirildi. “SON SÖZLERİMİ SÖYLEMELİ MİYİM?” İngiliz haber ajansı Reuters”ın haberine göre, uçaktaki yolculardan biri, kazadan hemen önce akrabasına son mesajını gönderdi. Yolcu, uçağın motoruna bir kuşun sıkıştığını söylediği mesajında son olarak, “Son sözlerimi söylemeli miyim?” yazdı. HASTANEDE İLK KEZ KONUŞTU Kazadan şans eseri sağ kurtarılan ve acil olarak hastaneye kaldırılan uçuş görevlisi Lee Im ise hastanede ilk sözlerini söyledi. 33 yaşındaki Lee, doktorun “Neresi acıyor?” sorusuna “Ne oldu?” diyerek cevap verdi. Lee, yaşananları anlatmak yerine “Neden buradayım?” diye sorunca hafıza kaybı yaşadığı belirtildi. Uçağın kuyruk kısmındaki yolculara hizmetten sorumlu olan Lee”nin sol omzunda kırık, başında ise yaralar olduğu, bilincinin açık olduğu açıklandı. “NABZI NORMAL, YÜRÜYEBİLİYOR” Kazadan önce Lee”nin emniyet kemerini bağladığını ve uçağın indiğini sandığını, daha sonrasına dair hiçbir şey hatırlamadığını söylediği bildirildi. Hastaneden yapılan açıklamada, Lee”nin nabzının normal olduğu ve yürüyebildiği aktarıldı. “MOTORLARDAN BİRİ YANDI VE PATLADI” Kazadan sağ olarak kurtulan 2. kişi ise 20″li yaşlarındaki kadın uçuş görevlisi Koo Mo Mo idi. Genç kadın, “uçağın motorlarından birinin yandığını ve ardından patladığını” söyledi. Hayati tehlikesi bulunmadığı bildirilen Koo Mo Mo”nun, uçağın kuyruk kısmına yakın bölümde yer alan acil çıkış alanında bulunduğu ve kaza sırasında kuyruk kısmının kopmasıyla kurtulduğu vurgulandı. “UÇAK NEREDEYSE TAMAMEN YOK OLDU” Bir itfaiye yetkilisi uçağın duvara çarpmasının ardından yolcuların hayatta kalma şansının düşük olduğunu belirterek “Uçak neredeyse tamamen yok oldu; hayatını kaybedenleri teşhis etmek güç. Kalıntıların incelenmesi zaman alacak.” dedi.Jeju Air Üst Yöneticisi (CEO) Kim E-bae, kazanın ardından yaptığı özür açıklamasında hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diledi ve kurbanların yakınlarına her türlü desteği sağlayacakları sözünü verdi.

Source: Erdem Aksoy


Terör örgütü DEAŞ”ın Ankara yapılanmasına darbe! 12 şüpheli gözaltına alındı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında; DEAŞ silahlı terör örgütünün Ankara yapılanması içerisinde yer aldıkları ve örgütsel faaliyetlerde bulundukları tespit edilen 12 şüphelinin gözaltına alınmalarına karar verildi.

Source: Www.star.com.tr


Beyoğlu”ndaki terör saldırısına ilişkin yeni gelişme! 2 terör şüphelisi yakalandı

İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi”nde 13 Kasım 2022″de 6 kişinin ölümü, 81 kişinin yaralanması ile sonuçlanan bombalı saldırıya ilişkin yürütülen soruşturmada, sıcak bir gelişme yaşandı. Bombalı saldırıyı gerçekleştiren Suriye uyruklu PKK/YPG mensubu Ahlam Albashir”in Türkiye”ye geçişini illegal olarak sağlayan ve yaşam malzemesi tedarik ederek barınma ihtiyacını karşılayan, İstanbul”a intikallerini sağlayan ve kaçakçılık faaliyetlerinde bulunan 2 terör şüphelisi yakalandı.

Source: Www.star.com.tr


Hırvatistan”da seçim sonuçlandı: Az farkla ikinci tura kaldı

Hırvatistan Devlet Seçim Komisyonu tarafından yayınlanan ilk sonuçlara göre oyların yüzde yüze yakınının sayımıyla birlikte adaylardan hiçbiri yüzde 50 oranını aşamadı.Sandık çıkış anketlerinin seçimleri ilk turda kazandığını gösterdiği Milanovic’in oy oranı yüzde 49,11 oldu. En yakın rakibi Dragan Primorac’ın oy oranı ise yüzde 19,36 seviyesinde kaldı.Devlet Seçim Komisyonu verilerine göre seçimde bağımsız aday Marija Selak Raspudic yüzde 9,25, Yapabiliriz! (Moemo!) hareketi tarafından desteklenen Ivana Kekin yüzde 8,88, bağımsız aday Tomislav Jonjic yüzde 5,07, Köprü (Most) hareketinin adayı Miro Bulj yüzde 3,82, DOMINO hareketinin adayı Branka Lozo yüzde 2,41 ve bağımsız aday Niko Tokic Kartelo ise yüzde 0,88 oranında oy aldı.Bu sonuçlara göre cumhurbaşkanlığı seçiminin iki hafta sonra gerçekleştirilecek ikinci turunda ana muhalefet partisi Sosyal Demokrat Parti (SDP) tarafından desteklenen Cumhurbaşkanı Zoran Milanovic ile iktidar partisi Hırvat Demokratik Birliği (HDZ) tarafından desteklenen Dragan Primorac karşı karşıya gelecek.Verilere göre yaklaşık 3,7 milyon seçmenin oy kullanma hakkına sahip olduğu seçime katılım oranı ise yüzde 46 olarak gerçekleşti.Hırvatistan’da cumhurbaşkanları 5 yıl süreyle hizmet veriyor ve her aday en fazla iki defa seçilebiliyor.Seçimin ikinci turu, 12 Ocak 2025 tarihinde gerçekleştirilecek.

Source: Hurriyet.com.tr


Ülkelerine dönmek isteyen Suriyeliler, araçlarını uyguna satıyor

Hatay”da yaşayan ve yıllar sonra ülkesine dönmek için hazırlık yapan Suriyeliler, araçlarını satabilmek için araba pazarına akın etti.Suriye”de 13 yıl süren iç savaşın ardından 61 yıllık Baas rejiminin yıkılmasıyla birlikte insanlar yıllar sonra ülkelerine dönmeye başlamışlardı. Hatay”da yaşayan Suriyeliler de ülkelerine döndüklerinde yeni bir yaşam kurabilmek için satın aldıkları ev ve araçları satışa çıkarmaya başladı. Araçlarını satmak isteyen Suriyeliler, Antakya ilçesi Haraparası Mahallesi”nde kurulan pazarda 300 bin TL ile 500 bin TL arasında olan araçlarını piyasanın altında satışa sunuyor. Araçlarını bir an evvel elden çıkarmak isteyen Suriyelilerin, araçlarını ucuza satışa koymasıyla birlikte araba pazarında hareketlilik yaşanmaya başladı. “BİRKAÇ AY SONRA SURİYE”YE GİDECEĞİM” Arabasını 300 bin TL”ye satıp ülkesine dönmek isteyen Muhammed İsmail, “Araba pazarına geldik. Burada arabamı satıp birkaç ay sonra Suriye”ye gideceğim. Araba pazarına 2 haftadır geliyorum ama daha satamadım. İdlib”e gideceğim. 13 yıldır burada yaşıyorum. Arabayı satıp memlekete gideceğim. 13 yıldır gitmedim ve birkaç aya gideceğim duruma bakacağım. Suriye”de ev yok ama oraya gideceğim. Ev yapacağım. Buradan Türkiye”ye çok teşekkür ederim. Cumhurbaşkanına, Türk milletine ve devlete çok teşekkür ederim. İnşallah arabamı satacağım. Arabayı 300 bin TL”ye satmaya çalışıyorum” dedi. “MEMLEKETİME DÖNECEĞİM” Araba pazarında aracını 250 bin TL”ye satıp okulların kapanmasının ardından ülkesine dönmeyi planlayan Eyman Barkur ise, “13 yıldır Türkiye”de yaşıyorum. Araba pazarına 2 haftadır geliyorum ama daha satamadım. Arabayı 250 bin TL”ye satıyorum. Arabayı satıp, okullar kapandıktan sonra Suriye”ye gideceğim. Memlekete döneceğim. Oradaki evimiz yıkıldı ama gidip tadilat yapacağım. Suriye ileride düzelecek ve daha iyi olacak. Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”a çok teşekkürler. Burada 13 yıl yaşadım ama hiçbir sorun çıkmadı” şeklinde konuştu. PİYASAYA GÖRE UCUZA SATIYORLAR Esad rejimi bittikten sonra bütün Suriyelilerin araçlarını satmak için araba pazarına gelmeye başladığını söyleyen Ömer Arslaner de, “Burası araba pazarı her hafta pazar günü kuruluyor. Beşar Esad rejimi bitmeden önce hiçbir Suriyeli burada aracını satmıyordu. Hatta önceden buraya gelip araç alırlardı ama satmaya hiç gelmezlerdi. Beşar Esad rejimi bittikten sonra bütün Suriyeli arkadaşlar buraya gelip araçlarını satmaya çalışıyorlar. Araçlarını satan Suriyeliler memleketlerine gidiyorlar. Suriyeliler piyasaya göre araçlarını ucuza satıyorlar ve arabamı satıp ülkeme geri döneceğim diyorlar. Arabasını satıp memleketine gittikten sonra işlerine ve hayatına orada devam edecek. Suriyelilerin araçlarını ucuza satması piyasayı etkiliyor. Araçlarını elden çıkarmak için uygun fiyatlara veriyorlar. Burada her hafta 5 veya 7 Suriyeli araçlarını satmaya geliyorlar” ifadelerini kullandı.

Source: Haberler


Güney Kore”de bir uçak faciasının daha eşiğinden dönüldü

Tayland”ın Bangkok şehrinden kalkan Jeju Air firmasına ait yolcu uçağı Güney Kore”de pistten çıkarak duvara çarptı. 175 yolcu ve 6 uçuş görevlisinin bulunduğu uçaktan sadece 2 kişi sağ kurtulabildi. 141 CESEDİN KİMLİĞİ TESPİT EDİLDİ Güney Kore Kara Kuvvetleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, uçak kazasında hayatını kaybeden 179 kişiden 141″inin kimliklerinin tespit edildiği bildirildi. ÜLKEDE BİR UÇAK FACİASINDAN DAHA DÖNÜLDÜ Güney Kore”de Jeju Air”e ait ikinci Boeing 737-800 tipi uçak iniş takımlarında sorun yaşamasının ardından güvenli bir şekilde indirildi. TÜM BOEING 737-800″LER DENETLENECEK Güney Kore”de art arda yaşanan olayların ardından ülkedeki tüm Boeing 737-800″lerin denetlenmesi emredildi. 737-800″LERİN SABIKASI KABARIK Boeing 737-800, tanıtıldığı günden bu yana bildirilen en az 25 kazaya karıştı. Dünya çapında yaygın olarak kullanılan 737-800″ler, yolcu uçakları filosunun yaklaşık yüzde 15″ini oluşturuyor. BİR YILDA 529 KAZA 2024 yılı başı itibarıyla tüm Boeing 737 modellerinin karıştığı 529 kaza meydana geldi ve çeşitli olaylarda 5.700″den fazla ölüm gerçekleşti.

Source: Haberler


Mısır”da polis akademisi binasında patlama! Ölü ve yaralılar var

Mısır İçişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, başkent Kahire”nin doğusundaki Beşinci Yerleşim bölgesindeki polis akademisinde doğal gaz patlaması meydana geldi.Patlama sonucu bir polis subayı ile bir güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi, iki güvenlik personeli de yaralandı.Güvenlik kaynakları da patlamanın polis akademisi içindeki boş bir arazide bulunan depolardan birinde bakım çalışması sırasında meydana geldiğini kaydetti.Sosyal medya kullanıcıları gece yarısı polis akademisinde güçlü bir patlama sesi duyulduğu paylaşımında bulunmuştu.

Source: Www.star.com.tr


Kim Jong-un, boşanan çiftleri çalışma kamplarına gönderme emri verdi

Diktatör Kim Jong-un, boşanan çiftlerin “suçlarının kefaretini ödemeleri” için çalışma kamplarına gönderilmelerini emretti.Kuzey Koreli lider, boşanmanın “sosyalizm karşıtı” bir eylem olarak görülmesi nedeniyle, boşanan çiftlerin altı aya kadar kampta çalışmalarını istiyor. Ülkedeki bir kaynağın açıklamasına göre, yakın zamana kadar sadece boşanma talebinde bulunan eş cezalandırılıyordu ve bu, fiziksel şiddete maruz kalan eşler için bile geçerliydi.Ancak yeni uygulamayla, boşanma kararı kesinleştikten sonra her iki eş de hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak.Kuzey Kore”nin kuzeyindeki Ryanggang eyaletinden bir vatandaş RFA haber sitesine yaptığı açıklamada, “Kimjongsuk İlçe Halk Mahkemesi”ne gittiğimde 12 kişiye boşanma kararı verildiğini gördüm. Karar açıklanır açıklanmaz, hepsi ilçe çalışma eğitim kampına gönderildi” dedi.Aynı kaynak, 2020″den bu yana boşanmaların hızla arttığını belirtti.COVID-19 salgınının başlamasıyla birlikte ülke tamamen karantinaya alınmış ve çoğu aile geçimini sağlamakta büyük zorluklar yaşamıştı. Kötüleşen ekonomik koşullar birçok evliliğin sonlanmasına neden oldu.Hükümet, bu çalkantılı dönemde evli çiftlerin ayrılmasını önlemek için boşananları cezalandırmaya başladı.Geçen yıl ise devlet, özellikle kadınların boşanmasını engellemek amacıyla bir eğitim kampanyası başlattı.

Source: Abdullah Teymur


İsrail katliamlarının sürdüğü Gazze”de “duran zaman” İtalyan sanatçının eserine yansıdı

Castaldo, Gazze”deki çocukların yaşadığı acılara dikkati çeken bu eserini, İtalya”nın turistik ve kültürel başkentlerinden biri olan Napoli’de sergiledi.

Sanatçı, eserine dair videoyu Instagram hesabından “Saatlerimiz çalışmaya ve çocuklarımız oynamaya devam ederken, yeryüzünde artık oyun alanlarının kalmadığı, çocukların oynamadığı bir yer var. Zamanın durduğu bir yer, Gazze.” ifadeleriyle paylaştı.

Videoda, Castaldo bir duvara New York, Napoli, Şanghay ve Gazze”nin saatlerini asıyor. Ancak, yalnızca Gazze saatinin durduğu ve camının kırıldığı görülüyor.

Napoli doğumlu Eduardo Castaldo, Filistin halkının sesi olmak amacıyla memleketinin sokaklarını adeta bir tuval gibi kullanarak, Filistin”de yaşanan acıları ve mücadeleyi sanatıyla görünür kılıyor.

Sanatıyla toplumsal meseleleri ele alan Castaldo, yaratıcılığını kullanarak İsrail”in Gazze’ye yönelik saldırılarını ve bu saldırıların yıkıcı etkilerini gözler önüne seriyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Doğal afetler 2024″te can kayıplarına, yaralanmalara ve maddi zararlara yol açtı

2024″te doğal afetlerle mücadele eden bazı ülkeler, aşırı yağışlar nedeniyle sel ve taşkınlarla mücadele etti.

Bazı ülkelerde depremler ve yüksek hava sıcaklıkları insan yaşamına mal olurken, bazılarında da orman yangınları can aldı.

Güney Asya”da etkili olan Yagi Tayfunu”ndan kaynaklı şiddetli yağışlarda bölge geneli ülkelerde 840″tan fazla kişi öldü.

Hindistan”ın güneyindeki Kerala eyaletinde etkili olan şiddetli yağışların yol açtığı toprak kaymalarında 358 kişi yaşamını yitirdi.

Batı Afrika ülkesi Nijer”de haziran-ekim dönemindeki şiddetli yağışlardan kaynaklı sel ve taşkınlarda 339 kişi hayatını kaybetti.

Doğu Asya ülkesi Japonya”da yüksek hava sıcaklığı nedeniyle yaz döneminde 248 kişi öldü.

ABD”de etkili olan Helene Kasırgası”nda da en az 230 kişi yaşamını yitirirken, İspanya”daki sellerde 231 kişinin hayatına mal oldu.

– 1 Ocak”ta yerel saatle 16.10″da Japonya”nın batısındaki İşikava eyaleti ve bu bölgedeki Noto Yarımadası kıyısında meydana gelen depremlerde 475 kişi hayatını kaybetti.

– Afrika”nın güneydoğu kıyısındaki ada ülkesi Madagaskar”daki Alvaro Kasırgası nedeniyle 19 kişi yaşamını yitirdi.

– Kolombiya”nın Choco yönetim bölgesindeki otoyolda 13 Ocak”ta meydana gelen toprak kaymasında 39 kişi hayatını kaybetti.

– ABD”de etkili kutup soğukları nedeniyle ülke genelinde 22 Ocak itibarıyla 92 kişi hayatını kaybetti.

– Çin”in güneybatısındaki Yünnan eyaletinde 22 Ocak”ta meydana gelen heyelanda 44 kişi öldü.

– Güney Amerika ülkesi Şili”nin orta ve güney kesiminde etkili olan orman yangınlarında 122 kişi can verdi.

– Filipinler”in güneyinde meydana gelen toprak kaymasında 92 kişi hayatını kaybetti.

– Afganistan”ın Nuristan ve Pençşir vilayetlerinde şiddetli kar yağışı sonrası meydana gelen çığ düşmesi ve toprak kaymasında 27 kişi hayatını kaybetti.

– Fransa”nın orta kesimlerindeki Clermont-Ferrand şehrinde çığ düşmesi nedeniyle 4 kişi hayatını kaybetti.

– Avustralya”nın güneydoğusundaki Victoria eyaletinde 22 Şubat”ta başlayan orman yangınları “felaket” seviyesine çıkarken yaklaşık 30 bin kişiden bulundukları bölgeyi tahliye etmeleri istendi.

– Pakistan”da şiddetli yağışların etkisiyle bazı evlerin çatılarının ve duvarlarının çökmesi sonucu 32 kişi hayatını kaybetti.

– Endonezya”nın Sumatra Adası”nı vuran sel ve toprak kayması nedeniyle 26 kişi yaşamını yitirdi.

– Fransa”nın güneydoğu kıyılarında etkili olan Monica Fırtınası”nın Gard vilayetinde sebep olduğu sele kapılan 3 kişi öldü.

– Afganistan”da olumsuz hava koşulları nedeniyle 25 günde 60″tan fazla kişi yaşamını yitirdi. 1600″den fazla evin zarar gördüğü bölgede binlerce hayvan telef oldu.

– Brezilya”nın Espirito Santo eyaleti ve Rio de Janeiro kentinde şiddetli yağışların yol açtığı sel ve toprak kaymalarında 27 kişi yaşamını yitirdi.

– Meksika”da şiddetli rüzgarın da etkisiyle kuraklık yaşanan 15 eyalette 58 orman yangını çıktı. 1421 hektardan fazla ormanlık alan yangında zarar gördü.

– Afrika”nın doğu kıyısındaki ada ülkesi Madagaskar”ın kuzeyinde etkili olan Gamane Kasırgası nedeniyle 18 kişi hayatını kaybetti.

– Tayvan”ın Hualien kentinde meydana gelen 7,4 büyüklüğündeki depremde 18 kişi hayatını kaybetti, 1100″ü aşkın kişi yaralandı.

– Japonya”nın Miyazaki eyaletinde liselilerin futbol maçında saha kenarına yıldırım isabet etmesi sonucu ikisi ağır 16 kişi yaralandı.

– Endonezya”nın Sulawesi Adası”nda meydana gelen toprak kaymasında en az 23 kişi, Afganistan”da meydana gelen seller nedeniyle 33 kişi hayatını kaybetti.

– Pakistan”ın Pencap, Belucistan ve Hayber Pahtunhva eyaletlerindeki şiddetli yağışlar ve yıldırım isabet etmesi sonucu 63 kişi can verdi.

– Tanzanya”da şiddetli yağışların yol açtığı seller 155 kişinin ölümüne neden oldu.

– ABD”nin Oklahoma ve Iowa eyaletlerinde çıkan hortumlarda 5 kişi öldü.

– Tayland”da aşırı sıcaklıklar nedeniyle 2024″ün başından beri 61 kişi hayatını kaybetti.

– Afganistan”ın Bağlan vilayetinde meydana gelen sellerde 300″den fazla kişi yaşamını yitirdi.

– Kenya”da etkili olan şiddetli yağışların neden olduğu sellerde 277 kişi hayatını kaybetti. Ülke genelinde ulusal yas ilan edildi.

– Endonezya”nın Batı Sumatra eyaletinde sel ve heyelanlar nedeniyle 67 kişi, Brezilya”da şiddetli yağışların yol açtığı sellerde 158 kişi, ABD”nin orta kesimindeki eyaletlerde etkili olan şiddetli fırtına ve hortumlar nedeniyle Iowa eyaletinde 5 kişi öldü.

– İran”da meydana gelen sel ve fırtınalarda 61 kişinin yaşamını yitirdiği açıklandı.

– ABD”nin Texas eyaletinde etkili olan fırtınada 5 kişi, Texas, Oklahoma, Arkansas ve Kentucky eyaletlerinde etkili olan fırtınada 22 kişi hayatını kaybetti.

– Hindistan ve Bangladeş”te etkili olan Remal siklonunun yol açtığı sel ve toprak kayması gibi olaylarda 55 kişi, Hindistan”ın bazı eyaletlerinde yüksek hava sıcaklığına bağlı nedenlerle 40 kişi hayatını kaybetti.

– Hindistan’ın bazı eyaletlerinde etkili olan sıcak hava nedeniyle 81 kişi, Meksika”da yılbaşından beri etkili sıcak hava dalgası nedeniyle 155 kişi yaşamını yitirdi.

– Orta Amerika ülkesi El Salvador”da şiddetli yağışların yol açtığı sellerde 19 kişi, Hindistan”ın Assam eyaletinde yağışların neden olduğu sellerde 27 kişi öldü, yaklaşık 171 bin kişi yerinden edildi.

– Çin”in Guangdong eyaletinde şiddetli yağışın yol açtığı sellerde 47 kişi, Batı Afrika ülkesi Fildişi Sahili”nde bir haftadır devam eden sağanak nedeniyle 24 kişi yaşamını yitirdi.

– Pakistan”ın Sind eyaletinin Karaçi kentinde, aşırı sıcaklar nedeniyle 29 kişi öldü.

– İsviçre”nin güneyindeki Valais ve Ticino kantonlarında yaşanan sel ve heyelanlarda 4 kişi yaşamını yitirdi.

– Nijer”de şiddetli yağışlar sonucu meydana gelen sel ve toprak kaymalarında 27 kişi hayatını kaybetti.

– Endonezya”nın Sulawesi Adası”nda sağanak sonucu altın madeninde meydana gelen heyelanda 23 kişi hayatını kaybetti.

– ABD”de birçok eyalette etkili olan aşırı sıcaklar 27 kişinin ölümüne neden oldu.

– Hindistan”ın kuzeydoğusunda aşırı yağışlar kaynaklı sellerde 90 kişi, ülkenin Uttar Pradeş ve Bihar eyaletlerinde yıldırım düşmesi sonucu 63 kişi hayatını kaybetti.

– Afganistan”ın doğusundaki Nangerhar vilayetinde, aşırı yağış ve fırtına nedeniyle 35 kişi yaşamını yitirdi.

– Avrupa Birliği”nin (AB) Copernicus uydu izleme sistemiyle yapılan ölçümlere göre, 21 Temmuz yakın tarihte küresel olarak kaydedilen “en sıcak gün” olarak kayıtlara geçti.

– Etiyopya”nın güneyinde meydana gelen heyelanda 257 kişinin öldüğü bildirildi. Ülkede heyelan nedeniyle 3 günlük yas ilan edildi.

– Filipinler ve Tayvan”da etkili olan Gaemi Tayfunu”nun yol açtığı sel ve toprak kaymalarında 42 kişi, Pakistan”ın kuzeybatısı ve güneydoğusunda şiddetli yağışların yol açtığı afetlerde 25 kişi hayatını kaybetti.

– Çin”in Şaanşi eyaletinde şiddetli yağışlar nedeniyle köprünün çökmesi sonucu 38 kişi hayatını kaybetti.

– Hindistan”ın güneyindeki Kerala eyaletinde etkili olan şiddetli yağışların yol açtığı toprak kaymalarında 358 kişi yaşamını yitirdi.

– Pakistan”da etkili olan muson yağmurları ve seller nedeniyle 154 kişi hayatını kaybetti.

– ABD”nin güneydoğusunda eyaletleri etkisi altına alan Debby Kasırgası”nda 7 kişi hayatını kaybetti.

– Sudan”ın 7 eyaletindeki sağanak yağaışlar ve seller nedeniyle 77 kişi öldü.

– Hindistan”ın Racastan eyaletinde etkili olan şiddetli yağışların yol açtığı kazalarda en az 20 kişi can verdi.

– Orta Afrika ülkesi Çad”da aşırı yağışların yol açtığı sellerde en az 60 kişi hayatını kaybetti.

– Hindistan”ın doğusundaki Tripura eyaletinde etkili muson yağmurlarının neden olduğu sel ve heyelanlarda 22 kişi hayatını kaybetti.

– Güney Kore”de aşırı sıcaklardan dolayı 28 kişi yaşamını yitirdi.

– Tayland”ı etkisi altına alan muson yağmurlarının yol açtığı sel ve heyelanlarda 22 kişi, Bangladeş”te şiddetli yağışın etkisiyle nehirlerin taşması sonucu meydana gelen sellerde 27 kişi hayatını kaybetti.

– Batı Afrika ülkelerinden Nijerya”daki aşırı yağışlar sonucu meydana gelen sellerde 170 kişi yaşamını yitirdi.

– Hindistan”ın batısındaki Gujarat eyaletindeki şiddetli yağışlar nedeniyle 28 kişi hayatını kaybetti.

– Sudan Sağlık Bakanlığı, ülkenin 11 eyaletindeki seller nedeniyle 173 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

– Hindistan”ın kuzeyindeki Himaçal Pradeş eyaletindeki muson yağmurları nedeniyle 150 kişi yaşamını yitirdi.

– Nijerya”da aşırı yağışlar sonucu meydana gelen sellerde 192 kişi, Bangladeş”te şiddetli yağışın etkisiyle nehirlerin taşması sonucu meydana gelen sellerde 67 kişi hayatını kaybetti.

– Japonya”da sıcak çarpması nedeniyle yaz döneminde 248 kişinin yaşamını yitirdiği bildirildi.

– Batı Afrika ülkesi Nijer”de şiddetli yağışların neden olduğu sellerde 273 kişi, Vietnam”da 31 Ağustos sonrası ülkenin kuzeyini etkisi altına alan Yagi Tayfunu”nun yol açtığı afet ve kazalarda 292 kişi hayatını kaybetti.

– Avrupa ülkeleri Romanya, Avusturya, Polonya, Çekya, Macaristan ve Slovakya”da şiddetli yağışların neden olduğu sellerde toplamda 20 kişi öldü.

– Nijerya”da şiddetli yağışlar ve bunların yol açtığı sellerde 269 kişinin öldüğü, 1 milyondan fazla kişinin felaketten etkilendiği bildirildi.

– Filipinler”de Ferdie, Gener ve Helen isimli tropikal fırtınalarda 23 kişi hayatını kaybederken, bu hava olaylarından yaklaşık 1 milyon kişi etkilendi.

– Japonya”nın batısında yer alan İşikava eyaletindeki Noto ve Suzu bölgelerini vuran şiddetli yağışlar nedeniyle 9 kişi hayatını kaybetti.

– Myanmar”da Yagi Tayfunu”nun neden olduğu şiddetli yağışlar sonucu meydana gelen sel ve toprak kaymalarında 419 kişi can verdi.

– Güney Asya ülkesi Nepal”de yağışların neden olduğu sel ve toprak kaymalarında 148 kişi öldü.

– Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Güneydoğu Asya ülkelerini vuran Yagi Tayfunu”nun neden olduğu afetlerden 6 milyona yakın çocuğun olumsuz etkilendiğini bildirdi.

– Güney Asya ülkesi Nepal”in başkenti Katmandu ve çevresinde şiddetli yağışların neden olduğu sel ve toprak kaymalarında 241 kişi hayatını kaybetti.

– ABD”de 24-29 Eylül arası Florida eyaletinin kıyı şeridine 4 kategorisiyle karaya ulaşan Helene Kasırgası en az 230 kişinin ölümüne yol açtı.

– Nijer”de haziran-ekim döneminde etkili şiddetli yağışlarda 339 kişi hayatını kaybetti.

– ABD”nin Florida eyaletinde 3 kategorisiyle karaya vuran Milton Kasırgası, 3 milyonu aşkın kişiyi elektriksiz bıraktı.

– Filipinler”in kuzeydoğusunda etkili Trami Tropik Fırtınası”nın yol açtığı yağış, seller ve toprak kaymaları sonucu 97 kişi, Nijerya”da meydana gelen sel felaketinde ülke genelinde en az 320 kişi yaşamını yitirdi.

– Endonezya”nın Flores adasında meydana gelen volkanik patlamada 9 kişi, Uganda’da bir mülteci kampına yıldırım düşmesi sonucu 13’ü çocuk 14 kişi öldü.

– İspanya”nın doğu ve güney bölgelerinde 29 Ekim-16 Kasım”daki aşırı yağışların yol açtığı sellerde 231 kişi hayatını kaybetti, 3 kişi kayboldu.

– Endonezya”nın Sumatra Adası”nda meydana gelen ani sel ve toprak kayması 20 kişinin ölümüne neden oldu.

– Fransa”nın Hint Okyanusu”ndaki sömürgesi Mayotte Adası”nda etkili olan Chido Kasırgası 14 kişinin ölümüne yol açtı, 250″den fazla kişi yaralandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Türkiye, 2024″te Gazze ve Suriye gündemiyle diplomasinin merkezlerinden oldu

Türkiye, bu yıl ev sahipliği yaptığı uluslararası etkinlikler ve ağırlanan devlet ve hükümet yetkilileriyle diplomasinin merkezlerinden olurken, temasların temel odağı Gazze ve yıl sonuna doğru Suriye oldu.

AA muhabiri, Türkiye”de 2024″te ağırlanan devlet ve hükümet yetkilileri ile düzenlenen uluslararası etkinlikleri derledi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 5 Ocak”ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşmek üzere İstanbul”a geldi. 6 Ocak”ta Blinken ile Fidan arasında Vahdettin Köşkü”nde yapılan görüşmede, Gazze”deki savaş, insani kriz, İsveç’in NATO’ya katılım süreci, Rusya-Ukrayna Savaşı, ikili ve bölgesel konular ele alındı.

Hırvatistan Dış ve Avrupa İşleri Bakanı Gordan Grlic Radman, 16 Ocak”ta Ankara”da Fidan ile bir araya geldi. Aynı tarihte Japonya Dışişleri Bakanı Kamikava Yoko ile de bir araya gelen Fidan, ikili, bölgesel ve küresel gelişmelere dair ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundu.

Fidan, 17 Ocak”ta Türkiye-Burkina Faso III. Dönem Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı”na eş başkanlık etmek üzere Ankara’da bulunan Burkina Faso Dışişleri, Bölgesel İş Birliği ve Yurtdışı Burkinalılar Bakanı Karamoko Jean-Marie Traore ile bir araya geldi.

18 Ocak”ta Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ile bir araya gelerek başta Gazze olmak üzere ikili ve bölgesel meseleleri görüşen Fidan, 21 Ocak”ta da o dönem Hamas Siyasi Büro Başkanı olan İsmail Heniyye ile Ankara”da görüştü.

Fidan, 26 Ocak”ta dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron ile İstanbul”da bir araya geldi. Cameron, Gazze”de sürdürülebilir ateşkes çabaları kapsamında İsrail, Filistin, Katar ve Türkiye”yi ziyaret ediyordu.

Bakan Fidan, 28 Ocak”ta ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili ve Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nulan ile görüştü.

Fidan, 5 Şubat”ta Laos Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Saleumxay Kommasith ile bir araya gelerek ikili ilişkiler, güncel, uluslararası ve bölgesel gelişmeleri ele aldı.

8 Şubat”ta Fidan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ile Ankara”da bir araya geldi. Fidan, aynı gün Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres”in Kıbrıs Şahsi Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar”ı da kabul etti.

Fidan, 9 Şubat”ta İstanbul”da düzenlenen ve İslam dünyasındaki gençlerin, ülkeleri ve tüm dünya için potansiyellerini tam olarak kullanmalarını sağlamalarına yönelik stratejilerin ele alındığı İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF) 5. Genel Kurulu”na katıldı.

Fidan, 15 Şubat”ta Ankara”da Gürcistan Dışişleri Bakanı İlia Darçiaşvili ve Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto ile görüştü.

3. Antalya Diplomasi Forumu

1-3 Mart”ta düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu (ADF), dünyanın dört bir yanındaki 148 ülkeden temsilcileri ağırladı. 3. ADF”ye 19 devlet başkanı, 2 özerk yönetim başkanı, 52″si dışişleri bakanı olmak üzere 64 bakan ve 57 uluslararası kuruluş başkanı ve yüksek düzeyli temsilcisi, akademisyenler ve uzmanlar dahil 4 bin 700″ü aşkın katılımcı iştirak etti.

“Krizler Döneminde Diplomasiyi Öne Çıkarmak” ana temasıyla düzenlenen forumda küresel meselelerin ve krizlerin yanı sıra iklim değişikliği, göç, İslam karşıtlığı, ticaret savaşları ve yapay zeka gibi birçok konu tartışıldı.

ADF kapsamında program öncesinde 29 Şubat”ta Fidan, Kazakistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Murat Nurtleu, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Gambiya Dışişleri Bakanı Mamadou Tangara, Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib ve Tacikistan Dışişleri Bakanı Sirojiddin Muhriddin ile Antalya”da bir araya geldi.

Fidan, 1 Mart”ta ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Antalya”da ADF kapsamında görüştü.

ADF”nin açılışında konuşan Fidan, Gazze konusuna dikkati çekerek, diplomasinin önemine, uluslararası sistemin yapısına, bölgesel ve küresel meselelere dikkati çekti.

ADF kapsamında Kuveyt Dışişleri Bakanı Abdullah Ali Abdullah el-Yahya ile bir araya gelen Fidan, Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, Slovakya Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Juraj Blanar, Ruanda Dışişleri ve Uluslararası İş Birliği Bakanı Vincent Biruta ve Vatikan Devletlerle İlişkiler Sekreteri (Dışişleri Bakanı) Başpiskopos Paul Richard Gallagher ile de görüştü.

Fidan, ADF”nin ikinci günü 2 Mart”ta da görüşmelerine Lüksemburg Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Avrupa Bakanı Xavier Bettel, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Genel Sekreteri Helga Maria Schmid, İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis ve Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ceenbek Kulubayev ile devam etti.

Özbekistan Dışişleri Bakanı Bahtiyar Saidov, Sırbistan Başbakan Birinci Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ivica Dacic, Malezya Yüksek Öğrenim Bakanı Zambri Abdülkadir ve Kuzey Makedonya Dışişleri Bakanı Bujar Osmani ile de görüşen Fidan, Namibya Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanı Peya Mushelenga ve Kosova Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Diaspora Bakanı Donika Gervalla-Schwarz ile de temaslarına devam etti.

Hakan Fidan, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki ile de aynı tarihte bir araya gelerek, Türkiye”nin Filistin’e güçlü desteğinin süreceğini aktardı.

İsrail’in saldırılarına bir an önce son vermesi ve ateşkes ilan edilmesi gerektiğini vurgulayan Fidan, kabul edilmiş uluslararası parametrelere uygun biçimde, iki devletli çözüm dışında bir alternatifin kabul edilemeyeceğini belirtti. Fidan, ihtiyaç duyulan insani yardımın kesintisiz biçimde ulaştırılmasının önemine değindi.

Senegal Dışişleri Bakanı Ismaila Madior Fall, Moldova Dışişleri Bakanı Mihai Popşoi, Karadağ Dışişleri Bakanı Filip Ivanovic ve Burkina Faso Dışişleri, Bölgesel İşbirliği ve Yurt Dışı Burkinalılar Bakanı Karamoko Jean-Marie Traore ile de görüşen Fidan, forumun kapanışında konuştu.

ADF”ye 148 ülkeden 4 bin 700 kişi katıldı

Antalya Diplomasi Forumu”na bu yıl 148 ülkeden 4 bin 700 kişinin katıldığını belirten Fidan, “19 devlet ve hükümet başkanı, 2 özerk yönetim başkanı, 52″si dışişleri bakanı olmak üzere toplamda 64 bakan, bir meclis başkanı, 20 parlamenter, 20 yabancı bakan yardımcısı katıldı.” dedi.

ADF”deki fikir alışverişlerinde küresel sistemin adaletsizliğine ve dengesizliğine karşı oluşmakta olan uzlaşının da ele alındığına dikkati çeken Fidan, “Bazı uluslararası aktörlerin farklı meselelerdeki çifte standartlı ve uluslararası hukuku hiçe sayan yaklaşımları, forum esnasında panelistlerce adeta ifşa edildi.” dedi.

Fidan, bu hususun özellikle Filistin halkına yönelik şiddete ivedilikle son verilmesine ilişkin diplomatik girişimlerin ele alındığı “Gazze Temas Grubu” panelinde vurgulandığını söyledi.

Fidan, 3 Mart”ta da Bangladeş Dışişleri Bakanı Muhammad Hasan Mahmud ve Panama Dışişleri Bakanı Janaina Tewaney Mencomo ile görüştü.

Fidan, Afrika ülkelerinin dışişleri bakanları ve Afrika”dan gelen bölgesel örgütlerin liderleri ile buluştu.

Fidan, 3. Antalya Diplomasi Forumu”nun son gününde, Mali Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Abdoulaye Diop, Gabon Dışişleri Bakanı Regis Onanga Ndiaye ve Uganda Dışişleri Bakanı Odongo Jeje Abubakher ile ikili görüşmeler yaptı.

12 Mart”ta Küba Başbakan Yardımcısı Ricardo Cabrisas Ruiz ile Ankara”da bir araya gelen Fidan, 20 Mart”ta İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares ile Ankara”da görüştü. İki bakan, Gazze, Avrupa Birliği ile ilişkiler, bölgesel ve küresel gelişmeler hakkında konuştu.

Fidan, ayrıca aynı gün Kamboçya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakan Yardımcısı Widhya ile Ankara”da bir araya geldi.

Fidan, 28 Mart”ta ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu Başkanı Mike Rogers, Kıdemli Üyesi Adam Smith ve beraberindeki üyeleri Ankara”da kabul etti.

Gazze konusunda birçok temasta bulunuldu

20 Nisan”da Fidan, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile İstanbul”da görüşmesinin ardından basın toplantısı düzenledi. Görüşme ve basın toplantısında ikili ilişkilerin yanı sıra başta İsrail”in Gazze”ye saldırıları olmak üzere bölgesel meselelere değinildi.

Fidan, 21 Nisan”da da Moritanya Dışişleri Bakanı Muhammed Salim Merzuk ile İstanbul”da bir araya geldi. 26 Nisan”da ise Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile görüşen Fidan, 1 Mayıs”ta da Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi”yi ağırladı.

6 Mayıs”ta Esvatini Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Pholile Shakantu ile Ankara”da görüşen Fidan, 8 Mayıs”ta da Etiyopya Dışişleri Bakanı Taye Atske Selassie ile bir araya geldi.

Fidan, 13 Mayıs”ta Singapur Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Albert Chua”yı kabul etti. Ertesi gün ise Fidan, Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg ile bir araya geldi. Ortak basın toplantısında İsrail”in Gazze”ye saldırıları, ikili ilişkiler ve Türkiye-AB ilişkileri üzerine konuşuldu.

14 Mayıs”ta Fidan, Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov ve Ukrayna Meclis Başkanı Ruslan Stefanchuk ile Ankara”da bir araya geldi.

Fidan, 15 Mayıs”ta Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joly ile Ankara”da görüştü. Fidan, 23 Mayıs”ta ise AB Komisyonunun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi ile bir araya geldi. Bölgesel ve küresel gelişmelerin değerlendirildiği ortak basın toplantısında, Türkiye-AB ilişkileri de ele alındı.

Aynı gün Fidan, Türkiye-Venezuela Ortak İşbirliği Komisyon Dördüncü Toplantısı kapsamında Venezuela Dışişleri Bakanı Yvan Gil ile bir araya geldi.

Fidan, 28 Mayıs”ta da Kamboçya Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Sok Chenda Sophea ile görüştü.

“Olağanüstü D-8 Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı”

8 Haziran”da Türkiye”nin ev sahipliğinde İstanbul”daki Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi”nde “Olağanüstü D-8 Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı” düzenlendi. Toplantıda konuşan Fidan, “Bugün D-8 ülkeleri Bangladeş, Mısır, Endonezya, İran, Malezya, Nijerya, Pakistan ve Türkiye olarak İstanbul”dan Filistin”e desteğimizi en güçlü şekilde duyuruyoruz.” dedi.

Fidan, 12 Haziran”da Brezilya Dışişleri Bakanı Mauro Vieira ile Ankara”da görüştü. İki bakan, iki ülke arasındaki ilişkilerin yanı sıra İsrail”in Gazze”ye saldırılarına ilişkin de ortak basın toplantısında konuştu.

Bakan Fidan, 17 Haziran”da Ankara”da Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile bir araya geldi. 25 Haziran”da ise Fidan, Çekya Dışişleri Bakanı Jan Lipavsky ile görüşerek ortak basın toplantısı düzenledi.

Fidan, 28 Haziran”da Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak ve Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov ile bir araya geldi.

Bakan Fidan, 1 Temmuz”da Kongo Dışişleri, Frankofoni ve Yurtdışındaki Kongolular Bakanı Jean-Claude Gakosso ile Ankara”da bir araya geldi.

Somali ile Etiyopya arasında arabuluculuk yapıldı

Fidan, 2 Temmuz”da Etiyopya Dışişleri Bakanı Taye Atske Selassie ile Somali Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Ahmed Muallim Fiqi ile görüştü. Türkiye”nin iki ülke arasında arabuluculuk yürüttüğü anlaşmazlıklarda ilerleme katedildiğini açıklandı.

Fidan, aynı tarihte Zambiya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Mulambo Haimbe”yi Ankara”da ağırladı.

14 Temmuz”da Fidan”ın Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan ile görüşmesinde özellikle İsrail ve Gazze konusuna odaklanıldı.

Fidan, 29 Temmuz”da Endonezya”nın seçilmiş Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda Savunma Bakanı olan Prabowo Subianto”yla bir araya geldi.

6 Ağustos”ta KKTC Başbakanı Ünal Üstel ile bir araya gelen Fidan, 9 Ağustos”ta Karadağ Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ervin İbrahimovic ile İstanbul”da görüştü.

Etiyopya-Somali Ankara Süreci devam etti

Bakan Fidan, 12 Ağustos”ta Ankara”da Etiyopya Dışişleri Bakanı Taye Atske Selassie ve Somali Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Ahmed Muallim Fiqi ile bir araya geldi.

Fidan, Selassie ve Fiqi 13 Ağustos”ta görüşmelere ve Somali ile Etiyopya arasında yürütülen Ankara Süreci”ne ilişkin basın toplantısında konuştu.

Müzakerelerin ilk turuna kıyasla çok daha fazla sayıda konunun çok daha kapsamlıca ele alındığı bilgisini paylaşan Fidan, bunu memnuniyet verici gelişme olarak nitelendirdi.

Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması 4″üncü Toplantısı

Fidan, 15 Ağustos”ta Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması 4″üncü Toplantısı kapsamında Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ile Ankara”da görüştü. Görüşmede, ikili ilişkiler, terörle mücadele, bölgesel gelişmeler ve Gazze konusu ön plana çıktı.

27 Ağustos”ta Fidan, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov”u Dışişleri Bakanlığında ağırladı.

Fidan, 17 Eylül”de ABD Dışişleri Bakanlığı İdari İşler Müsteşarı ve Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass ile görüştü. 19 Eylül”de ise Fidan, Polonya Meclis Başkanı Szymon Franciszek Holownia ile Ankara”da bir araya geldi.

Finlandiya Dışişleri Bakanı Elina Valtonen ile 1 Ekim”de bir araya gelen Fidan, 3 Ekim”de de KKTC Başbakanı Üstel ile görüştü.

15 Ekim”de AK Parti tarafından AK Parti Genel Merkezi”nde “Filistin”in Geleceği Konferansı” düzenlendi. Fidan, burada yaptığı konuşmada, “Gazze”de yaşananlar, uluslararası sistemin belirli bir azınlığın ayrıcalığı için tasarlandığının, kullanıldığının ve istismar edildiğinin canlı bir kanıtı.” ifadesini kullandı. Programa Ürdün Dışişleri ve Yurt Dışı Vatandaşlar Bakanı Eymen es-Safedi de katılarak hitapta bulundu.

Fidan, aynı tarihte Safedi ile bir araya gelerek düzenlediği ortak basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında özellikle İsrail”in Gazze”ye saldırıları ve çatışmaların bölgeye yayılma riskine odaklanıldı.

Fidan, 16 Ekim”de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani ile Ankara”da bir araya geldi. Görüşmeye, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın da katıldı. Fidan, aynı tarihte Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt”ı Ankara”da kabul etti.

Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformunun Üçüncü Toplantısı

Fidan, 17 Ekim”de İstanbul”da düzenlenen Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformunun üçüncü toplantısına iştirak etti. Toplantıya, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi katıldı.

Toplantı açılışında konuşan Fidan, özellikle bölgesel sorunların “bölgesel sahiplenme” anlayışıyla çözülebileceğine dikkati çekti.

Fidan, 18 Ekim”de Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformu kapsamında İstanbul”da bulunan Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile birebir görüşmeler yaptı.

Kabul edilen Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformu (3+3) üçüncü toplantısı Ortak Bildirisinde de Orta Doğu”da BM Şartı ve uluslararası insancıl hukuk ilkelerini, bölgesel barış ve güvenliği tehlikeye atabilecek ciddi ihlaller şiddetle kınanırken, derhal ateşkes yoluyla tüm saldırı ve zulme son verilmesi ve bu durumdan etkilenenlerin insani yardıma engelsiz erişiminin sağlanması çağrısında bulunuldu.

Gazze konusunda temaslar sürdü

Fidan, 18 Ekim”de İstanbul”da Hamas Şura Meclisi Başkanı Muhammed Derviş İsmail ve Hamas Siyasi Büro üyeleri ile görüştü.

Görüşmede, Gazze”nin kuzeyi başta olmak üzere bölgedeki insani durum, esir değişimini mümkün kılacak olan ateşkes anlaşmasını sağlamaya yönelik müzakerelerdeki son durum ve Filistinliler arası uzlaşı süreci ele alındı.

Fidan, 19 Ekim”de İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ile İstanbul”da bir araya geldi. Ortak basın toplantısında İsrail”in Gazze”ye saldırıları, çatışmaların bölgeye yayılma riski ve terörle mücadele konuları hakkında konuşuldu.

21 Ekim”de Ukraynalı mevkidaşı Andrii Sybiha ile Ankara”da bir araya gelen ve ortak basın toplantısı düzenleyen Fidan, 22 Ekim”de de Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Braze ile görüştü.

27 Ekim”de KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile bir araya gelen Fidan, 25 Kasım”da Ankara”da NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile Ankara”da görüştü.

TRT World Forum 2024

Fidan, 30 Kasım”da TRT”nin bu yıl 8″incisini düzenlediği TRT World Forum 2024″te “Savaş ve Düzen: Değişen Dünya”da Jeopolitik Değişimlere Yön Vermek” başlıklı oturumun açılışında konuştu. Fidan, Orta Doğu ve Asya Pasifik bölgesinde silahlanmanın artığını belirterek, nükleer savaş tehlikesine dikkati çekti.

İran Dışişleri Bakanı Erakçi ile 2 Aralık”ta Ankara”da bir araya gelen Fidan, Suriye”de yaşanan son gelişmeleri ele aldı.

15. Büyükelçiler Konferansı

Fidan, 9 Aralık”ta Ankara”da düzenlenen 15. Büyükelçiler Konferansı”nın açılışında konuştu. Bakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı ve genel Türk dış politikası konusunda bir çerçeve çizerek, özellikle Suriye”deki yeni döneme ilişkin açıklamada bulundu.

Esed rejiminin devrilmesinin ardından Blinken ile görüşme

13 Aralık”ta Ankara”yı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile görüşen Fidan, görüşmede Suriye”de istikrarın bir an önce sağlanması, terörizmin yer bulmaması, DEAŞ”ın PKK”nın orada hakim olmamasının Türkiye”nin öncelikleri arasında olduğunu vurguladığını ifade etti.

Fidan, ayrıca Blinken ile Gazze”de bir an önce ateşkes sağlanması konusunda mutabık kaldıklarını dile getirdi.

20 Aralık”ta da Fidan, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ile Ankara”da bir araya geldi. Görüşmede, geçiş sürecinin kapsayıcı şekilde sürdürülmesinin ve azınlıklara saygı gösterilmesinin büyük önem arz ettiğini, gönüllü ve güvenli geri dönüşlerin sağlanmasının gerekli olduğunu vurgulayan Fidan, Suriye”nin yeniden inşası için yapıcı bir yaklaşım sergilemekte fayda olduğunu ve tüm bu konularda uluslararası toplumun Suriye”ye gerekli desteği sağlaması gerektiğini belirtti.

Fidan, Alman mevkidaşına, PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin Suriye”deki durumu suistimal etmesine asla müsaade edilemeyeceğini ve PKK/YPG”nin silahlarını bırakması ve kendisini lağvetmesinin şart olduğunu vurguladı.

Dışişleri Bakanı Fidan, 2024″te 82 yurt dışı ziyaretinde bulundu

Diğer yandan Bakan Fidan, 2024″te 17″si Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”a refakaten olmak üzere toplam 48 farklı ülkeye 82 yurt dışı ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaretlerde toplam 387 bin 736 kilometre yol katedildi.

Fidan, bu yıl 111 farklı ülkeden mevkidaşıyla 289 görüşme yaptı ve 38 farklı ülkenin Dışişleri Bakanını Türkiye”de konuk etti.

2024″te 12″si Cumhurbaşkanı Erdoğan”a refakaten olmak üzere Bakan Fidan, toplam 44 çok taraflı toplantıya iştirak etti. Ayrıca Bakan Fidan, bu yıl çeşitli seviyelerde yabancı muhataplarla 146 telefon görüşmesi yaptı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Erdoğan”ın “Malum çevreleri çıldırtacak” dediği KIZILELMA bir ülkenin radarında

Türkiye”nin ilk insansız savaş uçağı olarak görev yapacak Bayraktar KIZILELMA, dünyada ses getirmeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın “Devreye girişinin o malum çevreleri çok daha çıldırtacağına eminim.” dediği Bayraktar KIZILELMA, Suudi Arabistan”ın radarına girdi. SUUDİLER GÖZÜNÜ DİKTİ Suudi Arabistan”ın, Türkiye”nin ilk insansız savaş uçağı Bayraktar KIZILELMA”ya yoğun ilgi gösterdiği bildirildi. Dünya genelinde insanlı savaş uçaklarına yönelik tartışmaların arttığı bir dönemde Suudi Arabistan, hava filosuna Türkiye”nin yeni nesil yüksek teknoloji insansız savaş uçağını dahil etmek için öncü bir adım attı. İLK SİPARİŞ EDEN ÜLKELERDEN OLMAK İSTİYORLAR KIZILELMA”yı sipariş eden ilk ülkelerden biri olmayı hedefleyen Suudiler, envanterlerine bu son teknoloji jetlerden yüzlercesini ekleyerek hava kuvvetlerini ileri teknolojiyle donatmayı hedefliyor. NEDEN KIZILELMA TERCİH EDİLDİ? Suudi Arabistan”ın KIZILELMA”yı satın alma kararı, uçağın gelişmiş teknolojik kabiliyetleri ve Eurofighter Typhoon ve F-35 gibi jetlere kıyasla önemli ölçüde daha kısa teslimat süresinden kaynaklanıyor. İnsanlı savaş uçakları için genellikle 6 yıl veya daha uzun teslimat süreleri gerekirken, KIZILELMA”nın sunduğu 1-2 yıllık çok daha hızlı teslimat süresi, cazibesini daha da artırıyor. YERİNDE GÖRMÜŞLERDİ Temmuz ayında Suudi Savunma Bakanı Halid bin Selman El Suud ve beraberindeki heyet, Özdemir Bayraktar Ulusal Teknoloji Merkezi”ni ziyaret ederek, KIZILELMA”nın detaylı incelemesini gerçekleştirmişti.

Source: Haberler


Tarım Bakanı Yumaklı”dan fahiş fiyat uyarısı: Gerekeni yapacağız

Ekonomi yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare ve bu yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarının ardından gazetecilerle bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Bakan Yumaklı, burada yaptığı konuşmada, Suriye”de Bakanlığının faaliyetlerine ilişkin bilgi vererek, bakan yardımcısı ve uzmanlardan oluşan heyetin Suriye”den döndüğünü söyledi. Yumaklı, “Şartlar olgunlaştığında oraya gidecek tarım ataşesi atama konusunda da hazırlığımız var.” dedi. Orada yapılan temaslar ve tespitlerle rapor hazırlandığı bilgisini veren Yumaklı, ilk tespitlere göre tarımsal altyapıda 3″te 2 oranında hasar oluştuğuna dair gözlemleri olduğunu bildirdi. Yumaklı, bunun saha tespitleriyle teyit edilmesi gerektiğine işaret ederek, özellikle savaş dönemi boyunca makine ve ekipman yenilemesi olmadığı için bu konuda geride olduklarını kaydetti. Suriye”de su konusunda yaşanan sorunlara değinen Yumaklı, sınır aşan sular hususunda Dışişleri Bakanlığının koordinasyonunda, ilgili bakanlık ve kurumların çalıştığını dile getirdi. Yumaklı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz”ın Irak”ta da temaslar gerçekleştirildiğine ilişkin açıklamasını anımsatarak, “Suriye ile ilgili de hayati konularda zaten ilgili arkadaşlarımız tespitlerini yapmış olacak. Süreç sonunda birlikte çalışma imkanı ve ortamı oluşacaktır. Buradaki ana husus iki ülkenin de menfaatleri.” değerlendirmesinde bulundu. “Bakanlık olarak gereğini yapacağız” Enflasyonla mücadele konusunda Ticaret Bakanlığı ile ortak süreçleri olduğuna dikkati çeken Yumaklı, fahiş fiyat olarak nitelendirilen fiyat artışlarının hiçbirinin arzla alakalı olmadığını vurguladı. Yumaklı, bu konuda asgari ücretin belirlenmesinin ardından iki bakanlık olarak açıklama yaptıklarını anımsatarak, şunları kaydetti: “Sanki maliyetlerin tamamı işçilik ücreti. Bundan vazgeçilmesi gerekir. Biz hem kendi denetim personelimiz hem de Ticaret Bakanlığının ilgili personeliyle sahadayız. Tespit ettiklerimize gerekli yaptırımı uyguluyoruz. Ticaret Bakanlığımız ile ilgili hususları da Bakanlığa bildiriyoruz. Ben inanıyorum bu davranış bozukluğu bir süre sonra bitecek, büyük oranda da çözümlendiğini göreceğiz. En son kırmızı etle alakalı bir durum oldu. Aslında ortada hiçbir şey yokken herhangi bir artış yokken sanki artış olacakmış gibi hava, algı oluşturmaya çalışıldı. Yarım gün sürdü ama bunu denemekten vazgeçmeyecekler. Biz de iki bakanlık olarak gereğini yapacağız.” Yapısal değişimlerle alakalı bütün bakanlıkların eylem planı olduğuna işaret eden Yumaklı, gelecek yıl, özellikle üretim planlaması ve bütün yapısal dönüşümlerin etkisini hızlıca almak için faaliyetlerinin devam edeceğini bildirdi. Yumaklı, su ve sulama projelerinin bölge için önemine dikkati çekerek, “Amacımız tarımsal üretimimizi verimli bir şekilde artırarak, kendimize yeterliliğimiz ve gıda arz güvenliğimiz konusunu güvence altına alıp, fazlasını da ülke ekonomisine katkı olacak şekilde ihracata dönüştürmek.” diye konuştu.

Source: Internet Haber


AB, İsrail”in silah üreticilerine fon sağlamayı sürdürüyor

Avrupa Birliği”nin (AB), araştırma ve inovasyon programları kapsamında, milyonlarca avro fon sağlanan kurumlar arasında İsrailli silah üreticilerinin de yer alması dikkat çekiyor.

AB Komisyonunun araştırma ve inovasyon programları Horizon Europe ve Horizon 2020″ye dahil ülkeler arasında İsrail de yer alıyor.

Milyonlarca avro fon verilen İsrailli kurumlar arasında ise askeri faaliyetler yürüten İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii (IAI) ve Elbit Systems şirketleri olduğu biliniyor.

Uluslararası basında çıkan haberlere göre, İsrail’in saldırılarını başlattığı 7 Ekim 2023″ten bu yana ülkenin önde gelen silah üreticilerinden IAI’ye 640 bin avro olmak üzere İsrail kurumlarına toplam 238 milyon avrodan fazla fon sağlandı.

İsrail”in bir diğer silah üreticisi Elbit Systems şirketi ise Horizon 2020 kapsamında başvurduğu projeler için toplam 2,2 milyon avro hibe almaya hak kazandı.

Her ne kadar bu programlar kapsamında fon verilen kurumların “askeri amaçlı araştırmalar ve çalışmalar yapması” yasak olsa da, belirtilen hedefin “sivil olması” koşuluyla sivil ve askeri kullanımları olan teknolojiler de finansman için uygun sayılıyor.

AB tarafından finanse edilen teknolojinin askeri uygulamalar için kullanılmasını engelleyen mekanizmaların işleyişindeki eksiklikler de soru işaretlerine neden oluyor.

AB Komisyonunun “Teknoloji Egemenliği, Savunma, Uzay ve Araştırma” başlıklarından sorumlu sözcüsü Thomas Regnier, AA muhabirine yaptığı yazılı açıklamada iddialara yanıt verdi.

AB Komisyonu, askeri amaçlı projelerin desteklenmediğini savundu

İsrail”in Horizon Europe projelerine katılımının uygun olduğunu ifade eden Regnier, ancak kurallara göre proje kapsamında yürütülen araştırma ve inovasyon faaliyetinin yalnızca sivil uygulamaya yönelik olduğunu savundu.

Regnier, “Horizon Europe kapsamında yürütülen her türlü araştırma ve yenilik faaliyetinin temelinde yatan ilkelerden biri, finanse edilen faaliyetlerin özellikle sivil uygulamalara odaklanmasıdır. Horizon Europe askeri amaçlı projeleri finanse etmez.” ifadelerini kullandı.

AB fonlarının uluslararası hukuku ve yürürlükteki AB yasal çerçevesini ihlal eden faaliyetler için kötüye kullanılmasını önlemek üzere çeşitli mekanizmaların mevcut olduğunu belirten Regnier, program kapsamında yürütülen her türlü faaliyetin etik ilkelere ve ilgili ulusal, AB ve uluslararası mevzuata uygun olması gerektiğini aktardı.

Başvuru sahiplerinin etik öz değerlendirme, iki aşamalı etik inceleme ve etik tarama dahil değerlendirmelere tabi olduğunu kaydeden Regnier, “Uyumsuzluk sözleşme cezalarına yol açabilir.” uyarısında bulundu.

Regnier, “AB Komisyonu kurumları, yasal çerçeveye ve geçerli kurallara tüm katılımcılar tarafından riayet edilmesini sağlamak için tetikte olmaya devam etmektedir.” dedi.

2 bini aşkın akademisyen, İsrail”e verilen fonların askıya alınmasını talep etti

Programın fonlarından yararlanan İsrailli kurumların askeri amaçlı faaliyetlerinin Gazze”de süren saldırılara fayda sağladığına ilişkin endişelerini paylaşan 2 bini aşkın Avrupalı akademisyen ve 45 kuruluş, temmuz ayında AB’den İsrailli kurumlara sağlanan fonların askıya alınmasını istemişti.

AB”ye hitaben yazılan mektupta, Horizon Europe fonlarının İsrail”in askeri teknolojisinin geliştirilmesinde “kritik bir rol” oynadığı ve savunma sanayisini dolaylı olarak desteklediği belirtilmişti.

“Bu finansmanlar doğrudan İsrail”in askeri yeteneklerinin geliştirilmesine olanak sağlamaktadır.” denilen mektupta, İsrail”in süregelen insan hakları ihlalleri nedeniyle bu ülke menşeli kurumların AB araştırma programlarından diskalifiye edilmesi gerektiği vurgulanmıştı.

Filistin Komiteleri ve Dernekleri Avrupa Koordinasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Nozomi Takahashi, AA muhabirine imza kampanyasıyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, AB”nin İsrail”in savaş ekonomisini 7 Ekim 2023″ten önce de desteklediğine işaret ederek, “İsrail, 1948″den beri Filistin”de etnik temizlik yapıyor, 1967″den beri Filistin”i işgal ediyor ve 2007″den beri uluslararası hukuku hiçe sayarak Gazze”ye abluka uyguluyor.” ifadesini kullandı.

Takahashi, AB fonlarından yararlanan AIA ve Elbit Systems”in “Gazze”deki sivilleri kontrol etmek ve öldürmek için kullanılan gözetleme ve savaş dronlarının başlıca üreticileri” olduğunu dile getirerek, “AB, bu şirketlerin yürüttüğü çalışmaların çıktılarının Gazze”deki sivilleri öldürmek için kullanılma riskinin çok yüksek olmasına rağmen, İsrail askeri sanayi kompleksinin merkezinde yer alan bu şirketlere on yıllar boyunca fon sağlamaya devam etmiştir.” eleştirisini yöneltti.

“İnsan hakları ihlalleri konusunda sicili kabarık bir ülkeye askeri/güvenlik konularıyla ilgili bir proje kapsamında fon sağlanması anlaşılır gibi değildir.” diyen Takahashi, AB”nin etik değerlendirme sisteminin “işlevsiz olduğu” yorumunu yaptı.

Takahashi, “AB”nin ahlaki ve hukuki yükümlülüklerini görmezden gelmesinin bedelini ağır bir şekilde ödemesinin zamanı gelecektir.” dedi.

Sevilla Üniversitesinden Prof. Dr. Maria-Jose Lera ise “AB”nin yapması gereken İsrail”le olan anlaşmaları askıya almak ve İsrail”in Uluslararası Adalet Divanı tarafından yargılanması sona erene kadar her türlü işbirliğini durdurmaktır.” görüşünü paylaştı.

Fonlardan yararlanan üniversitelerin de askeri endüstriyle ilişkisi eleştiriliyor

1996″dan beri AB”nin araştırma programlarında “ortak ülke” olarak yer alan İsrail”e, Horizon programının 2014-2020 döneminde 1,28 milyar avro, 2021″de başlatılan Horizon Europe programı kapsamında da şimdiye kadar 747 milyon avronun üzerinde hibe verildiği tahmin ediliyor.

AB”nin araştırma fonlarından yararlanan İsrail üniversitelerinin de ülkenin askeri endüstrisiyle olan bağlantıları eleştirilere neden oldu. İsrailli akademisyen Maya Wind, kaleme aldığı “Towers of Ivory and Steel” adlı kitabında akademiyi “İsrail”in Filistinlilere karşı uyguladığı baskı sisteminin bel kemiği” olarak tanımladı.

Wind, kitabında üniversitelerin ve araştırma laboratuvarlarının “İsrail işgaline ve apartheid”ına” hizmet ettiğini vurgularken, ayrıca buralarda Filistinlilerin eğitim haklarının ihlal edildiğini, eleştirel akademik çalışmaların engellendiğini ve öğrenci muhalefetinin şiddetle bastırıldığını yazdı.

Paris-Dauphine Üniversitesi Profesör Ivar Ekeland ise AA”ya yaptığı değerlendirmede, İsrail üniversiteleri ve ordu arasında yakın bağlantı olduğuna dikkati çekerek, “AB, İsrail hükümetinden sonra İsrail üniversitelerine en çok fon sağlayan ikinci kurumdur. Böylesine büyük bir desteğin bölgede ve hatta dünyada benzeri yoktur.” ifadelerini kullandı.

İsrail”in askeri sanayisinin üniversitelerin araştırma birimleri çatısı altında kurulduğunu aktaran Ekeland, buralarda insansız hava araçları ve füzeler gibi ileri teknolojiler geliştirildiğini ve uzun menzilli Ar-Ge programları yürütüldüğünü kaydetti.

Ekeland, “İsrail”deki 7 büyük devlet üniversitesinin tamamı, İsrailli ve yabancı askeri ve güvenlik endüstrileriyle uzun vadeli ortaklıklar oluşturan ticari şirketler kurmuştur. Bu bağlamda, AB araştırma fonlarının nihayetinde İsrail askeri endüstrisini desteklediği çok açıktır.” dedi.

“AB, İsrail”in savaş endüstrisine destek sağlıyor”

Avrupa Parlamentosu (AP) eski milletvekili Idoia Villanueva Ruiz, 26 Ekim 2023’te AB Komisyonuna ilettiği yazılı soruda, Horizon 2020 isimli proje kapsamında İsrailli şirketler ve üniversitelere 1,28 milyar avro sağlandığına işaret etti.

Villanueva Ruiz, bu fonların yararlanıcıları arasında bulunan Tel Aviv Üniversitesi, Kudüs İbrani Üniversitesi ve İsrail Teknoloji Enstitüsü”nün yürüttüğü faaliyetlerin “İsrail’in savaş stratejisine katkıda bulunan kurumları finanse ettiğini” ifade ederek, İsrail”in önde gelen silah şirketlerinin de AB’den fon aldığını kaydetti.

Bu şirketlerden Elbit Systems”in insansız hava araçları, beyaz fosfor ve misket bombaları ürettiğini belirten Villanueva Ruiz, IAI”nın ise insansız hava araçları ürettiğine dikkat çekti.

Villanueva Ruiz, “AB, İsrail”in savaş endüstrisine iki yönlü destek sağlamaktadır: Ar-Ge”sini finanse etmekte ve geliştirdiği silahları Filistin”de test ettikten sonra satın almaktadır.” ifadesini kullandı.

AB Komisyonu ise “yürürlükteki uluslararası hukuk tarafından yasaklanan ürün ve teknolojilerin geliştirilmesine yönelik faaliyetlere fon sağlamadığını” savundu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Filistin ve boykotun gücü: 2025″te neler yapılabilir?

Yaqeen İslami Araştırmalar Enstitüsü Başkanı ve Amerikalı insan hakları aktivisti Omar Suleiman, 2024 yılı boyunca İsrail”e uygulanan küresel boykotun sonuçlarını ve 2025″te boykotun nasıl ilerleyebileceğini AA Analiz için kaleme aldı.

Amerika Birleşik Devletleri”nde (ABD) doğan ve Filistin”e hiç gitmeyen Filistinli çocuklarım bir marka gördüklerinde birbirlerine “Bu ürün boykot listesinde mi?” diye soruyor. Bu onlar için artık alışkanlık haline geldi ve bu durum, bizlere Filistin”de adalet mücadelesinin eylemlerle olduğu kadar ilkelerle de ilgili olduğunu hatırlatıyor. Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar Hareketi (BDS) gibi hareketlerle şekillenen bu yeni nesil, Filistin”in evrensel ve aşılamaz bir dava olmaya devam ettiğinin kanıtı. Büyüyen boykot hareketi sadece bir direniş aracı değil, aynı zamanda ahlaki bir mecburiyet ve dünyadaki en güçlü yapısal halk direniş hareketi. 2024 yılı bizlere bu hareketin ne kadar ilerlediğini ve daha ne kadar ilerleyebileceğini gösterdi.

İlerleme ve zorluklarla dolu bir yıl

Boykot hareketi, İsrail”in Filistinlilere yönelik artan şiddetine yönelik küresel öfkenin de etkisiyle 2024″te büyük bir ivme kazandı. Halk protestoları, tüketicilerin İsrail”in apartheid politikalarına suç ortaklığı yapan şirketlerden aktif olarak uzaklaşmasıyla sürekli bir ekonomik direnişe dönüştü.

Starbucks bu ekonomik baskıyı hisseden küresel markalara iyi bir örnek. Raporlar, Starbucks”ın hedeflenen boykot kampanyaları ve birçok şehirdeki protestolar nedeniyle milyonlarca dolarlık gelir kaybettiğini gösteriyor. Aktivistler şirketin İsrail yanlısı lobi gruplarıyla olan bağlarına dikkati çekerek, Starbucks”ı suç ortaklığına karşı tüketici tepkisinin bir sembolü haline getirdi. Bu mali darbe, boykotun artan gücünü gösterirken, en büyük şirketleri bile ilişkilerini hesaba katmaya zorluyor. Yine de boykotun tek önemi ekonomik bağlamda değil. Asıl önem verilmesi gereken husus İsrail”in bu hareketten duyduğu korkunun seviyesidir. ABD”nin dört bir yanında İsrail”e karşı boykotları bastırmak için çıkarılan yasalar, işgali sürdürmek için küresel suç ortaklığına bel bağlayan bir devletin kırılganlığını gözler önüne seriyor.

Derin kökleri olan küresel bir hareket

Geçmişte, yaşadığım şehir olan Teksas”ta Filistinli bir öğretmen, İsrail”i boykot etmeyeceğine dair bir taahhütnameyi imzalamayı reddettiği için işten çıkarılmıştı. Onun bu ilkeli duruşunun yarattığı öfke, yasaların temel anayasal hakları nasıl ihlal ettiğini vurgulayan 2021 yapımı Boykot belgeseline ilham verdi. Filistin davasıyla ilgilenmeyen siyasi yelpazedeki Amerikalılar, özellikle de kendi toplumları sıkıntı çekerken ABD”den milyarlarca dolar vergi alan bir ülkeyi neden boykot edemeyeceklerini sorgulamaya başladılar.

Bundan da anlaşılabileceği üzere boykot hareketi yeni başlayan bir şey değil ve kökleri Güney Afrika”daki ırkçılığa karşı verilen anti-apartheid mücadelesine dayanıyor. Orada uygulanan ekonomik izolasyon stratejisi, toplumda yer etmiş sistematik ırkçılığın ortadan kaldırılmasında önemli bir rol oynadı. Filistin sivil toplumu tarafından 2005 yılında başlatılan BDS hareketi, Filistinlilerin kurtuluşu için verilen mücadeleyi adaletsizliğe karşı verilen daha geniş çaplı mücadelelerle ilişkilendiren bir mirasa dayanıyor. Bu hareket, herhangi bir yerdeki özgürlük mücadelesinin her yerdeki özgürlük mücadeleleriyle bağlantılı olduğunu da hatırlatıyor.

Bu bağlantı “Küresel Güney”de özel bir yankı buldu. Sömürgecilik karşıtı direniş geçmişine sahip uluslar, Filistin davasını kendi bitmemiş haysiyet ve egemenlik mücadelelerinin bir parçası olarak görüyor. Boykot hareketi, bu hükümetleri ve halklarını harekete geçirerek, Güney Afrika”da olduğu gibi etkisini arttırma potansiyeline sahip. Küresel Güney”in desteği önemli bir gerçeği pekiştiriyor: Boykotlar sadece kişisel tüketici tercihleriyle ilgili değildir, insanların bir araya gelerek ortaya koyduğu kolektif bir güç birikimidir.

İsrail neden korkuyor?

Silahlı direnişin aksine boykotlar, işgali sürdüren ekonomik ve siyasi altyapıyı hedef alır ve hem hükümetleri hem de şirketleri hesap vermeye zorlar. Boykot hareketi etkili, merkeziyetsiz, tabandan gelen, doğal bir aktivizme dayanıyor. Yani siyasi elitlere dayanmıyor; bunun yerine dünyanın dört bir yanındaki sıradan insanları -tüketicileri, işçileri, öğrencileri- harekete geçiriyor. İsrail tam da bu yüzden boykot hareketinden korkuyor. Öte yandan İsrail”in hareketi bastırma konusundaki aşırılığı da geri tepiyor. Boykotları suç sayan ve aktivistleri hedef alan yasaların tek yaptığı ise harekete daha fazla dikkat çekmek. Ayrıca bu durum, özellikle yabancı bir hükümete karşı anayasal protesto haklarını kullanamayacaklarının söylenmesine içerleyen Amerikalılar için de ciddi soru işaretleri yaratıyor. Bu aşırılık sadece Filistin dayanışmasına değil, ifade özgürlüğü ve adalet için daha geniş bir harekete de ilham veriyor.

2025 için ne öğrenebiliriz?

Boykot hareketi, 2024″teki başarılarının üzerine yenilerini eklemek için koordinasyon, kapsayıcılık ve yenilikçiliğe odaklanmalıdır. Bunun için şu adımlar atılabilir:

1. Teknolojiden yararlanma: Boykot App [1] gibi platformlar, teknolojinin aktivizmi nasıl kolaylaştırabileceğine dair güçlü birer örnek. Uygulama, kullanıcıların boykota değer şirketleri ve ürünleri belirlemelerine olanak tanıyarak katılımı erişilebilir ve bilinçli hale getiriyor. Bu tür araçlara yatırım yapmak hareketi daha iyi noktalara taşıyabilir.

2. Mücadeleleri birbirine bağlamak: Tıpkı apartheid karşıtı hareketin yaptığı gibi BDS de Filistin mücadelesini küresel adalet hareketleriyle ilişkilendirmeye devam etmeli. İster yerli hakları aktivistleri, ister iklim adaleti savunucuları ya da işçi sendikaları ile ittifaklar yoluyla olsun, bu bağlantılar Filistin için ahlaki ve siyasi davayı güçlendirir.

3. Hikayeleri merkeze almak: Boykot özünde insanlarla ilgilidir. Yerlerinden edilen aileler, topraklarına erişimi engellenen çiftçiler, hapsedilen çocuklar gibi Filistinlilerin hikayelerini paylaşmak hareketi insanileştirir ve dünyaya mücadelenin soyut politikalarla değil hayatlar ve geleceklerle ilgili olduğunu hatırlatır.

Boykot hareketi, ırkçılık ve baskıya karşı direnişin en güçlü araçlarından biri olduğunu kanıtlayarak sınırlar ve ideolojileri aşıyor ve insanları ortak bir adalet talebinde birleştiriyor. 2024″te bize gücünü gösteren hareket, 2025″te de bize direncini göstermeli. Filistinliler ve müttefikleri için mücadele henüz bitmiş değil. Ancak çocuklarımın boykot listesini her sorduklarında bana hatırlattıkları gibi, yeni nesil aktivistler şimdiden yetişiyor; adaletin bir an için değil, süregelen ve susturulamayacak bir hareket olduğunu öğreniyor.

[1] https://bdsmovement.net/

[Dr. Omar Suleiman insan hakları aktivisti ve Yaqeen İslami Araştırmalar Enstitüsü Başkanıdır.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın yeni yılını kutladı

Kremlin”den yapılan açıklamaya göre, Putin bir dizi ülkenin liderine 2025 yılı ve Noel bayramı dolayısıyla kutlama mesajı iletti.Putin”in mesaj gönderdiği devlet başkanları ve hükümet başkanları arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed ve Güney Afrika Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa da yer aldı.

Source: Www.star.com.tr


Destici”den “DEM-İmralı” görüşmesine sert tepki: Süreci başlamadan sonlandırın

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, İmralı”da terör örgütü PKK”nın lideriyle yapılan görüşmeler ve sonrasında gündeme gelen gelişmelere sert tepki gösterdi. Destici, Demokratik Eylem Partisi”nin (DEM) İmralı görüşmelerinin ardından yaptığı açıklamaların, terörist başının silah bırakma karşılığında bir dizi talepte bulunduğunu açıkça ortaya koyduğunu belirtti.İşte Destici”nin konuya ilişkin açıklaması; “PKK nın siyasi uzantısı DEM”in İmralı”da terörist başını ziyaret ettikten sonra yapılan açıklama ve akabinde siyasi partileri ziyaret edeceklerini ifade etmeleri, İmralı canisinin silah bırakma çağrısı için bir takım taleplerde bulunduğunu ve şartlar öne sürdüğünü göstermektedir. “BU SÜREÇ BAŞLAMADAN SONLANDIRILMALI” Öncelikle bu yeni bir pazarlık süreci demektir ve kesinlikle kabul edilemez. Bu vesileyle bir kez daha niyetlerinin halis olmadığı da bölücülükten vazgeçmedikleri de açığa çıkmıştır. Bazı köşe yazarlarının işi daha ileri bir noktaya taşıyarak “Madem Sednaya Hapishanesindekiler serbest bırakıldı, Silivri ve Edirne”dekiler de serbest bırakılsın” türünden şımarıklıkları, konunun nereye evrilebileceğinin işaretleridir. Bu sebeple bu süreç başlamadan behemehâl sonlandırılmalı teröre, teröristlere ve onların uzantılarına meşruiyet kazandırılmamalıdır. “YENİ BİR ÇÖZÜM SÜRECİ…” PKK; 40 yılı aşan süre devam eden ihaneti süresinde, küresel emperyalist güçlerden aldığı sınırsız desteğe ve Türkiye”nin terörle mücadeleyle ilgili yaptığı sayısız yanlışa rağmen can çekişiyor. Yeni bir “Çözüm Süreci”, terör örgütünün bitmek üzere olan ömrünü uzatmak, terörle mücadeleyi zaafa uğratmak ve terörle mücadele eden güvenlik güçlerimiz ile devletine bağlı bölge halkımızın mücadele iradesine zarar vermek olacaktır. “BİR ÇİVİ BİLE SÖKEMEYECEKLERİ İFADE EDİLMELİDİR” Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin herkese söyleyecek sözü ve yetecek gücü vardır. Türkiye Cumhuriyeti, PKK”ya, Türkiye Cumhuriyeti”nden bir çivi bile sökemeyeceği, baş kaldıranların başının koparılacağı; ABD”ye, sınırlarımızın dibinde bir terör devleti kurdurmayacağı, Türkiye”nin bütünlüğünü hedef alan bir operasyonu gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı, bu amaç için terörü yöntem olarak kullanmaktan vazgeçmezse bunun bedelini ödeyeceği; Irak ve Suriye”ye, sınırları içindeki PKK unsurlarıyla mücadele etmezlerse o terör artıklarını Türk Silahlı Kuvvetleri”nin yok edeceği; içimizdeki terör unsurlarına ise hukuku uygulayacağını açıkça ifade etmelidir.”

Source: Haberler


Güney Kore”de 179 kişinin öldüğü uçağın son 48 saatte 13 sefer yaptığı belirlendi

Yonhap”ın haberine göre, seyahat sektöründen yetkililer, 179 kişinin hayatını kaybettiği kazaya ilişkin açıklama yaptı.

Yetkililer, Jeju Air hava yolu şirketine ait kaza yapan uçağın, çeşitli seyahat acenteleri aracılığıyla “daha uygun fiyata” tur uçuşları yaptığını belirtti.

Söz konusu turlar kapsamında Boeing B 737-800 tipi uçağın, kazadan önceki 48 saatte 13 sefer yaptığını bildiren yetkililer, bu uçuşların bazılarının Çin, Tayland, Malezya, Japonya ve Tayvan”a olduğunu kaydetti.

Jeju Air”in, ülkedeki diğer hava yolu firmalarına göre aylık ortalama en çok uçak kullanan firmalardan biri olduğu belirtiliyor. Buna göre, firmaya ait her uçağın temmuz-eylül döneminde 418 saat uçuş kaydı bulunuyor.

Jeju Air firmasının dünkü kazadakiyle aynı model uçağı, iniş takımındaki sorun nedeniyle geri döndü

Jeju Air yetkilileri, yerel saatle 06.37″de Gimpo Uluslararası Havalimanı”ndan kalkan, Muan”daki kazadakiyle aynı model başka bir uçağının da kısa süre sonra iniş takımında sorun tespit edilmesi nedeniyle havalimanına döndüğünü açıkladı.

Uçaktaki 161 yolcunun bu sorun hakkında bilgilendirildiğini aktaran yetkililer, 08.30″da Boeing B 737-800 tipi başka bir uçakla seferin yapıldığını aktardı. Dönen uçaktaki 21 yolcu ise güvenlik endişeleri nedeniyle diğer uçağa binmemeyi tercih etti.

Jeju Air yetkilisi Song Kyung-hoon, havalimanına geri dönen uçaktaki iniş takımının, kontrollerin ardından işlevsel olduğunun tespit edildiğini ifade etti.

Güney Kore”deki uçak kazası

Güney Kore”nin Muan şehrinde Jeju Air hava yolu şirketine ait yolcu uçağının inişte kontrolden çıkması sonucu meydana gelen kazada 179 kişi hayatını kaybetmişti.

Yetkililer, kazanın uçağın iniş takımlarındaki arızadan kaynaklandığı, ilk seferde iniş takımları açılmayan uçağın, ikinci seferde zorunlu iniş sırasında kaza yaptığını bildirmişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: