“Küresel Siyaset Gündemi: Gazze’den Venezuela’ya Kritik Gelişmeler”

AB Komisyonu önünde “Gazze”ye ağıt

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu önünde Arap asıllı genç bir kadın, Avrupa”nın soykırıma suç ortaklığı ettiğini haykırarak Gazze için ağıt yaktı.Arap asıllı Hesla isimli kadın, AB çalışanlarının her perşembe yaptıkları Gazze protestosuna destek vermek için AB Komisyonu önüne geldi.Elinde Filistin bayrağı ve üzerinde “Aranıyor” yazılı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu”nun fotoğrafını taşıyan kadın, geleneksel Filistin kıyafetleriyle binanın giriş kapısına doğru ilerledi.Yüksek sesle “Artık dayanamıyorum”, “Sessizliğiniz suç ortaklığı”, “Gazze”de soykırım var” ifadelerini kullanan kadın, “Gazze” diye haykırarak ağıt yaktı.Yere yığılan kadının yardımına protesto için orada bulunan AB çalışanlarından bir grup koştu. AB Komisyonu güvenlik görevlilerinin çağırması üzerine olay yerine gelen Belçika polisi, kadını bir süre sorguladıktan sonra serbest bıraktı.

Source: Muhammet Binici


Sosyalist Enternasyonal İstanbul’da… Dünya solu ne yapmalı?

O kadar fazla sistematik saldırı altındayız ki… Kimi zaman büyük resmi görebilmek için yaşananları alt alta sıralamak önemli… Anketlerde birinci parti çıkan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üzerindeki siyasi kuşatmanın hızlanarak sürmesi örneğin; İmamoğlu ve beraberindekilerin tutukluluğu, CHP’li belediyelere yönelik açılan davalar, atanan kayyumlar, bütçe kısıtlamaları… Tutuklanan gazeteciler, yasaklanan grevler, üniversitelerde muhalif seslerin bastırılması… Siyasal İslamın, tarikatlar, vakıf ve cemaatlerle eğitime attığı ilmekleri sıkılaştırması… Yeni anayasa söylemleri… Dahası da var ama uzatmayalım… Şimdi bu resmi alıp başka otoriter rejimlerde yaşananların üzerine koyalım. Aktörler, figürler, konular, sorunlar farklı olabilir ama ortak nokta: demokrasiye, sola, özgürlüklere sistematik bir saldırı… Sosyalist Enternasyonal’in altı ayda bir düzenlenen ve bu kez İstanbul’da CHP’nin ev sahipliğinde yürütülen konsey toplantısının ana başlığı “Hak Ettiğimiz Bir Dünya İçin Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” . Altı kıtadan, 81 ülkeden 89 partinin tam üye olarak yer aldığı toplantı küresel ölçekte sol, demokrat, sosyal demokrat ve sosyalist partileri bir araya getiren en büyük uluslararası siyasi organizasyon. Sistemsel krizlerin eşiğinde savrulan dünyada, solun yeniden kendini tanımlama ve çözüm üretme arayışının da bir sahnesi. İstanbul’daki toplantının kritik sorusu şu: Sol, yalnızca karşı çıkmakla mı yetinecek, yoksa somut bir gelecek vizyonu sunabilecek mi? DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 72’Sİ OTORİTER REJİMLERDE YAŞIYOR Önümde İngiliz siyaset teorisyeni James Pattison ’un önemli bir makalesi duruyor. Son yıllarda dünya siyaseti ciddi bir kırılma noktasına ilerliyor. Çin, Rusya, Macaristan, Türkiye ve benzeri ülkelerde otoriter uygulamalar güçlenirken liberal demokrasiler zemin kaybediyor. Artık dünya nüfusunun yüzde 72’si otoriter rejimlerde yaşıyor. “Bu durum yalnızca demokrasi idealine değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadele, mülteci krizi, küresel yoksulluk, sağlık hizmetlerine erişim gibi insanlığın ortak meselelerine de ağır darbeler indiriyor” diyen Pattison küresel otoriterliğe karşı koymayı bir “ahlaki görev” olarak tanımlıyor. Ona göre bu mücadele, diğer birçok küresel sorumluluğun yerine getirilebilmesi için önkoşul niteliği taşıyor. Pattison, bu görevin üç temel dayanağı olduğunu söylüyor: 1. Kendini ve demokrasiyi savunma hakkı: Otoriter rejimler yalnızca kendi vatandaşlarını değil, aynı zamanda diğer ülkelerin egemenliğini ve seçim süreçlerini de hedef alıyor. Rusya’nın seçim müdahaleleri, Çin’in Kanada’daki siyasi etkileşimleri, Trump döneminde ABD’nin küresel insan haklarına yönelik küçümseyici tutumu bu tehdidin boyutunu gösteriyor. Pattison’a göre bu, sadece siyasi bir mesele değil, bir meşruiyet ve özgürlük sorunu. 2. Başkalarını korumak ve dayanışma: Ukrayna gibi işgale uğrayan ya da Myanmar’daki gibi soykırımlarla karşı karşıya kalan halklar için, uluslararası dayanışma hayati önemde. Liberal demokrasilerin, yalnızca kendi sınırlarını değil, başka ülkelerdeki demokrasi yanlısı hareketleri ve sivilleri de destekleme yükümlülüğü var. 3. Geleceği kurtarmak: Eğer otoriter rejimler uluslararası sistemi domine ederse, iklim değişikliğiyle mücadele, pandemilere karşı hazırlık, mültecilerin korunması gibi küresel görevler felce uğrar. Ayrıca bu rejimler “gerçeğin” kendisini hedef alır: bilgi kirliliği, yalan haberler ve “hakikat-sonrası siyaset” yükselir. Böyle bir dünyada işbirliği yapmak, uzlaşmak, çözüm üretmek çok daha zor hale gelir. İSTANBUL TOPLANTISI Yerel deneyimlerle beslenen, kadın hareketlerinden iklim adaletine, dijital emekten göçmen haklarına kadar geniş bir alanı kapsayan, katılımcı ve çoğulcu bir sol siyaset mümkün mü? İstanbul’daki toplantıda tartışmalar, bu soruya verilen yanıtlarla şekillenecek. Dijital çağda solun entegrasyonu, yerel mücadelelerin küresel görünürlük kazanması ve bilgi paylaşımı, yeni türden bir enternasyonalizmin ayak sesleri olabilir. Umut var mı peki? Evet, umut var. Ama bu umut, kendiliğinden filizlenmeyecek. İstanbul’daki bu toplantı, eğer ki deklarasyonların ötesine geçip sahada karşılığı olan politikalar, örgütlenmeler ve uluslararası dayanışma ağları doğurabilirse, yalnızca solun değil, tüm insanlığın geleceği için bir dönüm noktası olabilir. Not: İlgilenenler için Pattison’un makalesi: https://journals.sagepub.com/doi/ epub/10.1177/14748851251327165

Source: Özlem Yüzak


İsrail’de savaşa destek düşüyor

İsrailli muhaliflerden de tepkiler artarken Tel Aviv yönetimi az da olsa yardım kamyonlarının girişine izin verdi.21’İNCİ ASRIN FELAKETİHamas’ın İsrail’e 7 Ekim saldırısıyla tetiklenen Gazze savaşı, 21’inci yüzyıl tarihine kara harflerle yazılacak insan yapımı devasa bir krize dönüşmüş durumda. BM yetkilileri yardım ulaştırılmazsa 14 bin bebeğin ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söylerken, Filistinli yetkililerin son açıklamasına göre savaşın başından bu yana 16 bin 500’ten fazla çocuk hayatını kaybetti.Yahudi soykırımı gibi büyük bir trajedinin torunları, Netanyahu ve aşırıcı ortaklarının ellerinde kendilerini ileride genç nesillere hesabını veremeyecekleri büyüklükte bir felakete ortak olurken buldular.NETANYAHU NİYE DİRETİYOR7 Ekim sonrası rehineleri kurtarma ve Hamas’ı bitirme iddiasıyla yola çıkan Netanyahu, bu hedeflere şimdilerde Gazzelileri tehciri de eklemiş durumda.Hamas bitmiş değil. Gazze’de katledilen masum insanlarla, aç bırakılan çocuklarla İsrail kendine yeni düşmanlık zemini hazırlamıyor mu? Ayrıca müzakereyle Hamas’ın elinde kalan 23 canlı rehineyi kurtarmak mümkünken, Gazze’de ateşkes mümkünken Netanyahu hükümeti niye ayak diretiyor? Kalan diğer 35 rehinenin ise öldüğü belirtiliyor.DESTEK AZALIYOR MUABD ve birkaç ülke hariç Avrupa, İsrail’in Gazze savaşına baştan beri tam destek verdi. Uluslararası ajanslar her gün Gazze’deki saldırılarda öldürülen bebeklerin görüntülerini yayınlarken İsrail medyası bunları büyük ölçüde görmezden geldi.7 Ekimi varoluşsal bir saldırı olarak gören kamuoyu da bir daha benzer bir durum yaşanmaması ve rehinelerin kurtarılması için Netanyahu hükümetine koşulsuz arka çıktı.AB DESTEĞİ ÇATIRDADINETANYAHU’nun 2 Mart’tan beri Gazzelilere karşı kullanmaya başladığı açlık silahı ise bu hafta ters tepmeye başlamışa benziyor. Haftaiçi Avrupa Birliği Dışişleri Bakanlığı toplantısında 27 ülkeden 17’si İsrail ile ticaret anlaşmasının gözden geçirilmesi kararı aldılar. Hatta bu teklifi İsrail yanlısı olarak bilinen Hollanda teklif etti.Yine Fransa, Kanada ve İngiltere liderleri ortak bir mektupla İsrail’e karşı yaptırım silahını gündeme getirdiler.MUHALİF SESLER YÜKSELDİİSRAİLLİ yedek tümgeneral ve solcu Demokrat Parti’nin lideri Yair Golan, “Aklı başında bir ülke sivillere savaş açmaz, hobi için bebekleri öldürmez ve nüfusun sınır dışı edilmesini içeren hedefler belirlemez” deyince İsrail’de hedef tahtası oldu. Golan tepkiler üzerine o sözleri aşırıcıların kontrolündeki hükümeti eleştirmek için söylediğini belirtti.İsrail’in eski başbakanlarından Ehud Olmert ise İngiliz BBC’ye yaptığı açıklamada İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin savaş suçu seviyesine yaklaştığını söyledi. ‘OĞLUMU ÖLÜME YOLLUYORLAR’ AMERİKAN Wall Street gazetesinde dün bir haber vardı. Anketlere göre İsrail’de halkın yüzde 70’i rehinelerin serbest kalması karşılığında savaşın bitmesini istiyor. Gazze, Lübnan, Suriye ve Batı Şeria’da süren askeri operasyonların üst üste göreve çağrılan yedek askerleri ve aileleri yorduğu belirtiliyor. Radyolog ve üç çocuk annesi Rotem Sivan-Hoffman, savaşan askerlere destek amaçlı ‘Ima Era’ adlı bir hareket başlatmış. En büyük oğlu Gazze sınırında görev yapan Hoffman, “Netanyahu’nun siyasi geleceği ve Gazze’yi ele geçirmek için oğlumu ölüme gönderiyorlar” diyerek tepki gösteriyor.İsrail Demokrasi Enstitüsü’nün araştırmacılarından Tamar Hermann, merkez solda insani gerekçelerle Gazze savaşının sona ermesini isteyenlerin sayısı artarken ana akımda bu durumun gözlenmediğini söylüyor. Yine de bir uyanış olduğu görüşünde.WASHINGTON’DAKİ SALDIRINETANYAHU hükümetine tepkilerin arttığı bir dönemde önceki akşam Washington’da iki İsrailli diplomatın hayatını kaybettiği silahlı saldırı haberi geldi. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Avrupalı yetkilileri ‘zehirli antisemitik’ duruşlarıyla bu saldırıyı kışkırtmakla suçladı. İki genç diplomatın saldırıda hayatını kaybetmesi üzücüdür. Ancak o toksik ortamı Netanyahu hükümetinin masum bebekleri öldürerek kendisinin yarattığını idrak vaktidir. Bu nedenle sadece insani yardım için değil savaşın da bitmesi için baskıyı en üst seviyeye taşıma vaktidir.

Source: Nilgün Tekfidan Gümüş


Altın Kubbe: Trump”ın duyurduğu füze savunma sistemi nedir?

Reuters Donald Trump Altın Kubbe planını duyururken ABD Başkanı Donald Trump, fütürist Altın Kubbe savunma sisteminin başkanlık döneminin sonunda tam olarak faaliyete geçeceğine söz verdi. Trump, ilk etapta 25 milyar dolarlık bir yatırım sözü verirken, toplam maliyetin yaklaşık 175 milyar dolar olacağını söyledi. Ancak yetkililer nihai faturanın bu rakamın en az üç katı olabileceği konusunda uyarıyor. Planlar kara, deniz ve uzayda yeni nesil teknolojilerden oluşan bir ağ oluşturmayı içeriyor. Bunlar arasında, gelen füzeleri caydırma amacı taşıyan uzay tabanlı önleyiciler ve sensörler de yer alıyor. Altın Kubbe, Rusya ve Çin gibi ülkelerden gelen ve giderek karmaşıklaşan hava tehditlerine karşı koruma sağlamak amacıyla mevcut sistemleri genişletecek ve geliştirecek. Altın Kubbe nasıl çalışacak? Trump ın planı kısmen, kısa menzilli füze tehditlerini engellemek için radar savunma sistemleri kullanan ve 2011 den bu yana kullanımda olan İsrail in Demir Kubbe sinden esinleniyor. Ancak Altın Kubbe çok daha büyük olacak ve daha geniş yelpazedeki tehditlerle mücadele edebilecek şekilde tasarlanacak. Potansiyel olarak yüzlerce uydudan oluşan bir ağ kullanmak geçmişte aşırı pahalı bir şey olurdu ama son yıllarda uydu maliyetleri hızla azalıyor. Ronald Reagan bunu yıllar önce istedi ama ellerinde teknoloji yoktu diyen Trump, eski başkanın 1980 lerde önerdiği, halk arasında Yıldız Savaşları olarak adlandırılan uzay tabanlı füze savunma sistemine atıfta bulundu. Trump, Altın Kubbe nin dünyanın diğer tarafından veya uzaydan fırlatılan füzeleri bile durdurabilecek kapasitede olacağını da ekledi. Altın Kubbe seyir füzeleri, balistik füzeler (ses hızından daha hızlı hareket edebilen hipersonik silahlar dahil) ve uzaya çıktıktan sonra tekrar dünyaya inen füzelere karşı savunma için inşa edilecek. BBC ye konuşan ABD Siber ve Teknoloji İnovasyon Merkezi Kıdemli Direktörü Emekli Tümamiral Mark Montgomery, Altın Kubbe nin toplamda yüzlerce uyduya denk gelen üç veya dört gruptan oluşacağını söylüyor: Fırlatılan füzeleri tespit eden yüzlerce uydu olacak. Sonra bunları takip eden ve ateş kontrolü yapan bir dizi uydu olacak. Son olarak kinetik silahlar veya düşman füzesini düşürmek için kullanılan diğer sistemleri içeren angajman uyduları olacak. Altın Kubbe üç yılda tamamlanabilir mi? Getty Images Trump Altın Kubbe nin dünyanın öbür ucundan, hatta uzaydan gönderilen füzeleri bile durdurabileceğini söylüyor BBC ye konuşan The Economist Savunma Editörü Shashank Joshi, ABD ordusunun planı çok ciddiye alacağını, ancak Trump ın döneminde tamamlanabileceğini düşünmenin gerçekçi olmadığını, büyük maliyetin ABD savunma bütçesinin önemli bir kısmını tüketeceğini söylüyor Eski Amiral Montgomery de aynı fikirde: Bunun doğru bir şekilde yapılması için 5-10 yıla ihtiyacı var. Üç yıl içinde bizi daha güvenli hale getirecek şeyler olacak mı? Evet olacak. Ama Trump ın dönemi bitene kadar yüzde 100 güvenilir bir sistem olası gözükmüyor. ABD hükümetinin Kongre Bütçe Ofisi – Kongre ye nesnel ekonomik analiz sağlamakla görevli – yalnızca sistemin uzay tabanlı kısımları için 20 yıllık bir süre içinde maliyetin 542 milyar dolara çıkabileceğini belirtiyor Altın Kubbe yi kim üretecek? Milyarlarca dolarlık Altın Kubbe projesine liderlik etmekle görevli kişi, ABD Uzay Kuvvetleri Generali Michael Guetlein. Aralık 2023 ten bu yana ABD ordusunun füze uyarısı, uzay farkındalığı, konumlandırma, navigasyon ve zamanlama, iletişim ve uzay elektronik savaşı alanlarına bakan kolu olan Uzay Kuvvetleri nde uzay operasyonları başkan yardımcısı olarak görev yapıyor. Trump tarafından çok yetenekli bir adam olarak tanımlanan Guetlein, daha önce Uzay Sistemleri Komutanlığı başkanı ve uzaktan algılama sistemleri direktörü olarak görev yaptığı için role önemli uzay ve füze tespit deneyimi getiriyor. ABD nin Oklahoma eyaletinde doğup büyüyen Guetlein, 1991 de Oklahoma Eyalet Üniversitesi nden mezun olduktan sonra Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri ne katıldı. Rusya ve Çin Altın Kubbe hakkında ne düşünüyor? Altın Kubbe, özelikle Rusya ve Çin tarafından fırlatılan füzelere karşı savunma amacı taşıyor. Savunma İstihbarat Ajansı tarafından yakın zamanda yayınlanan bir brifing belgesinde, füze tehditlerinin ölçek ve karmaşıklık açısından genişleyeceği ve her iki ülkenin de ABD savunmasındaki boşlukları istismar etmek için aktif olarak sistemler tasarladığı iddia edildi. Çin ve Rusya ise bu yaklaşımı derinden istikrarsızlaştırıcı olarak eleştiriyor. Rusya ve Çin arasında bu ayın başlarında yapılan görüşmelerden sonra yayınlanan bir Kremlin açıklamasında, yeni savunma sisteminin uzayda savaş operasyonları yürütmek için cephaneliği önemli ölçüde güçlendirilmesini açıkça öngördüğü belirtildi. Çin ise Altın Kubbe nin uzayda silahlanma yarışı başlatma ve uluslararası güvenliği tehlikeye atma riski taşıdığını söyledi. Çin Dışişleri Bakanlığı bu hafta yaptığı açıklamada Altın Kubbe nin BM Dış Uzay Anlaşması na aykırı ve saldırgan yönleri olduğunu belirtti, ABD yi sistemden vazgeçmeye çağırdı. Kanada Altın Kubbe ye dahil olacak mı? Beyaz Saray da planlarını açıklayan Trump ise Kanada nın sisteme dahil olmak istediğini duyurdu. Bunun ardından Kanada Başbakanı Mark Carney nin ofisi, Amerikalı meslektaşlarıyla yeni bir güvenlik ve ekonomi işbirliği hakkında görüştüklerini söyledi. Bu yılın başlarında, dönemin Kanada Savunma Bakanı Bill Blair da Kanada nın kubbe projesine katılmakla ilgilendiğini, bunun mantıklı ve ülkenin ulusal çıkarına olduğunu savunmuştu. Bu haber, BBC gazetecileri tarafından hazırlandı ve kontrol edildi. Bir pilot proje kapsamında çevirisi için yapay zekadan da faydalanıldı.

Source: Habertürk


Venezuela”da seçimleri sabotaj girişimi! Maduro: 50″den fazla kişi yakalandı

Başkent Karakas”ta partisinin düzenlediği mitingde destekçilerine seslenen Maduro, pazar günü tüm Venezuelalılardan sandığa giderek oy kullanmalarını istedi.Maduro, “Şu ana kadar ülkeye bomba yerleştirmek veya şiddet eylemleri düzenlemek amacıyla seçimleri sabote etmeye çalışan 50″den fazla kişi, güvenlik güçlerinin başarılı operasyonlarıyla yakalandı.” ifadesini kullandı.Bolivarcı Ulusal Silahlı Kuvvetler”e (FANB) teşekkür eden Maduro, bu operasyonların “barışı garanti altına almak için mükemmel bir planın” parçası olduğunu belirtti.Gözaltına alınan kişileri “paralı askerler” olarak nitelendiren Devlet Başkanı Maduro, yargının bu kişiler hakkında gereğini yapacağını da sözlerine ekledi.Venezuela”da 25 Mayıs”ta, komşu ülke Guyana ile ihtilaflı Esequibo bölgesi dahil olmak üzere 24 eyalette valilik seçimlerinin yanı sıra Ulusal Meclis (AN) için milletvekili seçimleri yapılacak.

Source: Www.star.com.tr


Filiz Katman yazdı: “Oyun içinde oyun” sürüyor

Önümüzdeki hafta Ukrayna için hayati olacak.Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen:Dünya son günlerde akıl almaz bir hızla gündem üzerine gündem belirliyor.Heyetlerin biri gidiyor biri geliyor.Neyse ki diplomasi hâlâ çalışıyor.Ancak öyle bazı açıklamalar var ki, insan bir durup düşünüyor: Dünya nereye gidiyor?Bu kez “açıklamanın” adresi Polonya; hani şu her fırsatta Avrupa”nın Rusya”ya karşı yaptığı hazırlığı yetersiz bulduğunu ağır şekilde dile getirmekten çekinmeyen Polonya.Ancak bu kez “ters köşe” bir vuruş yaptı, kendisinden hiç beklenmeyecek şekilde.Polonya cumhurbaşkanı adayı Karol Nawrocki”nin “Ukrayna”nın NATO”ya girmesine izin vermeyeceğine” söz vermesi kafalarda yeni soru işaretleri oluşturdu: Acaba Polonya da mı olası yeni yönetimle “saf” değiştiriyor?Bununla da kalmadı Nawrocki; Polonyalı askerlerin Ukrayna topraklarına gönderilmesine izin vermeyeceğinin de altını çizdi.Rusya ile Ukrayna arasında müzakere yok muydu diye sorma gereği duyuyor insan ister istemez.Çünkü bir diğer çarpıcı açıklama bu kez diğer kanattan geliyor.Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukashenko “sorunları önlemek için herkese patates ekmesini” tavsiye ettiği konuşması bu da nerden çıktı dedirtiyor; bir şey mi yaklaşıyor?”Ve patates yetiştirmemiş olanlara bile bunu yapmalarını tavsiye ediyorum. Hala zaman var.”Son ifade oldukça çarpıcı; neye zaman var?Halbuki geçtiğimiz hafta Dolmabahçe”deki delegasyonların en azından bir konuda teknik uzlaşıya vardığı açıklanmıştı.Ardından da Rusya Federasyonu, “Rusya ile Ukrayna arasında “1000”e 1000″ formülüne göre esir değişiminin hızlı bir şekilde yapılması tüm tarafların çıkarınadır. Şu anda kesin isimler üzerinde anlaşmaya varılması için çalışmalar sürüyor” dedikten sonra Ukrayna”dan geri istediği 1.000 tutuklunun yer aldığı listeyi Kiev”e teslim ettiği bilgisini vermişti.Rüzgâr bir o yönden bir bu yönden esiyor; anlaşılan “oyun içinde oyun” sürüyor.

Source: Filiz Katman