“Kurumsal Gündem – Vatandaşın Sesinden İmamoğlu’na, Fenerbahçe’nin Transfer Hamlelerine”

“Vatandaş yolunmuş kaz gibi hissediyor”

Türk Telekom’un yandaş sendika üyelerine avantajlar sağlayıp indirimli tarife uygulaması, vatandaşı isyan ettirdi. Yüzde 15’i halka açılan Telekom hisselerinin yüzde 60’ı Varlık Fonu, yüzde 25’i de Hazine-Maliye Bakanlığı’nda bulunuyor.

– Vatandaş: Madem bu fiyata hizmet verilebiliyor, neden bize fahiş fiyat uygulanıyor? İndirim herkes için geçerli olsun.

– Aynı iş kolunda bulunan muhalif Büro İş Sendikası Genel Başkanı Alay Hamzaçebi: Telekom belli bir kesimi kayırıyor. İşçi memur emekli, öğrenci herkes bu tarifeden yararlansın, sade vatandaş yolunacak kaz mı?

– CHP Genel Başkan yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz: Telekom ayrımcılık yapıyor, indirim uyguladığı 2 sendika da iktidar yanlısı. Bunun adı sınırsız yandaş pakettir. Onlara uygulanan indirimin parası vatandaşa yükleniyor.

– İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez: Bir zamanlar Hariri’ye peşkeş çektikleri Telekom’u şimdi de yandaşlar üzerinden soyuyorlar. İndirimi Anadolu’nun ücra köylerindeki garip gureba ailelerin çocuklarına versenize.

İndirim uygulanan Büro Memur Sen yönetimince yapılan açıklamada da ‘’Söz konusu indirim anlaşması, sadece Türk Telekom ile sendikamız arasında olmamış, bizden önce Kamu-Sen’e bağlı Türk Büro Sen ile de aynı şartlarda yapılmıştır. İletişim şirketleri birçok kuruluşa indirimli tarife uygulamaktadır. Bu anlaşmaya üyelerimiz isteğe bağlı katılacaktır, hiçbir zorunluluk ve mecburiyet yoktur’’denildi.

İktidarla aralarından su sızmıyor

Source: Deniz Ayhan


İmamoğlu, İmamoğlu”nu seçecek

Çok uzun ve çok meşakkatli bir yol. Asfalt tarafı da var, taşlı tozlu, patika yolları da var. Ama İnşallah o yolu milletimizle birlikte aşacağız”İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu böyle söyledi. CHP”de Cumhurbaşkanı adayı olmak için resmi başvurusunu yaptı.Sosyal medyadan yaptığı paylaşımda dikkatimi çeken üç başlık var.Parlamenter sisteme dönüş…Partizanlığa son vermek…Çok çalışmak…İmamoğlu bunları vadediyor.Üç başlığı da kısaca ele alalım.Parlamenter sisteme dönüşe millet 2023 Mayıs seçiminde “Hayır” dedi zaten…”Partizanlığa son vermek” çok iddialı bir ifade… Hele de Saraçhane Medyası gerçeği, İBB”yi 82 bin kişiyle alıp, 23 bin kişi işten çıkarıp buna rağmen kadroyu 112 bin kişiye çıkarmışken…Ayrıca Nepotizm: yani eş dost akraba atamaları CHP”de ayyuka çıkmışken…”Çok çalışmak” başlığı içinse hiçbir şey yazmıyorum.Takdir İstanbulluların…Şimdi gelelim başlığa CHP”deki ön seçim meselesine aslında sonuç başlamadan belli.Zira İmamoğlu”nun hem rakibi yok hem de Kılıçdaroğlu”nu devirme sürecinde kongrede ne kadar etkili olduğunu bilmeyen… Bu yüzden İmamoğlu”nun CHP”den Cumhurbaşkanı adayı olması kesin gibi görünüyor. Yani “İmamoğlu, İmamoğlu”nu seçecek”Peki ama ya sonrası…Ben tam bu satırları yazarken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı”nın “Sahte diploma” iddialarıyla ilgili YÖK”ün hazırladığı rapor doğrultusunda İmamoğlu”na “Resmi Belgede Sahtecilik” soruşturması başlattığı haberi geldi. İmamoğlu 26 Şubat”ta ifade vermeye çağrıldı.Yani Çağlayan”daki adliye önünde yeni bir otobüs üstü şovu bizi bekliyor. Burada en önemli mesele İmamoğlu”nun diploma sürecinde gerçekten “Resmi belgede sahtecilik” yapılıp yapılmadığı meselesi…Zira yasa dışı yollarla elde edildiği belirlenirse diplomanın iptali söz konusu olur… Yani İmamoğlu”nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı süreci ciddi zarar görür… CHP”liler bu konularla ilgili sürekli olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan”ı hedef gösteriyor. Ama ben bakış açısını değiştirip bir de İmamoğlu”nun asıl rakibi olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş”a bakılmasını tavsiye ederim.Ne demişti Yavaş; Gün ola harman ola kim öle kim kala…HAYALLER YARIM KALMASINFransız Le Point dergisi “2025, yeni dünya düzeni” Kapağıyla çıktı.Dünyaya yön veren dört lider var.Trump, Putin, Şii ve Erdoğan…Yani Fransız dergisine göre, yeni dünya düzenini ABD, Rusya, Çin ve Türkiye şekillendirecek.Avrupa”dan tek bir lider yok…Ne Macron, ne Scholz ne de Meloni…Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan kürenin etrafındaki dört liderden biri olarak orada duruyor.Türkiye”deki Kılıçdaroğlu”na oy veren yüzde 48″in gördüğü Erdoğan ile dünyanın gördüğü Erdoğan epey farklı aslında…”Dünya 5″ten büyüktür” diyen, İsrail”e “One minute” çeken, Gazze”nin sesi olan, savunma sanayisinde büyük atılımlar yapan…ABD Başkanı Trump”ın deyimiyle “Bölgenin kilit ülkesini yöneten, çok güçlü bir ordu kuran,”Malezya Başbakanı Enver İbrahim”in deyimiyle Müslüman dünyanın lideri olan Erdoğan…Azerbaycan Lideri Aliyev”in bakışıyla can kardeşi için vuruşmaya hazır,Libya için toplu mezarların önüne geçen lider Erdoğan profili var…Diğer tarafı uzun yazmaya gerek yok…”Diktatör Erdoğan” manşetlerine baksak yeterli.Tüm bunları niye yazdığıma gelince.AK Parti 8. Olağan Büyük Kurultayı öncesi Erdoğan bir klip ve mesaj paylaştı…”Aziz milletimizin kaderini değiştiren, Türkiye Yüzyılı”na emin adımlarla ilerleyen kutlu yolculuğumuzda, Allah”ın izniyle yarım kalan hiçbir hikâye olmayacak…” diye yazdı.Erdoğan, yerel seçimde milletten aldığı mesajın gereğini yapmak için çalışmaya, AK Parti”yi yenilemeye devam ediyor.Takdir milletin elbette. Ama bu hikayenin yarım kalması uzun yıllar unutulmayacak yaralar açacak gibi görünüyor.Zira Türkiye”nin Türkiye”den daha büyük olduğunu biz değil başka milletler, o milletlerin liderleri söylüyor.ZAMANLAMA MANİDAR MI?Türkiye”nin yumuşak karnı her daim ekonomi oldu.Ben kendimi bildim bileli bu durum böyle…Geçmişte ekonomik yıkımla hükümetlerin devrildiği dönemleri yaşadı Türkiye… Bu yüzden TÜSİAD”ın son açıklamalarına karşı oluşan teyakkuz hali şaşırtıcı değil. Burada dikkat çekici olan mesele şu…TÜSİAD Yüksek İstişare Başkanı Ömer Aras”ın iki ay önce 12 Aralık”ta yaptığı konuşmada cari açıktaki düşüşten övgüyle söz ediyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye övgüsüne atıf yapıyor. Risk primlerindeki düşüşe işaret ediyor. Ekonominin iyi yolda olduğunu söylüyordu. Ancak 2 ay sonra 13 Şubat”ta Aras, ekonomideki sorunları anlatıyor. Bunun temel sebebinin demokrasi ve özgürlük eksikliği olduğunu söylüyor. Yaşanan facialar üstünden hükümeti yerden yere vuruyor, yargıya yön göstermeye çalışıyordu.İşin ilginç yanı soruşturma açan savcıya da tüm bunları ekonominin toparlanması için söylediği yönünde bir savunma yaptı.Peki bu iki ayda Türkiye ekonomisinde büyük bir kırılma oldu da biz mi görmedik? En son Merkez Bankası rezervleri 173.2 milyar dolar ile tarihi rekor seviyesindeydi. Enflasyonda düşüş beklentisi açıklamaları birçok kurumdan geldi…Bir şeyler yanlış ama nedir bilemiyorum?Tüm bu tartışmalar sürerken borsada herkesi şoke eden bir gelişme yaşandı. Gazeteci Gaffar Yakınca, “toplam 6,5 milyar Lirayı bulan satışların %55″ini tek başına Koç Grubu”nun bankası YKB, %20″sini ise Bank of America adlı ABD bankası yaptı” diye bu durumu duyurdu.Sermaye Piyasası Kurulu işlemlerle ilgili inceleme başlatıldığını duyurdu. Zamanlama manidar mı bilemiyorum…Burada sevindirici olan şu; artık Türk ekonomisi bu tür operasyonlara karşı şerbetli ve dirençli…Ben yazıyı, CHP”li Aykut Erdoğdu”nun sözleriyle bitireyim…”Dönemin TÜSİAD”ı Ecevit Hükümeti”ni açıklama yaparak değil, organize ve siyasi bir kararla mal ve hizmet piyasalarını bozarak düşürdü

Source: İbrahim Güneş


TÜSİAD”ın açıklaması ‘karanlık odaklar”a çağrı değil mi?

Pazar günlerini “okuyucu görüş ve eleştirileri”ne ayırdığımız bu sütunda bir Hasbihal”e daha; okuyucuları, hayırlı çalışmalar dileğiyle selamlayarak başlıyoruz.*İstanbul”dan Nermin Saka diyor ki, “Bu son günlerde, “TÜSİAD” ve sizin yerinde deyiminizle “Zenginler Kulübü” diye anılan bir “Sanayici ve İşadamları Derneği” kuruluşun açıklaması tartışılıyor ve hemen ardından da “5”li Çete”den söz ediliyor.. Ağabey, Hukuk Fakültesi”nde okuyorum, ve güya sosyal meseleleri, emsalimiz olan diğer fakültelerdeki arkadaşlarımızdan daha fazla bilmek durumundaymışız gibi kabul ediliyoruz, çevremizde.. Ancak, hele de 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi”nden sonraki 40 küsur yıl boyunca arka arkaya gelen derin sosyal çatlaklıkları, grevleri, silahlı sokak gösterilerini, anarşi ve terör dolu yıllarını, Sıkı-Yönetim uygulamalarını, Başörtülü kardeşlerimizin üniversitelere alınmaması ve yüzbinlerce ailenin yapılan bu bakılardan dolayı çaresiz kaldıkları dönemleri, arka arkaya gelen hükûmet darbelerini, Demirel”in “6 defa gittik, 7″nci kez geldik..” dediği yılları takib edebilmek neredeyse imkânsız gibi geliyor.. Hele de bizim gibi 2003″den, Tayyib Erdoğan ve AK Parti”nin iktidara geldiğinden bu yana, biraz Gezi Hadiseleri”nden, biraz da 2016″daki -elhamdülillah ki başarısız- 15 Temmuz Askerî Darbe Teşebbüsü”nden başka, büyük çaplı bir sosyo-politik meseleyle karşılaşmadık. Gerçekten de “çok şükür..” denilecek bir Çünkü, babam bana Genelkurmay Başkanı”nın, Kuvvet hal.. Komutanlarının kimler olduğunu soruyor ve bilmiyorum tabiî.. Babam ise, “Biz bilirdik kendi gençlik günlerimizde, hepsini..” diyor.. Babam, ayrıca, “Kızım, bizim zamanımızda, avukatlar, hâkimler, savcılar, m. vekilleri, doktorlar, hemşireler, polisler, ve diğer sosyal hizmetler alanında memur olarak başörtülü hanımların olabileceğini hayal bile edemezdik.. Erbakan ülkenin kalkınması için filan fabrikaları, yolları, tünelleri, Köprüleri, İstanbul Boğazı”nın altından, İstanbul”un iki yakasını bağlayacak tünellerden bahsettiği zaman medyada alay konuu olurdu.. Ve hele bazı başyazarlar vardı ki, “Başörtülü bir yargıç hanımın, başı açık olan hanımlar hakkında âdilâne bir kararı verebilir mi?” gibi tuhaf soruları başmakalelerinde bile yazarlardı. Ve biz onların bizim hakkımızdaki yargılarının böyle peşin hükümlerle malûl olacağını söz konusu edemezdik..” diyor babam… Ben sizin yazılarınızda, geçmişe aid bazı hatıra veya tesbitleri gördükçe, babamla paylaşıyorum, o da, “Evet, o zamanlar böyle kalemler çok az idi..” demekle yetiniyor, geçmişin hüzün dolu ufuklarına bakar gibi dalıp giderek.. –Evet, bu hanım kızkardeşimizin dile getirdiği konular, tıpkı onun babası gibi, bizim gençlik yıllarımızı da dolduruyordu.. Gerçekten de, şöyle dönüp geriye baktığımızda bir daha anlıyoruz ki, ne çok karmaşık ve acılı-sancılı bir dönemden geçmişiz.. Evet, TÜSİAD tartışmaları dolayısıyla bir de “5”li Çete” konuları geliverdi konuya.. Bunlar, TİSK, (İşveren sendikaları), TESK, (Esnaf ve sanatkârlar), DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları) konfederasyonları ve TOBB (Odalar ve Borsalar Birliği) ve TÜRKİŞ idiler. Bunlardan TİSK”in başkanı olan Refik Baydur”un yazdığı “Bizim Çete” isimli kitapta, bu gibi güç odaklarının, darbeci güçleri ve medyayı da destekleyerek seçim yoluyla gelen iktidarları nasıl zorladıkları çok düşündürücü şekilde etraflıca anlatılmıştır. O zamanlar henüz TÜSİAD yoktu.. Ama, bir Zenginler Kulübü, hep vardı, resmî olmayan şekilde.. Resmen kurulduklarında da, direkt olarak müdahale ediyorlardı, ülke idaresine, askerlerin gölgesinde.. Onların hele de 1970″li yılların ortasından itibaren, bütün hükûmetleri özellikle ekonomik açıdan baskı altına alıyorlardı.. 1997″de ise, başta medya ve F.G. Hareketi ve diğer sosyo-ekonomik unsurların elbirliğiyle desteklenen darbeci askerlerin muhtırası ve MGK”nın tavsiye denilen kararlarıyla Erbakan”ı, başbakanlığının henüz 8″inci ayında nasıl baskıya aldıkları ve 1. yılı dolmak üzereyken, nasıl uzaklaştırdıkları ve bütün bunların arkasında, o “5”li Çete”nin ve TÜSİAD”ın örtülü işbirliği bilinmektedir. TÜSİAD”ın son olarak kalkıştıkları yeni bir iktidar oyunu oynama hevesine, Başkan Erdoğan”ın verdiği müthiş cevap, onları uyandırmış olmalıdır.. Ama, onların da, hemen, Borsa oyunlarına, düşüşlere, ekonomik güvensizlik oluşturmaya çalıştıkları ve kendi alanlarında “yeşil ışık” yaktıkları yolundaki iddialar üzerinde durulmalıdır..*İstanbul”dan Yavuz Havzalı da diyor ki: “Geçenlerdeki bir yazınızda TÜSİAD”ı haklı olarak eleştiriyordunuz da, onlara karşı kurulmuş olan “MÜSİAD” diye anılan ve “Müstakil”, ya da “Müslüman” “Sanayi ve İşadamları Derneği” olarak anılan bir kuruluş vardı.. Yazınızda onların ne yaptıklarını ve nerede olduklarını da sormanızı beklerdim. –Sahi, MÜSİAD”a soralım: Bir zamanlar çok etkili olan MÜSİAD, şimdi ne işle meşgul olmaktadır? Yoksa, buharlaştı mı veya rehavete mi kapıldı? Şahsen isterdim ki, TÜSİAD”ın açıklamasına ve iddialarına, Başkan Erdoğan”dan önce MÜSİAD karşılık versindi..*Bu sütunun en dikkatli okuyucularından olan Cemal Bey, geçen haftaki “Hasbihal”de, Almanya”dan bir okuyucunun sorusuna değinirken, yazımda bir kelimenin düşmesini göremeyişimden dolayı, kurduğum cümleden bir şey anlamadığını belirtiyordu. Yazıya baktım ve ben de bir şey anlaşılmadığını farkettim. Çünkü, dünya çapında tahakküm planlarını gerçekleştirmek isteyenler kendi aralarındaki geçmiş kırgınlıklarını -kendileri açısından akıllıca bir davranışla- unutturmak isterken; biz Müslümanlar ise, hâlâ, emperyalist- şeytanî güçlerin istediği şekilde, içimizdeki, bin yılı aşkın kırgınlıkları terk edemiyoruz.” diye yazmak isterken, altını çizdiğim o iki kelime, nasıl olmuşsa, bilgisayarın teknik oyununa gelmiş ve buharlaşmış.. Hani meşhurdur, 2. Meşrutiyet yıllarında, İttihad-Terakki”cilerin öncüsü sayılan ve ateistliğiyle maruf Abdullah Cevdet”in, kendi dergisinde yayınladığı bir şiirinde, “Ben bu vatanın öküzüyüm!” diye bir mısraının da yer aldığını gören ve onunla kalem mücadelesinde öncü sayılan Süleyman Nazif merhûm, “Üstad, ne olduğunu kendi derginde, nihayet itiraf ettin..” deyip bu mısraı göstermiş.. A. Cevdet bakmış ki, S. Nazif”in gördüğü mısra, sahiden de aynen öyle.. O da, hemen, “Efendim, “sin (s)” harfi düşmüş, öksüz olmuş, öküz.. Musahhih (düzeltici) hatası..” diye karşılık verince, S.Nazif, “Hayır efendim, ona “musahhih hatası değil, “musahhih sevabı” denilir..” diye bir taş daha atmış.. Şimdi biz de, bir i”tizâr beyanı olarak bu yanlışı belirtirken, cümlemizden düşen o iki kelime, anlaşılmaz olmanın ötesinde, yanlışlara yol açmamasıyla teselli buluyorum.

Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l


TRANSFER HABERİ – Fenerbahçe”den Yusuf Akçiçek kararı!

Sergilediği performansla Avrupa'nın önemli takımlarının da dikkatini çeken Yusuf Akçiçek için yönetim hemen harekete geçti. 2028 yılına kadar takımıyla sözleşmesi bulunan genç futbolcuya zamlı bir sözleşme önerecek olan yönetim, hem kontratını uzatacak hem de oyuncusunu mutlu edecek. MOURINHO YUSUF'A ÖVGÜ YAĞDIRDI Genç oyuncudan övgüyle bahseden Jose Mourinho, “Onun çok potansiyeli olduğunu söylemiştim. Ama ona dikkat etmem gerekiyor. Bu futbol ülkesinde insanlar oyuncuları yukarı çıkardıkları gibi aşağıya da çekiyorlar. O çok potansiyelli bir oyuncu. Topla da çok kaliteli bir oyuncu. Hava toplarında da iyi. Onun ayaklarının yere basmasını sağlamamız gerekiyor” ifadelerini kullanmıştı. Fenerbahçe formasıyla bu sezon 11 maça çıkan genç oyuncu 2 gol 1 asistlik katkı sağladı.

Source: Fotomaç