“Legal Insights – AYM’s Landmark Rulings on Prison Conditions”

‘Yasaya uysa da uymasa da…’ içeridesin…

Tanrı’nın cumhurbaşkanı başdanışmanlığını layık gördüğü bir kişi, orijinali ile zerre ilişkisi olmayan, kesip biçerek uydurduğu video ile “Suyun ısındı” mesajını attı. Eminim sadece X izleyicilerine video uydurmada maharetini göstermek istemiştir. Belki de emrindeki sosyal medya cambazlarına, öyle bir kesip biçin ki doğrudan suç işlediği görülsün demiştir. Kim bilir! Akşama doğru, zaten işleri başlarından aşkın savcılar, önlerine düşen veya kendilerine etiketlenen bu videolu mesajı görünce, şüphesiz kaynağına bakmışlardır, vay başdanışmandan geliyor mu dediler, bilmiyorum ama şu kesin, hemen Emniyet’e Fatih Altaylı isimli şahsın yakalanıp getirilmesi talimatını vermişler… SENARYO YAZIYORUM Merak ettiğim bir konu şu: Talimatı alan polisler acaba önce uyduruk videoya, sonra da asıl videoya bakarlar ve yahu bu savcılar da iyice abarttılar, derler mi, yoksa körlemesine talimatı mı yerine getirirler… Tanrı’nın başdanışmanlığa layık gördüğü kişinin Fatih Altaylı ile alıp veremediği ne bilemem. “Bu adam her gün kanalından durmadan bizi rahatsız edici yorumlar yapıp duruyor, yeter artık yahu,” demiş olabilir. Eee Tanrı’nın kendisini başdanışmanlığa layık gördüğüne göre, bu göreve uygun ve yararlı işler de yapmalı değil mi? “Suyun ısındı ” mesajı şüphesiz ki dolaylı olarak bir talimatı da içeriyor gibi. Hiyerarşik düzen içinde “suyu ısınmanın” kime görev yüklediği bellidir. TÜM BUNLAR KURGU Tabii ki uyduruyorum. Tanrı’nın elinin değdiği danışmanın bu mesajını aslında savcılar belki de hiç görmediler. Veya gördüler de bu adama da ne oluyor, biz görevimizi, işimizi bilmiyor muyuz, yapamıyor muyuz, bile demiş olabilirler. Bir içişleri bakanı vardı, şöyle derli toplu, adı aklıma düşmedi (ne de olsa zaman hafızayı öğütüyor), solcular için nefes alışverişinizi bile dinliyoruz , demişti. Google’da da hafıza kaybı var. Hatırlamadı ve bulamadı. Altaylı da devletin ilgili organlarının nefesinin ensesinde olduğunu bilecek kadar deneyimlidir. Bu nedenle konuşmalarında hakaret ve tehdit etmemeye dikkat eder. Savcılar görevini bilirler demiştim. Altaylı’nın konuşmasının aslını ve paylaşılan videoyu şüphesiz seyretmişlerdir. Artık ne konuştularsa aralarında, bu dikenli dili halletmeliyiz kararını vermişler. Onu öyle bir madde ile tutuklayalım ki alt sınırı 5 yıl olsun. TEHDİT YOK AMA SUÇ VAR TCK’nin 106. maddesinin birinci fıkrasını okuyorsun. Bu maddeye göre bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden söz ederek tehdit eden kişinin (Altaylı), altı aydan iki yıla kadar hapis cezası isteniyor. Aslında bu madde ile yetinemiyorlar, çünkü bu madde tutuklamaya yetmiyor. Tutuksuz yargılanabilir, net. Ekleme yapıyorlar, cumhurbaşkanına karşı işlenen suçlar için bir düzenleme var. Cumhurbaşkanına karşı fiili saldırıları içeriyorsa, ceza yarı oranında artırılıyor. Böylece alt sınır 5 yılı buluyor, iyi mi… Ama bir eksik var: Cumhurbaşkanına fiili saldırı olması gerektiğini söylüyor madde. Eeee, bu yok!!! Altaylı laf etmiş ama cumhurbaşkanına tehdit de yok. *** Yerleşmiş eski bir deyim var: Uysa da uymasa da… Paşa gönlün istesin yeter ki. Eski İspanyol (veya Portekiz) denizciler, gemilerine aldıkları sevgilileri için, okyanusta seyrederken haritalarına, olmayan adaları işaret eder ve sevgililerine hediye ederlerdi. Bu adalar sonra arandı tarandı bulunamadı. Olsa da olmasa da o adalar senin. Altaylı devletimiz ve savcılarımız için ne kadar önemli olduğunu görsün de bu hikâye ile avunsun!

Source: Orhan Bursalı


AYM’ye yapılan başvuru, cezaevlerindeki doluluk oranının ciddiyetini gözler önüne serdi: 8 kişilik odada 27 kişi barınmış!

Türkiye’de cezaevlerinin doluluk oranından kaynaklı infaz sisteminde aksaklıklar tartışmalara neden olurken, Anayasa Mahkemesi (AYM) dikkat çeken bir karara imza attı. AYM’ye yapılan başvuruda odalardaki doluluk oranı gizler önüne serildi. L.C. adlı bir başvurucu barındırıldığı 8 kişilik odada 27 kişi kaldıklarını, yerde yattığını belirtti. 4 AY BOYUNCA 3 METREKARELİK ALANDA BARINMIŞ Ocak 2017’den Ekim 2022’ye kadar İzmir 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda hükümlü bulunan L.C.; barındırıldığı 8 kişilik odada 27 kişi tutulduğunu, hijyen koşullarının sağlanmadığını ve yerde yatırıldığını belirtip, kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasıyla 2019’da AYM’ye başvurdu. AYM; 9 Ekim 2024’te başvuruyu karara bağladı ve gerekçeli kararını dün Resmi Gazete’den yayımladı. ‘KİMSEYE EZİYET YAPILAMAZ’ AYM’nin değerlendirmesinde; başvurucunun ilk olarak yaklaşık 4 ay boyunca 2,5 ila 3 metrekarelik alanda, çoğunlukla 3 metrekarenin altında kaldığı; bu durumun “kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünden güçlü bir karine” oluşturduğu belirtildi. Bu gerekçeyle Yüksek Mahkeme; anayasanın “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz” hükmünün ihlal edildiği yönünde karar verilmesi gerektiğini belirtti. 100 BİN TL’LİK TAZMİNAT DA VERİLDİ Değerlendirmesi sonucunda AYM; bu gerekçeyle başvurucu yönünden kötü muamele yasağının ihlal edildiğine; başvurucuya 100 bin TL manevi tazminat ödenmesine oybirliği ile karar verdi.

Source: Aytunç Ürkmez


AYM”den dikkat çeken cezaevi kararı! Kalabalık koğuşta kalana 100 bin lira tazminat

Anayasa Mahkemesi (AYM), cezaevleri şartlarına ilişkin çarpıcı bir karara imza attı. Yüksek Mahkeme, bir mahkûmun beş yıl kaldığı cezaevinde kalabalık koğuş, kötü şartlar ve ailesi tarafından kendisine getirilen kıyafetlerin teslim edilmemesi sebebiyle yaptığı başvurunun reddedilmesini hak ihlali saydı ve 100 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. AYM’nin gündemine yansıyan dava konusu olay İzmir T Tipi Cezaevinde yaşandı. Dosyada yer alan bir bilgiye göre, bir mahkûm, tutulduğu sekiz kişilik odada 27 kişinin kalmasına, ikinci bir battaniye verilmemesine, ailesinin getirdiği kişisel eşyalarına eski ve yeni ayrımı yapılarak etiketsizlerin cezaevine alınmamasına itiraz etti. İdare ve Gözlem Kurulu mahkûmun taleplerini reddetti.Kararda, koğuşların kalabalık olması nedeniyle mahkûmlara bir battaniye verilmesinin uygun görüldüğü, kurum personeli ile benzer renkte olan kıyafetlerin hükümlülere teslim edilmediği de yer aldı. Mahkûmun karara itirazı Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinden dönünce dosya AYM’nin gündemine geldi. Anayasanın tutuklu ve hükümlülerin tutulma şartlarının da insan onuruna yakışır bir şekilde olmasını koruma altına aldığını belirten Yüksek Mahkeme, mahkûmun kalabalık bir koğuşta kalmasını hak ihlali saydı.100 BİN LİRA TAZMİNATMahkûma 100 bin TL tazminat ödenmesine hükmeden AYM, hükümlülerin özgürlüklerinden mahrum kalmalarının doğal sonucu olan elem seviyesinden daha fazla sıkıntı ve eziyet çekecekleri bir duruma sokulmaması gerektiğini belirtti. Anayasa ile kişilere işkence ve eziyet yapılmasının insanlık haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulmasının yasaklandığının belirtildiği kararda, tutuklu ve hükümlülerin sağlık ve esenlikleri yeterli bir şekilde güvence altına alınması ve gerekli duydukları tıbbi yardımın sağlanması gerektiği vurgulandı. EN AZ 4 METREKAREAYM’nin kararına göre, çok kişilik koğuşlarda her bir hükümlü için en az 4 metrekare zemin alanı olmalı, banyo ve tuvalet gibi sıhhi bölümler bu hesaptan ayrı tutulmalı, ayrı bir uyku yeri bulunmalı. Başvurucuya 112 gün boyunca 3 metrekare alan düştüğüne işaret edilen kararda, kötü muamele yasağını ihlal edildiği ifade edildi.

Source: Şule Altınel