Eğitim-Sen’den çağrı: Levent Dölek ve tüm tutuklular serbest bırakılsın
Beyazıt’ta İstanbul Üniversitesiönünde yapılan açıklamaya,İstanbul Tabip Odası ve KESKİstanbul Şubeler Birliği dekatıldı.‘HEDEF GÖSTERİLDİK’Eğitim-Sen İstanbul6 Nolu Şube TemsilcisiAkademisyen MustafaGörkem Doğan, öğrencilerinantidemokratik uygulamalarakarşı çıkardığı sese “kayıtsızkalamayacaklarını”vurgulayarak şunları söyledi: “İşbırakma kararımızın ardındansendikamız siyasal iktidar veyandaş medyası tarafındanhedef gösterildi. Sendikalfaaliyet suç değildir ve anayasaile güvence altına alınanönceden izin almadan toplantı,gösteri, yürüyüş yapma hakkınahem iktidar hem yargı saygıgöstermelidir. Bu hakkınkullanımı nedeniyle yapılangözaltı ve tutuklamalarlahukuk çiğnenmekte anayasaldüzen ayaklar altınaalınmaktadır. Başta LeventDölek ve 2 Nolu şube üyemizolmak üzere tüm tutuklularserbest bırakılmalıdır.”İstanbul Tabip OdasıBaşkanı Dr. OsmanKüçükosmanoğlu da “Buarkadaşlarımız anayasalhaklarını kullanmışlardır.Kendilerine yakıştırılan suçlarıkabul etmiyoruz. Gözaltılar,tutuklamalar, kayyumatamaları son bulmalıdır. Hepbirlikte dayanışmaya devamedeceğiz” dedi. GELECEKLERİ KARARTILIYOREğitim-İş Sendikasıüyeleri, protestolardatutuklanan öğrencileriçin Silivri’deki MarmaraKapalı Cezaevi önündeaçıklama yaptı.Genel başkan KademÖzbay, “Üniversitedebulunamadıkları içinsınıf tekrarı riskiyle karşıkarşıya kalıyorlar. Sınavhaklarını kullanamadıklarıiçin akademik ilerlemeleridurduluyor. KYKyurtlarından çıkarılarakbarınma hakları ellerindenalınıyor. Devlet desteklerive bursların kesilmesiyleekonomik olarak çaresizbırakılıyorlar. Eğitimhayatları sekteyeuğratılarak gelecekleribilinçli biçimdekarartılıyor” ifadelerinikullandı.
Source: İrem Karataş
Güney Kore”de ana muhalefet lideri Lee, seçim öncesi parti başkanlığından istifa etti
Seul merkezli Yonhap ajansının haberine göre, 3 Haziran”da düzenlenecek başkanlık seçimlerinde favori gösterilen Lee, parti liderliğini resmen bıraktı.
Güney Kore”de Yoon”un azlinin ardından devlet başkanlığı seçimleri 3 Haziran”da yapılacakAnket: Güney Korelilerin büyük çoğunluğu, Yoon hakkındaki azil kararını kabul ediyorGüney Kore”de Devlet Başkanlığına vekalet eden Başbakan Han, “istikrarı koruma” mesajı verdiGüney Kore”de Anayasa Mahkemesi, Devlet Başkanı Yoon”un azline karar verdi
Lee, yaptığı açıklamada, parti lideri olduğu üç yıla yakın görev sürecinde “bazı anlamlı sonuçlar” elde ettiğine inandığını belirterek, “Özellikle pişmanlık veya kaygı hissetmiyorum, yakında yeni bir sayfa açacağıma inanıyorum.” dedi.
DP”nin hafta içinde Lee”yi başkanlık seçimleri için aday olarak duyurması bekleniyor.
Devlet başkanlığına vekalet eden Başbakan Han Duck-soo başkanlığında düzenlenen kabine toplantısında seçim tarihi 3 Haziran olarak belirlenmişti.
Seçim takvimine göre, adaylar 11 Mayıs”a kadar başvurularını yapacak ve seçim kampanyaları 12 Mayıs”ta başlayacak.
Yeni devlet başkanı, 3 Haziran”daki başkanlık seçiminin ardından göreve gelecek.
Lee”nin siyasi geçmişi
2022″deki başkanlık seçimlerinde dönemin Halkın Gücü Partisi adayı Yoon Suk-yeol yüzde 48,5 ve Lee yüzde 47,8 oy elde etmişti.
Lee”nin parti lideri olarak girdiği Nisan 2024 parlamento seçimlerinde ise Demokratik Parti yüzde 51,5″lik oyla ilk sırada yer almıştı.
Yoon”un sıkıyönetim ilanı ve azil süreci
Dönemin Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, 3 Aralık 2024″te “muhalefetin devlet karşıtı aktivitelere karıştığı” gerekçesiyle sıkıyönetim ilan etmiş ancak meclisin oylamasıyla bu kararın kaldırılması ve Bakanlar Kurulunun onayıyla geri adım atmak zorunda kalmıştı.
Ulusal Meclisin 14 Aralık 2024″te yaptığı oylamada azli istenen Yoon, Anayasa Mahkemesinin hakkında vereceği karara dek geçici olarak görevden uzaklaştırılmıştı.
Anayasa Mahkemesi, yargılamanın ardından 4 Nisan”da verdiği kararda Ulusal Meclisin azil istemini kabul ederek, Yoon”un sıkıyönetim ilanı nedeniyle görevden alınmasını onaylamıştı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
TRT meselesi
Bugün TRT”nin dizi projelerinden “çıkarma” işlemi ile gündeme gelen duruma ve “siyasi ayrımcılık” meselesine değinmek istiyorum. Konu, politik gündemle ilgili. Malum boykot çağrılarından sonra gelişen durumlar bunlar ama meselenin hukuk sahnesinden görünümü biraz farklılık içeriyor kanaatimce…BOYKOT SUÇ DEĞİLDİREvvela şunu teslim edelim. Boykota çağırmak, görselleri paylaşmak veya bunları yaymak suç değildir. Bu davranış biçimi ceza hukuku açısından bir normu ihlal etmemektedir. Ama bu aşamada kalıncaya kadar pek tabi!SORUŞTURMALARIN SEBEBİGösteriler için üretilen bilgi kirliliği ile boykot konusunda üretilenler aynı. Birinde sadece gösteri yapma, diğerinde boykota katılma sebebiyle soruşturmalar yapıldığı ileri sürülüyor. Tıpkı çağırmak gibi boykota ve gösterilere katılmak da suç değil. Soruşturmalar gösteri hukukunun taşan kısmına dair. Boykotta da durum aynı. Açıklamalarınız da nefret saiki ön plana çıkıyorsa veya bir kitleyi tahrik durumu varsa soruşturmaya tabi olabiliyor. Bu konuyu geniş şekilde Açık Görüş”te yazmıştım, dileyenler bakabilir (1).NE OLDU?Bir de büyütülen ve anlamsız şekilde gündemi kaplayan bir başka olay var. Teşkilat dizisinden Aybüke Pusat”ın çıkarılması. Bununla aynı dönemde gündeme gelen Gökhan Ünver meselesi var. Ünver”in meselesinin üstü kapandı neredeyse. Oysa Emre Kınay”ın yaptığı açıklama ve Belediyelerin iptallerinin “saiki” önemli. Şayet saik siyasi ise ortada bir ayrımcılık olduğu açık. Gelelim Pusat”ın durumuna. Pusat içinde TRT”nin de olduğu boykot çağrısına katılıyor. Yani TRT ile bir tür iş ilişkisi var. Ya doğrudan kendisinin ya da yapım nedeniyle dolaylı olarak. Bunu bilemiyoruz. Ama her iki durumda da bir çalışma ilişkisi söz konusu.FARK NE?Pusat”ın durumunu sıradan bir insanın TRT”yi boykot etmesinden farklı kılan durum bu. Birçok sanatçı boykota iştirak etti. Pek azı hakkında soruşturma açıldı. Neden? İşte bunun gibi durum. “Neden” sorusunu sormak ve hukuka aykırılığı doğru yerden tartışmak zorundayız.İŞÇİNİN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ”İşletmesel karar alma” işverenin hakkıdır (2) Borçlar Kanunu (m.396) işverenin haklı menfaatinin korunmasında pozitif bir yükümlülük olarak işçiye sadakat görevi yüklemiştir. Bu hakkın sahibinin de birtakım sınırlara tabi olduğu açıktır. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi işçinin eleştiri yapmasını, zaman zaman bunun rahatsız edici düzeyde olsa bile kabul edilmesi gerektiğine hükmetmiştir (3). Ancak bu AİHM”nin Dede/Türkiye kararında belirttiği gibi ifade özgürlüğü anlamındaki her durumun, iş ilişkisinde cari olacağı anlamına gelmez (4). Yani burada işletmenin menfaatlerine dair bir bakış açısı ile meseleye bakmak gerekir.BOYKOTA DAVET İLK DEĞİLBu konu daha önce yargının gündemine gelmiş. Hatta bu konu Yargıtay”ın 7 ve 9. daireleri arasında bir içtihat farkı sebebiyle makalelere konu bile olmuştur. Sendikal amaçla yapılan bir boykota katılan işçilerin durumunu değerlendiren daireler “sadakat yükümlülüğü” açısından olaya bakarak işçinin sözleşmesinin feshedilmesini hukuka uygun, sendikal protesto hakkı açısından bakarak da feshi hukuka aykırı görmüştür.FESHİN DURUMU…Bu manada işçinin, sendikası tarafından üretilen bir içeriği beğenmesinin iş akdinin feshi için “geçerli neden”; paylaşmasının ise “haklı neden” olarak kabul edildiği görülmektedir. Yargı kararlarındaki olaylarda, temel saik “sendikanın faaliyetlerinin şirket tarafından engellenmesini protesto etmektir.” Yani işe dair bir çağrı varken, TRT meselesinde olay farklı bir saikledir.ŞİMDİ SORALIM…Bir çalışanınız veya tedarikçinizin çalışanının sizin firmanızla ilgili temel bir hakkına dayanmayan bir protestoya katılması halinde tepkiniz ne olurdu? TRT kendinizinmiş gibi cevaplayın lütfen!(1)https://www.star.com.tr/acik-gorus/sokagin-kurallari-gosterilerin-hukuku-haber-1936189/(2) AY m.48, İş Kanunu m.18 (3) E: 2015/8023, K:2016/13598 (4) 40 ila 42. Paragraflar
Source: Cüneyd Altıparmak
Ölüm döşeğinde gelen “babalık” itirafı! Saçını ve tırnaklarını verip “tüm haklarını al” dedi | Dava açınca mezarı kaçırdılar
İstanbul”da yaşayan Aycan İmre”nin hayatı boyunca dedesi bildiği Enver Türkmen, ölmeden hemen önce babası olduğunu itiraf etti. Türkmen”in ölümünün ardından özel bir hastanede DNA testi yaptıran İmre, Türkmen”in öz babası olduğunu ispatlayarak dava açtı. Testi yapan özel hastanenin raporunun mahkemede kabul edilmemesi üzerine, İmre ve avukatı Türkmen”in mezarının açılmasını talep etti. Mahkeme mezarın açılması talebini incelediği sırada, mezara kimliği belirsiz kişilerce zarar verildi. Jandarmanın incelemesi sonrasında mezarın kazılarak tahrip edildiği yönünde rapor düzenlenirken, İmre ve avukatı Türkmen”in kemiklerinin mezardan çalındığını iddia etti. Babalık davasında hukuki mücadelesini sürdüren Aycan İmre, ayrıca Türkmen”in mezarının açılarak kemiklerin yerinde olup olmadığı yönünde tespit yapılmasını ve Türkmen”in çocuklarından DNA örneği alınarak babalık davasının bu şekilde sonuçlandırılması talebiyle yeniden dava açtı. “MEZARI KAÇIRDILAR”Aycan İmre, Bana kendisini “Dede” olarak tanıttı. Yıllarca hep dede olarak bildim. En son rahatsızlandığında, 2023 Haziran ayında, hastanede ağır bir hastalık geçirdiğinde “Sen benim kızımsın. Bundan sonraki süreçte kendi haklarını al. Sakın mağdur olma” diye bana tırnaklarını ve saçlarını verdi. Her şeyini bana bıraktı. Ben bunu test yaptırıp özel bir hastanede ispat etmeme rağmen, hukuki bir geçerli olmadığı için yasal yollara başvurmak zorunda kaldım. Ancak bu süreç içerisinde, ben yasal yollara başvurduğumda, mezarı 3 kere kaçırmaya çalıştılar. Ancak en sonuncusunda, geçen Mart ayı itibariyle, mezarı kaçırdılar. Defalarca bununla ilgili şikayette bulunmamıza rağmen, vakıf üyelerine de söylememize rağmen kimse hiç oralı olmadı açıkçası. Bununla ilgili en son geldiğimizde jandarmayla tutanak tutturduk ve savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Bu mezar 2 kapaklı bir mezar. Normal mezarlar gibi değil. Alt kapağı açıp komple toprağını sıyırıp her şeyi çıkartmışlardı. Zaten jandarmada da, savcılıkta da ekran resimleri ve fotoğrafları mevcut. Sonrasında onlar da suç duyurusunda bulundular. Yani kardeşlerim mi, vakıf üyeleri mi kimin yaptığı belli değil bunun açıkçası. Ama bu mezar buradan ben mirasçı olmayayım diye kaçırıldı. Bununla birlikte şu an yasal sürecimiz devam ediyor dedi ‘YASAL SÜRECE BAŞLAYACAĞIZ ÇÜNKÜ MAL KAÇIRMALAR MEVCUT’Avukat Aslı Nur Çanakçı, Müvekkilim Aycan Hanım”ın babalık davasıyla ilgili sürecimiz devam ediyor. Aslında ön inceleme davasıyla birlikte feth-i kabir talebinde bulunmamızın tarihinin verilmesini bekliyorduk. Ancak 9 Mart günü mezarın kaçırılma şüphesiyle beni aradı. Geldik, jandarma tutanağını tutturduk. Ardından gerekli belgeleri acil feth-i kabir yapılması için aile mahkemesine sunduk. Mahkemeden şu an ara karar bekliyoruz, muhtemelen verecek. Böylece ön inceleme duruşmasına da DNA sonucuyla birlikte geleceğiz. Yalnız şöyle bir husus daha var. Sanırım karşı taraf bunu bilmiyordu. Tabii ki bir suç isnat etmiyorum. Fakat eğer mezarın kaçırılması gibi bir durum söz konusuysa karşı taraf tarafından, mezar kaçırılması sadece DNA”nın baba tarafından belli olduğu ile ilgili değil. Aynı zamanda babanın başka çocuklarıyla birlikte, diğer çocuklara karşılaştırmalı DNA yapıldığı zaman paternal DNA diye bir şey var. Yani babadan gelen DNA. Kardeş çocuklarının birbirleriyle DNA raporu da mahkeme tarafından kabul oluyor. O yüzden feth-i kabir yapıldığı zaman farklı bir DNA çıksın ya da çıkmasın, Enver Türkmen”in zaten hali hazırda kabul ettiği ve yasal olarak tanıdığı çocuklarıyla da kıyaslanacak. Bu şekilde biz hem mezardan bir kaçırılma olup olmadığını bunun öğreneceğiz. Hem müvekkilim zaten özel bir hastanede DNA raporu kabul olduğu için ve bildiği için babasını kendisi nüfusuna geçecek. Ardından yasal sürece başlayacağız. Çünkü mal kaçırmalar mevcut. Saklı payını alması için elimizden geleni yapacağız. Şöyle bir durum daha var. Biz aynı zamanda suç duyurusunda da bulunduk. Çünkü mezar tahrip etmek aynı zamanda kamuyu ilgilendiren de bir suç olduğu için. Bununla alakalı bir güvenlik kamerası var. Onunla ilgili de savcılık Emniyet Genel Müdürlüğü”ne bir müzekkere gönderdi. Kimin yaptığı öğrenilecek dedi.
Source: Hurriyet.com.tr
Dedesi, babası çıktı!
Türkmen”in ölümünün ardından özel bir hastanede DNA testi yaptıran İmre, Türkmen”in öz babası olduğunu ispatlayarak dava açtı.
Testi yapan özel hastanenin raporunun mahkemede kabul edilmemesi üzerine, İmre ve avukatı Türkmen”in mezarının açılmasını talep etti.
Source: