Levent Ersin Orallı yazdı: Aile, toprağın hafızası; nüfus onun nefesidir

Levent Ersin Orallı yazdı: Aile, toprağın hafızası; nüfus onun nefesidir

Bir ülkenin stratejik gücü, sanayi üretimi, askeri kapasitesi ya da diplomatik etkisinden ibaret değildir. Bu unsurların sürdürülebilirliği için en temel yapıtaşını oluşturan, fakat çoğu zaman görünmeyen bir kuvvet vardır: Nüfus. Çünkü nüfus; üretimin motoru, güvenliğin sigortası, toplumsal yapının taşıyıcısıdır. Ancak Türkiye, son yıllarda bu hayati unsurda sessiz ve derin bir tehdit ile karşı karşıya kalmış vaziyettedir.Türkiye İstatistik Kurumu”nun 2024 verilerine göre toplam doğurganlık hızı 1,51″e gerilemiş durumda. Bu oran, nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1″in oldukça altındadır. Başka bir ifadeyle, bugün doğan nesil, kendisinden sonrakini ikame edemeyecek bir düzeyde seyretmektedir. Üstelik bu tablo yalnızca bugünün değil, geleceğin sosyoekonomik yapısını da doğrudan tehdit eden bir gelişmedir. Çünkü azalan doğurganlık, yaşlanan nüfus, artan bağımlılık oranı ve kaybolmaya yüz tutan genç işgücü anlamına gelmektedir.Bu demografik kırılma; sağlık, eğitim, savunma ve emeklilik sistemlerinde büyük baskılara yol açacaktır. Örneğin, 2040 yılında Türkiye”de her üç kişiden biri 60 yaşın üzerinde olacak ve çalışabilir nüfusun sırtına binen sosyal yük dramatik biçimde artacaktır. Üretim kabiliyeti düşecek, inovasyon hızı yavaşlayacak ve uluslararası rekabette güçlü pozisyonların korunması güçleşecektir.NÜFUS POLİTİKALARINDA GEÇ KALMADANBu gidişatın durdurulması için nüfus politikalarının yalnızca niceliksel hedeflere değil, nitelikli sosyal stratejilere dayandırılması elzemdir. Genç çiftlerin çocuk sahibi olma konusundaki kaygıları çoğunlukla ekonomik sebeplere, istikrarsız yaşam şartlarına ve kariyer ile aile arasında tercih yapmaya zorlandıkları bir sisteme dayanmaktadır. Dolayısıyla, doğum oranlarını artırmak adına yalnızca teşvik paketleri sunmak yeterli olmayacaktır. Aileyi merkeze alan uzun vadeli bir planlamaya ihtiyaç duyulduğu açıktır.2025″in Aile Yılı ilan edilmesi bu anlamda tarihi bir adımdır. Fakat bu adım yalnızca temsili bir kutlama değil, aynı zamanda bir seferberlik ruhu taşımalıdır. Aile kurumunun güçlendirilmesi, kadın istihdamı ile anneliğin çelişmediği bir sistem kurulması, çocuk bakım ve eğitim hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve genç çiftlere yönelik ekonomik destek mekanizmalarının güçlendirilmesi; bu stratejik yol haritasının ana başlıklarını oluşturmalıdır.AİLE ZAYIFLARSA, MİLLET SUSARUnutulmamalıdır ki, güçlü aile yapısı yalnızca demografik sürdürülebilirlik için değil; toplumsal dayanışma, kültürel aktarım ve ulusal kimliğin muhafazası açısından da vazgeçilmezdir. Aile, geleceğe açılan en sağlam kapıdır.Şayet bu kapıyı zamanında onarmazsak, geleceğin Türkiye”si yalnızca sayıların değil; umutların da eksildiği bir ülke olacaktır. Bugün atılacak her adım, yarın ayakta kalacak bir milletin temelini oluşturacaktır.

Source: Levent Ersin Orallı