“Lezzet Uyarıları: Sokak Gıdalarında Sağlık Riskleri ve Skandallar”

Göktürk’ün ikinci baharı

Zor bir karardı, uzun, ince ve dar bir yoldan 45 dakika süren yolculuğun, sadece benzin istasyonun yanında kahve içecek bir yer olmasının gözümüzü korkutmadığını söyleyemem.Ama okulun artıları ağır bastı, kızımız eğitim yaşamına burada başladı. 20 yıl kadar önce biz de Göktürk’te yaşamaya karar verdik. Küçük bir köyün değişim sürecinin yakından şahidi olduk. Bir zamanlar kentten daha sakin, doğayla iç içe bir yaşam için gelenlerin yerini, yapılaşmanın hızlı bir şekilde artmasıyla kent merkezine göre daha konforlu ve uygun fiyatlı ev arayışında olanlar aldı.15 dakika mesafede İstanbul Havalimanı’nın açılmasının ve ikinci konut seferberliğinin başlamasının ardından da yeni bir döneme girildi. Bu kez Göktürk havaalanında çalışanların, hatta sık uçanların cazibe merkezine dönüştü ve konut fiyatları hızla yükseldi. Her ne kadar statüsü hâlâ mahalle olsa da Göktürk’ün nüfusu her geçen gün artıyor.Böyle bir tablonun yeme-içme alanına da yansımaması kaçınılmazdı.İlk genişleme döneminde birbiri ardına yeni restoranlar, kafeler açılmıştı. Ancak yeni yerleşikler hâlâ gece ya da hafta sonu bir yere gidecekse eski alışkanlıklarıyla kent merkezindeki mekânları tercih ediyordu. Bu yüzden de açılmaları kapanmalar takip etti uzun bir süre.Neyse ki çeyrek yüzyıl sonra Göktürk’tün gastronomi yolculuğunda taşlar yerine oturmaya başladı. Son birkaç yıldır açılan yerler istikrarla yoluna devam ediyor. Hatta bir klasik olma yolunda hızla ilerleyenler var. Sanıyorum metro sayesinde kentin farklı noktalarından Göktürk’e gelenlerin sayısında da artış olacaktır….SUP RESTORANEmre Şeniğne’nin 2 yıla yakın bir süre önce eşi Sinem Hanım’la birlikte açtığı SUP, kısa süre içinde Göktürk’ün az sayıdaki iyi şef restoranları arasına girdi. Bizim de aile yemeklerimizin buluşma noktası oldu, misafirperverliği ve yemeklerinin lezzetiyle.Emre Şef restoran açma hayalini gerçekleştirmek için eğitim almadan önce uzun yıllar aile işi mücevherat sektöründe çalışmış. Zaten bu ince işçilik isteyen zanaatının izleri yemeklerine de yansıyor.SUP yuvalama, tahin ve beyaz çikolatalı babagannuş, köz soğan mezesi, Kütahya kızılcık tarhanalı kızıl ciğer, kömür ateşinde kokoreç, karides mücver topları, Boşnak mantısı ve porçini mantarlı risotto mekânın olmazsa olmazları arasında…LOKANTA GÖKTÜRKUzun yıllar BTA’nın Tadında Anadolu konseptinin başında olan Muhsin Ertürk’ün 5 yıl önce açtığı Lokanta Göktürk de köyümüzün lüks konseptteki şef restoranlarının başında geliyor.Türk mutfağı üzerine yaptığı çalışmaların, yıllarını verdiği araştırmaların birikimiyle farklı bölgelerimizin yemeklerini başarılı bir şekilde yorumluyor. Büyük ölçüde yöresel ürünleri kullanıyor. Menüsünü de mevsimsel döngülere göre yeniliyor.Muhsin Şef’in en büyük destekçisi, seramik sanatçısı Bilge Ertürk’ün yaptığı tabaklarda servis edilen ‘açık midye dolma’, ‘Antalya piyazı’, ‘ciğer tantuni’ ve menüye yeni giren kalamar paella mutlaka tadılması gerekenler arasında. İlk kez gidecekler için önerim tadım menüsünü deneyimlemeleri…SUSHI MANGA5 yıl önce iş insanı Ruşen Kopmaz ve Yeşim Korkmaz’ın hayata geçirdiği Sushi Manga, Göktürk’ün ilk gerçek Japon restoranı. 2009’da İstanbul’a taşınan, 10 yıl Sunset’te çalışan ünlü şef Hiroki Takemura’nın mutfağının başına geçtiği, Japon kültürünün yalınlığını yansıtan lokanta açıldığı ilk günden bu yana kalitesini hiç bozmadı.Takemura 2 yıl kadar önce Sushi Manga ile yollarını ayırdı. Ancak daha yola koyulurken yemek okulu çıkışlı ya da sadece Türkiyeli gençlerden bir ekip kurdukları ve şefin mutfağında piştikleri için bu ayrılık mutfağa yansımadı.Şimdi mutfakların başında kuruluşundan bu yana ünlü şefin sağ kolu olan Erdi Öztürk var. Suşi çeşitleri başta olmak üzere her bir tabak yine sanat yapıtı gibi geliyor önünüze.2 yıl önce Etiler’deki Le Meridien Otel’in girişinde bir şubesi açıldı. Orası da yemeklerinin yanı sıra barıyla da çok başarılı ve merkezde yaşayan Sushi Manga tutkunları için tam bir buluşma noktası…

Source: Müge Akgün


Sokak lezzetleri tüketirken dikkat… Akla gelmeyecek maliyet düşürme yöntemleri!

Bayramda ailece bir restorana gidip yemek yemenin oldukça pahalı olduğu günümüzde, sokak lezzetlerine duyulan ilgi her zamankinden daha fazla. Fakat hijyen koşullarına yeteri derecede özen göstermeyen ve maliyeti düşürerek daha fazla kazanç sağlamak isteyen kişiler halk sağlığı için büyük tehdit oluşturuyor; tıpkı kısa süre önce Kocaeli”de yaşanan olay gibi. Kocaeli’de 1 Nisan”da bir işletmeden farklı zamanlarda tavuk döner yiyen 648 kişi gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye başvurdu. Mide bulantısı, ateş ve kusma şikayetleri bulunan kişilerden ikisi hayati tehlike yaşarken, konuyla ilgisi olan isimler gözaltına alındı… Göz göre göre gelen tehlike
Sadece tavuk döner değil, çiğ köfte, balık-ekmek, kokoreç gibi pek çok ürün, gerekli hijyen ve saklama koşulları sağlanmadığında sağlık açısından büyük risk oluşturuyor. Tavuk gibi, gerekli saklama koşullarına uyulmadığı takdirde büyük risk oluşturan gıdarda son dönemde bazı esnafların maliyet düşürmeye yönelik yapıtığı uygulamalarsa inanılır gibi değil. Taze görünüm için kimyasal desteği Konu gıda olduğunda, sağlık için tehlike yaratan başlıca maliyet düşürme yöntemleri arasında ise şunlar yer alıyor: * Dondurulup çözülmüş ürünlerin yeniden dondurulması,
* Taze görüntüsü vermek için bayatlayan unlu mamullere ağartıcı uygulanması, * Son kullanma tarihi geçmiş tavukların çamaşır suyuyla yıkanması, * Bayat et ve balıklara lezzet ve renk verici kimyasallar konularak taze görünümü verilmesi. Salmonella, E.Coli ve Listeria
Konu sokak lezzetleri olduğunda en fazla tehlikeyi yaratan bakterilerin Salmonella, E.Coli ve Listeria olduğuna dikkat geçen doktorlar, mide bulantısı, kusma ve ishal semptomları yaşayan hastaların acilen sağlık kuruluşlarına başvurmaları konusunda uyarılarda bulunuyor. Uzmanlar aksi takdirde ölüm vakaları yaşanabileceğini belirtiyor. Kocaeli”de yaşanan olaylara yönelik yapılan Valilik açıklamasında, “olaya konu olan işletmeden alınan numunelerin mikrobiyolojik kriterler tebliğine uymadığı” belirtilirken, Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Toprak, herhangi bir hayati tehlike yaşanmaması adına, tavuk dönerin şişe takıldıktan 24 saat sonra tüketilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Körfez İlçe Sağlık Müdürlüğü açıklamada bulundu Körfez İlçe Sağlık Müdürlüğü”nden önceki gün gelen bildirim doğrultusunda, Körfez İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından gıda kontrol ekiplerince ivedi şekilde ilgili işletmeye gidilerek satışa hazır tavuk döner ürününden numune alındığı ve Kocaeli Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğüne gönderildiği belirtilen açıklamada, “Kocaeli Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü yetkilileri tarafından yapılan kontrollerde tavuk döner numunesinin test sonuçlarının olumsuz çıktığı ve numunenin Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliği”ne uygun olmadığı tespit edilmiştir” ifadelerine yer verildi.

Source: Dünya Gazetesi


Tavuk döner faciası! “Etler çamaşır suyu ile beyazlatılıyor”

Kocaeli Körfez”deki bir işyerinde tavuk döner alan bazı kişilerde, mide bulantısı ve kusma şikayetleri görülmüş, zehirlenme belirtileri yaşayan 648 kişi, hastanede tedavi altına alınmıştı. Yapılan müdahalelerin ardından hastalar taburcu edilirken, 2 kişinin durumunun ağır olduğu öğrenildi.2 İŞLETMECİYE TUTUKLAMAKocaeli Valiliği”nden yapılan açıklamada, “Kocaeli Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü yetkilileri tarafından yapılan kontrollerde, tavuk döner numunesinin test sonuçlarının olumsuz çıktığı ve numunenin Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliği”ne uygun olmadığı tespit edilmiştir. Gerçekleşen zehirlenme konusu ile alakalı olarak; işyeri sahipleri iki şüpheli tutuklanmıştır. Herhangi bir hayati tehlikesi olmayan 648 hastamızdan 646″sı tedavilerinin ardından taburcu edilmiş olup, 2 hastamızın tedavisi devam etmektedir” denildi. Olayla ilgili dönerci dükkanının işletmecileri olduğu öğrenilen E.T. ve K.Y. isimli şahıslar tutuklandı.HİJYEN EKSİKLİĞİ DE YOL AÇIYORTavuk döner hem lezzetli hem de ucuz bir gıda olduğu için dışarıda en sık tüketilen fast food ürünlerin başında geliyor. Ancak Kocaeli”de yaşanan tavuk döner zehirlenmesi ciddi gıda güvenliği endişelerine neden oldu. NTV”nin haberine göre, merdiven altı hazırlanan tavuklarla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Vedat Göral, şunları söyledi: Uygun olmayan saklama koşulları ve hijyen eksikliği de tavuk zehirlenmesine yol açabilir. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf kişilerde, çocuk ve yaşlılarda, hamilelerde, kronik hastalığı olanlarda daha sık görülür.”ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS GİBİ”Kokuşmuş, çöpe atılacak hale gelmiş tavuk parçalarının tavuk döner yapımında kullanıldığını aktaran Prof. Dr. Göral, şunları söyledi: Tavuk parçaları bazen çamaşır suyu ile beyazlatılıyor. Kokuşmuş, çöpe atılacak hale gelmiş tavuk parçaları tavuk döner yapımında kullanılıyor. Bu son derece ahlaksız ve yanlış bir yöntemdir. Resmen öldürmeye teşebbüs gibidir. Böyle işletmelerin de belediye ve Hıfzıssıhha tarafından iyice ve düzenli olarak denetlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, merdiven altı, ne olduğu bilinmeyen tavuklar kullanılmamalıdır.

Source: Www.star.com.tr


Aniden gelen misafire 20 dakikada hazırlayabileceğiniz şık atıştırmalık: Mantar kurabiye tarifi

Mantar kurabiye, sevimli şekilleri ve tatlarıyla çay saatlerine ya da özel günlere şıklık katacak harika bir atıştırmalıktır. Pratik mantar kurabiyesi tarifi, hem hazırlık aşamasının kolay olması hem de hızlı pişmesiyle mutfakta vakit kaybetmek istemeyenler için mükemmel bir tercihtir. Peki, aniden gelen misafire 20 dakikada hazırlayabileceğiniz bu pratik atıştırmalık nasıl yapılır? İşte, tam ölçüsüyle enfes mantar kurabiye tarifi…MANTAR KURABİYE TARİFİMalzemeler125 gram tereyağı (oda sıcaklığında)1 adet yumurta1/2 su bardağı mısır nişastası1/2 su bardağı pudra şekeri1 paket vanilin1 paket kabartma tozu2 su bardağı unÜzeri için:1 yemek kaşığı kakaoMANTAR KURABİYE YAPILIŞIOda sıcaklığında yumuşamış tereyağını, pudra şekerini ve yumurtayı geniş bir kaba alın. Karışımı iyice çırpın.Karışıma mısır nişastasını, vanilini, kabartma tozunu ve elenmiş unu ekleyin. Tüm malzemeleri karıştırarak yoğurun.Elinize yapışmayacak kıvamda hafif sert bir hamur elde edene kadar yoğurmaya devam edin.Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparın ve avuç içinizde yuvarlayarak top şekli verin.Yağlı kağıt serili fırın tepsisine yuvarladığınız hamurları dizin.Ufak bir şişe kapağını önce kakaoya batırın. Ardından kurabiyelerin üzerine bastırarak mantar şeklini verin.Önceden ısıtılmış 180 derece fırında, yaklaşık 15 dakika kadar pişirin. Kurabiyeler hafif altın rengi aldığında fırından çıkarın.Pratik mantar kurabiyeleriniz soğuduktan sonra servise hazırdır. Sıcak çayın yanında keyifle tüketebilirsiniz.Afiyet Olsun!

Source: Haber Merkezi


Fırından aldığı ekmekten öyle bir şey çıktı ki: Çiğnerken hissettim ve çıkardığımda…

Muratpaşa ilçesi Kızılarık Mahallesi”nde oturan 2 çocuk babası Semih Can Akgümüş, evinin yakınındaki bir fırından ekmek ve poğaça satın aldı. Eve gelip ekmeği çiğneyen Akgümüş, içinde sert bir madde olduğunu fark etti. Eline alıp, incelediğinde ekmeğin içindekini tırnak parçasına benzetip, fırını arayan Akgümüş, durumu işletme yetkililerine bildirdi. İddiaya göre fırın sahibi tarafından tehdit edildiğini belirten Akgümüş, polise gitti. Akgümüş, içinden tırnak çıktığı ve durumu bildirdiği firma sahipleri tarafından tehdit edildiği iddiasıyla şikayetçi oldu. Diğer yandan alınan numunelerin polise teslim edildiği öğrenildi. “ÇİĞNERKEN HİSSETTİM” Fırın yetkililerini aradığında ekmeğin içindeki parçanın plastik olabileceğini belirttiklerini kaydeden Akgümüş, “27 Mart günü sabah saatlerinde, her zamanki gibi düzenli alışveriş yaptığım fırından 2 ekmek ve 4 poğaça aldım. Eve götürdüğümde ekmeklerden birinin içinden bir madde çıktığını fark ettim. Bunu çiğnerken hissettim ve çıkardığımda tırnağa benzeyen bir cisim olduğunu düşündüm. Yetkililer, WhatsApp üzerinden görüntü ve ses kaydı gibi belgeleri kendilerine iletmemi istedi. Ben de istenenleri gönderdim ancak saatlerce beklememe rağmen herhangi yanıt alamadım” dedi. “PLASTİK OLDUĞUNU İDDİA ETTİ” Yetkililerin cevap vermemesinin ardından fırına gittiğini belirten Akgümüş, “WhatsApp üzerinden görüntüleri gönderdiğim kişi beni aradı. Böyle bir durumun yaşanamayacağını kabul etmediklerini söyledi ve kısmen özür diledi. Onların daha ılımlı yaklaşmalarını beklerken, iş yeri sahibi olduğunu söyleyen bir kişi beni aradı. Bu kişi, ekmeğin içinden çıkan maddenin tırnak değil, plastik olduğunu iddia etti. Ben de plastiğin de bu durumu değiştirmeyeceğini yine de mağdur olduğumu söyledim. Bunun üzerine bana hakaret ve tehditlerde bulunmaya başladı. Maddenin plastik olduğu kanıtlanırsa, benimle farklı şekilde görüşeceğini söyleyerek tehditlerine devam etti. Benim 2 küçük çocuğum var. Çocuklarım o ekmeği yiyebilirdi ve boğazlarına takılma, enfeksiyon kapma gibi sağlık problemleri yaşayabilirdi. Mağdur olan benken, kendilerini mağdur gibi göstermeye çalıştılar. Bu olay nedeniyle firma hakkında şikayetçi oldum” diye konuştu. “MÜVEKKİLİME TEHDİTLER SAVURMUŞTUR” Müvekkilinin işletme tarafından tehdit edildiğini kaydeden avukat Süleyman Kesici, “Müvekkilimin başına gelen olay, son derece tiksindirici ve iğrendirici bir durum. Gıda işletmelerinden hijyen standartlarına uygun davranmaları beklenirken, bu işletme hem bu kurallara uymamış hem de müvekkilime yönelik tehditkar bir tutum sergilemiştir. Gece saatlerinde işletmenin sahibi olduğunu söyleyen bir kişi, müvekkilimi arayarak çıkan maddenin tırnak değil, plastik olduğunu iddia etmiş ve ona bu maddeyi yakmasını söylemiştir. Yandığında plastik gibi erirse müvekkilimin kendisinden özür dilemesi gerektiğini, gerçekten tırnak olduğu ortaya çıkarsa müvekkilimin ayaklarına kapanacağını belirtmiştir. Bununla birlikte maddenin plastik olduğunun anlaşılması durumunda müvekkilime “gününü göstereceğini” söyleyerek tehditler savurmuştur” dedi. FIRIN “TIRNAK” İDDİALARINI YALANLADI Kesici, müvekkilinin TCK 185″inci madde kapsamında mağdur edildiğini, ayrıca tehdit ve hakarete uğradığını söyledi. TCK 185″inci madde kapsamında ve tehdit, şantaj ve hakaret gerekçesiyle şikayetçi olduklarını belirten Kesici, “Bu olay, toplumun gıda güvenliğine güvenini sarsabilecek derecede ciddi bir durum. İnsanlar fırından ekmek alırken ne kadar güvende olduklarını sorgulamak zorunda kalmamalı. Toplumun bu tür olaylar karşısında daha bilinçli olması ve tüketicilerin hak ihlallerine karşı sessiz kalmaması gerektiğini düşünüyoruz. Böylece hem bireysel haklar korunmuş olur hem de toplum sağlığı tehlikeye atılmamış olur. Şikayetlerimizi ilgili mercilere yaptık” diye konuştu. Telefonla ulaşılan fırın yetkilisi ise tüm belgelerinin eksiksiz olduğunu ve denetimlerden tam not aldıklarını söyledi. Ekmeğin içinden çıkanın tırnak olamayacağını, hijyen koşullarına dikkat ettiklerini belirten yetkili, maddenin plastik olabileceğini kaydetti.

Source:


Erkenci süt mısır tezgahta: Közde 60, haşlamada 50 TL

Akdeniz Bölgesi’nden getirilen erkenci süt mısırları Samsun”da seyyar satıcılar aracılığıyla hem haşlama hem de közlenmiş olarak satışa çıkarıldı. Mevsimin ilk mısırları, şehir merkezindeki cadde ve sokaklarda vatandaşlarla buluştu.Seyyar satıcılar, sezonun ilk olması nedeniyle fiyatların yüksek olduğunu belirtirken, vatandaşların mısıra ilgisinin yoğun olduğunu ifade etti. Haşlanmış süt mısırı tanesi 50 TL’den, közde pişirilmiş mısır ise 60 TL’den satılıyor.Samsun’da yetişen yerli süt mısırlarının ise yaklaşık 1-2 ay sonra hasat edilerek satışa sunulması bekleniyor.

Source: Emre Genç


Munzur Çayı”nda yakaladı: Bir saat içerisinde tükendi

Balık restoranı işletmecisi Özgür Altaş, kuzenleri ile birlikte gittiği Tunceli”deki Munzur Çayı”nda 25, 50 ve 100 kiloluk 3 turna balığı yakaladı.

Altaş”ın işletmesine getirip sosyal medya hesabından paylaştığı balıklar, yaklaşık 1 saat içerisinde tükendi.

“GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ CAM GİBİDİR”

Turna balığının çok tercih edildiğini belirten Altaş, “Diyarbakır”a bu kiloda ilk defa böyle bir balık gelmiştir. Bu balığımız 100 kilodur. Balığımızı temizledik, gördüğünüz gibi cam gibidir. Bu balığı dün sabah saatlerinde Munzur Çayı’nda yakaladık ve bu sabah da dükkanımıza getirdik. Soyma işlemini yaptık. Serin ve kayalık yerde yetişen, nadir bulunan bir balıktır. Bayram nedeniyle şansımız yaver gittiği için böyle 100 kiloluk bir balık yakaladık. Aynı zamanda 50 ve 25 kiloluk 2 balık daha yakaladık. 1980 yılından beri balık işi yapıyoruz ve yaklaşık 30-35 senedir amcamın oğlu bu işle ilgileniyor. Bu balık kolay kolay bulunmuyor. Çünkü küçükleri dikenli olduğu için müşteriler bunu istiyor. Bunlar küçükbaş hayvan gibi kemikleri iri olduğu için kimseyi rahatsız etmediği için en çok tercih edilen balık türüdür” dedi.

“İLK KEZ BÖYLE BİR TURNA GÖRDÜK”

Balık ustası Hüseyin Aksoy (55) ise ilk kez böyle bir balık gördüklerini ifade ederek, “Diyarbakır”da ilk kez böyle bir balık gördük. 35-40 yıldır bu işin içindeyim. İlk kez böyle bir turna gördük. Çok güzel ve tadı da güzeldir. Kime verdiysek, her zaman bu balığı istiyor. Şu anda müşterilerimiz kesim için bekliyor. Balığımızı sattık. Müşterilerimiz arayıp, “Balığı kesin, almaya geliyoruz” dediler” diye konuştu.

Source: