Baklava yufkasıyla tam bayramlık tatlılar
Portakallı baklava keki (Portakolopita)NE LAZIM?◊ 300 gram hazır baklava yufkası (15-20 tane)Kek için◊ 1 adet portakal◊ 4 yumurta◊ 1 su bardağı şeker◊ 1 su bardağı zeytinyağı◊ 250 gram yoğurt◊ 1 vanilya◊ 1 kabartma tozuŞerbet için◊ 1 su bardağı portakal suyu◊ 2 su bardağı su◊ 2 su bardağı şeker◊ 1 çubuk tarçınNASIL YAPARIM?◊ Yufkaları çok minik minik doğrayın ya da elinizle çok minik, neredeyse zeytin tanesi olacak kadar didikleyin.◊ Ben yufkaları buzlukta dondurdum, böylece çok daha kolay parçalanıp didiklendi.◊ Ne kadar minik olursa o kadar iyi pişer. Un yerine bunu kullanacağız.◊ Portakalı iyice yıkayıp üzerine çıkacak kadar suyla 10-15 dakika haşlayın. Yumuşayınca robotta püre olana dek çekin.◊ Derin bir kaba yumurta ve şekeri koyup mikserle 2 dakika çırpın.◊ Zeytinyağı, yoğurt ve kabartma tozunu katıp yine 2-3 dakika mikserle çırpın.◊ Püre halindeki portakalı katıp iyice karıştırın.◊ Şimdi de didiklediğiniz yufkaları ekleyip iki çatalla ezerek iyice karıştırın.◊ 30×20 ölçülerinde bir fırın kabını katı yağla iyice yağlayın ve koyu kıvamlı kek karışımını içine aktarın.◊ Üzerine isterseniz ince dilimlenmiş portakal kabuğu koyun.◊ Isınmış, 180 dereceli fırında en az 40-45 dakika, üzeri yer yer kızarıncaya dek pişirip çıkarın. ◊ Şerbet için tüm malzemeleri karıştırıp orta ateşte kaynatın.◊ 5 dakika sonra ocaktan alın.◊ Kek ılık, şerbet soğuk olacak şekilde üzerine gezdirin. Dilimleyerek servise sunun.Nasıl kullanılır ve saklanır?Hazır baklava yufkasının kullanım pratikliği ve piştiğinde ortaya çıkan çıtır çıtır dokusu nedeniyle popülaritesi çok arttı. Bunda ASMR denen çıtırtı seslerinin de katkısı var.◊ Hazır baklava yufkalarını ister tatlı isterseniz tuzlu olarak kullanın, mutlaka eritilmiş katı yağla bolca yağlanması gerekir, böylece baklava yufkasına istenen form ve şekil verilebilir. ◊ Eğer baklava yufkasıyla çok katlı börek ya da baklava yapacaksanız öncelikle keskin bir bıçakla dilimleyip sonra fırınlamanız gerekiyor. ◊ Artan baklava yufkalarını bir mutfak bezine sarıp, sonra hava almayacak şekilde buzdolabı poşetine koyup buzdolabında muhafaza edebilirsiniz.İrmikli-ballı baklava (Bugasta)NE LAZIM? ◊ 11-12 adet baklavalık yufka◊ 100 gram tereyağı◊ 1 kahve fincanı sıvıyağİrmikli puding için◊ 1 su bardağı irmik◊ 2 su bardağı süt◊ 1 su bardağı krema (200 ml)◊ 1 su bardağı şeker◊ 2 adet çırpılmış yumurtaŞerbet için◊ 3 yemek kaşığı bal◊ 1 çubuk tarçın◊ 1 su bardağı şeker◊ 2 su bardağı suNASIL YAPARIM?◊ Önce puding malzemelerini tencereye koyup tel çırpıcıyla sürekli karıştırarak biraz kısık ateşte pişirin.◊ Koyulaşıp kaynayınca bir kaba aktarın, soğumaya bırakın.◊ Tereyağını ufak bir tencerede eritin, sıvıyağ ekleyip hemen ocaktan alın.◊ 1 adet baklava yufkasını tezgâha serin ve fırçayla iyice yağlayın.◊ Pudingden 1 kaşık dolusu alıp kısa kenarın ortasına koyun. İki uzun kenarı birbirinin üzerine katlayın, sonra rulo şeklinde sarıp paketleyin.◊ Fırın tepsisine yaydığınız kâğıdın üzerine yerleştirin.◊ Her bir parçanın üzerini yine fırçayla yağlayın ve ısınmış 200 derece fırının orta rafına koyun.◊ 20 dakika sonra üzerleri iyice kızarınca çıkarın.◊ Bu arada şerbet için tüm malzemeleri bir tencerede kaynatıp soğutun.◊ Ilınan tatlıların üzerine şerbeti gezdirip, süsleyip servise sunun.Laz böreği-Krem pita NE LAZIM?◊ 10 adet hazır baklava yufkasıKreması için◊ 1 su bardağı mısır nişastası◊ 1 su bardağı un◊ 1 su bardağı toz şeker◊ 1 litre süt◊ 50 gr tereyağı◊ 4 adet yumurta◊ 2 paket vanilyaÜzeri için◊ 2-3 yemek kaşığı sıvıyağ◊ 1 çay bardağı çekilmiş toz Antep fıstığıNASIL YAPARIM?◊ Tepsiyi 1 kaşık sıvıyağla yağlayın. ◊ Baklava yufkasının 5 tanesini önünüze koyun. Birini uzun kenarlarından iki elinizle tutup, buruşturup, sıkıştırıp plisoley (zikzak) şeklini verin.◊ İki ucundan tutup kaldırın ve sıvıyağla yağladığınız borcamın içine koyun. Diğer 4 yufkayı da aynı şekilde buruşturup, büzüştürüp yan yana dizin. Üzerine 3 yemek kaşığı sıvıyağı gezdirip fındık içinin hepsini serpiştirin.◊ Şimdi krema için büyükçe bir tencereye un, nişasta, toz şeker ve sütü koyup tel çırpıcıyla iyice çırpın ve orta ateşin üzerine oturtun. Sürekli karıştırarak muhallebi kıvamına gelinceye, katılaşıncaya dek pişirin. ◊ Muhallebi iyice katılaşıp zor karıştırılmaya başlayınca hemen ocaktan alın ve içine vanilyayla tereyağını katın.◊ Mikserle muhallebiyi bir yandan çırparken bir taraftan da tek tek yumurtaları ekleyin. 2-3 dakika kadar çırptığınız çok koyu kıvamlı muhallebiyi baklava yufkalarının üzerine aktarın.◊ Kalan 5 yufkayı da tek tek yine buruşturarak plisoley (zikzak) şekline getirip muhallebinin üzerine yerleştirin ve tamamen kapatın. Kalan sıvıyağı fırçayla sürüp iyice yedirin.◊ Soğuk fırına atıp 180 derecede 40-45 dakika pişirin. Üzeri iyice kızarsın. Soğumasını bekleyip buzdolabında en az 5-6 saat, mümkünse bir gece bekletin.◊ Üzerini toz Antep fıstığıyla süsleyip dilimleyerek servise sunun. Şekeri az gelirse pudra şekeri serpebilirsiniz.
Source: Sahrap Soysal
Tadımız kaçmasın, bir arada olmanın tadını çıkaralım
Kahvaltıyla başlayın, dengede kalınBayram sabahına protein ve lif içeren bir kahvaltıyla başlamak, gün boyu tatlılara yönelimi azaltır. Haşlanmış yumurta, az tuzlu peynir, bol yeşillik, birkaç zeytin ve 1-2 dilim tam buğday ekmeği güzel bir temel oluşturur. Bu şekilde öğlene kadar dengeli bir tokluk hissi sağlanır.Tatlıyı zamanlayıp porsiyonu küçültünBayram tatlısı elbette olacak ama miktarı ve zamanı önemli. Şerbetli tatlılar yerine sütlü ya da meyveli alternatifleri tercih edin. Tatlıyı aç karnına değil, öğünden en az 1-2 saat sonra ve küçük bir porsiyon şeklinde tüketmek en doğrusudur.Et tüketimine dikkat!Özellikle Kurban Bayramı’nda henüz dinlenmemiş etlerin hemen tüketilmesi sindirim sorunlarına yol açabilir. Etlerin en az 24 saat dinlendirilmesi, haşlama ya da fırında pişirilmesi önerilir. Yanına mutlaka bol yeşillikli bir salata ya da zeytinyağlı sebze eşlik etmelidir.Misafirlikte ikramları nazikçe yönetinMisafirlikte ikram edilen her yiyeceği hemen yemek zorunda değilsiniz. “Birazdan denerim” ya da “Şu an tokum ama çok teşekkür ederim” gibi nazik cümlelerle porsiyon kontrolünü siz yönetin. Tadımlık yaklaşım hem sosyal dengeyi korur hem de mideyi yormaz.Bol su, az gazlı içecekÇay, kahve trafiği artarken su tüketimi genellikle ihmal edilir. Her çayın yanına bir bardak su eklemek iyi bir alışkanlıktır. Gazlı ve şekerli içecekler yerine şekersiz kompostolar, nane-limonlu soğuk bitki çayları veya aromalı sular tercih edilebilir.Sebzeyi unutmayınBayram sofraları et ağırlıklı olabilir ama sofrayı sebzelerle renklendirmek sindirim ve denge açısından faydalıdır. Zeytinyağlı enginar, közlenmiş sebzeler, yoğurtlu kabak ya da yoğurtlu pancar gibi mezelerle tabaklara renk ve sağlık katabilirsiniz.Bayramın güzelliği sadece sofralarda değil, paylaşımda ve dengede gizlidir. Geleneksel lezzetlerin tadına varın, ama bedeninizi de dinleyin. Birlikte geçen her an kıymetlidir; siz de bu bayramın ardından bedeninize de teşekkür edecek bir dengeyle devam edin.Şekersiz kompostoyla ferahlayınTarçın, karanfil ve mevsim meyveleriyle hazırlanan şekersiz kompostolar sindirimi destekler.Cacıklı hafif öğün taktiğiCacığın içine haşlanmış karabuğday veya nohut ekleyerek serinletici, protein ve lif açısından dengeli bir öğün elde edebilirsiniz. Ayran aşı çorbası da hafif ve dengeli geçiş sağlar.Günün bir öğününü mutlaka hafifletinAkşamı yoğurt, sebze veya çorba gibi hafif seçeneklerle tamamlayın. Sindirime destek olur, denge sağlar.Psikolojik açlığı gerçek açlıktan ayırınİkinci tabağı istemeniz açlık mı yoksa alışkanlık mı? O an bir bardak su içip 10 dakika bekleyin; çoğu zaman iştah değil, sadece alışkanlık konuşuyordur.
Source: Berrin Yiğit
Her ülkede bulunur: Türk ve patates
Sidney’de çalıştığım otelden kazandığım bedava biletle Papua Yeni Gine’ye gittim. 90’ların sonuydu… Tropik, egzotik bir macera bekliyorum. Ama yemekler… Felaket. Yağlar garip, Hindistan cevizi her yemeğin içinde. ‘Survivor’ yarışmacısı bile bu kadar yememiştir.Şikâyet ettim, kısa süre sonra oda telefonu çaldı. Türk bir çalışan arıyor. “Abi, senin ne işin var burada” dedim. Meğer gemiden kaçmış, sevgili yapmış, hayat ucuz, hava güzel diye kalmış. “Yemekler berbat” dedim, sağ olsun, ızgara tavukla patates püresi yolladı.Dünyanın her yerinde bir Türk bulursun; bir de patates. İkisi de nerede olursa olsun ayakta kalır, uyum sağlar ama özünden de ödün vermez. Patates de bizim gibidir; güvenilir, dirençli, emekçi… Hem halk çocuğu hem dünya vatandaşı…Fransa’da Paris mash olur, Hindistan’da aloo gobi, ABD’de hamburgerin yancısı, Almanya’da kartoffelsalat’la sosisin sırdaşı. Sadece bir kök sebze değil, mutfakların sırtını yasladığı emektar. Dünya mutfağının en iyi yardımcı oyuncusu.Bu ‘dünya mutfağı’ lafına da ayrıca uyuz olurum, sanki başka gezegende mutfak var! Ama konu patatesse, o ünü gerçekten dünya dışına taşar. Ridley Scott’ın 2015 yapımı ‘Marslı’ (The Martian) filminde, Mars’ta mahsur kalan astronot neyle hayatta kalır? Tabii ki patatesle. Çünkü patates varsa umut da vardır.O umut, yüzyıllar önce Peru’nun dağlarında başladı. İnkalar ona altın kadar değer verirken Avrupa ilk başta yüz vermedi. Ancak kıtlıklar başlayınca insanlar çiçekten çok köke yöneldi. Patates işte o günden beri açın dostu, sofranın sigortası.Bizdeyse Osmanlı önce bir burun kıvırmış “Bu ne şimdi; taş mı, pancar mı” demişler. Ama Tanzimat’la birlikte önce saraya, sonra halkın mutfağına girmiş. Cumhuriyet dönemindeyse yokluğun baş- tacı olmuş. Musakkadan böreğe, çorbadan kızartmaya kadar girmiş her yere. Gizli gizli değil ha, apaçık başrolde bazen…Püreyi sıcakken ezinBugün endemik bir patates türümüz yok belki ama Türkiye’nin dört bir yanında çeşit çeşit patates yetişiyor. Her biri başka huyda…Agria: Kızartmanın sarışın starı. Dışı çıtır, içi lokum.Marabel: Pürenin pamuk kalplisi. Tereyağıyla aşk yaşar.Lady Claire: Fırının zarif hanımefendisi. Zeytinyağıyla flört eder.Hermes: Cipsin pop yıldızı. İnce, çıtır ve havalıdır.Gala: Haşlamalık görev adamı. Dağılmaz, ezilmez, patates oturtmaya can verir.Ama bilin ki, patatesle mutfağa girecekseniz önce onun huyunu öğrenmeniz gerekir. Kızartma yapacağım deyip haşlamalık patatesle girerseniz, sonuç lastik gibi olur. Soğuk suda bekletin, nişastasını alın. Püreyi sıcakken ezin, sakın blendıra sokmayın; süner, sakız olur.Özetle patates mütevazı ama vazgeçilmezdir. Türk mutfağının her köşesine sinmiş, her kuşakta kendine yer edinmiş, hemen her damakta iz bırakmış bir kahramandır. Kimbilir belki de onu bu kadar sevmemizin sebebi, kendimize benzetmemizdir.Afiyetle…
Source: Somer Sivrioğlu
Anadolu mutfağı şifa merkezi! Emine Erdoğan: “Yemek bir milletin kimliğidir”
Emine Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı”nca hayata geçirilen Türkiye Gastronomi Liseleri Projesi”nin İstanbul Etiler Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi”nde düzenlenen tanıtım programında yaptığı konuşmada 2021″de yayımladıkları “Asırlık Türk Mutfağı” kitabının, uzun soluklu bir yolculuğun ilk adımı olduğunu kaydetti. Erdoğan, “Binlerce yıllık tarih ve eşi benzeri görülmemiş bir kültür zenginliği ile iç içe olduğumuz için ne kadar şükretsek az. Bu zenginliğin en görünür olduğu yerlerden biri de şüphesiz mutfağımızdır. Topraktan tabağa uzanan zincirin halkalarını; tarih, kültür, bilim, estetik, sanat ve şifa oluşturur. Bu mirasa sahip çıkmak, onu dünyada hak ettiği konuma taşımak hepimiz için hem bir ödev hem de bir vefa borcudur” ifadelerini kullandı. Emine Erdoğan, gastronominin son yılların yükselen yıldızı olduğunu söyleyerek, “Gastronomi, turizmin ana motivasyonlarından biri haline gelmiş, ünlü şeflerin alana yaptığı katkılarla popüler bir kariyer seçeneği olmuştur. Ancak bunun da ötesinde gastronomi artık devletlerin sıkça başvurduğu bir kamu diplomasisi aracıdır. Çünkü yemek, bir milletin kimliğidir, hikâyesidir. Tüm bunlara ek olarak mutfağımız başlı başına bir şifa merkezidir” şeklinde konuştu. 12 BİN YILLIK MAZİ Gastronomi liselerinin önemine vurgu yapan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kültürel mirasın korunmasının başlıca yolu, onu, otantik dokusunu bozmadan yeni nesillere aktarmaktır. Bu açıdan gastronomi liseleri çok önemli bir ihtiyaca cevap verecek. Lise çağındaki gençlerimizi kelimenin tam anlamıyla işin mutfağında yetiştireceğiz. Onlara, malzemeleri bir araya getirmenin çok ötesinde bir donanım kazandıracağız. Her tarifin ardındaki coğrafyayı, coğrafi ürünleri, tarımsal üretim kapasitesini, tarihi tecrübeyi ve hikâyeyi de öğrenecekler.” Emine Erdoğan, Türkiye”nin 7 bölgesinde hayata geçecek tematik gastronomi liselerinde öğrencilerin, bölgelerinin tüm gastronomi unsurlarını öğreneceklerini belirterek, “Yani 12 bin yıllık bir gastronomi hafızasından beslenecekler” dedi. OSMANLICA MENÜ HEDİYE EDİLDİ Emine Erdoğan, proje dolayısıyla Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve bakanlıktaki tüm çalışanlara yürekten teşekkürlerini iletti. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Emine Erdoğan”a, 1904 yılında Osmanlı Sarayı”nda misafirler için hazırlanan yemeğin İngilizce ve Osmanlıca yazılmış menüsünü armağan etti. Ardından Emine Erdoğan ile lise öğrencisi şef adaylarının yer aldığı toplu aile fotoğrafı çekildi.
Source: Muhammed Uzun