Tanıtım için milli proje gerek
TÜRKİYE CAZİBE MERKEZİSözen Organizasyon tarafından Gökmen Sözen’in girişimiyle düzenlenen Turizm Gastronomi Yatırımları ve Ağırlama Zirvesi FSUMMIT yine restoran ve oteller dünyasından önemli isimleri bir araya getirdi. Hem konuşmacılarla konakladığımız Barut Hemera Otel hem de etkinliğin gerçekleştiği NEST Kongre Merkezi adeta Türk gastronomisinin yıldızlar geçidi gibiydi. Zirvenin açılışında konuşan Sözen “Türkiye’yi küresel ölçekte bir turizm merkezi haline getirmek amacıyla ulusal ve uluslararası düzeyde sektörü bir çatı altında buluşturuyoruz. Gastronomi turizminin geleceğini şekillendirmek ve ülkemizi bu alanda cazibe merkezi olarak konumlandırmak için düzenlediğimiz zirvemizin bu yılki teması ‘Turizm ve Gastronomi Sektöründe Çeşitlilik’. Sektördeki kültürel farklılıkların rolünü, bunun kattığı gücü ve sürdürülebilirlik konularını ele aldık. Gastronomi turizmi tüm çeşitlilikleriyle ülkemizin mutfağını tanıtmakla kalmayıp, geleneklerimizi de yansıtarak eşsiz bir lezzet deneyimi sunuyor. Turizm potansiyelini gastronomi yoluyla yükseltime misyonunu taşıyor. Dünya’da sadece gastronomi odaklı seyahat eden bir kitle var. Bu kitle için Türkiye tek kelimeyle bir cazibe merkezi. Bu farkındalık gün geçtikçe artıyor” dedi.METROPOLLERE TÜRK RESTORANIZirvedeki oturumlardan biri de “Derecelendirme Kuruluşlarının Globalleşmeye Katkısı” konulu, moderatörlüğünü üstlendiğim paneldi. Michelin ve Gault&Millau gibi global derecelendirme kuruluşlarının, yurtdışında markalaşma sürecine katkılarını ünlü şefler Mehmet Akdağ, Cenk Debensason, Maksut Aşkar ve Yoldaş Sönmez ile konuştuk. Ortak görüş şu ki derecelendirmelerin globalde bir katkısı var ama bu tek başına yeterli değil. Keza kanımca yabancı turist bunun değerini daha iyi anlamakla beraber yerli turist bu işin derinliğini henüz net anlayabilmiş değil. Hatta dereceye girmiş bir mekâna gitmek “pahalı bir deneyim” korkusu da yaratıyor gibi.Panelde ayrıca Türk mutfağının global tanıtımına dair formüllerini de masaya yatırdık. Konuşmacılardan Michelin yıldızlı şef Maksut Aşkar’ın hoş bir fikir ortaya attı.Aşkar “Türk mutfağının globalleşmesi için devlet desteği şart. Kâr amacı ve finansal endişeler olmaksızın dünyanın belli başlı metropollerine birer geleneksel Türk restoranı devlet desteğiyle açılsa ve biz şefler de gönüllü olarak bu projenin oluşum sürecinden hizmet sürecine kadar dönemsel olarak destek olsak kalıcı bir Türk gastronomisi algısı oluşmaya başlar.2 yıllık bir hazırlık ve ardından 5 yıllık bir servis süreci sonunda çok Türk mutfağı çok daha yüksek bir bilinirliğe ulaşılabilir” dedi. Paris’te, Lizbon’da, Barcelona’da geleneksel lezzetler sunan, ülkemizin en iyi şeflerinin rotasyonla menüler oluşturduğu, hatta kısa süreli de olsa başında durup ziyaretçilere bilgi verdiği, o şehirde reklamları da dönen devlet destekli global bir Türk restoran zincirinin yaratıldığını düşünsenize.Ama ister istemez aklıma şu soru da gelmiyor değil. Acaba Türkiye’deki restoran birlikleri ve yıllar içinde dev bir hale gelen Türk yeme-içme sektörü böyle bir projeyi kendi de finanse edemiz mi? Biraz devlet, biraz da sektör desteği. Belki de en ideal formül bu.
Source: Arda Sayıner
Üretimi artırılan Çallıdere balının ihraç edilmesi hedefleniyor
Lalapaşa ilçesinde 2022″de bal üreticisi Nuri Danışman ve ilçedeki kadınlar tarafından Lalapaşa Kadın Emeği Girişimciler Üretim ve İşletme Kooperatifi kuruldu.
İlçenin Bulgaristan sınırındaki Çallıdere köyünde orman vasfını yitirmiş arazilere başta lavanta olmak üzere tıbbi aromatik bitkiler eken kooperatif üyeleri, bal üretimine başladı.
Balın analizi Trakya Üniversitesi Teknoloji Araştırma ve Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi”nde (TÜTAGEM) yaptırıldı.
Yapılan analizde ortalama ballarda prolin değeri 300 ila 600 miligram çıkarken Çallıdere balının prolin değeri yaklaşık 900 miligram çıktı, ayrıca pestisit kalıntısına da rastlanmadı.
Kooperatif Müdürü Nuri Danışman, AA muhabirine, Çallıdere yöresinde eskiden beri var olan balcılığı geliştirmek için çalıştıklarını söyledi.
Trakya Üniversitesi laboratuvarında balın kalitesini tescil ettirdiklerini belirten Danışman, “Çok gururluyuz çok güzel bir şey. Lalapaşa ilçemiz Trakya”nın en küçük ilçelerinden. İlçenin kalkınmasına destek vermek için bu işe giriştik.” dedi.
Danışman, Edirne Orman İşletme Müdürlüğünün desteğiyle orman vasfını kaybetmiş arazilere aromatik bitkiler ekerek bal alımına hazır hale getirdiklerini, arıları desteklediklerini dile getirdi.
Yörede yetiştirilen balın, Osmanlı Sarayı mutfağında da kullandığını öğrendikten sonra kaliteyi artırmak için çalışmalarını hızlandırdıklarını ifade eden Danışman, şunları kaydetti:
“Trakya Üniversitesinde yapılan analizlerde balımızın içinde zararlı hiçbir maddenin bulunmadığı anlaşıldı ve diğer ballardan farklı olarak 32 yararlı maddenin olduğu görüldü. Bu durum bizi daha da teşvik etti. Bunun üzerinde çalışıyoruz, ihracat için fuarlara gidiyoruz. Bağlantılar yaptık. Elde ettiğimiz balın rekoltesi, ihracat için yeterli değil, bunu geliştirmeye çalışıyoruz.
Lavanta balının dünya pazarındaki değeri 32 avro. Bir tır 23 ton bal alıyor. Önümüzdeki hedefimiz yöremizden bal ihracatı yapmak, kaliteyi artırmak. Aromatik bitki alanlarını geliştirmek biraz daha ileriye gidip tıbbi mantarlar üretmek istiyoruz.”
İçinde 7 kritik B vitamini var
TÜTAGEM personeli öğretim görevlisi Dr. Saffet Çelik de Türkiye”de üretilen balların ortalama prolin değerinin kilogram başına 3 yüz ile 6 yüz miligram arasında değiştiğini, Çallıdere balında ise bu değerin 800 ile 900 miligram arasında çıktığını belirtti.
Balın kaliteli içeriğe sahip olduğunu aktaran Çelik, “Lalapaşa”daki uygun bitki florası ve tarım arazilerinden uzak bir bölgede bu balın üretilmiş olması hem prolin değerini hem de herhangi bir tarım ilacı kalıntısı içermesini engellemiştir. Ayrıca yaptığımız analizlerde Çallıdere balında 7 kritik B vitaminini de görmüş olduk. Bunların içinde en kritik olan B vitamini ise siyanokobalamindi. Bu vitamin vücudumuz için oldukça esansiyel bir B vitaminidir ve oldukça kritik bir öneme sahiptir. Siyanokobalamin içermesi Çallıdere balına artı bir değer daha katmaktadır.” diye konuştu.
Çelik, balın polen analizinde polifloral olduğunun ortaya çıktığını, bunun arıların o bölgedeki birçok çiçekten faydalandığını gösterdiğini ifade etti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: