Çıldırtan lokanta!
Aklını başından alıyor. Cini tepesine çıkıyor. Delirtiyor. Dengesini yitiriyor. Çileden çıkıyor. Bir lokanta; bütün güçleri eline geçirmiş 23 yıllık iktidarı niçin çıldırtırcasına korkutuyor?
Bir nedeni olmalı!
Kök sebebi var!
Altı-üstü; sıraya girilip kuyruk olunan, kapısından tek tek girilen, “40 liraya 4 kap yemeğini kendin al, kendi tepsine koy, kendi garsonun kendin ol, masana kendin getir, kendin ye”… Bu; kazıklandım duygusu vermeyen öyle bir lokanta!
4 kap 40 TL!
Vedat Milor!
Paşa torunu, ulema ve medrese sahibi kültürlü, varlıklı bir aileden geliyor. Galatasaray Lisesi’ni bitirmiş. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden yüksek şeref derecesi ile mezun olmuş. İngiltere’ye göndermişler. Londra’da Ekonomi Okulu’ndan da diploması var. ABD California Üniversitesi’nde; “Türkiye ve Fransa’nın Ekonomik Gelişmesi” üzerine doktora tezi yazmış. Amerikan Sosyoloji Derneği’nce “yılın en başarılı doktora çalışması” ödülünü almış. Washington’da Dünya Bankası’nda işe başlamış. Brown Üniversitesi’nde asistan profesörlük yapmış. Princeton Üniversitesi’nde ve Koç Üniversitesi’nde dersler vermiş. Hem Türkiye’de, hem ABD’de, hem Fransa’da; her gittiği ülkede her sınıftan lokantaya uğramış. Tattığı her lezzetin duygusunu okurlarıyla paylaşmayı seven birisi. Ben bu bilgileri Vedat Milor’u parlatmak için yazmıyorum. Tanımam. Hiç yüz yüze gelmedim. Konuşmuşluğum yoktur.
Vedat Milor!
Önce iktidar destekçisi Milliyet Gazetesi ve sonra yine iktidar destekçisi Hürriyet Gazetesi’nde hafta sonları “yemek yazıları” yazmaya başladı. TV kanalında yaptığı; “Vedat Milor’la Tadı Damağımda” programına vakit ayırmak için üniversite hocalığından bile vaz geçtiğini kendisi yazdı. 15 yıldır muhtemelen 10 bin lokanta gezip tanıtmıştır. Hiç kimse dönüp ona; “örtülü reklam yapıyorsun, gel ifadeye” diyen olmadı.
Vedat Milor!
Kent Lokantasına gitti. Patates soğanlı et rosto, yanında mercimek çorbası, yanında tavuk göğsü tatlı ve onların da yanında portakal suyu. “4 kap 40 TL. Bu fiyat gerçek mi” diyen sözlerle bu lokantayı beğendiğini ilan etti. Ticaret Bakanlığı, “Lokantanın örtülü reklamını yapıyorsun, gel buraya hesap ver” diye soruşturma başlattı.
Tayyip Erdoğan’ın 23 yıldır elinde tuttuğu “Benim Fakir-Fukaram” edebiyatını İstanbul’da Belediye lokantasına kaptırması. Lokanta önünde fakir fukara kuyrukları; “Allah bu lokantayı açandan razı olsun…” duaları iktidarı çıldırtıyor.
Hem sayıları arttı.
Hem saf değiştirdi.
İktidar, bu yüzden cinnet getiriyor; yemek yazarı Vedat Milor’u “mahpushane yemeğinin lezzeti” yazısı yazsın diye hapse koyabilirler. Yemek yazarı olamadan önce sosyolog Vedat Milor’u “mahpushane yemeğinin lezzetini” tatsın diye hapse koymak; talihin yazara bir ikramı olacak!
Bugün Ramazan’ın 8. günü. Dün iftar vaktine yakın Eminönü’nden Sultanahmet’e yürüyordum. Eminönü’nde Yeni Cami’nin, Çiçek Pazarı’na bakan kapısında “bir plastik bardak içinde çorba ve bir simitten oluşan iftarlığı dağıtan Kızılay aracının önündeki kuyruğun uzunluğu” Mısır Çarşısı’nın Köprüye bakan kapısını geçmişti. Ayasofya Camii’nin önünde de “iftarlık çorba ve simit dağıtan Kızılay aracının önündeki kuyruk, neredeyse Alman Çeşmesi’ne varmak” üzereydi. Türkiye’de büyük kentlerde açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşayan insan sayısı 40-50 milyonu aştı. Vedat Milor, bu yüzden iktidarı çok kızdırdı.
Diyanet’in züppeliği!
Sözlüğe baktım. “Züppe” kelimesi için şöyle yazıyor: Giyinişte, konuşma biçiminde, dilde, düşüncede gülünç ve doğal olana aykırı bulunan, yapmacıklara ve aşırılıklara kaçarak, toplumdan ayrı düşen kimseye züppe denir. Bu tarifin ışığında Diyanet’in sahurda vatandaşa “Avokado armudu yiyin” demesi, bir kişilik iftar sofrası fiyatı 2 bin 550 Lira olan ve çok önemli kişiler için 5 ayrı VİP salonu bulunan ünlü et lokantasının patronuna Diyanet TV’de “yemek programı” yaptırması tam bir züppelik. Ey Müslümanlar, Diyanete bu züppelik nereden ve nasıl girdi diye bir sorun! Bir tane Avokado armudu, Kadıköy çarşısındaki manavda 100 TL.
Source: Necati Doğru
Alnındaki Haç
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio”nun alnına haç çizip canlı yayına çıktığı görüntüleri görünce aklıma “Haçlı Seferleri gerçekten bitti mi?” sorusu geldi…Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın güvenlik güçleriyle yaptığı iftardaki konuşmasından bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum.Erdoğan, “Bir asır önce oynanan oyunun tekrarına izin verirsek ne atalarımız ne de gelecek nesiller bizi affeder. Sultan Alparslan”ın ve Selahaddin Eyyubi”nin torunları olarak el ele gönül gönüle vererek, Siyonistlerin bölgemizde yeni ameliyatlar yapmalarına Allah”ın izniyle müsaade etmeyeceğiz.” Sözlerini tesadüfen mi seçti sizce?Erdoğan bir asır öncesinden söz ediyor.Ben sizi 10 asır öncesine götüreyim.Zira beni de o günlere TRT Belgesel”deki “Savaşın Efsaneleri” götürdü. İkinci haçlı seferini akamete uğratan Büyük Komutanlardan biri olan, Nureddin Mahmud Zengi, 1149″da Antakya Prensi Raymond”u Afrin Muharebesi”nde öldürdü. Raymond ile omuz omuza savaşanlardan biri de Haşhaşilerin Komutanı Ali İbn Vefa idi. Yani haçlılar her daim yanlarında ihanet için hazır güçleri buldular.Bir başka deyişle bulunduğumuz coğrafyada her daim ihanetler, tefrikalar, Bizans oyunları oldu…Kısa süre önce de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İran”ı uyarması boşuna değildi elbette.Fidan, “Eğer siz başka bir ülkedeki bir grubu destekleyerek orada rahatsızlık oluşturmak isterseniz, başka bir ülke de sizdeki başka bir grubu destekleyerek size rahatsızlık oluşturmak ister. Dolayısıyla camınıza taş atılmasını istemiyorsanız başkasının camına taş atmayacaksınız.” İfadesini kullandı.Zira kısa süre önce, İran Dini Lideri Ali Hamaney”in Uluslararası İlişkiler Danışmanı Ali Ekber Velayeti “Şu anda Suriye”nin geleceğini tahmin etmek mümkün değil, ancak kanıtlar ve İran”ın gördükleri, devletin parçalanmasının ön hazırlıkları olduğunu gösteriyor” dedi. Sonra Lazkiye”de Esed”den geriye kalan silahlı güçler, Şam yönetiminin güvenlik güçlerine pusu kurdu. Katliamlar yaptı.Demem o iki aradan 10 asır da geçse, bir asır da geçse bulunduğumuz coğrafya böyle bir coğrafya, alnına haç işareti çizip ekranlarda boy gösterenler de, Siyonizm”in çocukları da hafızalarını her daim diri tutuyorlar. Bu yüzden bizim de hem hafızamızı diri tutmamız hem de ihanetleri unutmamız gerekiyor.Zira unutursak “Geldikleri gibi gidenler” yine gelirler, yine yaparlar…Ancak enseyi de karartmamak gerekiyor. Zira bu topraklarda her daim, Nureddin Mahmud Zengiler, Sultan Alparslanlar, Selahaddin Eyyübiler, Mustafa Kemal Atatürkler de olacak… Tüm mesele, “Geldikleri gibi gidenler” tekrar gelmesin diye kıyamete kadar süren bir mücadeleye, kavgaya hazır olmak…TÜSİAD NEDEN SUSKUN?”Terörsüz Türkiye”yi inşa etmeye çok ama çok yakınız…Cumhurbaşkanı Erdoğan hem umutlu hem de kararlı mesajlar veriyor.O mesajlara STK”lardan, İş dünyasından da destek açıklamaları peş peşe geldi…MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı, “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda atılan adımları güçlü bir şekilde destekliyoruz” ifadesini kullandı. Tarihi bir fırsat yakalandığını söyledi.DEİK BAŞKANI NAİL OLPAK, “Terörsüz Türkiye süreciyle, tarifi mümkün olmayan acıların sona ermesinin yanı sıra, tarihi bir eşikten atlayacağımıza, geleceğimiz adına çok önemli yeni bir sayfa açacağına inanıyoruz.” Diye yazılı açıklama paylaştı.ASKON GENEL BAŞKAN ORHAN AYDIN, “Bu uzlaşı bölgeyi kaosa sürüklemeye çalışanlar hariç tüm insanlığı müsterih edecektir.” Görüşünü paylaştı. İnsani Yardım Vakfı, “Ülkemiz ve İslam ümmeti, coğrafya için çok kıymetli bir adım olarak görüyoruz” mesajı paylaştı… Peki kim Suskun?Bildiniz TÜSİAD…Yani Patronlar Kulübü suskun…Neden acaba?OMLET KAFALILAR!Tavuklar greve mi gittiYem fiyatlarına fahiş zam mı geldi?Ya da yakıt, elektrik maliyeti mi coştu.Cevap çok net: Hayır…İnanmayan EPDK”nın sitesine girip bakabilir.Geçen yıl şubat ayında motorin fiyatın 40-42 Lira bandındaydı.Şimdi de 44-46 Lira bandında görünüyor.Bunu da en iyi son günlerde yumurtaya sürekli zam yapan”Omlet kafalılar” biliyor.Peki bahaneleri ne?Ramazan”dan önce de yazdık. ABD”de kuş gribi var.Türkiye”den yumurta talebi 6 kat arttı.Yumurtacılar şimdi ABD”ye sattığı fiyatı millete çekiyor.Hükümet kilo başına 50 sent ihracat kesintisi koydu.Ama belli ki yumurtacıları kesmemiş.Şimdiden söyleyelim…Cumhurbaşkanı Erdoğan, fiyatı makule çekmek için yumurta ihracatına kısıtlama getirirse kimse ağlamasın.Zira kendi düşen ağlamaz…
Source: İbrahim Güneş
Konya”da söylenen Konya”da kaldı: Sofrada bir kuş sütü yoktu
Konya”da Selçuk Üniversitesi Kampüs Camisi’de Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, hutbe okudu ve burada tasarruf mesajı verdi. Erbaş, “Lüks ve israfın sergilendiği, ihtiyaç sahiplerinin unutulduğu iftar sofraları kurmayalım” dedi. Ankara’ya dönünce başkanlıkta İslam Ülkeleri Büyükelçileri İftar Programı düzenlendi. Erbaş, ramazanda 180 lira ile iki öğün doyulabileceğini açıklamıştı. Ardından Diyanet büyükelçiler lüks bir sofra hazırladı.
SOFRADA BIR KUŞ SÜTÜ YOKTU
İftar sofrasında davetlilere başlangıç olarak hurma, kayısı, ceviz, zeytinden oluşan iftariyelik tabağı vardı. Ana mönüde çorba, salata, börek, zeytinyağlılar, pilav, ana yemekler ve tatlı da yer aldı. Erbaş önceki gün de MÜSİAD’ın iftarına katıldı. Burada da mönüde peynir ve zeytin çeşitleri, hurma, domates, salata, çorba, sebzeler, iç pilav, et, börek, sütlaç ikram edildi.
Source: Deniz Ayhan