Marine Le Pen – İmamoğlu Davası ve bir güvenlik sorunu olarak CHP!
Fransız aşırı sağcı parti lideri Marine Le Pen, Avrupa Parlamentosu”na tahsis edilen fonları usulsüz kullanmakla suçlandığı davadan mahkûm edildi. Paris Ceza Mahkemesi, Le Pen” e dört yıl hapis cezası ve 100 bin Euro para cezası verirken, beş yıl boyunca kamu görevlerinden men edilmesine hükmetti. Bu karar, Le Pen” in 2027 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılma ihtimalini tehlikeye attı ve siyasi kariyerinde ciddi bir dönüm noktası oluşturdu.
İmamoğlu ve yandaşları davası da çok yönden birbirine benziyor. Benzeşmeyen tek tarafı, Le Pen serinkanlı, hukuka saygılı, taraftarlarını sokağa çağırıp kırıp döküp, polise saldırtıp, kamu mallarına zarar verdirmemesi, Cumhurbaşkanını suçlayıp şehir eşkıyalığının önünü açmaması, vandallıklara fırsat ve prim vermemesidir.
Le Pen, mahkeme kararını “siyasi bir saldırı” olarak nitelendirerek, davanın kendisini siyaset sahnesinden silmeyi amaçladığını savunuyor. Destekçilerine birleşme çağrısı yaparken, kararı temyize götüreceğini açıkladı. Ancak Fransız Anayasa Mahkemesi”nin aldığı karar, temyiz sürecinde dahi siyasi yasağın hemen yürürlüğe girmesi şartına bağlamış.
Bu dava, Fransa”daki aşırı sağın liderlik dinamiklerini değiştirebilecek nitelikte. Le Pen” in siyasi yasak alması, Ulusal Birlik Partisi”nin geleceği üzerinde büyük bir etki oluşturacak, partinin liderlik koltuğuna genç siyasetçi Jordan Bardella” nın geçmesini kolaylaştıracaktır.
Marine Le Pen”in yargılanması, Fransa”daki hukuk sistemi ve demokrasi algısı açısından tarihi bir dönemeç durumunda. Bu süreç, sadece Fransa”da değil, uluslararası arenada da geniş yankı uyandırdı. Le Pen”in siyasi geleceği, hem Fransız siyasetinde hem de Avrupa”daki aşırı sağ hareketlerde önemli bir değişimi tetikleyecektir.
Sadece Fransa”da değil, uluslararası arenada da geniş bir yankı uyandıran bu süreçte halkın ve gençlerin tepkisi neden Türkiye’deki İmamoğlu vakası gibi sokağa dökülüp vandallıklara yol açmadığı ise, CHP ve gençliği açısından düşündürücü.
CHP’ nin siyasi kültürü, toplumsal dinamiği ve hukuk sistemine bakışı daha yargı sırasında iken, ortada sadece suçlamalar varken ve karar aşamasına gelmeden ülkeyi yangın yerine çevirmesinin dünyada bir başka örneği yoktur. Fransa”da Marine Le PEN’in yargılanması, halkın ve gençlerin tepkisini tabi ki çekti. Bu tepkiler genellikle demokratik ve barışçıl yollarla ifade edildi. Fransa”nın siyasi tarihinde, protestoların genellikle organize ve barışçıl bir şekilde yapılması, CHP tipi protesto Vandalizm’inin önüne geçmiştir.
Türkiye”de İmamoğlu vakasında olduğu gibi, toplumsal kutuplaşma ve siyasi gerilimler, protestoların kontrolsüz bir şekilde gerçekleşmesine yol açmıştır. Ayrıca, medya ve sosyal medya üzerinden yapılan iktidar karşıtı çağrılar, protestoların şekillenmesinde ve yönlendirilmesinde etkili rol oynamıştır. Fransa”da ise, halkın tepkisi daha çok hukuki süreçler ile siyasi liderlerin sorumsuz davranışlarına odaklanmıştır.
Bu iki olay arasındaki farklar, ülkelerin tarihsel, kültürel ve sosyal yapılarından kaynaklandığı gibi, her iki durumda da, halkın tepkisi ve protesto biçimleri, ülkelerin hukuki değerlere saygısı ve bağlılığı, toplumsal ve ahlaki normlar çerçevesinde hareket edip etmemesinden kaynaklanmaktadır.
CHP iktidarları veya muhalefetleri döneminde sürekli hukuku çiğneyen ve hiçe sayan, darbelerin ve darbecilerin yanında yer alan duruş ve konumlarıyla Türkiye’ de dış güçlerin taşeronluğunu yapan bir parti olmaktan hiçbir zaman kendilerini kurtaramamıştır.
Hangi lider olursa olsun genel olarak CHP demek; baskı ve zulüm, diktatörlük ve despotluk, darbe ve darbe sevicilik ile hukuk tanımazlık demektir. Nereden bakarsanız bakın! CHP kuruluşunda zamanımıza kadar emperyalist batı medeniyetinin taşeronu yerli ve milli yapımıza karşı bir duruş ve kimliğe sahip oldu.
Bu parti ideolojinin din anlayışı; dinsizlik, millet anlayışı; soysuzluk, özgürlük anlayışı; kölelik, bağımsızlık anlayışı; emperyalistlere bağlılık, demokrasi anlayışı ise; despotluk ve faşizm’ dir. Maddi ve manevi bağlamda milli ve yerli olan her şeyimize karşı bir hareket olarak CHP, bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Türkiye’nin bugünü ve geleceği için tehlikeli bir kulvar’ da inat ve ısrarla yürümeyi sürdürüyor, kendi sonuna doğru yaklaşıyor.
Arif Altunbaş, Haber 7
Source: Arif Altunba