“Medikal Araştırmalar – Yenilikler, Umutlar ve Kaybolan Hayatlar”

Bir veda bile edemediler: Şehit Üsteğmen Nuri Melih Bozkurt 3 yıldır bulunamıyor

Çorum Sungurlulu Nuri Melih Bozkurt 28 yaşındaydı. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi turizm işletmeciliği bölümünden 2015 yılında mezun oldu, ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katıldı. Üsteğmenliğe kadar yükselen Bozkurt, Irak’ın kuzeyinde PKK terör örgütüne karşı yürütülen Pençe-Kilit operasyonlarında etkin rol aldı. 28 Mayıs 2022’de şehit edildi. HASTANE BİLMECESİ Nuri Melih Bozkurt’un ölümüne ilişkin yapılan ilk bilgilendirmelerde Bozkurt’un ağır yaralı bir şekilde hastaneye kaldırıldığı, ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığı yer alıyordu. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre bir çatışma ortamında askerler yaralandığında Genelkurmay, çevredeki hastanelerden, o askerler için kayıt ve yer açılmasını istiyor. Söz konusu yanlış bilgilendirme bu sebeple oldu. CENAZE ÇADIRI KURULDU Bozkurt’un şehadet haberi baba ocağına 2022’de gittiğinde evin çevresine taziye çadırları kuruldu. Hükümet yetkilileri, siyasi partiler ve dernekler acılı aileyi yalnız bırakmadı. Ancak Bozkurt’un naaşının bulunamaması, cenaze töreninin yapılamaması ailenin üzüntüsünü her geçen gün daha da artırdı. “ÇOCUĞUNUZU BULACAĞIZ” Aileye ilk günlerde, “Çocuğunuz göçük altında, çıkaracağız” mesajı verildi. Onlar da her an oğullarının cenazesi ile ilgili yeni haberleri bekledi. Fakat o haber bir türlü gelmedi. Ölümünden 15 gün geçtikten sonra naaşa ulaşılamayınca, taziye çadırları kaldırıldı. Aradan geçen üç yılda ise komutanlar zaman zaman aileyle irtibata geçiyor, zaman zaman da onları ziyaret ediyor. Fakat cenaze bulunamıyor. Metan gazı olayının ardından arama çalışmaları ise sürüyor.

Source: Batu Bozkürk


Tansiyon ilaçları: Herkes aynı ilacı kullanamaz

Tansiyon ilacına ne zaman başlanmalı?

140/90 eşiği genellikle ilaç başlama sınırı olarak kabul edilir. Ancak hastanın böbrek hastalığı, şeker hastalığı, kalp-damar hastalığı varsa hedef değer daha düşüktür: 130/80. Bazen tansiyon 135/85 iken bile tedaviye başlanabilir. Çünkü hedef sadece rakamı düşürmek değil, organ hasarını önlemektir. (Kaynak: European Society of Hypertension – Treatment Thresholds in 2023 Guidelines)

Yan etkiler neden farklıdır?

Aynı ilacı kullanan iki hastanın etkileri çok farklı olabilir. Çünkü:

– Genetik yapı.- Yaş.- Karaciğer ve böbrek metabolizması.- Başka hastalıklar.

İlacın vücutta nasıl işlendiğini değiştirir. Bu yüzden biri için “çok iyi gelen” ilaç, başka birinde ciddi sorun yaratabilir.(Kaynak: Harvard Health – Variability in Medication Response)

İlaçlar cinselliği etkiler mi?

Bazı tansiyon ilaçları cinsel isteksizlik ya da sertleşme sorununa yol açabilir. Özellikle eski tip beta blokerler bu açıdan kötü şöhretlidir. Yeni nesil ilaçlar bu etkiyi azaltmıştır. Ancak şikayet varsa doktorla paylaşılmalı. Çözüm, ilacı bırakmak değil, değiştirmek olmalı. (Kaynak: Journal of Sexual Medicine – Antihypertensives and Sexual Side Effects)

İlaçlar kime göre seçilir?

Her hastanın tansiyon profili farklıdır. Bazı kişiler gece tansiyonu yüksek yaşar, bazılarında nabız da yüksektir.

– Yaş- Kilo- Eşlik eden hastalıklar- Başka ilaç kullanımı- Böbrek fonksiyonu gibi birçok etken hangi ilacın verileceğini belirler. (Kaynak: American Heart Association – Patient-Centered Therapy in Hypertension)

İlacın dozu sabit midir?

Hayır. Tansiyon ilaçları genellikle düşük dozla başlanır. Etki yetersizse doz artırılır ya da başka bir grup eklenir. Birçok hasta kombine tedavi kullanır: örneğin beta bloker + diüretik. Ancak fazla ilaç kullanmak, fazla etki anlamına gelmez. Her ilacın kendi riski vardır. (Kaynak: Cleveland Clinic – Titration Strategy in Hypertension Therapy)

Tansiyon düşürücü ilaçlar yaşam boyu mu kullanılır?

Çoğu hastada evet. Çünkü hipertansiyon kronik bir hastalıktır. Ancak bazı kişilerde yaşam tarzı değişiklikleriyle ilaç dozu azaltılabilir. Hatta bazı hafif vakalarda tamamen kesmek bile mümkündür.

Tabii bu karar mutlaka hekim kontrolünde alınmalıdır. Rastgele ilaç kesmek krize yol açabilir.(Kaynak: ESC Position Paper – Withdrawal of Antihypertensive Therapy)

Sonuç: İlacın adı değil, hastanın durumu önemlidir

Tansiyon tedavisinde standart reçete yoktur. Aynı ilacı herkes kullanamaz. Doğru ilaç, doğru hasta ve doğru zaman birlikte değerlendirilmeli. Hekimle açık iletişim, yan etkileri bildirme ve sabırlı takip başarıyı getirir.

‘İlaç kullanıyorum ama tansiyonum düşmüyor’

Tansiyonun düşmemesinin 3 ana nedeni olabilir:1. Uyumsuzluk: Hasta ilacı düzenli kullanmıyordur.2. İkincil hipertansiyon: Altta başka bir hastalık vardır. (örnek: böbrek damar tıkanıklığı)3. Dirençli hipertansiyon: 3 ilaç kullanılsa bile kontrol sağlanamıyordur.

Böyle durumlarda ilaç dozu değil, hastalık değerlendirmesi gözden geçirilmelidir.(Kaynak: NIH – Resistant Hypertension Clinical Review)

En sık kullanılan 5 tansiyon ilacı

1. ACE inhibitörleri (örnek: ramipril, enalapril): Damarları gevşetir. Kalp ve böbrek hastalarında tercih edilir. En sık yan etkisi kuru öksürüktür.

2. Beta blokerler (örnek: metoprolol, bisoprolol): Kalp hızını yavaşlatır. Kalp krizi geçirenlerde ve çarpıntı yaşayanlarda verilir. Yorgunluk ve cinsel isteksizlik yapabilir.

3. Diüretikler (örnek: hidroklorotiyazid): Vücuttaki fazla tuzu ve sıvıyı atar. Yaşlılarda ve tuz hassasiyetinde etkilidir. Elektrolit kaybı ve gece sık idrara çıkma olabilir.

4. Kalsiyum kanal blokerleri (örnek: amlodipin): Damar düz kaslarını gevşetir. En yaygın kullanılan gruptur. Ayakta ödem ve baş ağrısı yapabilir.

5. ARB’ler (örnek: valsartan, losartan): ACE grubuna benzer ama öksürük yapmaz. Genç hastalarda sık tercih edilir.

(Kaynak: Mayo Clinic – Antihypertensive Drug Classes and Effects)

– Tansiyon krizi nedir?- Hangi değerler acil risk taşır?- Evde müdahale ne zaman yapılmalı, ne zaman acile gidilmeli?- Kriz anında yapılan yaygın 7 hata nedir?

Source: Haber Merkezi


Yürüme güçlüğü olan çocuklara umut

Hareket ve kas kontrolü bozukluklarıyla seyreden serebral palsi (beyin felci), genellikle doğum öncesi, sırası veya sonrası komplikasyonlarla ilişkilidir. Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Yavuz Samancı, serebral palsili çocukların tedavisindeki çığır açan cerrahi yöntemleri anlattı. Özellikle yürüme güçlüğü çeken veya yatağa bağımlı çocuklara yönelik bu özel cerrahi teknik, fizik tedaviyle birleştiğinde hastaların yaşam kalitesinde dönüştürücü bir etki oluşturuyor. VÜCUTTAKİ AŞIRI KASILMALARIN NEDENİ SEREBRAL PALSİ OLABİLİR Serebral palsi hastalığında en çok karşılaşılan sorunlardan birinin, çocukların bacaklarında meydana gelen aşırı kasılmalar (spastisite) olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Samancı, “Bu hastalıkta beyin ve sinir sistemi kaynaklı olarak hareket kabiliyeti bozuluyor. Hafif yürüme bozukluklarından, tamamen yatağa bağımlı yaşamaya kadar farklı klinik tablolarla karşımıza çıkabiliyor” dedi. KASILMALARI AZALTAN ÖZEL CERRAHİ YÖNTEM Fizik tedavi ve botulinum toksin enjeksiyonlarının çoğu zaman etkili olduğunu belirten Doç. Dr. Samancı, “Beyindeki ve omurilikteki kas hareketlerini kontrol eden mekanizmalarda oluşan bozulmayı düzeltmek amacıyla, selektif dorsal rizotomi adını verdiğimiz cerrahi yöntemde bacaklardan gelen duyusal sinir liflerinde belirli oranlarda mikrokesiler yapıyoruz. Bu sayede çocuğun aşırı kasılmalarını azaltarak hareket kabiliyetini arttırmayı hedefliyoruz” diye konuştu. GENEL ANESTEZİ ALTINDA GERÇEKLEŞİYOR Cerrahinin genel anestezi altında yapıldığını belirten Doç. Dr. Samancı, “Bel bölgesinde yaklaşık 2-3 cm’lik küçük bir kesi yapıyoruz. EMG (elektromiyografi) yöntemiyle sorumlu sinir liflerini tespit ediyor, bunların yaklaşık yüzde 50’sine mikro düzeyde seçici kesiler yapıyoruz” dedi Ameliyat sonrası hastanede kalış süresinin genellikle 5-6 gün olduğunu belirten Doç. Dr. Samancı, bu sürecin ardından fizik tedaviye hızlıca başlandığını aktardı. “Cerrahiden sonra kas hafızası zamanla yeniden yapılandığı için uzun süreli ve yoğun fizik tedavi süreci şart” ifadesini kullandı. HASTALIĞIN NEDENİ: GENETİK DEĞİL, DOĞUM ÖNCESİ FAKTÖRLER Serebral palsinin çoğunlukla genetik geçişli olmadığını vurgulayan Doç. Dr. Samancı, “Anne adayının gebelik sırasında enfeksiyon geçirmesi, erken doğum, düşük doğum ağırlığı veya doğum sırasında yaşanan oksijen yetersizliği gibi faktörler risk oluşturuyor. Ancak her çocuk bu durumdan aynı şiddette etkilenmez. Bu nedenle serebral palsi, geniş bir klinik yelpazeye sahiptir” şeklinde konuştu.

Source: Internet Haber


Ömrü uzatmak için artık kadavralar devrede: Sağlıkta yeni aşama Antalya”da başladı

Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Merkezi, organ nakillerinde çığır açacak yeni bir süreci başlatıyor. ‘Perfüzyon cihazı’ adı verilen sistemle, özellikle ileri yaştaki bağışçılardan alınan karaciğer ve böbrek gibi organların, nakil öncesinde canlıya benzer koşullarda çalıştırılarak uygunluk testinden geçirilmesi sağlanacak.

Organ nakli sorumlu cerrahı Prof. Dr. İsmail Demiryılmaz, yeni dönemde artık ‘marjinal’ olarak tanımlanan, yani ileri yaştaki bağışçılardan alınan organların da daha güvenli şekilde değerlendirilebileceğini belirtti. Prof. Dr. Demiryılmaz, “Avrupa ve Amerika’da yaygın olarak kullanılan bu teknolojiyle ülkemizde de organ reddi riski azaltılacak ve daha çok hasta nakil şansı bulacak” dedi.

“MİSYONUMUZU ÜSTLENDİK, BU SİSTEMİ UYGULAMAYA SOKUYORUZ”

Perfüzyon cihazı sayesinde organların canlılık durumunun ameliyat öncesinde test edileceğini vurgulayan Demiryılmaz, “İleri yaş grubundan gelen organların uygunluk oranı düşüyor. Ancak bu cihazlarla karaciğer gibi hayati organları hem çalıştırıp hem gözlemleyerek nakil için uygun olup olmadığını değerlendireceğiz. Hasta yoğun bakıma girmeden önce bu test yapılmış olacak. Bu da hem sonuçlara olumlu yansıyacak hem de yatış sürelerini azaltacak” ifadelerini kullandı.

KADAVRADAN BAĞIŞA ACİL İHTİYAÇ VAR

AÜ Tıp Fakültesi organ nakli cerrahı Prof. Dr. Abdullah Kısaoğlu ise Türkiye’de kadavradan organ bağışı oranlarının hâlâ çok düşük olduğuna dikkat çekerek, “6 binin üzerinde böbrek nakli gerçekleştirdik. Ancak bu nakillerin büyük çoğunluğu canlı vericilerden sağlanıyor. Kadavra bağış oranı sadece yüzde 20-25 civarında. Bu da bekleme listelerindeki hastaların nakle ulaşmasını zorlaştırıyor” dedi.

YETİŞKİNDEN ÇOCUĞA NAKİLDE YÜKSEK BAŞARI

Prof. Dr. Kısaoğlu, merkezde böbrek naklinin her çeşidinin başarıyla yapıldığını belirterek, “Yetişkinden çocuğa böbrek nakli gibi özel vakalarda dahi büyük başarı elde ediyoruz. Özellikle 10-12 kilo altındaki çocuklarda dikkatli olunması gerekse de, biz 7-8 kiloluk çocuklara bile başarılı şekilde erişkin böbreği nakli gerçekleştirebiliyoruz” diye konuştu.

AVRUPA’DA BİR NUMARA

Organ nakli merkezinin hem Türkiye”de hem Avrupa’da kamu hastaneleri arasında birinci sırada yer aldığını hatırlatan Kısaoğlu, “43 yıllık birikim ve güçlü ekip yapımızla, hastalarımıza umut olmaya devam ediyoruz. Özellikle beyin ölümü gerçekleşen yakınları olan vatandaşlarımızı, organ bağışı konusunda duyarlı olmaya çağırıyoruz. Bu bağışlar, bekleyen binlerce hasta için hayata tutunma umudu olabilir” dedi.

Source: