Düğünden sonra pijama partisi
Jeff Bezos ve Lauren Sanchez cuma akşamı Venedik’te gösterişli bir düğün yaparak evlendi. Dünyanın en ünlü yıldızlarının akın ettiği düğün cuma akşamı yapılsa da şehre çarşamba ve perşembe gününden akın eden konukların büyük bir kısmı hâlâ Venedik’ten ayrılmış değil. Kutlamaların üç gün üç gece sürdüğü yılın düğününde, üst üste yapılan partilere bir de dün akşam düğün sonrası yapılan pijama partisi eklendi. Yeni evli çift, İtalya nın su şehrinde pijama partisine giderken mutluluk pozları verdi. Parti için otelden ayrılan ve bir su taksisine binerken görülen çiftin etrafını meraklı seyirciler sardı. Teknede izleyicilere el sallarken görülen çift, fotoğrafçılara poz verirken birbirlerini öptü. Vogue, dün akşamki parti için konukların pijama veya iç çamaşırının gece kıyafeti yorumunu seçtiğini yazdı. Pijama partisinin konuklarından Orlando Bloom, puantiyeli şık bir pijama kombiniyle görüntülendi. Dün akşam verilen bu son partiyle birlikte düğün kutlamaları da sona ermiş oldu ve Venedik’e akın eden ünlüler birer birer şehirden ayrılmaya başladı.
Source: Habertürk
‘Bir kalıba sığmam’
Sosyal medyada dans videolarıyla dikkat çekti, sonra müzikle kendi sesini buldu. Berrin Keklikler, sadece enerjisiyle değil çok yönlü üretimiyle de son dönemin en merak edilen isimlerinden. Yeni şarkısı “LUV”da Murda ile yaptığı işbirliğiyle gündemde olan Keklikler, sahnenin yanı sıra ekranın da tanıdığı bir yüz. Almanya’nın çok kültürlü atmosferinden Türkiye’nin ritmine uzanan yolculuğunda, müzikten dansa, stile kadar pek çok alanda kendi dilini yaratmış bir isim o. Kendisiyle çocukluk hayallerinden müzikal kimliğine, dijital dünyayla ilişkilenme biçiminden kıyafet seçimlerine kadar her şeyi konuştuk. – Son şarkınız “LUV” için Murda ile işbirliği yaptınız. Şarkı nasıl ortaya çıktı? Klasik, bir gün stüdyoya girdik. Spanker bize efsane bir altyapı dinletti. O an enerji çok yüksekti, hiç düşünmeden birkaç saat içinde şarkıyı ortaya çıkardık. Her şey çok doğal ve akışındaydı. – Oldukça başarılı bir müzik kariyeriniz var. Aynı zamanda birçok farklı alanda da yer alıyorsunuz. Müzik sizin için nasıl öncelikli hale geldi? Aslında müzik benim için hep öncelikliydi ama bunu kendi içimde biraz geç fark ettim. Doğuştan beri müzik benim içimdeydi diyebilirim. Özellikle pandemi döneminde kendi özümle yeniden buluştum, içime döndüm. Ve bu dönüş, müziğin hayatımdaki yerini daha da netleştirdi. O günden beri müzik benim için sadece bir meslek değil, bir ifade biçimi oldu. – Almanya’da doğduğunuz şehir olan Gelsenkirchen, Türk nüfusunun yoğun olduğu bir yer. Orada büyümek size kültürel anlamda neler kattı? Bugünkü müzik yaklaşımınızı nasıl etkiledi? Kesinlikle çok etkisi oldu. Birden fazla dili konuşmak, birçok kültürü doğal olarak öğrenmek mümkün oluyor böyle bir ortamda. Bu da benim müziğe daha açık, daha vizyoner bir yerden yaklaşmamı sağladı. Aynı zamanda yoğun Türk nüfusu sayesinde kendi kültürüme de bağlı kaldım, ondan hiç uzaklaşmadım. Bu denge bana çok şey kattı. Tam anlamıyla “multi-culti” diyebilirim. Güzel bir karışım benim için. – Dans yeteneğiniz de çok konuşuluyor. Bu yönünüzü nasıl keşfettiniz? Küçüklüğümden beri kanımda vardı diyebilirim. Müzik başladığı anda vücudum otomatik olarak hareket ederdi. Hiç özel bir an yok aslında, içgüdüsel olarak hep içimdeydi. Kendiliğinden gelişti, zamanla daha da şekillendi. – Müzikal yaklaşımınızın kökenleri nereden geliyor? Çocukken kimleri dinliyordunuz? Tarzınızı “arabesk-rap” olarak tanımlayanlar var. Bu tanıma katılıyor musunuz yoksa daha geniş bir çerçevede mi değerlendirilmeyi tercih edersiniz? Çocukken çok çeşitli şeyler dinlerdim. İsmail YK da vardı listemde, Sezen Aksu da Michael Jackson da… Ama benim kendi “Roman Empire”ım Chris Brown’dur mesela. Arabesk-rap denmesine takılmıyorum ama evet daha geniş bir çerçevede değerlendirilmek isterim. Kendimi tek bir kalıba sokmak istemem. Bir ya da iki müzik türüne sıkışmak bana göre değil. – Beş yıl içinde kendinizi nerede görüyorsunuz? Beş yıl içinde müziği sadece keyif almak için yapmak istiyorum. Daha özgür, daha spontan üretimler… O aşamada olmak bana huzur verir. – Sosyal medyada viral olan videolarınızın altına bazen çok sert yorumlar yazılıyor. Bu eleştirilerle başa çıkmak için nasıl bir yönteminiz var? Bu, benim için çok değişken bir durum. Kendi içimde farklı şekillerde tepki verebiliyorum ama dışarıya karşı genellikle daha rahat ve mizahi bir tavırla yaklaşmaya çalışıyorum. Bazen de tamamen uzak durmayı tercih ediyorum. – Giyim tarzınız da oldukça dikkat çekiyor. Giysilerinizi nasıl seçiyorsunuz? İnanmayacaksınız ama son iki yıldır gerçekten elime ne geçerse onu giyiyorum. (Gülüyor) Ama tabii çocukluğumdan beri çok fazla tarz denemişimdir. Bir dönem bir gece önceden ne giyeceğimi hazırlardım. Şimdi biraz daha özgür ve rahatım ama stilimin temelinde geçmişten gelen o deneysel ruh var. – 2013 yılındaki Berrin’e bir mesaj verme şansınız olsa ona ne söylerdiniz? 2013’teki o saf, güzel Berrin’ime şöyle derdim: “Herkese hemen inanma. Herkesi kendin gibi sanma. Çok düşünme, eğlenmene bak. Hissediyorsan, karar ver ve o yolda yürü. Kendi yolunu çizmekten korkma.”
Source: Melodi Yapıcı