“Müzik Dünyası: Mavi Solman ile Z Frekansı’nda Haftanın Rüzgarı”

Hatıran yeter…

Sahi olanı sevenin üzerinde hüznün sadeliği vardır. Dallı budaklı değildir hüzün, gürültüsüz bir hal, vitrinde değildir ama insan olanın ” bunun aynısından bende de var” dediği aşikar bir benzerlik duygusu.. Hüzün hep eskidir yeni tanışsanız da başka ruhlara, başka evlere uğraya uğraya çarpa çarpa size gelir. Buyurgan olsa da nezaketlidir hüzün, önce şaşırtır, sonra ağlatır, sonra bir odanıza yerleşir, sizi kendine alıştırır, ve en sonunda o sizin değil siz onun misafiri olursunuz. Hüzün, kaybettiklerinizi değil kayboluşunuzu hatırlattığı için sahidir. Acının refakatçisidir zehrini alır, sizi o coşkun o dev gibi feryattan mezun eder, tekrar gerektiren bir dersten geçirmiştir sizi, sonra aynı acıdan mezun olmuş hüzünlüler topluluğuna karışır gidersiniz. Arabesk, halkın kendi hüznüne göre açtığı müzikli bir kitap. Önce söyleyeni sonra söylediği sevilir. Sahidir.. Siz sevmeseniz de en sevdiklerinizin sevdiği olabilir, siz duymak istemeseniz de bu aşinalığı inkar edemezsiniz. Sosyolojik gevişler yamayıp, bilgiçler mezesi haline getirilen, gureba tınısı olarak tanımladıkça hazzını pazarlayan, elit adlı ayrıkların stres topu olan bu zevzek tartışma halkın umurunda değil. Arabeskin maruz kaldığı linç ve kibir kültürel ırkçılığın ta kendisidir. Müziğin teni, ait olduğu toprak ezilmişlikle bir garabet tartışmaya ittirilse de sancısı bezmişlik, hüsrana uğrayan hayaller cart curt vs değildir sebebi hüzündür kardeşim. En tize çıkan acının eteklerini bile konservatif katmanlara ayırmak bölmek işiniz! Meseleyi bir beğeni ve tercih sebebi olarak görmeme ısrarı, nihayetinde loş aydınların YouTube gevişi olarak sündürdüğü bayık ezberlerden ibaret. Algıda keçicilik, toplumun beğenileriyle inatlaşan basitlerin durumunu özetliyor aslında. Ferdi Tayfur”un vefatının ardından icrasına bestesine berbat demek ancak çıktığı yumurtanın çatlağı bir eski sürüm ekran kartına yakışırdı. Bu toprakların liderini kendinizce sevmiyorsunuz diye seçmenine nasıl hakaret edip aşağılıyorsanız, bu toprakların sevdiği sesleri de ideolojik nefretinize kurban edip öyle aşağılıyorsunuz. Bale babeti gibi davranıp kimliğinde hamamcı terliği olduğunu saklayan sünepelik ,dikkat edin saklamanın sünepelik olduğunu söylüyorum, mensubu olduğunuz zihniyetin prangası. Siz de sefilliği takıştırmaya öyle talipsiniz.

Source: Esra Elönü


Z Frekansı”nda haftanın konuğu Mavi Solman!

Güncel müziğin tınısını takip eden, genç müzisyenlerin platformu Z Frekansı, bu hafta yeni dönem Türkçe müziğin en çok dinlenen ve kendi tarzını yaratan seslerinden Mavi Solman ı konuk etti. resim#1210084# Müziğe çok küçük yaşlarda ilgi duymaya başlayan Mavi, ilk şarkılarını 11 yaşında yazmaya başlıyor. Lise eğitimi için “Buca Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi”nin yetenek sınavına giriyor ve sınavda 11. olarak okula girmeye hak kazanıyor. Okula bir yıl devam ettikten sonra ürettiği müzik tarzına odaklanabilmek için açık öğretim lisesine geçiyor. 16 yaşında Rap/Trap/Rock türlerini ustalıkla harmanlayan ve listeleri alt üst eden bir girişle profesyonel müzik yolculuğuna başlıyor. Mavi nin müziği sadece ve sadece kendi iç sesinin üretimi. Bir şarkı üzerinde çalışırken yanında hiçkimseyi istemiyor. Müzik tarzında, üretim sürecinde kafasında acabalar yok. Ne isterse onu yapıyor ve Mavi ye göre bu dinleyici kitlesinin oluşmasındaki en önemli faktör de bu. Sadece kendisi olması. Mavi, toplamda 600 milyondan fazla dinlenme ve 3 milyondan fazla izleyiciye ulaşmayı başaran 20 yaşında tecrübeli bir genç. İşini ciddiye aldığı çok açık. Mavi ile ilgili bence en önemli şeytan tüyü şu: Müziğinin türü size hitap etmese bile Mavi nin performansını dinlemekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Bir şekilde sizi içine çekiyor. Çok zor, taklit edilmesi çok güç bir sesi ve tarzı var. Kendi alanında oyunun kurallarını biraz kendisi koyabilir gibi bir durum var hatta. Mavi; Hip Hop, R&B, Pop ve Rock gibi farklı türlerde çalışmalar yapıyor. Son albümü Monsieur de bunun kanıtı. Hatta albümün çıkış şarkısı olan Kandıramazsın biraz 2000 ler pop müziği havasında. Mavi nin müziğe olan bağlılığı ve kendine açmayı başardığı alan, her genç sanatçı için umut dolu bir yolun varlığının kanıtı…

Source: Habertürk


Türkiye”nin ilk “Devlet Sanatçısı”: Ahmet Adnan Saygun

İzmir Milli Kütüphanesinin kurucularından, matematik öğretmeni Mahmut Celalettin Bey ve Zeynep Seniha Hanım”ın çocuğu olarak 7 Eylül 1907″de dünyaya gelen Saygun, 1912″de eğitim hayatına başladığı İzmir”deki Hadika-i Subyan İlkokulunda müzik derslerindeki yeteneğiyle dikkat çekti.

İzmir İttihat ve Terakki Lisesine 1918″de başlayan Saygun, daha sonra müzik öğretmeni İsmail Zühtü Kuşçuoğlu”nun kurduğu dört sesli koroya katıldı.

Öğretmeninin önerisi üzerine, 13 yaşındayken ünlü piyano öğretmeni Rossati”den piyano dersleri almaya başlayan Saygun, 1922″de Macar Tevfik Bey ile çalışmalara başladı ve 1923″te Hüseyin Sadettin Arel”den iki ay armoni dersi aldı.

Saygun, 1925″te “Musiki Lugati” eserini Fransız La Grande Encyclopedie”den müzikle ilgili makaleleri çevirerek meydana getirmesinin ardından 1926″da İzmir Lisesinde müzik öğretmeni olarak göreve başladı.

Maarif Vekaleti”nin açtığı sınavı kazanarak 1928″de Paris”e burslu gönderilen usta sanatçı, ünlü müzik okulu Schola Cantorum”da Vincent D”Idy, Eugene Borrel, Souberbielle, Amedee Gastoue gibi isimlerden ders aldı.

Ahmet Adnan Saygun, 1931″de Türkiye”ye döndükten sonra Musiki Muallim Mektebi”ne, 1936″da ise İstanbul Belediye Konservatuvarına kontrpuan ve teori öğretmeni olarak atandı.

İlk Türk operası “Özsoy”u kaleme aldı

Saygun, 1934″te yöneten Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasını (CSO) yönetirken Atatürk”ün talebiyle, Türkiye”yi ziyaret edecek İran Şahı”na özel ilk Türk operası olan “Op. 9 Özsoy”u bir ay gibi kısa bir zamanda yazdı. Aynı yıl, yine Atatürk”ün talebiyle “Taşbebek” operasını besteledi.

“Yunus Emre Oratoryosu”nu 1942″de tamamlayan Saygun, 25 Mayıs 1946″da Ankara”da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde bu eseri seslendirildi ve büyük başarı kazandı.

En önemli yapıtı olarak kabul edilen eser, Cumhuriyet dönemi Türk müziğinin en çok seslendirilen eserlerinden oldu ve sonrasında Paris”te ve New York”ta ünlü orkestra şefi Leopold Stokowski yönetiminde seslendirildi.

Bu eserle, çocukluğunda İzmir Kemeraltı Çarşısı”nın Dervişler Caddesi”nde Mevlevi dervişlerden duyduğu ezgileri Avrupa ve ABD”ye, Birleşmiş Milletler”e ve eserin sonradan çevrileceği 5 ayrı dile taşıyan sanatçı, 1946″da Ankara Devlet Konservatuarı kompozisyon ve modal müzik öğretmenliğine atandı.

Saygun, 1948″de İnönü Armağanı, 1949″da Fransa Milli Eğitim Bakanlığınca Akademik Nişan, 1950″de Akademi Madalyası, 1951″de İtalya Hükümetince 1. Nişan ve Uluslararası Müzik Sosyetesi”nden Sibelius Bestecilik madalyasına layık görüldü.

İlk “Devlet Sanatçısı”

Sanatçı, 1971″de yürürlüğe giren Devlet Sanatçılığı Kanunu çerçevesinde ilk “devlet sanatçısı” ünvanını aldı ve 1981″de Atatürk Sanat Armağanı, 1985″te de “Sanatçı Profesör” ünvanlarına layık görüldü.

Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar ve Necil Kazım Akses ile “Türk Beşleri” arasında yer alan Saygun, “Kerem”, “Köroğlu”, “Gilgameş” başta olmak üzere üç opera, “Atatürk”e ve Anadolu”ya Destan” adlı koral eserler, 5 senfoni, çeşitli konçertolar, orkestra, koro, oda müziği eserleri, vokal ve enstrümantal parçalar, kitaplar, araştırmalar ve makaleler yazarak sayısız türkü derlemesi yaptı.

Ahmet Adnan Saygun, 6 Ocak 1991″de pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.

“Türk Halk Musikisinde Pentatonizm”, “Gençliğe Şarkılar: Halkevi ve Mektepler için”, “Rize, Artvin, Kars Havalisi Türkü, Saz ve Oyunlar Hakkında Bazı Malumat”, “Halk Türküleri: Yedi Karadeniz Türküsü ve bir Horon”, “Lise Müzik Kitabı I-II-III”, “Musiki Temel Bilgisi I-II-III-IV” ve “Mod öncesi Ezgilerin Sınıflandırılması” eserlerini kaleme almasının yanı sıra, “Divertimento”, “Suit”, “Ağıtlar”, “Manastır Türküsü”, “Taşbebek”, “Dağlardan Ovalardan”, “Anadolu”dan”, “Töresel Musiki”, “Küçük Şeyler”, “Ayin Raksı”, “Atatürk”e ve Anadolu”ya Destan”, “Dört Arp İçin Üç Türkü” ve “Kumru Efsanesi” gibi eserlere de imza attı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: