Nefes al, ver…
Bu aralar hayat felsefesine yönelik popüler kavramlardan biri de uzun ömürlülük (longevity). Kuşkusuz kelimenin parıltısı yaş alırken sağlıklı kalmakta, dinç olmakta yatıyor. Hedef güzel, bakış açısı umut verici ama öyle kolay iş değil. Maddi, manevi çaba, öz disiplin gerektiriyor. Stresle başa çıkmayı bilmek de önemli. Bireysel yaşamlarımızda uzun ömürlülüğe yönelik tartışmaların aslında toplumsal ruh halinin dışında yürütülmesi ise pek mümkün değil. Ne de olsa ülkemizin ekonomiden siyasete, şiddetten eğitime, sağlıktan tarıma toplumsal sorunlar tablosu ortada. İBB’nin seçilmiş başkanı, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu ’nun tutuklanmasının ardından yakın çevresine operasyon üzerine operasyon yapılıyor. 19 Mart’tan bu yana süren, geçen hafta 5. dalgası gelen operasyonlarda gözaltı sayısının 237 olduğuna işaret ediliyor. Akıllarda soru çok. Acaba dünya metropolü kentin yönetim kadrosuna yönelik bu tartışmalı operasyonlarla “İstanbul’un başıboş kaldığı, yönetilemez hale geldiği” algısı oluşturularak bir kayyum yönetimi atamak çabası mı var? Yurttaşın yaşanan süreci “normalleştirmesi” , meydanlardaki “millet iradesi” vurgulu çağrıların unutturulması mı isteniyor? Yerel seçimlerden birinci parti çıkan CHP’ye yönelik bugün görülecek olağanüstü kurultayın iptali davası duruşması da kritik önemde. Süreçle acaba CHP’nin seçmen gözünde itibarının zedelenmesi, “İç tartışmalardan kurtulamıyor” düşüncesi oluşturulması mı hedefleniyor? “SAMİMİYET” SORUSU Bir yandan da iktidar cephesinin, “İmralı açılımı” ndan terör örgütünün feshi ilanına geçen sürede izlediği politikalarla ortaya çıkan bilinmezlikler sürüyor. Bunlar arasında PKK ile girilen sürece karşın muhalefetin “kent uzlaşısı” nın terör suçu sayılması, kayyum siyasetinden, yargıdaki çifte standart yaklaşımlara eleştiriler gibi tüm bu gelişmelerin kritik kavşağındaki Suriye konusu da var. CHP’ye baskıyı artıran Cumhur İttifakı yanına DEM başta olmak üzere muhalefetten ikna ettikleriyle işbirliği yapıp “yeni anayasa” yapma peşinde. “Yeni Osmanlıcılık” hayalleri yine piyasaya sürülüyor. Gericiler bize ne düşer diye bekliyor. CHP, tutuklu siyasiler, “kent uzlaşısı” konularına da işaretle iktidarın çelişkilerine dikkat çekiyor. Kent uzlaşısındaki müttefiki DEM’e iktidarın samimiyetini sorgulayın mesajını veriyor. Bu soru özellikle DEM Partili seçmen açısından önemle değerlendirilmeli. İç yakan gündem başlıklarından biri de eylemlere katıldıkları için cezaevinde tutulan gençlerimizin durumu. Serbest bırakılmaları, geleceklerinin karartılmaması, okul hayatlarından koparılmamaları çağrıları sürüyor. Sadece sandığa gitmek o ülkede demokrasi var anlamına gelmiyor. Katılımcı demokrasilerde, demokratik, laik, hukuk devleti ilkeleri, demokratik kitle örgütlerinin gücü büyük bir bileşen. Eleştiri ve muhalefet kültürü bunun önemli ayaklarından. Küresel öngörülemezliğin böylesine arttığı bir dönemde, ülkenin geleceği, ulusal güvenliği, çıkarları açısından muhalefeti “suç odağı” algısının merkezi haline getirme yönündeki bakış açısının son derece tehlikeli olacağını görmek gerekiyor. KOBİ”LER ZORDA Ne diyor uzmanlar, “uzun ömür” için ruhsal ve fiziksel sağlığını korumak gerek. Ama tüm bu kriz havasında gel de sağlığını koru. Güvenli gıdaya ulaşım bir yana yurttaşın ekonomik şartları ortada. Çarşı, pazar yangın yeri. Gıda sorunu ciddiyetle ele alınması gereken bir halde. Uyarılara karşı çevre ve tarım politikalarındaki yanlışlar bitmiyor. Geçen hafta gündeme yansıdığına göre, yüksek gıda fiyatlarının önlenemediği ülkemizde nisan ayında yaşanan zirai don ve girdi maliyetleri nedeniyle tarımsal üretimde büyük düşüş kapıda. KOBİ’lerin yaşadığı zorluk da artıyor; takipteki (batık) kredilerin yüzde 90 artışla 106 milyar TL’ye yaklaştığına işaret ediliyor. Takipteki KOBİ sayısının 281 bini geçtiği belirtiliyor. Kimi uzmana göre, sağlıklı olmayı, stresle baş etmeyi destekleyici yöntemlerden biri de nefes egzersizi. Denemekte fayda var ama bizdeki deli gündem, gelecek kaygıları düşünüldüğünde tıkanmak da olası.
Source: Mine Esen