Obezite sadece kilo fazlalığı demek değil
Obezite akciğerden pankreasa, kemikten kalbe neredeyse bütün vücut sistemlerinde bozukluğa yol açan bir hastalıktır. 2013 yılında kendi başına bir hastalık olarak tanımlanmakla birlikte ‘immünometabolik’ denilen hastalık kümesiyle doğrudan ilişkilidir. Hem bağışıklık sistemi hem de metabolik-hormonal bozukluk ile seyreden hastalıkların listesi çok kabarık. Diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol, damar sertliği, inme, kalp krizi, astım, yağlı karaciğer, safra taşı, hormonlarla ilişkili (meme, yumurtalık, prostat, kolon kanseri) birçok kanser türü bunlardan sadece birkaçı. Obezite, bağışıklık ve metabolik sistemi bozan bir hastalıktır.AKCİĞER HASTALIĞI OLARAK OBEZİTE Obezite hastalarında enfeksiyon nedeniyle ölüm oranının daha yüksek olduğu, solunum hastalıklarında daha sıkıntılı süreçler yaşadıkları ve tedavilere daha az yanıt verdikleri bilinmektedir:1. Göğüs kafesi içindeki yağ dokusu, dramatik şekilde artarak akciğerlere baskı yapmakta ve sıkışma tarzında solunum sıkıntısına neden olmaktadır. Obezite hastalarında görülen yüzeysel ve sığ soluk alıp verme uzun dönemde akciğerlerin sönmesine yol açar. Daha çabuk yorulma ile seyreder.2. Obezite hipoventilasyon sendromu ortaya çıkabilir. Bu sendrom, obezite nedeniyle gelişen beyinden gelen solunum sinyallerinin yetersizliği ile karakterize bir durumdur.3. Hastaların solunum kasları zayıflayabilmektedir.4. Obezite, astım benzeri şikâyetlere yol açıp, tıkanmaya yatkınlık oluşturmaktadır.Dolayısıyla içeriden solunum yolları, dışarıdan göğüs kafesi içindeki yağ baskısı sebebiyle obezite hastalarının akciğerleri hastalıklarla savaşı kaybetmeye yatkındır. Her obezite hastası, kendini kronik akciğer hastası olarak riskli görüp kışın enfeksiyonlardan kaçınmalı ve pnömokok gibi aşıları hekimi ile değerlendirmelidir.DİYET VE EGZERSİZ OLMAZSA OLMAZKilo vermek için kalori kısıtlaması sunan sürdürülebilir ve kişiye özel bir diyet şart. Popülist diyetlerin uzun dönemde (1 yıl) kilo verdirme konusunda birbirlerine bir üstünlüğü yoktur. Asıl mesele, kiloları tekrar geri almamaktır. Egzersiz ile metabolik hızı yüksek tutmak ve kilo verirken kas kaybetmemeye çalışmak çok önemlidir. Bununla beraber obezitenin bir hastalık olarak tedavisinden kaçınılmamalıdır. MULTİDİSİPLİNER TEDAVİ ŞART Obezite tedavi seçenekleri arasında diyet türleri, merak edilen yeni biyolojik ilaçlar, egzersiz reçeteleri, psikolojik terapiler, cerrahi olmayan endoskopik girişimler, kilo aldıran diğer hastalıklarla (uyku apnesi vb) mücadele, stres yönetimi ve sadece çok ağır durumlara saklanması gereken obezite cerrahisi bulunur.TÜRKİYE OBEZİTEDE AVRUPA BİRİNCİSİ Maalesef bu, birinci olmak isteyeceğimiz bir sıralama değil. Obezite ile hayat kalitemiz düşmekte ve ömrümüz kısalmaktadır. İş gücü kaybı ve sağlık harcamaları derken, ülke ekonomisine büyük bir darbe vurmaktadır. Normalde üretime katkısı ve dinamizmi ile övündüğümüz, diğer Avrupa ülkelerine oranla çok daha fazla olan genç nüfusumuzun avantajını da yitirmekteyiz çünkü obezite gençlerde de alarm vermektedir. Uzun dönemde ülkemize olan maliyeti, bugün konuştuğumuz en korkunç salgın hastalıklardan bile fazla olabilmektedir. Dolayısıyla bu istatistiği ciddiye alıp, acil eylem planları yapmalı, ülke olarak obeziteye savaş açmalıyız. Geleceğimizi obeziteye teslim edemeyiz. Eğitim programlarından, sağlık kampanyalarına kadar toplumun tamamına bu farkındalığı yaymak zorundayız. Ülkemizde hem Sağlık Bakanlığımız hem de obezite ve endokrinoloji meslek örgütleri çok değerli çalışmalar yapıyor. Türk Obezite Derneklerinin obezite tedavisine dair bu ay yayınladığı uzlaşı raporu ulusal çapta obezite tedavisini cesaretlendirecektir.MÜCADELE ÇOCUK YAŞTA BAŞLAMALI Çocukluk çağı obezitesi çok daha büyük bir problem, çünkü obezite ye maruziyet süresinin artması oluşacak hastalıkların sayı ve ciddiyetini de arttırıyor. Örneğin çocuklarda oluşan obeziteye bağlı şeker hastalığı 50’li yaşlarında şeker hastası olmuş birine oranla çok daha agresif seyrediyor, çok daha hızlı komplikasyonlara yol açıyor. Genelde büyüme hormonunun da etkisiyle komplikasyon hızı dörde beşe katlıyor. Obezite kronik ve enflamatuvar bir hastalık olduğu için bu çocuklarda gelecekte Multiple Skleroz (MS) gibi otoimmün hastalıkları da tetikliyor. Örneğin 123 bin kişilik İsveç çalışmasında, obezitesi olan çocukların ortalama 6 yıllık gibi kısa bir sürede bile Multiple Skleroz (MS) geliştirme riski normal kilolu çocuklara oranla iki katın üzerinde artıyor. Bu örnekler ve araştırmalar her geçen gün başka bir hastalığı kapsıyor ve obezitesi olan çocuklar için korkunç bir geleceğin habercisi oluyor. Bununla birlikte obezitenin tedavi edilebilir, çok daha önemlisi büyük oranda önlenebilir olduğunu bilmekteyiz. İşe çocuklarımızdan başlamalı ve onlara hayat boyu rehber olacak sağlıklı alışkanlıklar kazandırmalıyız. Hareketli yaşam ve spor, doğal ve dengeli beslenme kurallarını öğretmeliyiz. Dijital çağın sorunu ekran bağımlılığından korumalıyız.
Source: Dr.furkan Burak