Organize işler
Antik Yunan tarihinin “ Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu. En önemlileri, Thales, Pitakos, Bias ve Solon ’dular. Felsefeye ilişkin metinler yazdılar, Sokrates başta, onlardan sonra gelen düşünürler metinlerini okudu ve çıkarsamalarını daha ileriye taşıdılar. Ama günümüze, bizlere, felsefenin temel taşlarını koyan bu düşünürlerden salt kulaktan kulağa çağları aşan tümceler ve ders niteliğinde kısa öyküler kaldı, yalnızca. Öykülerden biri, bu düşünürlerden zaten “yedi bilgeler” olarak bilinen yedisinin Ege Denizi’nin iki yakasından söyleşmek için gelip Delfi kentindeki Apollon Tapınağı’nda buluşmalarına ilişkindir. İTAAT ETME, EMRETME Apollon Tapınağı’nın yaşlı rahibi, yedi bilgelerden tapınak duvarlarına tarihe kalacak birer vecize yazmalarını, daha doğrusu oymalarını ister. İspartalı Şilon, bir merdivene çıkıp tapınağın çatı kirişine: “Kendini iyi tanı” tümcesini kazır. Kleobules ve Periandres , kirişin iki yanındaki duvarlara: “Ölçü mükemmelliktir” ve “Dünyanın güzelliği sükûnettir” yazarlar. Alçakgönüllü Solon, gözlerden uzak bir köşeye, tarihe geçen “İtaatı öğrenirsen emretmeyi öğrenirsin” vecizesini oyar. Thales, tapınağın dış duvarına, gezginlerin görebileceği biçimde: “Yoldaşlarını anımsa!” sözünü işler. 2600 YILDA NE DEĞİŞTİ? Anlaşılmazlığıyla ünlü Pitakos, yerdeki taşlara gizemli bir “Kefaletini iade et” notu düşer. En sona, Söke yakınlarındaki Prien kentinden gelen Bias kalmıştır. Bilge dostlarına boynunu büküp, bir şey yazmak istemediğini söyler. “ Haydi Bias, Teutamos ’un oğlu, sen ki aramızdaki en parlak ışıksın” tadında övgülere karşın epeyce nazlanır. Sonunda keskiyi alır ve tapınağın duvarına: “İnsanların çoğu kötüdür” sözünü çakar. Tarihin ilk düşünürlerinden Bias’ın, bizim topraklarımızda 2600 yıl önce yaşayan insanları gözlemleyip dile getirdiği saptama, acaba doğru muydu? Doğru ise zamanında mı geçerliydi, yoksa bugün için de mi geçerli? SAF KÖTÜCÜL,SALT KİNDAR Organize kötülüğün yetiştirdiği “dindar ve kindar” kuşaktan çıka çıka dindarlığa nanik yaparak saf kötücül ve salt kindar çıkanlara bakıp, düşünüyorum. Organize kötülüğün 2008’den 2016’ya iftiralar, çakma kanıtlar, gizli tanıklar, tehdit ve vaat karşılığı alınan yalan ifadelerle kurulan kumpas davalarda hapiste çürüttüğü, kimini öldürdüğü Ergenekon, Balyoz, askeri casusluk vb. mağdurlarını düşünüyorum. Organize kötülüğün, 15 Temmuz 2016’daki askeri darbe teşebbüsünden asıl sanıkları değil, her şeyden habersiz aldıkları emre itaat eden erleri, askeri öğrencileri ömür boyu hapis cezasına çarptırdığını, düşünüyorum. ORGANİZE ZORBALIK Organize kötülüğün, 2025’te yine iftiralar, çakma kanıtlar, eski suçlu gizli tanıklar, tehdit ve vaat karşılığı yalan ifadelerle tutukladığı muhalif parti başkanını, belediye başkanlarını ve seçimle kaybettiği belediyelere çökme operasyonlarını düşünüyorum. Organize kötülüğün, din devleti hülyasıyla çıktığı yolda ne din ne de devlet bıraktığı hukuk tanımaz baskı rejimini izlerken düşünüyorum. Organize kötülüğün “önder” diye yücelttiği on binlerce çocuğumuzun katilini, bağışladığı Hizbullah canilerini, hapisten saldığı hırsızları, uğursuzları düşünüyorum. Umudunu yediği gençlerimizi, doktorlarımızı, mühendislerimizi göçe zorlar, hatta kovarken onların hakkını oradan buradan getirdiği ellere yedirmesini seyrediyorum, çaresiz… Gerçekten çoğu mu kötü bu topraklarda yetişen insanların? KORKUNUN KARANLIĞI Kötülük çoğunluk mu bu ülkede? Hayır! Yaşamlarını eliyle, beyniyle, alınteriyle kazanan; emekçisi ve emeklisiyle yozlaşmadan ayakta kalmaya çalışan, acı çeken, azla yetinen çünkü yurdunu seven erdemli insanlar çoğunluk, bu ülkede. Kötüler azınlık ama organize. Öylesine dağınık ama çoğuluz ki yoz ve azgın bir azınlık sultası bile ancak organize işlerle durabiliyor artık, önümüzde. Oysa çektiğimiz çilenin sorumlusu, azınlık sultası bile değil. Yarın çoğunluktanmış gibi yapacak, bugün ise sultaya başını sallayıp rahatına bakan korkaklar. Kötülük, korkakların karanlığıdır. Ve hükmü, cesurlar ışığı yakana kadardır.
Source: Mine G. Kırıkkanat