Oval ofisteki basın toplantısının şifreleri
Dünya geçtiğimiz akşam Oval Ofiste İsrail Başbakanı Zalim Netanyahu ile Amerikan Başkanı Trump”ın basın toplantısını konuşuyor.
Trump”ın ve Netanyahu’nun ağzından dökülen ek vergiler, İran”la ve Gazze ile ilgili cümleler medyada neredeyse yer bulmadı.
Herkesin konuştuğu; Trump”ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan”a yönelik övgü dolu sözleri ve Netanyahu’ya dönüp “makul olmalısın!” uyarısıydı.
Aslına bakarsanız Netanyahu’nun Washington ziyaretinin arka planına baktığımız zaman basın toplantısı öncesi ve sonrası ile yapbozun parçalarını birleştirdiğimizde çok ilginç bir tablo ortaya çıkıyor.
Aldığımız bilgiye göre görüşme talebi İsrail tarafından geldi.
Normal şartlarda ortada görüşülecek önemli bir konu yoktu.
Ne Gazze, ne İran ile ilgili ne de başka bir konuyla ilgili İsrail ve ABD”nin acil yüz yüze görüşmesi gereken bir durum bulunmuyordu.
Daha doğrusu kamuoyunun bildiği bir konu yoktu.
Ama başka bir durum vardı.
Macaristan”da Başkan Orban’la samimi görüntüler veren Netanyahu ardından Washington”ı ziyaret etmek istemişti.
Kapıda Trump tarafından karşılanan Netanyahu sarılmak için hamle yaptığında Trump eliyle geri ittirdi.
Dikkatli gözlerden kaçmayan bu detay aslında içeride neler konuşulacağının habercisiydi.
Türkiye saati ile yaklaşık olarak 20.40″ta içeri girdiler ve basın toplantısı da yine yaklaşık olarak 22.00″de başladı.
Yani üç aşağı beş yukarı bir saat 20 dakika hatta fazlasıyla söylemek gerekirse bir buçuk saat bir görüşme gerçekleşti.
Bu görüşmenin yaklaşık 20 dakikası buyur etme, hoş geldin şeklinde geçtiğini düşünürsek geriye yaklaşık olarak 1 saatin biraz üzerinde bir zaman dilimi kalıyor.
Bu bir saat içerisinde neler konuşulduğuna bakmak için basın toplantısının başlangıcında Netanyahu’nun sarf ettiği ilk cümlelere odaklanmak yeterli.
Netanyahu gazetecilerin karşısında ilk cümle olarak “Suriye”de çatışma istemiyoruz. Türkiye ile çatışma istemiyoruz. Trump ile Erdoğan”ın arası çok iyi. Bize arabuluculuk etsin.” diyerek sözlerine başladı.
Ardından da kısa bir İran mesajı verdi.
Bu açıdan bakınca Oval Ofiste iki tarafın iki ana gündem maddesi olduğunu söylemek mümkün.
İlki Türkiye, ikincisi de İran…
Ancak İran konusunda her konuda hemfikir olan iki tarafın Türkiye konusunda fikir ayrılığına düştüğünü görmek zor olmasa gerek.
Yani şöyle düşünelim:
Netanyahu kameraların önünde “Trump, Türkiye ile aramızı düzeltmek için aracı olsun.” diyor.
Amerikan Başkanı ise Netanyahu”ya dönüp “Erdoğan”la benim aram çok iyi. Büyük bir adam tanıyorum adı Erdoğan. Benim aram çok iyi. Aranızdaki sorunu çözerim.” dedikten sonra Netanyahu”ya dönüp yüzüne karşı “Sen de makul olmalısın!” diye ekliyor.
Buradan siz olsanız hangi sonucu çıkarırsınız?
Demek ki kapalı kapılar ardında İsrail Türkiye ile ilgili “makul olmayan” bazı isteklerde bulundu diyebiliriz değil mi?
Hepsi bir yana bir saatlik görüşmede İsrail tarafının Türkiye hakkında neler söylediğini tahmin edebilmek çok zor olmasa gerek.
Muhtemelen uzun süredir yürüyen bir diplomasi trafiğinin son halkasını görmüş olduk.
Bu diplomasi trafiğini anlamak için Dışişleri Bakanı Hakan Fidan”ın geçtiğimiz hafta Amerikan Dışişleri Bakanı ile bir araya geldiği toplantı ve sonrasında verdikleri mesajları okumak yeterli olacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın bir dünya lideri olduğunu kendi kendimize söylememize gerek yok!
Fransız ve Amerikan dergileri dünyayı yöneten liderler listesi yaparken 5 isimden bahsediyor.
Biri Sayın Erdoğan…
Dolayısıyla insan şunu sormadan edemiyor.
İç siyasette “Erdoğan gitsin de yerine kim gelirse gelsin” diyenlerin acaba şu tabloyu gördükten sonra fikri değişir mi?
Yani şunu söylemeye çalışıyorum.
“Erdoğan gitsin de yerine tuvalet terliğine oy vereyim” diyorlar ya!
Trump, tuvalet terliği hakkında bu sözleri sarf eder mi?
Eğer Türkiye”nin yönetimi güçsüz, basiretsiz insanlara kalsa Türkiye Uluslararası arenada nasıl bir pozisyonda olur iyi düşünmek lazım.
Analiz yaparken elimizde bir veri daha var. Washington”ı ziyaretinde devlet başkanları Amerikan Başkanıyla kameraların karşısına geçerek basın toplantısı düzenlerler.
Bu basın toplantısı iptal edildi.
Ardından oval ofiste gazetecilerin önünde mesajlar verildi.
Trump döneminde bu davranış tarzı zaman zaman gördüğümüz bir yaklaşım…
Bakalım Netanyahu mesajları alabildi mi?
Ama en önemlisi verilen mesajı biz anlayabildik mi?
Source: Mustafa Y