Diş sağlığı için şekerden sonra peynir yiyin!
Şeker Bayramında artan şeker tüketimi, özellikle çocukların diş sağlığını tehdit ediyor.Uzmanlar, şekerin ağızdaki bakteriler tarafından fermente edilerek aside dönüştüğünü ve diş minesini aşındırarak çürük oluşumuna neden olabileceğini belirtiyor.Çocuklarda diş sağlığını korumak için bayram süresince şeker tüketiminin aileleri tarafından sınırlandırılması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, diş fırçalama sıklığının artırılmasının yanı sıra, diş fırçalama imkânının bulunmadığı ortamlarda ise bir dilim peynir tüketmenin ağız pH dengesini düzenleyerek çürük oluşumunu önleyebileceğine dikkat çekiliyor.Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Diş hekimi Hüseyin Ceylan, çocukların diş sağlığının korunması gerektiğini belirterek, Süt dişlerindeki çürükler sadece geçici bir sorun değil. Altı yaşından itibaren çıkmaya başlayan daimi dişler de hızlı bir şekilde çürüyebilir. Çocuklar, ömür boyu kullanacakları dişlerini erken yaşta kaybedebilir uyarısında bulundu. ÇOCUKLAR DAİMİ DİŞLERİNİ KAYBEDEBİLİRLER Bayramda tüketilen şekerlerden sonra dişlerin normal zamanlardan daha fazla fırçalanması gerektiğini belirten Diş hekimi Hüseyin Ceylannazik,Ramazan Bayramı, diğer adıyla Şeker Bayramı. Özellikle bu dönemde çocuklar misafirliğe gittikçe fazla şeker tüketiyorlar. Şeker, ağızdaki bakteriler sayesinde fermante edilip aside dönüşebiliyor. Bu asit, diş minesi üzerinde kalıp dişlerin hızlı bir şekilde çürümesine neden olabilir. Bunu önlemek için şeker tüketimi sınırlandırılmalı, diş fırçalama sayısı diğer zamanlara göre biraz daha artırılmalı. Aynı zamanda şekerli gıda tüketiminden sonra eğer diş fırçalanamıyorsa, bir dilim peynir yenip diş çürümesi önemli derecede önlenebilir. Peynir, ağız ortamının pH değerini yükseltip nazik bir ortam oluşturur. Bu da, bakterilerin oluşturduğu diş minesi erozyonuna sebebiyet veren asidi nötralize eder. Ayrıca, çürük önlenmesinde etkili olan kalsiyum ve fosfat içerir ve peynire özgü bir protein olan kazein, diş çürüğü önlemede son derece etkilidir. Yetişkinler, çocuklar kadar şeker tüketmediği için esas koruyucu olmamız gerekenler çocuklardır. Süt dişlerindeki çürükler sadece süt dişlerini değil, 6 yaşından itibaren çıkmaya başlayan daimi dişleri de etkileyebilir. Bu durumda, birkaç yıl içinde belki ömrünün sonuna kadar kullanacağı dişi 6,7 yaşlarında kaybedebilir dedi
Source:
Bayramın olmazsa olmazı baklava tüketirken dikkat!
Ramazan Bayramı”na ikinci adını veren şeker denince akla, baklavadan şöbiyete, sofraların olmazsa olmazı tatlılar geliyor. Ölçülü tüketildiği zaman bir sağlık sorununa yol açmayan tatlılar konusunda uzmanlar bazı noktalara önemle dikkat çekiyor… Baklava, lokum, şekerpare gibi tatlıların içeriğindeki yüksek şeker ve yağ nedeniyle sağlık açısından risk oluşturabileceğini belirten Diyetisyen Özgenaz Kazan, bayramda şerbetli tatlılar yerine sütlaç, güllaç veya meyveli tatlılar gibi hafif alternatiflerin tercih edilmesinin sağlık açısından daha doğru olduğunu ifade etti. Sağlığınız için bu önerilere kulak verin…
Kazan sağlık için tatlıyla kurulması ilişkide dikkat edilmesi gereken unsurları şu şekilde sıraladı: * Her ziyarette tatlı ve hamur işi tüketmek, sindirim sorunlarına yol açabilir. * Sık sık su içmek tokluk hissini artırır ve fazla tatlı tüketimini belirli ölçüde engeller.
* Bayram ziyaretleri arasında kısa yürüyüşler yapmak, ailece açık havada vakit geçirmek kalori yakımını destekler. * Şekerli içecekler ve asitli içecekler yerine, şekersiz komposto, bitki çayları veya maden suyu gibi alternatifler tercih edilebilir. * Şeker hastaları tatlı tüketimini minimumda tutmalı, tansiyon hastaları ise tuzlu ikramlardan kaçınmalı.
* Beslenme sebebiyle herhangi bir sağlık sorunu yaşayanlar, en kısa sürede doktor veya diyetisyene danışarak sağlık sorunu yaratmayacak bir beslenme planı oluşturabilir.
Source: Dünya Gazetesi
Türk markalarından Londra çıkarması
Türkiye’de “Artık ben oldum” diyen markaların yurtdışı rüştünü ispatladıkları yer hiç şüphesiz Londra. Birçok Türk markasının şubeleşmeye başladığı şehre ciddi bir akın var. İlk durağımız Knightsbridge semti. Türk lokum ve baklava markalarının merkezi haline gelen bölge, şimdi tarihi İskender markasının ilk ve tek yurtdışı şubesine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Beauchamp Place caddesinde beş katlı bir binada servis sunmaya hazırlanan markanın mayıs ayında kapılarını açması bekleniyor. Kanımca Arap ağırlıklı bir turist nüfusu olan semtte iskender kebap iyi iş yapabilir. Knightsbridge’te şube açan bir diğer Türk markası ise Elvis. Artvin’den gelen bal markası, semtin meşhur alışveriş merkezi Harrods’ta yerini almış. AVM’nin yemek katında dolaştım ve baktım. Kendi markasıyla yer alan tek Türk ürünü olarak bu balı gördüm. Dünyanın en pahalı balı olarak lanse edilen marka, kilosu 6 bin pound (yaklaşık 300 bin TL) bedelle ufak şişelerde Türk balı satmaya geçtiğimiz hafta başladı. Türk balının bulduğu kıymeti görmek adına sevindirici. Keza aynı ünlü alışveriş merkezinde bir Türk lokantasının uzun zamandır süren açılma girişimleri var. Şef Kemal Demirasal’ın başında olacağı Ege isimli restoranın açılış tarihi belli olmasa da duyduğum kadarıyla güzel haber eli kulağında. Görünen o ki; Harrods’ta Adam erkek kuaförüyle başlayan Türk markası açılımı, giderek hız kazanacak.İngilizlere Türk kolonyasıTürk markalarının Londra açılımına dair bir diğer haber ise şehrin gözbebeği Mayfair’deki mağazasını geçtiğimiz cuma günü açan Kısmet by Milka’ya dair. Türk mücevherat dünyasının temsilcilerinden olan marka, Mayfair’deki devlerle bakalım yarışabilecek mi… Türk markalarının Londra çıkarmasını önümüzdeki temmuz ayında Atelier Rebul takip edecek. Şimdiden Londra’nın Cihangir’i diyebileceğim Marylebone’da yerlerini tutan markanın Londra’daki restoranlara ve otellere de girme hedefi varmış. Adım başı parfüm dükkânlarının olduğu şehirde Türk kolonya kültürünü tanıtacak olmaları sevindirici.Peki neden Londra?Her ne kadar Londra birçok milyonerini vergi avantajlarından dolayı Dubai’ye kaptırsa da “eski para” olarak tabir edilen zenginler halen Londra’da. Keza Londra’da markalaşmanın algısal değeri, Dubai gibi yükselişte olan ama halen yeni diyebileceğimiz bir destinasyona göre daha büyük. Sonuçta Londra birçok global markanın doğduğu veya ilk yurtdışı şubelerini açtığı şehir. Keza tüm şehir için Arap zenginlerin alışveriş merkezi de diyebiliriz. Dünyanın en zenginleri alışveriş için halen Londra-Paris-Milano üçgenini tercih ediyor. Şehri ziyaret eden 20 milyon turistin orta ve üst düzey gelir grubunda olduğunu düşündüğünüzde, markaların algısal ve ticari olarak yurtdışında büyümesi için Londra doğru tercih.
Source: Arda Sayıner
Ebeveynlere bayramda şeker uyarısı!
Dr. Güler, bayram ziyaretlerinin vazgeçilmezlerinin şekerleme, çikolata ve baklava gibi tatlılar olduğunu söyledi. Bunlardan katkı maddesi yüksek ve merdiven altı diye tabir edilen ürünlerin çocukların sağlığına ciddi zarar verdiğini ifade eden Güler, şöyle konuştu: Çocuklar, solunum sistemi, deri ve bağırsak fonksiyonları henüz tam gelişmediği için bu risklere (katkı maddeli merdiven altı üretilen şekerleme ve tatlılara) karşı daha savunmasız. Özellikle o çevresel antijenlerin vücuda geçişleri daha fazla oluyor. Normal antijenlere karşı bile döküntü, dudakta şişlik, solunum sıkıntısı, alerjik reaksiyon, astım ve egzamalarda alevlenme, aynı zamanda katkı maddelerinin etkilerine bağlı hiperaktivite davranış bozukluğu, bağırsakta enflamasyon artışı gibi çeşitli bağışıklık sistemi düzensizlikleri oluşabiliyor. EV YAPIMI KATKISIZ SÜTLÜ TATLILAR TERCİH EDELİM Güler, katkı maddeleri ve içeriği belirsiz merdiven altı ürünlerin özellikle çocuklarda bağırsak problemlerinin yanı sıra ileriki dönemde ciddi sağlık problemlerine yol açtığını anlattı.Sağlığın önemine vurgu yapan Güler, Çocuklar bizim en kıymetli varlığımız, onların sağlığını bayramda korumak için mutlaka ambalajlı, etiket içeriği açık ve belirli ürünler, kimyasal ve katkı maddesi az ürünler tercih edilmeli. Merdiven altı üretim olan ve içeriği belirsiz ürünlerden mutlaka uzak durmalıyız. Mümkün olduğunca bayram gününde ev yapımı katkısız sütlü tatlılar, kuru meyveleri ön plana çıkarmalıyız dedi. HASTANE BAŞVURULARINDA ARTIŞ Güler, katkı maddeli ürünlerin tüketilmesi sonucu hiçbir alerji sorunu olmayan çocukların bayramdan sonra hastane başvurusunda artış olduğunu dile getirdi. Bu konuda öncelikle ebeveynlerden dikkatli olmasını isteyen Güler, şunları kaydetti: Bunların vücutlarında, halk arasında kurdeşen olarak bilinir, döküntüler, solunum sıkıntısı, yüzde şişliklerle çok fazla hasta geliyor. En önemlisi uzun dönemde bu gıdalar döküntü ve alerjilerin yanı sıra bağışıklık sisteminde düzensizliğe neden oluyor ve ilerleyen dönemde çocukların kronik hastalıklarında artış görülüyor. Bu açıdan mutlaka çevresel besinlerle alakalı riskler bakımından anne babalar çocukları korumalı ve duyarlı olmalı.
Source: Habertürk
Küllerinden doğan tatlı! Tarifi iki asra dayanıyor, kaybolmaya yüz tutmuştu, yeniden hayat buldu
Odun ateşinin külünü elekten geçirip süzen kadınlar, önce suyla karıştırıyor. Birkaç gün dinlendirilen su sonra hamura katılıyor. 200 yılı aşkın süredir uygulanan bu geleneksel yöntemin tatlıya gevreklik ve lezzet kattığı düşünülüyor. Kaybolmaya yüz tutmuş bu tatlı türünü gün yüzüne çıkarıp ürün zincirine bir yıl önce kattıklarını belirten Amasya Misket Eller Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı Şükran Bozkurt, Hazırlanışı diğer baklavalarla hemen hemen aynı gibi. Tek farkı suyuna kül ekliyoruz. Bununla birlikte bol cevizli, tereyağlı muhteşem bir lezzet ortaya çıkıyor dedi. Lezzetiyle beğenilen bu tatlının satışının yüzleri güldürdüğüne değinen Bozkurt, Ramazan ayında en fazla sipariş edilen tatlıların başında geldiğine işaret etti. 95 yaşına dayanan annesinden çocukluk yıllarında küllü baklava yapımını öğrendiğini hatırlatan Fatma Hatipoğlu da, Küllü suyla çamaşırda yıkanırdı. Baklavaya da katılırdı. Küllü su tatlıya gevreklik kazandırıyor. Hamuru pişince kıtır kıtır oluyor diye konuştu. Küllü baklavayı limon suyu, süt ve yoğurt katmadan hazırladıklarını vurgulayan Canan Öztürk ise müşterilerden gelen talep üzerine küllü suyu diğer tatlıların yapımında da kullanmaya başladıklarını söyledi.
Source: Gazetevatan.com
Zeytinyağı nasıl saklanır? Uzmanı açıkladı
BAÜN Edremit Meslek Yüksekokulu Zeytin ve Zeytin Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mücahit Kıvrak, zeytinyağının evlerde genellikle teneke ambalajlarda saklandığını belirterek, bunların doğru şekilde muhafaza edilmesinin önemini anlattı. Tenekenin ağzına kadar dolu olduğu sürece zeytinyağının oksijenle bozulmayacağını belirten Kıvrak, Kullanıldıkça boşalan tenekelerdeki oksijen, zeytinyağının kalitesini düşürür. Tüketiciler, zeytinyağını koyu renkli cam şişelere aktararak saklamalıdır. Bu sayede sadece kullanılan şişedeki yağ bozulur, diğerleri korunmuş olur ifadesini kullandı. Kıvrak, zeytinyağını ışık, oksijen, su ve ısının bozduğuna dikkati çekerek, Bu nedenle zeytinyağını serin, karanlık ve kuru yerde muhafaza etmek önemlidir dedi. DOLUM ÖNCESİNDE ZEYTİNYAĞI TEKRAR FİLTRELENMELİ VE STERİL ŞEKİLDE PAKETLENMELİ Zeytinyağı ambalajı üretimi yapan tekniker Rıfat Kahyaoğlu da zeytinyağı üretiminde temizliğin ve sterilizasyonun önemini anlattı. Kahyaoğlu, zeytinyağının paslanmaz çelik tanklarda, ışıktan, havadan ve sıcaktan uzak şekilde saklanması gerektiğinin altını çizerek, üretim aşamasında içindeki nemin hızlı şekilde uzaklaştırılmasının önemli olduğunu vurguladı. Depolama sırasında tanklardaki oksijenin argon veya azot gazıyla uzaklaştırılması gerektiğini dile getiren Kahyaoğlu, Dolum öncesinde zeytinyağı tekrar filtrelenmeli ve steril şekilde paketlenmelidir. Ambalaj olarak koyu renkli cam şişeler tercih edilmelidir. Bu şişeler bile ışık almayan yerde saklanmalıdır şeklinde konuştu. Kahyaoğlu, üretim makinelerinin düzenli olarak temizlenmesinin zeytinyağının sağlıklı şekilde üretilmesi ve saklanması için önemine işaret etti.
Source: Habertürk
Tarih iki asra dayanan küllü tatlı bu bayram da usta ellerde hayat buldu
Amasya Misket Eller Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi, unutulmaya yüz tutmuş bir tatlı olan küllü baklavayı gün yüzüne çıkarıp, şehrin bu leziz zenginliğini bir yıldır tüketicilerle buluşturmaya devam ediyor.
Külle gelen gevreklik
Kadınların el emeğiyle hazırlanan baklavanın benzerlerinden farkı, yapımında kül kullanılması. Odun ateşinin külünü elekten geçirip süzen kadınlar, önce suyla karıştırıyor. Birkaç gün dinlendirilen su sonra hamura katılıyor. Hamurunun oluşmasında kullanılan suya katılan kül, baklavaya gevreklik kazandırıyor.
200 yılı aşkın süredir uygulanan bu geleneksel yöntemle yapılan tatlıda külün yanı sıra bol cevizli ve tereyağ kullandıklarını belirten Amasya Misket Eller Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı Şükran Bozkurt,bu baklavanın geçen ay en fazla sipariş edilen tatlıların başında geldiğine işaret etti.
Küllü baklavayı limon suyu, süt ve yoğurt katmadan hazırladıklarını vurgulayan Canan Öztürk ise müşterilerden gelen talep üzerine küllü suyu diğer tatlıların yapımında da kullanmaya başladıklarını söyledi.
Kıtır hamur sevenlere özel…
95 yaşına dayanan annesinden çocukluk yıllarında küllü baklava yapımını öğrendiğini hatırlatan Fatma Hatipoğlu da, “Küllü suyla çamaşır da yıkanırdı. Baklavaya da katılırdı. Küllü su tatlıya gevreklik kazandırıyor. Hamuru pişince kıtır kıtır oluyor” diye konuştu.
Source: Dünya Gazetesi
Erken rezervasyonu kaçırmayın! ”18 milyon” buraya akacak
Denizi, kumu, güneşi, lüks tesisleri, önemli antik kentleri ve doğal güzellikleriyle öne çıkan Antalya, her mevsim milyonlarca turiste ev sahipliği yapıyor.
Geçen yıl yabancı turist sayısında rekor kıran Antalya’ya bu yıl 18 milyon turist gelmesi hedefleniyor. Kentte kış sezonu bazı oteller kapanırken, bazıları ise 12 ay boyunca hizmet veriyor.
Kışın kapanan ve Ramazan Bayramı tatiliyle açılışları yapılan konaklama tesisleri ile Gazipaşa’dan Kaş’a kadar kıyı şeridindeki plajlarda yeni sezon için çalışmalar sürüyor.
Plajlarda iskeleler kuruluyor, şezlonglar yıkanıyor, otellerin havuz ve bahçelerinin bakımı özenle yapılıyor.
Mavi bayraklı 233 plajıyla dünya kentleri arasındaki liderliğini koruyan Antalya’yı her mevsim yerli ve yabancı turistler tatil için tercih ediyor.
“18 milyon turist hedefi var”
Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği Başkanı Hakan Saatçioğlu, Antalya’da tatilcilerin her mevsim denize girebildiğini söyledi.
Bir otelin Genel Koordinatörü de olan Saatçioğlu, otellerinin kışın açık olmasına rağmen yaz sezonu için hummalı çalışma başlattıklarını, plaj ve havuzlarda, parklarda bakım, onarım ve tadilat yapıldığını belirtti.
Otel yöneticileri olarak yeme içme hizmetinin yanında turistin can ve mal güvenliğinden de sorumlu olduklarını belirten Saatçioğlu, şunları kaydetti:
“Bir yandan da cankurtaran ekibimizin eğitimlerini tamamladık. Kumlar eleniyor, plajlar tekrar elden geçiriliyor. Tenteler, deniz iskeleleri kuruluyor, hummalı hazırlık var. Amacımız bunların hepsini bayram tatiline yetiştirmekti. Gelen misafirlerimize yazın gördükleri tabloyu biz şu anda göstermek istiyoruz. Ciddi hazırlık içindeyiz. Turistleri tertemiz tesisler, havuzlar, plajlar bekliyor. Güzel bir sezon bekliyoruz, geçen yılın rakamlarının üzerine çıkarak 18 milyon turist hedefine ulaşmak istiyoruz.”
Antalya’nın plajlarının büyük bölümünün mavi bayraklı olduğunu hatırlatan Saatçioğlu, bu yıl turist sayısında yeni rekorlar kırmak istediklerini dile getirdi.
Şu anda gelen rezervasyonların umut verici olduğunu anlatan Saatçioğlu, özellikle nisan ayı için yoğun rezervasyon aldıklarını, mayıs, haziran ve temmuz, erken rezervasyonların da iyi olduğunu ifade etti.
Source: Ahmet Yavuz
Kalabalık kahvaltı sofralarına hızlıca hazırlayabileceğiniz pratik lezzet: Tavada patatesli börek tarifi
Börek, Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biridir. Ancak fırın kullanmadan, pratik ve hızlı bir şekilde hazırlamak isteyenler için tavada patatesli börek harika bir alternatiftir. Yumuşacık iç harcı ve çıtır dış katmanıyla bu tarif, kahvaltı sofralarınızdan çay saatlerinize kadar her an keyifle tüketebileceğiniz bir lezzet sunar. Peki, kalabalık kahvaltı sofralarına hızlıca hazırlayabileceğiniz bu pratik lezzet nasıl yapılır? İşte, enfes tavada patatesli börek tarifi…TAVADA PATATESLİ BÖREK TARİFİMalzemelerHamur için:3 adet yufka1 çay bardağı süt1 çay bardağı sıvı yağ2 adet yumurta (birinin sarısı üzeri için ayrılacak)İç harcı için:3 adet orta boy patates1 adet kuru soğan2 yemek kaşığı sıvı yağ1 çay kaşığı tuz1 çay kaşığı karabiber1 çay kaşığı pul biber (isteğe bağlı)TAVADA PATATESLİ BÖREK YAPILIŞIPatatesleri haşlayın ve kabuklarını soyduktan sonra bir çatal yardımıyla ezerek püre haline getirin.Kuru soğanı ince doğrayın ve sıvı yağda pembeleşene kadar kavurun.Ezilmiş patatesleri ekleyerek karıştırın.Tuz, karabiber ve pul biberi ilave edin, birkaç dakika daha kavurduktan sonra ocaktan alın ve soğumaya bırakın.Bir kasede süt, sıvı yağ ve yumurtayı çırpın.Yufkalardan birini geniş bir tezgaha serin ve üzerine hazırladığınız sostan sürün.İkinci yufkayı üzerine serip tekrar soslayın.Üçüncü yufkayı da ekleyip aynı işlemi uygulayın.Hazırladığınız iç harcı yufkanın her yerine eşit şekilde yayın.Yufkayı rulo şeklinde sarın ve kendi etrafında döndürerek büyük bir gül böreği şekli verin.Yağlı kağıt serili ya da hafif yağlanmış bir tavaya alın.Böreğin üzerini yumurta sarısı ile fırçalayarak her yerine güzelce sürün.Tavayı kısık ateşte ısınmaya bırakın ve böreği tavaya alın.Kapağını kapatıp kısık ateşte yaklaşık 10-15 dakika altı güzelce kızarana kadar pişirin.Daha sonra dikkatlice ters çevirerek diğer tarafını da aynı şekilde kızartın.Sıcak sıcak dilimleyerek yanında çay, domates, salatalık ve peynir ile servis edebilirsiniz. Afiyet olsun!
Source: Haber Merkezi
Bayram sofralarına rağmen formda kalın: Bayramda kilonuzu korumanın 10 etkili yolu
Bayramlar, sevdiklerimizle bir araya gelip lezzetli sofraların tadını çıkardığımız özel günlerdir. Ancak, bu dönemde fazla kalori almak ve kilo kontrolünü kaybetmek de oldukça yaygındır. Tatlılar, hamur işleri ve ağır yemekler nedeniyle bayram sonrası tartıda beklenmedik rakamlarla karşılaşmamak için dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır. Peki, bayram sofralarına rağmen formda kalabilirsiniz? İşte, bayramda kilonuzu korumanın 10 etkili yolu…BAYRAMDA KİLONUZU KORUMANIN 10 ETKİLİ YOLU1. Porsiyon kontrolü yapınBayram sofralarında birçok farklı lezzet yer alır ve hepsinden tatmak isteyebilirsiniz. Ancak, porsiyon kontrolüne dikkat etmek kilo artışını önlemek için kritik bir adımdır. Büyük tabaklar yerine küçük tabaklar kullanarak daha az yemeye özen gösterin.2. Öğün dengesini sağlayınBayramda yapılan en büyük hatalardan biri, sabah kahvaltısını atlayıp doğrudan öğle veya akşam yemeklerine yönelmektir. Dengeli ve düzenli öğün tüketmek, metabolizmanızı aktif tutarak aşırı yeme riskini azaltır. Protein, sağlıklı yağlar ve lif açısından zengin besinleri tüketmeye özen gösterin.3. Şekerli ve hamur işlerinden kaçınınBayramın vazgeçilmezlerinden olan baklava, şerbetli tatlılar ve hamur işleri yüksek kalori içerir. Bunları tamamen hayatınızdan çıkarmak yerine ölçülü tüketmek daha sağlıklı olacaktır. Daha hafif tatlılar tercih edebilir veya sütlü tatlılara yönelerek kalori alımınızı azaltabilirsiniz.4. Bol su içinSu tüketimi, hem vücudun toksinlerden arınmasına yardımcı olur hem de tokluk hissini artırır. Gün içinde en az 2-2,5 litre su içerek aşırı yemek yemenin önüne geçebilirsiniz. Ayrıca, su içmek sindirimi kolaylaştırarak şişkinlik hissini de azaltır.5. Fiziksel aktiviteyi ihmal etmeyinBayram boyunca fiziksel aktivitenin azalması kilo alımına neden olabilir. Hafif yürüyüşler yapmak, hareketli aktiviteler planlamak veya kısa egzersizler uygulamak bayramda aldığınız kalorileri dengelemenize yardımcı olur.6. Sebze ve lifli gıdaları tüketinSebze ve lif içeriği yüksek besinler sindirimi destekler, bağırsak hareketlerini düzenler ve uzun süre tok kalmanıza yardımcı olur. Sofralarınızda bol salata, sebze yemekleri ve tam tahıllı besinlere yer vermek sağlıklı bir seçim olacaktır.7. Açlık krizlerine karşı ara öğün tüketinBayram ziyaretlerinde aç kalmak yerine sağlıklı atıştırmalıklarla ara öğün yaparak aşırı yemenin önüne geçebilirsiniz. Badem, ceviz, fındık gibi sağlıklı yağ içeren kuruyemişler ya da yoğurt ve meyve gibi hafif atıştırmalıklar tüketebilirsiniz.8. Geç saatte yemek yemekten kaçınınÖzellikle akşam yemeklerinden sonra ağır tatlılar tüketmek kilo artışına neden olabilir. Gece geç saatlerde yemek yememeye özen göstererek sindirim sisteminizi rahatlatabilir ve uyku kalitenizi artırabilirsiniz.9. Şekerli içeceklerden uzak durunGazlı içecekler, şekerli meyve suları ve fazla çay-kahve tüketimi ekstra kalori alımına neden olabilir. Bunun yerine şekersiz bitki çayları, maden suyu veya taze sıkılmış meyve suları tercih edebilirsiniz.10. Kendinizi suçlamayın ve dengeyi sağlayınBayramda tamamen kısıtlayıcı diyetler uygulamak sürdürülebilir bir yöntem değildir. Önemli olan dengeyi koruyarak aşırıya kaçmamak ve bayram sonrası sağlıklı beslenme rutinine geri dönmektir.
Source: Haber Merkezi