“Research & Innovation Insights – Türkiye’s Microalgae Breakthrough and Wildlife Recovery”

Gramı 1.500 dolar! Türkiye ‘mikroalg’de Çin’e rakip olacak

Ömer Temür İSTANBUL – Yeşil dönüşüm alanındaki örnek uygulamalarıyla dikkat çeken ARF Bio, mikroalg yatırımı ile Türkiye’de bir ilke imza atmaya hazırlanıyor. İzmir Ödemiş’te 60 milyon dolarlık yatırımla biyogaz santrali ve organomineral gübre üretimine başlayan firma şimdi de aynı bölgede mikroalg üretimi gerçekleştirilecek. ARF Bio Yönetim Kurulu Başkan Vekili Melih Arslan projeyi 7 milyon dolar yatırımla bir yıl içerisinde mikroalg üretimine başlamayı planladıklarını belirterek “Dünyada 1.500 tane mikroalg var. Mikroalgler kozmetikten insan ve hayvan besinlerine kadar bir çok sektörde kullanılıyor. Bazı algler ise ilaç ham maddesi olarak kullanılıyor. Gramı 1.500 dolar . Ağırlıklı olarak Çin’de üretiliyor. ABD, İspanya, Portekiz ve İngiltere öne çıkıyor. Türkiye’de ise mikroalg üretimi yok. Biz endüstriyel olarak Türkiye’de ilk üretimi gerçekleştireceğiz. Ödemiş’te 10 dönem alanda üretimi başlayacağız” dedi. Firma olarak halka arz için yaklaşık 1,5 yıl önce SPK’ya başvurduklarını dile getiren Arslan, arzdan gelecek kaynağı mikroalg ve sera yatırımında kullanacaklarını bildirdi. Arslan, cam sera yatırımı ile de biyogaz santralinde elektrik üretimi sırasında açığa çıkan ısıyı kullanarak ihracata yönelik organik domates üretimi yapmayı hedeflediklerini söyledi. Arslan “Cam sera için 6 milyon dolarlık yatırım yapacağız. Yaklaşık 50 bin metrekarelik kapalı alanda, yılda 3 bin ton ürün hedefliyoruz. Topraksız şekilde üreteceğimiz ürünleri yurt dışına ihraç edeceğiz. Şu an üç yıllık talep var. Bunun yanında, biyogaz santralinin ana kaynağına ilave olarak 0,7 MW GES yatırımı planlarımız arasında” diye konuştu. YILDA 100 BİN TON ORGANOMİNERAL GÜBRE ÜRETİYOR Melih Arslan, Ödemiş’teki biyogaz santralinde 10 bin konutun yıllık tüketimine eş değer elektrik üretimi yaptıklarını belirterek “Tesisimiz 4,8 MW kurulu güce sahip. Santralde bitkisel ve hayvansal kökenli atıklar oksijensiz ortamda fermantasyona uğratılıyor, ortaya çıkan biyogazdan elektrik üretiliyor. Biyogaz üretimi sırasında fermantasyon ürününden de gübre elde ediyoruz. Ayrıca günde 40 bin hayvanın dışkısını topluyoruz. Yılda 50 bin ton katı ve 50 bin ton da sıvı gübre olmak üzere toplam 100 bin ton üretim yapıyoruz” dedi.

Source: Türkiye Gazetesi


Antalyada kıyıda bulundu, Eskişehir”de tedavi edildi

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi nden yapılan açıklamaya göre, Sualtı Araştırmaları Derneği-Akdeniz Foku Araştırma Grubu (SAD-AFAG) araştırmacılarının ölmek üzereyken bulduğu yavru Akdeniz foku, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi ne getirildi. Akdeniz fokunu rehabilite etmek amacıyla Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi ile SAD-AFAG tarafından ortak çalışma süreci yürütüldü. Fok yavrusu bu kapsamda Antalya ve Eskişehir deki Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlükleri (DKMP) yetkililerinin koordinasyonuyla Eskişehir Hayvanat Bahçesi nde bakım sürecine alındı. Balık püresi ve balıkla beslenerek gelişmeye başlayan yavru fok, özenli bir bakım sürecinin ardından doğada yaşamaya uygun kondisyon ve davranış yeteneklerini kazandı. Monachus un Maviye Dönüşü adı verilen çalışmayla üç aylık bakım, besleme ve rehabilitasyon süreci son aşamaya gelen yavru fok, insan etkinliklerinin yoğun olmadığı, doğal habitatına uygun, yapılaşma ve betonlaşmadan uzak bir kıyıya bırakılacak.

Source: Habertürk


Antarktika”da rekor sıcaklıkların perde arkasında ne var? Bilim insanları açıkladı

Dünyanın farklı üniversitelerden bilim insanları yaklaşık 2 yıl boyunca atmosferik nehirlerin, Antarktika”da oluşturduğu etkileri üzerine çalışma yaptı.

Elde edilen veriler ve araştırma sonuçları, bilimsel dergi Nature Reviews Earth & Environment”te yayımlandı.

Yayında, Antarktika kıtasında sıcaklık rekorlarına ve ani buzul erimelerine neden olan temel mekanizmalardan birinin “atmosferik nehirler” olduğu belirtildi. Atmosferik nehirlerin, kıtanın kıyı kesimlerinde sıcak hava dalgalarını tetikleyerek buzullarda ani erimelere ve buna bağlı olarak deniz seviyesinin yükselmesine neden olduğu, iç kesimlerde ise yoğun kar yağışlarına yol açtığı tespitlerine yer verildi.

“Yılda 3-4 kez meydana gelmesine rağmen etkileri büyük”

Antarktika”daki araştırmalara Türkiye”den katılan akademisyenler, çalışmalarını anlattı.

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Ziyaretçi Araştırmacısı ve Şili Valparaiso Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Bozkurt, atmosferik nehirlerin tropikal bölgelerden kutuplara doğru su buharı taşıyan uzun ve dar hava akımları olduğunu söyledi.

Bu tür hava akımlarının yılda 3-4 kez meydana gelen nadir olaylar olmasına rağmen etkilerinin büyük olduğunu belirten Bozkurt, “Özellikle kıyı bölgelerde sıcaklık rekorlarını tetikleyerek buzulların hızla erimesine neden oluyor ve buna bağlı olarak deniz seviyesinin yükselmesini artırabiliyor. İç kesimlerde ise topografyanın yüksek olması nedeniyle şiddetli kar yağışlarına sebep olabiliyor” diye konuştu.

Şili”nin araştırma ekibiyle Antarktika”da yaptıkları 2 haftalık kamp çalışması sırasında üç büyük fırtına yaşadıklarını anlatan Bozkurt, “Bu fırtınaların tamamı atmosferik nehirlerin etkisiyle oluştu. Araştırmamızda meteorolojik istasyon verileri, uydu görüntüleri ve çeşitli veri setlerini kullanarak atmosferik nehirlerin buzullar üzerindeki etkilerini detaylı bir şekilde inceledik” bilgisini paylaştı.

Doç. Dr. Bozkurt, iklim değişikliğinin atmosferik nehirlerin etkisini artırabileceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Buharlaşma arttıkça atmosferdeki su buharı miktarı da yükselir. Bunun bir sonucu olarak atmosferik nehirler daha fazla nem taşıyor ve etkileri de daha şiddetli hale geliyor. Gelecek senaryolarda atmosferik nehirlerin daha sık ve daha güçlü olması bekleniyor. Bu da deniz seviyesindeki yükselmeyi hızlandırabilecek bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Çalışmamız, atmosferik nehirlerin iklim değişikliği senaryolarında mutlaka dikkate alınması gereken önemli bir faktör olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü bunlar sadece sıcaklık rekorları kırdırmakla kalmıyor, aynı zamanda deniz seviyesinin yükselmesine de katkıda bulunabiliyor.”

Olumlu etkileri de var

Atmosferik nehirlerin kıyı kesimlere yağmur olarak düşerek buz erimesini hızlandırdığını, iç kesimlerde ise yoğun kar yağışı sağlayarak buzul kütlelerini artırabildiğini söyleyen Bozkurt, “Buzulların sağlığı ve devamlılığı açısından olumlu etki yaratabiliyor. Bu nedenle atmosferik nehirlerin etkilerini yalnızca olumsuz değil, bütüncül bir bakış açısıyla ele almak gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Bozkurt, atmosferik nehirlerin hem olumlu hem olumsuz etkileri dikkate alınarak, güncel ve yenilenmiş iklim modelleri geliştirilmesinin büyük önem taşıdığını ifade etti.

Bu doğa olayının yalnızca Antarktika”da değil, dünya genelinde etkili olduğunu dile getiren Bozkurt, “Tropikal bölgelerden orta enlemlere ve kutuplara kadar farklı bölgelerde etkili olabiliyor. Orta enlemlerde, şiddetli yağmurlar ve fırtınalara neden olabilirken, kutup bölgelerinde sıcak hava taşınımıyla buzulların erimesine ya da kar yağışıyla buz kütlelerinin artmasına yol açabiliyor. Antarktika özelinde yaptığımız araştırmalar, bu etkilerin daha belirgin şekilde gözlemlenmesini sağlıyor” ifadelerini kullandı.

“Antarktika”ya yağışların önemli kısmını atmosferik nehirler taşıyor”

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Doktora Öğrencisi Burcu Boza da atmosferik nehirlerin Antarktika”daki benzersiz etkilerini inceleyen çalışmanın, gelecekte bu hava olaylarının nasıl evrileceğine ilişkin önemli projeksiyonlar ortaya koyduğunu belirtti.

Antarktika”nın dünyanın en büyük tatlı su rezervine sahip olmasına rağmen, düşük yağış miktarı nedeniyle aslında çöl özellikleri taşıdığını ifade eden Boza, “Antarktika”ya ulaşan yağışların önemli bir kısmı atmosferik nehirler sayesinde geliyor. Bu nehirler, tropikal bölgelerden yüksek enlemlere su buharı taşıyan uzun ve dar hava akımlarıdır. Ancak Antarktika”daki atmosferik nehirlerin izlediği yol ve taşıdığı nem miktarı, diğer bölgelerdeki atmosferik nehirlerden farklı ve benzersiz özellikler taşıyor” değerlendirmesini yaptı.

Boza, atmosferik nehirlerin Antarktika üzerindeki etkilerinin daha iyi anlaşılmasının, küresel deniz seviyelerindeki değişimlerin doğru tahmin edilmesi açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.

İklim modeli projeksiyonlarını incelendikleri çalışmada, Antarktika”daki atmosferik nehirlerin gelecekte nasıl değişebileceğine dair önemli bulgular elde ettiklerini aktaran Boza, “Bu araştırma, farklı ülkelerden bilim insanlarının ortak katkılarıyla yürütülen çok disiplinli bir çalışma. İstanbul Teknik Üniversitesinden biz de bu projede yer almaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyuyoruz” dedi.

Tahmin modeli geliştiriyorlar

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Araştırma Görevlisi Emir Toker ise atmosferik nehirlerin aşırı hava olayları arasında yer aldığını ve bu olayların önceden tahmin edilmesinin zor olduğunu söyledi.

Kutup bölgelerinde kullanılan mevcut yer sistem modellerinin hesaplama süreçlerinin karmaşık ve hata paylarının yüksek olduğunu belirten Toker, bu nedenle tahmin edilebilirliği artırmak için model geliştirme çalışmalarına odaklandıklarını kaydetti.

Toker, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu çalışmada, atmosferik nehirlerin yaklaşık 3 ila 5 gün öncesinden tahmin edilebilir olduğunu ortaya koyduk. Bu oldukça önemli bir gelişme. Antarktika’nın hassas ekosistemi ve doğası düşünüldüğünde, bu tür süreçlerin önceden bilinmesi büyük önem taşıyor.”

Source: