“Research & Innovation Spotlight – Turkey’s Tech Triumphs and Sustainable Solutions”

Mavi Vatan teknolojisi dünyaya açılıyor: Kritik sistemler için Türkiye”yi seçtiler

Endonezya Deniz Kuvvetleri, inşa ettiği yeni Tip 31 sınıfı iki firkateyne kritik yerleşik sistemler için Türk firmalar ile anlaşma sağladı. Endonezya”nın İngiliz Arrowhead 140 çok amaçlı gemi tasarımı temel alarak geliştirdiği Tip 31 firkateynleri, 2021 yılında imzalanan lisans anlaşması kapsamında Endonezya”ya ait bir devlet tersanesinde üretiliyor.Endonezya, bu firkateynleri 2029 yılına kadar envanterine katmayı hedefliyor.KRİTİK SİSTEMLER İÇİN TÜRKİYE”Yİ TERCİH ETTİLEREdinilen bilgilere göre, Endonezya donanmasının Tip 31 gemileri Türk savunma sanayisinin önde gelen kuruluşları Aselsan, Havelsan ve Roketsan tarafından geliştirilen sistemlerle donatılacağı öğrenildi. Program çerçevesinde Aselsan, Türkiye”nin İ sınıfı firkateynlerinde de kullanılan çok fonksiyonlu radar, helikopter kontrol radarı ve gözetleme radarını içeren sensör paketini tedarik edecek. Buna ek olarak dost-düşman tanıma sistemleri, veri bağlantıları, gemisavar füze atış kontrolü ve gövdeye monteli sonar sistemleri de teslim edilecek.Aselsan yetkilileri, bu sistemler için şu ana kadar üç sözleşme imzalandığını ve teslimatların önümüzdeki üç yıl içerisinde tamamlanmasının planlandığını belirtti.Havelsan ise firkateynlerde görev yapacak muharebe yönetim sisteminin entegratör ajansı olarak rol alacak. Endonezya”nın donanmadaki yaklaşık 40 gemiyi aynı ağda birleştirme hedefi doğrultusunda, Tip 31 sınıfı bu açıdan ortak platform olarak seçildi.Roketsan da firkateynleri, ana saldırı sistemlerini taşıyacak şekilde tasarlanan yerli dikey fırlatma sistemi ile donatacak.TİP 31 ÖZELLİKLERİYLE ÖNE ÇIKIYORBabcock tarafından geliştirilen Tip 31 fırkateynleri 139 metre uzunluğa sahip. Gemi, bir deniz helikopteri ve küçük şişme botların yanı sıra 190 personele kadar taşıma kapasitesine sahip olacak.Çok amaçlı görev yapacak şekilde tasarlanan platform; gemisavar ve hava savunma füzeleri, otomatik taretler, hafif toplar, ağır makineli tüfekler ve torpidolarla donatılabiliyor.Her biri yaklaşık 10.700 beygir gücünde dört adet Rolls-Royce MTU dizel motorla çalışan gemi, azami 28 knot (saatte 52 kilometre) hıza ulaşabiliyor. Gemi, 9 bin deniz mili (16 bin 668 kilometre) menzile sahip.Endonezya filosuna katıldığında, Tip 31 firkateynleri “Merah Putih” sınıfı olarak adlandırılacak.

Source: Www.star.com.tr


Türkiye”nin ilk deniz bakteri izolatlarını içeren mikrobiyal gübresi geliştirildi

İstanbul Üniversitesi (İÜ) ile İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşanın (İÜC) paydaşlık yaptığı İstanbul Teknokent”te (ENTERTECH), Türkiye”nin ilk deniz bakteri izolatlı mikrobiyal gübresi üretildi.

İÜ Su Bilimleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülşen Altuğ ve ekibince yürütülen çalışma sonucunda Türkiye”nin denizlerindeki bakterilerle geliştirilen mikrobiyal gübre, Tarım ve Orman Bakanlığı ruhsatıyla tescillendi.

Bilimsel kanıta dayalı verilerle geliştirilen ve günde 400 litre üretilen mikrobiyal gübre, toprağın kalitesini artırıp kimyasallardan arındırılmasını ve düzenli kullanımda daha az gübre kullanımına ihtiyaç duyulmasını sağlıyor.

Topraksız tarım, sera ve tarla gibi çeşitli tarım ortamlarında farklı ekinlerde denenen mikrobiyal gübre başarılı sonuçlar verdi.

“Denizlerin dibinden insanlığın hizmetine sunuldu”

Prof. Dr. Altuğ, AA muhabirine, 2000 yılından bu yana Türkiye denizlerinde bakteriyolojik araştırmalar yürüttüklerini söyledi.

Çalışmalarda başlangıçta deniz bakteriyolojisi üzerine odaklandıklarını belirten Altuğ, “Elde ettiğimiz yararlı deniz bakterilerinin deniz ekosistemindeki zorlu koşullara adaptasyon yeteneklerini tespit ederek, neyi nerede nasıl kullanacağımızın verilerini oluşturuyor ve yararlı bakterileri farklı sektörlerde kullanabilecek katma değerli ham madde ve ürünlere dönüştürüyoruz.” dedi.

Altuğ, 2000 yılından 2015″e kadar gerçekleştirdikleri bilimsel çalışmaların, bakterilerin tanımlanması ve kullanım alanlarının belirlenmesi açısından temel veriler sağladığını, bundan sonraki süreçte İstanbul Üniversitesi Teknokent bünyesinde ürüne dönüşme sürecinin başladığını anlattı.

Üniversite bünyesindeki projelerle belirli bir aşamaya geldiklerini aktaran Altuğ, “Daha sonra bu proje sonuçlarının hayata geçmesi amacıyla İstanbul Teknokent bünyesinde prototiplerinin oluşturulması, üretim optimizasyonu, büyük hacimli üretim, saha denemeleri, belgelendirme çalışmalarıyla bakterilerin patent tabanlı gerçek ürüne dönüşmesi sürecine geçtik.” diye konuştu.

Prof. Dr. Altuğ, mikrobiyal gübre ürünlerinin, deniz bakteri izolatlarının güçlü enzimatik özelliklerinden yararlanıp binlercesinin arasından seçilerek geliştirildiğini, çalışmaların arkasında 25 yıllık bilimsel veriyle oluşturulan üretim altyapısının bulunduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“Yüzde 100 yerli ham maddeyle üretilen mikrobiyal gübre, aynı zamanda içeriğinde yer alan yararlı deniz bakterilerinin dirençlilik özellikleri nedeniyle toprağın zararlı kimyasallardan arındırılmasına ve mikrobiyal floranın iyileşmesine katkı sunarak toprağı rehabilite ediyor. Bu bakteriler, denizde karşılaştıkları kirleticilere karşı direnç geliştirmiş olduklarından, ağır metallere dirençli olmaları, toksik bileşenleri dönüştürme yetenekleri, tuzluluk ve pH değişimlerine karşı toleranslı olmaları, güçlü enzimatik özellikleri, zararlı mikroorganizmaları engelleme yetenekleriyle adeta denizin dinamik koşullarında özel eğitimden geçmiş organizmalar. Onlar, mavi büyüme kapsamında değerlendirilebilecek son derece kıymetli deniz canlı kaynakları olarak denizlerin dibinden insanlığın hizmetine sunuldu.”

“Toprağın kalitesini artırıyor”

Çalışmaların üniversitede geliştirilen patent tabanlı yerli ürünlerin dünyada süratle gelişen biyolojik tabanlı ürünler pazarına girmek için fırsatlar sunduğunu aktaran Altuğ, şu anda günde 400 litre mikrobiyal gübre üretimi yaptıklarını, sıvı formda üretilen bakterilerin ülke ihtiyaçları doğrultusunda Teknokent bünyesinde daha da geliştirilip yeni ürünler için çalıştıklarını vurguladı.

Mikrobiyal gübrenin meyve ve sebze gibi ürünlerden meyve ağaçlarına kadar tüm ekinler için kullanılabildiğini anlatan Altuğ, “Toprağın kalitesini artırıyor, kimyasallardan arındırıyor ve düzenli kullanımda daha az gübre kullanımına ihtiyaç duyuluyor.” bilgisini verdi.

Prof. Dr. Altuğ, yapılan denemelere göre gübrenin tohum çimlenmede yüzde 50, bitki gelişiminde yüzde 30-40 artış sağladığını, aynı zamanda ürünlerin organik hacminde artış ve raf ömründe uzama gözlendiğini dile getirerek, “Ürün Türkiye”de ruhsat almış ilk deniz bakterisi içeren gübredir. Bu ürün, aynı zamanda deniz bakterilerinin tarım sektöründe nasıl kullanılabileceğine dair önemli bir ilk örnek oluşturuyor.” şeklinde konuştu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: