“Sağlık Araştırmaları – Aktif Karbon, Hastalık Şokları ve Yeni Virüsler”

Aktif karbon yenir mi?

Sağlık alanında ise sindirim sistemi sorunlarının giderilmesi, gaz problemlerinin azaltılması ve toksik maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olması gibi amaçlarla kullanılabilir. Bununla birlikte, aktif karbon aynı zamanda gıda, kozmetik ve hatta diş temizleme ürünlerinde estetik veya işlevsel bir bileşen olarak yer alır. Kimyasal olarak inert bir madde olduğu için belirli dozlarda güvenli kabul edilse de, yanlış veya aşırı kullanımı besin eksikliklerine, ilaçların emiliminin azalmasına ve diğer olumsuz etkilere yol açabilir. Bu nedenle aktif karbonun kullanım amacı ve miktarı dikkatle değerlendirilmelidir. AKTİF KARBON YENİR Mİ? Aktif karbon, geçmişten günümüze tıbbi ve endüstriyel alanlarda geniş bir kullanım yelpazesine sahip bir bileşen olarak dikkat çekmektedir. Toksinlerin vücuttan atılması, gaz problemleri ve bazı zehirlenme vakalarında acil bir çözüm aracı olarak kullanılan aktif karbon, modern tıp ve doğal tedavi yöntemlerinde önemli bir yer edinmiştir. Yenilebilir formda olan aktif karbon, mide ve bağırsak sorunları yaşayan kişilere, toksik maddelerin bağırsaklardan emilmeden önce bağlanarak vücuttan atılmasını sağlamak amacıyla önerilmektedir. En bilinen kullanım alanlarından biri su ve hava filtrasyonu sistemleridir. Aktif karbon, kirli suyu arındırarak zararlı kimyasalları, ağır metaller ve organik maddeleri emme kapasitesine sahip olduğu için su arıtma tesislerinde, içme suyu filtrelerinde ve havalandırma sistemlerinde etkili bir filtreleme aracı olarak tercih edilir. Ayrıca, endüstriyel atıkların temizlenmesinde, gazları ve sıvıları arındırmak için kullanılır. Bazı gıda ve içecek ürünlerinde görsel çekicilik yaratmak veya detoks etkisi sunmak amacıyla da kullanıldığı bilinmektedir. Örneğin, siyah dondurmalar, siyah limonatalar ve diğer bazı yenilikçi gıda ürünleri aktif karbon içerir ve bu ürünler estetik olduğu kadar popülerlik açısından da son yıllarda ön plana çıkmıştır. Aktif karbonun yenilebilir olması, doğrudan doğruya güvenli olduğu anlamına gelmemektedir. Bilinçsiz ve aşırı miktarda tüketimi, sindirim sisteminde faydalı besin maddelerinin ve ilaçların emilimini engelleyebilir. Bu durum, düzenli ilaç kullanan kişiler veya kronik hastalıklara sahip bireyler için tehlikeli olabilir. Aktif karbonun güçlü emici özellikleri nedeniyle ilaçların etkisiz hale gelmesine yol açabilir. Aktif karbonun sindirim sistemindeki etkileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ve bazı durumlarda kabızlık, dehidrasyon veya mineral eksikliği gibi yan etkiler ortaya çıkabilir. Bunun ötesinde, piyasada aktif karbon içeren birçok ürünün bulunması, bu bileşenin kontrolsüz kullanımını artırmaktadır. Sosyal medyada popüler hale gelen detoks içecekleri ve gıda ürünleri, aktif karbonun yanlış anlaşılmasına ve gereğinden fazla tüketilmesine neden olabilmektedir. Bu nedenle, aktif karbon içeren ürünlerin veya takviyelerin bilinçli ve kontrollü bir şekilde tüketilmesi son derece önemlidir. Bu tür bir maddeyi kullanmadan önce bir sağlık uzmanına danışılması, potansiyel sağlık risklerini en aza indirgemek açısından kritik bir adımdır. Unutulmamalıdır ki, her ne kadar aktif karbon kısa vadede fayda sağlıyor gibi görünse de, uzun vadeli ve bilinçsiz kullanımı sağlığınız üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Dolayısıyla, aktif karbonun tüketimi sırasında dozaj, zamanlama ve kullanım amacı gibi faktörlerin dikkate alınması gerekmektedir. AKTİF KARBON YEMEK ZARARLI MI? Aktif karbonun yemeklerde veya sağlık amaçlı olarak tüketimi, doğru miktarda ve uygun durumlarda kullanıldığında güvenli kabul edilir. Bilinçsiz ve aşırı tüketimi bazı riskler taşıyabilir. Aktif karbon, güçlü emici yapısı sayesinde toksinleri ve zararlı maddeleri bağlayarak vücuttan uzaklaştırabilir, ancak bu süreçte faydalı besin maddelerini, vitaminleri ve mineralleri de etkisiz hale getirebilir. Bu durum, uzun vadede besin eksikliklerine yol açabilir ve vücudun genel sağlığını olumsuz etkileyebilir. Düzenli ilaç kullanan kişilerde aktif karbonun ilaçların emilimini engelleyebileceği unutulmamalıdır. Tedavi süreçlerini olumsuz etkileyebilir ve ilaçların etkinliğini azaltabilir. Tıbbi alanda aktif karbon, zehirlenme vakalarında acil müdahale olarak kullanılır. Örneğin, ilaçların aşırı dozda alınması sonucu meydana gelen zehirlenmelerde, aktif karbon vücutta toksinlerin emilmesini engellemeye yardımcı olur. Sindirim sorunları, şişkinlik ve gaz problemleri gibi durumların tedavisinde de kullanılabilir. Bunun dışında, aktif karbon, bazı kozmetik ürünlerinde, cilt maskelerinde, diş macunlarında ve şampuanlarda da yer alır, çünkü ciltteki kirleri, toksinleri ve fazla yağı emme özelliğine sahiptir. Aktif karbon, gıda sektöründe de çeşitli ürünlerde kullanılır. Bazı içecekler, dondurmalar veya yiyecekler estetik bir amaçla siyah renklendirilmiş aktif karbon içerir. Ancak, bu kullanım görsel amaçlarla sınırlıdır. Aktif karbonun yemeklerde estetik veya sağlık trendi olarak kullanımı son yıllarda popüler hale gelmiş olsa da sosyal medyada yayılan detoks etkisi iddiaları bilimsel temellere dayanmamaktadır. Bazı bireylerde aktif karbonun aşırı tüketimi, sindirim sistemi sorunlarına, kabızlık gibi rahatsızlıklara veya bağırsak florasının dengesizleşmesine yol açabilir. Sürekli kullanımı vücudun doğal detoksifikasyon süreçlerini etkileyebilir, çünkü karaciğer ve böbreklerin toksinleri atma kapasitesi bu süreçte engellenebilir. Aktif karbon içeren gıda ve içecek ürünleri tüketilirken, içerik miktarına dikkat edilmesi ve bu tür ürünlerin düzenli olarak tüketilmemesi önerilir. Hamile kadınlar, emziren anneler veya kronik rahatsızlıkları olan kişiler aktif karbon kullanmadan önce mutlaka bir doktora danışmalıdır. Her ne kadar aktif karbon belirli durumlarda fayda sağlasa da, bu tür bir maddeyi bilinçsizce tüketmek ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, aktif karbon içeren ürünleri tüketmeden önce sağlık açısından uygunluğunu değerlendirmek ve olası yan etkileri göz önünde bulundurmak son derece önemlidir.

Source: Habertürk


Halsizim diye hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı

Bursa’da yaşayan Birol Kumoğlu, halsizlik şikayetiyle ilk önce sağlık ocağına başvurdu. Tahlillerde böbrek değerlerinin yüksek olduğu ortaya çıkan Kumoğlu, akabinde Bursa Şehir Hastanesi’ne gitti. Görüntülemeler sonucu sağ böbreğinde taşa bağlı küçülme olduğu, sol böbreğinde ise yaklaşık 12 santimetrelik böbrek ana toplardamarına yayılım gösteren büyük bir kitle olduğu ve böbreğin çevresine kanama olduğu tespit edildi.
Bursa’daki özel bir hastanenin üroloji bölümüne başvuran Kumoğlu, Doç. Dr. Ahmet Şahan tarafından yapılan operasyonla sağlığına kavuştu. “Böbreğimi kaybedebilirdim” Başından geçen süreci anlatan emekli deniz astsubayı şunları söyledi: * Hastanede ultrasona girdim ve tomografi çektirdim. Ultrasonda, sol böbreğimde kitle olduğu görüldü. Bunun üzerine bir araştırma yaptım ve Doç. Dr. Ahmet Şahan”a ulaştım.
* Doktorumun yaptığı tahliller ve tetkiklerde sol böbreğimde 10 santimetrenin üzerinde bir kitle, sağ böbreğimde ise 2.5 santimetrelik bir taş olduğunu öğrendim. “Tüm riskleri hastamıza anlattık” Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Şahan, Kumoğlu’nun tedavisine ilişkin şunları anlattı:
* Böbrek değerleri yüksek olduğundan, ameliyat yapmayı önerdik. Böbrekteki kitleyi, damarın içerisine yayılımıyla birlikte çıkartıp, böbreği korumayı amaçladık. Bütün riskleri hastamıza anlattık ve parsiyel nefrektomi yapmayı kararlaştırdık. Ameliyat yaklaşık 2,5 saat kadar sürdü. * Şimdi hastamızın böbrek değerleri daha iyiye gidiyor. Patolojisi bugün çıktı, böbrek dokusu korunmuş ve kanserli doku tamamen temizlenmiş olarak raporlandı. Hastamız, kendisine ilettiğimiz tedavileri de uyguladığı takdirde artık daha da sağlıklı olacak.

Source: Dünya Gazetesi


DSÖ”den HMPV virüsü hakkında açıklama

Harris, Çin”de Aralık 2024″ten bu yana HMPV virüsü vakalarındaki artış ve bunun dünya genelinde paniğe neden olmasına dair AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.HMPV”nin yeni bir virüs olmadığını kaydeden Harris, “Bu, soğuk algınlığına neden olan yaygın virüslerden biri. İlk olarak 2001″de Hollanda”da tanımlandı. Ancak nesillerdir insan nüfusunda olduğuna inanıyoruz. Aslında çoğu insan 5 yaşına geldiğinde buna karşı antikor geliştirmiş oluyor. Çünkü özellikle kış aylarında dolaşan ve soğuk algınlığına neden olan virüslerden biri.” dedi.Çin”in, halkta görülen tüm farklı solunum yolu enfeksiyonlarını çok sıkı gözetim altında tuttuğunu hatırlatan Harris, “Çin”de tespit edilen (solunum yoluyla ilgili) vakaların sadece yaklaşık 5″i HMPV virüsü ve vakaların çoğu aslında mevsimsel grip. (Yeni bir salgına neden olması açısından) Bu virüsle ilgili herhangi bir özel sorun görmüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.Harris, Çin”in, nüfusundaki tüm farklı virüsleri tespit edip bunlar hakkında rapor vermesinin çok iyi bir işaret olduğunu bildirdi.Çin”de HMPV ile ilgili korkulacak bir durumun olmadığının altını çizen Harris, “Çin”de acil bir durum yok ve oradaki hastanelerde de acil bir durum yok. Ancak kış aylarını geçiren ve soğuk olan her ülkede daha fazla solunum yolu virüsü vakası görülecek. Yaşlılar, bebekler ve kronik hastalıkları olan savunmasız kişilerin, solunum yolu enfeksiyonlarından çok daha fazla etkilenme olasılığı bulunuyor. Bunlara HMPV, tüm yaygın soğuk algınlığı virüsleri, Kovid-19 ve mevsimsel gripler de dahil. Bu nedenle kış aylarında daha fazla risk altında olduklarının bilincinde olmaları ve ayrıca önlem almaları gerekiyor.” ifadelerini kullandı.- “TÜM ÜLKELERİN SOLUNUM YOLU VİRÜSLERİ VE YENİ VİRÜSLERE KARŞI HAZIRLIKLI OLMASI ÇOK ÖNEMLİ”Harris, Çin”in yanı sıra diğer bazı ülkelerde de HMPV virüsü vakalarının tespit edildiğini anımsatarak, bunun sağlık sistemi açısından büyük bir soruna sebep olmadığını ve şu anda en büyük sorunun mevsimsel grip vakalarındaki artış olduğunu belirtti.Savunmasız kişilerin şimdiye kadar aşı olmaları gerektiğini vurgulayan Harris, bunu ihmal edenlere acilen aşı olmaları yönünde çağrıda bulundu.Harris, “Tüm ülkelerin solunum yolu virüsleri ve yeni virüslere karşı hazırlıklı olması çok önemli. Dünya genelindeki gözetim sisteminin tetikte kalması çok önemlidir. Çünkü herhangi bir salgını durdurmanın en iyi yolu, vakalardaki artışı gerçekleştiği anda tespit etmektir. Şu anda bunu HMPV virüsünde görmüyoruz.” ifadelerini kullandı.Hayvanlarda kuş gribi kaynaklı çok sayıda enfeksiyon gördüklerini de aktaran Harris, milyonlarca hayvanın bu virüs yüzünden öldüğüne işaret etti.Harris, kuş gribinin bazen insan nüfusuna da sıçrayarak yayıldığını ve bunun gerçekten çok yakından takip ettikleri bir konu olduğunu aktardı.- “SOĞUK ALGINLIĞINIZ VARSA, KÜÇÜK ÇOCUKLARI VEYA YAŞLI İNSANLARI ENFEKSİYONUNUZA MARUZ BIRAKMAYIN”HMPV”nin çok büyük sağlık sorununa yol açmadığına, çoğu kişinin için birkaç gün süren burun akıntısı ve tıkanıklığıyla bunu atlattığına işaret eden Harris, şöyle devam etti:”Ancak zayıf bağışıklık sistemine sahip yaşlı bir kişiler, kronik hastalıkları, kalp rahatsızlığı ve diyabeti olanlar, kanser tedavisi görenler veya 5 yaş altı çocuklar çok daha ağır hasta olabilirler. Bu nedenle bu gruplar, her zaman onları daha ağır hasta edebilecek solunum yolu hastalıklarına maruz kalmaktan korunmalı. Soğuk algınlığınız varsa, küçük çocukları veya yaşlı insanları enfeksiyonunuza maruz bırakmayın. Riskli kişiler, virüsün dolaşımda olduğunu biliyorsa, kalabalık ortamlarda maske takarak kendilerini korumaları gerekir. Uygun bir aşı varsa, onu da yaptırmalı.”Harris, ülkeler tarafından tespit edilen farklı solunum yolu virüsleri olduğuna dikkati çekerek, bunlarla mücadeleye, Kovid-19 dönemi veya öncesinden çok daha hazır olunduğunu dile getirdi.- “BU VİRÜS İÇİN BİR AŞI GELİŞTİRİLMEDİ”Dünyanın, her bir yeni virüs tespit edildiğinde paniğe kapılmaması gerektiğini ifade eden Harris, Çin”den çok fazla veri aldıklarını ve bulguları tartışmak için düzenli toplantılar yaptıklarını söyledi.Harris, HMPV virüsüne ilişkin tedavi ve aşılamaya ilişkin şunları aktardı:”Bu virüs için bir aşı yok. Bir aşı geliştirilmemiş olmasının nedeni, geçmişte insan nüfusunda önemli bir hastalığa neden olmamasıdır. Aşılar için çalışma, önemli bir hastalığa neden olan bir patojeniniz veya bir virüsünüz olduğunda yapılır. Bu yüzden bu virüs için bir aşı geliştirilmedi. Bu virüs için belirli bir antiviral tedavi de yok. Tedavi, her zamanki semptomatik tedavidir. Boğazınız ağrıyorsa sıcak içecekler için, dinlenin ve diğer insanları enfeksiyonunuza maruz bırakmayın. Evde kalın ve dinlenin.”

Source: Www.star.com.tr