“Sağlık Araştırmaları Gündemi – Tıbbi Yenilikler ve Sağlık İpuçları”

Prof. Gazi Yaşargil’i yitirdik… – PROF. DR. CENGİZ KUDAY

Prof. Dr. Gazi Yaşargil dün yaşamını yitirdi. Prof. Dr. Yaşargil’in yaş günü olan 6 Temmuz’da dünyanın değişik ülkelerinden gelecek öğrencileri ile beraber bir bilimsel bir toplantı yapmayı planlamıştık. Dört gün sürecek ve Yaşargil adına yapılacak bu toplantı için her şey hazırdı ancak hocayı yitirdik… Beyin ve sinir cerrahisi bilim dalımızı bir din diye düşünürsek, Yaşargil hocamız bu bilim dalımızın adeta peygamberi idi. Beyin cerrahisinin bir yaşam şekli olduğunu bizlere her zaman söylerdi. Cerrahinin beyne dokunma şansına sahip ayrıcalıklı bir meslek; sanat ve estetiğin buluştuğu bir doruk olduğunu anlatırdı. Cerrahın eylem, deneyim, bilim ve tekniğe hakimiyetinin yanında beyin cerrahının artistik, felsefi ve dini tutumu da kapsadığını belirtirdi. Hocamız bir bilim adamı, bir cerrah ve aynı zamanda bir filozoftu. Dünyada modern beyin cerrahisinin dönüm noktasındaki isim olarak kabul edilen Prof. Dr. Gazi Yaşargil, insan beynini yer küreye benzetirdi. Bu yalın benzetiş içinde gizlenen anlam öylesine derin ve çok boyutludur ki, geometrik doğrunun bulunmadığı bu küresel yapıya parmak uçlarımızla dokunabilmek kadar yakın olduğumuzda bile var oluşun ulaşılmazlığını hissederiz. O yüzden biz cerrahlara ameliyathaneleri bir mabet olarak kabul etmemizi söylerdi. Doktorluk kalp kasına benzer; ya hep çalışır, ya durur. Yavaşlaması düşünülemez. O, son dakikaya kadar hep çalıştı ve sonunda birden durdu. Hiç yavaşlamadı. Mekanı cennet olsun. PROF. DR. CENGİZ KUDAY

Source: Olaylar Ve Görüşler


Antalya”da yangın paniği! 5 yıldızlı otele giden 622 kişi gece yarısı tahliye edildi

Yangın, gece saatlerinde Alanya”nın Türkler Mahallesi Atatürk Caddesi üzerinde, bulunan 5 yıldızlı bir otelin bodrum katında başladı.

Bodrum kattaki hamam-sauna bölümündeki yıkama ve kurutma makinelerinin bulunduğu bölümde elektrik kontağından çıktığı tahmin edilirken dumanı gören çalışanlar hemen yetkililerden yardım istedi.

İhbar üzerine bölgeye Antalya Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi Alanya Birimi ile birlikte Payallar, İncekum, Manavgat ve Gazipaşa itfaiye istasyonlarından çok sayıda ekip ve ambulans sevk edildi.

MAHSUR KALAN TURİSTLER KURTARILDI, 622 KİŞİ TAHLİYE EDİLDİ

Kısa sürede olay yerine ulaşan ekipler, yoğun duman nedeniyle üst katlarda mahsur kalan turistleri kurtarmak için seferber oldu.

ASTIM HASTASI 3 KİŞİ HASTANEYE KALDIRILDI

Astım hastalığı bulunan 3 turist olay yerindeki ilk müdahalenin ardından hastaneye sevk edilirken dumandan etkilenenlere ise otel çevresinde konuşlandırılan ambulanslarda ilk müdahale yapıldı.

ÇOK SAYIDA EKİP MÜDAHALE ETTİ

Yangının çıkmasının ardından itfaiye ekipleri ve otel personelleri turistlerin güvenli bir şekilde otelden ayrılmalarını sağlarken, bazı çalışan otel personelleri ise dumandan etkilenen turistlere ve görevli personellere ayran ikram etti.

TURİST CİVARDAKİ OTELLERE YERLEŞTİRİLDİ

Source: Sevda Altunbaş


Beyin sisi, alzheimer değildir!

Beyin sisi ne demek?

Zihniniz bulanık, dikkatiniz dağınık mı? Kafanız çalışmıyor gibi mi hissediyorsunuz? Bu durum, halk arasında “beyin sisi” (brain fog) diye adlandırılır. Tıpta buna “nörobilişsel bulanıklık” (cognitive dysfunction) denir. Beyin sisi bir hastalık değildir, ama ciddi bir belirti olabilir. Uyaranlara geç yanıt verme, kelimeleri bulmakta zorluk, aynı cümleyi tekrar tekrar okumak, kısa süreli hafızada zorlanmak gibi şikâyetlerle kendini gösterir.

Gözünüzden kaçan belirtiler

– Aynı cümleyi birkaç kez okumak zorunda kalmak.- İnsan isimlerini ya da kelimeleri hatırlamada zorlanmak.- Evde bir şey arayıp ne aradığını unutmak.- Televizyon izlerken konuyu kaçırmak- Konuşurken aniden durup cümleyi toparlayamamak.- Kolay sinirlenme, içe kapanmaBu belirtiler her gün olmuyorsa endişe etmeye gerek yok ama haftalık tekrarlar varsa altta yatan nedenin bulunması önemlidir.

İlk yapılacaklar

– Kan tahlili: B12, D vitamini, demir, TSH. (tiroit)- Uyku analizi: Uyku süresi ve kalitesinin değerlendirilmesi.- Kan şekeri ve insülin direnci testi.- Psikolojik değerlendirme: Depresyon ya da anksiyete varlığıBeyin sisi teşhisi için özel bir test yoktur. Belirtiler sorgulanır, nedenler ayıklanır. Gerekirse nörolojik değerlendirme yapılır.

Nedenleri düşündüğünüzden farklı olabilir

– 50 yaş üstünde beyin sisi yaşayanların çoğu “Herhalde yaşlandım” diye düşünür. Oysa tabloya neden olan sorunlar genellikle önlenebilir veya düzelebilir:1. Uyku eksikliği ve kesintili uyku.2. B12, D vitamini, demir gibi eksiklikler.3.Tiroid bezinin az çalışması. (hipotiroidi4. Depresyon ve anksiyete.5. İnsülin direnci ve gizli şeker.6. İltihaplı bağırsak sendromları. (gut–brain axis)7. Menopoz ve östrojen düşüşü8. COVID sonrası etkiler. (post-viral beyin sisi)Harvard Health’e göre özellikle menopoz sonrası kadınlarda hormon düşüşü, bilişsel algıyı etkileyerek “Beyin bulanıklığı”na neden olabiliyor. (Kaynak: Harvard Women’s Health Watch, 2022)

Beyin sisinin arkasındaki gizli eksiklikler

Çoğu kişi kelime bulamama, dalgınlık ve kafa karışıklığını sadece “yoğunluk” ya da “yaş” olarak yorumlar. Oysa basit bir kan testiyle saptanabilecek eksiklikler de beyin sisi yaratabilir:

Zihinde sis varsa dikkat!

– Alzheimer değil ama yaklaşıyor olabilir!- Sabahları kafanız çalışmıyor mu? Nedenini öğrenin.- Bu unutkanlık ‘yaşlılık’ değil, tedavi edilebilir bir durum.- Vitamin eksikliği mi, tiroid mi, yoksa depresyon mu?- Odaklanamıyor, kolay sinirleniyor, zor uyanıyorsanız…- Beyninizin freni çekik kalmış olabilir!- Uyuyorsunuz ama dinlenemiyor musunuz? Sorun gece değil gündüzde.- Beyin sisi ile demans arasındaki fark hayatınızı değiştirir.- İlaç mı? Bitki mi? Yoksa sadece yanlış kahve saati mi?- Bir testle zihinsel berraklığınızı ölçün.- Çinko eksikliği mi? Omega-3 mucizesi mi? Gerçekler burada.- Şeker, glüten, antidepresanlar… Beyin sisi dostu mu, düşmanı mı?- En çok 50 yaş üzerini etkiliyor, ama gençleri de sarıyor.- Zihniniz sisli, uykunuz yetersizse: Bu yazı sizin için.

Bunama mı, beyin sisi mi?

Aşağıdaki tablo farkı daha iyi anlatır:

Cleveland Clinic ne diyor?

Cleveland Clinic beyin sisini, “nöronlar arası sinyal iletiminde yavaşlama” olarak tanımlar. Yani fiziksel bir yorgunluk değil, zihinsel iletişim sisteminin yavaşlaması. Uyaranlara yanıt gecikir, bilgi işleme kapasitesi düşer, kısa süreli hafıza zayıflar. Hastalık değil ama uyarıdır. Uzarsa, “hafif bilişsel bozukluk” aşamasına geçebilir. Bu durum, ilerleyen yıllarda alzheimer riskini artırabilir. (Kaynak: Cleveland Clinic Brain Fog & Aging, 2023)

– Vitamin mi eksik, beyin mi yorgun? – Beyin sisine neden olan eksiklikler neler?- Hangi vitaminler, hangi düzeyde işe yarar?

Source: Haber Merkezi


AK Parti, Kürt sorununun çözümü için neler yaptı

Çünkü AK Parti iktidara geldiğinde silah bırakmanın lafı bile edilmezken icraatlarıyla bölge insanını rahatlatan adımlar atmıştır. Bu adımlardan bazılarını 22. Dönem Milletvekillerinden Seracettin Karayağız Bey’in mesajından okuyalım.1) Bölge halkı olağanüstü hâlin kaldırılmasını istiyordu. AK Parti iktidarı döneminde, olağanüstü hâl uygulamasına son verilmiştir.2) Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırılmıştır.3) Vatandaşımıza bilgi edinme hakkı verilmiştir.4) İnsanlarımızın fişlenmesini ortadan kaldıran teklif yasalaşmıştır.5) Toplantı ve Gösteri Yasası demokratikleştirilmiştir.6) Çekiç Güç bölgeden çıkarılmıştır.7) İşkencelerle dolu gözaltı süresi 14 günden 2 güne indirilmiş, işkenceye sıfır tolerans ilan edilmiştir.8) Gözaltı veya cezaevlerinde işkence yapanlara 5 yıldan az olmamak üzere ceza verilmesi yasalaşmıştır.9) Jandarmanın kadın ve erkekleri kontrol ettiği utançlı yol kontrolleri kaldırılmıştır.10) Yayla yasakları kaldırılmıştır.11) Cezaevleri ve diğer devlet kuruluşlarında Kürtçe konuşma yasağına son verilmiştir.12) 18 yaş altı çocukların ayrı mahkemelerde yargılanması sağlanmıştır.13) Önceki dönemlerde 3000’e yakın köy yakılmış ve boşaltılmıştı. Bu zulme son verilmiştir.14) Bu köylerin yolları yapılarak, suları akıtılarak yaşanılır hale getirilmiştir. Köylülerden köyüne dönüş yapmak isteyenlere tazminatları ödenmiştir.15) Faili meçhuller dönemi bitmiştir. ‘Asit kuyuları” ve ‘toplu mezarlar’ın failleri araştırılmaya başlanmıştır.16) Kürtçe kurs, radyo ve TV yayınları başlamıştır.17) Üniversitelerde ‘Kürtçe Enstitüleri’ kurulmuştur.18) İsimleri Kürtçeden değiştirilen yerlerin, çoğunluğun istemesi durumunda eski ismine dönme hakkı getirilmiştir.19) Bölgenin imarına ve kalkınmasına öncelik verilmiş. Sanayi Bölgeleri kurulmuş ancak terör tehdidinden dolayı rağbet görmemiştir.20) Teröre karışanlardan, pişmanlık duyup geri dönmek isteyenlere af çıkarılmıştır.Özetle ortada ‘Kürt Sorunu’ diye bir sorun kalmamıştır.TÜRKİYE’NİN MESELESİKürt ile Türk vatandaşların hakları arasında tartışmalı anadilde eğitim dışında hiçbir fark kalmamıştır.Türk kökenli vatandaş hangi haklara sahipse Kürt kökenli vatandaşlar da aynı haklara sahiptir.DEM’in seslendirmeye çalıştığı diğer demokratikleşme konuları ise bütün vatandaşları ilgilendiren konulardır. DEM’in değil bütün siyasi partilerin ilgi alanıdır.Bütün bunlara rağmen terör dış destekli olduğu için içerideki hainlerin de katkısıyla örgüt eylemlerine devam etmiştir.Öyle ki siyaseten en güçlü oldukları ve Meclis’e 80 milletvekili soktukları 2015’te en şiddetli eylemlere başvurmuşlar, ilçeleri, beldeleri işgal etmişler ve hendek çukur günleri yaşanmıştır.İçerdeki hainler temizlenince 2016’dan sonra terörle mücadelede tarih yazılmış ve örgüt artık ülke içinde eylem yapamaz hale gelmiş, ülke dışında da teker teker avlanmaya başlamıştır.Bununla birlikte iktidar örgütün feshini ve silah bırakmasını sağlayarak konunun suhuletle kapanmasını tercih etmiştir.Doğrusu bugüne kadar kimi çıkıntılarına rağmen DEM de engelleyici olmamıştır. Ancak gerek KCK’nın gerek Kandil’in açıklamaları gerekse son günlerde DEM’in kullandığı dil sürece katkı vermek yerine zehirlemeye yakın durmaktadır.Mesele Türkiye’nin meselesidir.Terörsüz Türkiye eninde sonunda tahakkuk edecektir.DEM istese de istemese de, KCK Kandil, YPG engellemeye çalışsa da!..GÜNÜN SÖZÜKabine toplantısında ek yatırım ya da zam talebinde bulunan bakanlara Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yıl Mehmet Şimşek’i sıkıştırmayın. 2026 yılı refah yılı olacak” diyormuş.Abdulkadir SELVİHER GÜN ÜÇ DUAM VARGEÇENLERDE gazeteciliğin duayeni Öcal Uluç ile deniz kenarında yürürken, çay içiyorduk. Bana bir İZSU aboneliği hikayesi anlattı. “Allah, Allah” dedim. Peki başkanlar ne yapıyor? Elbette politika! Türkiye politikası kesin, arada dünya politikası da… 88 yaşında bir genç. (İlk yılı da saydığından, Öcal abi 89 diye hesaplıyor!) “Her gece üç dua ediyorum” dedi. “Ya rabbim, elim ayağım tutarken al.”“Eşimi benden sonra al”“Olur da bir daha dünyaya gelirsem, beni CHP’li bir belediyede yaşatma!”AK Parti hakkında söylediklerini de başka bir gün yazarım.Mahmut TOLON – İZMİR UZUN ÖMÜR 90’DA BAŞLAR Brezilyalı hekim Drauzio Varella’nın düşünceleri:1) Üçüncü yaş dönemi resmen 60 yaşında başlar ve 80 yaşında sona ermesi beklenir.2) Dördüncü yaş veya yaşlılık 80 yaşında başlar ve 90 yaşında sona erer.3) Uzun ömür 90 yaşında başlar ve ölümle son bulur.50 yaşından sonra kimse sağlıklı değildir. Gençler sağlıklıdır; yaşlı insanlarda her zaman yaşa bağlı bir veya birden fazla hastalık bulunur.Öyleyse sağlıklı yaşlanmak gerek. YAŞARGİL’İ, 100 YAŞINI DOLDURURKEN KAYBETTİK DÜNYANIN ve Türkiye’nin ünlü ve efsane doktoru Prof. Dr. Gazi Yaşargil, 100 yaşına bir ay kala aramızdan ayrıldı. Büyük bir Türk alimi ve ülkemiz için gurur kaynağı idi. Hiçbir zaman medyatik olmadığı için pek bilinmezdi. Babası 1925’te Lice’de kaymakam iken doğdu. Aile aslen Beypazarılıdır. Dahi ve örnek insan, efsane sıfatları da kullanılmıştır. Dünyada modern beyin ameliyatının kurucusu olarak bilinir. Onun en ünlü sözü “İyi bir hafıza için beyninizi abur-cuburlarla doldurmayın”dır. ‘ASOS’TA FELSEFE’ 25 yıldır, yılda iki defa, ulusal ve uluslararası çerçevede düzenlediğim, ‘Assos’ta Felsefe’ adlı sempozyum etkinliğinin, bu yılki uluslararası sempozyum görseli, programı ve medya açıklaması şöyledir:Konu: ‘Felsefe ve Siyasal Ekonomi’; 30 Haziran-3 Temmuz 2025.Etkinlik, kurucusu ve başkanı olduğum ve kâr amacı gütmeyen Felsefe Sanat Bilim Derneği bünyesinde gerçekleşmektedir; katılım ücretsizdir ve herkese açıktır. Değerlendirmenize sunarım. Prof. Dr. Örsan K. ÖYMEN

Source: Yalçın Bayer


10 maddede kene hakkında doğru bilinen yanlışlar

TÜRKİYE’DE YENİ BİR KENE TÜRÜ TESPİT EDİLDİKenelerin son kurbanı, Sivas’ın Gölbaşı köyünde yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan 2 çocuk babası 38 yaşındaki Yavuz Vural oldu. Ayağına yapışan 3 keneyi çıkardıktan sonra rahatsızlanan Vural, yoğun bakımdaki yaşam mücadelesini kaybetti. Vural, bir ayda Sivas ve çevre illerde kene ısırmasına bağlı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı nedeniyle hayatını kaybeden 6. kişi oldu. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2002 yılından bugüne kadar Türkiye’de görülen KKKA vakası 17 bin 132. Bu hastalardan 819’u ise hayatını kaybetti. Yani basit bir kene deyip geçmemek gerek!Dahası da var. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Âdem Keskin, Japon meslektaşları ile yürüttükleri çalışma kapsamında Türkiye’de Uzak Doğu, muhtemelen Çin menşeili yeni bir kene türü belirlediklerini açıkladı. Türkiye’ye 3-4 yıl önce geldiğini düşündükleri Haemaphysalis longicornis türüne ilişkin ise şu bilgileri verdi: “Ülkemizdeki kene türü sayısı 56 oldu. Bu kene ise yüksek vektör potansiyele sahip, 30’dan fazla hastalık etkeni taşıdığı biliniyor. Bu proje kapsamında hem kenenin popülasyonunu izliyor hem de taşıyabileceği potansiyel patojenlerin varlığı ve yaygınlığı üzerine çalışmalar yapıyoruz.”SON 2-3 HAFTADIR SAHADAN YOĞUN VAKA HABERLERİ GELİYORAnestezist ve algoloji uzmanı Prof. Dr. Nebahat Bulut, sosyal medya hesabından birkaç gün önce İstanbul Sultangazi’de çekilen ve binlerce kenenin bir duvarda yürüdüğü videoyu paylaşmış ve acil önlem alınması gerektiği konusunda uyarılarda bulunmuştu. Aradım. Diyor ki: “Sağlık Bakanlığı, ‘kene sayısında artış yok’ açıklaması yaptı ama sanıyorum bu yıl ilkbaharın uzun sürmesi ve hava sıcaklıklarının da biranda artması sebebiyle uykudaki ve yumurtadaki keneler son 2-3 haftadır etkin oldu. Bu sebeple biranda büyük bir artış yaşanmış gibi hissediliyor olabilir. Özellikle kırsalda, bağ, bahçe, ormanlık alanlarda yaşayan, hayvancılık, avcılıkla uğraşan çok kişiden kene yoğunluğunun arttığına dair duyumlar almaktayız. Dolayısıyla bakanlığımızın, artış yok derken nasıl bir çalışma yapıldığını da şeffaflıkla paylaşması yerinde olur. Çünkü bu veriler ne tür önlemler alınması gerektiği açısından önemli.”KENDİ BAŞINA ÜREYEBİLİYOR“Keneler genellikle üreme eşeylidir. Tokat’ta Prof. Dr. Keskin ve ekibi tarafından yeni keşfedilen uzun boynuzlu kene türününse üremek için eşe ihtiyacı olmadığını biliyoruz. Kendi kendine üreyebiliyor. Bu da daha kısa zamanda daha çok kene üremesi demek. Dolayısıyla önlemleri buna göre de almalıyız.”SOKAK KÖPEKLERİNE DİKKAT“Bir de sokakta yaşayan, başı boş köpekler, tam da kenelerin sevdiği türden, sıcak kanlı ve omurgalı hayvanlar. Zira keneler besi hayvanlarının üzerine yerleşemiyorlar çünkü besi hayvanları yılda en az 2 kez ilaçlanıyorlar. Oysa özellikle de sokak köpeklerinin çoğunun aşıları, iç- dış parazitleri yok! Kulak çevresi ve tüylerin kısa olduğu yerlerde yoğun şekilde kene birikebiliyor. Dolayısıyla kene vakalarının önüne geçmek sadece kırsal alanların ilaçlanması ile mümkün olmaz, kene yayılımının durdurulması için köpekler özelinde de acil önlemler alınmalı.”ÇIPLAK ELLE DOKUNMAYIN ÖLDÜRMEYİN, PATLATMAYINSağlık Bakanlığı açıklamasında, “Türkiye’de kene yoğunluğunun önceki senelerden daha fazla olduğuna dair bir tespitimiz bulunmamaktadır. Bilinmelidir ki tüm kenelerde hastalık etkeni yok, yani her kene tutunan kişi hastalığa yakalanmaz. Kenelerden bulaştığı bilinen KKKA hastalığı ile mücadelemiz ise kararlılıkla sürmektedir” diyor. Peki nasıl korunacağız? Kene yapışırsa ne yapacağız?1- Kenelerin gizlendiği yerleri bilin. Keneler genellikle yerdeki yapraklar veya çimlerde bulunur. Bu nedenle çalı, çim, yaprak veya ağaçlara sürtünebileceğiniz yürüyüşlerde dikkatli olun.2- Keneler uçamaz, tırmanamaz. Yerden yürüyerek gelirler.3- Kene yönünden riskli; kırsal ya da ormanlık alanlar vs. giderken, mümkün olduğunca vücudu örten ya da kenelerin kolay görünmesini sağlayacak açık renkli kıyafetler seçin. Pantolon paçalarını çorapların içerisine sokun ve üstüne kene savar bantlar yapıştırın. 4- Kene yönünden riskli bölgelerden dönüldüğünde muhakkak duş alın. Duş esnasında vücudu (Kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dâhil) kontrol edin.5- Kene vücuda gömülmez. Ağzı deriye giren kenenin hastalık bulaştıran kısmı olarak bilinen gövdesi dışarıda kalır.6- Keneyi çıkarmak profesyonellik istemez. Eğer vücutta kene bulundu ise vakit kaybetmeden, uygun bir malzeme (cımbız, eldiven, bez ve naylon poşet gibi) ile keneyi çıkarın ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurun.7- Vücuda yapışan keneyi öldürmeyin. Üzerine sigara basmak, kolonya dökmek gibi keneye zarar verecek işlemler yapmayın, patlatmayın.8- Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneleri kesinlikle çıplak el tutmayın.9- Kenenin ısırdığı kişinin “anında ölmesi” gibi bir durum söz konusu değildir. KKKA içinse en az 12-24 saat arası kritik.10- Hastalığa yakalanan kişilerin kan ve vücut sıvıları ile hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişilerin gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske vb.) alması şarttır.

Source: Fulya Soybaş


Sağlık raporlarında dijital takip dönemi

Sağlık Bakanlığı, süresi 30 Haziran”da bitecek “engelli” ve “ilaç raporları”nın yenilenmesi amacıyla yeni uygulamayı hayata geçiriyor. Öncelikle süresi dolan rapor sahipleri, e-Rapor Sistemi üzerinden tespit edilip kısa mesajla bilgilendirilecek. Vatandaşların rapor sürekliliğini sağlamak adına başlatılan “Rapor Yenileme” süreci, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden yürütülecek. Buna göre yalnızca hastaların erişebileceği, özel bir klinik tanımlandı. “Rapor Yenileme” kliniğinden, yalnızca belirlenen T.C. kimlik numaralarına sahip vatandaşlar randevu alabilecek. 12 AYA UZAYACAK Kronik hastalığı olanların, daha önce geçerlilik süresi 30 Haziran”a kadar uzatılan ilaç raporları için 9 aylık, engelli bireylerin raporları içinse 12 aylık “Rapor Yenileme” takvimi oluşturuldu. Tüm hastaneler, “Rapor Yenileme” kliniği için MHRS”ye özel, randevu cetvelleri oluşturacak. Bu cetveller üzerinden 120 güne kadar ileri tarihli randevu planlaması olabilecek. Hastalar, randevu günü hastanelerde “MHRS Koordinasyon Birimi”ne gidecek. Bu birim, başvurunun niteliğine göre yönlendirme yapacak. Başvuru engelli raporu içinse Sağlık Kurulu”na, ilaç raporu içinse ilgili branş kliniğine kayıt sağlanacak. Raporlar yeniden düzenlenene kadar geçen sürede, mevcut raporlar ile işlem düzenlenebilecek. Ancak rapor yenileme dönemi sonunda yenilenmeyen raporlar geçerliliğini kaybedecek.

Source: Burcu Şen


Neden sabahları daha fazla hapşırıyoruz?

Yeni güne burun tıkanıklığı ve hapşırıkla mı başlıyorsunuz? Nedeni düşündüğünüzden farklı olabilir. ALERJİK RİNİT GRİPLE KARIŞTIRILMAMALI Sık hapşırma, burun tıkanıklığı veya akıntısı, öksürük, gözlerde yaşarma gibi belirtiler genellikle mevsimsel grip ya da soğuk algınlığı ile karıştırılır. Ancak bu belirtiler, alerjik rinitin de habercisi olabilir. Alerjik rinit, tedavi edilmediğinde ileride astım gibi daha ciddi solunum yolu hastalıklarına zemin hazırlayabilir. Bu nedenle ciddiye alınması gerekir. BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ VE ALERJİK TEPKİLER Bağışıklık sistemimiz, zararlı mikroorganizmalara karşı ilk savunma hattımızdır. Deri, burun ve ağız mukozası gibi bariyerler sayesinde zararlı maddelerin vücuda girmesi engellenir. Ancak alerjide bu bariyerler, aslında zararsız olan maddeleri tanımakta başarısız olur ve bu maddeler bağışıklık sistemini yanlış yönlendirir. Sonuç olarak kaşıntı, kızarıklık, göz yaşarması, burun akıntısı, hapşırık ve nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkar. Fiziksel uyarıcılar ve stres gibi faktörler ise bu süreci daha da kolaylaştırabilir. SABAHLARI HAPŞIRMANIN NEDENLERİ Hapşırma, burun mukozasının tahrişine karşı vücudun verdiği doğal bir tepkidir. Bu refleksin iki aşaması vardır: duyusal (nazal) ve motor (solunum) yanıt. Sabahları art arda hapşırmak özellikle alerjik bireylerde yaygındır. Bunun nedenleri arasında şunlar yer alır: – Yatakta ve odada biriken toz akarları – Sabah saatlerinde yoğun olan polenler – Evcil hayvan tüyleri – Nem, rutubet ve hava sirkülasyonunun yetersiz olması – Burun akıntısı ve tıkanıklık – Burunda ve damakta kaşıntı – Kırmızı, kaşıntılı ve sulu gözler – Öksürük ve geniz akıntısı ÇOK HAPŞIRMA HANGİ HASTALIKLARLA İLİŞKİLİDİR? Sık hapşırmanın temelinde çoğunlukla alerjik rinit bulunur. Ancak şu nedenler de etkili olabilir: – Toz, küf ve hayvan tüyü alerjileri – Bazı ilaçların solunması (örneğin kortikosteroidler) – Soğuk algınlığı ve grip gibi viral enfeksiyonlar – Sinüzit ve diğer üst solunum yolu hastalıkları ALERJİYİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER – Toz Akarları: Ev tozlarının içinde yaşayan bu mikroskobik canlılar özellikle yatak, halı ve mobilyalarda bulunur. Nefes darlığı, kaşıntı, burun tıkanıklığı gibi alerjik tepkilere neden olabilir. – Polenler: Özellikle bahar aylarında yoğunlaşan polenler, kıyafetlere ve saçlara yapışarak eve taşınabilir. Bu da gece ve sabah saatlerinde alerji krizlerine yol açar. – Evcil Hayvan Tüyleri: Hayvan tüylerine alerjisi olan kişilerde solunum sıkıntısı, gözlerde tahriş ve deri döküntüleri görülebilir. – Hamam Böcekleri: Hamam böceklerinin neden olduğu alerjilerde burun tıkanıklığı, öksürük, cilt döküntüleri ve kulak enfeksiyonları gibi belirtiler ortaya çıkabilir. HAPŞIRMANIN TEMEL NEDENLERİ – Alerjiler: Vücudun polen, toz veya hayvan tüyü gibi maddelere karşı aşırı duyarlılığı – Viral Enfeksiyonlar: Soğuk algınlığı ve grip – Sinüzit: Sinüslerin iltihaplanması – Çevresel Etkenler: Duman, parfüm, kimyasal buhar gibi tahriş edici maddeler SÜREKLİ HAPŞIRMA İÇİN TEDAVİ YÖNTEMLERİ – Antihistaminikler: Alerjik reaksiyonları baskılar. – Nazal Spreyler: Burundaki iltihaplanmayı azaltarak semptomları hafifletir. – İmmunoterapi: Vücudun alerjenlere karşı tolerans geliştirmesini sağlar. – Çevresel Önlemler: Yaşam alanlarının düzenli temizlenmesi ve alerjenlerden uzak durulması önerilir. KİMYASAL VE FİZİKSEL TETİKLEYİCİLER Karabiber, parfüm, tütün dumanı gibi maddeler alerjik tepki olmadan da burun mukozasını tahriş ederek hapşırmaya yol açabilir. Güneş ışığı da nazal refleksi tetikleyerek hapşırmaya neden olabilir. Bu tür durumlarda histamin salınımı olmadığı için antihistaminik ilaçlar etkili olmayabilir. Bunun yerine, steroid içeren nazal spreyler veya antikolinerjik ilaçlar önerilir. Görsel Kaynak: istockphoto/shutterstock

Source: Habertürk