Obezite ameliyatı sonrası yapılan en büyük hata!
Obezitenin vücuda alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki dengenin bozulması sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğunu belirten Dr. Serkan Erkan, “Genetik yatkınlık, yanlış beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite eksikliği ve psikososyal etkenler bu dengenin bozulmasına neden olmaktadır. Obezitenin yol açtığı sağlık sorunları arasında yüksek tansiyon, diyabet, kalp-damar hastalıkları ve metabolik sendrom gibi ciddi komplikasyonlar bulunmaktadır.
Obezite yalnızca estetik bir sorun değil, aynı zamanda insan sağlığını doğrudan etkileyen bir hastalıktır. Metabolik sendrom olarak adlandırılan ve yüksek tansiyon, kan şekeri düzensizlikleri, anormal kan yağ seviyeleri gibi sorunları içeren durumlar, obeziteyle doğrudan bağlantılıdır. Bu durum kalp krizi, inme gibi ciddi sağlık sorunlarının gelişme riskini artırmaktadır” diye konuştu.
OBEZİTE TEDAVİSİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER
Obezite tedavisinde öncelikli hedefin cerrahi dışı yöntemlerle kilo kontrolü sağlamak olduğunu anlatan Dr. Erkan, “Hastaların öncelikle diyet, fiziksel aktivite artırımı ve yaşam tarzı değişiklikleri ile desteklenmesi gerekmektedir. Ancak, vücut kitle indeksi 35 ve üzerinde olan veya vücut kitle indeksi 30″un üzerinde olup metabolik sendrom gibi ek sağlık sorunları bulunan hastalarda cerrahi yöntemler önemli bir alternatif olarak değerlendirilmektedir.
Obezite cerrahisi, yalnızca kilo kaybı sağlamakla kalmayıp, hastaların metabolik sağlıklarını da olumlu yönde etkileyebilecektir. Bariatrik cerrahi sonrası hastalarımızın büyük çoğunluğunda tansiyon düzeliyor, kan şekeri seviyeleri normale dönüyor ve kalp-damar hastalıkları riski azalıyor. Uzun vadede sağlıklı bir yaşam sürdürmek için ise hastaların beslenme alışkanlıklarını kalıcı olarak değiştirmesi büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.
CERRAHİ SONRASI SÜREÇ VE HASTA UYUMU
Dr. Erkan, “Obezite cerrahisi geçiren hastaların tedavi süreci operasyonla bitmiyor. Ameliyat sonrası dönemde de hastaların doktor kontrolünde olmalarının şarttır. Cerrahi sonrası beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması ve düzenli doktor kontrollerinin ihmal edilmemesi gerekiyor. Aksi takdirde, yeniden kilo alımı ya da yetersiz kilo kaybı gibi sorunlarla karşılaşılabiliyor.
Hastaların ameliyat sonrası süreçte disiplinli bir şekilde yönlendirilmesi gerekmektedir. Yapılan bilimsel araştırmalar, cerrahi müdahalelerin ardından hastaların büyük bir kısmında yüksek tansiyon ve diyabet gibi hastalıkların önemli ölçüde gerilediğini gösteriyor. Ancak, ameliyatın başarılı sonuçlar doğurabilmesi için hastaların doğru beslenme alışkanlıklarını edinmeleri ve fiziksel aktiviteyi hayatlarının bir parçası haline getirmeleri büyük önem taşıyor” dedi.
Dr. Serkan Erkan, obezitenin tedavisinde koruyucu hekimlik uygulamalarının da büyük önem taşıdığını, bireylerin sağlıklı beslenme alışkanlıklarını erken yaşlardan itibaren kazanmalarının, düzenli egzersiz yapmalarının ve stres yönetimi konusunda bilinçlenmelerinin hastalıktan korunmada etkili olduğunu dile getirdi.
“Obeziteyle mücadelede en önemli silahlarımızdan biri bilinçli beslenme ve düzenli fiziksel aktivitedir. Ameliyat sadece bir adımdır, asıl değişim hastanın yaşam tarzında yapacağı köklü değişikliklerle sağlanır” diyen Dr. Erkan, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesinin toplum sağlığı açısından kritik bir rol oynadığını ifade etti.
Source:
Dövme yaptırmadan önce iki kez düşünün: Risk 1.62 kat daha fazla
Bilim insanları, dövme mürekkebinin lenf ve cilt kanseri riskini artırabileceğini ortaya koydu. Yapılan araştırmaya göre dövmesi olan bireylerin kansere yakalanma olasılığı, dövme yaptırmayanlara kıyasla önemli ölçüde daha yüksek.
İKİZLER ÜZERİNDE KAPSAMLI ARAŞTIRMA YAPILDI
Güney Danimarka Üniversitesi ve Helsinki Üniversitesi”nden bilim insanları, dövme mürekkebinin vücut üzerindeki etkilerini incelemek için 5 bin 900 ikiz kardeşin sağlık verilerini analiz etti. Genetik faktörlerin etkisini en aza indirmek için ikizler üzerinde yapılan araştırmada dövme yaptıran kişilerin cilt kanserine yakalanma riskinin dövmesiz bireylere oranla 1.62 kat daha fazla olduğu tespit edildi.
DÖVMENİN BOYUTU RİSKİ ARTIRIYOR
Araştırma, dövmenin boyutuyla kanser riski arasındaki bağlantıyı da ortaya koydu. Buna göre avuç içinden büyük dövmelere sahip kişilerde cilt kanseri riski 2.37 kat, lenf kanseri riski ise 2.73 kat daha yüksek çıktı. Mürekkep renginin doğrudan bir etkisi olup olmadığına dair ise herhangi bir bulguya rastlanmadı.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ ZORA SOKUYOR
Bilim insanları, dövme mürekkebindeki mikro parçacıkların kan dolaşımına karışarak lenf düğümlerinde birikebileceğini ve bağışıklık sistemini zorlayarak uzun vadede kanser riskini artırabileceğini belirtti.
Ancak dövme mürekkebinin tek başına bir risk faktörü olup olmadığını anlamak için daha geniş kapsamlı araştırmalara ihtiyaç duyulduğunun altı çizildi. Araştırmacılar, sağlık otoritelerine konuyla ilgili daha sıkı düzenlemeler getirme çağrısında bulunurken, çalışmanın sonuçları BMC Public Health dergisinde yayımlandı.
Source: Sonuç Sürmeli